AurorA Oluşturma zamanı: Eylül 28, 2011 Paylaş Oluşturma zamanı: Eylül 28, 2011 Majisyen Abra-Melin Yahudi Abraham (1362 - 1460?) Almanya'da büyük olasılıkla daha çok Würzburg'da yaşayan, ciddi ve önemli bir majisyendi. Onu, Paris'te Arsenal Kütüphanesi'nde saklanan bir el yazmasından biliyoruz. El yazması Fransızcaydı ve İbraniceden Fransızcaya çevrildiği sanılır. S. L. Macgregor Mathers tarafından Fransızcadan da İngilizceye çevrilmiştir. Abraham'ın birine, Kutsal Kabala bilgisini, diğerine ise majilerini aktardığı iki oğlu vardı. El yazması ikincisini ele alır. İlk bölümü Abraham'ın yolculuklarını ayrıntılarıyla anlatır ve Doğu Avrupa'da, Arabistan'da ve Mısır'da birçok ustadan eğitim aldıktan sonra Mısır'da Abra - Melin'in eğitimiyle nasıl gerçek sanatı öğrendiğini açıklar. Ayrca Abraham'ın, maji yoluyla birkaç ünlü kişiye nasıl yardımcı olduğunu anlatır. İmparator Sigismund'un evlenmesini ve dost bir ruhun ona hizmet etmesini sağladı. Krallığı işgal edilirken, Saksonya Prensi Frederick'e yardımcı olması için iki bin atlı süvari "yarattı". Warwick Kontunu, ölüm tehlikesi altında, bir İngiliz cezaevinden kurtardı. Eski papa XXII. John'u (1410 - 1415'te görevdeydi) yargılayan Constance Konseyi'nden kurtardı. El yazmasının ikinci ve üçüncü bölümleri birçok yönden tuhaf olan majik yöntemleri anlatır. Aralarında dört prens (Lucifer, Leviathan, Satan ve Belial) ve sekiz alt prense (Astargot, Magot, Asmodee - Amodeus-, Belzebud - Beelzebub-, Orien, Paimon, Ariton ve Amaimon) ve sayısız uşakları olan, geniş bir kötü ruh topluluğundan yararlanır. Ancak, majinin yalnızca iyi amaçlı kullanılması gerektiğini söyler ve bu iblislerin görünebilir gelişlerine hazırlanmak için, kalabalık bir topluluk oluşturacak kadar iyi melekler ve iblislerle başa çıkmak için gerekli önlemleri almasını sağlayan kendi Koruyucu Kutsal Meleğini çağırır. Koruyucu Meleğin yardımını almaya hazırlanmak için ıssız bir yere gider, inzivaya çekilir ve bir tapınağın içinde bir sunak hazırlar. Burada, ruhların geldiği, çatısız bir teras ya da balkona açılan bir pencere vardır. Lambalar, tütsü ve bir meleğin üzerine yazılar yazdığı gümüş bir levhayı kutsamak için kutsal yağlar kullanır. Majisyen, kollu beyaz bir keten gömleğin üzerine, kollu kırmızı ya da kırmızı ipekten bir cübbe giyer. Bir kuşakla sarınır, taç ya da psikoposluk tacı takar ve elinde bir değnek tutar. Levhayı sunağa yedi yaşından küçük bir çocuk taşır. Yalnızca iyi maji yapılması gerektiğini sürekli yinelemesine karşın, Abraham geçmişte olan ve gelecekte olan olayları bilebilmek, öngörü sahibi olmak dost ruhlardan yararlanmak, fırtınalar koparmak, havada uçmak, kendini ve başkalarını hayvana dönüştürmek ve silahlı muhafızlar yaratmak için neler yapılması gerektiğini anlatır. Yaptıklarının bütünüyle maji olduğunun anlatılmasını istediği için, kötü amaçlarda kullanılabilecek ruhlardan yararlanmaz. Grimoire'lar Abra - Melin'i anlatan el yazması, elden ele dolaşan birçok maji belgesiyle karşılaştırıldığında, oldukça anlaşılırdır. Bunlardan oldukça saçma ve çocukça anlatımı olan bazıları, Albertus Magnus tarafından Aristoteles'le ilişkilendirilmiştir. "Admirable Secrets" (Olağanüstü Sırlar) adındaki belge ilginçtir, ancak Aristoteles'le ilişkilendirilen "Egyptian Secrets" (Mısır Sırları), "Great" (Büyük) ve "Little Albert" (Küçük Albert) başlıklı belgeler oldukça değersizdir. Küçük Albert, sık sık yeniden yayımlanmıştır ve inanılmaz ölçüde komik bir anlatım kullanılan reçeteler derlemesidir. "The Greater Key of Solomon the King" (Kral Süleyman'ın Büyük Anahtarı) büyük olasılıkla 14. ya da 15. yüzyılda yazılmıştır. İbranice yazıldığı iddia edilir, ancak İngilizce, Fransızca, Almanca ve İtalyanca'ya çevrilen özgünleri Latince'dir. Josephus, Kral Süleyman'ın majik kitaplar yazdığını söyledi, ancak bu eserin Süleyman'a ilişkin efsanelerle hiçbir ilgisi yoktur. Kabaca gezegenlerin etkilerinden, iyi ve kötü ruhların efsunları, majide kullanılmak için çemberlerin, beş köşeli yıldızların vs. oluşturulması, görünmez olmanın yolları, hazine bulmak, bir kadını ilişkiye girmeye razı etmenin ve majik silahlar elde etmenin yollarını verir. "The Lesser Key of Solomon the King" (Kral Süleyman'ın Küçük Anahtarı) ya da "Lemegeton" (17. yüzyıl) kötü ruhların bazı efsunlarının yanı sıra, adlarını, buyruklarını ve görevlerini verir. "The Grimoire Verum"un (1517) bir bölümü iki anahtardan söz eder ve daha zararsız ruhların yanı sıra, iblisleri çağırmanın karışık tanımlamalarını içerir. "The Grand Grimoire", şeytanı insana hizmet etmesi için kandırmak üzerine gülünç ve anlamsız veriler derlemesidir. Daha önce de söz edilen "The Grimoire of Honorius" ölüleri diriltme girişiminde bulunmak ya da iblisleri denetim altına almak için, Katolik törenlerini karışık bir biçimde taklit eder. "The Sixth and Seventh Book of Moses"ın (Musa'nın Altıncı ve Yedinci Kitabı) Tevrat'ın ilk beş kitabıyla hiçbir bağlantısı yoktur, bunlar cahilce ve aptalca, her yere serpilmiş efsunla karışık simgeler, dindışı adlar, ilahiler ve Talmud'a ilişkin başvurular derlemesidir. "Arbatel", 1575'te Basle'de (İsviçre) ortaya çıkan majik bir eserdir. Özgün yapıtın yalnızca bir bölümü günümüze ulaşmıştır. Doğayı yöneten ruhların denetim altına alınması ve bunun yöntemlerini ele alır. Bu ruhlara "Olympik ruhlar" denir ve aralarında yedi başkan vardır: Araton, Bethor, Hagith, Och, Ophiel, Phaleg ve Phul. Her birinin yardımlarını da sayarsak toplam 196 adettir. Her başkan, gezegenlerden biriyle eşleştirilir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2011 Psişikler Hakkında yazılan biyografilerin bazen tümüyle düş gücünün eseri olduğuna inanılan Yorkshire’lı ünlü cadı ve kâhin, Mother Shipton’ın (1487 – 1562?), Kardinal Wolsey’in ölümünü, İç Savaşı, Londra Yangınını, lokomotif ile telgrafın bulunuşunu önceden bildiği ve dünyanın sonunun 1881’de geleceği kehanetinde bulunduğu söylenir. Fransız hekim ve astrolog Nostradamus (1503 – 1566), o günlerde sıkça yapılan yıllık kehanetler yayımlardı. Ancak daha çok, aralarında Fransa Kralı II. Henry’nin bir turnuvada ölümü, Fransız Devrimi, Napoleon ve Hitler’in yükselişinin ve düşüşünün yer aldığı şiirsel ve simgesel bir biçimde yaşanılan döneme dek birçok tarihsel olayı veren “Centuries” (Yüzlükler), 1555 adlı eseriyle tanınır. Catherine de Medici ve oğlu Fransa Kralı IX. Henry’nin danıştığı Nostradamus, kötü amaçlı biri değildir. Açıkça, astroloji ve Kabala’nın verilerinden yararlanmanın yanı sıra, çok az anlaşılan bir konu olan, zihinsel yetilerini kullandıkları için psişik dediğimiz türden insanların arasında en çok tanınanlar, Dr. John Dee (1527 – 1608) ve yardımcısı Sir Edward Kelley’di (1555 – 1595). Dee, Cambridge Üniversitesi’nde eğitim görmüştü ve ardından, doktorasını tamamladığı Louvain’e devam etti. Mercator’la iletişim kurduğu Avrupa’da bir süre zaman geçirdikten sonra, İngiltere’ye döndü ve iki kitabını kendisine ithaf ettiği VI. Edward’ın sarayında öne çıkan bir kişiydi. Bununla birlikte, Mary’nin hükümdarlık tahtına oturunca, kendisi ve kız kardeşi Elizabeth’in doğum haritasına bakmak üzere çağırıldı. Kısa bir süre sonra büyücülükle ve vatan haini olmakla suçlandı, bir süre hapis yattı, ancak kısa süre sonra aklandı. Elizabeth tahta çıktığında, taç giyme töreni için uygun bir gün seçmesi istendi. Ayrıca kendisine, Lincoln’s Inn Fields’da bulunan ve uyuşum büyüsüyle [sympathetic magic] kraliçeye zarar vermek istendiği ortada olan göğüs bölümüne saplanmış bir hançerin olduğu kraliçenin balmumundan bir modeli konusunda danışıldı. Kraliçeye, yeni bir yıldız ve kuyrukluyıldızın göründüğünü aktardı. Matematik üzerine yazılar yazdı ve St. Helena’ya kadar uzanan yolculuklar yaptı. Döndükten sonra büyük bir parça parlatılmış kömür kullanarak kristal küre – falcılığı yöntemini denedi. Kısa süre sonra ruhlar görmeye başladı. Ancak hem ruhları görüp hem de ilettikleri mesajları bir yere yazacak kadar asla yoğunlaşamadı. Bu nedenle “küreyi okuyabilecek” kadar psişik nitelikleri olan birini işe almaya karar verdi. Kısa süre içinde Edward Kelley’de karar kıldı. Kelley, kalpazanlıktan suçlu bulunmuş ve ceza olarak kulakları kesilmiş bir Lancashire’lıydı. Kulaklarının kesik olduğunu gizlemek için, oldukça gösterişli görünmesine neden olan, iki yandan sarkan parçaları olan siyah bir bere takardı. Kelley kendisinde, Galler’de bir el yazmasıyla birlikte bulduğu bir miktar dönüşüm tozu olduğunu iddia etti. Kısa süre içinde, kristal küre okumaya ve simya deneyleri yapmaya başladı. Bu haber yayıldı ve birçok seçkin kişi, Dee ve Kelley’in altın yaptıklarına inandı. Ardından, Glastonbury Manastırı’nın kalıntılarında Yaşam İksiri’ni buldukları söylencesi yayıldı. Aynı dönemde, Laski adında Polonya’lı bir kont, Elizabeth’in sarayına konuk olmuştu ve Elizabeth’in dostu Leicester Kontu tarafından Dee ve Kelley ile tanışmaya götürüldü. Kont, okültizme gerçekten inanıyordu ve Dee ile Kelley’den çok etkilendi. Parlatılmış kömürde “beliren ruhlar”, Avrupa’da büyük olayların patlak vereceğini ve Laski’nin kral olacağını açıkladı. Bu olay, kuşku uyandırmamak için belirli aralıklarla açıklandı, ancak kısa bir süre sonra Laski onları Polonya’daki malikanesine çağırdı ve 1583’te eş ve akrabalarını da yanlarına alarak Avrupa’ya gittiler. Meleklerden mesajlar gelmeye devam etti ve bunların kayıtları tutuldu. Bu kayıtlarda, rastlantı eseri, çağdaş okültistlerce “Hanok Dili” denilen ve Atlantis’de konuşulduğuna inanılan “meleklerin dili”nden bazı sözcükler bulunduğu belirtilmektedir. Polonya’ya vardıklarında, melekler, altın yapmak ve Avrupa’nın siyasal değişiklikleri üzerine yoğunlaştı ki bunlar için kesinlikle para gerekiordu. Laski, mülkleri ipotek ettirmeye başladı. Ancak beklenmedik sorunlar ortaya çıktı. Sonunda Laski, Dee ve Kelley’den kurtulmak için, onları imparator II. Rudolph’la tanıştırmayı önerdi. İmparatorun simyayla yakından ilgilendiğine daha önce değinmiştik. Laski ayrıca, Dee ve Kelley’in İmparator’un Prag’daki sarayına gidebilmesi için de bir kaynak sağlaması gerekiyordu. İmparator onları büyük bir sevinçle karşıladı ve kısa süre sonra Kelley’i şövalye ilan etti. Altın yapmak için çalışıyormuş gibi görünerek birkaç ay da Prag’da kaldılar. Ancak bir süre sonra, İmparatorun dinsizlere iş verdiğine ilişkin bazı şikâyetler geldi ve Papa Nuncio bir gün, ikilinin tutuklanmasını emretti. Ancak İmparator, ülkeyi yirmi dört saat içinde terk etmelerini buyurdu. Öyle de yaptılar ve gezginci bir yaşam sürerek, daha çok yıldız fallarına bakarak geçimlerini sağladılar. Bir süre Polonya Kralının, ardından Rosenburg adında Bohemyalı bir kontun yanında kaldılar. Bu yolculuklar sırasında meleklerden gelen bu mesajlar sürdü, ancak bir gün Kelley kristal küre okumayı bıraktı ve bu meleklerin gerçekte birer iblis olduklarını öne sürdü. Ona söylenenleri açıklamaya karşı çıktı ve bir tartışma sonrasında eşyalarını toplayıp, eşiyle birlikte başka bir yere gitti. Dee’nin kalbi kırılmıştı ve oğlunun kristal küreyi okumasını sağlama girişimindeki başarısızlıkları sonrasında, umutsuzluğun derinliklerine daldı. Ancak Kelley tekrar ortaya çıktı. Küreye yeniden danıştı ve yine korkunç şeyler söyledi. Dee ve ailesinin uzun ikna çabaları sonrasında, kendisine söylenenlerin ne olduğunu açıkladı. Dee ve Kelley’in eşlerini paylaşmaları gerektiği söylenmişti. Kadınlar bunu iğrenç buldular, ancak Dee yaşamlarının söz konusu olduğunu belirtti ve tükenmek bilmeyen tartışmalar sonrasında herkes bunu kabullenmek zorunda kaldı. Kısa süre anlaşmazlığa düştüler ve Dee İngiltere’ye döndü, Kelly ise Bohemya, Almanya’da yolculuklarını sürdürürken her iki ülkede hapse girdi. Almanya’da cezaevinden kaçma girişimi sırasında yaralandı ve öldü. Dee, ölmeden önce birkaç önemsiz işte çalıştı. Dee hala okültistler tarafından incelenen bazı eserler yazdı. En çok bilineni “Monas Hieroglyphica”dır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2011 Boehme ve Boehmeciler Jacob Behme, daha doğrusu, Boehme (1575 – 1624) Görlitz’de (Prusya) doğan bir mistikti. Yaşamının ilk dönemlerinde çobanlık, sonra da ayakkabıcılık yaptı. 1599’da ayakkabıcılıkta usta oldu ve evlenip birkaç çocuk sahibi oldu. Ardından eldiven işine girdi. Mistikleri ve simyacıları inceledi ve 1612’de yazmaya başlayıp, birçok eser üretti. Eserleri, simya simgeleri kullanarak kozmosun kökenini ve insanın doğasını anlatıyordu. Cennet ve cehennemin yaşarken insanın potansiyel olarak var olmayı ve olmamayı belirttiğini ve ancak ölüm sonrasında ortaya çıktığını düşündü. Uygulamalı simyayla hiç ilgilenmiyordu. Simya simgeleri yalnızca insanı ruhsal konumunu göstermek için kullanılmıştı. İlahi Merhamet ruhsal dünyada tıpkı, ilahi takdirin doğada işlediği gibi işler, o nedenle insan, metallerin cüruftan arındığı gibi günahtan arınır. Buna “ateş teolojisi” denilmiştir. Görüşleri, bağlı olduğu Lutherci Kilisenin görevlileriyle büyük sorunlar yaşamasına neden oldu. Oluşturduğu sistem, Kutsal Bilgelikle ilgili olduğu içi teozofik olarak nitelendirildi, ancak Hıristiyan kutsal metinlerine dayandırıldığı için çağdaş teozofiden çok farklıdır. Boehme’nin izleyicilerinden Kuhlman, 1689’da Moskova’da diri diri yakıldı. Tanrı ve şeytanla konuştuğunu iddia etti, inanılmaz kitaplar yazdı ve aralarında İngiltere’nin de bulunduğu birçok Avrupa ülkesine gitti. J. G. Gichtel (1638 – 1710) Boehme’nin bir başka izleyicisiydi. İlk başta bir Anabaptist’ti ve 1668’de Regenburg’dan (Almanya) kovulunca Amsterdam’da yaşamaya gitti. Burada 1682’de Boehme’nin eserlerini yayımladı ve “Melek Kardeşler” (Angelic Brothers) adında, evliliğe inanmayan, bağnaz bir mezhebin başında yer aldı. 1722’de yedi ciltten oluşan yazıları “Theosophia Practica” adı altında yayımlandı. Öğretisine göre, mistik trans Kutsal Kitap’tan daha doğru bir rehberdi ve kişinin meleklere özgü bir konuma geçmesini sağlardı. Hekim ve vaiz John Pordage (1625 – 1698), Boehme’nin görüşlerini düzenleme girişiminde bulundu ve kendisine doğrudan Tanrı’dan vahiy geldiğini ileri sürdü. Simya ve astrolojiyle ilgiliydi ve 1688’de “Mystic Divinitie”yi (Mistik Tanrı) yazdı. Pordage ve Boehme’yle ilgili yazılar yazan ortağı Thomas Bromley, 1697’de Philadelphian Society’nin çatısı altında Jane Lead’le (Leade ya da Leadly, Ward doğumlu, 1623 – 1704) ortak oldu. Jane, daha önceden birkaç kehanetinden oluşan bir kaydı yayımlamıştı. Kehanetlerini sürdürerek, Yuhanna’nın Vahyi’nde sözü geçen bir Philadelphian Kilisesi’nin [batı Anadolu’da bulunan yedi kiliseden biri] yükseleceği kehanetinde bulundu ve üyelerinin mucizelerde bulunma güçleri olması gerektiğini belirtti. Mezheptekiler farklılıklarını unutacak ve kardeşlik sevgisi altında birleşecekti. İlki altın bir çemberle simgelenen bir rahip, ikincisi gümüş bir çemberle simgelenen bir peygamber ve üçüncüsü ya da baş yönetici de ılımlı ve hafif bir ateşle simgelenen bir kraldan oluşan sevgi yetişkinleri tarafından yönetilecekti. Büyük fizikçi ve matematikçi Sir Isaac Newton (1642 – 1727) Boehme’den çok etkilenmiştir. Bilimsel çalışmalarının dışında Newton, kehanetleri derinlemesine araştırırdı ve Sir David Brewster tarafından incelenen “Observations on the Prophecies of Daniel and the Apocalypse of St. John” (Daniel’in Kehanetleri ve Yuhanna’nın Vahyi Üzerine Gözlemler) başlıklı ayrıntılı bir metin yazdı. Bu yazıda, Kutsal kitap’ta söz edilen doğal olaylarla toplum arasında benzerlik olduğunu savundu. Böylelikle gökyüzü tahtları ve hanedanları, yıldızlar ikinci derecede prens ve yöneticileri, Ay halkı, hayvanlar ve bitkiler ulusları simgeler. Dört canavar dört imparatorluğu, kartal kanatlı aslan Babil’i, ayı Pers Devleti’ni, leopar Yunanistan’ı, büyük demir dişli canavar Roma’yı temsil ediyordu. Diğer ayrıntılar simgeseldir. Böylelikle Yunan İmparatorluğu’nun dört baş ve kanadı dört krallık, son canavarın on boynuzu Büyük Theodosius’un döneminde imparatorluğun on’a bölünmesiydi. Dahası da var çünkü bu eser, kehanet üzerine yazılan tüm yazılardan çok daha ayrıntıya girer ve daha çok şey söyler. Newton’ın fiziğe olan ilgisinin okült fenomenleri araştırmasıyla başlamış olması olasıdır. Lord Keynes, Newton için “majisyenlerin sonuncusu” demiştir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2011 Bilim Adamı ve Öngörüleri Ne yazık ki, Emanuel Swedenborg’un (1688 – 1772) olağanüstü vizyonlarına ilişkin hiçbir şey aktarılmaz. O, birkaç mekanik buluşta katkısı olan ve jeoloji, fizik ve anatomi üzerine çalışan, İsveçli bir bilim adamı ve maden mühendisiydi. 1743’de melekleri, başka ruhları ve hatta Tanrı’nın kendisini görmeye başladı. 1747’de kendini teolojik yazılar ve öte dünya deneyimlerini yazmaya adamak için, maden danışmanlığı görevinden yarım maaş alarak görevinden istifa etti. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2011 Fransa’da Okültizm I. Napoleon (1729 – 1821) bir ölçüde okültizme ilgi duydu. Josephine ile evleneceğini önceden bilen, Marie Lenormand’a (1772 – 1842) doğum haritasını yorumlattı. Marie, La Sibylle du Faubourg Saint – Germain olarak bilinir ve Rus Çarı I. Alexander’in yanı sıra birçok ünlü kişi kendisine danışmıştır. Hatta 1818’de Aix-la-Chapelle’de Avusturya, Fransa ve Rusya arasında imzalanan Üçlü İttifak’ın temelinin atılmasına yardımcı olduğunu ileri sürdü. 19. yüzyılda, Fransız Katolikleri arasında büyük umutların beslendiği bir dönem oldu. Akli dengesi yerinde olmayan birkaç kişi, yeni bir din sistemine ilişkin belirtilerini göstermeye çalıştı. Rose Tamisier, (d.1818) Meryem Ana’nın kendisini birçok kez ziyaret ettiğini ve Fransa’nın kafirlerini nasıl dine döndüreceği konusunda onu eğittiğini duyurdu. Bedeninde elbette olağan izlerden değil de, haç, kalp ve kadeh şeklinde stigmatalar belirmeye başladı ve bir rapora göre, bir kez de Meryem Ana ve bir Çocuğun resmi belirdi. Tüm bunlar, komşuları arasında güçlü bir heyecana ve kilise yetkilileri arasında da küçümsenemeyecek ölçüde şaşkınlığa neden oldu. Ancak Rose, haça çakılmış bir İsa resminde kan akmasına neden olunca, derinlemesine bir araştırma başlatıldı. Resim, St. Saturnin-les-Aptes’te küçük bir kilisedeydi ve gizemi çözmesi için E. Collignon adında bir kimyager çağırıldı. Bir sülükten alınan, pıhtılaşma özelliğini yitirmiş kanın bir yolla resmin içine yerleştirilmiş ve görülen mucizeyi gerçekleştirmesi sağlanmış olabilirdi. Hatta aynı olayı başarıyla taklit etti. Rose tutuklandı, dolandırıcılıktan ve halk ile din ahlakına saygısızlık etmekten yargılandı, yüz frank para cezası verildi ve altı ay hapse mahkum oldu. Rose Tamasier’in yargılandığı dönemde (1851) ayinler düzenlemeye başlayan ateşli dindarlardan oluşan küçük bir Katolik topluluğunun bir üyesi olmasından kuşkulanıldı. Bu topluluğun kökeni belirsizdir. 1839’a kadar melekleri gördüğünü söyleyen Martin de Gullardon adında biriydi. Ölünce, ardılı olarak Eugene Vintras (1807 – 1875) görevlendirildi. Vintras, bir karton kutu fabrikasının sahibiydi ve öngörüleri olan biriydi. Melek Mikail ile özdeşleştirdiği bir şeyin kendisini ziyaret etmesi, göreve atanmasına neden oldu. Ancak elçinin, Fransız Devrimi’nde giyotinle idam edilen XVI. Louis’in ardılı olduğu sanılan, düşsel XVII. Louis’nin kraliyet yandaşlarından bir ajan olduğu ileri sürüldü. Bu kraliyet desteğinin sonucunda Vintras’ın başkanlık ettiği grup ilgi gördü ve sayıca arttılar. Vintras fabrikasında küçük bir kilise yaptırdı ve topluluğu bir dindarlık gösterisi düzenledi. Kuruma, Carmel ve l’Oeuvre de la Misericorde (Merhamet Kitabı) adını verdi. Ancak Levi onu, herkesin tümüyle çıplak olduğu ve ayinin bir bölümünde “Aşk Aşk!” haykırışları ardından alem yapıldığı günahkar ayinler düzenlemekle suçlar. Aynı yazar, Vintras’ı eşcinsellikle suçlayan bir el ilanı olduğunu aktarır. Vintras, 1842’de Caen’de dolandırıcılıktan yargılandı ve beş yıllık hapis cezasına çarptırıldı. Cezası sona erdikten sonra, birkaç yıl Londra’da yaşadı, ancak 1863’te Fransa’ya döndü. 1843’te tarikat Papa tarafından kınandı ve daha sonra Vintras tarikatın başındaydı. Tarikatın rahip ve rahibeleri vardı. Küçük farklılıklarla, ikisi de ayin düzenlerdi. Vintras ölünce, teologlarla tartışan ve Vintras’a katılan Katolik bir rahip olan J.A. Boullan (1824 – 1893), Vintras’ın ardılı olarak atandı. Boullan ayinlerin fizik güçleri gibi davranan güçlerden yararlandığını, ancak bunların iyi ya da kötü amaçla davranabilecekleri görüşündeydi. Sürekli yalnızca Roma’dan değil, Gül-Haçlılar’dan gelen bu tür güçlerin saldırısından yakınıyordu. Boullan öldüğünde, Gül-Haçlılar tarafından saldırıya uğradığını sanıyordu. - W.B. Crow "Büyünün Cadıcılığın ve Okültizmin Tarihi" Adlı Eserinden Alıntıdır.- Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.