hortlana Oluşturma zamanı: Nisan 22, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 22, 2007 Mumyalama tekniklerinin amacı, ölen kişinin hayattayken sahip olduğu görünüşünü korumasını sağlamaktı.Bu yapılırken önce vücut iç organlarından ve suyundan arındırılır, üzerine güzel kokular dökülür, çürümeyi engellemek için hoş kokulu ve şifalı bitkilerle doldurulurdu. Daha sonra şeritler kullanılarak özenle sarılan mumya, koruyucu muskalarla kaplanırdı. Ölü yıkandıktan sonra burnundan sokulan aletlerle beyin boşaltılırdı. Göz ve ağız boşukları, yağlı keten tamponlarla doldurulup göz kapakları kapatılırdı. Rahip, habeş denilen keskin bir opsidyenle vücüdun sol tarafını açarak, içindekileri tamamen boşaltır ve bunları "kanopik" denilen çömlek ve vazoların içine koyardı.Boşalan karın kısmı ve kadınların göğüs içleri, hurma şarabı ve kokulu bitkilerle temizlendikten sonra, reçine, tarçın, soğan ve kokulu mir ile karıştırılmış ağaç talaşı yerleştirilirdi. Açılan yerler dikildikten sonra Mısırlılar'ın "Net-jeryt" denilen ve Kahire yakınlarındaki bir vadide bulunan "Natron" tozu sodyum karbonat ve ya Sodyum Klorit (tuz) ile karıştırılan madde içinde 40 ve ya 70 gün (soylular için 272gün) bekletilirdi. Böylece vücuttaki nem emilir,organik yapı antiseptik korumaya alınırdı. Bir çeşit insan salamurası olan bu işlemin sonunda eller göğüste veya karın üzerinde birleştirilerek vücüt yatar durumuna getirilir ve kurutulurdu. İç içe konulan bir çok tabuta yerleştirilen mumya son olarak bir lahitin içine yerleştirilirdi. Her lahitin üzerine ölen kişinin tasviri yontulurdu. Bunların amacı ise başka bir batıl inanca yönelikti. İç organlarının konulduğu kanoposlar, ölünün hizmetçiliğini yaptığına inanılan küçük heykeller, cenazeye göz kulak olurlardı. Tüm bu eşyaların üzerinde yazılar veya sembollerle dolu etiketler bulunurdu. Tüm bu batıl ritüellerin Hak Din'den etkilenen yönleri de vardı. Bu inanca göre ölünün cennete gitmesi için Tanrı Osiris'in mahkemesinden geçmesi gerekirdi. Bu yüzden sorulan sorulardaki tuzaklara ölünün düşmemesi için tabuta bir de ölüler kitabı konulurdu. Mumyalama, zaman içinde olgunlaşmış, birçok inançtan izler taşıyan karmaşık bir ritüeldir. Mumyalama işlemi ölüyü öbür dünyadaki yaşamına hazırlamak için yapılan bir dizi törenden sadece başlangıç olanıdır. Bu işlem insanların yanı sıra boğa, timsah, kedi gibi hayvanlar için de yapılmaktaydı. Arapça ve Farsça'da "mumiya", doğada bulunan katran ve bunun karışımlarına denilir, ilaç olarak da kullanılırdı.Gerçekte ölünün bedenini konserve edercesine korumak için yapılan "tahnit" işleminde katranın kullanılması, onu mumya ile eş anlamlı yapmıştır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
efemera Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2007 Almanya'nın Tuebingen Üniversitesi ve Doerner Enstitüsü'nden bilim adamları, Roma İmparatorluğu'nun yazılı kaynaklarında yer alan formülleri kullanarak, eski Mısırlıların mumyalama tekniğini çözmeyi başardı. Formüllerle mumyalamada kullanılan bitki özünün aynısını yapmayı başaran bilim adamları, "guaiacol" adlı bir madde sayesinde mumyaların çürümeden binlerce yıl kaldığını tespit ettiler. Bilim adamları önce "guaiacol" maddesinin bitki özünde yeralmasının, mumyalamakta kullanılan yağın, ardıç ağacından elde edilmesiyle mümkün olabileceğini tahmin ettiler. Ancak bilim adamları ardıçtan elde ettikleri özlerde bu maddeyi bulamadılar. Alman bilim adamları, daha sonra domuzların kaburga kemiklerinde bulunan bazı maddelerin, bakterilere karşı mükemmel bir koruma sağladığını buldular. Domuzlardaki bu maddenin, sedir ağacındaki maddeyle benzerliklerini fark eden bilim adamları, Mısırlıların da sedir ağacı ile ilgili çalışmalarının izini sürdü ve sedir ağacından elde edilen bitki özünün mumyaları koruduğunu ispatladılar. Alıntıdır..... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
locked_puppet Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2007 adamlar öyle bişey yapmıslarki asırlar sonra çözüldü...çok saol paylaşım için Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Deaths_Expulsion Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2007 teşekürler paylaşım için bide piramitler çözülseee Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
west Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2007 Teşekkürler paylaşım için.Valla piramidlerin bana göre 4 ihtimali var.Ya normal yoldan yaptılar(Hiç sanmıyorum tonlarca ağırlığı tepelere kadar taşıyacaklarını). 2)Uzaylılar gelip yaptı.(Uzaylılar niye gelip piramid yapsınlar ki insanlara.Hem taa okadar yol gel hemde 1 tane piramid yap git ) 3)Büyü.(Malum eski mısır.Ve buna göre büyülerde bol.) 4)Levitasyon ile.(Taşları kaldırıp isteğe göre koyuyorlardı.) Pardon konuyu biraz değiştirdim ama af buyrun. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Nisan 9, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 9, 2011 Virgil'in Enad'ını yorumlayan Servius, "Ruhun bedenle temasını uzun süre sürdürüp ona yabancılaşmaması için bilge Mısırlıların bedenlerini mumla sardıktan sonra gömdüklerini," ifade eder. "Oysa tam tersi bir yolu takip eden Romalılar, ölülerini yakmışlar, böylece bedenin ruhsal kıvılcımın genel elementine ve doğanın ilksel, bozulmamış haline bir an önce göre dönmesini sağlamaya çalışmışlardır." (Prichard'ın An Analysis of the Egyptian Mythology [Mısır Mitolojisinin Bir Analizi] adlı eserinden.) Mısırlıların ruh, bilinç ve beden arasındaki ilişkiyle ilgili gizli öğretileri hakkında eksiksiz hiçbir kayıt bulunamamıştır. Bununla birlikte Mısır tapınaklarında inisiye edilen Pisagor'un, metempsychosis öğretisini ileri sürerken kısmen de olsa Mısırlı inisiyelerin öğretilerini ifade ettiği kesindir. Mısırlıların ölümle ilgili felsefelerine modern bilginin ışığında bakarsak, Mısırlıların ölülerini bedenini fiziksel bir diriliş için koruma amacıyla mumyaladıklarına dair popüler inanç savunulamaz. Porphyry, On Abstinence from Animal Food [Hayvansal Gıdadan İmtina Etmek] adlı eserinde Mısırlıların cesedin karnını boşaltıp başka bir sandığa koyarak onu temizlemelerini anlatır. Bundan sonra eserinde Euphantus tarafından Mısır dilinden çevrilen şu aşağıdaki duayı alıntılar: "Ey hükümdar Güneş, ey İnsana hayatı veren bütün diğer tanrılar, beni alın, beni tanrılarla birlikte yaşamaya götürün. Çünkü ben, anne ve babamın bana gösterdiği bütün tanrılara tapınarak ve saygısızlık etmeden, temiz bir hayat sürdüm. Ayrıca benim bedenimi yaratanları her zaman onurlandırdım. İnsanlarla ilgili olarak ne kimseyi katlettim, ne de benimle tartışan birini sakat bıraktım, ayrıca başka kötü eylemlerde de bulunmadım. Bu yüzden yaşarken pişirilmesi veya içilmesi yasaya aykırı olan şeyler yedim ve içtimse bu hatayı kendim yüzünden değil, şunlar yüzünden yaptım." (Karnını gösterir) İnsanda iştahı kontrol eden organların çıkarılması bedeni şeytani etkilerden arın dırmaya karşılık gelirdi. İlk Hıristiyanlar Kutsal Kitap'ta yazılanları öyle doğrudan anlamışlardır ki diriliş gününde ruhun eksiksiz ve tam olarak korunmuş bir bedende doğması için bedeni tuzlu suda salamura haline getirmişlerdir. Mumyalanma süreci için bedenin kesilip iç organlarının çıkarılmasının ruhun bedene tekrar dönüşünü engelleyeceğine inanan Hıristiyanlar, ölülerini Mısır'ın ayrıntılı mumyalama yöntemlerine başvurmadan gömmüşlerdir. S.S.D.D., Egyptian Magic [Mısır Büyüsü] adlı eserinde mumyalama uygulamasının ardındaki ezoterik süreçlerle ilgili olarak şu aşağıdaki akıl yürütmelerde bulunur: "Sadece belli bir inisiyasyon mertebesine ait olanların mumyalandığını varsaymak için birçok nedenimiz var. Çünkü Mısırlıların gözünde mumyalamanın reenkarnasyonu engellediği neredeyse kesindir. Reenkarnasyon, inisiyasyon sınavından geçmeyi başaramayan kusurlu ruhlar için şarttı, fakat Sırlar Odası'na girme İradesine ve kapasitesine sahip olanlar için bedenin yok olmasıyla ruhun özgürleşmesi süreci nadiren gerekli oluyordu. İnisiyenin bedeni, demek ki ölümden sonra bir tılsım türü olarak veya ruhun yeryüzündeki tezahürünün maddi temeli olarak korunuyordu." Mumyalama başlangıç döneminde sadece Firavun için geçerliydi, çünkü soylular arasında başka hiç kimse Mısır yeraltı âleminin mumyalanmış kralı tanrısal Osiris'in özelliklerinden pay alamazdı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.