Gerçekler Acıdır

Çoğumuz aklı başımızda insanlarız.O yüzden neyin doğru neyin yanlış göründüğünü,doğru görünen şeylerin aslında yanlış,yanlış görünen şeylerin aslında doğru olduğunu görebilmek güç değil.Ben yinede gerçekleri göremeyenler için internet ortamında bulduğum bir yazıyı paylaşmak istiyorum.Yorumu size bırakıyorum...

Suriye’de neler olduğu hakkında sağlıklı bilgilere çoğumuz maalesef sahip değiliz. Okuduğumuz çoğu gazetede, izlediğimiz çoğu televizyonda Suriye Lideri Beşar Esad’ı cani ve zalim gibi gösteren birçoğu uydurma ve tamamı abartılmış bilgilerle karşılaşıyoruz. Gerçekten böyle mi diye belki de hiç düşünmeden peşin hükümle Suriye’ye karşı önyargılarımızı besliyoruz. Bize anlatılanlara göre muhalifler özgürlük istiyorlar, hakları ellerinden alınıyor ve durduk yere Beşar Esad onları öldürüyor. Takipçisi olduğumuz çoğu medya organları muhalifleri sütten çıkmış ak kaşık gibi gösteriyor.

Gerçekten böyle mi?

Bence değil. Neden mi?

Öncelikle bu muhalif denen isyancılar, Batılı ülkelerin istihbarat örgütleri tarafından güdülüyorlar. Sanki onları kimse yönlendirmiyormuş gibi ortaya çıkan muhaliflerin çok geçmeden adları duyulmaya başlayan sözde liderleri, batılıların çok önceden seçtikleri isimler. Görünüşte özgürlük talep eden kitleler var. Ama aslında BOP projesinin adımları tıkır tıkır yürütülüyor.

Yani hiçbir şey göründüğü gibi değil Suriye’de…

Libya da Suriye’den farklı değil.

Halkını öldürüyor diye NATO’yu da kullanarak sürekli bomba yağdırdıkları Kaddafi’nin olaylar başlamadan önce kaç tane Libyalı’yı öldürdüğünü işittiniz. Ben hiç işitmedim. Şimdi ise her gün onlarca Libyalı ölüyor NATO uçaklarının attığı bombalarla.

Hal böyleyken ülkesini savunan Kaddafi zalim olarak lanse edilirken, gökten uçaklarıyla bomba yağdıran Batılı ülkeler kurtarıcı gibi gösteriliyorlar.

Libya’da hiçbir şey göründüğü gibi, ya da bize anlatıldığı gibi değil.

Öyle bir dönemi yaşıyoruz ki, sile getirilen amaçlarla hedeflenen gerçek amaçlar tamamen birbirine zıt.

Şu Medeniyetler İttifakı ve dinler arası diyalog şer projeleri de aynı tehlikeleri barındıran icraatlar.

Biz medeniyetleri buluşturalım derken Libya’daki savaşı Fransa İçişleri Bakanı ‘haçlı Savaşı’ olarak itiraf ediyordu.

Biz, dinlerarası diyalog projesiyle gözlerimizi kör etmişken İsrail Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisindeki silahsız insanlara ölüm kusuyordu.

Bütün bu ve benzeri gerçekler sözlerle niyetlerin çok başka olduğunu gösteriyor.

Demokrasi mi diyorlar,

Bilin ki büyük kitleler daha da sömürülecek.

Özgürlük mü diyorlar,

Bilin ki, bilin ki bazı devletler parça parça edilecek.

İnsan hakları mı diyorlar,

Bilin ki, ülkelerin zengin kaynaklarının üzerine çullanacaklar.

İttifak mı diyorlar,

Bilin ki sizi yok etmeye hazırlanıyorlar.

Diyalog mu diyorlar,

Bilin ki kendinizi savunmanızı sağlayan reflekslerinizi ortadan kaldırıp, size son darbeyi vurmaya hazırlanıyorlar.

Bunun adı nedir, bu yaşananlara nasıl bakmalıyız diye soracak olursanız bu bir fitnedir. En büyük fitne, Paygamber Efendimiz’in ifadesiyle ‘Deccal Fitnesi’…

Peygamber efendimiz Deccal’i Hz. Adem’den kıyamete kadar geçen süre içerisindeki en büyük fitne olarak tanımlamıştır. Buradaki fitne kelimesinin insanın akıl ve kalbini doğrudan, hak ve hakikatten saptıran şey anlamındadır.

Peygamber Efendimiz bir hadisinde “Deccal çıktığı vakit, beraberinde su ve ateş vardır. Ancak halkın ateş olarak gördüğü tatlı sudur; halkın su olarak gördüğü ise yakıcı bir ateştir…”

Belki de gerçekleri göremeyen gözleri perdeleyen şey bu büyük fitnedir… ...

....

Hani kilit üle olarak Türkiyeyi gösteriyolar ya Ortadoğuda.Hani neymiş ortadoğuda barış sağlanacakmış.Yesinler.Sayın ukela çok bilmiş abd ,Türkiyemizi kilit ülke olarak görüyomuş.Ne yapmaya çalıştıkları aklı başında her insan tarafından açıkca görülebilir.Yo ama biz herkese güvenelim dimi,onlar bizim kardeşimiz müttefikimiz bilmemne.GEçiniz bunları.Suçlu insanları kahraman ,kahraman insanları bir suçlu olarak göstermek.Ne derece doğru? Yok one minute bilmemne.E zaten bunlar planlanmış şeyler kimse kusura bakmasın.Daha yazılac

Yapmaya çalışılanlar o kadar açık ki, nasıl hala göremeyenler var anlamıyorum.

Kaddafi devrildi ve öldürüldü.

Sıra Beşar Esad'a geldi.

Eğer bir engel oluşturan varsa belli gruplara, ortadan kaldırılıyor.

Muammer Kaddafi'yi döve döve öldürdüler. Ama o adam onuruyla öldü. O adam direndi. O adam istifa etmedi. O adam devriminin yolunda can verdi. Ne yazık ki bazı örgütlerin ağına takıldı.

Muammer Kaddafi şimdi bir defa onuruyla öldü, bir amaç uğruna öldü. Ama bunun arkasındakiler her gün yaptıklarıyla ölecekler, binlerce kez.

Sevgi ve IŞIK üstünüzde olsun.