metin akdeniz Oluşturma zamanı: Kasım 5, 2011 Paylaş Oluşturma zamanı: Kasım 5, 2011 (Unutma fabrikasının bacasından sıkıcı bir dürüstlük tüter. Şiir ondan sonra oluşur) Düşünce enkazlarının ortasından geçiyoruz korku ve Ece’yle beraber Dudaklardan kovulmuş bütün söz ustalarının ortak ölüsü sırtımızda. Ece’de var. Geldiğimizi haber veriyor kısa boylu bir su, çeşmesinden sadıkça akan güzel sanat İçinde ömür yakılan insansız evler ve tren mezarları ne kadar yakınmış dünyaya Yüzüksüz de evlenilebilirmiş oysa. Kiremitleri dökülmüş hayatın tepesinden bakan tanrı Konuşmayı sevmiyor artık vahiy yoluyla. Bunu belli ediyor. Arkasını dönüyor yüzünün yarısıyla bir grup şair Diğer yarısını uyumak için yumuyor sağırlığın kalabalık dibinde, dip yosun kaynıyor Kaostan yükselen edebiyat, kelime oyunları ve şehrin bağırsaklarındaki gerçek Onlara hiç değmeden gelip yüzüme çarpıyor ve sana üşüdüğümde ateş yoktu. Ece var. Öfkemin yarısıyla “ hiçbir yere gitmek ” alıyorum gezegenin kalp satış merkezinden Öbür yarısıyla çocukluğuma bükülmüş şehir fırlatıyorum, şehir sökülüyor hastalığından Kimliğim ve dilimdeki ikrar yüzündense eğer her şey Şakağımda biriken ağrının ironiyle ilişkisini bütün kuş kemikleri biliyordu Ama dışarıda bali çekiyordu ortak yalnızlığımız ve ben kalbimi ödüyordum elimdeki son bitişi tamir etmek için Örümceklerin atasözünde buluyorum sorusundan dayak yemiş cevabı; “Yalnızlık ölülerin uykusudur, örülebilen bir şeydir” Yeter! Otur yerine diyor kendi kıyısında parçalanmış dalgaların yargıcı Otur geri dönemeyenlerin sandalyesine ve sallanışını izle renklerin açlığından zayıflamış ağacı Kendimi atıp şiir çıkartıyorum düşülebilecek uygun çukurlardan Öyle yaşıyorum uzun zamandır, bunu Ece biliyor İsteksiz yanan ışığın altında göbek deliklerindeki poetik kuyularıyla bir grup şair Sözcüklerini sabunlayıp otuzbir çekerken çirkin bir sanatla Farkında olmadan birer alıntı olduklarının Ki alıntı olmak mülkiyetçiliği savunan toplumlarla ilgili bir boşalma hali Bir grup şair birbirini taklit ediyor ağzının yarısıyla Diğer yarısıyla çamur emiyor jelatin yüzyılın kâğıt memesinden Avuçlarıma yaktığım anlam göğsümü eskitiyor, Ece o yüzden bana az sarılıyor. Aşkı paradan soran kartonpiyer kadınların gürültüsünden geçiyorum Mezarsız oğlunu devletten soran kadınların üzüntüsünden geçiyorum Ece’yle beraber. Ece beni anlıyor. Toza yazıyorum çok yetenekli bir bağırmayı, şiir Ece’ye rüzgâr gibi yakışıyor Çünkü şiir Ece’nin saçlarına iyi geliyor Bir grup şair sanıyor ki şarabı külle karıştırınca aşk olur Ve memelerinden dolayı şiir yazılan Son sevilme tarihleri geçmiş insanların yarasından geçiyorum Hep bir ağızdan günde üç kez öksürüyorlar “seni nasıl unutur insan” diye bir cümlenin kıçında Nerden baksan ikibin yıllık bir yalan Günde üç kez ağrı kesici alıyor dünya sevgisizlikten, Filistin’den ve Afrika’dan Oysa yeni bir söz kaynağı peşindeyim arınmak için Üstümü arasalar sıkıcı bir konu başlığı çıkacak ceplerimden; “Cehennemi araştırıyorum ruh tarlasında” Bu son söylediğim sözden Ece bile korkuyor Korkunun Ece’ye faydası yok diyorum, beni fotoğrafımdan öpüyor. Ece’yle ben bilinç akışındayız imla hatalarından dolayı Şimdilik sadece sevişip iç denizlerimize kıyı arıyoruz Bir sokak yukarısındayız aşkın ve kuşların durağında bekliyoruz iyi anlaşılamamış bütün sözleri Bize ait lmayan acıları üstleniyoruz harfleri içerden çizen yolcuların ruhuyla Ellerine gökyüzü tutuşturulup umudu onaran çocukların arasından geçiyoruz Ekmek arası çölleriyle kum savuruyorlar karanlık atların koşucularına Biz de ordayız, Ece’yle ben Bir grup şair yüksek sesle arkasını dönüyor yüreklerinin yarısıyla Öbür yarısıyla bir soruya densizlik ediyorlar; denizler ne işe yarar yüzmekten başka? Metin Akdeniz 15 Ekim 2011 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.