Jump to content

Uzay Kapsülünde Telepati Deneyi


nevermore

Önerilen Mesajlar

Pentagon ve Nasa elektromanyetik radyasyonların dışında başka haberleşme imkânları keşfetmeye çalışmaktadır. Yani telsiz ve lazerlerin kullanımından kurtulma İmkânları aramaktadırlar. Su içinde ne yazık ki çok kötü yayılan ya da havadaki kadar iyi yayılamayan ses üstü dalgaları kullanmak yeterlidir.Telepatik bir haberleşme usulünü nasıl elde edebiliriz?Nautilus Amerikan denizaltısında yapılan telepati deneylerinden sonra geçen yirmi yıl zarfında yeni bir şey çıkmadı. Neredeyse bu deneyden şüphe edilecektir. Buna karşın astronot Edgar Mitchell uzay kapsülü içinde dünyadan 160.000km ötede telepati deneyleri yaptı. Ama tamamlanmış sonuçlar belirmedi henüz. Esasen Nasa silahları bırakamadı ama bu araştırmalar şimdiki durumda eksik bilgilerle doludur. Fransa’da küçük bir tecrübe materyali bir cisim vasıtasıyla kaydedilen telepatik bir mesajın daha sonra toplanabileceğini göstermiştir. Bu sonuç eğer tahkik edilmişse, bundan çıkacak neticeler askeri, uzaysal ve casuslukla ile ilgili haberleşmeler için sonsuz olacaktır.Aynı araştırma sahası dâhilinde her s-cisimden geçen “Mü” tanecikleri ile çalışan bir telefon da düzenlenmişti. Otuz km. uzaklıktan bağlantı yapabilmiştir. Daha geniş ölçüde herhalde bütün dünya üzerinde bağlantılar yapılabilecektir. Küçük bir mahzur var: alıcı ve vericilerin pek karmaşık olması can sıkıyor.Telepati tetkikleri belki de elektromanyetik olmayan bir tayfın bulunmasına yol açacaktır. Prensip olarak Einstein’ın Birleşik Alanlar teorisine göre üç imkan vardır: çekimsel manyetik tayf, çekimsel elektrik tayfı ve çekimsel elektriksel manyetik üç fazlı tayf. Elektromanyetizmden alınan sonuçlar hatırlanırsa üç yeni tayfın bulunmasının manzarayı zenginleştireceği anlaşılır.Pentagon ve Nasa araştırmayı faal olarak sürdürüyor ama kanımca nükleer enerji elde etmek için uranyumun parçalandığını keşfetmeye benzer bir durum henüz bunmuş değildir. Mamafih Amerikan patent dairesi elektromanyetik olmayan güç detektörleri bulan birkaç kişiye beratlarını vermiştir. Bu cihazlar ancak sahiplerinin ellerinde çalışır gibidir. Ama her şeyden önce hatırlamak gerekir ki ilk radyo alıcıları da böyleydi. Üç elektrotlu lambanın mucidi Lee De Forest şarlatan diye hapse atılmıştı.Duru görü vasıtasıyla haberleşme ihtimali Pentagon’un ilgisini çekmektedir. Gerçekten bir duru görü medyumu mekânda belli bir yeri ziyaret edince mesela Mors alfabesi vasıtasıyla uzaktan haberleşmeye yarayan bir etkiyi neden oluşturmasın. İlk bölümde İngo Swann’ın böyle bir etkiyi meydana getirdiğini görmüştük. Ne yazık ki bu etkiler pratik kullanıma henüz hazır değil. Çünkü hemen hemen mutlak sıfırsa çalışan karmaşık bir cihaza başvuruyorlar ya da söz konusu olan yere hassas bir hayvan mesela kedi yerleştirilmesini istiyorlar. Psikokinezi ve psitron detektörlerinin imalatını doğuran her türlü başlangıç hareketini Remy Chauvin “gelecekteki savaşların meydan okuması” isimli eserinde bize anlatmaktadır.Nasa ve Pentagon nükleer enerjiden daha kuvvetli ve kullanımı kolay her türlü yeni enerji kaynağından endişe duymaktadır. İlk bakışta böyle bir araştırma saçma gözükebilir. Barış için Araştırmalar Uluslararası kurumuna göre Amerikalılar füzeler tarafından serbest hale getirilmeye müsait 12.000 ve Ruslar da 4600 termonükleer başlığa ve bu iki süper devlet ayrıca 60.000 taktik atom bombasına sahiptirler.Bu vaziyet dünyadaki erkek, kadın ve çocukların her birine dört ton tri-ntron-toluen düşüyor demektir. Bir karışıklık halinde her biri 40.000 kişi öldürebilir. Bu şartlar altında neden yeni enerji kaynakları elde etmek istenmektedir? Cevabı basittir: nükleer enerji ne atom santrali ne termonükleer enerji ve ne de hidrojen bombası otomobilleri çalıştırmadığı gibi uzaydaki füzeleri de işletmemektedir.Uzay gemilerini isteğe bağlı olarak harekete geçirecek yeni bir enerji kaynağı petrolün yerine geçeceği ve üçüncü dünya milletlerine kolaylık sağlayacağından ilk tertipte askeri ve siyasi bir öneme sahiptir. Bu alanda Nasa ve Pentagon olağandışı herhangi bir alandaki harcamadan daha ziyade para harcamaktadır.Mamafih bu araştırmaların bazıları gülünçtür. Mesela psikanalist Wilhem Reich’in çalışmaları. Kendisi hapiste öldü. Sahtekârlık nedeniyle içeri atılmıştı. Reich aşkın göğün mavi rengini açıklayan bir enerji yayınladığını umuyordu. “orgon” dediği bu enerji ona göre silah yapımına yarıyordu. Kendisi bir tür orgon topu imal ederek dediğine bakılırsa birçok uçan daireyi atmosferimizde uçmasına engel olmak maksadıyla her gün parçalıyordu. Tutuklanması sırasında el konulan bu silahın böylesi özeliklerinin olup olmadığının tahkiki için incelendi. Eğlenceli olduğunu ümit ediyorum.Bu aptallıkları bir yana bırakarak biz gene etrafınızı güçlü ve tehlikeli bir enerji kaynağının çevrelediği iddiasına dönelim. Bilginler öteden beri bundan şüphe ediyorlar ve simyacılar da nükleer enerjiden söz ediyorlardı. O zamandan beri okultistler ve onların dışında olanlar başka türlü enerjilerin olduğunu telkin edip duruyorlardı. Bu başka türlü enerjilerden üçünü ele alalım. İlki zaman akışı ile elde edilen enerjidir. Rus astronomu Kozirev zaman akışının önüne nehirlerdeki gibi barajlar yapılabileceğin önerdi. Bu sezgi birçok Amerikalı tarafından ele alındı, mesele milyarder Howard Hugs bunlardan biridir.İkincisi uzaydaki kozmik enerjidir. Sıt yönde hareket eden iki kuvvet gibi birbirilerini karşılıklı olarak nötralize ediyorlar ve böylece giç bir etki meydana gelmiyor. Eğer bu nötrleştirmeye engel olunabilirse bizzat evrenden gelen bedava bir enerji elde edilecektir. Üçüncüsü alt uzay enerjisidir. Eğer uzay 10. Kuvvetten 23 cm. daha az mesafelerde tetkik edilebilseydi oradan maddenin tüm dağılmasıyla elde edilen enerjiden daha yüksek enerjiler çıkardı. Fransız filozofu Gustave le Bon’un da böyle bir fikri vardı.Pentagon’u tahrik eden son nokta uçan birer cihaz ya da uydudan hareketle maddelerin petrol yataklarının va da denizaltıların uzaktan tespiti yani herhangi bir ortamda bir süreksizliği meydana çıkarmaktır. Resmi bilim gelişmesine rağmen bu teknik meseleyi halletmek gücünde değildir. Bu sebepten okultitler ve onların dışında kalanların sözünü ettikleri eloptik şua’alara bir dönüş yapıldı. Bu Bâtıni deyimin anlamını bilmiyorum ve kimse de bunu bana açıklayamadı.Eloptik şua alıcısı evvelce keşfedilmişti. Şimdi Nasa ve Pentagon balon ya da helikopterlerden denizaltı ve petrol yatağı tespitine çalışmaktadır. Sonuç cesaret verici olabilir.Sayması biraz sıkıcı, bunca araştırmanın henüz balarında bulunuyoruz. Ama Nasa ve Pentagon’un bu araştırmalara verdiği önemin büyüklüğünden de şaşkınlığa uğramamak gerekir.( Gizli Parapsikoloji Savaşı - Jacques Bergier )

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...