Jump to content

Ufo Gerçeği


nevermore

Önerilen Mesajlar

Ufo Olayları Tarihçesi

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/uzaylilar-ve-araclari-bulut-ufo-ucandaire.jpg

Ufolar, anlayışımızın ötesindeki bir gücü kullanmaktadırlar. Öteki

gezegenlerdeki insanların yerçekimini kontrol etme seviyesine varmadıklarını

kim söyleyebilir ki?

General L. Chassin

NATO Hava Savunma Koordinatörü

Uluslararası deyimiyle Ufolar ya da halk arasında anıldığı adıyla uçan daireler, acaba ilk olarak ne zaman görülmüşlerdir? Bu, cevaplandırılması imkansız oları bir sorudur. Çünkü, dünya göklerinde uçan disklerin, puroların, üçgen ve yıldız biçiminde, vb. objelerin görülmesine dair kayıtların tarihi, kadim Mısırlılar'ın dönemine kadar dayanmaktadır.

Ezoterik enformasyonlarda ise; uçan dairelere ilişkin bilgiler, bilinen tarih öncesi Mu ve Atlantis devrelerini de kapsar. Ancak, çağımızın Ufolojik tarihinin, geçen yüzyılın sonlarında başladığını söyleyebiliriz. Bunun için bir başlangıç tarihi vermek gerekirse, Ufolojiyle aynı Yüce Amaca yönelik olarak, Yukarısı tarafından tesis edilen Spiritotoji'nin başlangıç tarihi olarak kabul edilen, 1848 yılından tam 50 yıl sonrasını, 1896-97 yıllarını belirtebiliriz. 1896-97 yıllarında, A.B.D. üzerinde, o zamanın tabiriyle esrarengiz 'hava gemileri' akınına tanık olunmuştu . Puro biçimindeki bu uçan gemiler, 1897 yılının Mart ayında California, Sacramento üzerinde, Nisan başlarında Kansas City ve aynı ayın ortalarında da Chicago semalarında görülmüş, son olarak da 20 Nisan gecesi; kırmızı, yeşil, mavi ve beyaz ışıklar saçarak, Virginia, Sisterville üzerinden geçmişti.Tahmini uzunluğu, yaklaşık 60. m. kadardı.

Ne ilginçtir ki, 1890'lı yıllarda,İstanbul, Göztepe çayırına da bir Ufo inmiş ve geniş bir halk kitlesi tarafından görülmüştü. Esrarengiz uçan gemilerin akını, 20'nci yüzyılda da devam etti. 1909 yılının Mart, Nisan ve Mayıs aylarında, Ingiltere göklerinde , aynı yılın ikinci yarısında da Yeni Zelanda üzerinde görülen bu Ufolar'dan ingiltere'de gözlemleneni hakkında, Cari Grove şu bilgiyi vermektedir: "1909 yılında görülen hava gemisi; siyah renkte, pura biçiminde, yaklaşık 30 m. uzunluğundaki parlak bir 'projektör ışığı' taşıyan, kolaylıkla çeşitli manevralar yapabilen bir objeydi. 1897'de görülen hava gemileri gibi, bunları da davranış biçimlerinden ötürü, günümüz Ufo fenomenleriyle rahatlıkla bağdaştırabiliriz ... " Bu arada 1908 yılının Haziran ayında Rusya, Sibirya'nın Tunguska bölgesi üzerinde patlayan, silindir biçimindeki objenin oluşturduğu etkiler hala tartışılmakta, Sovyet bilim adamları tarafından araştırma konusu yapılmaktadır . Daha sonra, 1 inci Dünya savaşı sırasında, 1917 yılında, Portekiz'de ünlü Fatima Olayı meydana geldi. Başından sonuna kadar Ufolojik tezahürlerle dolu olan Fatima Olayı, 13 Ekim günü tam 70.000 kişinin gözleri önünde cereyan eden bir Ufo 'gösterisi'yle noktalandı.

Bu kez 2 nci Dünya Savaşı sırasında Ufoların tekrar ortaya çıktıklarını ve 'hayalet savaşçılar' adıyla anıldıklarını görüyoruz. Hem İttifak, hem de Mihver güçleri, hayalet savaşçıların, karşı tarafın gizli bir silahı olduğu .kanısındaydılar ve onlara ateş açmışlardı. Savaşın akabinde İsveç semalarında gözlemlenmeye başlayan Ufolara ise; 'hayalet roketler' denildi. Yıl 1946'ydı, atom bombası kullanılan bir yıl olmuştu. Bu durum, Uzaylıların dünya üzerinde artık etkili ve yaygın bir şekilde ortaya çıkmalarına sebep olacaktı. Ve 24 Haziran 1947 tarihinde Rainier Dağı civarıda özel uçağıyla uçarken, saatte yaklaşık 1700 km.lik bir hızla belirli bir düzen içerisinde uçan 9 parlak obje gören Kenneth Ardnold'un bu gözlemi hakkında basın-yayın organlarına yaptığı açıklamayla birlikte, Ufo olayı da uluslararası bir seviyede gözler önüne serilmiş ve güncelleşmiş oldu. Bu tarihten sonra, artık dünyanın bir çok yerinden çeşitli Ufo gözlem haberleri duyulmaya başlandı. Böylece, bir yandan Ufo fenomenleri iyice yoğunlaşırken, öte yandan da dünya insanları­nın bu konuya karşı oldukça duyarlı bir hale geldiklerini görüyoruz. Arnold, Ufoları tarif edeken, bu objelerin 'uçan çay tabaklarına' (flying saurcers) benzediğini söyleyince, o tarihten itibaren mahiyeti meçhul uçan objsler de basında ve halk arasında bu adla anılmaya başlanmıştı.

Ülkemizde de bu tabir 'uçan daireler'şeklini alarak, günlük lisana dahil oldu. Ancak, 1960'11 yıllarda, şekilleri çok değişik olabilen bu objelere; daire ya da tabak gibi sınırlayıcı bir adla anılmaları yanlış görülerek, bilimsel bir yaklaşımla, İngilizce'de 'Mahiyeti Meçhul Uçan Objeler' anlamına gelen 'Unidentified Flying Objects' sözünün baş harfleri alınmak suretiyle UFO denildi.

Söz konusu gözlemiyle tüm dünyada büyük yankılar uyandırmış olan Arnold'un kendisi de bu olaydan oldukça etkilenmişti. Başından geçenleri kaleme almasının yanısıra, o tarihlerde kendisi gibi Ufo gözlemi yapmış daha başka kişileri de tespit ederek, Ufo olayını araştırmaya başladı. Bu şahıslardan biri de, Arnold'dan 3 gün önce, 21 Temmuz günü, Taeoma'daki Maury Adası açıklarında bir balıkçı teknesinde ilginç bir Ufo fenomenine tanık olan Harold Dahl'dı. Dahl'ın anlattığına göre; iş arkadaşlarıyla birlikte tekneyle açıldıktan bir süre sonra, hilal biçiminde, metalik görünüşte 6 objenin uçarak üzerlerine doğru geldiğini ve az ötede havada asılı kaldığını görmüşlerdi. Objelerden denize bazı metalik parçalar düşmüş ve hatta bir kaç tanesi de tekneye isabet etmişti. . Arnold'un gözleminden hemen sonra da 28 Haziran'da Nevada'daki Mead Gölü üzerinde uçan bir F-51 uçağına, bir süre uçan daireler refakat etmiş, ertesi gün New Mexico'daki White San de askeri bölgesi üzerinden disk biçiminde bir obje geçmiş, 4 Temmuz günü Oregon, Porttand semalarında beliren Ufolar, polisler de dahil, geniş bir halk kitlesi tarafından izlenmiş ve 8 Temmuz tarihinde Muroc askeri üssü üzerinde, küre biçiminde mahiyeti meçhul objeler görülmüştü.

1948 yılının 7 Ocak günü, saat 14.45'de, Kentucky'deki Godman Hava Üssü personeli, güney yönünde bulutlar arasında, parlak bir objenin mevcudiyetini tespit etti. Akabinde, objenin yolunu kesmek ve mahiyetini belirlemek amacıyla 3 adet F- 51 uçağı havalandı. Operasyonlarında başarısız kalan pilotlardan ikisi yere inmek zorunda kaldı, ancak Manteli adındaki üçüncü havacı, objeye yaklaşmakta olduğunu bildirerek uçuşa devam etti. Yerdekiler, zaman zaman bulutların arasında açılan gediklerden objeyi gözlemlemeye çalışırlarken, Yüzbaşı Mantell'den yeni bir haber gelmişti: "Objeyi gördüm, metalik görünüşte ve devasa bir cesameti var." Bir kaç dakika sonra, Manteli, objenin tırmanmaya başladığını ve yanına yaklaşmaya çalışacağını bildirdi. Beş dakika sonra da objenin saatte yaklaşık 580 km.lik bir hız yaptığını söyleyen Manteli'den en son haber alındığında, saat 15.15'ti. Manteli'den artık hiç bir ses çıkmayınca, aramaya koyulan ekip, kısa bir süre sonra Manteli'in uçağının parçalarıyla, cesedini buldu. Klasik Ufo vakalarının arasına giren bu olayda, Manteli'in trajik ölümü­ne, kovaladığı Ufoya aşırı derecede yaklaşmış olmasının yol açtığı apaçıktı. Nitekim, daha sonraki yıllarda verdikleri bir tebliğde, Manteli'in uçağının, Ufonun manyetik alanına çarpması sonucunda parçalandığını açıklamışlardır.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/hologram-sistemi-ile-ufolarin-suretleri.jpg

1950'li yılların Ufolojik açıdan özelliği; bu dönemde, Ufoların mürettebatı arasında yer alan Uzaylılarla açık temaslar kuran ve 'temasçı' denilen kişilerin ortaya çıkmasıdır. Elektronik mühendisi ve araştırmacı Dr. Daniel Fry, 4 Temmuz 1950 akşamı, New Mexico'da Las Cruces yakınlarına Ufoyla iniş yapan, Alan adındaki bir uzaylıyla karşılıklı görüşmüş; 1952 yılı Ocak ayında, özel pilot George Van Tassel,Los Angeles yakınlarındaki Giant Rock'ta irtibat kurduğu Uzaylllardan talimat ve mesajlar almaya başlamış; 23 Mayıs 1952 günü, Lockheed görevlilerinden Orfeo Angelucci, arabasının üzerinde uçan 'gözlem diskleri' vasıtasıyla Uzaylılarla görüşmüş; temasçıların belki de en ünlüsü olan George Adamski, 20 Kasım 1952 tarihinde, Caliternia'dak Mojave Çölü'ne iniş yapan bir Venüs Ufosunun içinden çıkan Venüslü ile yakın ternasta bulunmuş , daha sonra 1953 yılı Şubat ve Nisan aylarında iki kez Ufoya bindirilmiş, Venüs ve Satürn Anagemilerine götürülmüştü. Ayrıca, bir diğer tanınmış temasçı olan Howard Menger de, 1956'da UzayIılarla bir çok defalar açık irtibatlar kurmuş ve bir kaç kez Ufoya alınarak dolaştırılmıştı. Ancak, Menger'ın Uzaylılarla temasları çok önceki tarihlere kadar gider. Bu arada, Dr. Fry, Adamski ve Menger, çeşitli Ufo fotoğraf ve filmleri de çekmişlerdi.

1947-1952 yılları arasında tespit edilen Ufo gözlem sayısı, sadece A.B.D.nde 2200 gibi yüksek bir rakama ulaştı ve 1952 yılında, bu gidişatın zirve noktasını belirleyen bir dönem yaşandı. Bu yılın en ilginç iki Ufolojik olayı; kuşkusuz, Kore Savaşına katılan A.B.D. Hava ve Kara kuvvetleri'nin, Şubat ve Eylül aylarında Kore üzerinde 'uçan disklerin' mevcudiyetini tespit etmesi ve 20 Temmuz sabahı ile 26 Temmuz gecesi, Başkan Truman'ın bulunduğu Beyaz Saray üzerinden, toplam 65 adet uçan dairenin geçmiş olmasıdır. Radarla da tespit edilen bu Ufoların uçuş hızı, saatte 10.000 km.yi buluyordu. A.B.D. dışında, özellikle Kolombiya, Venezüella, Brezilya, Yeni Zelanda, Japonya ve italya'dan çeşitli Ufo gözlem haberleri duyulu­yordu. Sonra, 1953 yılı başlarında, Los Angeles kenti sokaklarında Venüslülerin dolaştıkları görüldü! Anlaşıldığına göre; çeşitli kişilerle açık temas kuran ve kendilerinin Venüslü olduklarını açıklayarak, bunu da kendilerine özgü metodlarla kanıtlayan bu Uzaylı dostlar, muhtemelen dünya halkının direkt bir irtibat için henüz hazır olmadığını tespit ederek, bu girişimlerini kısa bir süre sonra sona erdirmek zorunda kalmışlardı.

1950'li yıllarda Ufo gözlem ve temaslarının yoğun bir şeklide artmasına paralel olarak, A.B.D.nin çeşitli seviyeden resmi kurum ve görevlilerinin, Ufo gerçeğini örtbas etme çabasına giriştikleri ve eldeki bir çok önemli belgeyi hasıraltı ettikleri qörüldü. Dahası, çeşitli sebeplerden ötürü yere çakılan bazı uçan daireler ile içlerindeki Uzaylı Varlıkları ele geçiren A.B.D. yetkilileri, bu kanıtları büyük bir titizlikle dünya kamuoyundan saklamaya çalıştılar ve bu karanlık faaliyetlerinde ne yazık ki o dönemde bir dereceye kadar da başarılı oldular. Ancak, o zamanlar bu ört bas etme çabalarına yakından tanık olmuş bazı eski görevliler, görevlerinden ayrıldıktan sonra, 'kapalı kapılar ardındaki gerçeği' açıklayarak, bir çok şeyi aydınlığa çıkarmışlardı

1952 yılı Ufo gözlemleri, özellikle A.BD. üzerinde konsantre olurken, bu yoğunluğun 1954 yılında ingiltere ve Güney Amerika'ya kaydığını ve aynı yılda Afrika kıtası ile Hindistan'ın da Ufolar tarafından oldukça sık ziyaret edildiğini görüyoruz. 1954'te, Amerika'da, 1952 Beyaz Saray Ufo uçuşlarıni dahi gölgede bırakan müthiş bir olay oldu. 16 Nisan 1954'de, Calitornia'daki BS RF derneğinin kurucusu ve o zamanki yöneticisi olan Meade Layne, Gerald Light andındaki bir arkadaşından son derece ilginç bir mektup aldı. Light, bu mektupta, California'nın çöllük bölgesinde yer alan Muroe Kuru Gölü'ne yaptığı seyahati ve oradaki Edwards Hava Üssü'ne konmuş olan uçan dairelerin gözlenmesi olayını anlatıyordu. Aralarında Başkan Eisenhower'ın da bulundu en yüksek seviyeden düzinelerce kişi, uçaklarla Edwjards Hava Ussü'ne götürülmüş, son derece sıkı güvenlik tedbirleri altında Ufoları görmeleri sağlanmıştı. Ufolar, hava üssünde haftalarca kalmıştı. 5 ay sonra, Uzaylılar, bu kez tüm Batı Bloku'nu etkileyecek şekilde ortaya çıktılar: 19 Eylül günü, NATO'ya bağlı ülkelerin katıldığı Büyük Yelken harekatı sırasında, bir Ufo uzun süre gemilerin üzerinde dolaştı, hatta Home Fleet'e ait bir Globster Meteor uçağını kovaladı.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ufo-resimleri.jpg

50'li yıllarda A.B.D.nde, Manteli olayına benzeyen iki Ufo vakası daha meydana gelmiştir: 23 Kasım 1953 günü, A.B.D. Kanada sınırında, Superior Gölü üzerinde mahiyeti bilinmeyen bir objenin mevcudiyeti rapor edildiğinde, Ufoya daha yakından bakmak üzere Michigan'daki Kinross Hava Kuvvetleri Ussü'nden bir adet F-89 jet uçağı havalanmıştı. Uçak, Teğmen Felix Monela'nın kontrolündeydi ve Teğmen R. Wilson da, Ufoyu radarla izleyecekti. Yerdeki radar ekibi ise; gelişmeleri ekranda tespit ediyordu. Ekip elemanları, jetin, Superior Gölü üzerinde 250 km. kadar yol alarak Ufoya yaklaşmakta olduğunu gördüler. Aradaki mesafe hızla kapanıyordu ki, birden jet ile Ufoyu radar ekranı üzerinde belirleyen lekeler birleşiverdiler! Ortaya çıkan tek büyük leke, bir kaç dakika süreyle ekran üzerinde göründükten sonra, aniden kayboldu. Monela'yla radyo irtibatı kesilmişti. Ne uçak, ne de pilotlar bir daha hiç bulunamadılar.

29 Haziran 1954 günü, kaptan Pilot James Howard'ın ve yönetmekte olduğu BOAC Havayollarının Centaurus uçağının mürettebatı ile yolcularının, New York, Idlewild'den Labrador'a doğru yol alırken gördükleri Uto, ne bir disk ne elips biçimindeydi. Sürekli şekil değiştiren bir objeydi bu! Howard, ilk önce, uçağın iskelesi tarafında, bulutlardaki bir aralıktan, metalik görünüşteki devasa bir objenin ortaya çıktığını görmüştü. Bu Anagemiye, 6 küçük Öncü-Ufo refakat ediyordu. Howard, gözlemini sürdürdükçe, gözlerine inanamaz oldu: Dev obje sürekli olarak şekil değiştiriyordu, sırayla, delta kanadı, telefon ahizesi ve armut benzeri biçimlere bürünmüştü. Obje, bir bütün olarak, uçmakta olan bir arı oğulunu hatırlatıyordu; Centaurus'tan 6 km. kadar ötedeydi ve bu mesafeyi devamlı olarak koruyordu. Akabinde, yer kontrol, durumu tespit ettiklerini ve olayın mahiyetini araştırmak üzere bir adet Sabre savaş uçağı havalandırdıklarını bildirdi. Howard, bir kaç dakika sonra Sabre'nin pilotuyla temas kurdu ve radar operatörünün, ekranında hem Centaurus'u, hem de Ufoyu tespit ettiğini öğrendi. işte o anda, hiç beklenmeyen bir şey oldu: 6 küçük obje, tek bir sıra halinde dizilerek, Anagemiye doğru ilerlediler ve sanki Anageminin uç kısmıyla birleşerek, teker teker ortadan kayboldular. Arkasından, Anageminin cesameti giderek küçülmeye başlamıştı. Tam Sabre'nin pilotu Ufonun yukarısında uçmaya başladığında, Ufo da, sönen bir televizyon görüntüsü gibi radar ekranından kayboluverdi.

1 Temmuz 1954 sabahı, Labrador, Gooze Körfezi üzerinde uçmakta olan bir ingiliz uçağı, büyük ve siyah renkte bir Anagemi ve 6 küçük Oncü-Ufo tarafından 130 km. kadar takip edilmişti. Aynı gün, öğle vakti, New York Eyaleti'ndeki Griffis Hava kuvvetleri Ussü radar ekranlarında bir Ufo tespit edildi. Bölgede herhangi bir uçak olup olmadığına dair mutat kontrol yapıldıktan sonra, iki kişilik bir F-94 jet uçağı havalandırıldı.

Yer kontrol, jeti Ufonun bulunduğu noktaya doğru yöneltirken, uçaktaki radar operatörü de kendi ekranında Ufonun sinyalini almaya başlamıştı. O sırada pilot, Ufoyu gördü: 1000-2000 m. kadar yukarısında, parlak, disk biçiminde bir obje vardı. Ufonun yolunu kesmek üzere hızla yükselmeye başlayan pilot, birden, Ufoya aşırı bir süratle yaklaştığını farketmişti: Çünkü Ufo, hareketsiz bir halde, havada asılı duruyordu! O anda uçağın motoru durdu ve pilot kabininin ısısı dayanılmaz bir dereceye kadar çıktı! Pilotun duyduğu sıcaklık "insanın yüzüne doğru tutulan bir kaynak şalumosundan gelen sıcak hava"ya benziyordu. Radar operatörünü de uyaran pilot, derhal otomatik fırlatma düğmesine bastı, Pilot Ufoya son bir kez göz attığında, devasa bir dairevi obje görmüştü. Hem pilot, hem de radar operatörü, açılan paraşütleri sayesinde sağsalim yere inmişlerdi ama, bir sokağa düşen uçak, ikisi çocuk, dört kişinin ölümüne yol açmıştı.

1956 yılında, bir çok ülkeden gönderilen yüzlerce gözlem raporu, Ufo konusuyla ilgili çalışmalar yapan merkezlere adeta yağmaya başladı. Dünyanın hemen her yanında Ufo olaylarındaki bu artış, 1957'de zirveye ulaştı ve 1958'de de oldukça yüksek bir miktara varan tanık raporları, 1959 yılında nedense hatırı sayılır bir düşüş gösterdi.

Sovyetler'de de, ilginç Ufo fenomenlerine tanık olanlar, giderek kabarık bir rakam oluşturuyor, ancak Sovyet yetkililerinin o dönemde Ufo gerçeğini inkar etmelerinden ötürü bu gözlemler gizli tutuluyordu. Daha sonraki yıllarda, Sovyet Ufolojisinin önderliğini üstlenen Prof. Felix Ziegel'in yaptığı açıklamalar sayesinde, bu gözlemler de Ufo araştırmacılarının dosyalarındaki yerlerini buldular. 1957 yılında cereyan eden ve artık klasikleşmiş olan Ufo vakalarından biri de, Brezilya'da yaşayan Antonio Villas Boas'ın başından geçmiştir. Yarı Kızılderili, yarı Portekiz asıllı bir melez olan Boas, Uzaylılar'ın ilgisini çekmiş olacak ki, 5 Ekim gecesi tarlada traktör sürerken, bir Ufonun mürettebatı tarafından az ileride yere konmuş olan Ufoya götürülmüş ve bir süre Ufoda alıkonarak, bazı testlere, uygulamalara tabi tutulmuştu. Sonunda, Boas'ın uysal davranışını sanki ödüllendirmek isteyen Uzaylılar, kendisine Ufo'nun içini gezdirmişler ve yakından incelemesine izin vermişler, akabinde de serbest bırakmışlardı.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ufo-resimleri-havada-ucan-daire.jpg

1958 yılının 17 Nisan günü gazetelerde, iskandinavya üzerinden geçen Ufolarla ilgili olarak ilginç bir haber çıktı: Danimarka'da uçan daire filolları görüldü. Radar ekranlarında gayet neı olarak görülen uçan dairelere yaklaşmak kabil olmadı. Uçan dairelerden mürekkep bir filo, Güney Danimarka Hava kuvvetlerine ait jet uçakları tarafından görülmüştür. Jet uçaklarının üs komutanlığından bildirildiği ne göre; tahminen 10 uçan daireden ibareı olan filo, radar ekranlarında net olarak görülmüş ve hareketleri takip edilmiştir. Aynı gece 15 uçan daireden ibaret diğer bir fila da 2 hat nizamında geçmiştir. Sarı, kırmızı ve mor ışıklı uçan dairler, yuvarlak olarak gayet iyi görülebilmiş ve 2 dakika sonra çok çabuk irtifa alarak, bulutların arasında kaybolmuşlardır. Skrydstrup hava grubu kumandanı Albay H.C. Petersen, basın mensuplarına şunları söylemiştir: "Son günlerde bilhassa bizim mıntıkada uçan dairelerin görüldüğü bir gerçektir. Yer radarlarımızın açık olarak takip ettiği uçan daireleri, pilotlarımız havada gayet net olarak görmüşlerdir .. Bilhassa filo kumandanımız, bir uçan daireye epey yaklaşmış \Le temas temin etmek istemişse de, uçan daire, büyük bir süratle yükselmiş ve kaybolmuştur."

Uzaylıların ziyaretlerini seyrekleştirdikleri 1959 yılının Hazi­ran ayında, Yeni Gine, Boinai'de Anglikan mezhebi misyoneri olarak vazife gören Rahip William Gill, ilginç ve etkili bir yakın gözlem yapmak fırsatını buldu. Misyonerliğin üzerine yaklaşan ve Gill'in tahminine göre yaklaşık 150 m.lik bir yükseklikte asılı kalan bir uçan dairenin üzerinde, objenin kendisi gibi parıl parıl parıldayan 3 'kişi' belirmiş ve sanki belirli bir faaliyette bulunuyormuşçasına sürekli olarak hareket halinde oldukları görülmüştü. Ertesi gece gene aynı yerde görülen Ufonun üzerinde bu kez 4 kişi ortaya çıkmış, bunlardan birinin objenin kenarına gelerek kendilerini seyrettiğini gören Gill, gayri ihtiyari, kolunu yukarıya kaldırarak elini sallamıştı. Gill ve yanındakiler, şaşkınlık içerisinde, Ufonun üzerindeki varlığın da aynı hareketi yaptığını görmüşlerdi. Bu selamlaşmalara, Gill'in beraberindekiler ile Ufonun üzerindeki öteki varlıklar da katılmış, sanki Uzaylılarla beşerler arası dostluğu resmeden bir tablo ortaya çıkmıştı.

1960 lı yıllarda, Çin hariç, dünyanın her yanında çeşitli Ufo gözlem ve fenomenleri bütün yoğunluğuyla sürüp gitti. Ufo araştırmaları bilimsel bir formasyona sokularak, Ufo konusunu tüm yönleriyle inceleyen bu bilime Ufoloji, araştırmacılarına da Ufolog denildi. A.B.D.'de astronomi profesörü Dr. J.Allen Hynek , Fransa'da astrofizikçi Dr. Jacques Vallse, Ingiltere'de yazar ve Clancerty kontu Brinsley le Poer Trench, AImanya'da Karl L. Veit ve Ispanya'da Sr. Antonio Ribera, toplumda saygın bir yeri olan ve uluslararası platformda ün yapmış Ufologlar olarak yoğun araştırmalarını sürdürdüler. Bu dönemin bir özelliği de, A.B.D. ile Sovyetler'in yoğun bir 'uzay yarışına girmeleriydi.

1969 yılında Amerikalı Astronotların Ay'a ayak basmasıyla sonuçlanan bu yarış sırasında uzaya çıkan astronot ve kozmonotlar, yolculukları sırasında uzayda mahiyeti meçhul uçan objeler, yani Ufolar gördüler, bunların çok miktarda fotoğraf ve filmlerini çektiler. A.B.D. Başkanı Kennedy, öldürülmesinden bir gün önce, 21 Eylül 1963'te Texas'taki Brooks Hava Us­sü'nde uzay programı hakkında şunları söylüyordu: "Bu ulus, şapkasını, uzay duvarının öte yanına fırlatmıştır ve bunu takip etmekten başka seçeneğimiz yok. Zorluklar her neyse, üstelerinden gelinmelidir. Tehlikeler her neyse, bunlara karşı önlem alınmalıdır... Tüm Amerikalıların yardım ve desteğiyle, emniyet içerisinde ve hızla bu duvarın üzerine tırmanacağız ve o zaman, öteki yanda bulunan tüm harikalar ile hazineleri keşfe çıkacağız." Gezegenimizi, bilim ve din alanlarındaki bağnaz anlayış ve tutumlar sayesinde karanlık içerisinde bırakmaya çalışan şer güçlerinin faaliyetlerine, uzay programıyla beşeriyeti Kozmos'a açmak suretiyle ağır bir darbe indiren Kennedy, bu atılımını hayatıyla ödemiş ve Kennedy'den sonra şer .güçleri A.B.D.'de kontrolü artık iyice ele geçirmişlerdir.

1961 yılının 20 Eylül sabahı, Barney ve Betty Hill çifti, Ka­nada sınırından Portsmouth'daki evlerine uzanan karayolu üze­rinde arabayla yol alırlarken, saat 02.30'da gökyüzünde parlak ve büyük bir obje gördüler. Dürbünle baktıklarında bunun, yanında çift sıra halinde percerelerin dizili olduğu, çeşitli renklere bürünen devasa bir Anagemi olduğunu farkettiler. Az sonra Anagemi'den ayrılan 2 kırmızı, yuvarlak ışık, arabalarının az ilerisine indi. Ufoları yakından izlemek isteyen Barney arabayı durdurarak dışarıya çıkmıştı ki, Ufo mürettebatının hipnotize ettiği Hill çifti, kendilerini kaybettiler. Kendilerine geldiklerinde, tekrar arabalarında yol aldıklarını gördüler. Ne var ki, arada geçen üç saatlik bir sürede ne yaptıklarını hatırlamıyorlardı. Dr. Benjamin Simon'un, ipnoz altında, bu üç saatlik süreyle ilişkin olarak hafızalarını tekrar kazandırması üzerine, Hill çifti, başlarından geçen olayı en sonunda hatırlayabildiler. Anlaşıldığına göre; kısa boylu, çekik gözlü Uzaylılar tarafından hipnotize edildikten sonra, Ufoya taşınmışlardı. Sonra, doktor görünümündeki bir Uzaylı, üzerlerinde tıbbi testler yapmıştı. Betty, testler tamamlandıktan sonra çevreyle ilgilenmeye başlamış ve mürettebatın lideri olan varlıkla konuşmuştu.

İşte bu görüşme sırasında, uzaylının kendisine gösterdiği üç boyutlu bir uzay haritası Betty Hill'e son derece ilginç gelmişti. Betty hipnoz altında olayı anlatırken, bu haritayı da ayrıntılı olarak çizdi. Uzaylının yaptığı açıklamaya göre; haritadaki nokta ve daireleri birleştiren çizgilerden kalın olanı ticaret yollarını, çift hatlar arada sırada yolculuk yaptıkları yolları ve kesik çizgiler ise; keşif gezilerinde izlenen yolları gösteriyordu. Bu ilginç harita, Bett'nin sonradan zihninde canlandırdığı şekliyle Bn. Marjorie Fish'in dikkatini çekmiş ve Bn. Fish, uzun bir çalışmadan sonra, haritadaki gök cisimlerinin yerlerini üç boyutlu olarak tespit edebilmiştir. Buna göre; Hill çiftini Ufolarına alan Uzaylılar'ın, Reticule Takımyıldızının 1 ve 2 nolu yıldızlarından gelmiş olmaları söz konusudur.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ufo-resimleri-ufo-olaylari.jpg

Hill olayından başka, 196.0'11 yılların önemli Ufolojik fenomenleri arasında şunları sayabiliriz:

- Binbaşı Robert White;17 Temmuz 1962'de, X-15 yüksek irtifa roket uçağı ile 90 km.lik bir yüksekliğe tırmanırken, büyük bir objenin saatte yaklaşık 6.400 km.lik bir hızla yanından geçerek uzaklaştığını gördü.

- 1962 yılında, Arjantin'in her yanında yoğun bir Ufo akını görüldü. Bu akın sırasında, 22 Aralık günü saat 02.15'te Buenos Aires yakınlarındaki Ezezia Uluslararası Havalimanı'na inen bir Ufo, ana uçak yollarından birinin üzerine kondu. Kontrol kulesinden yaklaşık 2 km. öteye konan Ufo, bir süre sonra bir Pan American DC 8 yolcu uçağının gelmesiyle birlikte havalanarak hızla uzaklaşmıştı.

- Astronot Gordon Cooper; 16 Mayıs 1963'te, Dünya'nın çevresinde, 15 inci turunu atarken, Avustralya üzerinde, parlak, yeşil bir objenin uzay aracına yaklaştığını gördü. Obje, yerdekiler tarafından da gözlemlenmişti. Daha önce de belirttiğimiz gibi, bir çok astronot ve kozmoni bu türden çok sayıda gözlem yapmışlardır.

- Polis memuru Lonnie Zamora, New Mexico, Socorro'da, 24 Nisan 1964 günü vazife icabı önündeki bir arabayı kovalar­ken, bir gürültüyle birlikte, güney-batı yönünden yaklaşan parlak bir obje gördü. Zamora arabasında kovalamacayı sürdürürken, yumurta biçiminde, üzerinde kırmızı renkte ilginç bir amblem bulunan obje, güney yönünde dikine yere konmuş ve içinden de beyaz tulumlar giymiş iki kişi çıkmıştı. Ufolog J. Vallee, altında yatay bir çizgi bulunan dikey bir oktan oluşan Socorro ambleminin, ortaçağın Arap astrologları tarafından Venüs'ü belirlemek için kullanılan işarete çok benzediğini ileri sürmüştü.

- 1965 yılında, ingiltere'deki küçük bir kasaba olan Warminster, bir dizi Ufo gözleminin odak noktası haline geldi.

- 23 Ağustos 1966 tarihinde, Istanbul Kandilli Gözlemevi'ndeki aynalı teleskoptan Güneş'i izlemekte olan görevliler, Güneş'le Dünya arasında geçen ve biri uzun, diğeri yuvarlak olan iki Ufo gözlemlediler ve ikincisinin fotoğrafını çektiler.

- 1967 yılı Mart ayında, Küba adasına güneydoğu yönünden yaklaşmakta olan; parlak, metalik görünüşte, küre biçiminde bir Ufo, Küba hava sahasına girer girmez, Küba Hava Sa­vunma Başkanlığı, objenin yok edilmesi için emir verdi. Akabinde iki MIG-21 uçağı havalandı. Uçuş komutanı radarının Ufo üzerinde kenetlendiğini ve füzelerinin ateşlemeye hazır olduğunu bildirdikten bir kaç saniye sonra, içinde bulunduğu jet infilak etti. Ikinci uçaktaki pilot, komutanının uçağından herhangi bir alev ya da duman çıkmadığını, MIG-21'in dezentegre olduğunu bildiriyordu. Kübalı radar operatörleri, Ufonun hızla ivme kazanarak, 30 km.nin üzerine tırmandığını tespit ettiler. Ufo daha sonra, Güney Amerika'ya doğru yönelerek, radar ekranından kaybolmuştu. .

- 1 Haziran 1967 günü, Ispanya, Madrid yakınındaki San Jose de Valderas'ta, UMMO gezegeninden gelen ve altında, üç dikey ve bunları ortadan kesen bir de yatay çizgiden oluşan büyük bir amblem bulunan bir uçan dairenin, çok net bir dizi fotoğrafı çekildi.

Amerika'daki Atmosterik Fizik Enstitüsü'nün kıdemli fizikçilerinden ve Arizona Universitesi, Meteoroloji Bölümü profesörlerinden Dr. James E. McDonald, 1967 Haziranı'nda, Birleşmiş Milletler Dış Uzay Işleri Grubu'nda yaptığı bir konuşmada aynen şu sözleri söylüyordu:

"Değişik hipotezleri, yeterince bilimsel bir şekilde mütalaa ederek edindiğim şu andaki görüşüme göre; Ufo fenomelerini açıklayan en muhtemel hipotez, Ufoların, dünya-dışı kökenli olan bir tür gözlem ve araştırma araçları olduklarıdır. Bunun, şu anda, sadece bir hipotez olarak mütalaa edilebileceğini vurguluyorum; ve tabi, bu hipotezin karşısında da bir çok aşikar bilimsel önyargı yer almaktadır. Ayrıca, şunu da vurguluyorum ki; Ufo fenomenlerinin, günümüzün bilimsel ve teknolojik bilgisi açısından tamamiyle şaşırtıcı ve açıklanamaz olarak tanımlayabileceğim sayısız veçhesi vardır. Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki; bu objelerin dünya-dışı kökenli olmamaları halinde, mütalaa edilmesi gerekecek olan öteki hipotezler, alışılmışın çok daha dışında ve belkide tüm beşeriyet için çok daha büyük bir bilimsel önemi haiz olacaklardır. Dolayısıyla, Ufo fenomenleri için en sonunda ne gibi bir açıklamanın geçerli olacağı konusunu bir yana bırakırsak, şu andaki bilimsel ihtimal ve alaycı tavır, yerini bilimsel ilgiye ve yoğun bir araştırmaya bırakmalıdır. Dış Uzay İşleri Grubu'na tavsiyem, bu probleme dünya çapında dikkat çekmenin imkan dahilinde oları tüm yollarını aramalarıdır."

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ucan-daireler-ufo-ufolar.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dr. Me Donald, bir ay sonra, Washington'daki Amerikan Gazete Editörleri Derneği'nin yıllık toplantısında yaptığı bir konuşmada ise özetle şöyle söylüyordu:

"Yüzlerce önemli Ufo raporu üzerinde yaptığım yoğun analizler ve önemli vakaların baş tanıkları ile yaptığım kişisel görüşmeler, Ufo probleminin büyük bir bilimsel önemi haiz olduğu sonucuna varmama yol açmış bulunuyor. Ufo problemi, 20 yıl süresince resmi görevlilerce çarpık bir biçimde değerlendirilerek 'saçma bir problem' diye nitelendirilmiştir ki, buna asla layık değildir; aksine, Ufo problemi, sadece Amerika'da değil de, dünyanın her yanında, birinci dereceden önemi haiz ciddi bir problem olarak, bilimin, basının ve halkın dikkatini çekmeye hak kazanmıştır. Bu problemin, garip bir tavırla, gözlerden nasıl uzak tutulduğunu ve gözden nasıl düşürüldüğünü biliyoruz. Konunun sistemli bir şekilde yanlış yorumlanmasının baş sorumluluğu, A.B.D. Hava Kuvvetleri'nin (Ufo gerçeğini reddeden) Bluebook Projesi'dir. İlk elden edindiğim bilgilere dayanarak söyleyebilirim ki, bu proje, oldukça yüzeysel ve kifayetsiz bir tarzda yürütülmüştür... Ufo probleminin Kongre tarafından geniş kapsamlı olarak araştırılması çoktan gerekirdi. Böyle bir araştırmada, Hava Kuvvetleri'nin resmi mercileri dışındaki kişiler, potansiyel olarak muazzam bir bilimsel önemi haiz olan bir problemin 20 yılı aşkın bir süre boyunca nasıl alaycı bir yaklaşımla ve yanlış yorumlarla örtbas edildiğinin insanı şaşırtan öyküsünü kayıtlara geçirebilirler ... "

1969 Eylül ayı sonlarında Ankara semalarında ısrarla dolaşan bir Ufonun mahiyetini belirlemek üzere, Eskişehir ve Ankara'dan jetler havalanmıştı. Ancak, 12 km.ye kadar tırmanan pilotlar, herhangi bir sonuç elde edemeden dönmüşler ve "Bu cisme erişmek için 12 km. daha gerekiyordu" demişlerdi. Tanıkların ifadelerine göre, Ufo; huni biçiminde parlak bir objeydi. 1 Ekim 1969 tarihli gazetelerde bu olay ayrıntılı olarak şöyle anlatılıyordu: Ankara semalarının davetsiz misafiri heyecan uyandırdı. Meçhul cismi yakalamak için jetler uçuruldu. Şehrimiz semalarına dadanan meçhul cisim, Ankara'daki meteoroloji ilgililerini, Hava Kuvvetleri mensuplarını ve bir kısım halkı, geçen Cumartesi gününden beri meraka sürüklemektedir.Meteoroloji Genel Müdürü Ümran Çölaşan, bu cismin 'Başka dünyalardan gelmiş olabileceğini ve içinde mesela Merihliler'in bulunabileceğini ifade etmiştir. Gerek Çölaşan, gerek öteki yetkililer, Ankara semalarındaki cismin, bir meteorolji balonu olmadığından emin bulunduklarını söylemişlerdir. Ankara semalarındaki cisim ilk olarak 24 Eylül Çarşamba günü sabah saat 5 sularında görülmüştür. Bir vatandaş, telefonla meteoroloji yetkililerini ikaz etmiş ve bu cismin ne olduğunu sormuştur.Ancak meteoroloji yetkilileri, o saniyeye kadar mevcudiyetinden haberdar olmadıkları cismi tespit edinceye kadar cisim kaybolmuştur. Gökyüzündeki meçhul cisim, ikinci defa, 27 Eylül Cumartesi günü akşam üzeri Ankara'nın batısında denecek bir istikamette görülmüştür. Meteoroloji yetkilileri bu defa cismi müşahade etmişler, fakat mahiyeti hakkında bir sonuca varamamışlardır. O gün Eskişehir'deki meteoroloji istasyonuyla yapılan görüşmede, cismin orada da müşahade edildiği ortaya çıkmıştır. Keza o gün Eskişehir'deki hava üssünden kalkan jet uçaklarının 35.000 feet (takriben 12 km.) yükseğe çıkarak bu cisme yaklaşmak istedikleri, fakat uçağın tavan noktaya varması sebebiyle, geri dönmek zorunda kaldıkları bildirilmiştir. Cismin mahiyeti hakkında keşif yapmak isteyen pilotlar, "Bu cisme erişebilmek için daha 35.000 fest kadar çıkmak gerekiyordu" demişlerdir.Ankara semalarında Cumartesi akşam üzeri görülen cismin şekli ise; bazılarına göre uzunca bir topaca benzemektedir. Bundan, Eskişehir'de görülenle, Ankara'da müşahade edilenin aynı olduğu kanaatine varılmıştır. Hürriyet Foto muhabiri, Cengiz Kapkın tarafından çekilen fotoğraflar da, Eskişehir'de yapılan müşahadeleri teyid etmiştir. Hürriyet ve Yeni Gazete fotoğraf servisi, Pazartesi günü de cismin fotoğrafını çekmeye muvaffak olmuş, böylece Cumartesi günü görülenle, Pazartesi günü görülen cisimlerin birbirine çok benzediği tespit edilmiştir. Ote yandan, Ankara çevresindeki Mürted Hava üssü'ne mensup uçaklar da, meçhul cismin mahiyetini tespit için Pazartesi günü havalandırılmışlardır. Us Komutanı Tuğgeneral Ercüment Gökaydın, bu uçuşlardan birine bizzat katılmış, fakat takriben 50.000 feet yükseklikte olduğu sanılan cisme yaklaşmanın mümkün olmadığını anlayınca, 40.000 feet'ten geri dönmüştür.http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ufo-resim-ucan-daire.jpg

1959'larda, Diyarbakır, 3. H.K.'nin de üzerinde ve akşama doğru, güçlü ışıklar çıkaran bir obje belirmişti. Bir kaç saat aynı yerde duran ışıklı objeyi incelemek üzere, Tuğgeneral Suat Eraybar, bir jetle havalanıp objeye yaklaşmak istemişse de, jetin üst tavan sınırına ulaşması sonucu tekrar iniş yapmış ve kendisi, objenin bir o kadar daha yukarıda olduğunu belirtmişti. Orada bulunan Haluk Egemen'in anne ve babası, objeyi güçlü bir dürbünle izlemişlerdi ve her ikisi de objenin, ışıklar içerisindeki kütlesinin bir armuda benzediğini tespit etmişlerdi ki bu şekil, standart bir Ufo tipine örnektir. ( Üstteki tanımda da objenin bir topaca benzetildiğine dikkat ediniz. )

Meteoroloji Genel Müdürü Ümran Çölaşan, Ankara'ya dadanan ışıklı cismin ne olduğu hakkında kesin bir ifade kullanmaya imkan olmadığını söylemiştir. Bununla beraber Çölaşan, Hürriyet Foto Servisi tarafından çekilen fotoğrafı, uzmanlarla birlikte inceledikten sonra şunları söylemiştir: "Görülen cismin rasat balonu olmadığından eminiz. Askeri makamların da bunun mahiyetini çözmek için uğraşmaları göstermektedir ki, bu bizim askeri birliklerimiz tarafından bırakılmış bir balon da değildir. Bunun yabancı memleketlerde yeni denenen bir cihaz olması ihtimal dışı değildir. Bununla beraber, görülen cismin başka dünyalardan, mesela Merih'ten gelmiş olmasını ihtimal dışı saymıyorum. Gerçi uçan dairelerin görüldüğünü iddia edenlerin varlığı bilinmektedir. Bunların sözlerini tekzip eden de yoktur. Bizzat müşahade etmedikçe inanması zor olmakla beraber, uçan daireler yahut uçan puroların bir hayal olduğunu söylemek de mümkün değildir. Nasıl biz artık Ay'a gitmişsek, Ankara semalarında görülen cisimle yahut da uçan daire ve uçan purolarla başka dünyalardaki mahlukların da dünyamızı müşahade etmeye gelmiş olması mümkündür.Biz kendi medeni seviyemize bakarak hükümler vermekteyiz. ihtimal; onlar bizden binlerce yıl ileride bir medeniyet seviyesine sahip haldeler ve bizim henüz çözmeyi hayal dahi edemediğimiz problemleri çözmüş durumdalar. Sizin fotoğraf servisinizce çekilen fotoğraf da, bu düşünceleri tekzip eder gibi değildir. Çünkü fotoğrafın üst tarafında, yuvarlak kısımların 3 adet olması ve birinin arkada bulunması akla yatkındır. Bu 3 yuvarlak içinde, başka dünyaların insanlarının bulunması, bizce ihtimal dışı değildir. Bu cisim, Ankara semalarında ilk defa görülmektedir. Türkiye'deki Amerikan tesislerinden de bir balon bırakmadığı bildirilmektedir. Keza, gökyüzüne fırlatılmış suni peyklerin hiç biriyle bu cismin ilgisi olmadığı bellidir. İşte bu sebeple, Ankara semalarında görülen cismin başka dünyalara ait olması ihtimali vardır."

1960'11 yılların sonuna yaklaşırken, Apollo 12'nin Ay yolculuğu sırasında, 14 Kasım 1969 günü, Avrupa'nın her yanındaki gözlemevlerinden, uzay aracının yanı sıra seyreden ve bir nabız gibi yanıp sönen 2 Ufo gözlemlenmişti. Ertesi gün, Apollo 12 astronotları Pete Conrad, Dick Gordon ve Allan Bean, gerçekten de 200.000 km. kadar ötede iki Ufo gördüklerini Houston'a bildirdiler.1970'1i yılların en önemli iki olayı ise; kuşkusuz, Spektra adlı dünya-dışı uzay gemisinin Dr. Andrija Puharich ve Uri Geller ile temas kurması, son derece önemli Mesajlar vermesi ve Ufo konusunun hem çeşitli hükümetlerce, hem de uluslararası düzeyde ele alınmasıydı . Spektra olayı, Bilim Araştırma Merkezi'nin Spektra ve Uri Geller adlı kitabında ayrıntılı olarak anlatıldığından, burada tekrarlamak gereksiz olacaktır. Ayrıca, daha sonra A.B.D. Başkanı seçilen .Jimmy Carter da, 1973 yılında, on dakikalık bir süre boyunca, gökyüzünde akrobatik gösteri yapan bir Ufoyu izlemişti. Ve Carter, 1976'daki seçim kampanyası sırasında bu gözlemini kamuoyuna açıklayarak, seçildiği taktirde Ufo konusu üzerindeki perdeyi kaldıracağına söz vermişti. Ama ne yazık ki, şer güçleri bunu da engellediler ve Carter bu konuda elle tutulur herhangi bir sonuca varmadan başkanlık süresini tamamladı.

Hükümetler düzeyindeki çalışmalara gelince, 1977 yılında Fransız hükümeti dahilinde resmi bir Ufo araştırma grubu kurulduğunu görüyoruz. GEPAN (Groupe d'Etudes Des Phenornenes Aerospatiaux Non-identifies) adındaki bu kuruluşun başına, Dr. Claude Poher getirilmişti. GEPAN, 1977 yılı süresince, Dr. Poher'in Ufo fenomenine ilişkin olarak yaptığı istatistiki etüdleri inceledi. 1978'de de çalışmalarını, gerçek gözlemleri kapsayacak şekilde genişletti. Fransız ulusal polis gücünü oluşturan Jandarma Kuvvetleri'nin Ufo vakalarıyla ilgili raporları, doğrudan GEPAN'a gönderilmeye başlandı. GEPAN dahilinde, 'hızlı müdahale', 'fiziki izler' ve 'radar alarmı' adları altında üç özel grup oluşturuldu.1978 yılının ilk yarısında 11 önemli Ufo olayı incelendi. Fransa'daki bu olumlu gelişmeler, daha önceki yıllara dayanıyordu. Jandarma Kuvvetlerinin, 1954'e kadar 'uçan dairler', 1954-1960 döneminde ise 'ışıklı gök araçları' sıfatıyla nitelendirdiği Ufolara ait raporları Gizlilik damgası taşıyordu. 1961 'den itibaren ise, Ufo raporlarının herhangi bir sınıflandırmaya sokulmadığını görüyoruz. 1970'Ii yıllarda bu raporların toplandığı dosyalar giderek kabarmaya başlamıştı. Fransız Televizyonunun 1 i"lci kanalı olan T.F. 1 görevlilerinden, yazar J.C. Bourret, Ufolarla ilgili bir kitap hazırlarken, 27 Şubat 1976 tarihinde, söz konusu Ufo dosyalarını incelemek için Jandarma Genel Müdürlüğünden izin istemişti. Jandarma Genel Müdürü, J. Cochard, kendisine gönderdiği 10 Mart 1976 tarihli cevabi mektubunda, tanıkların isim ve adreslerinin saklı tutulması şartıyla bu incelemeleri yapabileceğini açıklıyordu.Fransa'daki bu açık görüşlü yaklaşım, bir yıl sonra GEPAN'ln teşkiline yol açacaktı.Ve 27 Kasım 1978 tarihinde, New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nin 4 nolu Konferans Odası'nda, 147 Uye Devlet'in Birleşmiş Milletler Özel Politika Komitesini oluşturan delegelerinin, Ufo fenomenleriyle ilgili bir toplantı için bir araya geldikleri görüldü . Karayip Adaları'ndaki Grenada Devleti'nin önerisi üzerine düzenlenen bu konferansın açılışını, Grenada temsilcileri yapmıştı. Sabahki bölümde, önce davetli konuşmacılar, Dr. Hynek, Dr. Vallee ve Yarbay Coyne söz almış, arkasından da kısa bir dökümanter Ufo filmi gösterilmişti. Akşamki bölümde, astronot Gordon Cooper'ın kendi gelemediği için gönderdiği bir mektup okundu . Arkasından da Stanton Friedman konuştu. Amaç, B.M. dahilinde Ufo araştırmalarının hem desteklenmesi, hem de bizzat yürütülmesinin sağlanmasıydı. Cooper, söz konusu mektubunda, kendisinin yaptığı bir Ufo gözlemini de açıklamıştı: "Ayrıca, 1951 yılında, iki gün süreyle değişik cesamette bir çok Ufonun, savaş uçakları düzeninde, doğu-batı yönünde Avrupa üzerinden geçişini gözlemledim. Birleşmiş Milletler bu projeyi gerçekleştirmeye ve Ufo konusuna saygınlık kazandırmaya karar verdiği taktirde, daha başka ehliyetli kişiler de ortaya çıkıp, yardımcı olabilir ve enformasyon sağlayabilirler ... "http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ufo-resimleri-ucan-daireler.jpg

Sonuç olarak, Birleşmiş Milletler'deki Ufo görüşmeleri, kuruluş bünyesinde Ufo araştırmaları yapılması için gerekli olan fon sağlanamadığından, belirli bir noktadan öteye gidememişti. Ancak,B.M. Üyelerinin dikkatleri Ufo konusuna çekilmiş ve dünya çapındaki Ufo araştırmalarının 30 yıllık tarihinde bir dönüm noktası yaşanmış oluyordu.

B.M. Ufo toplantılarının yapıldığı dönemde, Ufo araştırmacıları, bir yandan da, bulgularını akademik çevrelere sunma fırsatını bulmuşlardı: 28 Ağustos 1978 günü, Kanada'nın Toronto kentinde, Amerikan Psikoloji kuruluşu'nca düzenlenen "Ufo Deneyimlerinin inceleniminde Hipnotik Prosedürlerin Kullanılması" konulu seminerde, 6 ayrı rapor okundu. Ayrıca, 4-8 Eylül arasında San Francisco'da yapılan, Amerikan Sosyoloji kuruluşu yıllık toplantısı sırasında, bilim adamlarının Ufo araştırmalarına karşı takındıkları tavır konusunda bir rapor sunuldu.

18 Ocak 1979 günü, Clancarty Kontu olan ünlü Ufolog ve uluslararası Ufo Grubu Corıtact'm fahri başkanı Brinsley Le Poer Trench, Ingiliz Parlementosu'ndaki Lordlar Kamarası'nın gündemine, tartışılmak üzere Ufo konusunu getirmişti. Ufoların Lordlar Kamarası'nda ilk kez tartışıldığını belirten Clancarty Kontu, Lordlar'ın dikkatini, dünyanın her yanında Ufo gözlem ve yere iniş vakalarının giderek artışına çekmiş ve Ufo konusunun hükümet dahilinde etüd edilmesinin gerekliliği üzerinde durmuştu. Ufoloji tarihinde çeşitli gözlem örnekleri veren Clancarty Kontu, A.B.D. ile Sovyetler Birliği'nde Ufo sorununu inceleyecek resmi bir kuruluşun bulunmayışından söz ederek, GEPAN'ln Fransa'daki faaliyetini övmüştü.Son olarak, Lordlar Kamarası'nda da bir Ufo Etüd Grubu'nun kurulması temennisinde bulunarak, konuşmasını şu cümleyle noktalamıştı:

"Uzaylıların yarın bu ülkeye kitleler halinde inmeye karar verdiklerini bir düşünün, halkımızı hazırlayamadığımız için bu ülkede rahatlıkla panik olabilir!"

Lordlar, Brinsley Le Poer Trench'in bu son derece önemli önerisini uzun uzun görüşmüşler, ancak bağlayıcı nitelikte olan herhangi bir karar varamamışlardı, ama bu Ufo Etüd Grubu daha sonra faaliyete geçecekti. Bu arada, Lord Rankeil­lour da, İngiltere dahilinde yapılan her gözlemin ve tanık olunan her. Ufo inişinin "Polis, Kraliyet Hava Kuvvetleri, radar yetkilileri ve İngiliz Ufo Araştırmacıları ile işbirliği halinde" çalışacak bir hükümet bürosunca incelenmesini önermişti.

Bir hafta sonra, daha alt seviyeden de olsa, A.B.D.'nde de hükümet düzeyinde Ufo araştırmalarını teşvik edici bir girişimde bulunuldu. 25 Ocak günü, Missisipi Eyaleti Temsilciler Meclisi, A.B.D. Kongresi ile Başkanı'na, UFO gözlemleri fenomeninin tam olarak incelenmesi amacıyla Senato'ya yetki vermeleri ve Amerikan halkını bu inceleme sonucunda ortaya çıkacak tüm gerçeklerden haberdar etmeleri için çağrıda bulunan bir önerge hazırladı. Ayrıca, önergeye, Başkan Carter'a, seçilmesi halinde Ufo fenomeniyle ilgili tüm enformasyonu ve gerçekleri Amerikan halkına açıklayacağına dair verdiği sözü hatırlatan bir madde de eklenmişti.

70'Ii yıllarda, ayrıca, 1948 Manteli ve 1967 Küba olayları gibi, çeşitli ülkelerin askeri hava araçları, askeri personeli ve askeri üsleri ile Ufolar arasında, sonuçlarına dikkat edilmesi gereken bir çok karşılaşmalar ve sürtüşmeler cereyan etmiştir. Bu vakaların, Ufo araştırma merkezlerince tespit edilebilmiş olanlarından en önemlileri aşağıda anlatılmaktadır.

A.B.D.ndeki 1973 Ufo dalgası sırasında, 18 Ekim günü, Hava Kuvvetleri'nden Binbaşı Coyne yönetimindeki bir askeri helikopter, Columbus'tan Cleveland'a dönüşte, saat 23.05'te 750 m.lik bir yükseklikte uçarken, doğu yönünde bir kırmızı ışık görülmüştü. Helikopter personelinden Çavuş Yanacsek, objenin aynı yükseklikte büyük bir hızla uçarak üzerlerine doğru geldiğini bildirdi. Binbaşı Coyne, çarpışmayı önlemek üzere helikopteri derhal inişe geçirdi. Ancak, kırmızı ışıklı obje de aynı hızla alçalmaya başlamıştı. Coyne, artık yapılacak hiçbir şeyin kalmadığı­nı anlayarak, personele, çarpışacaklarını ve tedbir almalarını bildirdi. Ne var ki, herhangi bir sadme hissetmediler.Bir an için gözlerini kapayan Coyne, Çavuş Healey'in "Şuna bakın!" diye bağırmasıyla kendine geldi ve metalik görünüşte 15-20 m. uzunluğunda bir Ufonun helikopterin önünde yol aldığını hayretler içerisinde gördü. Ufonun ucundan çıkan yeşil renkte konik bir ışın, birden pilot kabinini yemyeşil bir hale getirmişti; helikopterin manyetik pusulası sürekli dönüyor, radyolar çalışmıyordu. En ilginci, o anda altimetreye bakan Coyne, 900 m.lik bir yükseklikte olduklarını vedakikada 300 m.lik bir tırmanış yaptıklarını farketti. Halbuki aracı az önce dakikada 600 m.lik bir inişe geçirmiş ve ondan sonra da kontrol cihazlarından hiç birine elini sürmemişti. Nitekim, gösterge hala daha dakikada 600 m.lik bir iniş göstermesine rağmen, helikopter dakikada 300 m.lik tırmanışa devam ediyordu! Ufonun, helikopterin işleyiş prensiplerini hiçe sayarak, onu yukarıya doğru çektiği apaçıktı. 1.150 m.de bir sadme hissettiler ve Ufonun yavaşça batıya doğru kaydığını gördüler. Helikopter artık inişe geçmiş ve Ufo da giderek hızını arttırıp uzaklaşmıştı. Objenin gözden kaybolmasıyla birlikte, radyoları da çalışmaya başlamıştı. Coyne, bu olayı 1978 yılında Birleşmiş Milletler'deki Ufo kongresinde anlatacaktı .

Bir yıl sonra Güney Kore'de meydana gelen Ufo olayı ise; Coyne'nin helikopterini mecburi inişten ve muhtemelen bir facia dan kurtaran Uzaylılar'ın, kendilerine karşı herhangi bir tecavüzkar harekette bulunulduğunda bunu affetmeyeceklerini gösteren bariz bir ihtar niteliğini taşıması bakımından son derece ilginçtir. 1974 Sonbaharı'nda Güney Kore'nin Binn kıyılarında, yoğun bir sisin yavaş yavaş kalktığı bir sabahtı. Kıyıda üslenmiş olan Amerikan Hava Savunma Topçusu, her günkü gibi, muhtemel Kuzey Kore saldırılarına karşı hazır durumdaydı. Her rampada üç tane Hawk füzesi her an atılmaya hazır bir halde bekletilmekteydi. Saat 10.00 sıralarında üssü n radar cihazı bir sinyal verdi. Açık denizden Binn kıyı hattı savunma sistemine doğru hızla bir obje yaklaşmaktaydı. 650 m.de, nöbetçiler, söz konusu objenin devasa kütlesini çıplak gözle seçtiler: Yumurta biçiminde, metalik görünüşte, parlak bir objeydi. Tahminen 90 m. uzunluğunda, 9 m. yüksekliğindeydi. Çevresinde, nabız gibi atan kırmızı ve yeşil ışıklar dönüyordu. Obje, görülmesinden hemen sonra, birden havada asılı kaldı. Ne herhangi bir dünya aracına benziyordu, ne de üzerinde kimliğini belirleyecek bir işaret vardı. Ne yazık ki, üssün komutanı, acele bir kararla objenin derhal yok edilmesini emretti: Füzeler hazırdı; D Bataryasının komutanı ilk Hawk füzesinin ateşlenmesi için emir verdi.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ufo-ucan-daire-resimleri.jpg

Ateşlen'en füze rampadan ayrılmıştı. İşte o anda, olayı izleyen tüm personelin gözleri önünde birdenbire objeden neşrolan şiddetli bir beyaz ışık, füzeyi ve fırlatma rampasını göz açıp kapayıncaya kadar, aynen bir oyuncak gibi eritiverdi. Arkasından arı vızıltısına benzer bir ses çıkaran Ufo, olağandışı bir hızla birden ayrıldı ve radar ekranından kayboldu. ispanya, Madrid'de çıkan ABC gazetesinin 5.1.1975 günkü sayısında, 'Las Bardenas Reales Askeri Bölgesi üzerinde Ufo. Üssün yüksek rütbeli subayları, Hava Kuvvetleri Bölge Yetkililerine açıklamada bulunmak üzere Zaragoza'ya geldiler' başlığı altında şu haber çıkmıştı: 2 Ocak akşamı, saat 23.00 sıralarında, ateş merıziti içindeki bir noktaya bir Ufo indi. Bir süre sonra obje havalandı ve gökyüzünde kayboldu ... Las Bardenas Üssü'nde 1972 yılında bir hava kazası olmuştu. Yüksek hızda seyreden bir uçak yere çakılmış, fakat uçağın her iki pilotu da paraşütle atlayarak kurtulmuşlardı. Denildiğine göre; uçağın düşüşü sırasında, gökyüzünde tuhaf bir parlak obje görülmüştü. Son olay, Las Bardenas ve LasCinco Villas yörelerinde konuşulan tek konu haline gelmiştir. İspanyol Hava kuvvetleri'nin bu olayı örtbas. etmeye çalışmasına rağmen, iki yıl sonra Personas adındaki ispanyol dergisinde açıklama yapan bir görgü tanığı, o gece Las Bardenas Ussü'nde nöbetteyken, ateş menzilinde kalan arazi üzerinde tuhaf ışıkların uçmakta olduğuna dair bir haber alınca, yüksek bir yere çıkarak, çevreyi dürbünle taradığını ve tersine dönmüş bir kaseye benzeyen bir Ufo gördüğünü ifade ediyordu. Ufo, yarım saat kadar ateş menzili dahilinde kalmış ve saat 23.25 sıralarında havalanarak uçup gitmişti. Havalandıktan sonra, alt kısmından neşrettiği son derece güçlü bir ışıkla da tüm çevreyi aydınlatmıştı.

5 Ekim 1976 tarihli gazetelerde yayımlanan bir haber ise; dikkatleri bu kez, komşumuz iran üzerine çekiyordu: Bir kaç gün önce, Iran semalarında uçan daire görüldüğü, Kahire'de yayımlanan EI-Ahram gazetesi tarafından bildirilmiştir. Gazete, Iran kaynaklarına dayanarak verdiği haberde, uçan dairenin Tahran üzerinde dolaştığının önce radarla tespit edildiğini, daha sonra halk tarafından da görüldüğünü öne .sürmüştü. EI-Ahram, ayrıca, uçan dairenin görülmesi üzerine Iran Hava Kuvvetleri'ne ait iki savaş uçağının derhal havalandıklarını ve uçan daireyi izlemeye başladıklarını, ancak, sesten hızlı uçan bu jetlerin radar cihazlarının, uçan daire tarafından bozularak işlemez hale getirildiğini de belirtmiştir .

Kasım 1976'da gene ispanya'da gizemli bir Ufolojik olay meydana gelecekti. 12 Kasım sabahı, Portekiz sınırı yakınlarında yer alan Talavera la Real'deki ispanyol Hava Kuvvetleri Üssü'nde cereyan eden bu vakanın tanıkları, sabah nöbetini tutmakta olan üç hava eriydi. Askerler önce, aralıklı öten kuvvetli bir ıslık sesi duymuşlar, akabinde, belirli bir noktada lokalize olmuş bir 'hortum' çıkmıştı. Çevreyi tararlarken, er Jose Trejo, garip bir hisle arkasına dönmüş ve o anda korkudan donup kalmıştı: 15 m. ötedeki bir grup ağacın arasında, yeşil ışıklar saçan, en az 3 m. boyunda, insana benzer dev bir yaratık görünüyordu.Başı küçük ve sanki miğfer giymiş gibiydi; kolları uzun, gövdesi çok kalındı; bacakları olup olmadığı belli olmuyordu. Kendisini az çok toparlayan Jose Trejo, elinde hazır duran tüfeği ni tam ateşlemeye hazırlanıyordu ki, birden yere yığılıp kalıverdi. Trejo'nun yere yuvarlanırken bağırmasıyla birlikte öteki askerler de dönmüş ve gördükleri dev yaratığa doğru derhal ateş açmışlardı. Ve o anda, tam ateşin başladığı sırada, varlığın görüntüsünün, aynen giderek soluklaşan bir film imajı gibi kaybolduğuna tanık oldular. Trejo, daha sonra olayı anlatırken şöyle diyordu: "O varlık, sanki niyetimi anlamıştı, çünkü tam elim tetiğe gittiği sırada kaskatı kesildim ve üzerime müthiş bir halsizlik çöktü." Bu arada, ateş seslerinden ötürü tüm üs de alarma geçmişti. Akabinde çevrede yapılan arama sırasında, askerlerin harcamış oldukları 40-50 kadar mermiden hiç birinin kovanı bulunamadı. Üstelik, üssü çevreleyen duvarın, hedef alınan varlığın tam arkasına raslayan bölümünde tek bir kurşun izine dahi rastlanamamıştı! Bu, gerçekten de imkansız bir şeydi! Olaylar bununla da bitmemiş, Trejo o günden sonra bir süre daha za­man zaman rahatsızlanmış ve geçici körlük nöbetleri geçirmişti.

Milane'da yayımlanan Grente dergisinin 19 Kasım 1977 ta­rihli sayısında, Sardunya Adası'nın güneyinde yer alan Cagliari Elmas Hava Kuvvetleri Üssü üzerinde cereyan eden bir Ufo olayı anlatılmaktaydı. 27 Ekim günü, saat 17.35'te, ÜS üzerinde eğitim uçuşu yapmakta olan üç helikopterden ikisinin mürettebatı, kavuniçi renkte, daire biçiminde, parlak bir obje görmüşler ve 5 dakika süreyle gözlemlemişlerdi. Ufo, yerdeki askeri ve sivil kişiler ile Elmas Kontrol Kulesi personeli tarafından da görülmüş ve izlenmişti. Us Harekat Dairesi Komutanı Albay Giomaria, bir avcı uçağının havalanarak, araştırma yapması için emir vermişti. Ne var ki, havalanan jetin pilotları herhangi bir sonuç alamamışlardı. Helikopterin baş pilotu Binbaşı F. Zoppi, gördükleri parlak, dairevi objenin 300 m. kadar yakınından uçtuklarını açıklıyordu. Cagliari Elmas Hava Ussü Komutanı Albay Mario D'Angelo ise; Ekim 27 olayını açıklamanın hiç de kolayolmadığını ve o anda bölgede uçuş yapan başka hiç bir hava aracının bulunmadığını kabul etmişti.

Japon Savunma Bakanlığı Yetkilileri, 17 Ağustos 1978 günü, saat 22.30'da Hokkaido Adasındaki Nemuro Radar istasyonunun ekranlarında, Nemuro Denizi üzerinden kuzey-güneybatı yönünde geçen ve saatte 65 km.lik bir hızla uçan bir Ufonun tespit edildiğini açıklıyordu. 800-1000 m. arasındaki bir irtifada seyreden Ufo, Hokkaido'nun doğu ucuna yaklaşmış ve daha sonra Erimomiaki'deki radarlar tarafından da görülmüştü.Yaklaşık 10 dakika sonra, Çitose Ussünden iki adet F4EJ Phantom uçağı havalanmış ve o sırada Nakaşibetsu civarında olan radar hedefine doğru yol almaya başlamışlardı. Ancak, ay ışığı altında uçuş yapan pilotlar, kendi radar ekranlarında hedefin hiç bir belirtisine rastlamamışlardı. İki jetin de pilotları, elleri boş olarak üsse döndüklerinde, obje, yerdeki ekranlarda hala daha gözükmekte ve Kuşiro'ya doğru güneye ilerlemekteydi. Yer radarları aynı görüntüyü saat 23.23 ve 00.45'de iki kez daha tespit etmişler ve jetler iki kez daha havalanmışlardı. Ancak, jetler yaklaştıklarında objenin görüntüsü ortadan kayboluyordu.http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/uzay-ufo-ucan-daire-resimleri.jpg

İngiltere'de yayımlanan Daily Mail gazetesinin 20 Ocak 1979 tarihli sayısının 3 üncü sayfasında, Washington D.C. muhabiri S.Wincester imzasıyla, son derece önemli bir haber çıktı. Pentagon'un uçan daire raporlarına karşı takındığı donuk tavır daima aynıydı: "Böyle bir şey yoktur!" Ne var ki, bunu söylerken, bir yandan da yüzlerce gizli gözlem dosyası derlemekteydiler. Ve dün, A.B.D.'nin önde gelen askeri erkanı, 1975 yılında tam 15 gün süreyle Ufoların, nükleer füze üslerinden çoğunu gözlem altında tuttuklarını kabul etmek zorunda kaldılar! Geçen yıllarda, Ufo konusunu örtbas etmeye çalışan yetkilileri mahkemeye veren, Arizona, Pheonix'teki Ground Saucer Watch (GSW) adlı Ufo araştırma merkezi, en sonunda askeri erkandan resmi Ufo kayıtlarının 900 sayfasını elde etmeyi başarmıştır. Bu kayıtlardan anlaşıldığına göre; uzmanlar, 1975 Kasım'ının ilk iki haftası boyunca nükleer üsler üzerinde cereyan eden Ufo akınını açıklayamamışlardır. Birden fazla Minuteman füze filosu ile atom bombası depolama tesislerini barındıran, Maine, Michigan ve Montana'daki üslerin hepsi de, o günlerde Ufolar tarafından ziyaret edilmişlerdi ...

Nitekim, Londra'da yayımlanan Sun gazetesinin, 3 Aralık 1977 tarihli sayısında, GSW'un CIA'yi Ufo konusunu örtbas ettiği iddiasıyla mahkemeye verdiğine ilişkin olarak şöyle bir haber çıkmıştı: Amerikalı bir avukat, CIA'nin Dünya'yı ziyaret eden uçan daireler hakkında bütün bildiklerini açıklaması için dava açmış bulunuyor. Avukat Henry Rothblatt, CIA'nın, 1952'de uçan daire gizemiyle ilgili dosyalar tutmaya başladığından bu yana, hayati gerçekleri sakladığını öne sürmektedir. Rothblatt, bu enformasyonun, ulusal güvenliği tehdit edeceği gerekçesiyle kendisine verilmediğini belirtmekte ve "halk, hakikati öğrenme hakkına sahiptir" demektedir. Rothblatt, bu davayı, Ufo gizemini araştıran GSW kuruluşu adına açmıştır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

1972 - 1982 Ufo Akınları

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi1_clip_image002.gif

Kainat'ta, Dünya'nın ötesinde insanların mevcut olması ihtimalini inkar

edenler, sadece, bilimsel olmayan bilim adamlarıdır.

Astronom Dr. Clyde Tombangh, Pluto kaşifi

Son 10 yıldan beridir, denilebilir ki; Uzaylı Dostlar, mevcudiyetlerini dünya beşerlerinin gözleri önüne bir kez daha sermek ve Uzaylılar ve Uçan Daireler gerçeğini artık inkar edilemez bir şekilde tüm beşerlerin zihinlerine nakşetmek üzere, kesin ve yoğun bir faaliyete girişmişlerdir. İşte bu bölümde, 1982 yılına gelip dayanan 10 yıllık bu çarpıcı Ufo faaliyetinin ve kendine özgü tezahürlerinin bir kesitini vermeye çalışacağız.

70'1i yıllarda, artık kompüterlerle çalışan Ufo araştırmacıları, son derece ilginç bir sonuçla karşılaşmışlardı: Ufo gözlemleri aşağı yukarı 5 yılda bir, en üst seviyeye ulaşarak büyük Ufo akını şeklinde tezahür ediyor ve Ufo gözlem grafiklerindeki bu zirve noktaları özellikle 2'Ii ve Tli yıllar civarında ortaya çıkıyordu. 1947 yılından beri de bu durum tekrarlanıp durmaktaydı. Nitekim, Ufolog Dr. Saunders, 1972 yılı için düzenlediği Ufo Kataloğunda tam 737 adet Ufo gözlem raporu listelemişti. Dr. Hynek, bu sonuç hakkında şunları söylüyordu: "Bu 737 rakamı, sadece bir buzdağının su üzerinde kalan kısmı gibidir. 1972 yılında rapor edilmeyen vakaların toplam adedini ise bilmemize imkan yoktur. .. Bu durumda, 1972 yılında dünyanın her yanında yapılmış olan gözlemlerin (raporların değil) toplam adedi hakkında oldukça tutucu bir tahminde bulunacak olursak, yüzlerle değil, binlerle belirlenebilecek bir sayıya ulaşacağımızı sanıyorum ... Bu da, insanın rahatını kaçıracak olan etkileyici bir rakamdır."

1972 yılında, A.B.D., Ingiltere, Avustralya, Yeni Zelanda, Alaska, Japonya ve Finlandiye ile diğer ülkelerdeki radar izleyicilerinin ekranlarında, sürekli olarak, mahiyeti açıklanamayan bir çok obje görüldü. Ufo raporlarının en ilginç olanları, gökyüzünde değil de, yerde görülen objelerle ilgiliydi. Yeni Zelanda, Avustralya, Meksika, Arjantin ve Fransa ile A.B.D.nin 8 eyaletinde 20 kadar Ufo iniş vakası cereyan etmiş, iniş mahallelerinde, toprak yapısındaki değişikliklerden, yerde oluşmuş çukurlara ve daire biçiminde basıklıklara kadar, çeşitli fizik izlere rastlanmıştı. Bir çok inişyerinde; alüminyum, kalsiyum, demir, bor, magnezyum, potas, bakır, silikon, çinko ve titanyum gibi hem metalik, hem de metalik olmayan artıklar bulunmuştu. Bu yerlerde, çoğunlukla, sülfür ya da amonyak benzeri kokular duyulmuştu.

1972 Haziranı'nda, Arjantin'de, yüzlerce donanma mensubu, disk biçiminde bir Ufonun görülmesiyle birlikte dehşete düşmüştü. Temmuz ayında Brezilya, Campos'taki bir stadyumun üzerinde görülen, pura biçimindeki bir Anagemi ile çevresinde manevralar yapan 8 küçük Oncü Ufo, onbinlerce futbol seyircisi tarafından ilgiyle izlenmiş, gözlem sırasında hakem maçı durdurmak zorunda kalmıştı. Ağustos'ta, Ingiltere'de, Droitwich'teki bir kamp yerinde kalmakta olan bir grup izci, yerden 12 m. kadar yukarıdan geçen, 9 m. çapındaki bir Ufonun ortaya çıkmasıyla birlikte kamptan kaçmışlardı.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ucan-daire-gazete-kupuru.jpg

Yıl boyunca, çeşitli askeri, ticari ve özel uçaklardan, bir çok Ufo gözlemi; bir çok Ufo fotoğrafı çekildi; Ufo gözlemleri sırasında elektromanyetik etkiler meydana geldi. ingiltere, Fransa, A.B.D., Avusturya ve Kanada'da Ufoların geçişi sırasında, otomobil motorları, ev ışıkları, radyolar, klaksonlar, çeşitli motor ve güç sistemleri çalışmaz oldular; uçak cihazları, pusulalar, FM radyoları, televizyonlar ile polis radyolarının çalışışlarında anormallikler görüldü. Ve Ufo akını 1973 yılında da devam etti. Özellikle A.B.D.nin her yanında, panik içindeki tanıklar, gökyüzündeki tuhaf ışıklardan uçan dairelerle yakın temaslara kadar değişen, bir çok türden çok sayıda Ufo gözleminden bahsediyordu. Hava kuvvetlerinin inkara kalkışmasına, hükümetin susmayı tercih etmesine rağmen, kanıtlar birbiri ardına gözler önüne serilmekteydi. Ufo olayları, Watergate olayı ile Orta Doğu krizini dahi gölgede bırakacak bir seviyeye ulaşmıştı. 17 Ekim günü, A.B.D. Ufo akını en üst noktaya ulaştığında, elliyi aşkın şehir ve kasabadan yoğun Ufo faaliyetine dair haberler geliyordu. Basın ve polis santralleri, heyecan içindeki halktan gelen telefonların çokluğundan çalışamaz duruma gelmişti. Bir çoğu alçaktan geçen parlak objelerden, bazıları da yakın temaslardan söz ediyordu.

Ufo akını, Temmuz ve Ağustos aylarında Güney ve Kuzey Carolina ile Georgia eyaletleri üzerinde parlak objelerin görülmesiyle başlamış ve Eylül ayında, iki hafta süreyle; Georgia, Alabama, Tenessee ve Florida eyaletlerindeki yetkili mercilere, sivil halk ile güvenlik görevlilerinden çok sayıda gözlem raporları yağmıştı. Tanıklar; disk, koni, küre, yumurta, vs. biçiminde, kimi metalik yüzeyli, kiminde lumboz delikleri ya da dönen ışıklar bulunan çeşit çeşit Ufolardan söz ediyordu. Georgia ve Alabama'dan tam 11 emniyet görevlisi, gördükleri bir Ufonun tanımında tamamen uyuşuyorlardı: Sessizce ve büyük bir hızla uçan, basketbol topu büyüklüğünde, uzunca, yanıp sönen ve dönen kırmızı, yeşil, kavuniçi ve beyaz ışıklar saçan parlak bir objeydi. Vietnam'da savaşmış olan Sam Taylor, "Şaşırıp kaldım. Gördüğüm kesinlikle ne bir uçak, ne de doğal bir olay idi" diyor. Aynı aylarda Karayip Denizi'ndeki Puerto Rico adasında da Ufo akı­nına tanık olunmuş, gözlemler 24 Kasım günü maksimum yoğunluğa erişmişti.

1973 dalgasının A.B.D.nde doruk noktasına çıktığı günlerde, binlerce kişinin tanık olduğu bir Ufo olayının haberi, 22 Ekim 1973 tarihli gazetelerde de çıkmıştı: Son hafta içinde izlendiği bildirilen uçan dairelere, ne olduğu anlaşılamayan bir uçan cisim daha eklenmiştir. Cumartesi gecesi Baton Rouge'daki Loiusiana Devlet Üniversitesi Stadyumu'nun üzerinden geçen bu cisim, 7 bin kişi tarafından hayret ve korku ile izlenmiştir. Statta bir gece maçı oynandığı sırada, aniden gökyüzünde beliren, kırmızı ve mavi ışıklar saçan cisim, bir süre iniş yapacak bir yer arar gibi manevralar yaparak stadın üzerinde durmuş, daha sonra süratle uzaklaşarak, gözden kaybolmuştur. Polis yetkilileri, cismin peşine düşüldüğünü, fakat ne olduğuu anlayamadıklarını belirtmişlerdir. .

1973'ün Kış aylarında, Fransa ve İspanya'da da yoğun Ufo dalgalarına tanık olundu ve bu akın 1974 yılında da devam etti. Kasım 1973 - Nisan 1974 arasında, ispanya'nın güneybatısındaki Cadiz, Huelva ve Seville şehirlerinin oluşturduğu üçgen da­hilinde Ufoların adeta kaynadığı görülmüştü. Seville'de oturan Adrian Sanchez de bu olayların tanıklarından biriydi. Sanchez, 20 Mart sabahı arabasıyla giderken, parlak bir objenin sanki düşercesine gökyüzünden yere indiğini görmüştü. Bunun düşen bir uçak olabileceğini düşünen Sanchez, 150-200 m. uzunluğunda ve 25 m. genişliğinde, pura biçiminde devasa bir araçla karşılaşınca şaşkınlıktan donup kalmıştı. Bu, bir Anagemiydi ve yerden 2 m. kadar yukarıda asılı duruyordu. Birden Anageminin arkasında büyük bir kapı açılmış ve araçtan içeriye doğru, yoya oyuncaklarını andıran, yaklaşık 8 m. çapında iki Oncü-Ufo girmişti. Bir üçüncüsü daha girmek üzereydi ki, korkuya kapılan Sanchez, derhal arabasına koşarak son sürat olay yerinden uzaklaşmıştı. Bu üçüncü Ufo, Sanchez'in arabasını bir süre izlemiş ve sonra büyü]; bir hızla uzaklaşarak ortadan kaybolmuştu.

1974 yılında, İtalya'nın Akdeniz'de yer alan ve Ispanya'dan pek de uzakta olmayan Sardunya Adası üzerinde de, Ufoların özellikle Ocak ayı ile Ağustos-Eylül ve Kasım-Aralık dönemlerinde sık sık uçtukları görülmüştü. Ayrıca, Sardunya ile Korsika adaları arasındaki denizde Usoların, yani Mahiyeti Meçhul Denizaltı Objelerinin gözlemlendikleri rapor ediliyordu.

1974 yılının en ilginç Ufo gözlem haberi, kuşkusuz, Yemen'den geliyordu. Hadrarnut Bölgesi, Makalla şehrindeki EI ud Camii imamı Molla Omer Sıddık, 8 Şubat akşamı, tüccar ibrahim Kaleb ve doktor Muhammed Watif ile birlikte caminin düz çatısında dururlarken, birden, Doğu yönünden yaklaşan üç beyaz diskin yavaşça yere doğru süzüldüğünü gördüler. Disk biçimindeki bu büyük objelerin, Makalla'nın 50 km. kadar doğusunda kalan Cavlan Vadisi'ne indiğini kestiren tanıklar, derhal develerine binerek yola çıktılar. Vadinin kenarına vardıklarında, seccadelerini yere sererek, sabah namazını kılmaya başladılar. Namazı henüz tamamlamışlardı ki, birden doğu tarafından tüm gökyüzünün parlak bir ışıkla aydınlandığını fark ettiler. Güneş daha doğmamıştı ama, bir kaç km. ötede tepelerin ardında kalan Cavlan Vadisi'nin üzeri sarı beyaz bir renkle rşıl ışıl bir hale gelmişti. Aynı zamanda, göğe doğru yükselen ve giderek genişleyen üç ışık sütunu gördüler. Bu şiddetli ışık, az sonra kaybolmuş, fakat ışık sütunları bir süre daha izlenebilmişti. Sonra bunlar da silikleşti ve sabahın ilk ışıklarıyla birlikte yok oldular. Olayın en ilginç yanı, daha sonra vadiye inen tanıkların, burada Ufoların yere konduklarını belirleyen izlere rastlamış olmalarıydı .

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ucan-daire-gazete-kupuru-ufolar.jpg

1976 yılına, komşu ülkelerden Yunanistan'da yapılan bir gözlemle girildi. 7 Ocak günü New Halkidona'da, Dimosthenis Louckidellis, saat 10.00 sıralarında, odasının pancurlarını açtığında, pırıl pırıl olan gökyüzünde tek başına duran, tuhaf bir siyah 'bulut' görüyor. Bulut görünümündeki cismin, az sonra 3-4 kez 'yaprak hareketi' yapması ve akabinde gözden kaybolması üzerine bunun bir Ufo olduğunu anlıyor.

Şubat ayında bu kez Arjantin'de görülen iki Ufonun haberi, 24.2.1976 tarihli gazetelere de yansımıştı: Onceki gün yerel saatle 13.00'e doğru, Arjantin'in Mendoza kenti yakınlarındaki Tupungato köyünde, bağ bozumu kraliçesini seçmeye hazırlanan 3.000 kişi, bir uçan daire görmüştür. Alçaktan uçan ve portakal rekli ışıklar saçan uçan daire, süratle uzaklaşırken, 80 km. uzaklıktaki bir başka köyden de görülmüştür. Bir kaç gün önce de Buenos Aires'in 1.100 km. kadar batısındaki Mendoza kentinden bir uçan daire gözlemlenmişti.

29 Mart'ta gene yakınımızdaki ülkelerden Romanya'da, 10 çocuk, Scaleni'de bir Ufonun yere inişine tanık oluyorlar. 12 Ağustos günü ise; Güney Amerika'dan ilginç bir gözlem haberi duyuluyor: Ekvator'un başkendi Quito üzerinden geçen 20'den fazla Ufoyu binlerce kişi izliyor. Ve bir kaç gün sonra, Fransa'nın Bordeaux kentinde, Robert Cotten adındaki bir Fransız uçak teknisyeni belediyenin desteğiyle, dünyanın ilk 'uçan daire limanı'nı açıyor. Cotten, hava kuvvetlerine mensup subaylar, kent yetkilileri ve halkın katıldığı açılış töreninde, bir uçan daire limanı açma düşüncesini, yetkili makamların Ufo konusuna gerekli ilgiyi göstermemelerinden ötürü gerçekleştirdiğini açıklıyor.

19 Eylül 1976 tarihinde, Portekiz Havayollarına bağlı bir Boeing 707 uçağının pilotu, Lizbon'dan havalandıktan az sonra bir Ufoyla çarpışmalarına ramak kaldığını açıklamıştı. Yumurta biçiminde, parlak mavi renkte, üzerinde bir sıra kırmızı ve beyaz ışıklar bulunan obje, Lizbon Havalimanındaki hava trafik kontrolörü tarafından da gözlemlenmiş, ancak radar ekranında her hangi bir görüntü elde edilememişti.

Bu yılın önemli bir Ufo haberi de Avustralya'dan duyulmuştu. 23 Ekim günü Ben Boyd Ulusal Parkı'nda denize bakan bir yamacın tepesinde, Güneş tutulmasını filme almak amacıyla üslenmiş olan üç kişi, birden ortaya çıkan bir Ufonun renkli filmini çekmişlerdi. Görüntüsünü 'zoom' merceğiyle tespit ettikleri bu Ufo, oldukça büyük, dairevi biçimde, kendi ekseni çevresinde dönen bir objeydi.

20.11.1976 günkü gazetelerde ise; ilginç bir Ufolojik fenomenden bahsediliyordu: İsveç ve Finlandiya sınırında, kuvvetli ışık saçan bir cisim görüldü. İsveç Silahlı Kuvvetleri Araştırma Merkezi uzmanları, son günlerde İsveç'in kuzeyi ile Finlandiya'da görülen kuvvetli ışık saçan cismin ne olduğunu saptama­ya çatışmaktadırlar. Araştırma Merkezi'nin bir yetkilisi, şimdiye kadar, ışık saçan cisimle ilgili herhangi bir ipucu elde edemediklerini söylemiştir. Haparandagazetesinin verdiği bilgiye göre; Isveç finlandiya sınırında 19 yaşındaki bir genç, ışığa yaklaşması sonucunda, ışıktan etkilenerek göğsünden yanmıştır. 3 genç de Kalix nehrinin kıyısından, çok kuvvetli ışık saçan cismi gördüklerini açıklamışlar ve cismin saçtığı "Çok kuvvetli ışıklar gökyüzüne doğru uzanmaktaydı" demişlerdir.

1974-1976 arası dönemde, Atlantik'te seyreden Türk denizcileri de ilginç Ufo gözlemleri yapmışlar ve Ufolojik fenomenlere tanık olmuşlardı;

1974 - Ağustos-Eylül, saat 22.00, Bahama: "Bahama kanalından 300 mil açıkta, Aras gemisi ile seyretmekteydik. Aniden gökyüzünde bir ışık belirdi. Once bir uçak olduğunu zannettik, ama çok süratle hareket ederek geldi ve gemimizin üzerinde asılı kaldı. Hemen telefon ederek Süvariyi çağırdım. Işık çıkaran cisim, 3-4 dakika geminin üzerinde asılı kaldıktan sonra parIayarak, beyazdan yeşile dönüştü ve ufaldı; kuzeye doğru 30 derecelik bir açı içerisinde salınımlı zigzaglar yaparak, kuzey istikametinde gözden kayboldu. Gittiğini zannediyorduk ki, güneyden tekrar ortaya çıktı, yine zigzak yaparak geldi ve tepemizde bir yay çizerek batıdan kayboldu. Bu anlattığım olay, 1974 Aras Gemisi Jurnallarına geçmiştir. Olaya; suvari, telsizci, gemici ve ben tanık olduk. "

1975-1976, Temmuz/Ağustos, saat 19.30: "Norfolk'tan 45- 50 mil açıkta, Amiral Sadık Altıncan gemisiyle seyir halindeydik. Hava pusluydu, gökyüzü açık, yıldızlar net bir şekilde gözükü­yordu. Yıldızlarda şimşek çakıyor gibi parlamalar oluyordu. Bu parlamalarla birlikte yeşil bir aydınlık etrafı kaplıyor. sanki yeşil bir yanma oluyordu. Bu yeşil aydınlanmalar yarım saat kadar devam etti. Parlamalarda zamanlama yoktu, gelişi güzel meydana geliyordu ve nereden geldiği belli olmuyor, etraf yemyeşil bir hal alıyordu. Olaya gemi mürettebatının bir kısmı, gemide bulunan hanımım ve ben tanık olduk."

1975-1976, saat 8.30-9.00, Atlantik Azor Adaları ile Amerika arası: "Sabah hava çok güzel, tek bir bulut dahi yok. Birden siyah bir bulut 2 mil açıklarımızda önümüze çıktı. Süvariyi çağırdım, hemen geldi. Gemi zannettik önce; süvari bulutun içine girmek istemedi. Rotayı değiştirmeye başladık, rotadan çıktıkça, siyah bulut da önümüzden ayrılmıyordu: 70-80 derece rotadan ayrılmamıza rağmen, bulut karşımızdaydı. Yanımıza geldi, biraz içine girdik, fakat birden kayboldu. Çok korkmuş ve şaşırmıştık, zira havada tek bir bulut yoktu."

(3 olayın da kaynağı: Sadi Erenpaveli, D.B. Deniz Nakliyat A.Ş. Kaptan)

Ne ilginçtir ki; Atlantik'te kaydedilen en eski Ufo gözlemini, 15 Eylül 1492'de, Amerika kıtasına doğru yol alan Kristof Kolomb ve gemicileri yapmışlar, geceleyin gökyüzünde "acayip bir alev" görmüşlerdi.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ucan-disk-haberi-ufo.jpg

1977 yılı, beklenildiği üzre, dünya çapında bir Ufo akınına tanık oldu. Ustelik, özellikle Sovyetler'de bir Ufo dalgası görüleceğini önceden bildiren Ufologlar, mahçup olmadılar. Bilindiği kadarıyla Baltık Denizi çevresindeki bölgelerde Eylül-Kasım döneminde yoğun miktarda Ufo gözlemi yapıldı. 20 Eylül'de, önce bir yıldıza benzeyen, sonra bir 'denizanası' şeklini alan bir Ufo görülmüş, daha sonraki tarihlerde; tabak, küre, silindir, zeplin vb. biçimlerde değişik türden bir çok Ufo gözlemlenmişti. Bu akının en ilginç ve gizemli yanı ise; Ufoların görülmesinden sonra, bazı evlerin pencere camlarında bir kaç cm. çapında yuvarlak deliklerin açıldığının farkedilmiş olmasıydı. Ayrıca Sovyetler'de bir Ufo Vakaları Kataloğu'nun fıııazırlandığı bildirilmişti, ama daha sonra bu kitapla ilgili olarak herhangi bir haber çıkmadı.

1977 akınının cereyan ettiği başlıca yerlerden biri de Gü­ney Amerika'ydı. Bolivya, Peru, Venezuella, Şili, Kolombiya ve Arjantin'de yüzlerce gözlem yapılmıştı. İşte, 20 Şubat 1977 tarihli gazetelerde, 'Güney Amerika'da çok sayıda uçan dairenin görüldüğü öne sürülüyor!' başlıklı şu haber yer alıyordu: EI Tiem po ve EI Bogotano adlı iki Kolombiya gazetesi, Ufo olarak adlandırılan gök cisimlerinin, ülke göklerinde son günlerde çok sık görüldüğünü bildirmektedirler.Yine aynı gazeteler, 'Dünya­dışı Olayları Araştırma Enstitüsü'nün, olayları bilimsel bir şekilde inceleyeceğini belirtmektedirler.

Bölgesel gazetelerin bu konudaki haberlerine yer veren iki büyük gazetenin aktardığı olaylardan ikisi şöyledir: Kolombiya Havayolları Aviance'ın iç hat seferIeri yapan bir uçağının pilotu, uçağın tam üç misli büyüklüğünde bir cismin, uçaktan 40 kez daha hızlı ve zigzaglar çizerek uçtuğu nu görmüştür. Pilot, cismin, ardında beyaz bir ışık bırakarak ilerlediğini ve cisim uzaklaştıkça ışığın da kırmızı bir renk aldığını söylerken, uçağın radar operatörü de cismin neşrettiği ışığı gördüğünü ifade etmiştir. Geçen salı günü ise; Bogota Havalimanı Kontrol Kulesi'nin iki görevlisi, yukarıdakine benzer bir cismin uçuşunu 3 saat boyunca izlemişlerdir. Bu olayda da, cismi gören başka bir çok tanığın bulunduğu anlaşılmıştır.

19 Nisan günü, TRT'nin 12.00 Haber Bülteni'nde, Meksika'da düzenlenen bir Ufoloji konferansıyla ilgili olarak aynen şu haber yayınlanmıştı: Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen bilim adamları, 'esrarengiz uçan cisimler' ile ilgili olarak bu güne kadar yapılan inceleme ve araştırmaları değerlendirmek amacıyla, Meksika'nın Acapulco kentinde toplandılar. Meksika Parapsikoloji ve Esrarengiz Uçan Cisimler Araştırma Merkezi'nce düzenlenenen uluslararası konferansa, 30'un üzerinde bilim adamanın katıldığı bildiriliyor. Agence France Presse'in haberine göre; konferansa katılan bilim adamları, esrarengiz uçan cisimler konusunda iki ayrı tezi savunuyorlar. Bilim adamlarından bir bölümü, uçan daire olarak da adlandırılan bu cisimleri, ileri bir tekniğin ürünü olarak nitelerken, bir başka bölümüyse; konuyu Parapsikoloji bir olay biçiminde değerlendiriyorlar. Parapsikoloji, telepati gibi doğaüstü manevi güçleri inceleyen bir bilim dalı olarak tanımlanıyor.

Gazetelerde, sırasıyla, 18.5.1977,26.6.1977 ve 28.11.1977 tarihlerinde, Ufo konusuyla ilgili olarak son derece ilginç üç haber daha çıkmıştı: bir uçan daireye alınan Şilili bir onbaşı, 15 dakikada 5 gün yaşlandı. Görgü tanıklarının anlattıklarına göre; olay, geçen 25 Nisan'da Şili-Bolivya sınırındaki Putre'de cereyan etti. 6 askerden kurulu manganın başında devriye gezmekte olan Şili ordusu onbaşılarından Armando Valdes, birden, gökte çok parlak bir cisim gördü. Az sonra bütün manga bunun bir uçan daire olduğunu anladı. Merak ve heyecanla uçan daireye doğru koşmaya başlayan askerlerin önünde giden onbaşı Valdes, adamların gözleri önünde birdenbire ortadan yok oldu. Bir kaç saniye sonra, uçan daire de gözden kayboldu. Ne yapacaklarını şaşıran askerler, onbaşılarının nereye gittiğini anlamaya çalışırlarken, 15 dakika geçti ve onbaşı birdenbire askerlerin yanında beliriverdi. Bu arada askerlerin dikkatini çeken ilk şey, on başının en az 5 günlük sakalı oldu.

Derhal hastaneye kaldırılan onbaşı, uçan daireye doğru koştuğunu hatırladı, ancak ondan sonra başından neler geçtiğini bir türlü anımsayamadı. Bunun yanı sıra onbaşının dikkatini çeken bir husus da, saatinin 30 Nisan'ı göstermesi oldu. Olayın 25 Nisan'da meydana geldiğini belirten görgü tanıkları, onbaşının saatinin 15 dakikada 5 gün ileri gitmiş olduğunu ifade ettiler.

Avustralya'da bulunan üç uçan daireyi bilim adamları inceliyor. Güney Avustralya'daki bir kömür madeninde bulunan, pasrenginde ve uçan daire şeklindeki üç cisim, bilim adamları tarafından ilgiyle inceleniyor. Bilim adamlarının, 1,5 m. çapında ve 45 cm. yüksekliğindeki 'uçan daireler'in, fosilleşmiş dev midyeler olabileceği şeklindeki ilk görüşlerinden tümüyle vazgeçtikleri belirtildi. Ote yandan, Avustralya'daki Ufo Araştırma Derneğinin sözcüsü, madende bulunan bu cisimleri n binlerce yıl önce yeryüzüne başka bir gezegenden gelen uzay gemileri olduğunu öne sürmüş ve bu tezine kanıt olarak da Avustralya'da yaşayan ilkel yerliler arasında yaygın olarak anlatılan bir efsaneyi göstermiştir. .

Uçan dairelerle ilgili filmler, Amerikan İnceleme Merkezi'ne verildi. Meksika Haber Ajansı Notimex'in elinde bulunan ve Ufolarla ilgili olan filmler, A.B.D. Evanston'daki lUR inceleme Merkezi'nin müdürü Dr. J. Alien Hynek'e Mexico'da teslim edildi.

1978'de de birbiri ardına son derece ilginç Ufolojik fenomenler cereyan etti. Ocak ayında Yeni Zelanda semalarında sürekli olarak uçan daireler görüldü. 20 Ocak'ta Waimata Vadisi'ne elips biçiminde bir Ufonun indiği rapor edildi. Ertesi gün, vadide, 12 m.ye kadar yükselen alevler görüldü. Bölgedeki tüm ağaç ve çalıların kuruduğu ve 45 derece yan yatığı bildirildi. 5 gün sonra vadiye, gene, kırmızı ışıklar neşreden bir obje indi.

Nisan ortalarında bir gece, Hindistan'ın Bombay kentinde yaşayan binlerce kişi, son derece parlak bir objenin yaklaşık 600 m. yükseklikten kuzeyden güneye doğru, ertesi gece de güneyden kuzeye doğru hızla uçtuöunu gördüler. Nisan, Mayıs ve Temmuz aylarında komşumuz Iran da Uf.o olaylarına sahne olmuştu. Ahvaz - Tahran hattında uçmakta olan bir uçağın pilotu, bir Ufo görmüş ve fotoğrafını çekmeyi başarmıştı. O sırada, Mehrabad Havalimanı'ndaki bir radar yetkilisi, ekranlarda, bir jumbo jetin 20 misli büyüklüğündeki bir obje tespit etti.

Ne yazık ki Sivil Havacılık Dairesi, pilotun söz konusu fotoğrafını basına vermesini engellemişti. Şiraz'da oturan 16 yaşındaki öğrenci Cemşid Sayadimur da, bir Mayıs sabahı, saat 04.00 sıralarında, derslerine çalışırken gördüğü bir Ufonun net bir fotoğrafını çekti. Cemşid, bir hafta sonra da ufkun hemen üzerinde beliren üç Ufo daha gördüğünü belirtiyordu. Daha sonra 16 Haziran gecesi, Tahran'da apartman teraslarında uyuyan halk, "tuhaf bir parlak obje"nin Saveh'e doğru kaydığına tanık oldu. Mehrabad Havalimanı yetkilileri, objenin mevcudiyetini onaylamalarına rağmen, ayrıntılı bilgi vermekten kaçınmışlardı. O anda uçmakta olan bir uçağın mürettebatı, cihazlarının çalışmasında bir anormallik görüldüğünü rapor etti. Evinin balkonunda tek başına duran bir görgü tanığı ise, Ufonun gökyüzünde aniden ortaya çıktığını ve balkonun üzerine gelerek havada asılı kaldığını anlatıyor, korkusundan bağırmak istemesine rağmen, bağıramadığını ifade ediyordu.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ufo-pankart-resimler-real-sokak.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ağustos ayında ingiltere'de, Londra ile Brighton arasında yer alan Gatwick Havalimanı üzerinde iki hafta süreyle Ufolar gözlemlendi. Ancak, Ağustos ayının, hatta 1978'in en ilginç haberi, kuşkusuz, Avustralya'da çıkan The Melbourne Herald qazetesinin 22.8.1978 tarihli sayısında yer alıyordu: Madagaskar Adası'nın içişleri Bakanı'nın yaptığı bir açıklamaya göre; 18 Ağustos gecesi, Fort Dauphin kıyı kentinin pazar yerine bir Ufo düşmüştü. Madagaskar Radyosu, puro biçimindeki Ufonun, yere çarpıp patlamadan az önce, tüm kenti gündüz gibi aydınlandığını ve yataklarından fırlayarak olay yerine koşan halkın, elbirliğiyle, çıkan yangını söndürdüğünü bildiriyordu. Maalesef, Ufo kalıntıları ile ilgili herhangi bir bilgi verilmemekteydi.

21 Ekim gecesi, Avustralya pe Tasmanya'yı ayıran Bass Boğazı üzerinde tek pervaneli bir Cessna uçağıyla uçmakta olan Frederick Valentich, radyoyla temas halinde olduğu Melbourne Uçuş Servisine, kendisini izleyen bir Ufo hakkında bilgi verirken, aniden metalik nitelikte bir gürültü duyulmuş ve Valentich'le olan irtibat kesilmişti. Ne Valentich, ne de uçak hiç bir zaman bulunamadılar.

Aralık ayında gazetelerde üstüste Ufo haberleri çıktı: 4.12.1978: Dubai'de bir uçan daire görüldü. Yarı resmi Emirlikler Haber Ajansı, Dubai'de bir uçan dairenin görüldüğünü açıklamıştır. Ajans, bir polis memurunun, uçan daireyi, "Yuvarlak ve çevresi neon ışıklı, merkez kısmı siyah ve üzerinde kontrol odasına benzer bir çıkıntı olan uzay cismi" olarak tarif ettiğini bildirmiştir.

Dubai Hava Kontrol Kulesi'nde görevli bir yetkili ise; "Radarda bir işaretin görüldüğünü" belirtmiş ve "O sırada hiç bir uçağın bölgede olmaması gerektiğini" söylemiştir. Ajans, bölgede bulunan bir çok kişi tarafından da gözlemlendiği bildirilen uzay aracının, 39 katlı Dubai Ticaret Merkezi'nin üstünde qörüldükten hemen sonra kaybolduğunu da habere eklemiştir. 5.12.1978: Fransa'da bir uçan daire filme alında. Orta Fransa'da Roanne yakınında, geçen Cumartesi günü Türkiye saatiyle 19.30'a doğru, gökyüzünde garip ışıklar saçan bir cisim görülmüştür. Olayı izleyen çok sayıda kişiden biri, bir video kamera yardımıyla ışıklı cismi filme almıştır. Küre biçimindeki ışıklı cisim, zigzaglar çizerek yükseldikten sonra, büyük bir daire çizerek durmuş, sonra da Madeleine Dağları'nın doruğu arkasında kaybolmuştur. Jandarma da olay hakkında resmi tutanak düzenlemiştir. Fransa gözlemi sırasında yapılan video kaydı, 3 Ocak akşamı TRT'nin 20.30 televizyon haberlerinde gösterilmişti. Aşağıdaki iki haber ise; Aralık 1978'de ıtalya üzerinde görülen Ufo akınının sadece bir kaç vakasıyla ilgilidir. Bu akın sırasında Sicilya üzerinden dev bir Anagemi geçmiş ve bu olaya onbinlerce Sicilyalı tanık olmuştur. .

15.12.1978: ıtalya'da uçan daireler görüldü. ıtalya'nın başkenti Roma'da, dün bir çok kişi Emniyet Müdürlüğüne telefon ederek, kentin üzerinde "Hareket halinde ışıklı cisimler" gördüklerini bildirmişlerdir. ihbarlar üzerine bir binanın damına çıkan bir polis ile bir başka yetkili de, kentin kuzey-kuzeydoğu kesimine doğru gökyüzünden inen "Çok uzun ve yeşil ışıklı bir iz" gördüklerini açıklamışlardır. Aynı. saatlerde, Adriyatik kıyısındaki Pesaro kenti qöklerinde de bir üçan dairenin geçişi izlenmiştir.

16.12.1978: italya'da yeni bir uçan daire görüldü. Sicilya Adasındaki Palermo kentinde, Salı gecesi yeni bir uçan dairenin görüldüğü bildirilmiştir. Çok sayıda polis memuru tarafından görülen ve fotoğrafı da çekilen uçan daire, parlak pembe bir ışık saçarak kuzeydoğuya doğru gitmiştir. Gözlem anında arabalarda bulunanlar, uçan cismi daha iyi görebilmek için yollarda durmuşlar, bir çok görgü tanığı da, cismin giderek küçüldüğünü ve daha sonra gözden kaybolduğunu söylemiştir. Uçan daire ilk kez saat 21.00'de görülmüş ve daha sonra gece yarısında tekrar ortaya çıkmıştır. Uçan dairenin, parlak bir yıldız gibi görüldüğü belirtilmiştir. Son günlerde, ıtalya'nın Calabria, Puglia ve Canpania kentleri ile Sicilya Adası üzerinde bir çok uçan daire görülmüştü.

1979 yılının başındaki ilk Ufo haberi gene Yeni Zelanda'dan geliyordu. 2.1.1979: Yeni Zelanda Hava kuvvetleri, uçan daireler nedeniyle alarma geçirildi. Yeni Zelanda Kraliyet Hava Kuvvetleri, bir televizyon ekibinin Cook Boğazı üzerinde Ufo filmi çektiklerini bildirmesi ve radar ile de olayın doğrulanması üzerine alarma geçirilmiştir. Televizyon ekibini taşıyan uçağın pilotu Kaptan Bill Startup, uçağının etrafında dolaşan çok parlak bir ışık gördüğünü söylemiştir. 23 yıllık bir pilot olan Startup, "Objeyi ilk gördüğümüzde, uçağın 32 km. kadar önündeydi. 16 km. yaklaşana dek yerinden hiç kıpırdamayan obje, sonra bizimle birlikte rota değiştirdi ve çevremizde dolandı" demiştir. (Ne ilginçtir ki, rakip televizyon ekibi de Ufonun görüntüsünü tespit et­me çabasına girişmiş ve büyük bir hataya düşerek, Ufo diye Venüs'ün filmini çekmişti. Bu da olayı çürütmeye çalışanların kullandıkları bir koz olmuş, ancak Dr. Hynek durumu açıklığa kavuşturmuştu.

Bu olay 21 Aralık 1978'de meydana gelmiş ve söz konusu film, 1979 yılının ilk günlerinde, bütün dünya televizyonlarıyla birlikte, TRT'nin 20.30 televizyon haberlerinde de gösterilmişti. 19 Ocak 1979 gecesi televizyondaki 'Güne Bakış' haber programında verilen bir diğer haber ise; ertesi gün basında şu şekilde çıktı: 20.1.1979: Geçen yıl Atlantiği balonla aşan 3 Amerikalı baloncunun, yolculukları sırasında bir uçan daire tarafından uzun süre izlendikleri, Ingiliz Lordlar Kamarası'nda açıklanmıştır ... Ocak 1979'da Yeni Zelanda Ufo olayının akabinde, Ufoların bu kez Kudüs, Antartika ve Güney Afrika Cumhuriyeti üzerinden geçtikleri bildirildi. Kolombiya'nın başkenti Bogota'nın kuzey kesiminde oturanlar, 9 Mayıs sabahı, 15 kadar Ufodan oluşan bir Ufo filosunun kentin üzerinden geçişine hayretler içinde tanık olmuşlardı. Belirtildiğine göre, Ufolardan sekizi, hızla yükselerek gökyüzünde kaybolmazdan önce, Choconta'daki Telecom Uydu Izleme istasyonu üzerinde sanki keşif uçuşu yapmışlardı.

Temmuz ayında, Skylab'in düşmesinin beklendiği günlerde, Avustralya semalarında bir Ufonun ortaya çıkması ve binlerce kişi tarafından gözlemlenebilmesi oldukça anlamlıydı: Gazeteler, 4.7.1979: Avustralya göklerinde görülen portakal renkli bir cisim, Sidney ve çevresinde binlerce kişinin korkuya kapılmasına yol açtı. Kent üzerinde dolaşan ve zaman zaman patlayarak dağılıyor gibi görünen ışıklı cismin Skylab olduğunu sanan Sidneyliler, ne yapacaklarını şaşırdılar ...

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/jetler-ufo-kovaladi.jpg

Akdeniz ülkeleri üzerinde sık sık ortaya çıkan Ufolar, Kasım 1979'da bu kez Ispanya semalarını doldurdular. Ve Ispanya üzerinde cereyan eden ilginç bir Ufo-uçak karşılaşmasının haberi 13 ve 14 Kasım 1979 tarihli gazetelerde yer aldı. Olayın ilk tanıkları, 11 Kasım gecesi Avusturya, Salzburg'dan havalanarak Kanarya Adaları'ndan Tenerif'e gitmekte olan, ıspanyol TAE Hava yollarına bağlı, Caravelle tipi bir jet uçağının pilotu, mürettebatı ve 119 yolcusuydu. ispanya'ya bağlı İbiza Adası'nın üzerinden geçerlerken, birden, belirli bir mesafeyle birbirinden ayrılmış iki iri kırmızı ışıktan oluşan, tahminen bir jumbo jetten çok daha büyük bir Ufonun , 15 km.lik bir uzaklıktan uçağa doğru yaklaşmakta olduğunu görmüşlerdi. Daha sonra Ufo, uçağın çevresinde akıl almaz manevralar yapmış ve uçağın 150 m. kadar yakınına gelmişti. Bunun üzerine, pilot, Valencia Hava limanına mecburi iniş yapmak zorunda kalmıştı.

Ayrıca, Madrid'deki uzun menzilli 'Pegasus' radar sistemlerinde, uçağın arkasından inişe geçen iki obje tespit edilmiş, Valencia Havalimanındaki 40 kadar görevli ile Barcelona Havalimanının hava trafik kontrolörleri, tam 4 Ufo gördüklerini bildirmişlerdir. Bir polis raporuna göre, o gece Valencia'daki askeri üssün üzerinde iki, havalimanı terminal binası üzerinde bir ve iniş pisti üzerinde bir Ufo daha görülmüştü. Olaydan iki saat sonra, Ispanya Hava Savunma Komutanlığı, bir F-1 Mirage uçağı havalandırmıştı. Pilotun, Ufonun fotoğraflarını çektiği söylenmişse de, resmi bir açıklama yapılmamıştı. Ancak, bir ıspanyol gazetesinde, Valencia bölgesinde yerden çekilmiş bir Ufo fotoğrafı çıkmıştı. Daha sonra, 28 Kasım 1979 tarihli gazetelerde, bu kez Balear Adaları'nda amatör bir fotoğrafçının çektiği ve bilim adamlarınca doğruluğu onaylanan bir Ufo fotoğrafı yayımlandı.

1980-1981 yıllarının önemli Ufo gözlem vakalarını, kısaca şöyle sıralayabiliriz:

- 13 Nisan 1980 akşamı, Alman, amatör astronom ve inşaat mühendisi Morris Venturini, teleskobu ile tamamiyle açık alan gökyüzünü incelerken, saat 22.55 civarında, beyaz,sarı ışıkla parlayan 8 adet Ufonun, Münih üzerinden geçişini 25 saniye süreyle izledi.

- 1980 Haziran ayında, Şili Havayoliarı'na bağlı bir Boeing uçağı, Punta Arenas-Santiago uçuş hattında yol alırken, mürettebat ve yolcular bir Ufo gördüler. .

- Gene Haziran ayında komşumuz Iran'da, Azerbaycan üzerinden uçan bir Ufonun geçişi, tam 45 dakika süreyle izlendi.

- Çin Seddi yakınlarında kamp kurmuş olan iki Çinli, 23 Ağustos günü, saat 04.08'de gökyüzünde parlak bir uçan daire görmüşler ve fotoğrafını çekmişlerdi.

- 10 Eylül 1980 tarihinde, saat 16;15 de, İsviçre'de Zurih Luzern arasında, mavi-yeşil renkte düzinelerce Ufo gözlemlendi. Ufolar büyük bir hızla ve sessizce geçip gittiler.

- 1 Kasım 1980 günü sabah saatlerinde, Paris, Notre Dame kilisesi üzerinde görülen 3 Ufo, binlerce kişi tarafından izlendi ve fotoğrafları çekildi. Ufolardan ikisi beyaz-sarı renkte, üçüncüsü ise kırmızı, sarı ve yeşil renkteydi. Paris semalarını oldukça yavaş bir hızla katetmişlerdi. 12 Kasım gecesi ise, bir Ufonun geçişi, hem Güney Fransa kentlerinden, hem de Roma'dan izlendi.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/gazete-kupuru-ufo-haberi.jpg

- 7 Aralık 1980 günü, saat 17.30 civarında Brezilya, Saa Paulo üzerinde görülen bir Ufonun, teleobjektifle renkli fotoğrafı çekildi. Ertesi gece, saat 20.30'da, Ufolar bu kez Ispanya üzerinde gözlemlendiler.

- 29 Aralık 1980 günü, hem Fransa, hem de Ingiltere'de binlerce kişi tarafından Ufo gözlem i yapıldı. Bu olay, 1981 Yılbaşı gecesi, TRT televizyon haberlerinde yayınlandı.

- 4 Nisan 1981'de, Arjantin, Bahia Blanca'da, saat 21.30 sıralarında 50 kadar araç sürücüsü, yaklaşık 100 m. yukarıdan geçen, tahminen 30 m. çapında tüm çevreye ışıklar saçan parlak bir obje gördüler.

- Alman Bild gazetesinin 3.7.1981 tarihli sayısında, son derece ilginç bir Ufo haberi çıktı: Sovyet Ufoloğu, Dr. Felix Ziegel'in Amerikalı bir gazeteciye anlattıklarına göre; bir uçan daire, uzun bir süre Moskova üzerinde asılı durmuştur. Bir ana caddenin üzerinde 100 m. yükseklikte, kavuniçi renkte ve tabak biçiminde bir objenin durduğunu gören onbinlerce Moskovalı, paniğe kapılarak evlerine kapanmışlardır. Ertesi gün gazeteler, bu muhteşem gözlemden tek kelimeyle dahi bahsetmemişlerdir!

- 30 Ağustos 1981 tarihinde, Almanya'da, saat 20.00 civarında Gernsheim-Rhein karayolu üzerinden geçen, dolunayın iki misli büyüklüğünde ve disk biçimindeki bir Ufo, bini aşkın araç sürücüsü tarafından gözlemlendi.

- 30 Ekim 1981 günü Alman gazetesi Westfalische Zeitung'da, 'Pusula Bozuk' başlığ! altında yayımlanan bir yazı dahilinde yer alan ve o günlerde Isveç kıyılarında karaya oturmuş olan Sovyet denizaltısını gösteren bir fotoğrafta, denizaltının üzerinde havada duran bir Ufo resmi de çıkmıştır.

- 15 Kasım 1981 tarihli gazetelerde şu haber çıktı: Uçan daire söylentileri üzerine Yunan ordusu alarma geçirildi!. .. Yüzlerce uçan dairenin Yunan semalarında görüldüğünün söylenmesi üzerine, Yunan halkındaki panik ve heyecan da arttı. Uçan daire haberlerinin radyoda sık sık tekrarlanması ve basında geniş ölçüde yer alması üzerine, Yunan Hava Kuvvetleri de alarma geçti ve Phantom savaş uçakları havada uçan daire aramaya başladılar. Krioneri kasabasında bir uçan dairenin yere indiğine dair haberin yayılması, panik ve heyecanı büsbütün arttırdı. Çevreyi didik didik arayan askeri birlikler, hiç bir ize rastlamadıklarını rapor ettiler. Uçan daire konusu, Yunanistan'da iş hayatını da etkiledi. Iki orman memuru, gece görevlerine giderken geri döndüler ve sebep olarak da uçan daire görmüş olmalarını gösterdiler.

1982 yılı yaklaşırken, Ufologlar gene bir Ufo akını bekliyorlardı. Ve Aralık 1981'de bu Ufo akını başladı, hem de ülkemizde, Türkiye üzeride! Aşağıda müteakip bölümde okuyacağınız, 1,5 ay gibi kısa bir süre içerisinde ülkemizde gerçekleşen elliyi aşkın Ufo olayının genel bir dökümünü bulacaksınız:

[TABLE=width: 200, align: center]

[TR]

[TD]http://www.spiritualizm.com/kapakgrafik/ufo1.jpg[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]http://www.spiritualizm.com/kapakgrafik/ufo2.jpg

 

[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Türkiye Üzerindeki Ufolar

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ufo-ucan-daire-bulut-seklinde.jpg

15 Aralık 1981 tarihinden bu yana ilçemiz semalarında meçhul bir cisim dolaşmaktadır. Bu meçhul cisim, bazen 800 m, bazen 1.000 m.ye kadar inmekte, halk tarafından ilgiyle ve merakla izlenmiş bulunmaktadır. Meçhul cisim, zaman zaman mavi, kırmızı, sarı ve beyaz ışıklar saçmak suretiyle gökte bir müddet asılı kalmakta ve daha sonra nokta halinde kaybolmaktadır. Meçhul cismin ne olduğu hakkında bir şey söylemek benim için mümkün değildir. Bunun aydınlatılmasının ancak bilim adamları tarafından yapılmasının uygun olacağı kanısındayım. Aksaray halkı, uzun zamandan beri bu meçhul cismi devamlı, ısrarlı ve merakla izlemektedir.

Güner Orbay

N. Aksaray Kaymakamı 14.1.1982 TV konuşması

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi3_clip_image002_0000.gif

Türkiye Ufo Akını ve Gazete Haberleri

Gazeteler, 25.12.1981, Aksaray Gözlemi: Pazartesi akşamı, Tümesan inşaatı yakınında bulunan Aksaraylılar, inşaat alanı üzerinde, 800-1000 m. yükseklikte havada asılı duran ve çevreye yeşil ışık saçan, elips şeklinde, göz kamaştırıcı parlaklıkta bir obje gördüler. Olaydan derhal haberdar edilen İlçe Jandarma Komutanı Yzb. Orhan Çelen, elinde telsiziyle hemen olay yerine geldi. Yzb. Çelen, büyükçe bir oda cesametinde olduğunu tahmin ettiği parlak objeyi ilgiyle izlerken, bir yandan da Kaymakama bilgi vermek için telsizine davrandı. Ne var ki, sadece hafif cızırtıların duyulduğu telsiz cihazı, çalışmıyordu! Yzb. Çelen, daha sonradan, bunun bir manyetik alan etkisi olabileceğini düşünecekti. Obje, bir süre sonra, hızla uzaklaşarak gözden kayboldu. Görgü tanıklarından bakkal Memduh Dağ, gördüklerini şöyle anlatıyordu: "Saat 19.00 sıralarında, Tümesan civarı aniden yeşil bir ışıkla aydınlanıverdi. Gökyüzünde, kocaman, parlak, sessiz bir obje duruyordu. Sonra, bir yıldız kayması gibi, Konya yönüne doğru çok büyük bir hızla uzaklaştı ve ortadan kayboldu." Parlak objenin Aksaray-Konya yolu üzerinden geçişini izleyenler ise; 150 m. çapında olduğunu sandıkları bir ışık kümesinin yere dikey olarak ışık saçtığını ve o anda yol üzerinde bulunan arabaların stop ettiğini ifade ettiler.

Gazeteler, 2.1.1982 ve 3.1.1982, Aksaray ve Adana Gözlemleri: önceki akşam, 19.05 sıralarında, Kurtuluş ve Dağılgan mahallelerinin üzerinden geçen parlak obje, gene Tümesan üzerinden ilerleyerek, orada bir süre asılı kaldı ve 20.05 civarında hızla Konya'ya doğru uçarak gözden kayboldu. Kurtuluş mahallesinde oturan Zekeriya Baş ve eşi, objenin geçişi sırasında TV ekranının önce beyazlandığını ve sonra da görüntünün kaybolduğunu söylediler. Gizemli objenin, 2 gece önce de ilçeye 15 km. uzaklıktaki Tokariş köyü üzerinde görüldüğü bildirildi. Köylüler, geceleyin ortalığın birden gündüz gibi aydınlandığını, objenin geçişi sırasında TV cihazlarıyla radyoların arıza yaptığını ifade ettiler. Aksaraylılar, objenin, parlak bir yıldızdan en az on kez daha büyük olduğunu ve bir 'yumurta' biçiminde göründüğünü söylediler. Adanalı Akil Şendağ ise; 1 Ocak akşamı, Adana Havalimanı çevresinde gördüğü parlak gök cismiyle ilgili olarak şöyle diyordu: "Saat 18.30 civarında, Gazipaşa Bulvarından geçerken, havalimanının üzerinde büyük bir objenin parladığını gördük. Basık bir tabak biçimindeki obje, sarı ve yeşil ışıklar saçıyordu. Bir an için Emek Sitesi binalarına çarpacakmış gibi oldu, ama çarpmadı. Bir süre havada asılı kaldıktan sonra büyük bir hızla uçarak gözden kayboldu." .

- Gazeteler, 5.1.1982, İstanbul Gözlemi: Dün gece saat 23.30'da, Ankara asfaltında seyretmekte olan taşıtlardaki kişiler, 100 m. yükseklikten ve tahminen saatte 1000 km. hızla Maltepe-Küçükyalı yönünde, yeşil renkte ve çok parlak bir objenin yol aldığını görmüşlerdir. Araba sürücüleri, gök cismini izlemek için arabalarını yol kenarına çekmişlerdir. Görgü tanıkları arasında bulunan bir mimar; "Gök cismi üstümüzden geçerek hızla Küçükyalı'ya doğru uçtu. Görülecek şeydi. Zira bu konudaki yayınları önemsemezdik, cismi görünce şaşırdık diyebilirim" demiştir. O sırada Yalova istikametine gitmekte olan Şehir Hatları vapurundaki yolcular da aynı objeyi gözlemlemişlerdir.

- Gazeteler, 8.1.1982, Eceabat Gözlemi: Önceki gün Eceabat'a 17 km. mesafede 2 saat ara ile 2 defa görülen parlak obje, balıkçıları şaşkına çevirdi. Çok parlak cismin uçan daire olabileceğini düşünen Eceabatlı balıkçılar, korkudan balık avlamaktan vazgeçip kıyıya döndüklerini söylediler.

- Gazeteler, 11.1.1982, Aksaray Gözlemi: Aksaray'ın güneybatısında ve tahminen 1000 m. yükseklikte yanıp yanıp sö­nen esrarengiz obje, saat 21.00 sıralarında Ankara-Adana yolunda trafiğin aksamasına sebep oldu. Gerek Adana, gerek Ankara yönünde seyreden araçların sürücüleri, ES Karayolunu pırıl pırıl aydınlatan objeyi, araçlarını durdurarak izlediler.

- Gazeteler, 13.1.1982, Havsa Gözlemi: Pazar gecesi, saat 21.00 civarında, Edirne'nin Havsa ilçesinde yen) bir gök cismi görüldü. Havsa'ya bağlı Arpaç köyünün muhtarı Isa Kuzu, gözlemini şöyle anlattı: "Onceki gece kahvede otururken, birden televizyon bozuldu ve aynı anda dışardan bağırtılar işittik. Dışarıya fırlamamızla birlikte, yaklaşık 500-600 m. yukarıdan, yumurta biçiminde, sarı ve yeşil ışıklar saçan bir cismin geçtiğini gördük. Az sonra gözden kayboldu." Aynı objeyi Arpaç köyünden Havsa'ya kadar arabasıyla izleyen Mahir Avcı ise, şöyle dedi: "Gök cismini 17 km. kadar takip ettim. Tahminen 120 km. kadar hız yapıyordu. Bazen arkasında sarımsı bir duman çıkartarak, dümdüz uçuyordu. Havsa'ya bir km. kala, un fabrikası önünde aniden gözden kayboldu."

- Gazeteler, 16.1.1982, Havsa Gözlemi: Gök cismi bu kez de Havsa'ya bağlı Taptık köyünde görüldü. Perşembe gecesi saat 22.00 civarında iyice alçaktan geçerek, radyoların tamamen susmasına sebep olan objeyi gören köy ilkokul öğretmeni Şevket Ayaz ve köylülerden Recep Varol, şöyle konuştular: "100 m. üzerimizden, yaklaşık 40-50 km. hızla geçen gök cismi, bir kaplumbağaya benziyor, sarı ve kırmızı ışıklar saçıyordu. Köyün 10 km. ötesindeki Kurapa köyü yamaçlarına kadar uçtu ve birden yusyuvarlak olarak gözden kayboldu. İlk gördüğümüz anda ise; 5 m. çapında bir küre büyüklüğündeydi."

- Gazeteler, 17.1.1982, Niğde, Havsa ve İzmir Gözlemleri: Gök cismi, aynı günde 3 yerde birden görüldü. Esrarengiz gök cismini önceki gece ilk kez Niğdeliler gördü. Akşam saat 19.05 sıralarında Gümüşler kasabası üzerinde ortaya çıkan ve çevre­ye göz kamaştırıcı bir ışık saçan gök cismini gören Niğdeliler, havanın soğuk olmasına rağmen, heyecanla sokaklara döküldü.Bir tepsiyi andıran esrarengiz cisim, Niğde'nin kuzeydoğu kesimi üzerinde 7-10 dakika süreyle kaldıktan sonra, etrafa beyaz ve açık yeşil renkli ışıklar saçarak, Konya yönünde kayboldu. Gök cismini görenler, bunun bir uçan daireye benzediğini, ancak çok parlak bir ışık saçması yüzünden şeklini çıplak gözle tam olarak belirleyemediklerini söylediler.

Gök cismi, saat 21.35'te Havsa'da çift olarak izlendi. Yaklaşık 600-1000 m. yükseklikte görülen ve yumurtaya benzediği öne sürülen gök cismi, 5 dakika süreyle bulunduğu yerde kaldıktan sonra, korkunç bir hızla hareket ederek gözlerden kayboldu. Gök cismini görenlerden emekli Başkomiser Osman Yalçın, olayı şöyle anlattı: "Onceki gece, saat 21.35'te televizyonda ses ve görüntü birden bozuldu. Daha sonra tamamen kesilince balkona çıktım. Yerden 1000 m. yükseklikte bir cisim, mavi ve pembemsi ışıklar saçarak istanbul yönüne doğru gidiyordu. 15 dakika kadar izledik. Daha sonra birden ortadan kayboldu. Bu cisim küre biçimindeydi ... " Gök cisminin dürbünle izleyen Havsa Gazeteler Başbayii ısmet Baş ise; televizyon alıcısının bozulması üzerine dışarı çıktığını bildirdi ve şunları söyledi: "Gökyüzünde çok büyük bir hızla giden 2 cisim gördüm. Kırmızı, mavi ışık saçıyordu. Bir tanesi korkunç bir hızla ortadan kayboldu. Obürü ise bir süre etrafa ışık saçtıktan sonra, Uzunköprü yönünde uzaklaştı." Yunanistan'dan Türkiye'ye mal getiren nakliyeci Hayrettin Engin de, kendisini hayret ve korkuya sevkeden olay hakkında şöyle konuştu: "Saat 21.30 sıralarında Havsa'ya 2 km. kala gökyüzünde aniden 2 cisim belirdi. Bir tanesi izli mermi gibi geçerek, gözden kayboldu. 1000 m. yükseklikte bulunan diğer cisim, ağır ağır hareket ediyordu. Yumurtaya benzeyen bu cisim de 5 dakika sonra aniden gözden kayboluverdi."

Dün gece saat 23.30 sıralarında İzmir'in en yüksek kesimi Belkahve üzerinde ışık saçarak ilerleyen bir gök cismi, şehrin bazı kesimlerinden çıplak gözle izlendi. Belkahve üzerinde bir süre hareketsiz kalan gök cismi, daha sonra birden hızlandı. Şehrin kuzeyinden güney yönüne geçti ve Buca orman depoları üzerinde hareketsiz kaldı. Rengi alev şeklini alan esrarengiz gök cisminin bu hareketleri panik yaratırken; Buca, Kadifekale, ızmir itfaiyeleri alarma geçirilerek olay yerine gönderildi. Gök cismi, 45 dakika süreyle gökyüzünde kaldıktan sonra, küçülerek aniden kayboldu.

- Gazeteler, 19.1.1982, Aksaray, izmit, Tire ve Havsa Gözlemi: Esrarengiz gök cismi, önceki gün yine Niğde'nin Aksaray ilçesinde, izmit çevresinde ve izmir'in Tire ilçesinde izlendi. Göz kamaştırıcı beyaz ışıkların yanısıra renkli ışıklar da saçan gök cismi, geçtiği yörelerde halkın paniğe kapılmasına yol açtı. İzmit'in çevresindeki vatandaşlar da Gölcük ve Değirmendere yöresinde, önceki sabah saat 05.00 sularında gök cismin görüldüğünü söylediler. Gök cismini gören İpraş koruma görevlilerinin verdiği bilgiye göre; ışıklı bir iz bırakarak uçan gök cismi, Yarımca tepelerine doğru yöneldi, sonra kayboldu. Bu arada Edirne'nin Havsa bucağında da önceki gece 03.00 sıralarında görülen ışıklı bir gök cismi halk arasında heyecan yarattı. Görgü tanıkları ışıklı cismin bir kaplumbağa gibi olduğunu söylediler.

- Gazeteler, 20.1.1982, Avanos, Derinkuyu, Aksaray ve Tarsus Gözlemleri: Esrarengiz gök cismi, önceki gün de Avanos ve Aksaray'da görüldü. Saat 16.55 sıralarında peribacaları ülkesi Çavuşlu köyü ile Avcılar'da ortaya çıkan gök cismi, akşam 19.30 sıralarında Derinkuyu üzerinde izlendi. Avanos Endüstri Meslek Lisesi'nin bahçesinde, öğretmenleri Halis Esentürk'ün denetiminde basketbol oynayan öğrenciler, Göreme üzerinden gelerek, hızla kaybolan gök cismini ilgi ve heyecanla izlediklerini anlattılar. Saat 19.30-20.00 arasında yeniden Niğde Aksaray üzerine gelen gök cismi, bu kez alçak mesafede zaman zaman durdu. Gök cismini halkla birlikte İlçe Emniyet Amiri Ahmet Saim Ertuğrul, Jandarma Komuntan Yzb. Orhan Çelen de izlediler. Bir oda iriliğinde görülen esrarengiz cisim, ilçe üzerinde 5-7 da­kika kaldı. Etrafına yeşil, kırmızı ve turuncu ışıklar yaydı. Sonra da ilçenin güneydoğu kesiminde gözlerden uzaklaşarak kayboldu. Ayrıca, Tarsus'ta da bir gök cismi görüldü. Tanıklar; mavi, sarı ve yeşil ışık saçan cismin, tahminen 1000 m.ye kadar yak­laştığını belirttiler. Bir tanık da, "O esnada elektriği yaktım. Ci­sim yaklaşınca, ortada hiç bir şey yokken ampul kendiliğinden sönüverdi" dedi.

- Gazeteler, 22.1.1982, Yalova Gözlemi: Önceki akşam Yalova'da görülen meçhul gök cismi, televizyonlarda kulakları tırmalayacak şekilde aşırı parazit ve görüntü kaymalarına sebep oldu. Sarı kırmızı ışıklar saçan cismin, Yalova-Bursa yolu üzerindeki Süpürgelik mevkiinde yere indiği ileri sürüldü. İstanbul'da da anı sıralarda televizyonlarda alışılmışın dışında bir gürültü duyuldu ve o anda Suadiye-Bostancı üzerinden bir Ufo geçtiği görüldü.

- TV'de 7 Gün dergisi, 25.1.1982, Aksaray Ufo Olayı: Gökbilimcileri şaşkına çeviren kameraman. Kameraman Halil Komanova'nın saptadığı görüntüleri ekranda izleyen astronomi uzmanları, bu olaya bir anlam veremediklerini belirttiler. Onlar, bu görüntülerin teleskopla bile saptanmasının çok zor olduğu görüşündeler. 'Yurttan Dünyadan' programının görevli kameramanı olarak, Niğde'nin Aksaray ilçesine, gök cisminin görüntüsünü tespit etmek üzere giden Halil Komanova, bilim adamlarını da şaşırtan bir sonuç alarak, gök cisminin hareketlerini en ince detaylarına kadar tespit etmeyi başardı .

TRT kameramanı Halil Komanova ve TRT Haber Merkezi muhabirIerinden Güntaç Aktan, görevli olarak gittikleri Aksaray'da ilk 4 gün ve geceyi bekleme süresi olarak tanımlıyorlar. Çünkü bu süre içerisinde gök cismi hiç ortaya çıkmamış. Ancak 5 inci gece, Halil Komanova, birdenbire parlayan cismi, hazır bekleyen kamerasıyla hem de saçtığı ışık huzmeleriyle birlikte görüntülemeyi başarmış. İşte ilginç olan da bu! 'Yurttan Dünyadan' programına konuk olarak katılan iki gökbilimci, normal bir kameranın bu görüntüyü nasıl olup da tespit ettiğini anlayamadıklarını, üstelik bu işin bilimsel açıklamasının da yapılamayacağını belirtmekle yetinmişlerdi.

Uzmanlardan MTA Laboratuvar Daire Başkanı Yardımcısı Dr. Gültekin Ergin de, gök cisminin etkisi ile değişik şekiller alan ve parçalanan taş yığınları için; "Bunun bilimsel izahı yok. Köy sakinleri kendileri yapmıştır" demekle yetinirken, programın ikinci konuk uzmanı, Ankara Universitesi Fen Fakültesi Profesörü Cemal Aydın da, konuya şöyle bir açıklama getirmişti:

"Normal bir kamerayla gök cisminin tespit edilmesini ne benim, ne de bilimin aklı alır. Çünkü teleskopla bile izleyebilmek için teleskopun ayaklarını yerden en az 5 m. derine gömüp, titremeyi önlemek gerekir. Bence bu gök cismi değil, Venüs gezegenidir!" Ancak, Prof. Cemal Aydın, kameraman Halil Komanova'nın tespit ettiği görüntüyü izledikten sonra, gök cisminin Venüs gezegeni olduğu konusunda iddia edememiş ve ışık huzmelerinin de bilimsel bir izahını yapamamıştı. O zaman da, "Peki, bu görüntüler kamera titremesinden meydana gelmiş olamaz mı?" diyen bilim adamına yanıt olarak, uzmanların bu konudaki görüşünü yanımsatıyoruz: "Hayır, kesinlikle olamaz. Çünkü bu hareketler, saniyenin 16'da 1 'i kadar bir zaman içerisinde kamerayla kaydedilmiştir. Işte bu kadar zaman içerisinde insan vücudunda kamerayı titretebilecek bir titreşim olamayacağı gibi, titreme olayının görüntüleri bu sonucu vermez!" Sonuç olarak, kameraman Halil Komanova'nın başarısı, astronomi dalında uzmanlaşmış kişileri bile çelişkiye düşürdü. Dileriz, uzmanlar bu konuya bir açıklık getirebilirler! .

Son Dakika - 1: Gazeteler, 9.2.1982, Kadıköy, Istanbul: Dün de Kadıköy'de uçan daireye benzer parlak bir cisim görüldü. Kadıköy'de bazı vatandaşlar tarafından gökte görülen parlak cisim heyecan yarattı. Parlak cismin, uçan daire olduğu söylentilerinin yayılması, bir çok vatandaşın ilgi ile gökyüzünü uzun süre takip etmesine sebep oldu. Dün saat 14.00 sıralarında Kadıköy, Ziverbey yolundaki bir otobüs durağından ilk olarak görülen parlak cismin uçan daire olduğunu iddia eden bir çok vatandaş, manzarayı şu .. şekilde anlattılar: "Ziverbey yolu üzerinde otobüs bekliyorduk. Üzerimizden bir helikopter geçti, birden üzerimizden geçen helikoptere bakarken, çok daha yukarılarda bir uçağın gitmekte olduğunu gördük. Bilahare gördüğümüz uçağın çok daha üstünde parlak bir cisim dikkatimizi çekti. Sürekli olarak boşlukta asılı gibi duran cisim, yaklaşık 15 dakika aynı noktada durduktan sonra birden gözden kayboldu."

Son Dakika - 2: Gazeteler., 20.2.1982, Trabzon Ufo Olayı: Trabzon Havaalanı semti üzerinde, uçan daire olduğu iddia edilen cisimlerden 2 adet görüldü. Bu semtte oturanlar, cisimlerin aralıklı olarak deniz yönünden geçtiklerini ve çeşitli parlak renkleri etrafa saçtığını söyledi. Türk Hava Yollarında çalışan Şaban Yılmaz, evinin penceresinden dışarı baktığında, esrarengiz gök cisimlerini gördüğünü belirterek şunları söyledi: "Korku içinde, 15 dakika kadar, uçan daireye benzeyen 2 uçan cismi heyecanla izledim. Aralıklı olarak değişik renklere bürünüyorlardı. Bazen mavi, bazen yeşil, bazen de sarı renkte oluyorlardı. Deniz üzerinden geldiler. Daha sonra hızla uzaklaştılar."

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ufo-gercegi-haluk-egemen-sarikaya-nigde-aksasaray-olayi.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Vedat Karalar: "16 Aralık gecesi, Kurtuluş mahallesinden, göğün Çeltek köyü üzerine rastlayan kısmında, iki tane kırmızı L ıŞığı olan ve bunların üstünde yer alan açık sarı renkteki parlak bir ışıkla adeta sinyal veren bir elsim gördüm. Cismi arkadaşım İbrahim Atar'la birlikte izlemeye başladım. 15 dakika sonra hareket etti ve Kalanlar üzerine giderek, 5 dakika da orada durdu. Daha sonra Şereflikoçhisar yönünde doğru kayarak, gözden kayboldu. Bunun ne bir yıldız, ne de bir uçak olmasına imkan yoktu."

İsmi belirlenemeyen bir görgü tanığı: "16 Aralık gecesi, saat 19.30'da, Kurtuluş mahallesi, Çetin sokakta olan evimizin önünde; ben, ailem, annem ve 3 kişilik bir komşu grubu vardı. Gökte; yuvarlak, tabağa benzeyen, üzerinde mavi, etrafında da sarı-kırmızı ışıklar saçan bir cisim gördüm. 20 dakika sonra gözden kayboldu. Bunun bir uçan daire olduğu söylenmiş. Gözlerimle gördükten sonra, bunun ne Ay'a, ne de bir yıldıza benzemediğini söyleyebilirim."

Bn. Mübeccel Devrim, Avukat: "Ocak'ın ilk günleriydi. Saat 17.00 sıralarında, evin balkonunda, futbol topu büyüklüğünde, yeşil, sarı ve portakal renklerine bürünen, oldukça parlak, yuvarlak bir objenin geçişini izledim. Diğer gök cisimlerinden tamamiyle farklıydı. Ne yıldızdı, ne de hayaldi. Çok net görmüştüm. Önce yeşil renk hakimdi, sonra sarı ve portakal renklerine dö­nüştü. İnsanı büyüleyici bir renk tonu vardı. Ortasında grimsi bir kütle olduğu hissediliyordu. Daha sonra, bir yörünge izleyerek, hızla Konya yönüne doğru uzaklaştı ve ortadan kayboldu. Başka bir arkadaş da, dürbünle baktığında, altından ışın demetleri neşrettiğini görmüş."

Enver Altınok, Nakliyatçı: "O cismi, Ocak'ın ilk günlerinde, Hasan Dağı yönünde gördüm. O sırada gökyüzünde Güneş de vardı. Çok partaktı, yavaş yavaş hareket ediyordu. Aynı akşam, evimin balkonundan dürbünle baktığımda, Konya yönünde yer alan cismin, yeşil-mavi renklere büründüğünü gördüm. Bazen de halter aleti biçimini alıyordu. Altından, iki yandan, sanki araba egzosu gibi, alevler çıkıyordu. Saat 19.30'a doğru, Konya yönüne giderek, gözden kayboldu. Ertesi gece, saat gene 19.30 civarında, Konya yönünde ilerlerken gördüm."

Mustafa Pehlivan: "2 Ocak akşamı, saat 19.00'da, 1000 m. yükseklikte, takriben 100 m2 büyüklüğünde, devamlı hareket halinde olan, tepsi şeklindeki parlak bir cisim; ortasında boz, çevresinde de yeşil, kırmızı ve sarı renkte ışıklar saçıyordu. Uzaklaşarak gözden kayboldu ve kaybolduğu yerde bir bulut oluştu." Ufoyu, 2 Ocak gecesi saat 20.30'da dürbünle izleyen H. Ali Aktaş ise; gözlemini şöyle anlatıyor: "Portakal sarısı bir ışık, karanlık havada belirgin bir şekilde görülüyordu. Dürbünle bakınca, yarım aya benzediğini qördürn. Yarım ayın arkaya dönük iki ucu, jet uçaklarının saldığı dumana benzer bir şey salıyordu. Olağanüstü bir hızla yol alan cisim, 5 dakika sonra gözden kayboldu. Arada sırada kendi etrafında döndükten sonra tekrar aynı vaziyette yol alıyordu. Bir yıldız olmadığı kesin olan bu cismin ne olduğu, sade Aksaray için değil, bütünTürkiye için çok önemli bir konudur." Abdullah Devrim, iktisatçı: "2 Ocak gecesi, söz konusu obje, Adana-Ankara yolu üzerinde, Trafik Bürosu kesiminde çok belirgin bir şekilde görünüyordu. Gündüz çok yüksek irtifadaydı. Ancak, geceleyin dikey olarak aynı hizada aşağı kaymış ve bayağı yakına inmişti. Mavi ile yeşil tonları arasında renkleri vardı. Bünyesinden, hareketli ışınlar neşrediyordu (resim çiziyor)."

Şahin Berk: "3 Ocak gecesi, 21.00 civarında, Konya'dan gelmiş, Karasu mevkiindeki benzin istasyonundan mazot alıyordum ki; aniden, gökyüzünde asılı durduktan sonra, titreyerek yukarı aşağı hareket etti ve yükselerek gözden kayboldu. Daha önce de Konya yolunda, tepsi biçiminde, çok parlak bir gök cismi görmüştüm."Ramazan Oztürk, Cangıllı köyü Muhtarı:"8 Ocak 1982 gecesi, saat 20.00 sıralarında, köydeki bir düğün merasimi sırasında, biri Taptuk Baba, biri de Ekecik Dağı üzerinde olmak üzere, 2 tane uçan daire gördük. Büyüklükleri bir 'taksi' kadar vardı. Parlak cisimler, yeşil-sarı renkte ışıklar çıkarıyordu. Ekecik Dağı üzerindeki Konya, Taptuk üzerindeki ise Niğde yönünde uzak­laşarak, gözden kayboldular."

TRT'deki röportaj sırasında, aynı düğünde bulunan bir başka olay tanığı da şunları söylemişti:"Cisimleri seyrederen, yuvarlak ve çeşitli renklerde, sarı, kırmızı, mavi; her döndüğünde bir renk veriyordu ... 2 taneydi. .. Oradaki (Ekecik Dağındaki) daha büyüktü."

Ali Genç, Günaydın, Aksaray Muhabiri: "8.1.1982 Cuma gecesi, saat 23.40'ta, Aksaray'ın Yanyurt köyü semalarında, önce 3, sonra sırasıyla 5, 7, 9, 11, 13 ve 00.1 O'a kadar da tam 160 adet uçan daireyi, akrabalarımla birlikte gözlemledik. Ayrıca, komşulardan bazıları da gördüler. Bu cisimlerin, hızlı bir şekilde, Beştepeler Dağı arkasından çıkıp, Ekecik Dağı arkasından kaybolduğuna hep birlikte tanık olduk. Saat 01.30'a kadar, çok daha fazla sayıda uçan daireler Köyümüz semalarını katetti. 01.30'dan sonra yattım. .

"9.1.1982 günü, Köy İlkokul Oğretmeni İbrahim Coşkun'la birlikte, saat 19.00'da gene bir uçan. cisim gördük. Daha sonra olay yerine gelen çoban, köylüler ve Ilkokul Müdürü Zülfikar Pelin de bu cismi gördüler. Cismi dürbünle izledik: Cisim, kırmızı, yeşil ve mavi ışıklar saçıyordu. Üzerinde, kaplumbağa kabukları gibi kabuklar vardı. Tahminen (görünen) çapı 95 cm.-1 m kadardı. 19.30'a kadar seyrettik. O saatte kıpkırmızı kesildi ve sönen bir mum gibi ortadan kayboldu.

"10.1.1982 akşamı, 22.05'te, köy bekçisi Bekir Çankaya ve diğer bazı köylülerle birlikte köy semalarında 14 uçan cisim tespit ettik. Eve döndükten sonra, 22.50'de evdeki ışıkların hafif azalması üzerine dışarı fırladım, gök cisminin büyük bir hızla yol aldığını gördüm. 23.20'de gök cisimleri, gözle sayılamayacak kadar çoğalarak, Ekecik Dağı ardında gözden kayboldular.

"9.1.1982 akşamı, Beştepeler-Ekecik yönünde seyreden uçan daireyi ışıkla yere indirebilirmiyiz düşüncesiyle, 1-2-3 diye saymak suretiyle verdiğimiz komutla, yanımızdaki el fenerini sürekli olarak yakıp söndürmeye başladık. 3-4 dakika sonra cisimden de bize, aralıklarla, dakik bir şekilde sinyal gelmeye başladı. Biz devam ettik. Cisim, bize iyice yaklaştı. Fakat yere inmedi. "8.1.1982 gecesi ise; hiç rüzgar olmamasına rağmen, elektrik telleri koyun çanları gibi sesler çıkarıyordu."

Bay Abdullah Devrim; ayrıca, 11 Ocak günü Ankara yolunda otobüsle giderken, Şerefli koçhisar yakınlarında yaptığı bir gözlemi de anlatmıştır: Saat 18.30 civarında, Tuz Gölü semalarında, aralarında belirli bir mesafe ve irtifa farkı bulunan, parlak beyaz ışınlar çıkaran 2 obje görüyor. Objelerden yukarıda olanı, daha büyüktür. Önce açık semada seyrediyor, daha sonra bulutların arkasına girip çıkarak ilerliyorlar. En sonunda da kesif bir bulutun arkasında gözden kayboluyorlar. Bay Devrim; ayrıca, objelerin alçak bir irtifada ve kuzeybatı yönünde seyrettiklerini ve uçuş sırasında, aralarındaki mesafe ile yükseklik farkının hiç bozulmadığını ifade etmiştir.

Bn. Maide İleri, Eczacı: "17 Ocak gecesi, eczanede nöbetteyken, 20.00-20.30 civarında, çok parlak, şu büyüklükte (orta boy bir kavun büyüklüğünü gösteriyor), uçuk mavi renkte, yuvarlak bir cismin, çok yavaş bir şekilde gökyüzünde kaydığını gördüm. Büyüklük ve renk bakımından, tüm yıldızlardan farklıydı. Güneybatı yönünde, bir süre havada asılı kalıyor, sonra bariz bir şekilde, insanın gözünü alan ışıklar saçarak, yavaşça ilerliyordu. Önce büyüktü, cesameti sonra giderek küçüldü. Herhangi bir yıldız olmadığını kesinlikle söyleyebilirim."

Öte yandan, Bn. İleri'nin Ufo gözlemi yaptığı 17 Ocak gece­si, Ufo gözleminden yaklaşık bir saat sonra, 21.35-21.40 civarında, Aksaray'da, değişik türden ve mahiyeti meçhul kalan müthiş bir patlama duyuluyor. O sırada televizyon seyretmekte olan Bay. A. Devrim de, TV cihazında muazzam bir cızırtının duyulduğunu belirtmiştir. Aynı patlama ve TV cızırtılarını ahalinin büyük bir kısmı doğrulamaktadır. Ayrıca, 5 Ocak gecesi Aksaray'da gene mahiyeti meçhul bir patlamanın duyulduğunu ilçe yetkilileri ifade etmiştir.

Yedek subaylığını Muhabere sınıfında yapan ve dolayısıyla elektronik konusunda bilgi sahibi olan Bay Devrim, Ufoların göründüğü gecelerde televizyondaki görüntünün bulandığını ve giderek tamamen kaybolduğunu, TV cihazlarının parazit yaptığını açıklamış ve böylece, Ufoların yol açtığı elektromanyetik etkiyi doğrulamıştır.Bay Devrim; "Objeleri görmesek dahi, geldiklerini televizyondaki etkilerinden anlıyoruz" demiştir.http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/nigde-aksaray-olaylari-ufo-kayitlari-gazete-kupuru.jpgNiğde - Aksaray Ufo İnişleri Kayıtları

Aksaray'da görülen Ufoların 4 ayrı yerde yere kondukları belirtilmektedir...Bilim Araştırma Merkezi'nin ilk araştırması sırasında, iniş mahali olarak, Konya yolu üzerinde, Tümesan'ın karşısına rastlayan ve Aksaray'a 1 km. mesafede bulunan boş arazi ile E5 Ankara yolu üzerindeki Topak kaya mevkii gösterilmiştir. Tümesan'ın karşısına inişini, sürekli olarak orada koyun otlatan çobanlar görmüşler; Topakkaya'daki inişe ise; Ankara yolu üzerinde Koçaş Devlet Uretme Çiftliğine gitmekte olan bazı yetkililer tanık olmuşlardır. Tümesan inişi hakkında çobanlardan ayrıntılı bir bilgi edinilememiş olmasına rağmen; bu arazideki 'fiziki izler' bir Ufo inişini belirleyebilecek niteliktedir. Arazide yapılan araştırmalarda, çevreye yayılmış olan taşlara nazaran değişik yapıdaki gözenekli taş parçalarının, belirli bir yerde, 45 derecelik bir daire çemberi oluşturacak şekilde bir arada toplandıkları tespit edilmiş, analizleri yapılmak üzere bazı taş örnekleri alınmıştır.

İkinci olayda; tanıkların ifadesine göre, karayolunda arabayla ilerlerken, gene parlak bir yumurta şeklinde ortaya çıkan objeyi gayet net olarak izleme imkanını bulmuşlardır. Objenin bir ucu kırmızı, yanı yeşil, öteki ucu da beyaz ışıklar neşretmekte, üzerinden uçtuğu bölgeyi bir projektör gibi aydınlatmaktadır. Denildiğine göre; bir ara, yere objenin elips biçimindeki izdüşümünün düştüğü dahi görülmüştür. Ufo, arabanın ilerisinde, yolun üzerinden geçerek, yere doğru geniş bir kavis çizmek suretiyle, Ufolojik tabiriyle tam bir 'yaprak hareketi'yapmıştır.Tanıklar bu hareketten sonra, Topakkaya civarında iyice alçalan Ufonun, sadece soluk bir sarı ışık şeklinde görüldüğünü, arkasından qitmeye çekindikleri için yollarına devam ederek, kısa bir süre sonra gözden kaybettiklerini ifade etmektedirler. Ancak, Topakkaya mevkiinde bulunan bir şahıs, objenin yere konduğunu, diğer tanıklar gibi, soluk bir sarı ışık neşrettiğini görmüştür. Bu kişi de Ufonun yanına gitmeye korktuğundan, herhangi bir yakın temas imkanı doğmamıştır.

Öteki iki yere konuş olayını ise; ikinci Aksaray Ufo araştırması sırasında görgü tanıkları şöyle anlatmışlardır:Ertuğrul Demirci, taksi şoförü: "16 Ocak gecesi, Nevşehir'den Aksaray'a geliyordum ki, birden .. sağ tarafta, 500 m. kadar ilerde, çok parlak bir ışık gördüm. Önce bunun bir taksi olduğunu sandım, sonra yumurta biçiminde bir ışık kümesi olduğu nu farkettim. Uçan daire olup olmadığını anlamak için, arabayı durdurdum ve farları söndürdüm. O anda o da söndü. Tekrar farları yakmamla birlikte, ışıklar saçarak yerden havalandı ve sağa sola yalpalamaya başladı. Yükseldikçe ışığı çoğalıyordu. Işığının şiddetinden bir an bakamaz oldum. Tekrar gözlerimi açtığımda, iyice yükseldiğini ve hızla uzaklaşarak gözden kaybolduğunu gördüm."

Murat Geçgel: "Hamidiye-Alaca köyünde, 16 Ocak gecesi, Muhsin İmik'le birlikte nöbet tutuyorduk. Saat 20.00 sıralarında, köy meydanına doğru yürürken, köy çıkışında çok kuvvetli bir ışık gördük. Işığın 500 m. kadar yakınına gittik.Yerde, iki ucundan projektör ışığı gibi ışıklar çıkan, mavi renkli bir cisim duruyordu. Derhal, elimizdeki fenerleri yakıp söndürerek, sinyal verdik. Havalandı ve bir sağa bir sola giderek uzaklaşmaya başladı. Sonra havada durdu ve arkasından uçmaya devam etti. Bunu bir kaç kez tekrarladıktan sonra, hızla uzaklaşarak gözden kayboldu."

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi3_clip_image002_0008.gif

Diğer Gözlemler ve Orijinal ResimlerAralık 1981, akşam vakti, Muğla: Cengiz Salt ve ailesi, gökyüzünde bir kaç yıldız büyüklüğünde parlak bir objenin durmakta olduğunu görüyorlar. Cismin çevresinde Ay'ın halesine benzer bir hale mevcuttur. Bu hale bir kaç kez hafifçe parladıktan sonra, obje ortadan kayboluyor. Salt ailesinin oturduğu apartmanda ikamet eden başka kişiler de aynı objeyi gözlemliyorlar.

Aralık 1981,21.15, Bursa: Şehir stadyumu yakınlarında, sarı-kırmızı ışıklar saçarak gökyüzünden geçen parlak bir obje gözlemlenmiştir.

26 Aralık 1981, 17.30, Taksim, Istanbul: Sheraton Otelinin üst katında çalışan görevliler ile" o sırada orada oturmakta olan yerli ve yabancı müşteriler, kırmızı ve tonlarındaki renklerde, puro biçiminde devasa bir 'bulut'un, arkasında bir iz bırakarak, o sırada apaçık ve masmavi olan gökyüzünü katederek, 10 dakika içinde .gözden kaybolduğuna tanık olmuşlardır. Otel görevlisi Mehmet O zaman, o sırada gizemli 'bulut'un altından geçmekte olan bir uçağın, açık renginin karardığını ve objenin yanında küçücük kaldığını ifade etmiş, dolayısıyla da objenin 900-1000 m. uzunlukta olabileceğini belirtmiştir. Tanıklar, olay sırasında Güneş'te herhangi bir kızıllığın olmadığını da sözlerine ilave etmişlerdir. Bu gözlem, Ercümend Ekrem Talu'nun 1954 yılı gözlemine benzemektedir.

Ne ilginçtir ki, 3 Mart 1982 günkü, 19.00 Radyo Haberleri ile 4 ve 5 Mart 1982 tarihli gazetelerdeki haberlerden öğrendiğimize göre; bir ayı aşkın bir zamandır, dünyanın 16-20 km. kadar yukarısında, yaklaşık 3 km. uzunluğunda bir 'bulut'un dolaşmakta olduğu tespit edilmiş bulunmaktadır. Açıklamayı yapan, Hawai, Mauna Loa Jeofizik Gözlemevi yetkilileri, bulutun en az 4 kez dünyanın çevresinde dönmüş olduğunu söylemişlerdir. Gözlemevinde görevli bilim adamlarından Thomas Defloor, ÇıPlak gözle görülemeyen bulutun kalınlığının yer yer değiştiğini, bir nükleer patlama sonucunda oluşamayacak kadar büyük olduğunu ifade etmiştir. Defloor, ayrıca, bulutun ilk kez Japon bilim adamlarınca tespit edildiğini, ancak bulutun kaynağının belirlenemediğini ve olayın açıklanamadığını belirtmektedir. 5 Man 1982 günkü 13.00 Radyo Haberlerinde, NASA'nın önümüzdeki günlerde, sözkonusu bulutu incelemek ve buluttaki sülfürik asil miktarını ölçmek üzere U2 uçakları havalandıracağı açıklanmıştır.

5 Ocak 1982, 21.38, Ankara asfaltı, Istanbul Bilim Araştırma Merkezi üyelerinden bir grup, Aksaray'a Ufo olayını araştırmaya giderlerken, bindikleri otobüsün ön camından, Maltepe Küçükyalı kesiminde, sağ yanda, ufkun yaklaşık 15° yukarısında, görünen çapı 30 cm. kadar olan, parlak, sarı ve yeşil ışıklı bir obje gördüler. 5 saniye kadar gözlemlenen obje, daha sonra sağa doğru küçük bir eğri çizerek gözden kayboldu.5 Ocak 1982, 22.35, Adana: Cenk Tamer, Adana'da Ankara otobüsünün kalkmasını beklerken, içinden gelen bir dürtüyle, yanındaki arkadaşıyla birlikte terminalin arkasındaki sahaya gidiyor veüstüste resimler çekiyor. Gökyüzünde, hareketsiz duran parlak bir obje vardır. Ne bir yıldıza,ne de bir gezegene benzemediğinden, dikkati çekmektedir. Hava açıktır ve mehtap vardır. Resimlerin birinde, güçlü bir ışık neşreden son derece parlak bir obje çıkıyor. Kamera: Zenit-E ... Film: Agfa, 80 Asa.

20 Ocak 1982, 10.30, istanbul: Kentin üzerinden geçen, devasa boyutlarda, kırmızı ve tonlarından oluşan bir Anagemi, aynı anda ayrı ayrı yerlerde bulunan iki kişi tarafından görülmüştür. Bayan B.A., Taksim Meydanından dolmuşla geçerken, birden, gökyüzünde seyir halinde olan sözkonusu objeyi farkettiğini ve heyecandan şaşkına döndüğünü belirtmiş, olaydan yanındakileri de haberdar etmek istemesine rağmen, çekindiği için bunu yapamadığını ifade etmiştir. Olayın ikinci tanığı olan Bay Zeki Sütçü ise; arabasıyla Dolmabahçe'den Taksim'e doğru Çıkarken, bir an için gökyüzünde, Marmara yönünde ilerleyen devasa bir obje gördüğünü, fakat sonra gözden kaybettiğini söylemiştir. Her iki gözlemcinin birbirine uyan tariflerine göre; obje, arkasındaki 3 uzun çıkıntısıyla birlikte, ince uzun bir ok temrenini andırmaktaydı. Objenin boyut ve rengi, 26 Aralık Sheraton gözlemini akla getirmektedir.

4 Şubat 1982, 16.30, Istanbul: Sheraton Oteli görevlilerinden Melih Bağver, gökyüzünün tamamen kapalı ve bembeyaz olduğu bir sırada, Marmara-Etap Otelinin üzerine rastlayan kesimde, dikdörtgen şeklinde, simsiyah bir 'bulut'un belirdiğine tanık olmuştur. Gözlemci, 4 dakika içinde ortadan kaybolan bulutun, Marmara-Etap Otelinin cesametiyle karşılaştırmak suretiyle, 50-60 m. uzunluğunda olabileceğini belirtmiştir.

7 Şubat 1982, 22.00, Boyacıköy, Istanbul: Bir arkadaşımız, uzun zaman ısrarla bir Ufo resmi çekebilmek için Uzaylılar'a telepatik olarak dilekte bulunuyor. Sonuçta, söz konusu gün ve saatte, güneydoğu yönünde gördüğü bir ışıklı objeyi, kamerasıyla tespit ediyor. Kamera: Zenit-E Film: Agfa, 80 Asa.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ege-ve-marmara-denizi-resimleri.jpg

Ege ve Marmara Denizlerindeki Manyetik AlanlarAralık 1981 - Ocak 1982 Ufo Akınında da görüldüğü üzre, Marmara ve Ege Bölgeleri daima yoğun Ufolojik faaliyete sahne olmaktadır. Türkiye Gizemleri'nde de belirttiğimiz gibi, bu faaliyete paralel olarak, Marmara ve Ege denizlerinde sık sık gizemli deniz hareketleri meydana gelir. Nitekim, "Ege Ufo Üçgeni diye bilinen ve çeşitli Ufo olayları ile denizcileri sürekli olarak tedirgin eden, manyetik mahiyetteki deniz hareketlerinin bir arada ve yoğun olarak görüldüğü merkezi bir alanın mevcudiyetini biliyoruz. Hatta, Türkiye Gizemleri'nde Marmara ve Ege'nin altında Ufo üsleri bulunabileceği hususuna da değinilmişti. işte, şu günlerde gazetelerde, Marmara ve Ege'nin bu tür özellikleriyle ilgili olarak yeni haberler çıkmış bulunmaktadır. Bunlardan, 25 Ocak1982 tarihli, 'Kaptanlar Dikkat! Marmara Denizinde Manyetik Alan Var başlıklı bir yazıda şöyle deniyordu: Bermuda Şeytan Uçgeni'nden sonra ortaya çıkan esrarengiz olay kazalara yol açıyor. Bermuda Şeytan üçgeni esrarını korurken, Marmara Denizinde de esrarengiz olaylara rastlandığı açıklandı. Özellikle Marmara Adası yakınlarında manyetik alanın çok şiddetli olduğu ve gemi­lerin pusulalarında sapmalar meydana geldiği belirtildi. Bu arada yıllar önce, Marmara Adası'nda bir Sovyet savaş gemisi ile Kıbrıs bandıralı bir şilebin de, adanın manyetik alan çekişi yüzünden karaya oturdukları bildirildi. İlgililer ayrıca, bu alan içerisinde haberleşmenin de bozulduğunu, televizyon ve radyo yayınlarında şiddetli parazitler meydana geldiğini söylediler. Öte yandan, Türkiye'nin manyetik alan haritasının yapımına başlandığı ve haritanın ilgili kuruluşlara dağıtılacağı öğrenildi.

Öte yandan, Ege deniziyle ilgili olarak, 18 Ocak 1982 günkü gazetelerde, bir yıl önce Girit açıklarında gizemli bir şekilde kaybolduğu belirtilen Deniz Sönmez şilebinden bahsediliyordu. Şileple birlikte ortadan kaybolan ve ne oldukları bilinmeyen 32 kişilik mürettebatın yakınları, kayıp denizcilere bir gün mutlaka kavuşacaklarına dair inançlarını dile getirmiş ve denize, ümitle beklediklerini belirten bir buket bırakmışlardı. Ege manyetik merkezi içerisinde bir başka buuta alınmışsa, tekrar bu buuta indirilip ortaya çıkarılsa, acaba neler olur? Mürettebatın ailelerinin bunca zamandır eşlerinden halen umutlu olmaları, çok manidar değil midir? Çünkü onlar, sezgisel veya telepatik olarak eşlerinin sağ olduklarını sanırız hissetmektedirler.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/Prof-Melih-Kocer.jpg

Prof. Melih Koçer: Uzaylılar ve Ufolar"Gezegenlerle münasebete geçmek fikri yeni değildir. Birinci Dünya Savaşından evvel bir Rus astronomu, Büyük Sahra'ya veya Sibirya'ya büyük geometrik şekillerin çizilmesini teklif etmiştir. Merihliler tarafından görülecek olan bu şekillere, onların da cevap verecekleri ve bu suretle iki Gezegenin bir haberleşme sistemiyle münasebete geçirilebileceğini düşünmüştür. Bu teklifin tatbikata intikal ettiğini bilmiyoruz. Şayet böyle bir usul tatbik dahi olunsaydı, cevabın tatmin edici olabileceğini düşünmek için bir sebep yoktur. Merih'te insan nev'inden mahlukların bulunduğuna dair herhangi bir işaret, şimdiye kadar tespit edilmiş değildir. Merkür ve Venüs'e gelince, buralarda da zeki canIıların bulunmadığı kuvvetle tahmin olunur."Bununla beraber, milyarlarca yıldızın kaynaştığı birer feza adası olan 'Galaksiler'in milyar ve milyarlarcasını barındıran, azam et sembolü Kainatın, milyarlarca köşesinde, bize benzeyen yahut benzemeyen -fakat her halde zeki - bir takım canIıların varlığını kabul etmek mantığa aykırı olmasa gerektir. Bu tip canlıların Kainatta, Dünya'dan başka yerlerde de var olduğu fikri, ilim aleminde çok revaç görmeye başlamıştır.

"Uçan dairelerin medeni dünyayı nasıl ciddiyeti eve yıllarca meşgul ettiği, hatta hala etmekte olduğu malumdur. Başka dünyalardan gelen canlıların varlığını ifade eden bu inanışa, ciddi alimlerin ortaya attıkları diğer tezleri de katmak yerinde olur. Bunların arasında Merih Peykleri Deimos ve Phobos'un suni olduğunu ileri süren Rus teorisiyle. Baalbek Mabetieri'nin başka dünya mahluklarının eseri ve ÖLÜ Deniz'in eski bir atom patlamasının bakiyesi olduğu iddiasını ve daha bir çoklarını saymak mümkündür.

"Şunu da hemen söylemek lazımdır ki; Merih yahut Venüs küreleri üzerinde hayatın bulunmadığına dair bu gün için elimizdeki delillerin kifayetsizliğine karşılık, yalnız içinde Dünyamızın da bulunduğu Galaksimizde -Samanyolunda- tıpkı Dünyamız gibi, kendi Güneşleri etrafında dönen en az 15 milyon dünyanın varlığını, teori ve hesap gösteriyor. Dünyamızın benzeri olan bu uzak gezegenlerde yerçekimi, benzer iklim şartları ve muhtemelen insanların bulunduğunu düşünmemeye sebep görülmemektedir. Madem ki her tekamül, canlıları hayal romanlarının tasavvur ettiği canavarlara değil insana götürüyor, şu halde Gökkubbede pırıldayan yıldızların çoğunda, bizim kadar yahut bizden daha zeki başka hemcinslerimizin varlığını kabul etmek zorundayız. Kozmik kardeşlerimizin, bizim bilgilerimize ve hatta daha üstün ilimlere sahip oldukları ve bize erişmeye çalıştıkları elbette düşünülebilir."

(Bu yazı, Prof. Koçer'in, 'İnsan ,Feza ve Otesi 1962' kitabının 138 inci sayfasından alınmıştır.)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ufoların Genel Etkileri

 

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ucan-daire-resimleri-ufolar.jpg

Öyle görülüyor ki; insan artık, yalnız Fezanın değil, fakat aynı zamanda fizikle metafiziğin hudutlarının karıştığı bir bölgenin eşiğine de adım atmış bulunmaktadır.

Prof. Melih Koçer

Bu Ufoların aracılığıyla, giderek daha fazla kişi, metafizik gerçeklerin etüdüne doğru cezbedilmektedir ki, zamanla bu gerçekler yoluyla, beşeriyet, kendine olan imanını ve Yüce Kaderi'nin bilgisini yeni baştan kazanacaktır.

Dr. John Cleary Baker.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/mars-resimleri-gezegen-mars.jpg

Astronomların Gözlemleri ve Mars Anıtları

Boeing 737 pilotu ve Ufo araştırmacısı Yeni Zelandalı Bruce Cathie; "Yıllardır uzayı gözlemliyoruz, hiç bir uçan daireye rastlamadık" diyen astronomlarla ilgili olarak şöyle diyordu:"Ufo araştırmacılarına, sık sık uçan daireler mevcut olduğuna ve Kainat'ın her yanında uzay yolculuğu o kadar yaygın olduğuna göre, astronomların gökyüzünü incelerken bu faaliyeti neden göremedikleri sorusu sorulur. Çeşitli yetkililer, astronomların uzayda zeki varlıklarca, herhangi bir faaliyette buIunulduğuna dair kanıtlar keşfettiklerini inkar etmektedirler. Ancak, telespokun göğü tarayan gözüyle tespit edilmiş bulunan bir çok gizemli gözlemle ilgili güçlü kanıtlar mevcuttur. Sanırım, astronomlar da, bir çoklarımız gibi, sürekli olarak alaya alınmaktan hoşlanmazlar ve işte bu sebepten ötürü de, gökyüzünde görülmüş olan tuhaf objelerden bir çoğu resmi kayıtlara geçirilmez. Astronomi 'kesin' bir bilimdir ve hiç bir tecrübeli astronom, mahiyeti meçhul olan bir obje gördüğünde, bunu alenen açıklamak istemez! Kainat'ın etüdünde dahi, yetkililerin halka açıklamaktan kaçınacakları pek çok şey olabilir. Hükümetler, çoğunlukla, yeni ve bilinmez olan herhangi bir şey karşısında dar görüşlü olmayı tercih ederler. Nedense, yeni keşfedilen bir bombayla dünya yüzünden silineceğimize dair haberlerin baş sayfalarda yer alması normaldir de, bizi yukarıdan izleyen Uzaylı Dostlarla ilgili bir haberin yayımlanması, bizleri paniğe uğratacak düşüncesiyle, sakıncalı görülür.

"Astronomlar; Asaph Hall'ün, Mars'ın ufacık uydularını keşfettiği 1897 yılının en az 10 yıl öncesinden bu yana, Ay üzerinde garip faaliyetler gözlemlemişlerdir. O günlerde dahi, kullanılan teleskoplar oldukça güçlüydü ve Ay yüzeyinde, muntazaman beliren ve kaybolan ışıklar, düz çizgiler, kubbeler ve dairevi çöküntüler gösteriyorlardı. O yıllardan bu yana, bu türden binlerce gözlem rapor edilmiştir.

"Gizemli Kırmızı Planet Mars da, bizi bazı açıklanamayan fenomenlerle karşı karşıya bırakmaktadır, Charles Fort, 'Lanetlilerin Kitabı' adlı eserinde, Lowell Gözlemevindeki Prof. Pickering ile diğer görevlilerin, Kasım 1894'te, Mars'ın karanlık bir kesimi üzerinde, kendi kendini aydınlatan parlak bir nokta gördüklerini yazmaktadır. Astronomlarca muhtemel bir 'bulut' olarak nitelindirilen bu obje, Mars yüzeyinin tahminen 35 km. kadar yukarısında yer alıyordu. 1903 yılında, Prof. Lowell, Mars'ın aydınlık ve karanlık bölgelerini ayıran sınır üzerinde bir objeden bahsetmiş ve daha sonra, bu objenin 450 km. kadar ilerlediği rapor edilmişti; bunun da 'muhtemelen bir toz bulutu' olduğu açıklanıyordu. 1911'de Mars üzerinde, çok bariz bir şekilde görülen, parlak noktacıklar tespit edilmişti. Japon astronomu Saheki de, Mars yüzeyinde çok parlak bir parlama gözlemlemiş ve bunun bir atom patlaması olabileceği ileri sürülmüştü. http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/astronom-astronomlar-uzay-arastirma-enstutisu.jpg

"Son 200 yıldır; Mars, Merkür, Venüs, Güneş ve Ay yakınında yer alan ya da üzerlerinden geçen bir çok gizemli obje gözlemlenmiş ve dünya astronomlarının çoğu, gördüklerini rapor etmişlerdir. Bu raporların hepsini de bir kenara atmamız imkansızdır, çünkü gözlemlerin çoğu, birden fazla astronom tarafından yapılmış ve dünyanın her yanından benzer gözlemlere dair haberler gelmiştir. Bunları bir araya getirirsek; gezegenlerin, Güneş'in ve Ay'ın çevresinde dolaşan ve hepsi de kendi kendini aydınlatan gizemli objelerin mevcudiyetine dair güçlü bir kanıt oluştururuz. Bu objelerden bazıları hareketli yıldızlar gibi görünmüşler, daha başkaları ise; sabit bir ışık neşretmişlerdir; parlak objeler de görülmüştür, karanlık objeler de; kimi hızlıdır, kimi yavaş; her gözlemde de, bu gözlemlere yol açan ve onları yönlendiren belirli bir gizemli Zeka'nın Varlığı kendini göstermiştir.

"Güneş Sistemi dahilindeki Ufolar da, muhtemelen, kendi göklerimize nüfuz edenlerden farklı değillerdir ve onların faaliyetinin daha önemsiz olduğunu söyleyemeyiz. Aslında, astronomIarın raporları, gezegenimizin ziyaret edilişinin, bu Uzay Yolcularının Yüce Everensel Faaliyetinin sadece belirli bir bölümünü oluşturduğunu onaylar mahiyettedir. Onların ana planlarının bize açıklanacağı gün gelecek ve hayatın ne olduğuna dair bilgimizde meydana gelecek muazzam bir artış, bizlere çok şey kazandıracaktır.

"Şimdilik, hakiki bilgi ve anlayışın getireceği yeni özgürlüğe katılmaya hazır olmamız için, zihinlerimizi geleceğin enginliğine açmaya çalışmak ve buna göre plan yapmak, bizlerin, hepimizin elindedir. İşaretler şimdiden belirgindir ve her yeni gün, taze kanıtlar getirmektedir. Ön yargı ve inanmamazlık, karanlık çağlara aittir; göklere baktığımızda, daha şimdiden, yeni doğan Güneş'in ilk pırıltılarını görebiliriz ve o gün tüm görkemiyle gelip çattığında, yeni mücadeleyi kabullenmeye hazır olduğumuzdan emin olmalıyız."

Bruce Cathie bu satırları. 60'11 yılların sonlarında yazmıştı. Daha sonraki yıllarda Mars'a gönderilen uzay araştırma araçla­rı, bu gezegen üzerinde yer alan ve ancak zeki varlıkların elinden çıkmış olabilecek çok ilginç 'kalıntılar'la ilgili fotoğraflar gönderdiler:

Uzay inceleme aracı Mariner 9'un 13 Kasım 1971'den, 27 Ekim 1972'ye kadar Mars'tan Dünya'ya gönderdiği çeşitli fotoğraflar arasında, Mars'ın güney kutbu bölgesinde yer alan ve dünyadaki kadim uygarlıkların kalıntılarını andıran ilginç formasyonları gösteren resimlere rastlandı. Fotoğraflar, ancak 1977 yılında yayımlandı . Geometrik bir düzen içerisinde, birbirlerini dik açılarla kesen bu formasyonlara NASA'daki bilim adamları 'lrıka Kenti' adını verdiler. Resimdeki görüntü, gerçekten de, bir İnka kentinin yıkıntı halindeki duvarlarının, havadan çekilen fotoğraflarına benziyordu. Fotoğrafı inceleyen astronomlar için ilginç olan husus, doğada 90 derecelik açılara son derece nadir rastlanıyor olmasıdır.Dolayısıyla da 'ınka Kenti'nin zeki bir faaliyetin ürünü olması gerekmektedir. Dahası, Mars'ın, Cydonia adı verilen bölgesinde, bizim piramitlerimize benzeyen 'kalıntılar' vardır . Bu Mars piramitleri 1976 yılında Viking tarafından tespit edilmiştir ve yaklaşık 1000 m.lik bir taban kenarı uzunluğuna sahiptirler. Dahası, bu 'piramit kenti'nin yaklaşık 9 km. doğusunda, şimdiye kadar Mars üzerinde keşfolunan en ilginç obje yer almaktadır: Bu, tam anlamıyla bir insan yüzüne benzeyen ve daha ziyade bir bayanın simasını andıran bir yapıdır. Bu yüzdeki gözler, burun ve ağız öylesine simetriktir ki, bunun doğal bir formasyon olma ihtimali kesinlikle ortadan kalkmaktadır. Hatta bu yüzün çevresinde, itinalı bir 'saç tuvaleti'nin bulunduğunu dahi söyleyebiliriz! Bu 'Mars çehresi' yaklaşık 1;5 km. uzunluk ve genişliğinde olup, yüksekliğinin de 550 m. kadar olduğu tahmin edilmektedir.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/Avustralya-bayrak-resimleri.jpgAvustralya'da Sürekli Ufo Olayı GözlemiUfoların aynı yöre üzerinde sürekli olarak ve ısrarla ortaya çıkmaları, zaman zaman görülen bir durumdur. İşte 25.4.1980 tarihli gazetelerde, Avustralya'daki St.George kasabasının bu çeşit uzun süreli Ufo gözlemlerine sahne olduğundan söz ediliyordu:

Son 10 yıldır, Avustralya'ya korku salan uçan dairelerin sırrının bir türlü çözülemediği bildiriliyor. Yıllardır saatle kurulmuş gibi düzenli aralıklarla ortaya çıkan bu uçan daire, geliştirilen bütün mücadele yöntemlerine rağmen, bir türlü ülkeyi terk etmiyor. Uçan dairenin en çok, bin nüfuslu St.George adlı bir küçük kasabada görüldüğünü belirten yetkililer, uçan dairenin bu yörede görülmeye başlamasından sonra, özellikle otomobillerin elektrik sistemlerinin bozulmaya başladığını kaydediyorlar. Bu arada, mahalli gazetenin muhabirieri ile kasabanın önde gelen bir çok kişisi de uçan daireyi gördüklerine dair yeminli ifade veriyorlar. Böylesine çok sayıda kişinin, varlığından bir an bile kuşku duymadığı uçan daireye karşı herhangi bir etkin önlem alınabilmiş değil.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ufo-isiklari-isik-resimleri-ucan-daireler.jpgUfoların Işık Sinyalleri ve HareketleriUfolar kuvvetli ışıklar neşrederler ve renkleri ile ışık şiddetlerini değiştirebilirler. Bu değişim, hızdaki ya da uçuş yönündeki bir değişiklikle eş zamanlı olarak cereyan edebilir. Ufoların Işığının, bu araçların sevk sistemiyle bir şekilde ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Ufolar, ayrıca, gözlem yapma ve haberleşme amaçlarıyla da ışık kullanıyor gibidirler; çevrelerindeki ışık değişimlerine karşı duyarlıdırlar ve tepki gösterirler. Ufolardan neşrolan ışınlar, çoğunlukla, aynen bir projektör gibi, çevreyi taramak için kullanılırlar. Ufolar, sık sık, tek bir ışın neşrederler; ancak, çoklu ışınlara da rastlanmıştır. Özellikle, projektör benzeri ışıkların neşredildiği UFO vakaları çok yaygındır. Birbirlerine ışık sinyalleri veren Ufolara ilişkin vakalar ise oldukça enderdir.Ufolar, kendilerine örneğin sinyal veren bir spot ışığı tutulduğunda şu şekilde tepki gösterebilirler:

a - Sinyal kaynağına doğru güçlü bir ışık yöneltir;

b - Sinyale, kendi ışığını yakıp söndürmekle karşılık verir;

c - Kendi ışığını söndürür, renk değiştirir, çok parlak bir hale gelir ya da 'zom etkisi' oluşturur, yani cesametini arttırır. Genellikle de çok kısa bir süre içinde eski cesametine döner;

d - Ya sinyal kaynağına doğru, ya da uzaklaşacak şekilde hareket etmeye başlar. Çoğunlukla, sinyal kesildikten sonra eski pozisyonlarına dönerler.http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/almanya-resimleri-alman-ulke.jpgPolaroid Kamera ile Ufo Resmi Çekilmesi

11 Aralık 1980 günü, Almanya'nın Lamptertheim-Hessen ormanlarından arabayla geçmekte olan iki kişi, yeni alınan bir SX-70 Polaroid kamerayı denemek isterlerken, aniden bir çıngırak sesi duymuşlar ve camdan baktıklarında, gökyüzünde uçan tuhaf bir obje görmüşlerdi. Ve zaten hazır olan kamerayla, metalik görünüşte, yaklaşık 40 m. çapında, disk biçiminde ve geniş kubbeli olan bu Ufonun son derece belirgin bir fotoğrafını çekmişlerdi.http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/televizyon-kumanda-resim-animasyon.jpgUfo Olayı ve Televizyonları Etkilemesi29 Haziran 1976 tarihli Amerikan National Enquirer gazetesinde, 'Dehşet Verici Ufo Saldırısı' başlığı altında, Ufoların televizyonların çalışışını etkilemesine ilişkin bir Ufo vakası anlatılıyordu: 71 yaşında, 30 yıllık polis memuru George V. Wheeler, başından geçenleri şöyle anlatıyor: "22 Nisan gecesi, Tuttle tepesi üstünde garip bir turuncu ışık gördüm ve yangın sandım. Telsizle haber verdikten sonra ışığın yanına gittim. Vardığımda 53 m. genişliğinde, 10 m. yüksekliğinde, gümüş renkli, tepesinde parlak turuncu ışık bulunan bir büyük obje gördüm. Araç bu sırada birden yükseldi ve şimşek gibi mavi bir ışık neşretti." Gözlem sırasında şok geçiren Wheeler, olaydan 4 dakika sonra David Moots tarafından bulundu. Bu süre içinde olayı gören 3 kişi de benzer ifadeler vermişlerdir. O gece bölgedeki televizyon alıcıları susmuş, evlerdeki elektrik donanımları türlü aksaklıklar göstermiştir. Olayın kahramanı polis memuru, 2 hafta hastanede kaldıktan sonra, şoktan ancak kurtulabilmiştir. Memurun arabasındaki yeni takılmış bujiler de yanmıştır.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ufo-inis-izleri-pistleri-ucan-daireler.jpgUfoların Fizik Etkileri ve İniş İzleriUfoların 'fizik etkileri'; yere konarken yerle temas sonucunda oluşturdukları, elle tutulabilir 'fizik izler', bitkiler ve ağaçların kavrulması ya da kuruması, hayvanların anormal davranışlar göstermesi, gözlemcilerde geçici felç, uyuşukluk, sıcaklık hissi ve diğer rahatsız edici durumlar ortaya çıkması gibi hususları kapsar. Ufoların EM (elektromanyetik) etkisi ise; otomobillerin durmalarına ve tüm elektrik sistemlerinin işlemez hale gelmesine, geniş bir çevrede elektriklerin kesilmesine, radyo, televizyon ve telefonların çalışmamasına .ya da anormal bir şekilde çalışmalarına, pille çalışan kameralann çalışmaz hale gelmesine yol açmaktadır. Ancak, etkisi, mekanik sistemlerin işleyişinde de ortaya çıkmaktadır. Örneğin; manyetik olmayan alaşımlardan yapılmış mekanik saatlerin durması, bazı aletlerin çarklarının dönmemesi, mekanik düzenli kameraların işlememesi gibi. Ufo fenomeni; sanki, enerji çekme ve özellikle de elektrik enerjisini çekme yeteneği göstermekte ve tüm kinetik gücü felce uğratmaktadır. Ufoların iniş mahallerinde görülen fizik izlere gelince, bunlar da çok çeşitli olabilir: Toprakta ya· da toprak üzerindeki bitki örtüsünde ortaya çıkan, daire ya da elips biçiminde bir basıklık ya da yanmış bir alan; Ufo iniş takımlarının yerde açtığı, bir üçgenin uç noktalarını oluşturan çukurlar. toprağın kimyasal yapısında meydana gelen değişiklik; gene daire biçiminde dizilmiş taş, vs. gibi unsurlar; vb.

Bilim adamı Stanton T. Friedman da bu konuda şu açıklamayı yapmaktadır: "Bütün vaktini Ufo konusunun araştırılmasına harcayan bir nükleer fizikçi ve Amerika'daki tek uzay bilimcisi olarak, John Keel gibi bazı yazarların, Ufoloji'nin, Parapsikoloji'nin bir dalı olarak ele alınmasına ilişkin önerilerine şiddetle karşı çıkıyorum. Fiziki bir bilim olarak, Ufoloji ile Parapsikoloji arasında sınırlı bir geçiş olduğunu inkar etmeyeceğim. Ne var ki, örneğin; biyologların istatistiği kullanmaları, biyolojinin istatistiğin bir dalı olduğu anlamına gelmez. Kanımca, Ufoların bilimsel etüdü, diğer yeni araştırma çabalarının herhangi birine nazaran, fizik Kainatımızın nasıl işlediği hakkında daha fazla yeni bilgiyi ortaya çıkaracaktır. Bilimsel ufo araştırmaları; mekan, zaman ve maddenin fiziği; araçların sevkine ilişkin yeni metodlar; enerji üretme ve kullanmanın yeni yolları; felsefe, din ve kişisel ile uygarlıklar arası ilişkilerde yeni anlayışlar hakkında bize yeni enformasyonlar sağlayacaktır. Ufolojiyi Parapsikolojinin bir par­çası haline getirmek yanlıştır.Bu tür bir yaklaşım, günümüzün, Ufoları başka güneş sistemlerinden gelen, zeki varlıklarca kontrol edilen, gerçek ve üç boyutlu araçlar olarak düşünmemizi oldukça mümkün kılan gelişmiş teknolojisi hakkında, elimizdeki muazzam miktardaki doneleri kaale almamaktadır. Bir çok kimsenin, yakındaki yıldızlara yapılacak, gidiş geliş süresinin 50 yıldan az olduğu yolculukları; yüksek hızlarda 90 derecelik dönüşleri; sonik patlamalar yerine, araçların çevresindeki iyonize hava plazmalarıyla ilgili renk değişimlerine yol açacak, yüksek hızdaki atmosfer uçuşlarını imkan dahiline sokan bu yeni teknolojiye aşina olmadığına şaşmamak gerek. Ufolarla ilgili fizik kanıtlar hakkında enformasyon edinmek isteyenlere, T. Phillips'in 1973'te MUPON'un 4 üncü yıllık sempozyumuna sunduğu 'Iniş Izleri: Ufo Için Fizik Kanıtlar' adlı tezini okumalarını tavsiye ederim. Bu önemli tezde, tam 34 ülkedeki 500'ü aşkın Ufo iniş izleri incelenmektedir. Ben şahsen, ileri seviyedeki bir uygarlığın parapsikolojik teknikleri kullanacağından eminim. Ancak, geçmişteki teknik gelişmeyi etüd ettiğimizde açıkça görülüyor ki, teknik gelişim, ilgili konularda önceden belirlenemeyen bir şekilde farklı uygulamalar yapmakla ortaya çıkmaktadır. Teknolojik bir bilgi dağarcığı olmayan bir çok kimsenin Ufoları bir tür 'maji'yi temsil ediyormuş gibi düşünmeleri, pek şaşırtıcı olmasa da, eldeki donelerin incelenmemesi için bir özür teşkil etmez."http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ufo-olaylari-resimleri.jpgUfo Olaylarındaki Gizemli PatlamalarYeni Zelandalı Harold Fulton'un derlediği Civilian Saucer Investigation (NZ) Magazinedergisinde, 1957 yılında yayımlanan bir rapor, aynen şöyleydi: "Gizemli Patlamalar ve Uçan Daireler: Son 10 yıldır, çeşitli zamanlarda, dünyanın her yanındaki kaynaklardan, insanı hayrete düşüren ve sebebi açıklanamayan patlamalara dair haberler gelmektedir. Bu patlamaların çoğunun meydana geldiği sırada, canlı ışık parlamaları oluşmuş ve sık sık da, aynı anda, mahiyeti meçhul uçan objeler görülmüştür. Bu patlarnalardan bazılar. 80 km. ötedeki bölgeleri dahi sarsmıştır. İnceleme yapan yetkililer, boşu boşuna bir 'suçlu' ya da patlama sahasında kanıtlar aradıktan sonra, akla gelebilecek tüm doğal sebeplerden hiç birinin geçerli olamayacağı sonucuna varmışlardır.Çoğunlukla, bu patlamalar, ses duvarını aşan uçakların çıkardığı gürültüye benzer bir şekilde, havada oluşuyormuş gibi görünmekte, fakat bazen de, sanki yer seviyesinde ya da yere yakın bir yerde meydana gelmektedirler. Bu gizemli olayların olduğu tarihlerde, çoğu kez gökyüzü' tamamiyle açık olduğundan, hava şartlarından şüphelenmek de imkansızlaşmaktadır. Yeni Zelanda da, mahiyeti meçhul patlamalardan kendine düşen payı almış, bunlardan en güçlü iki patlama, gündüz vakti, 80 km. genişliğindeki sahaları sarsmıştır. 19 Mart 1954 günü, iyi bir havada, bir dizi göksel patlama Nelson yöresini ve 6 Şubat 1955'te de Greymouth yöresini yerinden oynatmıştır. Her iki patlama sırasında da ıştk parlamaları ve hızla yol alan Ufolar görülmüştür. En son patlama olayı ise; 22 Mart 1957 gecesi Auckland'da meydana gelmiştir. Bu son olay, ötekiler kadar geniş kapsamlı olmasa dahi, Merkezi Polis Karakolu'nu iyice sarsmış ve aynı anda gene bir ışık parlaması görülmüştür." Fulton, 26 Mart 1957 günü Merkezi Polis Karakolu'na başvurduğunda, patlamanın sebebinin açıklanamadığını öğrenmiştir.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ufo-resim-ucan-daire-uzay.jpgUfo Olayları ve Kitle Halüsinasyonu Sorunu

1966 Baharında, Arizona, Tucson'daki KCVB radyo istasyonunda Ufolar hakkında bir dizi program yayınlanmıştı. Bu programa katılan yabancı bilim adamları arasında, Brezilyalı gastroenterolog Dr. Dlavo T. Fontes de vardı. Rio de Janeiro'daki Ulusal Tıp Okulunda öğretim üyesi olan ve bir kaç hastanenin danışmanı olarak çalışan Dr. Fontes, Ufolar konusunda yaptığı konuşmayı şu sözlerle bitirmişti: " ... Kendi ülkem olan Brezilya da 1954 Ufo akınından kendine düşen 'payı almış ve Brezilya'da yüzlerce Ufo gözlemi yapılmıştı. Bu durum, Ufo fenomenının gerçek olduğuna dair beni ikna etmeye yetti. .. Gerçek bir bilimsel araştırma başlatılabilene kadar, boş zamanımı Ufo araştırmalarına vakfetmeyi bir vazife bildim. Artık, ağaç seviyesinin altına kadar alçalan bu kadar çok objenin gözlemlenmesi sonucunda, mahiyeti bilinen objelerin gerilimli şartlar altında görülerek yanlış yorumlandıkları şeklindeki eski açıklamalar geçerli değildir.

Bu durumda, ortada sadece 2 seçenek kalmaktadır:

1- Ufolar, aşina olmadığımız özellikler gösteren, fizik mahiyette, maddi fenomenler ya da makinalardır;

2- Telkin sonucunda ortaya çıkan fenomenlerdir. Eğer Ufo fenomenleri, telkin ve tesir altında ortaya çıkıyorlarsa, bu taktirde, gözlemcilerin çoğu da psikozlu kimseler olmadığına göre, çok özel türden halüsinasyonlar olmaları gerekir.İncelediğim Ufo olaylarında, tanıkların sürekli kişilik bozukluğu gösterdiklerine dair hiç bir kanıt yoktur. Ancak, halüsinasyon olgusunun, sadece bireysel Ufo olayını açıklayabileceğini kabul edebiliriz. Birden fazla kişinin tanık olduğu gözlemleri etüd ettiğimizde ise; o zaman bu sorun değişik bir veçheye bürünecektir. Psikyatrlar, gözlem ve deneyler sonucunda, farklı kişilerin gerilimli durumlara karşı farklı tepkiler gösterdiklerini kanıtlarnışlardır. Diğer bir deyişle, aynı gerilimli durumlara maruz kalan değişik kişilerin, aynı halüsinasyonları deneyimlemeleri imkansızdır. Farklı tanıkların, gerilimler karşısında çözülme noktaları hiç bir zaman aynı olmaz ve tepkilerinin niteliği ile şiddeti birbirinden tamamiyle farklı olacaktır. Ayrıca, aynı Ufonun, değişik yerlerde bulunan ve birbiriyle hiç bir irtibatı bulunmayan değişik gözlemci gruplarınca görüldüğü vakaları gözününe aldığımız taktirde, psikolojik açıklama da çürümektedir: Çünkü bu durumda sadece Ufo halüsinasyonunun gerçekliğini değil, Ufo halüsinasyonunun bir grup insandan bir diğerine psikozlu aktarımının gerçekliğini de kabul etmek zorunda kalacağız ki; bu, Ufoların fizik gerçekliğinin kabul edilmesinden çok daha fantastik ve bilimdışı bir olgu olacaktır. Diğer bir deyişle, Ufo fenomeninin bir fizik realite olarak mevcudiyetini kabul etmek zorundayız.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/bulut-seklinde-ucan-daire-ufo.jpg

Ufoların Tespit Edilen Bazı ÖzellikleriAmerikan National Enquirer gazetesinin 27 Ocak 1981 tarihli sayısında, araştırmacıların Ufoların şu özelliklerini tespit ettikleri açıklanıyordu:1 - Ufolar, çoğu kez, her gözlemeye insanı şaşırtacak derecede farklı gözükürler. Çünkü, parlak ışıklardan, altın saçlı uzaylılara kadar, istedikleri her görüntüyü projekte edebilirler.

2 - Ufolar, gökyüzünü muazzam hızlarda katedebilir, imkansız olan 90 derecelik dönüşler yapabilir ve istedikleri an ortadan kaybolabilirler. Ufolar, radar üzerinde izlenmişler, özel teçhizatla fotoğrafları çekilmiş ve hassas cihazlarla tespit edilmişlerdir.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ufo-resim-nasa-picture-nasa-ufos.jpg

Ufoların Geldikleri Yerler ve Uzay Üsleri50'Ii yıllarda Deniz Kuvvetleri Havacılık Dairesi'nin Teknik Bilgi Bölümünde şef olan Deniz Binbaşı Alvin E. Moore, daha sonra da CIA'de görev almış ve emekliye ayrıldığında, Ufo konusu üzerinde 25 yıl süresince yaptığı çalışmaları 'Uzaylıların Gizemi' adlı bir kitapta derlemişti.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Moore, bu kitabın giriş bölümünde, aşağıdaki ilginç açıklamaları sunuyordu:

1 - Uzaylılar, onbinlerce yıldır Dünyanın yüzeyine gelmekte ve burada gözlemler yapmaktadırlar.

2 - Uzaylılardan bazıları, muhtemelen, Ay'daki yeraltı tesisleri ile Mars, Mars'ın uydusu Phoebus, Jüpiter ve Astereoidler'de yerleşiktirler. Fakat, 1946'dan beridir dünyaya gelmekte olan binlerce Uzaylının çoğu, muhakkak ki, Dünya'nın yakınında yer alan Üslerden, yani Dünyanın yukarılarında yerleşik olan Gök Adalarından geliyorlar. Muhtemelen, bir kısmı da Dünyanın içindeki boşluklardan ve daha başkaları ise, okyanusların belirli bölgeleri altında bulunan üslerden gelmektedirler.

3 - Anlaşıldığına göre; Gök-Adaları, Dünyanın çevresinde, bir kaç kuşak ya da zincir halinde yörüngeye oturmuş bulunmaktadırlar. Bunun belirtilerine, muhtemelen jet akımları ve met-cezir kuşakları ile burçlar kuşağı ışığında rastlıyoruz.

4 - Gök-Adaları ile Uçan Dairelerin, göksel kimyevi maddeleri ile elektrostatik mahiyetteki, yerçekimi benzeri güçleri, Dünya üzerinde bir çok etkilere yol açmıştır.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/uzay-resimleri-uzaydan-dunya-bulutlar.jpg

Himaye Faaliyeti ve Etherik Uzay KentiBatı Yarıküresi Ufo Orduları Komutanı Venüs'lü Ashtar ile Galaktik Konsey'in Himaye Faaliyetinden Uzaylı Albay Avalon, çeşitli tarihlerde Amerikalı hassas kişi Bn. Tuella'ya verdikleri mesajlarda çok önemli bilgiler aktarmışlar ve bu arada, aşağıda bir zamanda özgürce giderler. Ancak, Işığın Güçleri'nin planetin üzerinde sevk ve idare edilmesinde, her iki Kadro arasında tam bir işbirliği ve koordinasyon vardır. Yüce Varlıklar'ın çoğu, zaman zaman, Uzay Gemilerinde Uzaylı Kardeşlerle birlikte seyahat etmekte ve bir çok Konsey'de onlarla bir araya gelmektedir.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ABD-eski-Baskani-Carter.jpgABD Başkanı Carter'ın Uzaylılara Mesajı

A.B.D. eski başkanlarından J. Carter'ın ,Voyager uzay araçlarıyla yazılı halde uzaya gönderilen mesajı:

"Bu Voyager uzay aracı, Amerika Birleşik Devletleri tarafından inşa edilmiştir. Biz, Dünya planetini iskan eden, 4 milyarı aşkın beşer arasında, 240 milyon beşerden oluşan bir topluIuğuz. Biz, beşerler, hala daha ulusal devletlere bölünmüş olmamıza rağmen, bu devletler hızla, dünya çapında olan tek bir uygarlık haline gelmektedirler. Bu mesajı Kozmosa gönderiyoruz. Bu mesajın, uygarlığımızın iyice değişeceği ve Dünyanın yüzeyinin büyük ölçüde değişikliğe uğrayacağı 1 milyar yıl sonrasına kadar mevcudiyetini sürdürmesi muhtemeldir. Samanyolu Galaksisi'ndeki 200 milyar yıldız arasında, bazıları -belki de bir çoğu- meskun gezegenlere ve uzayda yolculuk yapan uygarlıklara sahip olabilirler.Bu tür bir uygarlığın Voyager'in yolunu kesmesi ve bu kayıtların içeriğini anlayabilmesi halinde, mesajımız şudur: Bu, uzaktaki küçük bir dünyadan bir armağandır; seslerimizden, bilimimizden, görüntülerimizden, müziğimizden, düşüncelerimizden ve duygularımızdan oluşan bir hatıradır. Bir gün, karşı karşıya olduğumuz problemleri çözmüş olarak, bir Galaktik Uygarlıklar Topluluğu'na katılmayı ümit ediyoruz. Bu kayıt, ümidimizi ve kararlılığımızı ve engin ve ürkütücü bir Kainat'taki iyi niyetimizi dile getirmektedir."Jimmy Carter

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı

Beyaz Saray,

16 Haziran 1977http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/Birlesmis-Milletler-eski-Genel-Sekreteri-Kurt-Waldheim.jpgBM'den Uzaylılara Gönderilen Mesaj

Birleşmiş Milletler eski Genel Sekreteri Kurt Waldheim'ın, Vayager uzay araçlarıyla ses kaydı halinde uzaya gönderilen mesajı:" Dünya planetinin beşeri sakinlerinin hemen hemen tümünü temsil eden 147 üye devletten oluşan bir kuruluş olan Birleşmiş Milletler'in Genel Sekreteri olarak, planetimiz halkı adına selamlar gönderiyorum. Sadece barış ve dostluk arayarak, bizden istendiğinde öğretmek, eğer şanslıysak öğrenmek üzere, Güneş Sistemi'nden çıkarak, Kainat'a doğru adım atıyoruz. Planetimiz ile sakinlerinin tümünün, bizi çevreleyen muazzam Kainat'ın küçük bir parçasından ibaret olduğunu gayet iyi biliyor ve bu adımı tevazuyla ve ümitle atıyoruz."

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/Benjamin-Creme.jpg

Uzaylılar ve Araçları Hakkında Genel BilgilerAşağıda, İngiliz okült bilimcisi Benjamin Creme'in, yakın yıllarda Ufolarla ilgili olarak kendisine yöneltilen çeşitli sorulara verdiği ilginç cevapları okuyacaksınız:

S- Ufolar ile Ustadlar arasında herhangi bir ilişki var mıdır?

C- Tüm planetlerin bütün Hiyerarşileri irtibat halindedirler. Bu planetin Hiyerarşisi, öteki planetlerin Hiyerarşileri ile telepatik olarak sürekli irtibat halindedir. Tüm planetlerin meskun oldukları bir gerçektir. Bunlar bizim, fizik bir beden içinde tanıyabileceğimiz varlıklarca iskan edilmiş olmaları gerekmez; örneğin, Mars ve Venüs'teki varlıklar etherik maddeye bürünmüşlerdir ve Ufolar aslında etherik maddedendirler.Onları gördüğümüzde ya da yere indiklerinde, o etherik maddenin vibrasyon hızını geçici olarak daha düşük bir hıza indirirler ve böylece onları katı fizik haldeymişler gibi görebiliriz. Bir Marslı ya da Venüslü ile karşılaştığınız taktirde, şu anda bu odada bir tane olabilir, herhangi birimizden farksızmış gibi görüneceklerdir. Bu durumda, fizik plan üzerindeki geçici bir tezahür sözkonusu olacaktır. Bu güneş sistemi dahilindeki tüm Hiyerarşiler'in birlikte çalışmalarından ötürü, Ufolar ile Ustadlar arasında kesin bir ilişki vardır. Ufo dediğimiz, daha yüksek planetlerden gelen Uzaylıların araçları, beşeriyeti bu önümüzdeki dönem için hazırlayarak, Dünya Öğretmeni için bir spiritüel platformun inşasında son derece belirgin bir rol oynamaktadırlar. Aslında 2 nci Dünya Savaşı'ndan bu yana, bu planetin selametle korunmasına birinci dereceden katkıları olmuştur. Savaştan sonra, bir kaç kez, beşeriyeti imha edebilecek ve aslıda planetin kendisini yekpare bir varlık olarak mahvedebilecek olan büyük bir savaş çıkartmak suretiyle planeti yok etmenin eşiğine geldiğimiz oldu.Uzaylılar, bu planetin çevresine, onun bütünlüğünü sağlayan ve kozmik astral plandan gelebilecek aşırı bir güç neşriyatına, yani negatif kozmik kötülüğüne karşı koruyan büyük bir Işık halkası yerleştirdiler. Bu planetin üzerindeki şer güçleri, enerjilerini, kozmik astral plandan edinirler. Bu negatif enerjinin planete büyük miktarlarda neşrolmasına karşı korunmaktayız. Bizim Hiyerarşimizde bu faaliyette asli bir roloynar. Uzaylılar ile Üstadlar çok yakın işbirliği içerisinde çalışırlar. Uzaylılar, Evrensel Yasalar üzre faaliyet gösterirler; hem enerji ekonomisi, hem de yasalar bakımından. Ufolar bu dünyanın işlerine hiç karışmazlar. Bunun hepsi de, enerjinin kendisi ve enerji dağıtımı son derece ciddi bir kontrol altında tutularak, yaşa uygun olarak yapılır. Önümüzdeki aylarda ve bir kaç yıl boyunca, Dünya Öğretmeni'nin ortaya çıkışına ve Hiyerarşinin bu sırada sürüp giden dışa dönük tezahürüne hazırlık olarak, dünyanın her yanında Ufo faaliyetinde halihazırda meydana gelmekte olan muazzam bir artış göreceğiniz kehanetinde bulunuyorum.

Uzaylılar ve Hiyerarşi, çok yakın ve uyumlu bir ilişki içinde çalışmaktadır. Uzaylılar, dünyamıza beşeriyetin dönüştürülmesinde ve planetin, yekpare bir varlık olarak, ayakta tutulmasında büyük bir etkisi olan muazzam kozmik enerjiler neşrederler. Onların faaliyetleri süreklidir ve sonu yoktur ve hepimizin onlara büyük bir şükran borcu vardır. Uzaylılar bilimselolarak öylesine ileri bir seviyededirler ki, bize vereceklerini şu anda kullanamazdık. Uzaylıların bilgisini teknik ve bilimsel bir seviyede kullanmaya hazır olmamız için 75 ile 125 yıl arasında bir süre gereklidir. Fakat önümüzdeki bu dönemde, şimdilerden başlamak üzere, Uzaylılar'a karşı tavrımızda tam bir yeniden yönlenmeye tanık olacaksınız. Geldikleri yere dair gerçeği kabul edeceğiz.Tüm planetlerin meskun olduğunu, tüm planetlerde kendi Hiyerarşilerinin bulunduğunu ve bu Hiyerarşilerin de irtibat halinde olduklarını kabul edeceğiz. Uzaylılarla kardeş ve dost olduğumuz, tek bir bütün sistem, yani Güneş Sistemi dahilinde birbirimizle kardeş olduğumuz, bazılarımız daha ileri ve bazılarımız da daha geri seviyelerde olmak üzere, hepimizin evrimsel gelişimin farklı etaplarında yer aldığı gerçeğini kabul edeceğiz. 'Giderek, Kozmik Kardeşlikteki bir zamanlar sahip olduğumuz yerimizi alacağız. Beşeriyet şuurlu olarak, kendisini, bu gezegenler arası kardeşliğin bir parçası olarak görecektir. Uzaylılarla birlikte çalışacağız ve zamanı geldiğinde, yani bilimimiz, Hiyerarşi Üstadlarının uyarmaları sonucunda, uzaylıların bize gösterebilecekleri şeyleri kullanabileceğimiz noktaya ulaştığımızda, dünyaya gelecek ve bizimle birlikte daha uzun süreler dahilinde yaşayacak ve çalışacaklar ve o yüce, İlahi bilimlerini, ki onların ki gerçekten de ilahi bir bilimdir, dünyada açığa çıkaracaklardır.

S – Nasıl oluyor da Ufolar ortaya çıkıp, tekrar ortadan kaybolabiliyorlar?

C - Ufolar ile ilgili olarak unutulmaması gereken önemli bir husus da, onların etherik mahiyette olmalarıdır. Uzaylılar, etherik fizik maddedendirler, yoğun fizik maddeden değil. Bizim gördüğümüz, onların, kendilerinin ya da araçlarının vibrasyonel hızını geçiçi olarak onları görebileceğimiz ve bilebeceğimiz bir seviyeye indirme yeteneklerinin sonucudur. Bu, Ustadların da yapabilecekleri birşeydir. Maddeye hakim olanlar bunu yapabilirler. Sanırım, nasıl yapılacağını bildiğiniz taktirde bu hiç de zor bir şey değildir! Nasıl yapılacağını bilmek yeter!

S - Uzaylılar bize bakacaklar mı?

C- Bakmak sözünün pek yerinde olmadığını söylemeliyim. Onlar, bizi, Karmik Yasaya uygun olarak, himaye ederler. Tabi, bir yere kadar; daha ötesine karışmazlar. Fakat, dünyadaki inisiyeler ile müritlerinin faaliyetleri olmasaydı, Uzaylılar dünyanın gidişatına karışmaları için kendilerine verilen Karmik haktan yola çıkarak pek bir şey yapamazlardı. Ancak, Dünya Öğretmeni ile Hiyerarşinin Kıdemli üyelerinin dış dünyadaki faaliyetleri sonucunda Uzaylılar ile çok daha yakın ve açık bir ilişki imkanı dahiline girmektedir.

S - Uzaylıların kötü olanları var mıdır?

C - Planetler iki türlüdür: Kutsal planetler ile kutsalolmayan planetler. Dünya kutsal planetlerden biri değildir. Dünya, 4 üncü Döneminin ya da diyebilirsiniz ki, 4 üncü enkarnasyonun ortalarında olup, kozmik açıdan beşerin 3 üncü yada Tranfigürasyon İnisiyasyonuna tekabül eden o Yüce Kozmik İnisiyasyondan henüz geçmemiştir. Bir beşer, Hiyerarşinin bakış açısına göre; birinci sayılan o 3 üncü Inisiyasyondan geçene kadar gerçek bir İlahi varlık değildir. Aynı şekilde, Kozmos'taki bir planet, o planetin loqosu bu Inisiyasyonu daha yüksek seviyede tekabül eden Inisiyasyondan geçene kadar kutsal bir planet değildir.Mars, üzerinde üç seviye ya da bölge, diyelim ki A, B ve C bölgeleri bulunan bir planettir. A bölgesi, çok ileri seviyeden olup, gerçekten de son derece ileri seviyeden varlıkları barındırır. Bölgesinde oldukça ileri seviyede olan varlıklar bulunur. C bölgesi ise; karanlık bir gecede karşılaşmayı istemeyeceğiniz varlıklara sahiptir! Her halükarda, oradaki kötülük türü bu planet üzerinde rastlanan cinsten değildir. Çünkü Mars planeti, bir bütün olarak, söz gelimi Tanrı'nın İradesi'nin ana görüşü dahilinde yer alır. Mars da orta dönemde, yani 4 üncü Döneminde olup kutsal bir planet değildir. Dolayısıyla da kötülük orada da vardır.Mars, bizim olmadığımız bir şekilde, şuurlu olarak Yol'un üzerindedir. Hiyerarşi temas halindedir ama, bu planetin yani dünya üzerindeki beşeriyet, bir bütün olarak.Uzaylılarla muhakkak ki teması kaybetmiştir. Biz, Uzaylılarla temas kurmamız bir yana, öteki planetlerin meskun olduklarına dahi inanmıyoruz. Ne var ki, bu temas zihin ortamı vasıtasıyla mümkündür. Eğer şuur yeterince yüksekse, ortak bir unsur oluşturan zihin vasıtasıyla kozmosun her yanında temas mümkündür. Fakat, tabi, bu Kozmik Şuura sahip olanlar, ancak en yüksek seviyeden Varlıklardır. Telepati bir gerçektir; doğadaki, yaradılıştan olan bir gerçektir, beşerin varlığının doğal bir parçasıdır. Öteki planetlerde kötülük mevcuttur ama, oralarda, bu planetin üzerindeki kötülüğün hiç de kolaylıkla kontrol altına alınamadığı bir şekilde kontrol altında tutulur.

S- Örneğin, onlar bize karşı kötü hisler beslemezler, değil mi?

C - Evet, işlerini kendi çerçeveleri dahilinde ellerinden geldiğince yaparlar ama, biz de korunmaktayız; bütün bunlar yasalara tabidir. Bir zamanlar, çok yüksek seviyeden olduklarını düşünebileceğimiz planetlerden gelen oldukça karanlık varlıklar, kendi arzularına bağlı olarak buraya gelebilirlerdi. Bu varlıklar çok sayıda kişiyle temas kurdular ve bu bir süre devam etti. Bu temaslar sona erdirilmiş bulunmaktadır. Bu planet üzerinde yapılan temaslar yasalarla yönetilirler ve artık bireysel türden bu temaslar ortadan kalkmıştır. Bunu açıklamak zordur ve bu gerilim ve tip bakımından farklı olan bir kötülüktür. En kötü türden bir kozmik kötülük vardı ki, faaliyet halinde olup, daha yüksek seviyelere doğru taşmaya çalışır. Fakat her halükarda gezegensel vatandaşların çoğunluğu Tanrı'yla temas halindedirler. Yolu bilirler. Oralarda da kötü kişiler vardır ama, bir planet olarak yollarını kaybetmiş değillerdir. Biz ise yolumuzu kaybettik, sözün tam anlamıyla geriye gittik ve yardıma ihtiyacımız var. Uzaylılar da bize yardım etmektedirler.S- Öteki planetleri nasıl etkiliyoruz?

C- Gerçek şudur ki, bu planet ile bu planetin üzerindeki beşeriyet, Güneş Sisteminin tümünü kuşatan bir Kardeşliğin parçaları olup, birbiriyle yakın ilişki içindedirler. Bu planetten çıkan enerji, diğer bütün planetlere neşrolur ve diğer bütün planetlerden çıkan enerji de bu planet de dahil olmak üzere, tüm planetIere neşrolur. Bu, yakın bir karşılıklı enerji ilişkisidir. Bunu ve düşüncelerimiz ile eylemlerimizin önce bu planetin aurası üzerinde bir etki yarattığını ve onun da bu sistemdeki öteki planetlerin her birini etkilediğini idrak etmeliyiz. Bu planetten neşrolan ışık ve enerjinin nispeten düşük bir vibrasyonda olmasına yol açacak tarzda yanıt verdiğimiz taktirde Güneş sisteminin bir bütün olarak ilerleyişini engellemiş olmaktayız.

S- Bütün bu uzay araştırmaları ve Ay'a gidilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?

C- Uzay araştırmalarının çok olumlu olduğuna inanıyorum. Uzay araştırmaları; beşeriyete, büyük bir galaksinin, adına 'uzay' dediğimiz fantastik bir Varlığın içinde yer alan ufacık bir merkez olan devasa bir güneş sistemi dahilindeki küçücük bir merkezden ibaret olduğumuzun idrak edilme sürecini başlatma katkısında bulunmuştur. Bu idrak edişe doğru ilk adımımızı, uzay roketlerimizi Ay'a ve öteki planetlere göndererek atmış olduk. Kendimizi bir ailenin, bir parçası olarak idrak etmeye başlıyoruz ve genel olarak, Ufolar denilen olguya karşı duyulan yoğun ilgi de bunun bir veçhesidir. Beşeriyet, Kainatta yalnız olmadığını, Güneş Sisteminde yalnız olmadığını idrak etmeye başlamaktadır. Uzaylılar bizin kardeşimizdirler. Biz, Güneş Sisteminin tümünü kapsayan ve aynen bizim üzerinde yer aldığımız tezahür planının, yani fizik planın üzerinde bulunma mecburiyetinde olmayan bir ailenin bir parçasıyız. Aslında, farklı planetlerin madde veçheleri de değişir. Orneğin; Venüs'e gittiğiniz taktirde, hiç bir şey göremezsiniz. Venüs meskundur ama, bizim en yüksek seviyedeki etherik enerjimiz onların en düşük seviyedeki etherik enerjilerini oluşturur. Onlar, bizim bittiğimiz yerde başlarlar.

S- Amerikan NASA kuruluşu ile Sovyetler'in kirlenmeye yol açtıklarını ve dünyanın ekolojik dengesini bozduklarını sanıyordum, ne dersiniz?

C- Hayır. Aslında, hem Rusya'daki, hem de Amerika'daki uzay programlarının ilerleyişi, ancak ilgili bilim adamlarının zihinlerinin Hiyerarşi tarafından doğrudan etkilenmesi sayesinde mümkün olmuştur. Burada, sadece bizim Hiyerarşimiz değil, daha yüksek seviyedeki bazı planetlerin Hiyerarşileri de söz konusudur. Dolayısıyla, görüyorsunuz ki, bu süreç tamamiyle hiyerarşinin planladığı şekilde gerçekleşmektedir.

S- Dünyanın hükümetleri Ufolar gerçeğinden korkuyor ve bizi bu konuda karanlıkta mı bırakıyorlar?

C- Bay Carter'ın, seçim propagandası sırasında alışıla gelmiş seçim vaatlerinden olmak üzere, Amerika'daki Devlet Bakanlığı ile Savunma Bakanlığının elinde tuttuğu, gizlilik derecesiyle tasnif edilmiş olan enformasyonu açığa çıkarmaya söz vermiş olması ilginçtir ve şimdi bunun gizlilik derecesi kaldırılmakta olup, açığa çıkarılacağını sanıyoruz (bu, gerçekleşmemiştir). Bu atılım, UFO fenomeni hakkında Amerika'da mevcut olduğu kuşku götürmeyen muazzam miktarda bir enformasyonu havi dosyaları, ama muhtevaları değil, şahsen görmüş bulunuyorum.Ellerinde, deneyimleri hakkında konuşmaları yasaklanmış olduğunu bildiğim Hava Kuvvetleri Personelinin vermiş olduğu çok sayıda raporun bulunduğu kuşku götürmez. Resmi görüşe göre; Ufolar, bu ülkenin savunması için bir tehdit teşkil etmemekte ve dolayısıyla da hükümetin onlarla ilgilenmesi için bir sebep bulunmamaktadır.Bunun şu hususların kabulu anlamına geldiği muhakkaktır:a) Ufolar mevcuttur; b) Ufolar dosttur.Ufolar gerçeğinden korkmaktan ziyade, şarurım bu fenomen le nasıl başa çıkacakları konusunda gerçekten de ne yapacaklarını bilmemektedirler.

S- Bunun, uzayla kurulan yeni temasla bir şekilde ilgili olması sizce sözkonusu olabilir mi?

C- Evet, gerçekten de çok ilginçtir. Tüm planetlerin Hiyerarşileri birlikte çalışırlar. Istedikleri taktirde, sürekli olarak telepatik irtibat halinde bulunurlar. Ufolar, yüksek seviyeden bazı planetIerin araçları, esas olarak bir Spiritüel Misyon olan bir faaliyet üzre buradadırlar. Bu misyonun amacı da, Işığın Güçleri bir enerji dengesine erişene kadar bu planeti ayakta tutmaktır. Bu, başarılmıştır. 1956 ile aşağı yukarı 1959 sonları arasında, dünyanın kavşak noktasında yer aldığı bir dönem olmuştur. Dünyanın geleceği gerçekten de muallaktaydı ve Hiyerarşi ile yüksek seviyeden bazı planetlerin, özellikle de Mars ile Venüs'ün Hiyerarşilerinin harcadıkları tüm çabalar, bir anlamda planetin üzerinde patlamakta olan ve tırmanışa geçen kötülüğü dengelemek için kullanılmıştı. Bu, şer güçlerinin, Kova Burcu Spiritüel çağının başlatılmasını, Hiyerarşinin dış dünyada tezahür edişini ve Dünya Öğretmeni'nin ortaya çıkışını önlemek için gösterdikleri çabanın sonuncusuydu. Büyük miktarda olmak üzere, daha başka çalışmalar da yapılmıştır. Atmosferimizde, nehirlerimizde, sarnıçlarımızda ve okyanuslarımızda büyük miktarlarda bulunan ve aksi taktirde planeti zehirleyecek olan negatif nükleer radyasyon tesirsiz hale getirilmiştir. Planetimiz bir dereceye kadar zehirlenmiş bulunmaktadır ama, Uzaylı Kardeşlerimizin faaliyetleri olmasaydı, şu anda yaşanmaz bir halde olacaktı.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Resimler, Şekiller

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi1_clip_image002.gif

1896 yılında San Francisco civarında görülen 'Hava Gemisi'yle ilgili gazete küpürühttp://www.spiritualizm.com/ufogercegi1_clip_image002_0000.gif

Yüzbaşı Thomas F. Manteu Bir Ufoyu takip ederken ölen ilk pilot

(Fort Knox yakınında)http://www.spiritualizm.com/ufogercegi1_clip_image002_0001.gif

1908-1952 Önemli Ufo Olayları

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi1_clip_image002_0002.gif

Ünlü Ufolog, Dr. J. Alien Hynek. 33

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi1_clip_image002_0003.gif

19.9.1954'de NATO manevraları sırasında görülen UFO

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi1_clip_image002_0004.gif

1952-1970 Önemli Ufo Olayları

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi1_clip_image002_0005.gif

Fransız Jandarma Kuvvetlerinin 1973.-1975 Ufo dosyaları

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi1_clip_image002_0006.gif

Ekim 1976'da iran Jetleri Tahran üzerinde bir Ufoyu izlediler

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi1_clip_image002_0007.gif

27 Kasım 1978 Birleşmiş Milletler Genel Merkezindeki Ufo Toplantısı

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi1_clip_image002_0008.gif

Ufolog Brinsley Le Poer Trench (Clancerty Kontu)

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi1_clip_image002_0009.gif

18.10.1973'te A.B.D.nde Ufo Askeri Helikopter karşılaşması

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi3_clip_image002.gif

Aksaray'daki Ufonun görüntüsünü saptayan TRT Kameramanı Halil Komanova.

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi3_clip_image002_0000.gif

15 Aralık 1981 Aksaray gözlemi sırasında, araç üzerine ışık neşreden Ufo.

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi3_clip_image002_0001.gif

8 Ocak 1982 Yanyurt Köyü - Aksaray Gözlemi

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi3_clip_image002_0002.gif

Aksaray ve civarı genel konumu ve Ufo iniş yerleri. (Ölçeksiz olup, kroki mahiyetindedir.)

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi3_clip_image002_0003.gif

Topakkaya iniş Olayı sırasında Ufonun yaptığı 'yaprak hareketi'

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi3_clip_image002_0005.gifAralık 1981 - Ocak 1982 Türkiye Ufo Akını sırasında Ufo gözlemi yapılan ii ve ilçelerhttp://www.spiritualizm.com/ufogercegi3_clip_image002_0006.gif

Adana üzerinde çekilen Ufo

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi3_clip_image002_0007.gif

İstanbul'da çekilen Ufo.

http://www.spiritualizm.com/ufogercegi3_clip_image002_0008.gif

Işıklı objelerin büyütülmüş hali

http://www.spiritualizm.com/kapakgrafik/ufo3.jpg

( Ufo Gerçeği - Bilim Araştırma Merkezi )

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...