nevermore Oluşturma zamanı: Aralık 2, 2011 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 2, 2011 Eski çağlarda başvurulan kehanetlerde,zaman zaman, tüm bir ulusun geleceğini öğrenme endişesi de bulunurdu. O çağlarda kahinlerin, falcıların sayısı oldukça fazlaydı, Yüksek sınıfa mensup olanlar ve ülkeyi yönetenlerin de özel falcıları, kahinleri bulunurdu. Görücülerin ve kahinlerin yanı sıra aşağı seviyeden kahiriler de vardı ve bunlar, halkın önem verdiği her türden işareti yorumlamak gibi bir mesleğe sahiptiler. Bunların çeşitli garip yöntemleri vardı ve bu tip aşağı seviyeden kehanet yöntemlerinde göksel bir ilhamın payı yoktu. Eski Yunan'ın Pitiler'inde olduğu gibi, bir medyomluk söz konusu değildi. Biraz sezgi, biraz da belirtilerin geleneksel anlamlarının bilinişi, kehanette bulunmak için yeterli oluyordu. Tabii bu işin de uzmanları vardı.Şimdi, bu eski devirlerden beri uygulanmış yöntemlerin neler olduğunu göreceğiz. İsimlerinin 'tam Türkçe karşılıkları olmadığı için, bunları Fransızca isimleri (Latin kökenli) ile vereceğiz,Çeşitli Kehanet Yöntemleri Aruspis'ler (Aruspice ya da Haruspice), Etrüsk kökenli Romalı kahinlerdi. Bunlar, kurban edilen hayvanların (genellikle boynuzlu) bağırsaklarını inceleyerek kehanette bulunurlardı. Bu geleneğe yüzlerce yıl önce Orta Asya toplumlarında da rastlamaktayız, Bu işi, daha sonra' yıldırımı yorumlayarak devam ettirmişlerdir. Aruspisler, hayvanın kurban öncesi halini, can çekişmesini, daha sonra iç organlarını (bağırsakları, kalp ve karaciğeri) incelerler; sonra yakılışı sırasında çıkan alevlere bakarlar, ayrıca kurban töreni sırasında kullanılan suyu, tütsüyü, şarabı ve unu da inceler ve kehanette bulunurlardı.Vardıkları hükümler, özellikle görünmez olaylar, kamuoyu ve Roma'nın kaderi hakkında olmaktaydı. Aralarına şarlatanların. karışmasını engellemek için, imparator bunları yaklaşık altmış kişilik hür bir akademi halinde toparlamıştı. Yanmakta olan ateşe bakarak kehanette bulunmaya Piromansi[Mansi=Manteia (Yun.), kehanet tekniği anlamındadır], bundan çıkan dumanlara göre kehanette bulunmaya da Kapnomansi denir. Bunlar da o dönemin en yaygın teknikleriydi. Şayet ateş zor yakılırsa, alev göğe doğru dikey olarak yükselmezse ve çok,parçalı olursa, çıtırtılar şiddetli olursa, ayrıca yağmur,rüzgar ya da başka herhangi bir etkenden dolayı sönerse, tüm bunlar felaket haberi olarak yorumlanırdı. Tersine, şayet alevler yakılan kurbanın cesedine iyice nüfuz ediyorsa, alev düz ve temiz şekilde yükseliyorsa duman çıkarmıyorsa, bu, kurbanın tanrılarca kabul edildiği anlamında yorumlanırdı. Dumanın yoğunluğu, rengi, kalınlığı ve yönüde önemli işaretlerden sayılırdı. Tütsüden çıkan dumandan anlam çıkarmaya Lebanomansi denirdi. Yere dökülen unun aldığı şekillere bakarak da kehanette bulunurlardı. Buna da Kritomansi denilmektedir. Roma'da bazı kutsal sayılan kuşların uçuşunu, ötüşünu ve yem yiyişini yorumlayan kişilere ise Ogür.(Augure) denir. Bunlar ikinci sınıfa ait işaretlerden sayılırdı ve Yunan'da İonistik, Latinlerde ise Ospis (Auspice) adını alırdi. Atinalılar'da ruhu kuşu, şehri himaye ettiğine inanılan Minerva'ya adanmıştı ve bu kuşun aniden görünmesi çok mutlu bir haber olarak yorumlanırdı. Eski Roma'da Ogürler, önemli kişiler olarak kabul edilirlerdi. Çiçero'nun da bir Ogür olduğu söylenir. Ogürler'in sanatı başlıca üç kaynağa bağlıydı: İnisiye oldukları formül ve gelenekler, Ogür kitapları ve Ogürlerin yorumları. Ospis, kutsal sayılan bazı kuşlar tarafından yapılan bir işaret anlamına geliyordu. Ama daha sonra bu, tüm doğaüstü işaretlere verilen bir isim oldu. Kuşların ötüşü ile uçuşları ya da diğer hareketleri ayrı ayrı ele alınır ve yorumlanırdı. Aruspisler'in kehanetlerinde olduğu gibi, bunlarda da herkesin yorumlayabileceği başlıca işaretler vardı. Diğerlerini yorumlayabilmek içinse, bu sanatı iyice tanımak gerekiyordu. Eski Roma'da baykuş ve kırlangıç gibi kuşlar uğursuz sayılırdı. Bunun yanında kartal, balikçıl kuşu ve kuzgun ise, mutluluk habercisi olarak kabul edilirdi. Ogür; genellikle gün doğmadan önce dışarı çıkan başı örtülü olarak gider ve ağaçsız bir yerde dururdu. Burada bazı kutsal sözler söyledikten sonra elindeki değneği yukarı kaldırır ve göğün kısımlarını belirlerdi; ayrıca arazinin, içinde kehanetin gerçekleştirilebileceği sınırlarını da saptardı, En ufak bir rüzgar dahi çıksa Ospisler (işaretler) alınamazdı. Plutark'ın aktardığına göre, Ogürler bu yüzden her tarafı açik bir fener taşırlardı. En hafif bir rüzgar dahi bunları söndürür, onlar da böylece boş yere uğraşmayı bırakırlardı. Askeri seferlerde ise böyle hassas çalışmalar yapılamadığından, daha değişik bir Ospis türüne başvurulurdu: Bir kafese konmuş olan kuşların, genellikle de piliçlerin nasıl yem yediklerine bakarak kehanette bulunulurdu. Bundan başka, bir yolcunun yolu üstünde beliren bazı kuşların, o kişinin sağında ya da solunda oluşlarına göre değişik anlamları vardı. Ospislerin yanı sıra, bazı doğa olaylarından da bilgiler alınırdı, Yıldırım düşmesi, şimşekler, Ay ve Güneş tutulmaları, kan yağmurları, yer sarsıntıları, doğal olarak kötülük işareti diye kabul edilirdi. Bu vakalardan biri şayet bir toplantı sırasında meydana gelmişse, o topluluk başka bir tarihte bir araya gelmek üzere derhal dağılırdı. . İnsanlar, özel hayatlarında da pek çok işareti kehanet vesilesi sayarlardı. Örneğin aksırmak, gözlerin seyirmesi, kulak çınlaması vs. gibi şeyleri, herkes kendi şahsı fikirleri ışığında yorumlardı. Bir lambanın (Lampadomansi) ya da bir meşalenin alevine (Linkomansi) bakarak da kehanette bulunulurdu. Şayet alev iki kısma ayrılıyorsa işaret olumsuz, tek uçta birleşiyorsa olumlu, üç dille çıkıyorsa çok iyi olarak yorumlanırdı. Toprak yüzeyindeki çatlaklara, pürtüklü kısımlara bakarak ya da toprağa taşlar atıp bunların aldıkları şekli yorumlayarak yapılan kehanete de Jeomansi denir. Bu, Araplarda çok yaygın olan bir yöntemdi. Yağmur suyu ya da bir çeşmeden akan su da kehanette bulunmak için bir vesile oluştururdu. Bazen su dolu bir kabın içine, falı bakılan kişinin parmağına bağlı bir ipin ucundaki yüzük sallandırılırdı. Yüzük hareketsiz kalırsa başarısızlık, şayet kabın iç yüzeylerine çarparsa başarı olarak yorumlanırdı. Gastromansi ise şöyle uygulanırdı: Etrafı meşalelerle çevrili bir kabın içine saf su konurdu. Sorulan sorunun cevabının, suyun içinde meşalelerin meydana getirdiği ışık hareketlerine bakarak alındığı ve bunu da, sadece ergenlik çağındaki bir gencin ya da hamile bir kadının görebileceği söylenirdi. Aeromansi'de de rüzgarın su yüzeyinde oluşturduğu şekillere başvurulurdu. Kahin yüksek bir yere ya da düz bir ovaya giderdi. Başı örtülü olurdu ve burada hava ilahlarını davet ederdi. Ardından su ile dolu bakırdan havuzun yanı başına gelir ve buna,başvuran kişinin sorusunu aktarır ve su yüzeyinde oluşan izlere bakarak kehaneti gerçekleştirirdi. Su yüzeyi dümdüz kalırsa bu, beklenen şeyin gerçekleşmeyeceği anlamındaydı. Şayet su hafif bir rüzgar etkisiyle titreşirse bu, Özellikle denizciler için mutlu bir haberdi. Alektriomansi yada horoz vasıtasıyla kehanet ise şöyle gerçekleşirdi: Bir çember ya da bir kare üzerine alfabenin harfleri çizilirdi ve her biri üzerine bir buğday tanesi konurdu. Horozu bu figürün ortasına koyup taneleri nasıl yediğine bakarlardı. Buğday tanelerinin altındaki harfleri sırasıyla not ederler ve ortaya çıkan kelimelere göre tahminde bulunurlardı, Roma'da fareleri kafeslere kaparlar ve çıkardıkları seslere, yaptıkları hareketlere bakarak kehanette bulunurlardı. Bu yönteme de Miyomansi denmektedir. Ofiomansi ya da yılanlar vasıtasıyla kehanet, Eski Mısır'da Ve Doğu'da aldukça yaygındı. Bu hayvanlardan elde edilen alametler öyle saygı görürdü ki, sırf bu iş için yılan bile yetiştirirlerdi. Bu işe çok inanan bazı toplumlarda, yeni doğan bir çocuğun meşru olup olmadığını anlamak için, onu Ofiomansi yapanlara götürürlerdi. Şayet yılanlar çocuğa dokunmazsa, anasının masum, çocuğun da meşru olduğu hükmüne varılmaktaydı. Botanomansi uygulamasında ise danışan kişi adını ve sorularını bitkinin yapraklarına yazar ve bunlar rüzgara bırakılırdı. Bir süre sonra rüzgarın çok dağıtmadığı yapraklar toplanır ve biraraya getirilerek, üstlerinde yazılı harflerle cümleler oluşturulur ve cevap alınmaya çalışılırdı. Bu iş için daha çok mine, incir, demirhindi ve funda yapraklarına rağbet edilirdi. . . Diğer garip bir fal şekli de Filloromansi'dir.Kişi, kıvrılmış bir gül yaprağı ile alnına vurur ve çıkan sese bakarak sonuç çıkarmaya çalışırdı. Sykomansi'de ise rüzgardan sallanan incir yapraklarının titreşmeleri yorumlanırdı. Bazen de kişi, incirin yaprak ları üstüne adını ve sorularını yazardı. Şayet yapraklar yavaş yavaş solarsa bu, mutlu bir haber olarak kabul edilirdi. Şayet bir defne dalı ateşe atıldığında çıtırtılar çıkararak yanarsa bu, olumlu bir haber, tersi durumda ise, kötü haber olarak yorumlanırdı. Bu yönteme de, Defnomansi denmektedir. . Molibdomansi'de ise düz ve yaş bir masa üstüne eritilmiş kurşun akıtılırdı. Katılaşan kurşun sonsuz sayıda küçük işaretler oluştururdu ve bunlar tefsir edilirdi. Seromansi de tıpkı Molibdomansi gibi uygulanırdı. Bunun farkı, kurşun yerine balmumu kullanılmasıydı. Belomansi ya da oklarla kehanet daha çok Araplarda, Doğulular'da Slav ve Cermen uluslarında kullanılırdı ve bunu çeşitli şekillerde uygularlardı.· Eğer bir sefere çıkılacaksa, belli sayıda ok alınır, her birinin üstüne bir şehrin ismi yazılır ve bunlar, gelişi güzel şekilde ok sadağına konurdu. Bir çocuk kura çeker gibi bunları çeker ve böylece saldırılacak yerlerin adı ve taarruz sırası anlaşılmış olurdu. Bazen üç ok alınır ve bunlardan birincisi üzerine "Tanrı bunu emrediyor." İkincisi üstüne "Tanrı onu koruyor." yazılırdı. Üçüncüye hiçbir şey yazılmazdı ve tümü sadağın içine konurdu. Sonra bir tanesi çekilirdi; şayet bu birinci ok ise, yapılacak iş zaten emredilmiş kabul edilirdi. İkincisi ise, bu işten vazgeçilirdi. Şayet çekilen ok üçüncüsü ise, bu iş daha uygun bir zamana ertelenirdi. Balta ile kehanet, daha çok, saklı bir şeyi, bir hazineyi ya da bir hırsızlığın failini bulmak için yapılırdı. Bu yönteme Aksinomansi denmektedir. Balta, yuvarlak bir kazığın üstüne, sapı yukarı gelecek biçimde dengeli bir şekilde konurdu; sonra bazı formüller söylenir ve ardından şüphelenilen kişilerin adı söylenerek kazığın etrafında dönülürdü. Eğer birinin ismi söylendiği sırada balta düşerse, bu, suçlunun saptandığını ifade.ederdi. Bu kehanet biçimi, Rusya'da uzun zamanlar hazineleri bulmak için kullanılmıştır. Daktiliomansi'de ise, alfabenin 24 harfinin yazılı olduğu bir masanın üzerinde, bir ipe asılı durumdaki yüzüğü sıçratırlar ve bunun üstüne düştüğü harfleri bir araya getirerek cevabı saptarlardı. Kosinomansi tekniği de, daha çok Eski Yunanlılar tarafından, hırsız ve katilleri bulmak için kullanılırdı. Bir elek alınır ve bunu, başvuran kişinin başı üzerinde iki parmakla, en ufak bir kafa hareketinin bile sallayabileceği bir şekilde hafifçe tutarlardı ve suçu işlemiş olabilecek tüm şahısların adı söylenirdi. Elek hareket ettiği sırada kimin adı söylenmişse, onun aranılan kişi olduğuna kanaat getirilirdi. Ayrıca, eleği bir ipin ucuna asarlar ya da bir çivi üzerine tuttururlardı; bu adete İngiltere'de de rastlanırdı. Orada buna "elek çevirme" denmektedir. . Alfitömansi'de ise, bir suçu işlediğinden şüphelenilen kişiye, arpa unundan yapılmış pasta yedirilirdi. Şayet kolayca yutmuşsa masumdu, ama zorlanmışsa suçlu olduğu düşünülürdü. Tuz ile yapılan kehanetler de pek yaygındı. Romalılar'da, şayet sofraya tuzluk koymak unutulmuşsa, bu,ev sahibi ve davetliler için felaket haberi olarak yorumlanırdı. Tefromansi yönteminde, herhangi bir şeyin üstüne küllerle yazı yazı1ırdı. Sonra bu, rüzgara tutulur ve rüzgarın silemediği harflerden kehanette bulunulurdu. Jiromansi yönteminde, yere, yaklaşık bir buçuk metre çapında bir daire ve bunun çevresine de alfabenin harfleri rastgele şekilde çizilirdi. Ardından, kişi dairenin ortasına geçer ve yorgunluktan düşünceye kadar kendi etrafında dönerdi. Bunun üzerine kahin yaklaşır ve üstüne düşülmüş olan harfleri inceleri bundan, elde edilmek istenen bilgiyi verirdi. Kübomansi ve Astragalomansi ise birbirlerine çok benzeyen tekniklerdi. Zarların yada minik kemiklerin üzerine alfabenin harfleri yazılırdı. Sonra bunlar rastgele atılır ve ortaya çıkan harflerle, sorulan sorunun cevabı alınmaya çalışılırdı. Onomamansi ya da özel isimlere bakarak kehanet, eskiler tarafından çok kullanılırdı. Her harfe sayısal bir değer verilir ve isimdeki sayının toplamından ya da ismin kökenine bakarak anlam çıkarılırdı. Buna benzer diğer bir teknikde, Anagrammatik diye adlandırılandır. Bu yöntemde, kişinin adını meydana getiren harflerle yeni kelimeler oluşturulur, bu kelimeler de kehanette bulunma vasıtası olarak kullanılırdı. Kökeni çok eski zamanlara dek uzanan, rabdomansi, majik değneklerle kehanette bulunmaktır, Değnek,daha ziyade kabalistik işaretler çizmek için kullanılırdı. Ayrıca, bir kabın içine atılan değneklerin aldığı şekle bakarak kehanette bulunulurdu. Rabdomansi'nin, sarkaç tekniğinin (radyestezi) atası olduğu söylenir. Değnek, 15. yüzyıldan itibaren, maden damarlarını ve kaynakları bulmada kullanılır olmuştur. İş, hırsızları ve katilleri bulmaya dek varmıştır. Nekromansi ise, öte alemdeki ruhsal varlıklara danışma vasıtasıyla kehanet anlamına gelmektedir. Çok eski çağlara uzanan bu yöntem,günümüz spiritizin tecrübelerini andırmaktadır, Maji unsuru diğer kehanet yöntemlerinden çok daha yoğun olduğu için zor bir yöntemdir. Bu, Eski Mısır'da çok uygulanmaktaydı. Daha pek çok yöntemi saymak mümkündür. Hatta bunlardan pek çoğu günümüzde de uygulanıyor olabilir, ama asıl olan, bu işin hangi amaçla yapıldığıdır. Biz bu bölümde Oniromansi'yi (haberci rüyaların yorumlanmasını), Kartomansi'yi (iskambil falını) ve onun atası ve esası olan Tarot'u, Astroloji'yi ve ayrıca Çinliler'in Yi King metodunu ele almadık. Tüm bunlar ve hatta yukarıda sözü geçen Jeomansi de geniş bir etüde ihtiyaç gösteren konulardır. Bu bölümde amacımız, daha ziyade halka, geniş topluluklara mal olmuş, daha ikinci dereceden kehanet yöntemleri hakkında kaba taslak bir fikir vermekti. Bu noktada altı çizilmesi gereken önemli husus şudur: Gerçek kehanetlerde, şamanın veya kahinin ya da medyomun kullandığı eşyalar sadece konsantrasyonu belli bir noktada toplamak için kullanılmaktadır. Şuurunu belli bir vibrasyona yükselten medyoma çeşitli ruhsal varlıklardan veya ruhsal varlık topluluklarından, insanlığın genel gidişiyle ilgili bilgiler verilmektedir. Yani burada kallinin kullandığı cisimlerin veya eşyaların hiçbir önemi yoktur. Fakat daha geri seviyeli, basit anlamdaki kehanetlerde ise.dikkat, kullanılan eşyalara yönlendirilerek, elde edilen bilgi, kullanılan eşyanın aldığı şekillere veya hareketlerine bakılarak yapılan, belli kalıplara dayalı yorumlardan ibarettir. Yani bir tür olasılık hesabı yapılmaktadır. Bu tip kehanetler veya aktarılan bilgiler sağlam ve güvenilir kabul edilmemektedir. Çünki sezgi ve ruhsal bilgi taşımamakta ve daha çok kanaat etme yoluyla yürünmektedir. Buda kısır sonuçlar doğurmaktadır, Kristal Küre İle Kehanet Belli tarzlarda kristal küreye bakarak vizyon görme pratikleri, dünyanın hemen her tarafında en azından 3000 yıldan beri yapılmaktadır. Kristal küreye bakış Asur, Pers, Mısır, Yunan, Roma, Çin, Japon, Hint, Kuzey Amerika Kızılderilileri, Fas (Afrika), Zulular ve Yeni Zelanda yerlileri gibi birçok kadim ve modern ülke ve toplulukların gelenekleri arasında yer alır. Ayrıca, İnkalar da bu konuda faaliyet göstermişlerdir. Zamanımızda ise,'hala Avustralya Yerlileri. Polinezyalılar, Sibirya ve Doğu Rusya şamanları ve Madagaskar halkıdır. İlk zamanlar ilahi güce atfedilen kristale bakma sanatı, daha sonra, Orta Çağ'da Hristiyan kilisesi tarafından kötü ruhların işi olarak kabul edilmiştir. Öyleki, kristal küre bakıcıları kafir diye nitelenip, ona göre davranışlar gördüler;ama buna rağmen itibarlarını kaybetmediler. Kristal küreye bakıcılık ağır ağır ilerlerken, ünlü: Dr. John Dee'nin (1527-1608) ellerinde yeniden güç kazandı ve en yüksek gelişmesine ulaştı. John Dee, Kraliçe 1. Elizabeth'in astroloğuydu ve yaptığı kehanetler tarihin oluşmasına hizmet etmişti. Kendisinin ünlü "bakıtaşı" British Museum'da görülebilir. Kristal görüntünün elde edilmesi için birçok araçlardan yararlanılmıştır; Bunlar arasında içinde sıvı olan kaplar, kaynak suları, ayna gibi parlatılmış çelik yüzeyler, avuca alınmış su ve ışığı yansıtan kıymetli taşlar sayılabilir. Ama en başarılı ve kalıcı yöntem, şeffaf ve parlak yüzeyli küre kullanımı olmuştur. Geçmişte pek çok toplumlarda rastlanan kristal küre ile kehanet yöntemi, günümüzde son derece dejenere edilmiştir. Diğer ikinci derece kehanet yöntemlerinde olduğu gibi buradada kullanılan cismin veya aletin hiçbir önemi yoktur. Kullanılan eşya sadece medyomun konsantre olmasını sağlar. Bundan sonrası o kişinin duyular dışı yeteneklerine kalmıştır. Kehanetler ve Kahinler - Elvan Öğüt Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hancer Yanıtlama zamanı: Mayıs 26, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 26, 2012 Alnına vurulur çıkan sese bakılarak kehanette bulunulur. Koptum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
insanusundecies Yanıtlama zamanı: Mayıs 26, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 26, 2012 Haruspex'lerin organlar üzerine yaptıkları kehanetlerinde olumlu sonuç alınana kadar kurban törenleri de tekrarlanırdı. Aşağıda Haruspexlerin ciğeri nasıl bölümlendirdiğine dair bir görsel bulunmaktadır. Resmi Augur'lar ise, Roma'da genellikle Magistratus'lar (Devlet Görevlileri) arasından seçilirdi. Özellikle Kamu ile ilgili bir karar alınacağı zaman, kararın ertelenmesi için "Alio Die" (Başka güne) demeleri yeterliydi. Bu yüzden Cicero onları en güçlü din görevlisi olarak belirtmiştir. (Kendisi de Augurdu) Kümes hayvanlarının yem yemesi üzerine yapılan kehanetler, sadece askeri seferlerde değil, kamu hayatının her yönünde yapılırdı. Ve olumlu cevap almak için genellikle bu kümes hayvanları aç bırakılırdı... Romayı bir kenara bırakıp biraz Galya'ya gidersek... Orada kurban törenlerinin yüzü biraz daha farklıydı. Galya'lılar öncelikli olarak suçlular olmak üzere insan kurban ederlerdi. Galya'lı Druidler de, Cicero'nun De Divinatione (Kehanet Üzerine) eserinde anlatıldığı üzere, Kurban ettikleri insanın kanının sıçramasından kehanet yaparlar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.