Jump to content

Hz. İsa ve Medyomluk Misyonu


nevermore

Önerilen Mesajlar

Spiritüalistler, Hz. İsa'nın mucizelerine inanmakta güçlük çekmezler, çünkü bilirler ki, bu gün..dünyanın her yanında, aynı derecede hayrete düşürücü olan bir fenomen meydana gelmektedir.

G.Murcie Elliot

Spiritüalistler, Hristiyanlığın '' Spiritüalist'' bir hareket şeklinde ortaya çıktığını ve hz.İsa'nında yüksek seviyelerden bir medyom olduğunu belirtmektedirler. Bu görüş, hz.İsa'nın incilde anlatılan yaşam öyküsünün mucizevi vehçelerinin gerek mahiyetini açıklayıcı nıteliktedir. Ayrıca Hristiyanlığın ilk dönemlerinde medyomluğun Klisece uygulandığını belirten kanıtlarda mevcuttur. Ancak, medyomluk, 3.yüzyıldan önce, Hristiyanlık uygulamalarının benimsenen bir veçhesi olmaktan çıkmıştı.

İncil'lerden açıkça anlaşılmaktadır ki, hz.İsa gerçektende son derece güçlü bir hassas ( Pisişik ) kişi, bir durugörü, duruişiti, ve şifa medyomuydu. Ayrıca levitasyon, psikonezi, apor ve materyalizasyon gibi fenomenler oluşturmaya muktedir olan bir Fiziki Medyomdu da.

İncil'ler göstermektedir ki, hz.İsa günümüzde tanık olduğumuz psişik fenomenlerin çoğunu, belkide hepsini gerçekleştirmiştir. Hz.İsa'nın mucizelerinde çeşitli veçheleriyle tezahür etmiş olan geniş bir ''psişik güç sprektrumu'' na rastlamaktayız.

 

Hz.İsa ve Telepati Medyomluğu

İncil'lerdeki Hz.İsa'nın büyük bir ESP Medyomu, bir hassas kişi olduğunu gösteren bir çok olaya rastlıyoruz. Telepati, Durugörü ve kehanet fenomenlerini, Yüksek kişiliğinde bir çokkez tezahür ettirmiştir.

Hz.İsa'nın Telepati yeteneğine ilişkin olarak, İnciller'de, Yazıcıların ve Ferisilerin düşüncelerini bilmesinden bahsedilir. Ve işte, bazı kimseler yatak üzerinde inmeli bir adam getiriyorlardı; onu içeri sokup İsa'nın önüne koymaya uğraşıyorlardı. Kalabalıktan dolayı onu içeri sokmak için yol bulamayarak, evin damına çıktılar; kiremitlerin arasından yatağı ile ortaya İsa'nın önüne indirdiler? Onların imanını görerek, İsa; Ey adam, günahların sana bağışlandı'' dedi. Yazıcılar ve Ferisiler; küfür söyleyen bu kişi kimdir? Allah'tan başka kim günahları bağışlayabilir? diye düşünmeye başladılar. Fakat İsa düşünceleri bilerek, cevap verip onlara dedi; Niçin yüreklerinizde düşünüyorsunuz? Hangisi daha kolay? Günahların sana bağışlandı demek mi; Kalk, yürü, demek mi? ( Luka ; 5/ 18-23 )

Hz.İsa'nın Yazıcılar ile Ferisiler'in '' düşüncelerini bilmesi'ne ilişkin bir diğer olayda gene Luka İncil'inde ( 6/6 -10 ) geçer

 

Hz.İsa'nın Durugörü Medyomluğu

G.Maurice Elliot, Two Worlds dergisinde yayımlanan ve aynı adı taşıyan kitabından derlenen, '' Hz.İsa'nın Psişik Yaşamı'' ( The Psychic Life of Cesus ) adlı yazı dizisinde, hz.İsa'nın durugörü yeteneğinden bahsederken şöyle demektedir; '' Hz.İsa, psişik yeteneklerinin yanısıra,durugörü yeteneğinede sahipti. Bu kendisine, insanların karakterlerine doğrudan vakıf olma kudreti veriyordu. Anlaşıldığına göre, insanların aurolarını ve düşüncelerinin, çevrelerinde ki Etner'in üzerinde oluşturduğu etkiyi görüyordu.''

Nitekim Yuhanna İncil'de bu hususu açıkca belirtmektedir; ''Ve Fısıh'ta, bayram günlerinde Yeruşalim'de iken, yapmış olduğu alametleri görerek çokları onun ismine iman ettiler. Fakat İsa, bütün insanları bildiği için, kendisi onlara inanmazdı, çünkü insan için kimsenin şehadetine ihtiyacı yoktu; çünkü insanda ne olduğunu O kendisi bilirdi.'' ( Yuhanna; 2/ 23-25 )

G.Maurice Elliot, hz.İsa'nın, böylece, havarilerinide aynı şekilde bilerek seçtiğini belirtmekte ve onlardaki psişik yeteneği durugörüsel olarak algılamış olması gerektiğini söylemektedir. Elliot'un, Hz. İsa'nın insanların, aurolarını okuması, ile ilgili olarak verdiği bir örnekte, Yuhanna İncil'inde ( 1/ 43-49) bahsedilen, Hz.İsa'nın Natanael'in karakterini bilmesi olayıdır.

Hz.İsa'nın durugörü medyomluğu ile ilgili bir çok vaka mevcuttur. Bunların '' geçmişi bilme'' türünden olan bir örneği ise Yuhanna İncil'inde ( 4/13-19 ) geçer.

Hz.İsa, insanların geçmişlerini ve karakterlerini görmesinin yanı sıra, uzak yada yakın çevresindeki herşeyide tümüyle algılayan komple bir durugörür'dü; '' Ve Ferisiler dışarı çıkıp İsa'yı nasıl helak etsinler diye, O'na karşı öğütleştiler. İsa bunu bilerek oradan çekildi, ve çokları onun ardınca gittiler.İsa onların hepsini iyi etti. ( Matta;12/ 14-15)

Hz.İsa'nın aynı mükemmelikte bir duruişiti medyomu olduğunu belirleyen olaylar havarilerin arasındaki söyleşmeleri bilmesi şeklinde geçer;

'' Şakirtler karşı yakaya gelinve, ekmek almayı unuttular. Ve İsa onlara dedi; Sakınında Ferisiler ile Sadukiler hamurundan kaçının. Ve onlar; Ekmek almadık, diye aralarında söyleşiyorlardı. İsa'da bunu bilerek dedi; Ey az imanlılar!Ekmeğiniz olmadığından dolayı aranızda neden söyleşiyorsunuz? ( Matta; 16/ 5-8 )

Hz.İsa'nın, havarilerin, kendisini yağla mesheden kadının aleyhindeki konuşmalarını bilmesi, Matta İncil'inde ( 26/6-10) da yer alan bir diğer duruişiti vakasıdır.

 

Hz.İsa ve Kehanet Medyomluğu

Hz.İsa'nın ESP medyomluğunun bir diğer veçhesini oluşturan güçlü Kehanet yeteneğine İncillerden çeşitli örnekler verilebilir. Bu örneklerde, Hz.İsa'nın, olacak olanları hep önceden bildiği görülmektedir. Bunların en ilginci, belki de, Hz.İsa'nın '' Petrus'un inkarına'' dair kehanetidir.;

'' Simun, Simun, işte buğday gibi kalburlamak için Şeytan sizi istedi; fakat senin imanın tükenmesin diye senin için dua ettim; ve yine döndüğün zaman, kardeşlerine kuvvet ver. O'da İsa ya dedi; '' Ya Rab, seninle hem zindana, hem ölüme gitmeye hazırım.'' İsa dedi; Petrus, sana diyorum; Beni tanıdığını sen üç kere inkar etmeden, bugün horoz ötmeyecek.'' ( Luka; 22/ 31-34 )

'' İsa'yı yakalayıp götürdüler, ve baş kahinin evine soktular. Petrusda uzaktan ardınca gidiyordu. Avlunun ortasında bir ateş yakıp birlikte oturdukları zaman, Petrus onların arasında oturdu. Ve bir hizmetçi kız, Petrus'un ateş ışığında oturduğunu görerek, ona dikkatle bakıp dedi; Bu adamda onunla beraberdi. Fakat o; Kadın, ben onu tanımam, diye inkar etti. Biraz sonra bir başkası onu görüp dedi; Sende onlardan birisin. Fakat Petrus; Be adam, değilim, dedi. Bir saat kadar sonra bir başkası; Gerçekten bu adam onunla beraberdi, çünkü Galileli'dir, diye ısrar etti. Fakat Petrus; Be adam, senin ne dediğini bilmem dedi. Henüz söz söylemekte iken, hemen horoz öttü. Ve Rab dönüp Petrus'a baktı. Petrus, Rab'bin, kendisine; ''Bugün horoz ötmeden önce beni üç kere inkar edeceksin'' diye söylediği sözü hatırladı. Ve dışarı çıkıp acı acı ağladı. ( Luka; 22/ 54-62 )

Hz.İsa'nın kehanetlerine verilebilecek diğer bazı örneklerde şunlardır;

Hz.İsa'nın kendisini mesheden kadının İnciller vasıtasıyla anılmasına dair kehaneti ( Matta; 26/6-13)

Hz.İsa'nın ''ele verilip çarmıha gerilişine ve kıyam edişine dair kehaneti ( Matta; 17/ 22-23)

Hz.İsa'nın '' Kudüs'ün mahvına dair kehaneti'' ( Matta; 24/12 )

G.Maruice Elliot, Hz.İsa'nın Kudüs'le ilgili bu kehaneti hakkında şunları söylemektedir; '' Kırk yıl sonra bu kehanet yerine gelmişti, Romalı generel Titus, Kudüs'ü, çevresinde tankimat yaparak kuşatmıştı. Kuşatmadan sonra, kent ve sakinleri dehşetli bir kırıma uğramışlardı.''

 

Hz.İsa ve Psikokinezi Medyomluğu

Hz.İsa'nın Yüce bi fiziki medyom olarak gerçekleştirdiği tezahürler, fiziki medyomluğun kapsamına giren PK, levitasyon gibi fenomenlerinin birer görkemli örneğidir. Hz.İsa'nın PK medyomluğu denildiğinde, sınırlı bir telekinezi tarzında ( yani objelerin, temas edilmeden harekete geçirilmeleri şeklinde ) değil de, daha ziyade genel bir '' zihnin maddeye hakimiyeti'' tarzında oluşturulan PK olayları söz konusu olmaktadır. Bunların arasında, Hz.İsa'nın bir İncir ağacını kurutması ( Matta; 21/ 18-22); fırtınayı dindirmesi ( Matta; 8; 23-27); Barnabas İncilinde ( 189) geçen, Güneşi durdurması olaylarını sayabiliriz.

Hz. İsa'nın bir İncir ağacını kurutması, Matta İncilinde şu şekilde anlatılır; '' Ve İsa sabahleyin şehre dönerken acıktı. Yol kenarında bir İncir ağacı görüp ona geldi; ancak yapraktan başka onda birşey bulamadı; ve İsa ona dedi ki; Artık senden ebediyyen meyve çıkmasın. Ve incir ağacı hemen kurudu. Şakirtleri bunu görünce; incir ağacı nasıl hemen kurudu diye şaşırdıla. İsa cevap verip onlara dedi; Doğrusu size derim; '' Eğer imanınız olup şüphe etmezseniz, yalnız bu İncir ağacına olanı yapacak değilsiniz, fakat bu dağa; Kalk, denize atıl, derseniz, olacaktır. Ve duada iman ederek her ne dilerseniz alacaksınız.''

Günümüzde İncir ağaçlarını derhal kurutabilen bir kimse var mıdır? Evet hemde aynı Psişik Kuvveti ( PK gücünü ) kullarak.

Bu satıları yazan G. Maurice Elliot, '' ağaç kurutma fenomeni'' hakkında şu açıklamaları yapmaktadır.; '' Dr. Alexander Cannon, '' Görülmeyen tesir'' adlı kitabında Hz.İsa'nın bir incir ağacını kurutmuş olduğuna gerçekten inanıp inanmadığını ve böyle bir fiili bugün için bir mucize olarak mütalaa edip etmeyeceğini soran ünlü profesörden bahsetmektedir. Profesör daha sonra, Dr. Cannon'u civardaki bir bağa götürür. Bağda bulunan yaşlı bir ağaca şöyle seslenir; '' İyi yaşadın; hayatının fırtınalarına göğüs gerdin, şimdi öl ve artık canlanma'' Ağaç derhal kurur...

Dr. Cannon ve daha başkaları, ağacın kurumuş halini ve kurumayı kaydetmiş olan fotoğrafları incelemişlerdir. Dr. Cannon şöyle demektedir; '' İncir ağacının sadece bir emirle kurumasına sebep olan, hz.İsa'nın zihniydi. Bu '' mucize'' günümüzde, Hindistan ve Tibet'in ücra yerlerinde, tanık olduğum üzere, sık sık gerçekleştirilmektedir.'' '' Bir insanın zihni, bir ağacın kurumasına nasıl sebep olmaktadır? Dr. Cannon, hz.İsa ile ilgili olarak şunları yazıyor; Hz.İsa bedeninin vibrasyonlarını incir ağacından neşrolan vibrasyonlara dikkatlice ayarlamak suretiyle emir verebilmiş ve ağacı kendisine itaat ettirebilmişti.

Hz. İsa ve Levitasyon Medyomluğu

Hz.İsa, havarilerin gözleri önünde, suyun üzerinde yürüyerek, Levitasyon fenomenlerinin yüksek bir örneğini vermiştir.

'' Ve İsa, şakirtleri hemen kayığa binmeye ve halkı salıverinceye kadar kendisinden önce karşı yakaya geçmeye zorladı. Ve halkı salıverdikten sonra, dua etmek için dağa ayrıca çıktı, akşam olunca orada yalnız başına idi. O sırada kayık denizin ortasında dalgalarla boyuşmakta idi; çünkü yel onlara karşı idi. Ve gecenin dördüncü nöbetinde, İsa denizin üzerinde yürüyerek yanlarına geldi. Fakat şakirtler O'nu denizin üzerinde yürürken görünce; Bu bir hayalettir diye korktular ve korkudan bağırdılar. Fakat hemen İsa; Cesur olun, benim, korkmayın diyerek onlara söyledi Petrus O'na cevap verip dedi; Ya Rab, eğer sen isen, suların üzerinde sana gelmemi emret. Ve İsa; Gel dedi. Petrusda kayıktan inip İsa'ya gelmek için suların üzerinde yürüdü. Fakat yeli görünce korktu ve batmaya başlayarak, Ya Rab beni kurtar diye bağırdı. İsa hemen elini uzatıp onu tuttu ve kendisine dedi; Ey az imanlı neden şüphe ettin? Onlar kayığa çıktıkları zaman, yel dindi. Kayıkta olanlar '' Gerçek sen Allah'ın oğlusun'' diye O'na tapındılar. ( Matta 14/ 22-23 )

Hz.İsa ve Apor Medyomluğu

Hz.İsa'nında diğer peygamberler gibi, Apor medyomluğu sayesinde '' bolluk mucizeleri'' ve '' apor olayları'' oluşturduğunu görüyoruz. İncillerde geçen Apor olayları şunlardır;

'' Beş bin erkeğin doyurulması olayı'' ( Markos; 6/36-44 )

'' Dört bin erkeğin doyurulması olayı '' ( Matta; 15/ 32-38)

'' Büyük balık avı'' ( Luka ; 5/ 1-7)

'' Bir diğer büyük balık olayı ise Yuhanna İncilinde ( 21/ 1-6 ) şöyle geçer.

'' Bu şeylerden sonra, İsa, Taberiye Gölü kenarında yine Şakirtlere ( çarmıha gerilişten sonra ) kendisini gösterdi; ve böylece gösterdi. Simun Petrus, Didimos denilen Tomas, Galile'nin Kana şehrinden Natanael, Zebedi'nin oğulları, ve onun şakirtlerinden başka ikisi birlikte idiler. Simun Petrus onlara '' Balık avına gidiyorum'' dedi. Ona; bizde seninle geliriz dediler. Çıkıp kayığa bindiler; o gece birşey tutamadılar. Artık gün doğarken İsa kıyıda durdu; fakat şakirtler İsa'nın indiğini bilmediler. Ve İsa onlara dedi; Çocuklar, bir yiyeceğiniz var mı? Ona; Hayır, diye cevap verdiler. O'da onlara dedi; Ağı kayığın sağ yanına atın, bulursunuz. Bunun üzerine attılar ve balıkların çokluğundan artık ağı çekemiyorlardı.

Levi İncilinde bir başka Apor olayı olan ''suyun şaraba çevrilmesi'' vakası yer alır;

'' İsa bir kenarda durup...sessiz düşünürken,anası geldi ve O'na; Şarap tükenti ne yapacağınız dedi. Ve İsa O'na dedi; Şarap nedir ki? Üzümlerin tat verdiği sudan ibarettir. Ve üzümler nedir ki? Üzümler, tezahür ettirilmiş olan belirli düşünce türlerinden ibarettir, ve ben o düşünceyi tezahür ettirebilirim, ve su, şarap olacaktır. İsa, hizmetçileri çağırdı ve onlara dedi; Müritlerin taşdan yapılmış 6 su küpü, bunların her biri için bir küp getirin ve onları ağızlarına kadar suyla doldurun.Hizmetçiler küpleri getirdiler ve onları ağızlarına kadar doldurdular. Ve İsa kudretli bir düşünceyle, etherleri, tezahür etmiş olanlara ulaşıncaya kadar harekete geçirdi ve işte su kızardı ve şaraba dönüştü.'' ( Levi; 70/ 8-13)

Yüzyıllar sonra hz. Mevlana'da suyu yiyeceğe dönüştürme şeklinde, aynı türden bir apor olayı oluşturacaktı.

Hz.İsa ve Transfigurasyon Medyomluğu

Hz.İsa'nın Fiziki medyomluğunun yüce bir tezahürüde, materyalizasyon fenomeninin kapsamına giren '' Trans figurasyon'' olayıdır.

'' Ve vaki oldu ki, bu sözlerden sekiz gün kadar sonra, Petrus, Yuhanna ve Yakub'u beraberinde alıp dua etmek için dağa çıktı. Dua ederken yüzünün görünüşü başka oldu, ve esvabı ak ve parlak oldu. Ve işte, iki kişi onunla konuşuyorlardı; bunlar Musa ve İlya idiler ki, izzetle görüp, yakında Yeruşalimde vaki olacak intikalini söylüyorlardı. Fakat Petrus ve onunla beraber onlara uyku basmıştı. İyice uyandıkları vakit ise, İsa'nın celalini ve kendisiyle beraber duran iki kişiyi gördüler ve onlar İsa'nın yanından ayrılırken, Petrus ne söylediğini bilmeyerek İsa'ya dedi; Üstat, bizim için burada bulunmak iyidir; biri sana, biri Musa'ya ve biri İlya'ya üç bardak kuralım. Petrus bunları söylerken, bir bulut geldi, onları göğe saldı, ve buluta girerken şarkitler korktular. Buluttan; Seçtiğim oğulum budur, onu dinleyin' diye ses geldi. Ve ses geldiği vakit, İsa yalnız bulundu. Va onlar sustular ve ogünlerde kimseye gördüklerinden birşey söylemediler. ( Luka;9 / 28 - 36 )

G.Maurice Elliot, Transfigürasyon olayının analizini şu şekilde yapmaktadır; Transfigürasyon sırasında dört medyom mevcuttu. Bunların en yücesi olan hz.İsa, demateryalize olmuştu. ( Bknz; Meta Demateryalizasyon ), kendisini Spiritüel bedenin ihtişamı içerisinde göstermişti...yüzü güneş gibi parladı ve esvabı ışık gibi ak oldu...Kuşkusuz, üzerinden atmış olduğu bedenin unsurları, Hz.Musa ile Hz.İlya'nın materyalize olmalarına kısmen katkıda bulunmuştu.

Üzerinde uyku basmış olan Petrus, Yuhanna ve Yakub, derin bir transa girmişlerdi ve onlardan Psişik güç alınıyordu. Bu üç medyom, iyice uyandıklarında, yani transtan çıktıklarında, Üç peygamberi, ihtişam içerisinde, bir arada dururken görmüşlerdi. Ne var ki, psişik güç, giderek etkisini yitiriyordu...Onlar hz.İsa'nın yanından ayrılırlarken..Hz.İsa ve hz.İlya ayrılıyorlar, yani demateryalize oluyorlardı.

Petrus bu arada üç çadır kurmayı önermişti. Geceleyin dağda çok saoğuk olmalıydı. Dahası materyalizasyon fenomeni sırasında, daima, ısının düştüğü görülür - paltolarını celse odasının dışında bırakanlar, bunu çok iyi bilirler.

Fakat Petrus bunları söylerken, bir bulut geldi, onlara gölge saldı ve buluta girerken muritler korktular. Korkmalarının sebebi nedyi? Dağdaki bir sis bulutu, insanları korkutmaz. Bu olağan bir bulut yada sis olamazdı. Nitekim materyalizasyon celselerinde bulunmuş olanlar bilirler ki bu matery. ve dematry. işlemlerini perdeleyen '' ektoplazmik bir bulut''tur. Üç müridde bu olguya aşina değildi. Hz. Musa ve hz. İlya demateyalize olurlarken, hz. İsa da materyalize olmaktaydı.

Yüzüstü düşen müridler, gözlerini kaldırdıklarında, hz.İsa dan başka kimseyi görmemişlerdi. Eski ahitin iki yüce kişisi, geldikleri yüksek alemlere dönmüşler, hz.İsa ise dünyamıza geri gelmişti.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hz.İsa ve Materyalizasyon Medyomluğu

Yeni Ahit'te bahsedilen bir diğer Materyalizasyon olayıda. Hz.İsa'nın diğer bazı yüksek şahsiyetlerde de tanık olduğu gibi, müritleri ile havarilerinin psişik güçlerini kullanarak, onların önünde birçok kez kıyam etmesidir.

'' O Vakit İsa'nın cesedini alıp Yahudilerin gömme adeti üzre,onu baharlarla beraber keten bezlerine sardılar. Haça gerildiği yerde bir bahçe, ve bahçede henüz içine hiç kimse konulmamış yeni bir kabir vardı. Ve Yahudilerin hazırlık günü olduğu için, İsa'yı oraya koydular, çünkü Kabir yakındı. ( Yuhanna 19/ 40 -42)

Haftanın ilk gününde, daha karanlık iken, Mecdelli Meryem kabre erken geldi; taşı kabirden kaldırmış gördü. O vakit koşup Simun Petrus'a ve İsa'nın sevdiği öbür şakirte geldi, ve onlara dedi; '' Rabbi kabirden kaldırmışlar, onu nereye koymuşlat bilmiyoruz. Ve Petrus ile öteki şakirt çıkıp kabre doğru geliyorlardı. İkisi birbiriyle konuşuyorlardı; fakat öbür şakirt Petrustan daha çabuk koştu, önce kabre o geldi ve eğilerek içeri bakıp, keten bezlerini yerde durmakta gördü; fakat içeri girmedi. O vakit onun ardınca Simun Petrus'da gelip kabre girdi; ve keten bezlerini yer durmakta gördü; fakat içeri girmedi. O vakit onun ardınca Simun Petrusda gelip kabre girdi; ve keten bezleri yerde durmakta, ve İsa'nın başında olan mendili, keten bezlerle olmayıp, ayrıca bir yerde sarılı gördü. Ve kabre önce gelmiş olan öbür şakirtte o zaman girip gördü ve iman etti.

Çünkü İsa'nın ölülerden kıyam etmesi gerektir yazısını henüz bilmiyorlardı. O vakit şakirtler yine evlerine gittiler. Fakat Meryem ağlayarak dışarda kabrin yanında duruyordu. Ağlarken eğilip kabrin içine baktı; ve biri İsa'nın cesedinin yattığı yerin başında ve öbürü ayağında oturan beyazlar giyinmiş, iki melek gördü. Onlarda kendisine; Kadın niçin ağlıyorsun dediler? Oda onlara çünkü Rabbimi kaldırmışlar nereye koymuşlar bilmiyorum. Bunu dedikten sonra arkasına dönüp, İsa'yı durmakta gördü ve İsa olduğunu bilmiyordu. İsa ona dedi; Kadın, niçin ağlıyorsun? Kimi arıyorsun? Oda bahçıvan sanıp O'na dedi; Efendi, eğer onu sen gördünse, nereye koyduğunu bana söyle, bende onu kaldırayım..İsa ona; Meryem..dedi! Oda dönüp ona ibranice Rabbinu dedi ki öğretmen demektir. Ve İsa ona dedi; Bana dokunma, çünkü ben daha Baba nın yanına çıkmadım; fakat kardeşlerime git, ve onlara söyle; Benim Baba'mın ve sizin Babanız'ın benim Allah'ım ve sizin Allah'ınızın yanına çıkıyorum.. Mecdelli Meryem gelip şakirtlere Rabbi gördüğünü ve Rabbin kendisine bunları söylediğini bildirdi.

'' O gün haftanın ilk günü, akşam olunca, Yahudilerin korkusundan şakirtlerin bulundukları yerin kapıları kapalı iken, İsa geldi ve ortada durup onlara; Size selamet! dedi. Bunu söyleyip onlara ellerini ve böğrünü gösterdi. Şakirtlerde Rabbi görüp sevindiler.İsa yine onlara dedi; Size selamet! Bana beni gönderdiği gibi bende sizi gönderiyorum. Bunu dediği zaman onlara üfürdü ve ve Ruhul Kudüs'ü alın dedi. Kimlerin günahlarını bağışlarsanız, onlar bağışlanmış olur, ve kimlerinkini alıkorsanız, alıkonmuş olur.

'' Fakat Onikiler'den biri olup Didimos denilen Tomas, İsa geldiği vakit onunla beraber değildi. İmdi öbür şakirtler ona Rabbi gördük, dediler. Fakat o onlara dedi; Eğer ben ellerinde çivilerin yerini görmezsem, ve çivilerin yerine parmağımı koymazsam, böğrünede elimi koymazsam inanmam....Sekiz gün sonra, şakirtler yine içerde idiler. Tomas'da onlarla beraber idi. Kapılar kapalı iken, İsa gelip orada durdu ve Size Selamet dedi. Ondan sonra Tomas'a dedi; Parmağını buraya getir, ve ellerime bak; elinide getir, böğrüme koy; ve imansız olma ancak imanlı ol... Tomas cevap verip ona Rabbim ve Allah'ım dedi. İsa dedi; Beni gördüğün için iman ettin, görmeden iman edenlere ne mutlu... ( Yuhanna; 20/ 1-29)

Edgar Cayce, akaşik kayıt okumalarında, hz.İsa'nın kıyam edişinin nasıl meydana geldiğini, yüksek seviyeden bir materyalizasyon olayı olarak kendine özgü mekanizması ve bu fenomenle kıyaslamak içinde genel anlamda fizik beden terkedildiğinde yeni formların ediniliş şeklini anlatmaktadır. Hz.İsa'nın bedeninin dönüşümünün gizemli bir yanı yoktur. Çünkü fiziki şuur içerisindeyken Baba-ana ve Tanrı ile bir olmayı edinmiş olarak, tam olma hayali öylesineydi ki, bedenin dezentegrasyonu ile birlikte ( kefenin elbisenin peşkirin yerde duruş tarzının ima ettiği şekilde ) fizik beden biçimine bürünmesi söz konusuydu. Transmutasyon tarzı böyledi, bir bedenden ötekine değişmek gibi bir trans mutasyon değildi.

'' Fizik bedenin kapı kapalıyken, yukarı O'daya girmesi tarzında ima edildiği üzere, bu giriş bedenin içinden geçtiği ahşabın bir parçasını teşkil ederek değilde, İman'nın hazırladığı bir karşılaşmadan ötürü, odada bulunan ether dalgalarından bedeni oluşturarak gerçekleştirilmişti. Çünkü denilmişti ki;Yeruşalim'de ( yukarı Oda'da ) bekle, Yüceden gelen kudret ile massolana kadar.

Mecdelli Meryem'e bahçede hz. İsa tarafından söylenen; Bana dokunma; çünkü ben daha Baba'mın yanına çıkmadım.. ( Yuhanna; 20/17 ) sözünde ima edildiği üzre Hz.İsa'nın biçimlenen ve Meryem'in normal yada dünyasal gözüyle gördüğü bedeni öyleydi ki, tüm kudretin yada tüm gücün kaynakları ile şuurlu birleşme olmadan dokunulamazdı.

Fakat daha sonra ( birinci, ikinci, üçüncü,..ve hatta altıncı karşılama vuku bulduğunda ) hz.İsa o zaman; Parmağını buraya getir, ve ellerime bak; elinide getir, böğrüme koy; ve imansız olma ancak imanlı ol. dedi. Bu dönüşümü belirliyordu.

Çünkü ima edildiği üzere, ruh bedenden ayrıldığında ( burada hz. İsa'dan bahsedilmiyor ) terketmiş olduğu bedenin formunun tümüne sahiptir ama dünyasal zihin için, o zihin sonsuz olanla ahenktar olmadıkça, görünmez olur. Sonra sonsuz olanda dokunabilir bir halde, fizik varlığın tüm vasıflarıyla, arzularıyla birlikte belirir, ta ki bunlar vasıflar ve arzular Evrensel bir şuura sahip faaliyet ünitesi ile ahektar kılınana kadar.

Hz.İsa'nın bedeninde sözkonusu olduğu üzere, Hz.İsa'nın ''Çocuklar bir yiyeceğiniz var mı? '' ( Yuhanna; 21/5 ) sözü, orada hazır bulunan müridlere ve havalrilere ima ediliyordu ki, bu transmutasyon olmayıp, arzu sayesinde maddi şeyler yiycebilecek olan bedenin atomları ile hücrelerin '' rejenerasyonu'ydu, gene yaratılmasıydı. Hz.İsa'ya petekle bal sunulmuştu.

''Her varlığın, fizik bedende bulunmadığı zaman kendisini bulabileceği, Güneş sistemi çevresindeki o çeşit alemler söz konusu olduğunda, varlığın, bu öteki alemlerde dünyasal bir forma değilde, o bireysel planetin yada mekanın aynı boyutsal unsurlarına uyan bir desene bürünmesi gibi bir olgudur bu.

Şu halde hz.İsa'nın etten bedeni dünyaya mükemmel hale geldiğinden, Çarmıh'ta ve kabirde bir kenara bırakıldığında, fizik beden ( beşerin boyutlar olarak bildiği şeyin içinden geçerek ) uzaklaştı ve o zaman, ruh bedene tekrar girdiği şekilde, o varlığa hakim olabildi. Böylece o vakit belirli bireylere yaptığı ve halen genel olarak beşerlere yapmakta olduğu gibi kendisini dünyaya sundu.

Görülüyor ki, Cayce, Hz.İsa'nın birer medyom olan mürit ve havarilerinin psişik gücünden yararlanmak suretiyle ( bedenin, odada bulunanların 'ether dalgalarında'ndan oluşturulması; dünyasal gözle bakan Mecdelli Meryem'in bedene dokunamaması ) içinde gördüğü bedeni Materyalizasyon yoluyla oluşturduğunu ( bedenin Atom ve Hücrelerinin ' rejenerasyonu'', gene yaratılması) açıkca belirtilmektedir.

Yogananda da guru'su Sri Yukteswar'ın aynen hz.İsa gibi 9 Mart 1936'da fizik dünyadan ayrıldıktan sonra, terk ettiği bedeninin aynısı olan bir beşeri form içerisinde materyalize olmasından bahseder.

'Sri Yukteswar'ın beşeri formunu görünce, beni vecid dalgaları sardı..

Fakat bu senmisin, Üstad, aynı Tanrı Aslanı mı? Zalim Puri kumlarının altına gömdüğüm bedene benzeyen bir bedene mi büründün?

'' Evet evladım aynıtım, Bu beşeri bir bedendir. Ben onu etheral olarak görüyorsamda, senin görüşüne göre o, fizikidir. Kozmik atomlardan, rüya dünyanızdaki yer alan Puri'deki rüya-kumların altına gömdüğün kozmik-rüya, fizik bedene tıpatıp benzeyen yepyeni bir beden yarattım...

'' Melek guru'' dedim. Bedenin Puri aşramında üzerinde göz yaşı döktüğüm zaman nasıl görüyordu ise yine aynen öyle görünüyor.

'' Ah evet yeni bedenim, eskisinin mükemmel bir kopyası. Bu formu, istediğim zaman dünyadayken yaptığımdan daha sık olarak materyalize yada demateryalize ediyorum...''

'' Sri Yuktewas'ın gurusu Lahiri Mahasaya'da, fizik bedeninin yakıldığının ertesi günü ( 26 Eylül 1895'de vefat etmişti ) saat tam 10'da, hepside değişik kentlerde oturan üç ayrı müridine, beşeri formu içerisinde görünmüştü. Bu muridlerden Swami Keshabananda, olayı Yogananda'ya şöyle anlatmıştı.;

Ertesi gün, saat 10 da henüz Banaras'taydım ki,odamı büyük bir ışık kapladı.Birden, önümde,Lahiri Mahasayanın beşeri formu duruyordu. Tıpatıp eski bedenine benziyordu, sadece daha genç görünüyordu ve daha parlaktı. İlah gurum, bana '' Keshabananda, benim' dedi. Yakılan bedenimin dezentegre olan atomlarından, yeniden biçimlendirilmiş bir form kıyam ettim... Lahiri Mahasaya, beni kutsadıktan sonra, ortadan kayboldu...

Bir vizyon gördüğünü sanan bir başka muride, Swami Pranabananda'ya ise, Lahiri Mahasaya, hz.İsa'yı hatırlatan bir şkeilde, işte tenime dokun demişti. Ben her zaman ki gibi yaşıyorum. Yas tutma ben daima seninle birlikte değilmiyim?

Yogananda, Hint Ermişi Kabir'in de, aynı şekilde, fizik bedeninin ölümünden sonra kıyam edişini şöyle anlatır; '' Kabir, çok sayıda olan inananları arasında hem Hindu, hemde Müslümanların bulunduğu büyük bir 16. Yüzyıl ermişiydi. Kabir vefat ettiğinde, müritleri, cenaze merasiminin yapılış tarzı hakkında ihtilafa düşmüşlerdi. Onlara kızan Üstad, kıyam ederek, şu talimatı verdi; '' Cenazemin yarısı İslami törenle gömülsün, öbür yarısıda Hindu ayini ile yakılsın.'' Daha sonra da ortadan kayboldu. Müritler, Kabirin bedenini örten kefen açınca, düzenli bir şekilde duran güzel çiçeklerden başka birşey bulamadılar. Kabirin sözlerine itaat edilerek, bunların yarısı Maghar'da Müslümanlar tarafından gömülmüş, öteki yarısıda Hindu törenleriyle Banaras'ta yakılmıştı. Maghar'daki Kabr müslümanlar tarafından hala ziyaret edilir.

Kabirin kefeni açıldığında, bedenin orada bulunmayışı, Hz.İsa nın bedenine sarılmış olan keten bezinin içi boş bir halde bir kenarda durması olayı ile tam bir paralellik taşımaktadır. Yüksek Rehber Ruh Silver Birch kendisine yöneltilen '' Hz. İsa , kıyam edişinden sonra kendisini müridlere gösterdiğinde, bu bugün tanık olabildiğimiz ( materyalizasyon fenomenine ) benzer bir materyalizasyon muydu? şeklindeki bir soruya, açık ve geniş kapsamlı bir yanıt vermiştir;

'' Tabi! Hz.İsa'nın..dünyanızda yerine getirmesi gereken Büyük bir misyonu vardı.. Siz bunu kabul etmeyebilirsiniz ama ben hz.İsa'yı bir çok kereler gördüm. Size şunu söyleyeyim ki, sizin Spiritüalizm diye adlandırdığınız, ancak benim '' Ruhun Kudretinin Faaliyeti'' dediğim şeyin başlıca harekete geçiricisi hz.İsa'dır. Misyonunu yerine getirmesi için, psişik güç sağlayacak kişileri seçmesi gerekiyordu. Bunlar, eğitim görmüş, kültürlü, sosyal mevki sahibi yada entellektüel kişiler değildi. Bu insanlar Hz.İsa gibi, ancak kendisinden çok daha az derecede ruhsal yeteneklere sahip olan kişilerdi. Böylece onlar, hz.İsa için mükemmel bir Psişik ve Spiritüel güç santrali oluşturdular.

Hz.İsa, fizik fenomenlerin gözler önüne serilmesini istediğinde, örneğin Transfigurasyon Dağı'nda tarif edildiği şekilde hz. Musa ile hz.İlya'nın materyalizasyonu için gerekli gücü sağlayabilecek olan '' fizik medyomlar'' Petrus, Yuhanna ve Yakub'u da kendisiyle birlikte götürmüştü.

Aynı şekilde, müritler Hz.İsa'nın göğe alınmasından sonra biraraya geldiklerinde, müritlerin oluşturduğu güç santralinden ötürü, ölümün hayata hiç bir şekilde hükmetmediğinin yüce kanıtını gözler önüne sermek için kendisini gösterebilmişti ve kendisini fiziki form içinde açığa vuran ve hatta, şüpheci Mürid Tomas'ı bu bedenin dünya üzerindeyken sayesinde tezahür ettiği bedene benzediğinden emin olması için, materyalize olan bedenine dokunmaya ve hissetmeye devam eden hepsinin sevdiği üstad işte buradaydı.

Ünlü Uzay araştırıcısı George Van Tassel, '' Science and Religion'' adlı kitabında, Silver Birch'un açıklamış olduğu bu konuya değinerek, şunları söylemektedir.

'' Hz.İsa'nın müridlerini, zamanının tahsillileri arasından değilde, zihni faaliyet bakımından daha sade hatta pasif olanlar arasından seçmiş olmasının sebebi şudur; 12 basit zihinli insanın enerjilerini kullanmanın daha kolay olacağını biliyordu. Kafası bir sürü doğmalarla, adetlerle, dini illusionlarla dolu olan okumuş bir insandan yararlanmak daha güç olacaktı.

'' Hz.İsa'nın ortaya koyduğu bir çok tezahür, gene kendisinin kontrolü altında bulunsa dahi, bu 12 kişinin ortaya koyduğu muazzam enerji sayesinde meydana geliyordu. Bu tezahürler mucize olarak vasıflandırılanlar bunları anlayamayanlardır. Mucize diye birşey yoktur. Herşey tabi kanunların sebep ve tesirleriyle meydana gelir.''

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hz.İsa ve Otomatik Yazı Medyomluğu

Hz.İsa'nın otomatik yazı medyomluğu da yapmış olabileceğine ilişkin bir olay, Yuhanna İncil'inde geçmektedir;

'' Sabah erken yine mabede geldi, bütün halk yanına geldiler; ve oturup onlara öğretmekte idi. Yazıcılar ve Ferisiler zinada tutulmuş bir kadın getirdiler; onu ortaya koyarak İsa'ya dediler;Öğretmen, bu kadın zina işlemekte iken tutuldu. Bu gibilerin taşlanmasını Musa şeriatte bize emretmiştir; sen ise, ne dersin? İsa'yı suçlu çıkarmak için kendisini deneyerek bunu dediler.Fakat İsa eğilip parmağı ile yere yazı yazıyordu. Ve kendisinden sormakta devam etmeleri üzerine, doğruldu ve onlara dedi; Kadının üzerine sizden günahsız olan önce taş atsın. . Ve yine eğilip yere yazı yazıyordu. Bunu işittikleri zaman, ihtiyarlardan başlayıp, sonuncusuna kadar birer birer çıktılar.İsa'yı yalnız bıraktılar, kadında ortada idi.İsa doğrulup ona dedi; Kadın, onlar nerede? Kimse sana hükmetmedi mi? Kadın; Kimse ya Rab dedi. İsa; Bende sana hükmetmem; git bundan sonra artık günah işleme. dedi. ( Yuhanna; 8/ 2-11 )

Thomas Maddock '' Hz.İsa adıyla anılan Üstad medyom ( The Master Medium Called Jesus , Two Words, Vol.92. no4020. January 1979, p.20 )'' adlı yazısında, hz.İsa'ya çözülmesi güç olan söz konusu durum hakkında, otomatik yazı kanalıyla bilgi verilmiş olabileceğini belirtmektedir.

Hz.İsa ve Şifa Medyomluğu

Hz.İsa'nın, sözü en çok edilen ve en çok bilinen mucizeleri, bir şifa medyomu olarak tezahür ettirdiği olaylardır. Şifa medyomluğunun, Yüce misyonunda özel bir yer olduğu anlaşılmaktadır;

'' Ve İsa, bütün şehirler ve köylerde, onların havralarında öğreterek, ve melekutun müjdesini vazedip her türlü hastalığı ve zayıflığı iyi ederek dolaşıyordu. ( Matta; 9/ 35 )

Hz.İsa, gerçekleştirdiği şifacılık uygulamalarında değişik metodlar kullanmış, kendisinden şifa dileyen çok sayıda insanı sağlığa kavuşturmuştu;

'' İsa'da cevap verip onlara dedi; '' Gidin, işittiğiniz ve gördüğünüz şeyleri Yahya'ya bildirin. Körlerin gözleri açılıyor, topallar yürüyor, cüzzamlılar temizleniyor, sağırlar işitiyor, ölüler kıyam ediyor ve fakirlere İncil vazolunuyor. Ve kim benden sürçmezse, ona ne mutlu. ( Matta; 11/ 4-6 )

'' Ve O'na büyük kalabalıklar, beraberlerinde topallar, körler, dilsizler, çolaklar, daha başka bir çokları olarak geldiler; ve onların İsa'nın ayaklarının yanına bıraktılar, ve İsa onları iyi etti. ( Matta; 15/30 )

Hz.İsa uzaktan şifa metodunu uygulayarak, Romalı bir yüzbaşının hizmetçisini tedavi etmişti; '' İsa, halkın işitmekte olduğu bütün sözlerini bitirdikten sonra, Kefernahum'a girdi..Bir yüzbaşının kendisine kıymetli olan bir hizmetçisi ölüm derecesinde hasta idi.İsa hakkında işitince, gelip hizmetçisini kurtarsın diye rica için Yahudiler'in ihtiyarlarını ona gönderdi.Onlar da İsa'ya geldikleri zaman kendisine çok yalvarıp, dediler; Bunu yapmana o layıktir çünkü milletimizi sever ve bize havrayı o yaptı.İsa onlarla beraber gitti. Hemen eve yaklaştığı zaman, yüz başı ona söylemek için dostlar gönderdi; Ya Rab, zahmete girme; benim değerim yok ki; damım altına giresin; ve bundan dolayı senin yanına gelemeye kendimi layık görmedim; fakat bir söz söyle; hizmetçim iyi olur. Çünkü bende emir altında olan bir adamım ve benim altımda askerler var; ben şuna git derim gider, bir başkasına gel derim gelir; ve hizmetçime; bunu yap derim yapar.İsa bu şeyleri işitince ona şaştı; döndü ve arkasından gelen halka dedi; Size diyorum; İsrail'de bile bu kadar iman bulamadım. Gönderilenler eve döndükleri zaman, hizmetçiyi iyi olmuş buldular. ( Luka; 7/1-10)

Hz.İsa'nın uzaktan şifa metoduyla iyileştirdiği bir diğer kişide, Yuhanna İncilinde ( 4/46-54)bahsedilen kraliyet memurunun oğluydu.

Hz.İsa ellerinin temasıyla şifa metodunu da sık sık kullanıyordu; '' Ve güneş batınca, türlü illetlere tutulmuş hastası olanlar onları kendisine getirdiler; İsa'da ellerini her birinin üzerine koyup onları iyi etti'' ( Luka; 4/40 )

Hz.İsa'yı yakalamaya geldiklerinde, onun çevresinde olanlar ne varki vaki olacağını görünce; Ya Rab, kılıçla vuralım mı? dediler.Ve onlardan birinin başkasının hizmetçisine vurup sağ kulağını düşürdü.Fakat İsa cevap verip dedi; Bırakın bu kadar. Ve kulağına dokunarak,onu iyi etti ( Luka; 22/ 43-51)

'' Bir Yoginin Öz yaşam Öyküsü'' ( Autobiograpy of a Yogi ) adlı kitabında, Pramahansa Yogananda, guru'su Sri Yüktesvar'ın şu sözlerini aktarmaktadır.; '' Tür Yarattı, Yasa ile yönetilir. Bilim adamlarınca keşfedilebilir olan dışsal evrende işleyen prensiplere Doğal yasalar denilmektedir. Fakat meknuz haldeki Spiritüel alemleri ve şuurun içsel alemini yöneten daha süptil yasalar mevcuttur; bu prensipler, Yogi bilimi vasıtasıyla öğrenilebilir. Maddenin hakiki mahiyetini, fizikçiler değilde. Kendini tanımış olan Üstad idrak eder.Hz.İsa, bu türlü bilgi ile İncil'de sözü edilen hizmetçinin kulağını, müritlerden biri tarafından kesilmesinden sonra eski sağlığına kavuştura bilmişti.

Hz.İsa şifa tesirlerini hasta kişilere daha başka şekillerde de aktarmış, örneğin; hastalık uzva. tükürdüğünü sürerek, yada hastaya doğrudan '' iyileştiğini bildirerek, bir çok kişiyi şifaya kavuşturmuştu; '' Ona sağır ve peltek birini getirsinler; ve elini üzerine koysun diye ona yalvardılar. Oda kalabalıktan ayrıca bir yana onu alıp, kulaklarına parmaklarını koydu ve tükürüp diline dokundu.Göge bakarak, ah edip ona; Effata, yani açıl dedi.. Kulakları açıldı ve dilinin bağı çözülüp vdüzgün söyledi. ( Markos; 7/ 32-35)

Yeruşalim'de koyun kapısı yanında, İbranice Beythesta denilen, 5 eyvanlı bir havuz vardır. Bunların içinde hasta, kör, topal,azası kurumuş olanlardan bir kalabalık yatardı. Ve hastalığını 38 yıldır çekmekte olan bir adam orada idi.İsa onu yatmakta görüp, uzun zamandırda hasta olduğunu bilerek, kendisine; ''İyi olmak ister misin?'' dedi. Hasta ona cevap verdi. Efendi; su çalkalandığı zaman, beni havuza koyacak kimsemyok; ve ben gelmekte iken, başkası benden önce iniyor. İsa ona dedi; Kalk, yatağını kaldır ve yürü. Adam hemen iyi oldu, ve yatağını kaldırıp yürüdü. ( Yuhanna; 5/2-9 )

Hz.İsa ve Obsesyon Tedavileri

Hz.İsa şifa uygulamalarının yanı sıra, bir çok obsesyon tedaviside yapmıştı. İncillerde, cinlerin çıkarılması, şeklinde tanımlanan çeşitli obsesyon vakaları anlatılır;

'' Hz.İsa çok cinler çıkardı; ve cinleri söz söylemeye bırakmıyordu, çünkü kendisini tanıyorlardı. ( Markos ; 1/34 )

Hz.İsa'nın obsesyon tedavisi uygulamalarına örnek olarak Luka İncilinde ( 4/ 31- 37) geçen bir vakayı verebiliriz; '' Bir Galile şehri olan Kefernahuma indi. Sebt günü onlara öğretiyordu; onun öğreyişine şaştılar; çünkü onun sözlerinde hakimiyet vardı. Ve havrada bir adam vardı, ve kendisine murdar bir cin ruhu ( obsede edici geri bir varlık ) vardı; ve o yüksek sesle bağırdı.; Bırak, bizden sanane Ey Nasiralı İsa? Bizi helak etmeyemi geldin? Kimsin, seni bilirim. Allah'ın mukaddesi! .İsa onu azarlayıp, Sus ve ondan çık..dedi. Cin adamı ortada yere düşürüp zarar vermeden ndan çıktı. Herkese de hayret geldi. Bu nasıl sözdür ki, murdar ruhlara kudretle ve hakimiyetle emrediyor, onlarda çıkıyorlar? diye birbirleri ile konuştular. Havalide her yerde onun hakkında rivayet yayıldı.

Hz.İsa'nın uzaktan şifa gibi, uzaktan obsesyon tedavisinide yaptığını görüyoruz;

Oradan kalkıp Sur ve Sayda sınırlarına gitti. Bir eve girip kimsenin bilmesini istemedi; ve gizleyemedi. Fakat küçük kızında murdar ruh ( obsede edici geri bir varlık ) olan bir bir kadın, İsa hakkında haber aldı ve hemen gelip ayaklarına düştü. O kadın yunanlı olup, Suriyeli Fenike ırkındandı. Kızından cini çıkarmasını ona yalvardı. İsa ona dedi; '' Bırak önce çocuklar doysunlar; çünkü onların ekmeğini alıp onu köpeklere atmak iyi değildir. Kadında cevap verip ona dedi; Evet, ya Rab, köpeklerde sofra altında çocukların kırıntılarından yerler.. O'da ona dedi; Bu sözlerden dolayı git, cin senin kızından çıkmıştır. Kadın evine gidip, cini çıkmış ve kızı yatakta yatar bulmuştu. ( Markos ; 7/ 24-30 )

Hz.İsa'nın ayrıca'' ellerin temasıyla obsesyon tedavisi'' yapılmasına ilişkin bir örnekte vardır;

'' Ve İsa, Sebt gününde havraların birinde öğretiyordu. Ve işte, 18 yıldan beri kendisine hastalık ruhu ( obsede edici geri bir varlık ) olan bir kadın; iki kat olmuştu, ve iki kat olmuştu, ve hiç bir surette doğrulamazdı. İsa onu görünce çağırdı ve kendisine dedi; '' Ey kadın hastalığından kurtuldun''. İsa ellerini onun üzerine koydu ve kadın hemen doğruldu ve Allah'a hamd ediyordu. ( Luka; 13/10-13 )

Günümüzda obsesyon tedavicilerinden Dr. Carl Wickland, yakın zamanlarda yapılan bir konfaransta, obsesyon ve tedavisi hakkında genel bir bilgi verdikten sonra, aynen Luka İncil'inde geçen, yukarıdaki vakaya benzeyen '' iki kat olmuş'' bir genç kızı tedavi edişini anlatmıştır;

'' Her zaman için obsesyonun bir gerçek olduğuna dair meslektaşlarımı ( Tıp Doktorlarını ) ikna edecek kanıtları elde etmeye çabalamışımdır..Obsesyon, deliliğin yada akıl dengesizliklerinin tek sebebi değildir ama, sık sık görülebilen bir sebebidir. Eşimin harukulade medyomluğunun yardımıyla kayda geçirmeyi başardığım kanıtlar, bu hususu, kuşku götürmez bir şekilde onaylamaktadır. Hastaları terk edici obsede eden varlıkla irtibat kurması, Bn. Wickland'a, zihnen yada fiziki olarak hiç bir zaman zarar vermemiştir.

Dr. Wickland iki kat olmuş genç kızı tedavi ettikten sonra hastayı terk eden obsede edici varlık, Bn. Wickland kanalıyla irtibat kurarak, ölmezden önce belkemiğinin kırıldığını ve iki büklüm bir hale geldiğini açıklamıştı. Öldüğünü idrak etmemişti, fakat artık serbest kalmıştı ve sessizce oradan ayrılıyordu. Genç kız ise tamamen iyileşmişti.

G.Maurica Elliot, '' Hz.İsa'nın Psişik Hayatı'' başlıklı yazı dizisinde bu konuya şöyle demektedir.; '' Yeni Ahit'teki cinlerin çıkarılması vakaları, şifacılık uygulamalarına nazaran, daha büyük bir güç isteyen bir iş olarak mütaale edilir. Gerçekten de öyledir. Olağan hastalık ve rahatsızlık vakalarında, şifacı, bir ruhsal varlık tarafından ''obsede edilme'' gibi böylesine kişisel bir olayla karşı karşıya değildir.

'Bazı tür hastalıklar ile rahatsızlıkların kötü ruhların tesirlerinden ötürü olduğunu kabul etsek dahi, bu tesirler ile obsesyon arasındaki fark kadar büyüktür. Obsede edici varlık, hastanın bedenini işgal ettiği zaman, tüm önemli mevkiler kontrolu altında tutuyor demektir ve onu oradan atmak son derece zordur.

'' Fakat Klise obsesyon olgusuna gerçekte inanmamaktadır....

'' Klisenin, hz.İsa'nın haklı olduğunu,havarilerin haklı olduğu, Spiritüalistlerin ve Dr.Carl Wickland'ın haklı olduğunu ve kendisinin haksız olduğunu keşfedeceği gün hızla yaklaşmaktadır.''

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

hz İsayı da medyum yaptınız ne diyem en size utanmasanız hz İsa da tenekeciydi metalica dinliyo diceniz yaaa :D

Gerçekten hiç bir şey anlamadım .. Psişik yeteneklerin kuvvetli olması utanılacak bir şey mi yada metallica ( doğrusu da böyle yazılır ) Şu yazıdan bir cümle okumadığına da eminim .. Neyse senin kafan karışmış anlaşılan ;)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...