Jump to content

Kurbanın ezoterik kökeni...


nevermore

Önerilen Mesajlar

Aşağıda ki yazıda bazı örnekler islam dinin kutsal saydığı kuran'dan ayetlerde verilmiştir.. site formatı gereği islami bilgilerin paylaşılması yasak eeee bu adam bunu paylaşmış gibi garip yorumlar yapmayın .. Sebebi gayet basit .. herhangi bir din aşağılanmamış ve/veya diğerlerinden üstün gösterilmemiş , sadece örnekleme amacı ile bazı ayetler işaret edilmiştir.

Kurbanın ezoterik kökeni...

... ve Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah'ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin. Kurbanlık büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken (kurban edeceğinizde) üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik. (HAC: 22/28,36)

İnsanlık tarihi incelendiğinde kurbanın insanlıkla birlikte başlamış olduğu ve bütün manevi inançların içinde yaşamış olduğu görülür. Bir şeyi, bir şeye kurban etme uygulaması dünya tarihinin çok eski dönemlerine kadar uzanır.

Kurban ritüeli:

1- Kanlı kurbanlar,

2- Kansız kurbanlar olmak üzere başlıca iki ayrı şekilde uygulanırdı.

Kanlı kurbanlar sınıfında, insan ve hayvanlar; kansız kurbanlarda ise, çoğunlukla tahıl ve gıda maddeleri kurban olarak kullanılmıştır. Şöyle bir tarihin gerilerine doğru gittiğimizde kurban ritüelinin toplumlar arasında inanılmaz derecede yaygın olduğu görülür:

Pigmelerin kurbanları, besledikleri bitki ve hayvanlardan ibaretti. Amaçları tanrılarının bu gıdayı bollaştırması ve nimetlerine karşı duyulan şükran borcunun ödenmesiydi.

Eski Amerika inançlarında ise; insan kurbanları son derece yaygındı. Özellikle Azteklerde insan kurban had safhaya ulaşmıştı. Maya ve İnkalar'da da aynı kurban şekli görülürdü. Meyve, çiçek, hindi ve köpek sundukları dini törenlerde bazen insan kurban ettikleri de görülmüştür.

Eski Yunanlılar'da da bir insanı kurban olarak sunma geleneği son derece yaygındı. En büyük kurbanlarını Zeus'a sunarlardı. Felaket dönemlerinde ilahları hoşnut etmek için kesilen kurbanlar, aristokrat ailelerin fertleri arasından seçilirdi. Genellikle boğa, bazen domuz da kurban edilirdi.

Eski Romalılar Tanrılar'ın hoşuna gitmek ve onların hoşnutluğunu kazanmak için onlara süt, şarap ve yemiş sunmuşlar, ayrıca hayvan da kurban etmişlerdir. M.Ö. 97 senesinde Roma İhtiyar Meclisinin yasaklanmasına kadar insan kurban etme adetleri de vardı.

Cermenler'de birtakım kutsal hayvanlar bazı tanrılara, at ile karga da Odin'e adanmıştı. Ayrıca insan da kurban ederlerdi. Keltler'de, özellikle beyaz at olan kurban sunma işini "Druid" denen rahipler yapardı. Az da olsa insan kurbanları vardı.

İskandinavya'da orman ilahım memnun etmek için ona yaban domuzu takdim ederlerdi. Slavlar, yıldırım, ateş ve gök tanrıları için kurbanlar keser ve kanlarını etrafa bulaştırırlardı. Fenikeliler'in insan kurban etme adetleri, dinlerine ait çok önemli bir özellikti.Eski Türkler'de insan kurbanının yasaklandığını eski Çin tarihi kaynakları yazmaktadır.

Moğollar'da hükümdarları ve ataları ölünce onların ruh­larına insan kurban etme adetinin çok yaygın olarak yaşadığı bilinir. Moğullar'da bir Han'ın ölümü, insan kıyımına yol açardı.

Hititler'de tanrılara her türlü gıda maddesi, bira ve şarap kurban olarak sunulur; koyun, keçi, sığır, bazen de insan bile kurban edilirdi. Babilliler uğursuzluktan kaçınmak için türlü adaklar adarlardı. Asurlular'da kesilen oğlak veya kuzunun, insanların bütün günahlarım temizleyeceğine inanılmıştır. Sümerler kurban edilecek hayvanın cins ve rengine fazla önem vermezlerdi. Onlarca mühim olan kanın akıtılmasıydı.

Eski Mısırlılar'da kurban adeti çok yaygındı. Eski İran dinlerinden olan Zerdüştlüğün kutsal kitabı Zend-Avesta'da, su aygırının kurban edilmesi, gene İran dinlerinden olan Mitraizm'de ise boğa kurbanı vardır. Harran Sabiileri genellikle horoz kurban ederlerdi.

Brahmanlar bir ara hayvanlardan başka insanları da kurban ederlerdi.

Hinduizm'de güzel amellerin beş maddesinin başında ölenler için kurbanlar kesmek gelir.

Çinliler her mevsim değişimlerinde özel merasimle kurban keserlerdi.

Japon dinlerinden olan Şintoizm'de tanrılara pirinç takdimi bir çeşit kurban sayılmıştır.

Orta ve Batı Afrika yerlilerinin arasında insan kurban etme son derece yaygındı.

Yahudiler'de kurban, temel ibadetlerden biridir. Hayvan ve meyvelerin yanında eskiden insan da kurban ediliyordu. Tevrat'ta kurban hakkında geniş bilgi vardır.

Hristiyanlık'ta kurban, verilen sözün tutulmadığı anlarda günah işlemiş sayılmamak için, Tanrı'ya karşı bir şey yapmaya söz vermek şeklinde telakki edilmiştir. Bilinen anlamıyla Hristiyanlık'ta kurban yoktur. Bunun böyle olması, özellikle Hz. İsa'mn kurbana karşı olan tavrındandır.

Müslümanlık'ta kurban, ilahi emirleri yerine getirmek, nimetlere şükretmek ve fakirlere yardım şeklinde nitelendirilir. Koyun, keçi, sığır ve deve kesilir. Ancak buna karşılık Müslümanlık'tan önceki, Arabistan'daki Sami kavimlerinde insan kurbanı son derece yaygın bir şekilde uygulanmaktaydı. Müslümanlık bu uygulamaya son vermiş ancak insanların kurban kesme adetini, o devrin şartları gereği tamamen ortadan kaldırmamıştır.

Sizin için onlarda belli bir zamana kadar birtakım yararlar vardır. Sonra da kurbanlık olarak varacakları yer Beyt-i Atik (Kâbe)'dir. Her ümmet için, Allah'ın kendi­lerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansın­lar diye kurban kesmeyi meşru kıldık. (HAC: 22/33,34)

"Belli bir zamana kadar birtakım yararlar vardır" denerek, kurbana yönelik çok önemli bir vurgu yapılmaktadır. Yani belli bir zaman sonra o yarar ortadan kalkmaktadır denmektedir. Bunun nedenine az soma değineceğiz...Görülüyor ki hemen hemen bütün toplumlarda ve dinlerde kurban, önemli bir yer işgal etmiş ve halen de etmeye devam etmektedir.

Kurbanın çok köklü bir gelenek olduğu ortada... Peki bu adet ilk kez nasıl ortaya çıkmış ve insanlar arasında nasıl bu kadar yayılabilmiştir?...Yavaş yavaş meseleyi açmaya başlayalım:Bir an için günümüzde uygulanış şekillerim göz önüne getirirsek; kurbanın, ilahi emirleri yerine getirmek, nimetlere şükretmek ve fakir fukaraya yardım etmek şeklinde yorumlandığını görüyoruz.

Oysaki, kökeni on binlerce yıl öncesine dayanan kurbanın ilk ortaya çıkış sebepleri bir hayli farklı nedenlere dayanır. Nitekim yukarıda saydığımız ve günümüz tarihine daha yakın dönemlerdeki toplumların hiçbirinde kurban kesimi, insanların protein ihtiyacım karşılamak için yapılmazdı.

Peki niçin yapılırdı?...

Kurban kesiminin başlıca 3 farklı sebebi vardı. Bu farklı amaçların hepsinin de birleştikleri nokta, kanın akıtılması zaruretiydi. Kurban esnasında akıtılan kanın meydana getirdiği bir etki, her üç uygulamada önemli bir fonksiyon görmekteydi.

Kurban kesilmesiyle birlikte aniden kanın boşalması esnasında, durugörü medyomları, gayet garip renklerde "tesir girdapları" görürler. Bu tesirler gerçekten girdap gibi döne döne yükselir. Bunlar açıkça gözlemlenmiştir.

Sözünü ettiğimiz bu "tesir girdapları", varlığın bünyesindeki yoğun "psişik - esiri enerji" alanlarının; meydana gelen ani ölümle bir anda boşalmasından ileri gelmektedir... Ve bu psişik enerji kanın katalizörlüğüyle çevreye yayılır. Çünkü bütün vücudu dolaşan kan, vücudun tüm tesirlerini üzerinde toplayabilen bir özelliğe sahiptir. Yani canlıların tüm psişik özellikleri kanlarında birikmiştir.

Kanın bu özelliğini çok iyi bilen eski toplumların "kan kardeşi olmak" diye isimlendirdikleri bir uygulamayı yapmalarının en önemli sebebi de buna dayanmaktadır. Yani tesirlerini kanları vasıtasıyla birbirlerine aktarmayı hedefleyen bir adettir...

Biz gelelim "kurban"la hedeflenen amaçlara...

1- Negatif Tesirlerin Polarizasyonu

Genellikle olumsuz-negatif tesirlerin başka yöne çevrilmesi ya da nispeten zararsız hale getirilmesi çeşitli metotlarla mümkündür. Bu metodların biri de kurbandır...

İşte kurban törenlerinin ezoterik açıklamasında, bu konunun önemli bir yeri vardır. Kurban keserek hedeflenen amaç gelen negatif tesirlerin polarize edilmesidir. Çünkü kanla etrafa yayılan "yarı esiri - psişik enerjilerin" negatif tesirleri nötralize etme özelliği vardır. Ve bu özellikten uzun yıllar faydalanılmıştır.

Kökendeki asıl bilgi unutulmuş olsa da, bu uygulama otomatik bir şekilde günümüzde de hâlâ uygulanmaya çalışılmaktadır... Örneğin, Anadolu Halk Gelenekleri'nde uzun süre uygulanmış olan ve hâlâ uygulanan; önemli bir işe başlarken ya da yeni bir ev, yeni bir araba alındığında kesilen kurbanın kökeninde yatan bilgi bu olmasına rağmen, genellikle işin özü unutulmuş sadece şekli uygulaması kalmıştır.

Ancak hemen belirtelim ki, negatif enerjilerden sakınmanın başka yolları da vardır. Bunun en kolay yolu, zihnen sürekli pozitif enerji üretmektir. Sürekli pozitif tesirler üreten bir kişinin çevresinde, kendiliğinden büyük bir manyetik koruma kalkanı oluşur. Şunu kesinlikle unutmayalım ki; zihnimizde negatif düşünce enerjisi taşımasak; dışardan negatif bir tesirin etkisine maruz kalmamız asla mümkün değildir. Ancak bu gerçekleştirilemediği için, tarih boyunca bunun cezasını çoğunlukla hayvanlar çekmiştir...2- Majik Uygulamalar

Çok eski devirlerden beri, "majik çalışmalarda" kurban kesilmesinin önemli bir yeri vardı. Buradaki amaç ise, kurban olarak kesilen canlının kanı vasıtasıyla çevreye yayılan psişik enerjisinden yararlanmaktı. Bu enerji elde etmek istenilen amaca özel bir yöntemle yönlendirilirdi. Öyle topluluklar vardı ki, bu gücü elde etmek için çocukları ve genç kızları bile kurban ederlerdi.

Bu uygulamanın kökeni Atlantis'in son dönemlerine dayanır...

Ezoterik bilgilere göre, çok eski çağlarda, Atlantis'in ilk devirlerindeki varlıklar, yarı trans hâlinde yaşıyorlardı. Duyular Dışı Algılamaları son derece gelişmiş olduğundan telepati, durugörü, telekinezi gibi yeteneklerini kolaylıkla kullanabiliyorlardı. Bize olağanüstü gibi görünen bu hâller, onlar için normaldi. Birbirlerini ruhsal şifa ile iyileştirmeleri sıradan bir hâldi...

Sonraları Atlantis'te oluşmaya başlayan dejenerasyonun doğal bir sonucu olarak bu yetenekler kaybolmaya başladı... Sadece bu işin bilimi kaldı... İşte, bu yetenekleri kaybolup sadece onların bilimiyle başbaşa kalanlar, eski uygulamalarım yapabilmek için bazı katalizör yardımcı araçlara ihtiyaç duydular. Bu araçlardan biri de "kan"dı. Psişik yetenekler, hayvan kanları katalizör olarak kullanılmak suretiyle canlandırılıyordu. Dahası, insan ve hatta yetenekli insanları kurban ederek bu güç arttırılıyordu. Bu işe uygun insanlar mabetlerde özel olarak yetiştirilip, özel ritüellerle kurban edilerek, bazı güçler elde ediliyordu. Zaman ilerledikçe bu uygulamalar negatif alanlarda da kullanılmaya başlandı...

Daha sonra dinler, Atlantis'in son dönemlerinden gelen bu yanlış uygulamayı ortadan kaldırmak ve insanları bundan vazgeçirmek için, insan yerine hayvan kurban etme meselesini ortaya koymuşlardır. Yani bu majik uygulamayı hayvanın psişik etkisiyle gerçekleştirme yolları denenmiştir. Fakat ne yazık ki, hayvan kurban ederek gerçekleştirilen majik törenlerin büyük bir bölümü, negatif güçlerin harekete geçirilmesi doğrultusunda kullanılmıştır. Bu nedenle dinler bir taraftan bu tür majik çalışmalara karşı da mücadele vermek zorunda kalmışlardır.

Gerçekten de, "kan" bu konularda bazı bilgileri bilen bir kişi tarafından kullanıldığında; büyük bir katalizör güç hâline getirilebilir ve majik uygulamaların önemli bir bölümünü oluşturur...

3- Dünya'ya spiritüel tesirlerin aktarılması:

Kurban'ın kökenlerinden biri de, dünya ile ilgili bir meseleye dayanır...

Nasıl ki insanlar birbirleri ile sürekli tesir alışverişi içindeyseler, buna benzer bir şekilde, yeryüzünün de aldığı ve verdiği enerjiler vardır...

Yeryüzü kendi yolunda ilerlerken ve kendi varlığını sürdürürken, bu enerjiler çok büyük bir fonksiyon görürler. Dünya kozmos içinde mevcudiyetini sürdürebilmek ve ayakta kalabilmek için sürekli olarak kozmosdan enerjiler alır ve kozmoza enerjiler yollar. Bu enerji alışverişleriyle dengesini muhafaza eder... Bu tesir alışverişi sadece Dünya ile kozmos arasında sürmez.

Dünya kendi ihtiyacı olan enerjileri - tesirleri öncelikle kendi üzerinde yaşayan canlılardan alır.

Bundan 50.000 sene öncesine ait Tufan Öncesi Kültürlerde sırf yerküreye psişik esiri tesirlerin aktarılması için özel kurban törenleri de yapıldığı biliniyor. O devirlerde dünyanın bu tür enerjilere ihtiyacı vardı ve bu yolla bu ihtiyaç gideriliyordu. Daha sonra bizim devremiz uygarlığında da bu kurban törenleri belli bir müddet daha uygulandı. Amaç yine aynıydı... Dünyaya psişik ve esiri enerjilerin aktarılması... Ancak zaman içinde meselenin bu yönü tamamen unutuldu. Hatta öyle unutuldu ki, bu törenleri yapanlar bile neden yaptıklarını bilmeden, bu törenleri uygulamaya başladılar.

Dışarıdan bakanlar o insanların "Tanrılara" ve "İlahlara" kurbanlar sunduklarım zannetmekteydi ama asıl mesele dünyaya bazı tesirlerin aktarılmasıydı. Ne var ki bunu uygulayanlar bile ne yaptıklarının farkında değillerdi...Görüldüğü gibi "kurban"ın ilk ortaya çıkışının başlıca üç ana sebebi vardır... Ve yine görüldüğü gibi bunların hiçbiri, insanların protein ihtiyacının karşılanması için değildir. Örneğin Tevrat zamanındaki Kudüs Şehri'nde bir günde 142.000 kurban kesildiği günler olmuştur. O devirdeki 250.000 kişilik bir şehir için bu son derece büyük bir rakamdır. Eğer amaç protein ihtiyacının giderilmesi olsaydı, bu kadar büyük rakamlara ne gerek vardı ki?...

Günümüzde Kurban

Konuyu dünya açısından günümüze getirecek olursak, artık dünyanın bu tür enerjilere ihtiyacı kalmadığını- hemen söyleyelim... Dünyanın insandan isteği, artık kendisinin ihtiyacı olan tesirleri, insanın bizzat kendisinin üretmesidir. Yani kurbanlardan gelecek tesirlere değil, bizzat şuurlu olarak insanın ürettiği tesirlere ihtiyacı vardır. Çünkü Dünyanın aşağıya iniş ve tekrar yukarıya çıkış sürecinde geldiği nokta bunu gerektirmektedir.

Bir zamanlar insan kurbanlarıyla, daha sonra hayvanlarla yapılan bu dünyayı besleme, artık insanın şuurlu olarak üreteceği tesirlerle olacaktır. Şu anda bu gerçekleştirilemese de uyanış günlerinden sonra başlayacak "Altın Çağ" da bu böyle olacaktır.

Zaten insanların genel gelişim düzeyi de yavaş, yavaş bu noktaya doğru ilerlemektedir. Hem Dünya, hem de insan değişmiş ve değişmektedir. Dolayısıyla her ikisinin ihtiyaçları da birbirine parelellik göstermektedir. Bu, uyanmakla olur. Yeryüzü artık bunu istiyor. İnsanlık olarak bilgilenir ve kendimiz hakkında temel bilgileri elde edebilirsek, o yardımı bilerek yapmış olacağız.

İnsanlar yeryüzünde, kendi vicdanları ile kurban kesip kesmemeye karar verdikleri gün, işte o zaman bir ilerlemeden bahsedilebilir. İnsan ruhsal gelişim sürecinde belli bir noktaya gelmedikçe ve zanlarıyla yaşamaktan kurtulamadıkça, kurban davasından da kurtulamayacaktır.

Konuyu dünya açısından değil de, negatif enerjilerin polarizasyonu açısından alacak olursak yine kurban kanlarının akıtılmasına gerek olmadığım söyleyebiliriz. Çünkü değişen pekçok şeyde olduğu gibi, artık negatif tesiri polarize etme metodu da değişmiştir. Biz, kendi içimizde, sürekli olarak düşüncelerimizi negatif yönde çalıştırmaktan vazgeçtiğimiz andan itibaren, negatif tesirleri polarize etmek için kurbana da gerek kalmayacaktır.

İş gene kişinin kendi üzerinde çalışmasına kalıyor. Negatif düşüncelerden sıyrılarak, pozitif yöndeki düşünce kudretimizi artırabilmek her zaman için mümkündür.Kısacası, işin esası "nefis terbiyesi"dir. Nefsini terbiye edersen, kurban kesmeye ihtiyacın yoktur. Nefsinin azgınlığından kendini kurtaramayanlara daha akıtılacak çok kanlar vardır...

İşte az önce aktardığım ayette "belli bir zamana kadar birtakım yararlar vardır" denmesinin asıl nedeni budur..Onların etleri ve kanları asla Allah'a ulaşmaz. Fakat ona sizin takvanız ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele. (HAC: 22/37)

"Kurban ettiğiniz hayvanların etleri ve kanları Allah'a ulaşmaz" denerek son derece açık bir bilgi verilmiştir.

"Takva"; korunma, sakınma demektir. Yani egosal hırslardan arınma ve ilahi düzene uyum sağlama demektir. İlahi düzenle senkronizasyona girme anlamına gelir. Sanırım bu ayet buraya kadar anlattıklarımızı tam olarak özetlemekte ve tek bir cümleyle birçok şey anlatmaktadır...

Ergün Candan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...