nevermore Oluşturma zamanı: Ocak 27, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 27, 2012 Ruhçuluk araştırmaları, kendi araştırma yöntemleriyle insanın tekrar doğduğunu, dünyada bir bedene defalarca bağlandığını ortaya koymuştur. Bu süreç öylesine sağlam kanıtlara sahiptir ki, biz tekrardoğuşun bir realite olduğunun insanlığın tümü tarafından yakın bir gelecekte bilineceği inancındayız. En eski devirlerden beri, en ilkel inançlardan, en gelişmiş dinlere kadar hepsinde, açık ya da kapalı ifadelerle tekrardoğuş inancını görebiliriz. Çeşitli insan topluluklarındaki inançlardan ya da bazı kutsal metinlerdeki tekrardoğuş bilgisinden söz ederken, onların birer kanıt olarak kabul edilmesini düşünmüyoruz. Bu gerçek, bilimsel araştırmayla zaten ortaya çıkarılmıştır ve çalışmlar derinlemesine sürdürülmektedir. İnançların ve kutsal metinlerin içerdiği tekrardoğuş bilgisini, bir kanıt olarak değil, sadece bir uyarıcı haber, belki bir tarih konusu olarak incelemek ve karşılaştırmak mümkündür. Eski Yunan ve Roma'da Babil'de Hindistan'da, Çin'de, Afrika ve Eski Amerika halklarında, tekrardoğuş inancına rastlıyoruz. Çinlilerde Tekrardoğuş Taoizm, eski bir Çin dinidir. Taoizm’de insanların ruh sahibi oldukları inancı vardır. Ölümden sonra üstün ruh (huen), yer altında bir bölge olan 'sarı Kaynaklara iner. Burası bir cehennem değildir ama kasvetli bir yerdir. Ruh, ayrılmış olduğu bedenin özlemini çeker. Çünkü ölerek ayrılmış olduğu maddesel bir zarftan, örtüden tamamen sıyrılmış değildir. Geri ruhlar cesedin gömüldüğü mezar etrafında dolaşırlar ya da bir zamanlar yaşamış olduğu evle alakalanırlar. Bulundukları kötü vaziyet içinde, yaşayanlara düşmandırlar; onlara kötülük yapmak isterler. Taoizme göre ruh, bedenden ayrıldıktan sonra ebediyen 'sarı kaynaklar' da kalmak; yaşayanların yanında yeni bir bedene sahip olmak ister. Taoizmde, ferdi bir amaç olarak bedenli bir ölümsüzlük düşünülür. Burada ölümsüz kadın ve erkeklerin varlığına kesin olarak inanılır. Bazı Taocuların ölümsüzleri aramak ve böylece dünya dışı gerçek ve bilgeliğe erişebilmek için uzun yolculuklar yaptıkları bilinir. Ölümsüzler, tanrılar gibi öteki dünyada oturmazlar; belli adalar ve sıradağlar onlara mesken hizmetini görür. Kentlerdeki insan kalabalığının ortasında da ölümsüzlere rastlamak imkanı vardır. Taocu inanışına göre, insan bedeninde, başlı başına bir varlık olarak az veya çok bağımsız hayat sürdüren üç adi ve yedi üstün ruh yer almıştır. Gerçi bu ruhlar ince dokulardan oluşmuşlardır ama cisimsiz değillerdir. İnsan öldüğünde, bu on ruh dağılır. Gerçekteki kaderleri hakkında farklı görüşler vardır. Ruhlar, ölümden sonra, kendi yaşayışlarını bedene bağlı olmaksızın sürdürmeye devam ederler, fakat mutsuz durumda bulunurlar. Diğer bir inanca göre de, ruhların dağılışı ölüme sebep olur. Yedi üstün ruhun her biri, daha sonra özel bir kaderi yaşar. Üstün ve şuurlu ruhlar, 'sarı kaynaklar ‘da beklerken, yaşayanlar arasında yeniden yer alabilmek üzere, eski ölü bedenin yerine bir başkasını temin etmeye çalışırlar. Böyle ruh ölümsüz değildir, çünkü bedene bağlanmak istemektedir. Bugün ki Teoistler, kendi dinlerine ait sihir ve büyü ayinlerini terk etmeden, sonraki devirlerde Çin'e dahil olmuş bulunan Budizm ve diğer öğretilere yönelmişlerdir. Çinlilerin çoğu, Hintlilerde olduğu gibi, bir tekrardoğuşa inanırlar. Öldükten sonra bedeni terk eden ruh, dünyada sürdüğü hayatın şekline göre karşılaşacağı ceza ya da mükafatı, dünya dışı bir alemde, kısa veya uzun bir süre, azaplı ya da zevkli bir tarzda yaşadıktan sonra, yeni bir bedenle dünyaya gelir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.