KiNqSDesTRoY Oluşturma zamanı: Şubat 15, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 15, 2012 BİLİNMEYEN GÜCÜMÜZ Bu kitap telepati, durugörü, psikokinezi, rekognisyon, ÖYD, BDD gibi zorlayıcı, ruhsal olguların gerçek olduğunu anlatmaktadır. Bu düşünce dünya nüfusunun çoğunu şaşırtmayacaktır çünkü çoğunluk zaten ruhsal olgulara inanmaktadır. Ancak geçen birkaç yılda gerçekleşen yeni bir şey bizi, kişisel inançlara dayanan eski tartışmaların ötesine sürüklemiştir. Ruhsal olguların gerçekliği artık sadece inanca, umut edilene ve anektodların özümlenmesine dayanmamaktadır. Bir asırdan fazla bir süredir çok sayıda araştırmacı tarafından elde edilen çok miktarda bilimsel kanıtın yeni yollarla değerlendirilmesi, bu olguların gerçek olduklarını açıkça göstermektedir. SUNUŞ "Bilim adamları yaklaşık elli yıldır, birçok disiplinde çalışan bilim adamlarının alışık oldukları kabul edilmiş deneysel yöntemleri kullanarak, psişik etkinin var olduğunu temelolarak kanıtlamaktalar ama nedense hemen hemen hiç kimse bunu bilmiyor." Dean 1. Radin, parapsikoloji alanındaki sağlam deneylerin olumlu sonuçlarının yaygın bir kabul görmeyişinin nedenlerinin neler olduğunu çok yakından bilen ve bu nedenlerin üstesinden gelmek için yıllardır uğraşan bir parapsikolog. Psişik araştırmaların çağdaş dönemiyle ilgili en çarpıcı deneysel sonuçları içeren bu kitabın, parapsikolojinin ülkemizde de akademik düzeyde ele alınması için sürdürülen çabaları yeni bir platforma taşıyacağını ümit ediyoruz. Özenli çevirisi için çevirmen Kemal Budak'a ve kitabın düzeltisine katkıda bulunan Sn. Mine Şengel ve Sn. Muharrem Günaydın' a teşekkür ederiz. ÖNSÖZ Saçmalık!" diye bağırdı çizgili takım elbiseli adam. "Psişik fenomenler hakkında zerre kadar kanıt yok!" Trenin raylar üstünde çıkardığı sesler, adamın konuşmayı sonlandıran kesin tavırlı sözlerine adeta nokta koydu. Adamın karşısında, ışıldayan gözleri ve kabarık saçlarıyla du ran kadın bu sözlerden hiç etkilenmemiş görünüyordu. "Harry," dedi adama, "kanıt orada, gözünün içine bakıyor." Birkaç dakika önce, her gün bindiğim trene binerken olaysız bir yolculuk beklentisindeydim. Ama, tren yavaş yavaş kalkarken son dakikada yetişen iki kişi gelip yanıma oturdu. Belli ki tartışmaları bir süredir devam ediyordu. Harry, kolunun altındaki diplomat iş çantası ve Wall Street Journal gazetesi ile bir Brooks Brothers reklamıydı. Kadın ise safran renkli bir elbise giymiş, elinde epeyce kullanılmış bir kitap çantası taşıyordu. "Dün gece meditasyon sırasında," dedi kadın somurtarak, "Zeron' dan bir mesaj aldım." Harry gözlerini devirerek, alaycı bir ifadeyle, "Pluton gezegenindeki Zeron' dan mı, yoksa Atlantis' teki Zeron' dan mı?" dedi. "Atlantis'teki Zeron' dan tabii ki. Plutonluların telepatik olmadıklarını biliyorsun! Yunus arkadaşları kanalıyla zihinsel iletişim kurduk. Auramı temizlersem psişik yeteneklerimin gelişeceğini söyledi." Hayatın aptallıkları karşısında alaycı sırıtışı, Harry'nin alnına kızgın çizgiler yerleştirmişti ama bu son söz bir damarın fırlamasına neden oldu. Çileden çıkmış bir haldeyken göz göze geldik, bana doğru dönerek, bir sahnede aktörün kolayca işitilen fısıltısıyla, "Shirley, şu Yeni Çag safsatasının derinlerinde kayboldu gitti," dedi. Uzun zamandır süregeldiği belli bir anlaşmazlığın ortasına girmemek isteğiyle, bağlayıcı olmayan bir şeyler homurdandım. Ama tarafsız kalma lüksüm yoktu çünkü Shirley söyleneni duymuştu ve haklı olarak cevap verdi: "Eğer bir kerecik Zeron'u dinlemiş olsaydın, böyle bir şüpheci olmazdın. Söyledikleri saf gerçek!" "Daha çok saf saçmalık," diye homurdandı, Harry, "DDA (Duyular Dışı Algılama), telepati ya da o saçmalıklardan herhangi birine dair zerre kanıt yok. Şu kadarcık bile." Kadın itiraz etti: "Eğer hissediyorsan, bu yeterli kanıttır. Sen sadece kafanda çok şey yaşıyorsun." Bir itiraf olduğunu hisseden Harry kükredi: "DDA'ya inanıyor olman onun gerçek olduğu anlamına gelmez! Sadece doğru olduğuna inandığını gösterir. Eğer bilim kanıtlamamışsa gerçek değildir! Batıl inanç, mitoloji, folklor, büyüsel, mistik zırvalık." Buna daha fazla dayanamadım ve "Özür dilerim, elimde olmadan konuşmanızı duydum. Aslında psişik olgulara dair epeyce bilimsel kanıt var. Gerçekten var." Shirley mutlulukla gülümsedi, avuçlarını birbirine bastırdı ve eğilerek "Çok yaşayın," dedi ve tam o anda Harry'nin yüzü bir anda öyle asıldı, bir gözü sımsıkı kapandı, diğeri seğirmeye başladı ki başının patlayacağından korkup hemen ekledim; "Diğer yanda, kişisel psişik deneyimleriniz ne kadar inandırıcı da olsa, bilim tekrar tekrar kişisel inançların yanıltıcı olduğunu göstermiştir." Bu kısa konuşmamın ardından, her iki yeni tanışımın da kaşları farklı nedenlerle çatıldı. Shirley'in yüzündeki ifade huşu ve şaşkınlık arasında gidip gelirken, Harry işe yarayan tek gözünü kısarak kuşkuyla sordu: "Bu konuda bir şey bildiğinizi sanmanıza yol açan nedir?" Biraz önce bir hata yaptığımı fark ederek iç geçirdim. Geçmiş deneyimlerimden çok iyi biliyordum ki bu, "eğitilmiş görüş"ün temellerini başlatmak için altı saatlik bir bilim, tarih, psikoloji ve fizik tartışmasına yol açacaktı. Harry ve Shirley' e, birçok insanın psişik fenomenler hakkında bildiğini sandığı şeylerin "gerçekten öyle olmadıklarını" anlatmak istiyordum. Bilim adamlarının, birçok disiplinde çalışan bilim adamlarının alışık oldukları kabul edilmiş deneysel yöntemleri kullanarak, psişik etkinin var olduğunu temel olarak nasıl kanıtladıklarını tarif etmek istiyordum. Ve neden hemen hemen hiç kimsenin bunu bilmediğini açıklamak istiyordum. Ama kimse nutuk dinlemeyi sevmez. Bunun için, tüm bunları benim yerime onlara açıklayacak bir kitabımın olmasını istedim. Bu, o kitaptır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.