nevermore Oluşturma zamanı: Mart 7, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 7, 2012 Dağların, ormanların, şelalelerin, ırmakların, bazı çeşmelerin i pınarların rehberi hami varlıkları olduğu bilgisinin köklerini bilinen tarih içinde Hıristiyanlık öncesi kadim zamanlara kadar gider. Bu bilginin ve inancın etkisiyle bazı dağlar, pınarlari çeşmeler, ormanlar. tepeler vb. kutsal bilinmiştir. Doğayla iç içe yaşayan kadim toplumların bu yerlerden ve (rüzgar, yağmur, deprem vb.) doğa güçlerinden etkilenmelerinin, inancın ötesinde de bir nedeni vardır: Bu yerlerlyöreler fark edilebilir bir alansal etkiye sahiptir. Kadim toplumların doğal güçlere ve afetlere çok açık ve savunmasız oldukları için, onlarla dost olmak, onları saymak ve uyum sağlamak zorundaydı. Bu halleriyle kadim toplumların doğaya daha uyumlu ve saygılı olduğunu, bundan dolayı da doğaya daha az zarar verdiğini söyleyebiliriz.Kadim toplumların doğa ile bu iç içelikeri, doğa güçlerine lafetlerine açık ve savunmasızlgüçsüz oluşları, onları uyumun, korkunun da ötesinde, doğa güçlerine ve belli mekanlara tapınırcasına saygıyla karışık korku duymaya bu güçleri akıllı yüce varlıklar olarak algılamaya kadar götürmüştür. Örneğin Japonya'nın kadim topluluklarında dağların kutsal tapınma objeleri (karni) olarak bilinişi, bu ülkeye Budizm'in gelmesinden önceki zamanlara kadar iner. Bu kapsamda çam ağaçları ve bambu bitkileri "iyi bir gelecek"in ve mutlu yaşamın simgeleri olarak bilinirdi. Bunun gibi; verimlilik, yetişmenin/büyümenin nitelikleri, ürün/üretim, rüzgar/fırtına, deprem vb. doğalolaylar, güneş, dağ, nehir, agaç, kaya ve hatta bazı kavramlar, ataların ünlü kahramanların ruhları, mesleklerin, becerilerin (zenaat), toprak parçalarının rehber/hami varlıkları (ruhları) "kami" kavramı ve anlayışı kapsamına gelen tapınma objeleriydi.Kadim Japonya'da "kami" ye saygı ve "kami" ile bütünleşme kapsamında sergilenen uygulama ve etkinliklerden SHINTO dini oluşmuştur. Shinto, doğu dinlerinin en eskisidir; ne bir kurucusu ne de bir kutsal kitabı vardır. "Conficuanism ve Teoism, Buddizm daha sonraki zamanlarda tarih sahnesine çıkmıştır, dolayısıyla da hepsi Shinto'dan etkilenmiştir. ("Shinto", "kami"ye iman anlamına gelen,bir sözcüktür.)Görülüyor ki kadimJ[apon topluluklarında, "kami" kavramı; asıl kişi (tapınma objesi/konusu) ve kutsal ruhlar için bir bakıma bir ünvandır. Bu aynı zamanda, onların otoritelerine, meziyetlerine ve hizmetlerine, tesirliklerine hayranlık ve minnettarlık uyandırıcı bir ünvandır. Shinto inancına göre tüm varlıkların böyle ruhları vardır. Bu nedenle bir bakıma tüm varlıklar (olduğu gibi tezahüratın kendisi) hayranlığa, saygıya ve minnettarlığa layıktır.Günümüz sözde uygar (21.yy) insanına göre doğaya, tapınırcasına saygılı ve doğa ile dost olan bu kırsal kesim sakinlerinin inançları İsa Peygamber sonrası Hıristiyanlığın (daha doğrusu Katolik Kilise'nin) doğmasıyla örtüşmediği için bu (cahil ama saf) insanlar, "taşrada oturanlar" anlamında olmak üzere "PAGANUS" olarak adlandırılmıştır. Kilise, kendi dogmatik öğretisine sahip olmayan bu taşra insanlarından o kadar nefret ederdi ki, masum bir köylü (villa ger) sözcüğü bile bu nefret ve korkudan dolayı değiştirilerek "villain" (kötü ruhlu adam) yapılmıştır. Çünkü kilise, bilgisizliğinden ve özgür inanca saygısızlığından dolayı, kırsal kesimin (taşranın) bu cahil ama saf ve doğaya çok saygrlı insanını şeytana tapıcılıkla suçluyordu, daha doğrusu karalıyordu. Bundan dolayı "pagan / paganizm" zaman içinde; elbette ki yanlış olarak, "şeytana tapıcılık" olarak algılanır olmuştu.İsa Peygamberin öğretisiyle ilgisi olmayan Katolik Kilise'nin bu savunmasız insanlara yönelik; önceleri karalamacı, sonraları hoşgörüsüz ve acımasız tutumu kısa zaman içinde soy kırımına kadar varmıştır. Kendi doğmasını, empozisyonlarını ve egemenliğini kabul etmeyen halklara karşı Katolik Kilise olanca acımasızlığıyla (ayrıca İsa Peygamberini ve dini de kendi çıkarcı ve saldırgan emellerine araç yaparak), söz konusu hedef kitleyi kendince "imana getirmek" için başlattığı Haçlı Seferlerini 300 yıl sürdürmüştü. Bu saldırgan ve inançlara saygısız vahşeti teşvik etmek için Katolik Engizisyon tarafından hazırlanmış MALLEUS MALEFICARUM adlı kitap belki de beşer tarihinin en fazla kana bulanmış derlemesidii;, "Cadının Balyozu" gibi erdemlerle bağdaşmayan çirkin bir ada sahip olan MALLEUS MALEFICARUM' da; "Düşünce özgürlüğüne sahip kadınların tehlikelerini. .. ", papazlara onları nasıl bulacaklarını, nasıl işkence ederek yok edeceklerini yazıyordu.Kilisenin sözünü ettiği bu sözde cadıların hemen hepsi de kadın düşünürlerden, mistiklerden, İsa Peygamber'in gerçek sözlerini/öğretilerini izleyen hanımlardan, doğa aşıklarından, bitki toplayıcılarından ve doğal yaşama tamamen uyum sağlamış köylükadınlardan oluşuyordu. Bunlara ek olarak, ebelerde; doğum sancısını azaltmak ve doğumu kolaylaştırmak için annelere yardım ettiklerinde dolayı izleniyor ve öldürüıüyorlardI. Çünkü, Kilise doğmasına göre, Havva anamız; Adem' i elma yedirerek kandırdığı için büyük günah işlemiş ve Adem'in de günahkar olmasına neden olmuştur. Bu nedenle Havva dolayısıyla tüm kadınlar doğuştan günahkarlardı; bu nedenle çocuklarını sancılar içinde doğurmalıydI. Böyle batıl bir inançtan kaynaklanan kilise dogması gereğince Orta Çağ'da cadı avında 5 milyon kadın öldürüldü ya da yakıldı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ReaLPiLLS Yanıtlama zamanı: Mart 8, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 8, 2012 bişey sorucam hristiyanlıkmı daha önceydi paganizm mi ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sabrina Yanıtlama zamanı: Mart 8, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 8, 2012 Günümüz sözde uygar (21.yy) insanına göre doğaya, tapınırcasına saygılı ve doğa ile dost olan bu kırsal kesim sakinlerinin inançları İsa Peygamber sonrası Hıristiyanlığın (daha doğrusu Katolik Kilise'nin) doğmasıyla örtüşmediği için bu (cahil ama saf) insanlar, "taşrada oturanlar" anlamında olmak üzere "PAGANUS" olarak adlandırılmıştır. Kilise, kendi dogmatik öğretisine sahip olmayan bu taşra insanlarından o kadar nefret ederdi ki, masum bir köylü (villa ger) sözcüğü bile bu nefret ve korkudan dolayı değiştirilerek "villain" (kötü ruhlu adam) yapılmıştır. Buradan anladığın üzere daha eskiye dayanıyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.