enginel Oluşturma zamanı: Mart 22, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 22, 2012 AYTUNÇ ALTINDAL - BOP'un Koçbaşı Fener İngiliz Ortodoks kilisesi'nin Moskova'dan ayrılarak,Fener Rum Patrikhanesi'ne bağlanmak istemesini,ABD-İngiliz planı olarak yorumladı….. İngiltere'deki Ortodoks Kilisesi'nin bağlı bulunduğu Rus Ortodoks Patrikliği'nden ayrılmak istemesinin altından Abd'nin planı olan Büyük Ortadoğu Projesi(BOP)çıktı. İngiltere'deki Ortodoks Kilisesi'nin ABD'li Piskopos'u Basil (Vasiliy)Rusya'ya isyan bayrağı açmış ve Fener Rum Patrikhanesi'ne bağlanmak istediklerini açıklamıştı. Bu gelişmeyi değerlendiren ünlü stratejist Aytunç Altındal,önemli noktalar işaret ederek,Amerika'nın ‘koçbaşı'olarak gördüğü Fener rum patrikhanesini Rusya'ya karşı güçlendirmek için her fırsatı değerlendirdiğini söyledi. Altındal,İngiliz hükümeti ve kamuoyunda büyük etkinliği bulunan Prens Philip'in Fener rum Patrikhanesi üzerinde de yönlendirmesinin bulunduğunu işaret ederek,İngiliz Ortodoksların,Moskova'dan ayrılmak istemesinin öenmli bir gelişme olduğunu belirtti. RUSYA HEDEFTE :Aytunç Altındal,BOP'ta İngiltere'nin de ABD kadar rolü bulunduğunu kaydederek,şu açıklamayı yaptı: ”Uzun bir süredir İngiltere kraliçesinin kocası Prens Philip,Fener Rum Patrikhanesi ile olan ilişkileri yönetmektedir..Onun girişimleri sonucunda ingilter'deki Ortodoks cemaatinin içinde bazı gruplar,Rusya Kilise'sinden ayrılmaya başladı.Bu ayrılma da Rusya'dan İngiltere'ye göç eden grupların yani 1993'ten sonra goç eden isteği üzerine yapıldı ve özellikle de Rus Ortodoks kilisesinin gücünü kırabilmek için Prens Philip'in girişimiyle İngiltere'deki kilise Fener Patrikhane'ne bağlanmak arzusu gösterdi. Zaten Amerika'nin da, İngiltere'nin de yıllardır üzerinde çalıştığı planlardan biriydi bu.İki ortak (ABD ve İngilter),Büyük Ortadoğu Projesi çercevesinde Fener Patrikhanesi'ni ‘koçbaşı' olarak kullanabilmek için böyle bir yola başvurdular.. Bir de İngiltere'deki kilisenin çok zengin bir malvarlığı var.Bu malların Rusya ile bolüşümüde çok tantanalar koparacaktır. ingiltere kilisenin içindeki eski Ortodoks ile yeni göç eden Ortodokslar arasında yaşanacak bie çekişme kaçınılmaz bir ayrışma getirecek. Amerika'nın da bu plan içindeki isteği şu;çevredeki Ortodoksları bir araya getirerek(Fener Rum Patrikhanesi çatısı altında toplamak)Rus Ortodokslara karşı güç oluşturmak. Abd ve İngiltere'nin ortaklaşa yürüttükleri BOP içinde Fener Rum Patrikhanesi'ne verdikleri rol,Rus kilisesini çökertmektir. İngiltere'de Ortodoks Kilisesi'nde başlayan tartışmanın altında da bu yatmaktadır”. AB DE RAHATSIZ Aytunç Altındal,ABD'nin etkisi altına giren Fener Rum Patrikhanesi'nin AB içinde de sorun olmaya başladığını ve Fransa'da bunun tartışıldığı ifade etti. Altındal,”Avrupa'daki Ortodokslar,Türkiye AB'ye girmesin diyor.Onlara göre,Türkiye üye olursa Fener Ortodoks Kilisesi bütün Ortodoks alemini yönlendirmeye başlar ve bu da 300 milyon demektir. Bunun ABD güdümünde olmasının da Avrupa'nın içinde sorun yaratacağını görüşündeler”dedi. HİRİSTİYAN İTTİFAKI :Fener Sakini Bartholomeos,Ortodokslar olarak,Hiristiyanlık dışında dinlerin yanı sıra hiristiyanlık bünyesindeki diğer kiliselere diyalog ve ilişkilere önem verdiklerini söyledi. Patrik Bartholomeos,Katolik kilisesi ile olan ilişkilerin halihazırdaki durumu konusundaysa “Katolik ve Ortodoks kiliseleri bütünleşme neredeyse sağlanmış durumda. Ama bu ‘neredeyse'sözcüğünü ortadan kaldırmak için daha çalışmamız gerekiyor.bunun için sabırla çalışıp dua etmeliyiz” dedi. PAPAYI BEKLİYORUZ : Bartholomeos,İtalyan gazetecilere verdiği beyanatta papa 16. BEnediktus'un kasım ayı sonunda Türkiye'ye yapacağı ziyarete de değindi.Bunun Ortodoks ve Katolik kiliseleri arasındaki ilişkiler bağlamında önemli bir ziyaret olacağını söyleyen Patrik Bartholomeos ,” büyük bir sevinçle kasım ayında Papa 16.Benediktus'un İstanbul'a gelmesini bekliyoruz. Papa'nın bu ziyaretinin,ekümenik diyaloğun gelişmesi bağlamında önemli bir aşama teşkil edeceğini inanıyorum” diye konuştu. İSTANBUL MERKEZİMİZ :Fener Rum Patrikhanesi'nin “eşitler arasında birinci”konumda olduğunu savunan Bartholomeos,İstanbul'daki ekümenik patrikhane,Ortodoks dünyasının birincil merkezi konumundadır”ifadesini de kullandı. KÜSTAH papaz Barthelemeos:Bizler diyalog bağlamındabir uzlaşısağlanabileceği kanaatinde değiliz.Mesela Yahudi ve Müslüman kardeşlerimiz,Tanrı konusunda Üçlem(Teslis)inancını kabul etmemektedirler.Biz Hiristiyanlar Üçlem'e inanmaktayız. Bartholomeos:Diyalog Hikaye Floransa'da konuşan Fener sakini dinlerarası diyalog konusunda itiraflarda bulundu. Fener Rum Patriği Bartholomeos,önceki gün Galileo 2000 vakfı'nın kendisine verdiği barış ödülünü aldığı Floransa'da,Türk basın mensuplarıyla ayak üstü yaptığı sohbette,son yıllarda sıkça tellafuz edilmekte olan “dinlerarsı diyalog” konusundaki görüşlerini de açıkladı. Bartholomeos,”Fener Rum Patrikhanesi,İbrahimi dinlerle diyalog etkinliğini 25 yıldır sürdürüyor.Bu süre içerisinde, dinlerarsı diyalog çercevesinde,Müslümanlarla 10,Musevilerle de 5 kez toplantı düzenledik” dedi. Bartholomeos,önceki gün ödül töreni öncesinde,pitti Saray2nda “Barış Operatörü Floransa” adı altında düzenlenen kısa oturumdaki konuşmasında da Türk gazatecilere yaptığı sohbette atıfta bulundu. Bartholomeos,toplam beş kişinin katılımıyla yapılan oturumda,hazırladığı,hazırladığı metini okumaktansa,irticalen konuşmayı yeğlediğini belirterek,yaklaşık bin kişilik dinleyici grubuna seslendi: Patrikhane,dinlerarsı diyaloğu bir ihtiyac olarak gördüğü için bu iş ta o dönemden başlamıştır.Bu süre içerisinde Müslümanlarla 10 resmi toplantı düzenledik. -bizler diyalog bağlamında,ilahiyat meselelerinde bir uzlaşı sağlanabileceği kanaatinde değiliz. Mesela Yahudi ve Müslüman kardeşlerimiz,Tanrı konusunda Üçlem (teslis) inancını kabul etmemektedirler.Biz hiristiyanlarsa Üçlem'e inanmaktayız. – Diyalog etkinliklerinde,ilahiyat meseleleriyle uğraşmak yerine,sosyal meselelerle beraberce çözüm üretmeye çalışmak çok daha yararlı olacaktır. AZINLIK VAKIFLARINA AKP TEŞVİKİ!! : Türkiye Kamu-Sen Genel sekreteri Fahrettin yokuş,Hukukun Egemenliği derneği Genel Başkanı Avukat A.Erdem Akyüz ve toplumsal Düşünce Derneği Genel Başkanı Fethi Bolayır,yaptıkları ortak açıklamada Türkiye üzerinde oynanan oyunlara dikkat çektiler. Açıklamada,Lozan'dan seksen yıl sonra,türkiye'yi bölmeyi amaçlayan sevr yanlılarının,savaşla giremedikleri Türk vatanına, AB şemsiyesi altında girmeye çalıştıklarına dikkat çekti. Alt-Üst kimlik,Türkiyelik,ana dil,etnik kimlik aldatmacalarıyla darmadağan edilen yasal düzenden sonra,Türkiye'nin”Hiristiyan cemaatleri Cenneti” haline getirildiğinin,Türkiye'yi kuran anlaşmaların bertaraf edildiğinin,akıtılnşehit kanlarının yok sayıldığının,dini cemaat ve vakıflar ile azınlık vakıflarının görülmemiş ölçüde ödüllendirildiğinin ve bu ödünlerin neye dayandırılarak verildiğinin tam olarak bilinmediğinin belirtildiğiaçıklamada,şöyle denildi: ”Başbakan Yardımcısı ve Vakıflar Genel Müdürü'nün beyanlarına dayanılarak,16 dini azınlık vakfı canlandırılıyor,Avrupa'da,hiristiyan ülkelerinde adı bile geçmeyen bu dini vakıflara,Türkiye'de rahatça mal ve mülk edinme serbestliği tanınıyor” İşin vehametinin açıkça görüldüğüne de işret edilen açılamada şu görüşler dile getirildi: ”Türkiye'de her türlü olanak tanınan bu dini vakıflar, Ortodoks ,Katolik,Protestan,Rum,Ermeni,Musevi, Süryani,Bulgar,Keldani,Asompsiyon Tarikatı gibi etnik kimliklere dayanıyor.Kendilerine verilen mal ve araziler,başta olmak üzere, İskenderun,;Antakya,Samandağı,Kayseri;Diyarbakır;Mardin;Ankara,Kırıkhan,Bursa, Çanakkale,Kırklareli,Midyatİdil,Mersin,Edirne illerine kadar uzanıyor. Ülkeler artık savaşla işgal edilmiyor.Bu düzenlemeleri yapanları uyarıyor,Atatürkçü güçleri ortak cepheye davet ediyoruz.” BENEDİKTUS:AMAÇ İNSANLIĞI VATİKAN'A DAVET : Papa 16.Benediktus,dinlerarası diyaloğun amacını tüm cıplakığı ile ortaya koydu.Papa,konuya ilişkin görüşlerini,Vatikan'daki kurumlardan biri olan ‘Papalık Göçmenler ve Gezginlerİrşat Konseyi(PGGİK) üyelerini dün kabul ettiği esnada dile getirdi. Hiristiyanların çoğunlukta olduğu ülkelerde Müslümanların dinsel kimliklerine saygı gösterildiğini, ancak İslam ülkelerinde Hiristiyanların dinsel kimliklerine saygı gösterilmesinin gerekliliği gibi bir sorunla karşı karşıya bulunduklarını savundu. Papa,Katoliklerin günlük yaşamlarının bir parçası haline gtirdikleri dinlerarası diyaloğun ,başka dinlerin mensuplarını Hiristiyanlığa çağırmaktan vazgeçme anlamına gelmeyeceğine işaret ederek,şöyle konuştu:” Katolik kilisesi,bizim inanlığa hizmetimizin bir parçası olan dinlerarası diyaloğu giderek artan bir bilinçlilik içinde hatırlatmaya sürdürmektir.” Yeniçağ Gazetesi, 16.05.2006 BOP'UN KOÇBAŞI FENER.2 SELCAN TAŞÇI: Katolik Papa niye Ortodoks patriği evrenselleştirmek istesin ki? AYTUNÇ ALTINDAL: Çünkü Fener Patrikhanesi ABD'nin BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) projesinde koçbaşı görevini görüyor. Türkiye'de bilinmeyen husus bu. Fener, Rusya'daki Ortodoksları kışkırtmak amacıyla faaliyetlerde bulunması istenilen bir kilise statüsünde. Tıpkı bundan önceki papanın Polonya'yı Sovyet sisteminden koparabilmek amacıyla yaptığı gizli faaliyetlerde, siyasi çalışmalarda ve örgütlenmelerde olduğu gibi. ABD'liler tarafından Rusya içinde örgütlenmeler yapmakla görevlendirildi. Ben dedim ki, "Papa'nın Türkiye'ye gelmesi Türkiye-Rusya, Türkiye Ukrayna arasında büyük bir soruna" neden olur. Ruhani lider olarak gelmesinden bahsediyorum. Çünkü Rusya'daki Ortodoks Kilisesi ve onun başı olan 2. Alexi, Papa'nın Rusya'ya girmesini yasakladı. Çünkü Rusya'da ki Ortodokslar Vatikan'ın gizli faaliyetlerini biliyor. Rusya'ya gelmesi halinde, hem dini açıdan, hem siyasi açıdan karışıklıklar çıkacağını bildikleri için Rusya'ya sokmuyorlar. Nitekim Putin Türkiye'ye geldiğinde, "ekümenik patrik var gidip elini öpecek misiniz?" diye sorduklarında; "kim o? Ben ekümenik patrik filan tanımıyorum" dedi. "Hiç de duymadım" dedi. "Bizim için böyle birisi muhatap değildir" dedi. Ve dedi ki "bizim kilisemiz bellidir. Dünyadaki 263 milyon Ortodoks da bu adamı hiçbir şekilde kabul etmiyor". Putin'in bunları söylemesinin ne anlamı var? Putin dünyanın en büyük Ortodoks devletinin, yani laik bir devlet tabii ama halkı Ortodoks; başı. Şimdi böyle bir devlet, Papa'yı ülkesine sokmuyorken, siz "ruhani lider" sıfatıyla soktunuz mu işin rengi değişir. Uluslar arası siyasette bu çok büyük husumet olarak algılanır. Dünyanın en büyük Ortodoks devleti ve onun kilisesi, "biz bu adamı buraya sokmayız" derken, İstanbul'da 2 bin kişiye ait olan bir küçük kilise " ben bu adamı ruhani lider olarak davet ediyorum" diyemez. Çok büyük bir kriz çıkar. Ukrayna, Rusya ve diğer Ortodoks ülkelerle Türkiye arasında. Dolayısıyla cumhurbaşkanı doğru bir karar verdi. Son on yıl içinde ilk defa bir milli istek hükümeti geçerek, hükümete bağlı olmadan engellenmiş oldu. Milli bir istek gündeme getirilmiş oldu. Bu minik ama milli güçler için anlamı çok büyük olan bir zafer demektir. BOMBA AKP'NİN ELİNDE PATLADI SELCAN TAŞÇI: Patriğin daveti tartışılırken odaklanılan diğer nokta da tarih meselesiydi. İlla bir ayin vesilesi olacaksa Hıristiyanlığın kronolojisinde birçok özel gün var, niye 29 Kasım'ı seçtiler? AYTUNÇ ALTINDAL: Aziz Andre günü çünkü. Bu kilisenin kurucusuna atfen yapılan bir gün. Ama bugüne kadar hiçbir papa gelip Aziz Andre gününde bulunmuş değil. Aslına bakarsanız 10 öncesine kadar hiçbir anlamı da yoktu. Azizi Andre günü 1700 senedir kutlanır ama böyle gelen giden olmazdı. Son on yıl içinde bunu bu patrik büyüttü. 28-30 Kasım tarihleri arasında Vatikan'dan bir delegasyon gelmeye başladı buraya. O delegasyon ayine katılıp dönüyordu. Buna karşılık Fener Patriği de her sene 29 Haziran tarihinde bu defa Vatikan'ın kurucusu sayılan Aziz Peter için yapılan ayine katılmak için Roma'ya gidiyordu. Yani sadece delegasyonlar düzeyinde yürütülen bir eylemdi. Bu, Papa'nın sadece Ayasofya ziyaretini anlamlandırmak için seçildi. Patriğin asıl meselesi başta da söylediğim gibi kendini ekümenik kabul ettirmekti. Hükümet bu konuda hiç ağzını açmadı dikkat edin. Çünkü AB, Erdoğan'dan bu ekümeniklik meselesini istiyor. Bunlar da düşünüyor "ne yapacağız" diye. En güzel formül papanın buraya gelmesiydi. "Koskoca Vatikan'ın başı, Katolik âleminin başı geldi Patriğe ekümenik patrik dedi. Biz ne yapabiliriz" deyip, bir oldubittiyle kabul ettirme yönüne gideceklerdi. Bu bomba ellerinde patladı. Dikkat ederseniz hükümetin yaptığı bütün açıklamalar olay bittikten, cumhurbaşkanının davetinden sonra yapıldı. Ondan öncesinde ağızlarından bir kelime çıkmadı bu konuda. Hâlbuki bu hükümetin tasarrufuydu. Dışişleri Bakanlığı'nın tasarrufuydu. 20 BİN KİŞİ İLE AYASOFYA'YA SELCAN TAŞÇI: Ayasofya meselesine gelelim. Konu hassas. Bir anda Ayasofya kilise mi oluyor gibi bir kaygı yayıldı. Papa ruhani lider olarak veya devlet başkanı olarak yani ister Sezer'in, ister Bartholomeos'un davetiyle gelsin, Ayasofya'yı ziyaret ederse, bir de üstüne burada dua ederse ne olurdu? AYTUNÇ ALTINDAL: Kilise oluyor kısmı kulaktan dolma tabii. Ama kutsal mekâna dönüşürdü. Kültür Bakanı bu konuda bir skandala imza attı. "Orada her isteyen ibadet edebilir" dedi. Papa'nın ibadet etmesi ile bir Müslümanın ibadet etmesi farklı. Papa'nın ibadet etti yerler ziyaretgah anlamı taşır. Hıristiyanların hac yerlerinden sayılır. Hıristiyanların tümü ibadet etme hakkına kavuşur. Cumhurbaşkanımızın daveti ile gelir ise o zaman resmi törenlere katılır. Papa da turist gibi gelir gezer. Kültür Bakanının dediği gibi müzede ibadet yapılıyorsa ben de açık söylüyorum toplayacağım 20 bin kişiyi bir Cuma namazı kılmaya gideceğim Ayasofya'ya. Papa ibadet ediyorsa ben haydi haydi ederim. SELCAN TAŞÇI: İyi de hocam, bildiğim kadarıyla Ayasofya Bizans'ta hanedan'a, Osmanlı'da padişaha aitti, yani ne kilisenin nede hilafetin sayılmadı hiçbir zaman. Kutsaliyeti nereden kaynaklanıyor? AYTUNÇ ALTINDAL: Kutsaliyeti yok. Müze çünkü. Louvre'da ibadet edebiliyor musunuz? Ya da Avrupa'nın başka bir müzesine gidip, Papa ibadet edebiliyor mu? Edemiyor. Müze seküler bir kurum. Yani üzerinde dini bir hak talep edilemez. Türkiye 1934'te laik oldu, Hıristiyanlar hak talep etmesin diye müze yapıldı Ayasofya. 70 senedir de tamir ediliyor adı altında öyle duruyor orası. 2001 senesinde AB Parlamentosu'na 13 parlamenter bir önerge verdi. Ayasofya'nın yeniden Ortodoks ibadetine açılması münasebetiyle. TAZMİNAT KISKACI SELCAN TAŞÇI: Papa'nın Türkiye gündemi Ayasofya ile mi sınırlı hocam? AYTUNÇ ALTINDAL: Değil tabii. Bizi asıl ilgilendirmesi gereken konu hiç konuşulmuyor. Papanın ziyaretinin bir de başka tarafı var. Katolik kilisesinin Türkiye'de çok büyük taşınmaz malları var. Yeni çıkan vakıflar yasası ile Vatikan bu mallarını geri istiyor. Ya da tazminat talep ediyor. Türkiye'deki kaybedilmiş veya kamulaştırılmış mallarının iadesi söz konusu. Ve Türkiye bu konuda hiçbir girişimde bulunamamıştı. Şimdi bunların tazminatı cihetine gidecek ve Türkiye bunlara tazminat ödemek zorunda bırakılacak. Sadece Ermenilere değil, Türkiye Katoliklere de tazminat ödeyecek. Tabii Rumlara da, Süryanilere de… Önümüzdeki on yıl içinde karşısına gelecek olan korkunç tazminat davaları olacak. Kıbrıs'ta olduğu gibi. On beş senedir söylüyorum; "bugünlere geleceğiz" diye. Ve o günlere geldik. Şimdi tazminat taleplerinin kaç para olacağı üzerinde konuşuluyor. Neyin ne kadar tazmin edileceği üzerine konuşuluyor. maalesef Türkiye'nin geldiği nokta bu Ekim2005 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.