Sigara Oluşturma zamanı: Mart 28, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 28, 2012 (düzenlendi) Bazı fikir ve düşünceler insan beyninin çok derinlerinde ve erişilmez yerlerindedir,isteyerek ortaya çıkartılması imkansız gibidir.Bu düşünceler sadece bazı anormal ama alışılmış durumlarda kendini gösterir;can sıkıntısının doruğunda ne yapılması gerektiği bilinmeden boş boş bakarken veya umulmadık biriyle umulmadık bir bakışmayla,bir aşkın,bir ayrılığın içinde veya eşiğinde vb.. Bütün bu durumlarda çaresizlik bir gardiyan gibi dikilir ruhun başına ve sorumluluklarını seni aç ve susuz bırakmak için kullanır yok eder özgürlüğünü taa ki bıkkınlığın gözyaşlarına dönüşüne kadar.Peki burda biter mi?Asla. İşte bu hayatın vazgeçemediği oyunlardan birisi mükemmel bir döngü,acının en ham ve en değerli hali,tıpkı altının o halleri gibi mükemmel bir mutluluk da getirebilir bir zehre de dönüşebilir... Bu döngüye ait olmaktan kurtarabilir mi peki insan kendini?Bence aşkın ve ruhun mucizelerinden yararlanabilmeyi başarabilirsek kolay bile olabilir.Elbette ki başarmış değilim,kitabın ilk harfinden son harfine kadar beraber çabalayacağız ,kim bilir bir bakarsınız ki son nefesden önce bir cennet yaratıvermişiz kendimize... Aşk denilen bu meleğin sözleri nasıl olurda bu kadar güçlü olabilir ki?Canı için endişelendiğinde yalvarır belki insan bunu anlarım ama sevgisi için..”Bırakma beni” diye bağırırken nasıl olurda böyle içten, yürek parçalar şekilde ağlarki,son kez sevişirken bile ağlatabilen bu his ne yüce ne karmaşık ne güzel... Sevgilisi ve aşkı arasında kalmış ve aşkından yana tercihini yapmış döngünün esiri bir adam,yatak odasında, sessiz, korkmuş tırnaklarını yer şekilde bekliyor,deli gibi kendini sevdirdiği ve sonra bırakıp gittiği eski sevgilisi yan odada ona küfür edip hıçkırıklarında boğularak ağlıyor,tek görevleri yatıştırmak olan dostlar bile artık korkmaya başladı çünkü diğer odadaki adamın korkusunun kokusunu alabiliyorlardı...Adam cesaretini topladı ve eski sevgilisi hala küfürler savururken odanın kapısını açtı ve içeri girdi,-aman Allahım ne lanet bir sessizlik- ona kendiyle gelmesi için elini uzattı,kız öyle aşık ve çocuksu ki ettiği küfürler için utandı ve tuttu elinden yatak odasına girdiler ve adam kapıyı ağır bir şekilde kapatıp kapıyı kilitledi olan olmuştu artık ya da olmalıydı...Öyle vicdan çığlıklarıyla dolduran sözler söyledi ki adama ne hazır cevaplığı kaldı adamın, ne umarsızlığı, ne de cesareti..”Neden yaptın!” Diye bağırırken çocuksu kız,aynı anda sarılıp öpüyordu adamı-aah şu içkinin aptal halleri...-”Senden başkasına dokunamıyorum” diyordu, “seni istiyorum sadece ama senden nefret ediyorum ,hiç mi.hiç mi sevmedinki he beni?...Sadece bu gece benle kal seni öyle çok özledimki yalvarırım gitme yalvarırım!” -Sevişirlerken bile ağladılar...- Sabaha karşı yatakta bıraktı adam çocuksu kızı ve en iyi yaptığı şeyi tekrar yaptı evine doğru yola çıktı herşeyi sonlandırıp umursamadan,bastırarak içindekileri..Cümleler dönüp duruyordu aklında yine; uzun bir yol var eve,olsun güneşin doğuşu aşkın sahici yanı gibidir bıkmadan eşlik eder bana yolun sonuna kadar..Daha önce yağmış yağmurdan kalma su birikintileri,hepsi birer ayna,minik dalgaları yansıtır cılız aşklarımı,ne haldeyim Tanrım yosun tutmuş kaldırım taşları kadar eskimiş ruhum,neden her seferinde taşıyabileceğimden ağır aşklara gönüllü olurum ki sanki? Yağmur tekrar başladı,ete kemiğe büründü cılız aşklarım.Gerekli bağı kurduğuma göre konuşabilirim Tanrımla ya da sitemim her kimeyse.. -Tanrı yağan yağmurdadır.yağmurlar gözyaşlarına karışırsa duan tanrının duası olur,pişman olursan ucubelikten ışığa döner suretin.- Adam dediki:”çok yalnızım”,Tanrı dediki:”Tanrı kuluna yetmezmi sandın.” -Yalnız kaldığında duyabiliyorsan bu cümleyi korkma her şey daha güzel olucak her zaman daha güzeli vardır.Keskin rüzgar kokusu, sonbaharın kuru ama ruhu serinleten yaprakları,pembe kar tanelerinin kristal melekleri...Eğlenen kuşlar gibi ıslanmak sevgiliyle,gri kaldırımlara uzanmak boş sokaklarda,uzun çayırlar, tarla rüzgarları,sabah çayı ve çıplak bakmak çiğ tanelerine...Kalabalıkların arasında yalnız insanlar koca şehirlerde,lanet şehrin gerçek yüzü ise güzelce ojelenmiş uzun tırnakların dibindeki pislik gibi kendini gizliyor,! Dokunmak,hissederek dokunmak karşı koyması çok çok zor bir his buda yetmezmiş gibi yasaklanmış ve lanetlenmiştir dokunmak bazen buna rağmen dokunduysan eğer kanlı bir savaşa girer vicdanın ve şeytanın, ikiside tükenmeyen ve bitmeyen bir acı kaynağı savaştıklarındaysa dahada zararlı dahada acı verici olurlar ekşiyip çürümeye başlar ruhun ahh bide yansıdımı gözlerine ve yüzüne kaçıcak yer ararsın hayatının içinde.. Mart 29, 2012 Sigara tarafından düzenlendi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Sigara Yanıtlama zamanı: Mart 28, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 28, 2012 Sahi ne kadar zaman olmuştu ben öleli...yağmurlar yağarken bir tulumba su çekiyor yüreğim karanlıklardan derinliklerden ben gidiyorum işte sadece öyle...açık denizlerede uğrarmı bu yürek istediğim yağmurlar oralara yağar bilirim neden kuytulardan seslenirki deniz fenerine belkide açık denizleri haketmedini bilir ya da onun zaten kendisinde olduğunu ben gidiyorum işte sadece öyle...nereye gidiyorum bilmiyorum artık hayellerime değil ama bilirim her hayelde bir umut vardır her umudun olduğu yerde bir şeytan gördüm...gizemli kasaba meşalelerine gitmiyorum ya da karlı buz dağında aşka sarılmayada değil bir müzikalde paylaço kılığında bir şarkı söylemeyede gitmiyorum ben gidiyorum işte sadece öylesine hepsi bu...yağmurlarda boş caddelerde dans etmeye gidiyorum sevgiliyle bana aşkla dokunucak bir el bulmaya gidiyorum bir şeyler yapmaya değil bir şeylere sahip olmaya gidiyorum kendim için değil adım için değil yüreğim için çıkıyorum bu sefer yola...bilinmeye değil yaşanmaya gidiyorum ben gidiyorum işte hepsi bu...serseri bir gecede bir yudum bira içmeye gidiyorum soğuk zaten sarhoşluğun kahkahasıyla soyutlarken bedenimi hazlardan.bir şeyler vermeye ya da göstermeye gitmiyorum bir şeyler almaya gidiyorum çünkü anladım bu dünyada her şey var ve sadece insan onları alabilir .o zaman yaşanır.gözünü kapayana nasıl nasıl gündüz edersinki saçma gözümü açmaya gidiyorum göz açtırmaya değil ben gidiyorum işte sadece öyle...sıcak bir sarılışta soğuk gibi üşümenin marifet olduğunu sanan gurudan uzaklara gidiyorum elindekini kaybetmeme korkusuyla değil onunla yaşayamama korkusuyla gidiyorum...değerli olmaya çalışmakla değil değerlerimi yaşayarak ortaya çıkarmak için gidiyorum...arkama bakmak için değil bir gün arkama bakabilmeyi arzulamakla bunu istemekle gidiyorum...iyi biri değil kötü biri olarak değil ikisindende uzak gidiyorum bu sefer bilirim iyi ve kötü bir mahkemede ancak deliller kadar değerlidirler ama aslolan yaşanandır ve hissedilendir bir yargıç olan bunu bilir bilirim ve iyiden kötüden uzak gerçeğe gidiyorum işte hepsi bu...HÜKMÜM NE OLURSA OLSUN... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Sigara Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2012 Damarlarından akan şarabın kokusunu hissedebiliyorum günahın bekçisi cehennemin en güzel çağrısı gibi çırıl çıplak karşımda işte ,bir düş bu karanlık zihnimden kaçamak seviştiğim aydınlık bir düş ,uzakta bir sevgili düşün diyorum kendime bedeninden uzakda yaşayabilen bir ruha sahip ona bunu bahşeden aşka sahibim , karşımda işte yağmur iliklerine kadar işlemiş beyaz teninde yıldız gibi parlayan su damlacıkları dokunsam parçalanıcakmış gibi bir cam parçası,,benlik hırsızı gözleriiyle dokunamicağım kadar yakınımda dudaklarımın kanı çekilmiş kılcal damrlarım ölü bir vücuda aitmişcesine morarmış ısırmakdan arzuya kaptırmışım kendimi hasretinin kaynar sularında buz kesmiş gibi nefesim daralıyor senden uzakda heleki ruhumu çekip alan düşlerin yanımdayken hiç durmadan kanayan bir yara gibi ,gözlermden taşan bir kan acı metal tadı çoktn akmış dudaklarıma cehennemin vücuduma üflediğini hissedebiliyorum ..vücuduna hayran hayran bakıyorum bir düş olsada bu, titrerken mimiklerim anlıyorum cennete giden tek yolun cehennemden geçtiğini ,yalın ayaklarımın derisi soyuldu ateşde yürümekden, nerde kaldı bu cennet sadece görüyorum, yakınlaşamıyorum .affet sevgilim bedeneimden fazla bişeyim yok senin için yakabilecek ateşinin uğruna ruhumu yaktım bedenim kora dönüştü affet palyaço tüm dünyayı yakabilmeyi isterdim senin uğruna tek yapabildiğim sadakatin uğruna cehennemde attığım her adımı buza dönüştürmek bir an önce gel ve yok et beni cennet meyvesi dudaklarının verdiği hazda yoksa tüm cehennem buz kesicek inadımdan gel ve görünmez kıl beni bembeyaz teninin parlak ışığında yetiş yoksa kapısına kilit vurulmuş biyere döner bu cehennem çektiğim özlemin ve acının yanında.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.