AurorA Oluşturma zamanı: Nisan 29, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 29, 2012 Bu aralar senelerce Muazzez İlmiye Çığ ile birlikte çalışmış olan ve Sümerler konusunda akla gelen iki isimden biri olan Samuel Noah Kramer'in "Tarih Sümer'de Başlar" isimli kitabını okuyorum. Yer altından çıkarılan Sümer tabletlerinin bire bir çevirisini içeren bu kitapta birçoğumuzun duyduğu - bildiği ama nedense sitede bulamadığım şu en akıl karıştırıcı Nuh Tufanı hakkındaki metnin tabletten anlaşılan bire bir çevirisi eminim birçoğunuzun ilgisini çekecektir. O zaman ben boş yere gözlerinizi yormadan, kitaptan bu bölümü direkt aktarıyorum; İlk Nuh British Museum'dan George Smith'in Babillilerin "Gılgamış Destanı"nın 11. tabletini bulup, çözümlediği zamandan bu yana Kitab-ı Mukaddes'teki tufan öyküsünün bir İbrani yaratısı olmadığı bilinmektedir. Bununla birlikte, Babil tufan mitinin kendisi de Sümer kökenlidir. 1914'te Arno Poebel üniversite müzesinin Nippur koleksiyonunda bulunan ve içeriğinin büyük bölümü tufan mitine ayrılan altı sütunlu bir Sümer tabletinin1/3'ünü kapsayan alt bölümünü yayınlamıştır. Araştırmacıların yeni bir tufan tableti bulmak için gözlerini dört açmalarına karşın ne müzelerde, ne özel koleksiyonlarda ne de kazılarda tek bir tamamlayıcı parça bulunamadığından bu parça hala tek ve eşsizdir. Poebel tarafından yayınlanan parça hala tek kaynağımızdır ve yaptığı çeviri temel ve standart olma özelliğini korumaktadır. Bu tabletin içeriği yalnızca ana teması olan tufan öyküsünden dolayı değil, bundan önce gelen giriş bölümleriyle de dikkat çekicidir. Metin çok hasar görmüş olmasına karşın, bu parçalar Sümer kozmogonisi ve kozmolojisi açısından büyük önem taşır. İnsanın yaratılışı, krallığın kökeni ve tufandan önce var olan en azından beş kent ile ilgili bazı açıklayıcı bilgiler içerir. Burada mitin hemen bütün metni düş kırıklığına uğratan karanlık ve belirsiz noktalarıyla birlikte verilmiştir. Çiviyazısı uzmanlarının ne güçlüklerle uğraştıklarını ve geleceğin onlar için ne sürprizler hazırladığını göstermesi açısından iyi bir örnektir. Tabletin günümüze ulaşan 1/3'lük kısmından önce gelen yaklaşık 37 dize okunamadığından mitin nasıl başladığını bilemiyoruz. Okunabilen kısımlarında büyük bir ihtimalle bir tanrı diğerlerine insanlığı yok olmaktan kurtaracağını ve sonuçta insanın tanrılar için yeni kentler ve tapınaklar kuracağını açıklar. Bunu izleyen üç dizeyi bağlama oturtmak güçtür; sanki söylediklerini yaşama geçirmek için tanrının gerçekleştirdiği eylemleri anlatır gibidir. Daha sonra gelen dört dize insanın, hayvanların ve bitkilerin yaratılışını anlatır. Bu bölüm şöyledir; "İnsanlarım, onların yok oluşunda ben ...ceğim, Yarattıklarımın ...sini Nintu'ya geri göndereceğim, İnsanları yerlerine geri göndereceğim, Kentlerde, tanrısal kurallara göre yerlerini kuracaklar, Gölgelerine dinginlik getireceğim, Evlerimize kutsal yerlerdeki tuğlalarını koyacaklar, Karar verme yerlerimizi kutsanmış alanlarda kuracaklar. O, ateş söndüren kutsal suya yön verdi, Ayinler ve yüce tanrısal yasalar koydu, Yeryüzünde o, ... oraya ..... yerleştirdi. An, Enlil, Enki ve Ninhursag, Kara kafalı halkı biçimlendirdikten sonra, Yeryüzünde bol bitki yeşerdi, Ovanın dört ayaklıları (yaratıklar), hayvanlar, sanatkarlarca var edildi." Bunu bir diğer yaklaşık 37 dizelik kırık izler. Sonra krallığın gökten indirildiğini ve beş kentin kurulmuş olduğunu öğreniriz: "Krallığın ...si gökten indirildikten sonra Yüce taç ve krallık tahtı gökten indirildikten sonra, O ayinleri ve yüce tanrısal yasaları uyguladı ...., .... kutsanmış yerde beş kent kurdu, Onlara ad verdi, ibadet merkezlerini bölüştürdü aralarında. Bu kentlerden birincisini Eridu'yu, Nudimmud'a, öndere verdi, ikincisini, Bad-tibira'yı ....'ya verdi, Üçüncüsünü, Larak'ı Endurbilhursag'a verdi, Dördüncüsünü, Sippar'ı yiğit Utu'ya verdi, Beşincisini, Şuruppak'u Sud'a verdi. Kentlerin adlarını verip, ibadet merkezlerini aralarında bölüştürdüğü zaman, ..... getirdi, ..... gibi küçük ırmakların temizliğini sağladı." Yine yaklaşık 37 dizelik eksik var; bunlar büyük ölçüde tanrıların tufan çıkarıp insanlığı yok etme kararıyla ilgili olmalı. Metin yeniden okunabilir hale geldiğinde, bazı tanrıların bu acımasız karardan hoşlanmadıklarını ve üzüntü duyduklarını görürüz. Sonra da Kitab-ı Mukaddes'teki Nuh'un karşılığı olan Ziusudra ile tanışırız; dindar, tanrı korkusu olan, düşler ve büyülü sözler yoluyla bildirilen vahiyleri hep gözeten bir kral olarak betimlenmiştir. Mite göre, tanrısal bir ses kendisine tanrılar meclisinin bir tufan çıkarma ve insanlığın tohumunu kurutma kararı aldığını bildirdiğinde Ziusudra bir duvarın yanında bulunuyordu. Bu uzun bölüm şöyle; "Tufan... ... Öyle karar alındı ..., O zaman Nintu ... gibi gözyaşı döktü, Kutsal İnanna halkı için ağıt tuttu, Enki kendi kendine karar aldı, An, Enlil, Enki ve Ninhursag ....., Göğün ve yerin tanrıları An ile Enlil'in adını söylediler. O zaman kral Ziusudra'nın .... paşişusu Dev bir ..... inşa etti, Alçak gönüllülükle, itaatle, saygıyla o ........, Her gün uğraşarak durmadan ......., Her türlü düşü görerek ..............., Göğün ve yerin adlarını anarak ........., ...... tanrılar bir duvar ..........., Ziusudra duvarın yanında durarak dinledi. Solumda duvarın yanında dur ........, Duvarın yanında sana bir söz söyleyeceğim, sözümü dinle, Öğütlerime kulak ver, Bizim ...mızla bir tufan ibadet merkezlerini silip süpürecek, İnsanoğlunun tohumunu kurutmak için ......, Karar böyle, tanrılar meclisinin sözü, An ve Enlil tarafından verilen emirle ...., Krallığı, kanunu (sona erdirilecek)." Metin bundan sonra Ziusudra'ya kocaman bir gemi yapması ve kendisini yok olmaktan kurtarması için verilen öğütlerle devam ediyor olmalı. Ancak metnin bu kısmında da yaklaşık 40 dizelik bir diğer kırık olduğundan, bu bölümü kayıptır. Metin, yeniden okunabilir hale geldiğinde, tufanın bütün şiddetiyle ülkeyi kapladığını ve 7 gün 7 gece sular altında bıraktığını görürüz. Sonra güneş tanrısı Utu, değerli ışığını yere saçarak tekrar ortaya çıkar. Ziusudra önünde yerlere kapanıp ona kurbanlar sunar. Bununla ilgili dizeler şöyle; "Olağanüstü kuvvetli fırtınaların hepsi, bir olup saldırdılar, Aynı anda tufan ibadet merkezlerini kapladı, Yedi gün, yedi gece boyunca, Tufan ülkeyi kasıp kavurdu, Fırtınalar azametli gemiyi dalgalara çarpıp dururken, Işığını göğe saçan Utu çıktı. Ziusudra koca gemisinin bir penceresini açtı, Kahraman Utu, ışınlarını koca geminin içine saldı. Kral Ziusudra, Utu'nun önünde yerlere kapandı, Bir öküz kesti kral, bir koyun kesti." Burada yine 39 dize kadarı kırıktır. Metnin günümüze ulaşan son dizelerinde, Ziusudra'nın tanrısallaştırılması anlatılır. An ve Enlil'in önünde secdeye varan Ziusudra'ya, tanrılarınki gibi bir yaşam ve ebedi soluk verilir, sonra da güneşin doğduğu yer, Dilmun'a götürülür: "An ile Enlil'in ....larıyla çıkardıkları göğün soluğu, yerin soluğu her yere yayıldı, Topraktan çıkan bitkiler boy attı, Kral Ziusudra, An ile Enlil'in önlerinde yerlere kapandı. An ile Enlil Ziusudra'yı bağırlarına bastılar, Ona tanrılarınki gibi bir hayat veriler, Tanrılarınki gibi ebedi soluğu yere indirdiler. Böylece kral Ziusudra'yı Biktilerin adının ve insanoğlunun tohumunun koruyucusunu, Geçiş ülkesine, Dilmun ülkesine, güneşin doğduğu yere yerleştirdiler..." Tabletin yaklaşık 39 dizelik son bölümü hasarlıdır, bu nedenle değişimden sonra ölümsüzler ülkesinde Ziusudra'nın başına neler geldiği konusunda bir fikrimiz yok. Samuel Noah Kramer *Tarih Sümer'de Başlar adlı eserinden alıntıdır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalfikir Yanıtlama zamanı: Nisan 10, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 10, 2015 Çok sıradışı bir yazıydı. Birde şöyle bir teori var; Aslında tufanın meydana geldiği gezegen bu gezegen değil de, başka bir gezegendir. Gezegenenin sular altında kalacağı bildirildikten sonra, bir uzay gemisi inşa edilir. Her canlıdan dişi ve erkek olmak üzere DNA'ları gemi içinde muhafazaya alınır. Ve tufan çıkmadan önce uzay gemisi gezegenden ayrılır. Evren içindeki yolculuktan sonra bulunduğumuz Dünya'da bir dağ üzerine iner gemi. Ve canlı yaşamı Dünya üzerine bu şekilde yayılmış olur. Kim bilir belki de tüketilen kaçıncı Dünya'dır bu Dünya... "...Bunu bir diğer yaklaşık 37 dizelik kırık izler. Sonra krallığın gökten indirildiğini ve beş kentin kurulmuş olduğunu öğreniriz: "...Krallığın ...si gökten indirildikten sonra Yüce taç ve krallık tahtı gökten indirildikten sonra, O ayinleri ve yüce tanrısal yasaları uyguladı ...., .... kutsanmış yerde beş kent kurdu, Onlara ad verdi, ibadet merkezlerini bölüştürdü aralarında..." Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.