nevermore Oluşturma zamanı: Mayıs 24, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 24, 2012 Hegel'e kadar gelen bütün estetikler düğümlenir ve Hegel’den sonra gelen estetikler de bu düğümün bir açılışıdır. Hegel güzellik ile doğruluk arasında içten bir uyum (armoni) bulur. Şöyle demektedir “bir güzelliğin ide olduğunu söylüyoruz.”. O zaman güzellik ve doğruluk aynı anlama gelmektedir. Hakikat varlığın doğruluğudur. Güzellik hakikatin yanında ortaya çıkmaz. Eğer hakikat sanat yapıtı içerisine girerse o zaman, güzel olarak görülebilir. Hegel felsefesinin çıkış noktası mutlak kavramı ya da tin (geist) kavramıdır. Mutlak kavramı, Tin yada ide dinamiktir. Bu dinamiklik diyalektik yapıya monte edilmektedir. Kendi kendine tez olan kavram; ide, Tin kendi dışına çıkmakla kendine ve özüne yabancı bir varlık olmaktadır. Doğa varlığı idenin, tinin özüne yabancı olan bu varlık idenin diyalektik gelişmesinde anti-tez oluşturmaktadır. Tinin diyalektik gelişmesi sentez şeklinde olur. Bunun sonucunda üç tür tin veya psikoloji şekillenmektedir. Bunlar: 1. Subjektif Tin: Bireysel tindir. Antropoloji, fenemenoloji ve psikoloji bu kapsamdadır 2. Objektif Tin: Özgür istemin objektivitesini göstermektedir. Hukuk ve Ahlak bu kapsamda yer almaktadır. 3. Mutlak Tin: Her iki Tinin sentezidir. Tinin kendi özünü seyretmesi ile Sanat, özün simgelerle ifadesi ile Din, kavram-düşünsel anlamıyla Felsefe doğmaktadır Sanat güzelliği esas güzellik olup Tinden doğar ve doğal güzellikten farklıdır. Özün görünüşüdür. Güzel Hegel’e göre idedir. Güzellik ise hakikat ile aynı olmaktadır. Gerçekten tinsel bir Sanatın, ona gösterilen duygudaşlığın ve yaygın kabulün bu temelinden ister modern dünyaya, ister Orta Çağlara, isterse giderek antik çağların bütünüyle yabancı uluslarına ait olsunlar çoktandır bilinen büyük sanat yapıtlarından haz duymak ve onları tanımak için bir alıcılık ve özgürlük doğmuştur. Bu yapıtlar, eskilikleri ya da yabancı uluslara ait olmaları nedeniyle bizim için yabancı bir yan taşısalar da, gene de tüm yabancılıklarını aşan, tüm insanlar için ortak olan bir içerik taşırlar ve ancak kuramın önyargısı tarafından barbarca bir kötü beğeninin ürünleri olarak damgalanabilirler. Bu sebeple sanatın temelinde Hegel’e göre önemli olan unsur onun tinselliğidir. Bu safhada sanatın ya da güzel olanın ruhsallık anlamda çağrışımlar yapması gerekmektedir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Ekim 20, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 20, 2014 Güzellik . Bütünü oluşturan enerji parçacıklarının uyumlu titreşimidir yada senkronize dizilimidir . İnsan bedeni simge ve sembol yada müzik bile olabilir bu .Peki pek ruhsal olmayan biri güzellikten ne anlasın hegel kardeş . Güzele yönelik bu melankolik arzu ve soyutlama niçin filozoflarda yaygındır anlamam .Aristotalesin güzellik anlayışı hala geçerlidir benim için . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.