nevermore Oluşturma zamanı: Mayıs 29, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 29, 2012 Barbara Ann Brennan Hekiminizin veya Terapistinizin Yapmayacakları, Şifacınızın Yapacakları Eğer bir şifacı olmayı düşünüyorsanız, şifacıların hekimlerden çok farklı bir bağlamda çalıştıklarını bilmeniz çok önemlidir. Bu ikisi, eğer iletişim yollan açılır ve aralarında güven yaratılırsa, birbirlerini tamamlayabilirler. Gelecekte hekimlerin ve şifacıların hepimizin yararı için birlikte çalışacaklarına inandığım için bundan sonraki bölümü bu vizyona ayırdım. Birçok hasta bir şifacıya bir doktorun verdiği hizmetin aynısını almak için gelir. Birçoğumuz hastalığı, bu ülkede (ABD) kurulan tıbbi sisteme göre düşünmektedir, insanlar belirli bir rahatsızlıktan kurtulmak için bir hekime gitmeye öyle alışmışlardır ki, şifa çalışmasının da acıyı azaltmasını ve belirli bir hastalığa çare olmasını beklerler. Böyle bir hasta geldiğinde şifacıların ilk yapması gereken şey, neyin sunulduğu ve neyin sunulmadığı hakkında hastayı eğitmektir. Bunu iyice açıklamak için gelin, bir hekimin muayenehanesine gittiğinizde temel olarak neler olduğu ile bir şifacıya gittiğinizde neler olduğunu kıyaslayalım. 1 - Doktor hastayı bir odada muayene eder. 2 - Doktor, neyin ters gittiğini belirlemek için testler yapılmasını ister. 3 - Muayeneden sonra hasta ve doktor, doktorun bir masanın ardında oturduğu ve neyin yanlış gittiğini düşündüğünü anlattığı ofis bölümüne geçerler. Doktor, testlerin geri kalanı gelene dek hasta için yapabileceklerini yapar. 4 - Hastaya, testler tamamlandıktan sonrası için bir randevu verilir. 5 - Bu randevuda, doktor biraz daha muayene eder, testlerin sonuçlarını bildirir ve bir tanı koyar. Doktor, bu tanıya dayanan bir tedavi yöntemi yazar ya da ilk gelenler net sonuç vermemişse yeni testlerin yapılmasını ister. 6 - Tedavi genellikle sorundan kurtulmak için bazı ilaçların alınması ya da cerrahi müdahale şeklindedir. Hastalar bir şifacıya geldiklerinde çoğu kez bu altı adımın izlenmesini beklerler. Psişik muayene olmak isterler. Hapların ve cerrahi müdahalenin bazı fiziksel sorunları ortadan kaldırmasına benzer şekilde, şifacıdan (anlaşılan sihirle) sorunu uzaklaştırmasını talep ederler. Çoğu insan, şifacının teşhiste bulunduğu ve bunu "uzaklaştırmanın" ne kadar süreceğini anlatacağı bir şifa sonrası görüşme yapılacağını düşünür. Çoğu şifacı hastalarla çalışırken altı adımlı yapıyı kullanmaz. Genelde pek az konuşma vardır; testler, teşhis, ilaç yazma ve çoğu zaman şifa öncesinde neler olacağı, şifa sırasında neler olduğu veya sonrasında neler olacağına dair açıklama da yoktur. Bir şifa seansındaki adımlar çok basittir: 1 - Şifacılar genelde hastaya niçin geldiğini sordukları kısa bir konuşmayla başlarlar. Bazı şifacılar sadece hastaya içeri girmesini, ayakkabılarını çıkarmasını ve şifa masasına uzanmasını ya da bir sandalyeye oturmasını söyler. 2 - Şifacı hasta üzerinde, şifa tekniğine göre, ona dokunarak ya da dokunmaksızın çalışır. Şifacı bazı açıklamalar yapabilir. Şifa sırasında bazı şeyler tartışılabilir. 3 - Şifacı çalışmasını bitirir, odadan çıkar ve hastaya ayağa kalkmadan önce birkaç dakika dinlenmesini söyler. 4 - Sonrasında da pek az konuşma olur ve şifacı, hastadan uygun bir zamanda tekrar gelmesini ister. Birçok hasta ilk şifa deneyimleri yüzünden hayal kırıklığına uğrar çünkü neler olduğunu anlamamışlardır. Kendilerini daha gevşemiş ve muhtemelen daha iyi hissetmektedirler ve bunun nedenini bilmek isterler. Hatta şifacının ofisine, hepsi de bu ülkede kabul gören hastalık sistemine (ve Mİ metafiziğine) dayanan bir sürü soruyla girmişlerdir. Şöyle soruları olabilir: "Bu ne hastalığı?" "Urum mu var? Ne tür bir ur?" "Onu alabilir misin?" "Bu kaç seans sürer?" "Kaça mal olacak?" "Fallop tüpüm tıkanmış ve gebe kalmamı engelliyor, değil mi? Lütfen açın. Doktorlar açamayacaklarını söylediler." Bir şifadan sonra, insanlar genelde şunları söylerler: "Ee, kendimi farklı hissetmiyorum, sadece daha gevşemişim." "Ne yaptınız?" "Şimdi bana tam olarak ne yaptığınızı anlatın." "Bu ne kadar sürecek?" "Gitti mi? Geri gelir mi?" "Tekrar gelmeli miyim? Kaç kez daha?" Bunlar, cevaplanması gereken önemli ve geçerli sorulardır ama bu ülkenin günümüzdeki tıbbi ve sağlık-bakım sisteminden kaynaklanmaktadır. Bunlara hastaya anlamlı gelecek biçimde cevap vermek için şifacının, hastayı sağlık ve hastalıkla ilgili daha farklı bir anlayışa getirmesi gerekir. Şifacılar 3. Bölümde ele aldığımız bilimsel holografik bağlam ve M3 metafiziğinin farkında olsun ya da olmasınlar, ana odak noktaları bütünlükçüdür: hastalara yaşamlarının her alanında sağlık yaratmalarında yardımcı olmak. Bunu, hastanın enerjisini temizleyerek ve dengeleyerek, onu iyileşme niyetiyle aynı çizgiye getirerek, ona varlığının derinlerindeki özle, yaratıcı kudretle ve öz şuuruyla bağlantı kurmasında yardımcı olarak yaparlar. Şifa enerjilerini hastanın enerji sistemine yönlendirirler. Birçok şifacı, ellerinin serbestçe hareket etmesine izin vererek tamamen sezgisel yolla çalışır. Hastanın nesi olabileceği ya da şifa sırasında neler olduğuna ilişkin hiçbir açıklama yapmazlar. Bu yüzden buna iman şifası denir. Diğerleri ise hasta için hiçbir anlam ifade etmeyebildi açıklamalar yapmaya gayret ederler. Bazıları; örneğin akupunktur sistemi, karmaşık bilgi sistemlerine sahiptirler. Bu sistemler başka şifacılar tarafından da bilinebilirken bazı bilgi sistemleri de sadece o şifacı tarafından uygulanan ve ona özgü olan bir sistem olabilir. Bunlar hastanın nesi olduğunu ve şifanın nasıl işlediğini anlatırlar. Şifacının kullandığı sistem bakımından eğitim almamış olan hasta, bunları anlamakta zorlanabilir. Hastaları eğitmek için ilk olarak, üstünde sohbet edebileceğimiz ortak bir anlayış zemini bulurum. Sonra elimden geldiğince, şifa seanslarıyla başlatılabilecek şifa sürecini açıklarım. Şifanın kendi içlerinde açılmaya devam edeceğini ve bunun, yaşamlarını nasıl etkileyeceğini anlatırım. Ülseri olan ve ameliyat olmak istemeyen Liz adında yeni bir hastanın büroma girip, "Şimdi bana tam olarak ne yaptığınızı anlatın!" deyişini hatırlıyorum. Bu soru üzerine bir an için durmuş ve "Acaba cerrahına da aynı soruyu sordu mu? Sorduysa ne cevap aldı?" diye düşünmüştüm. Şüphesiz, tam olarak ne yaptığımı anlatmak yıllar alırdı. Liz gibi bir hastayı holografik gerçeklik görüşü, bu görüş açısından hastalığın nedeni, insan enerji sistemi, terapi teknikleri ve şifa teknikleri bakımından yeniden eğitmek gerekirdi. Kendime şunu sordum: "Liz'in derindeki sorusu nedir? Aslında neyi bilmek istiyor?" Liz'in sağlığı ve şifa bulması konusunda sorumluluk almaya çalıştığı açıktı. Şifa seanslarında ne beklemek gerektiğini samimiyetle öğrenmek istiyordu. Sorusu, "Şifa seanslarının olası sonuçları nelerdir?" şeklindeydi. Etkinin ne kadar geniş olabileceğine dair bir fikri yoktu. Her şeyin ona ve yaşantısındaki kişisel değişimi kabullenmesine ne kadar bağlı olduğunu bilmiyordu. İnsan enerji alanının mevcut olduğunu ve fiziksel bedeni etkilediğini de... Ve en önemlisi, şifa bulma niyetiyle (harik düzey) ve içten gelen (öz yıldız düzeyi) yaratıcı kudretle kendisini iyileştirebileceğini bilmiyordu. Benim zorluğum, birkaç dakika için engin bir bilgi birikimini ona anlatmaktı. Başlamak için basit bir benzetme aradım ve aklıma bir radyonun çalışması geldi. Şüphesiz, bunu izleyen şifa seansları sırasında daha ayrıntılı açıklamalar için zaman bulabilirdim. Böylece "İnsan enerji alanı ya da auradan söz edildiğini işittiniz mi?" dedim. "Hayır" dedi Liz. "Bedeni çevreleyen ve ona nüfuz eden bir enerji alanı var. Sağlığınızla da çok yakından ilişkili. Hastalanmanızın nedeni, bu alanın normal işleyişinde bozukluk olmasıdır. Yaptığım şey bu alanı tekrar hizaya getirmek, yüklemek ve tamir etmektir. Biraz akupunktur gibi. Onu duydunuz mu?" "Evet, işittim ama hakkında pek bir şey bilmiyorum." "Peki, akupunktur Doğu kaynaklı kadim bir şifa biçimidir; bedeninizdeki farklı sistemlere biyoenerji desteği veren enerji alanınızı dengeler. Bu enerji çok güçlüdür. Aslında bu alan sayesinde bedenimize, yediklerimiz sayesinde gelenden çok daha fazla enerji girer. Güneşli günlerde bulutlu günlere göre daha çok enerjiniz olduğunu hiç fark ettiniz mi? Bunun nedeni güneşin havadaki enerjiyi yüklemesidir. Sonra onu enerji sistemimiz yoluyla içeri alırız. Kültürümüz içinde bunun hakkında pek düşünmüyoruz çünkü esasen fiziksel bedene konsantre oluyoruz. Ama Çin'de, Japonya'da ve Hindistan'da bunun sağlığımız için en önemli şey olduğu bilinmektedir. Onların sistemleri, bu enerji alanlarının bilgisine dayanmaktadır." Liz, "Bu enerji nereden geliyor?" diye sordu. "Bu enerjinin kaynağı içinizdedir ve her yanınızdadır," diye cevapladım. "Her zaman havada olan radyo dalgalarına benzer. Onlardan yararlanmak için onları nasıl alacağınızı bilmeniz gerekir sadece. Radyoyu açıp istediğiniz istasyona ayarlarsınız. Enerji alanınız da bir radyo gibidir. Ben onu tamir etmek ve daha iyi ayar yapmanıza yardımcı olmak için buradayım. Şakralarmızı açmanıza ve dengelemenize yardım edeceğim." "Nelerimi!?... Şakralarımı mı?" diye sordu Liz. "Auranızdaki şakralar, sizin enerji alıcılarınızda ," diye açıkladım. "Dönüşleri sayesinde, içlerine adeta bir anafor gibi enerji çeken enerji girdaplarıdır. Enerji, bedeninize emilerek çekildikten sonra, alanınız içindeki enerji hatları boyunca bedenlerinize akar. "Alanınızda her ne zaman bir bozunma olsa, organlarınız ihtiyaçları olan enerjiyi alamaz ve zayıflar, en sonunda da enfeksiyon veya diğer fiziksel sorunların içeri girişine izin verirler." "Bu, kulağa hayli basit geliyor," dedi Liz. "Demek ki bu ülserin nedeninin enerji harlarımın zayıflığı olduğunu söylüyorsunuz." "Şüphesiz, anlattıklarımdan çok daha karmaşık ama temel fikri bu. Stresli koşullara tepki verme tarzınız alanınızda görülebiliyor. Siz, sağlıklı enerjiyi mide bölgesinden dışarı çekip alan bir tarzda alanınızı bozma alışkanlığı edinmişsiniz, bu durumda mide bölgenize uygun olmayan ve sağlıksız enerjileri çekmişsiniz. Sizin 'normal' diye deneyimlediğiniz şey, sizin için sağlıklı değil." "Ne demek istediniz?" "Farkındalığmızı midenize odaklayın," dedim. "Her zaman olduğu gibi olduğunu hissediyorum." "Şifadan sonra, farklı hissedeceksiniz," diye cevapladım. "O zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bu, deneyimlemeniz gereken bir şey. Çok ince bir fark ama sağlık bakımından çok güçlü bir fark olacak. En sonunda sisteminizdeki enerjileri doğru dengede tutmayı öğreneceksiniz ve daha yüksek bir sağlıklı olma düzeyini sürdürebilir hale geleceksiniz. Ben sizin alanınızı yeniden dengelediğimde, enerji beden sistemlerinize daha doğru biçimde akacak ve sağlığınızı geri kazanacaksınız. Çevrenizi saran enerji alanlarını kullanabileceksiniz. "Ben bu enerji alanlarına, evrensel enerji alanları diyorum. Herkese açık haldeler. Sadece fiziksel sağlığınız için değil duygusal, zihinsel ve ruhsal sağlığınız için de kullanıma hazırlar. Demek ki alanlarınız üstünde çalıştığımda, sizin bir ülsere sahip olmanızla ilişkili olan duygusal, zihinsel ve ruhsal unsurlar üstünde de çalışacağız. Gördüğünüz gibi bu sadece fiziksel bir şey değil. Sadece bu da değil, sizin için kişisel olarak şifa bulan her ne ise yaşantınızın bununla bağlantıda olan tüm unsurlarında da iyileşmeye yol açacak." "Peki bu ne demek?" diye sordu Liz. "Hangi bağlantıları kastediyorsunuz?" "Şifacının bakış açısına göre," diye devam ettim, "her şey her şeyle bağlantıdadır. Bu, holistik bakış açısıdır. Strese verdiğiniz tepki nedeniyle midenizde oluşan aşırı asidin neden olduğu ülseriniz sadece sindirim ve beslenmenizi kötü etkilemekle kalmıyor, ayrıca muhtemelen yaşamınızın kişisel beslenmenizi Hazmedişinizi' ilgilendiren diğer her alanında da stres olduğuna dair bana bir işaret veriyor. Başka bir deyişle, biri size bir şey verdiğinde bile bunu kabul ederek almanız ve bunun size kendinizi iyi hissettirmesine izin vermeniz çok zor olmalı." "Kulağa tanıdık geliyor ama bunun bir ülserle nasıl bağlantılı olacağını anlamadım," diye cevapladı. "Evet, gelin şu an bulunduğumuz noktadan başlayıp deneyimlerinizin açılmasına izin verelim. Bağlantıları, onlar ortaya çıktıkça ele alırız. O zaman daha net açıklayacağım." "Sağlığıma kavuşmam ne kadar sürecek?" diye sordu. "Kaç seans süreceği, sisteminizin şifaya nasıl cevap vereceğine, sisteminizin (yani sizin) ne kadar değişim kaldırabileceğinize ve o değişimi ne kadar süre koruyabileceğinize bağlıdır. Bilirsiniz değişim her zaman o kadar da kolay değildir çünkü daha önce de söylediğim gibi yaşantınızın her noktasını etkiler. Anlayacağınız gibi, sadece ülseri değil ülserin derindeki nedenini ele alacağız. Aldıklarınızı içeri kabul edebilir ve bunların tadını çıkarabilir hale gelmenizi istiyoruz. Bunun doğru olduğunu niçin düşünemediğimizi bulmaya çalışacağız." "Sanırım almak iyi bir şey," dedi. "Ama doğru, bana bir şey veren bir kişiye borçlu kaldığımı hissederim hep. İnsanlara borçlu olmaktan hoşlanmıyorum. Vay!... Bu kadar çok şey olabileceğini düşünmemiştim. Bu gerçekten işe yarıyor mu peki?" "İnsan enerji alanı ile çalışmak aslında bazı hastalıklar bakımından, bizim normal tıp bilgimizle çalışmaktan çok daha yararlı olabiliyor," diye cevapladım. "Bana genelde, tıp sistemimizin pek başarılı olamadığı hastalıkları taşıyan ki siler gelir. Kanser, kolit, bağışıklık sistemi sorunları, virüsler, migrenler vb." "Eh, buraya geldiğime sevindim. Kulağa pek ilginç geliyor. Haydi başlayalım." Liz şifa sürecinin neyle ilgili olduğunu gerçekten de öğrenmek istemişti ve açık biçimde iletişimde bulunabilmiştik. Bu durum, şifa sürecinden geçerken de ona yardımcı oldu. Sonraki birkaç hafta içinde ülseri ortadan yok oldu ve sağlığını geri kazandı. Sadece bu da değil, mesleğini de değiştirdi ve yeni bir ilişkiye başladı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2012 Bir Şifacının Becerileri Basit terimlerle anlatarak, Liz'i yavaşça holistik bakış açısından bakmaya ikna etmiştim. Bir şifacı olarak, hastalıkla başa çıkabilmek için çok daha geniş bir açıdan bakarak çalışırım. Bir mikroorganizmadan kaynaklanan bir enfeksiyonun oluşabileceği ve genelde ilaçla geçeceği konusunda hekimlerle hemfikirim. Ama benim bakış açıma göre bunun sebebi mikroorganizma değildir. Şifacılar, hastanın fiziksel-enerjetik sistemindeki bir zayıflığın veya dengesizliğin, mikroorganizmaların bir hastalığa dönüşecek olan istilasına izin verdiğini bilirler. Mikroorganizma istilası bir başka belirtidir. Nedeni ise gerçek sağlık geri kazanılmadan önce holistik ya da holografik bakış açısıyla ele alınmalıdır. Şifacı daha çok enerjilerin, niyetin ve şuurun temelinde yatan, sağlığı destekleyen ya da dengesizleşip en sonunda hastalığa izin veren dengesiyle ilgilenir. Şifacılar bir hastanın insan yapısını oluşturan tüm bu unsurlarla birden çalışabilme becerisine sahip olmalıdır. Fiziksel bedene odaklanıp hastanın duygusal, zihinsel ve ruhsal unsurlarını iyileştirmeyi de amaçlamalıdırlar. Bir şifacının araçları ve eğitimi, bir hekiminkinden çok farklıdır. Son derece yetenekli şifacıların bir hastalıkla ilgili enformasyona erişebilmelerine, hastalığın ve hatta bir hekimin teşhisine denk gelecek biçimde uygun ilacın adını verebilmelerine karşın yine de bu, onların asli kaygısı değildir. Şifacılar bu bilgiye, asli gerçeklik olmayan ve dolayısıyla asli öneme de sahip olmayan "Pribram'ın elması"nın bir parçası olarak bakarlar. Aslında böyle bir teşhiste bulunmaları yasal değildir. Bu hak, tıp fakültelerinden mezun olan ve hekimlik yapan cesur ve kendini adamış ruhlarındır. Liz benden teşhis koymamı istemedi, büroma geldiğinde nesi olduğunu bana söyledi. Hastanın hastalığıyla ilgili tarihçesinin belirlenmesini amaçlayan hasta kartındaki formu doldurdu. Bana verdiği bilgileri kontrol ettim. YDA ile mide dokusunun bir kısmının aşınmış ve orada kalan dokunun iltihaplanmış olduğunu görebiliyordum. Kırmızı görünüyorlardı. Bu YDA bilgisi ile ben de onda ülser olduğu sonucuna varabilirdim. Ama bir şifacı olarak ben teşhiste bulunmam, tıpkı birinin bir tarafını kestiğini ya da kolunu kırdığını sadece bakıp görebildiğinizde sizin de teşhis koymayacağınız gibi. Şifacılar, İnsan Enerji Alanı İle Nasıl Çalışırlar? İnsan enerji alanının her bir düzeyi için belirli şifa teknikleri mevcuttur. Ben genellikle çalışmaya hastanın alanının birinciden itibaren alt düzeylerinden başlarım. Bu çalışma alanı duyumsamayı, temizlemeyi, dengelemeyi, tamir etmeyi ve yüklemeyi içerir. Çoğu zaman her bir düzey, tüm düzeylerin şifa bulduğundan emin olabilmek için ayrı ayrı ele alınmalıdır. Tam bir şifa, alanın tüm düzeylerinin ya da fiziksel bedene ek olarak enerji bedenlerin hepsinin birden iyileştirilmesini içermelidir. Dolayısıyla, hastaların enerji alanlarının düzeyleri boyunca sadece onların fiziksel, duygusal ya da zihinsel yapısına göre değil ayrıca ruhsal yapılarına ve gerçeklikle ilgili temel inançlarına göre de hareket ederim. Hepsinin dengelenmesi gerekir. Bunu yapmak için şifacı, holografik evrendeki evrensel sağlık alanlarına bağlanır. Eğer bu tamamlanmazsa, hasta pekala aynı ya da başka bir hastalığı yaratacaktır. Şifacılar genellikle enerji alanlarını algılamayı ve onunla çalışmayı öğrenebilme becerisiyle doğarlar. Bu beceri bir insanın müzik, matematik ya da iş idaresi becerisinden hiç de farklı değildir. Çoğu şifacı bu atıl becerileri bir şifa sanatı halinde geliştirmek üzere tıpkı diğer profesyoneller gibi eğitim alırlar. Bu eğitim şifacıya, insan enerji alanının düzeylerini ve en sonunda auranın altında yatan hara ve öz yıldız düzeylerini de sayesinde duyumsayacağı Yüksek Duyusal Algılamayı geliştirmeyi öğretir. Bu ayrıca kanallaşma eğitimini de içerebilir. Duyularının duyarlılığını artırmak üzere tasarlanmış birçok egzersizin pratiğini sebatla yapan şifacılar, insan algılamasının bildik ölçeğinin ötesindeki bu duyuları da kullanmayı öğrenir. Birçok şifacı bu enerji alanını hissedebilir, işitebilir ve görebilir, ayrıca onunla ilgili başka bilgileri de sezebilir. Alanı hissetmeye ek olarak, şifacı bu alanın düzeyleri içinde nasıl çalışması gerektiği kadar insan anatomisi, fizyolojisi, psikolojisi, hastalıklar ve şifacılık ahlakı hakkında da çok şey öğrenmelidir. Yüksek Duyusal Algılama ile şifacılar insan enerji alanının birçok düzeyini birbirinden ayırt edebilirler. Bu enerji alanının her bir katmanı bedenin içine de nüfuz ettiğinden şifacılar insan bedeni içindeki alanı da hissetmektedirler. İyi eğitilmiş şifacılar tüm bedenin, tek bir hücrenin ve bazen daha küçük parçacıkların bile enerji alanlarını duyumsama becerisini geliştirebilirler. YDA kullanan şifacılar, şifa sürecinde kullanmak üzere büyük miktarda enformasyona erişebilirler. Hepsinden de önemlisi, şıracıların en büyük aracı sevgidir. Şifa, sevgi bağlamı içinde yapılır. Ben, sevginin evrendeki bağlayıcı doku olduğuna inanıyorum. Onu birarada tutan şeydir. Sevgi her şeyi iyileştirebilir. Şifacılar sadece bir sevgi noktasından hareket etmekle kalmaz, hastalarına da kendilerini sevmeyi öğretirler. Bu kitapta ilerledikçe, sevginin ne kadar önemli olduğu gittikçe daha açık hale gelecektir. Kendinizi sevmek, tam gün mesai gerektiren bir iştir. Çoğumuzun bu konuda öğrenmesi gereken çok şey vardır. Liz'in şifa seansları, aurasının düzeyleri boyunca yavaşça ilerledi. Mide bölgesinde yerleşik olan üçüncü şakrası yırtılıp açılmıştı. Duygusal düzeyde bu şakra diğer insanlarla bağlantı kurmakla ve onlardan sağlıklı bir biçimde beslenmeyi içeri kabul etmekle ilişkilidir. Biz, bedeninin o bölgesindeki enerjinin sağlıklı bir dengede kalışını korumak üzere çalıştıkça onun ilişkileri de daha yakın ve doyurucu hale geldi. Bu şakra, psişenin daha derin düzeyinde evrende kim olduğunuzla, dünyadaki ve bu yaşamdaki yerinizle ilişkilidir. Liz'in alanındaki bu düzeyler sağlıklı bir dengeye kavuşunca, o da kim olduğu konusunda daha özgüvenli hale geldi. Bir Şifa Seansının İşleyişi Bir şifa seansının işleyişi, fiziksel bakış açısından bakılınca hayli basittir. Şüphesiz her şifacıda farklılık gösterir. Burada anlattığım işleyiş, Barbara Brennan Şifa Okulundan mezun olan kişilerin izledikleri tarzdır. Eğer okulumuzdan mezun olmuş bir şifacıdan şifa almayı seçerseniz, sizden ilk olarak geçmişiniz ve şikayetinizle ilgili bir giriş formu doldurmanız istenecektir. Şifacı, sizi rahatlatmak ve ortak bir iletişim zemini bulmak üzere biraz sohbet edecektir. Başlıca sorusu, "Niçin buradasınız? Ne elde etmek için geldiniz?" şeklinde olacaktır. Verdiğiniz cevaptan şifacı sadece ne istediğinizi anlamakla kalmayacak ayrıca şifa çalışması ile ilgili olan deneyim düzeyinizi de anlayacaktır. Şifacı sizi dinler ve ortak bir iletişim zemini bulmaya çalışırken, aynı zamanda YDA kullanarak dengesizlikleri, yırtıkları, durgunlukları ve tükenmişlikleri bulmak için alanınızı taramaktadır. Siz konuşurken sürekli değişen enerji akışınızı izler. Bu değişimleri, siz sorunlarınızı tarif ederken içinde olduğunuz psikolojik hallerle denkleştirir. Beden yapınızdan ve beden dilinizden, çocukluğunuzda içinde yetiştiğiniz psikolojik ortamı keşfetmek için normal görüyle fiziksel bedeninizi okur. Ayrıca içsel yapı hizalanışını ve organ işlevlerini kontrol etmek için fiziksel düzeyinizi YDA ile tarar. Şifacının, bedeninizde ve enerji sisteminizdeki başlıca güçlük alanlarını bulmak için yaptığı bu tarama genelde on dakika kadar sürer. Şifacı bu bilgiyi, eğer bu bilgiden ve bunu size anlatmanın şifa sürecinize müdahale etmeyeceğinden eminse, bazen sizinle paylaşabilir. Başka bir deyişle, sizi korkutmayacak, enerji akışınızı durdurmayacak veya enerjiyi içeri alış becerinizi azaltmayacak biçimlerde konuşacaktır. Tüm bu bilgiler; işlevselliğin tüm düzeyleri birbirini etkiliyor olduğu içindir ki bir holografik model içinde bütünleşecektir. Genel incelemeden sonra şifacı sizden ayakkabılarınızı, çoraplarınızı çıkartmanızı ve tedavi masasına uzanmanızı isteyecektir. Başka bir şeyin çıkartılmasına gerek yoktur. Bazen bazı takılar veya kristaller alanınıza ters etkide bulunuyor ise bunları da çıkartmanızı isteyebilir. Şifacı ellerini ayaklarınıza koyar ve enerjisini bedeninize yollar. Yavaşça beden üstünde yukarı doğru çalışır; ellerini önemli noktalara koyar ve YDA'nın durumunuzla ilgili olarak ortaya çıkardıklarına göre belirli şifa tekniklerini kullanır. Şüphesiz, şifacı YDA ile sizin enerji alanınız üstünde yarattığı etkiyi daima kontrol etmektedir (Ayrıca kendi alanını da dikkatle gözlemler ve düzenler; bu, eğitiminin en önemli kısmıdır). Şifacı sizin şifayı nasıl almakta olduğunuzu görmek ve şifa sırasında alanınızda oluşan değişimler hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek için bu YDA taramasına devam eder. YDA'yı kullanan şifacı, tüm gerekli değişimlerin yapıldığından ve hiçbir şeyin atlanmadığından böylece emin olabilir. Süreç ilerledikçe şifa daha da güçlenir. Sisteminize daha çok enerji akar ve muhtemelen çok derin bir gevşeme haline gireceksinizdir; bu, şifa sürecine büyük yardımda bulunur. O sırada, beyniniz şifacınınki ile eşzamanlı hale girer. Her ikisi de şifa halinde yani (8 Hz) güçlü alfa dalgalarındadır. YDA ile elde edilen diğer bilgiler diyeti, vitaminleri, mineralleri, şifalı otları ve hatta eğer uygunsa daha sonra bir hekim tarafından da önerilecek ilaçları da içerir. YDA ayrıca hastalığın nedenine katkıda bulunan psikolojik problemleri de açığa çıkarır. Çocukluk çağı travmalarını, gerçekliğinizin ne olduğuna dair imgelerinizi ve nihai anlamda hastalığınızı dokunulmaz kılan temel neden olan inanç sisteminizi de açığa vurur. Şifacı, enerji alanınız içinde tüm bunlar üzerinde doğrudan çalışır. Şifa sırasında, şifacı ruhsal öğretmenlerden, rehberlerden veya koruyucu meleklerden rehberlik almak için de YDA kullanacaktır. Bu rehberlik çok farklı biçimlerde gelir. Rehberler şifacıya daha sonra ne yapması gerektiğini, fiziksel güçlükleri nerede araması gerektiğini söyleyebilirler ve hatta şifacıya hastalığınızın adını bildirebilirler. Rehberler genellikle şifacılara sorunun nedenini hem fiziksel hem de psikolojik açıdan söylerler. Rehberler, şifacı kanalıyla sizinle doğrudan da konuşabilirler. Bu olduğunda, bu karşılıklı konuşma, sizi içinizde olup bitenler ve bunların nedenleri hakkında daha derin bir anlayışa kavuşturan türden, daha derin ruhsal ve yaşam derslerinin de dile getirildiği çok yumuşak, kişisel bir sohbet halinde sürer. Eğer kanal temiz ise, bu muhabbet her zaman için destekleyici, hakikat dolu ve asla boş ümitler vermeyen şekilde gerçekleşir. Rehberler size şifa vermek için doğrudan şifacının elleri aracılığıyla da çalışabilirler. YDA ile edinilen başka bilgiler, daha sonra kullanmanız için ya kağıda ya da bir ses bandına aktarılır. İnanç sistemindeki nedene dek inmek genellikle birkaç seans alır. Şifacı alanın tüm düzeyleri boyunca ilerlemiş ve şifa vermeyi sonlandırmak üzere olduğunda, siz muhtemelen derin bir gevşeme ve sükunet halinde olacaksınızdır. Birçok şifacı, alanların dengelenmesine izin vermeniz için on ile otuz dakika arasında uzanmış halde kalmanız için sizi teşvik eder. Bu, sizin şifadan tam avantaj sağlamanıza ve onu enerji sisteminizle bütünleştirmenize izin verir. Şifacılar genellikle bu sırada pek az sorunuzu yanıtlar çünkü rasyonel bir soru sormak için iyileştirici alfa beyin dalgası halinden çıkmanız ve şifa sürecini durduracak olan "rasyonel" beta veya hızlı beyin dalgası haline geçmeniz gerekir. Ben şifa uygulaması yaparken, seans başlamadan önce hastalarımı bu çok önem taşıyan şifa sonrası sükunet zamanı hakkında uyarıyor ve sorularının hepsini, seans başlamadan ve alfa bağlantısı kurulmadan önce sormaları için teşvik ediyordum. Daha sonra, şifacı sizden uygun bir zamanda tekrar gelmenizi isteyecek ve sorularınızın geri kalanını bir dahaki seans öncesinde cevaplayacağı konusunda sizi temin edecektir. Sık Sorulan Sorular ve Cevapları Bir Hasta Şifaya Direnebilir mi? Nasıl? İnsanlar birçok kez aşırı aktif bir zihinle durumu kontrol etmeye çalışarak şifa sürecine direnirler. Bunu yapmak kolaydır. Hastanın tüm yapması gereken, zihnini çok aktif halde kalmaya zorlamak, gevşemeyi reddetmek ve şifanın yer tutmasına izin vermemektir. Eğer hastalar beyinlerini rasyonel ya da akılcı halde kalmaya zorlarsa, 8 Hz'lik alfa durumuna yani şifa haline geçemezler. Daha çok, uyanık haldeki normal beyin dalgaları yani beta durumunda kalacaklardır (Şüphesiz, bir şifacı yanlarında olsun ya da olmasın hastalar bunu her zaman yapabilirler). Eğer bu halde kalmaya devam ederlerse, bedenlerindeki normal şifa süreçlerine müdahale edeceklerdir. Hastaların akılcı zihni yoldan çekildiğinde ve beyin dalgaları alfaya girdiğinde, şifacı tarafından güçlendirilen kendi doğal şifa sürecine kendilerini teslim edebilirler. Şifa Seanslarının Araları Ne Kadar Olmalıdır? Şifa seansları genellikle birkaç hafta boyunca, haftada bir, bir veya bir buçuk saat sürecek şekilde programlanır. Bazen, özellikle de sırtla ilgili sorunlarda eğer haftada iki kez gelebiliyorlarsa insanlarla çalışıyordum. Bunun nedeni normal günlük etkinliklerde sırta çok yüklenme olduğundan hastaların kaçınılmaz bir şekilde yorulmaları, kandaki şeker oranının azalması, son bir yük daha kaldırmaları ve daha hafta dolmadan sırtlarını tekrar incitmeleridir. Diyetin, sırt problemleri bakımında hayli önemli olduğunu gördüm, insanlar sırtlarını ancak aşırı çalışıp aç kaldıklarında ve kan şekerleri düştüğünde incitmekteydiler. Onlara, çantalarında bir paket fındık ve kuru meyve taşımaları, daha sık yemek yemeleri ve öğünlerini atlamamaları talimatını verirdim. Şu zengin toplumumuzun bu kadar çok aşırı stres dolu, az beslenen insan üretmesi ne kadar şaşırtıcı! Şifa seanslarının aralıkları, kemoterapi ya da ışın tedavisi gören kanser hastaları için en azından haftada bir ve tedavi günlük de olsa, tedavinin hemen ardından olacak şekilde düzenlenmelidir. Kemoterapiden kalan süprüntü, hem kullanılan kimyasalların hem de öldürdüğü dokuların bileşimidir. Bedenin, her ikisinden de kurtulması gerekir. Kemoterapi aurik alanda yaşamı desteklemeyen düşük frekansa, sümüksü, koyu renkli, kalın biyoplazmaya neden olur. Aurik atehi yavaşlatır ve işleyişini olumsuz etkiler, hastala büyük rahatsızlığa neden olur. Işın da fiziksel jedende süprüntü oluşuma neden olur çünkü adece hücreleri öldürmekle kalmaz, ölenlerin evresindeki birçok hücrenin de normal biyolojik süreçlerini de değiştirir. Bu da kurtulmayı gerektiren çokça atık üretir. Işın, tıpkı ateşe tutulmuş naylon çorap gibi aurik alanı yakar. Bu hasarın tamir edilmesi gerekmektedir. Işın ayrıca aurik alanın cam gibi kırılmasına da neden olur ve bu da temizlenmesi gereken çokça süprüntü üretir. Şifacı, kemoterapi veya ışın tedavisinden kaynaklanan bu süprüntüleri ne kadar çabuk temizleyebilirse yan etkileri de o kadar azalacaktır. Ne Kadar Sürer? Bir şifa seansı dizisinin ne kadar süreceği, sorunun ciddiyetine, hastanın bu soruna ne kadar zamandır sahip olduğuna ve şifanın uzun vadeli etkilerine bağlıdır. Genellikle hasta, iyileştirici etkileri yaklaşık üç gün boyunca hisseder. Derken enerji sistemi alışkın olduğu eski bozunmasına belirli bir dereceye dek geri döner. Hastanın enerji sisteminin temiz ve dengeli bir halde ne kadar çok ve ne kadar süre kalacağı tamamen bireyseldir ve burada sıralanamayacak kadar çok sayıda faktöre bağlıdır. Şüphesiz, sorunun şiddeti, hastanın yaşam koşulları, hastanın kendi kendine bakımı ve gereken etkinlikleri, diyetleri yürütme becerisi ve şifacının becerileri de bu faktörlerdendir. Her bir şifa seansının ardından, hastanın enerji sistemi en baştaki sağlıklı düzenlenişine gittikçe daha çok kavuşur. Bozunmanın eski alışkanlığı yavaş yavaş çözülür. Kalıcı değişimlerin ne kadar hızla oluşacağı ise tamamen bireyseldir. Bazı hastaların tek bir seansta, başka hastaların ise birçok ay boyunca süren şifa seanslarında şifa bulduğunu söylemek yeterli olur. Şifa süreci açığa çıktıkça, şifacının bunun daha ne kadar süreceğini bilmesi daha kolaylaşır çünkü şifacı her şifa verilişinde değişimlerin yaygınlığını ve ne kadar süre dayandığını gözlemler. Bazen daha gelişmiş bir şifacı, seansların başlangıcında aldığı rehberlik sayesinde, seansların ne kadar süreceğini tam olarak söyleyebilir. Şifa süreci haftalar, aylar ve hatta yıllar sürebilir. Bazı vakalarda, ne kadar süreceği, hastanın sağlığı ne derecede kabul ettiğine de bağlıdır. Ruhsal Şifacının Daha Büyük Amacı Birçok hasta, başlangıçtaki şikayet ortadan kalktıktan sonra da şifa seanslarına devam etmek ister çünkü şifa alma durumuna girmeden önce yetinmiş oldukları "sağlık" tanımı artık kabul edilebilir türden değildir. Bunun nedeni, şifanın sadece hastayı eğitmesi değil ayrıca onların içsel özlemleriyle daha derinden bağlantı kurmalarına da yardım etmiş olmasıdır. Bu durumda şifa süreci, kişisel tekamül ve yaratıcılığın açığa salınması sürecine dönüşür. Ruhsal bir deneyim haline gelir. Holografik bakış açısından bakılınca bunun anlamı, şifacının bir sistem içindeki birey ile o sistem yani en büyük sistem olan Evrensel Varlık arasındaki bağlantı üstünde çalışacak olmasıdır. Bu düzeyde, sağlıkla ilgili kabul edilemez bir hal; bütün ya da ilahi olandan kopmuşluk ya da onunla ilişkideki dengesizlik şeklinde görülmektedir. Bu, sorulara yol açar: "Hastanın Tanrı'yla, kozmosla ya da Evrensel Varlıkla ilişkisi nedir?" "Hastanın inançları, onun Evrensel Varlıkla temel bağlantısından kopma deneyimine nasıl yol açtı?" "Kim olduğunu nasıl unuttu ve onun bu unutuşundan kaynaklanan yaşam tarzı onu dengesizliğe ve enfeksiyona açık hale nasıl getirdi?" Şifacılar hastanın enerji alanını, hastanın genişleyebileceği en yüksek ruhsal gerçeklikle dengeye getirmek üzere onun üstünde doğrudan çalışırlar. Şifacıların en büyük amacı, hastalarının olabilecek en yüksek ruhsal gerçeklikle bağlantı kurmalarını sağlamaktır. Bunu çok pratik yollarla yaparlar; insanın temel fiziğinden başlayıp insan enerji alanının kişilik düzeyinden geçen, niyetin harik düzeyinden geçip de her bir insan varlığının içindeki ilahiliğe, öze varan basamakları birer birer tırmanarak. Şifacı ilk olarak, hastanın varlığının farklı unsurlarını ifade eden hastanın enerji alanı örüntülerinin kesin doğasına bakar. Bunlar birbirlerini ve fiziksel bedeni holografik olarak etkilediklerinden dolayı, şifacının sorgulama hattı; hastanın duygusal, zihinsel ve ruhsal sağlığına denk gelen genel fiziksel ve enerjetik örüntülerinin hepsini kapsar. Şifacı hastaya, kendi sağlığına ve yaşam amacına yönelik niyeti ile başa çıkmada yardım eder. Şifacının ana işlerinden biri, hastalara, hastalıklarının nedenini bulmada yardımcı olmaktır. Hastalar kendilerinde bu hastalığa nasıl neden olmuşlardır? Tüm bu sorgulama ve iyileştirme alanları, tam sağlığa kavuşmak ve hastalığın tekrarlamasını veya başka bir hastalık olasılığını önlemek bakımından şarttır. Şifacı ve hasta bu alanları keşfetmek üzere birlikte çalışırlar. Önünde sonunda şifacı ve hasta, hastanın hastalığının nihai nedeni ile karşı karşıya gelirler. Şifacılar şunları sorar: "Hastanın, bu hastalığı yerinde tutmaya yardım eden, ilahilikle ilgili inançları nedir?" "Tanrı, nasıl sevmek yerine cezalandıran negatif bir otorite olarak görülebilir?" "Bu birey, kendine Tanrımın verdiğini düşündüğü cezayı nasıl kendi üstüne yüklenmiştir?" "Hasta bunu nasıl dışarı vermekte ve bunu ona Tanrı'nın yaptığını varsaymaktadır?" Burada sadece bireylerin kendilerine ceza olarak neleri yarattığından değil, ayrıca bu bireysel yaratılarıyla yakından ilişkisi yokmuş gibi görünen daha büyük olay döngüleriyle de nasıl karşılaştıklarından söz ediyoruz. Bu daha büyük döngüler, geçmişte harekete geçmiş "karmik döngüler" in uzun vadeli etkileri olabildiği gibi insanlığın kolektif yaratıcılığının bir sonucu olarak da ortaya çıkabilir. Geçmişte yapılmış çok kötü bir işin cezasını bekleyen her bir birey bu deneyimlere daha çok, daha büyük benliğin öğrenme ve ruhsal büyüme amaçlı dersleri olarak bakmayı seçme hakkına sahiptir. Şifacılar hastalarına, gerçeklik deneyimlerini yaratmak üzere kullandıkları, kendi özlerindeki daha derin yaratıcı enerjilere giden bir koridoru açar. Bir Şifacının Etik Sınırlamaları Geriye etik sınırlamalarla ilgili önemli bir soru kaldı. Bu soru, çok geniş çaplı unsurları içerir ve cevapları da söz konusu şifacıya bağlıdır. İşte bazıları: Kendilerine Şifacı Diyen Eğitimsiz Kişiler Her şeyden önce, şifacılar beceri düzeylerinin farkında ve bunun hakkında da dürüst olmalıdırlar. Gördüğüm en kötü şeylerden biri o kadar sık olur ki... Çok hasta bir insan bir şifacıya veya şifa grubuna gider, ona şifa buldukları söylenir. Şifacılar hemen bu sonuca varırlar çünkü şifa sırasında öyle çok enerji ve ruhsal sarhoşluk hissetmişlerdir ki bunun ancak hastanın iyileşmiş olduğu anlamına geleceğini varsayarlar. Bazen de bu kişiler, durumun böyle olduğuna dair ruhsal mesaj da alırlar. Hatta hastalara, aslında hakkında hiçbir şey bilmedikleri tedavilerini kesmelerini de söylerler. Bunun doğru olduğuna ve aldıkları rehberliğin de gerçek olduğuna tamamen kanidirler. Bu şifacıların gerçeklikle bağı yoktur. Kendi hastalarıyla ya da onların durumuyla da bağlantıları yoktur. Kendi enerjetik sarhoşluklarının içinde "büyük mutlulukla" kendilerinden geçip bu sırada hastadan kopmuşlardır. Bu çok ciddi bir durumdur. Bu, inkar etmeye Pollyannavari bir kaçıştır ve bu gibi şifacılar yaşam, acı ve ölümün gerçekliğiyle başa çıkamazlar. Bu, ruhsallığın ve şifanın kendi korkularını inkar etmek adına kötüye kullanılmasıdır. Hastalıkları nedeniyle duydukları korkuyla yalıtılmış insanlara sevgi, umut ve destek getiren şifa gruplarında hiçbir terslik yoktur. Ama böyle biri için gereken sevgi, umut ve destek miktarı hakkında gerçekçi olmak da çok önemlidir. Bu bir atımlık barut değildir, sürgit bir süreçtir. Tıp doktoru Bernie Siegel'in ve Louise Hay'in destek grupları ve atölyeleri, böylesi grupların en güçlü pozitif etkilerini barındırmaktadır. Ücret Almak ya da Almamak Şifacıların ücret almasının yanlış olduğunu düşünen insanlar meselesinin yeryüzünün neredeyse her yanında mevcut olduğunu gördüm. Bu önyargı ABD'de olduğu kadar İngiltere, Rusya, Avrupa ve Güneydoğu Asya'da da var. Ben bununla başa çıkmanın iki şeye bağlı olduğuna inanıyorum. Bu, şifacının eğitimine ve uzmanlığına bağlıdır. Eğer şifacılar Hristiyan karizmatik hareketi gibi dinsel bir gelenek içinde yetişmişlerse, şifalar bir kilise hizmeti olarak yapılır ve bağış kabul edilir. Bence bu uygundur. Ancak eğer şifacılar ciddi ve uzun vadeli -fikrimce, en az dört yıllık- bir eğitimden geçmişlerse ücret istemeye hakları vardır. Bu türden bir eğitim anatomi, fizyoloji, psikoloji, etik ve profesyonel pratisyenlik eğitimi kadar YDA ve şifa tekniklerinin geliştirilmesini de içerir. Şifacılar, sağlık-bakım sistemimizde hak ettikleri konumu ancak bu tür bir eğitim tipi yoluyla edinebilirler. Bu şifacıların da tıpkı psikologlar, masörler, evde bakım yapan hemşireler, fizyoterapistler ve hekimler kadar ücret istemeye hakları vardır. Bu ücretler de diğer terapistlerin aldıkları ücret civarında olmalıdır. Böyle birinin ücret istemesine karşı durmak, önyargıdır. Eğer bu şifacılar ücret almazlarsa, mali destek sağlamak için bütün gün bir işte çalışmaları ve sonra kendilerinde ne kaldıysa bunu şifaya vermeleri gerekirdi. Bu da fena halde ihtiyaç duyulan şifa hizmetlerini minimumda tutardı. Tanı Koymayın Lütfen Şifacılar tanı koymamalı ve ilaç yazmamalıdır. Bunu yapmak için eğitilmemişlerdir. Öte yandan bir şifacı hangi ilacın yararlı olabileceğine ilişkin rehberlik alabilir. Hasta da bu bilgiyi kontrol etmesi için kendi hekimine aktarabilir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.