Jump to content

Viladimir Mayakovski Şiirleri


cherar

Önerilen Mesajlar

BİLİRİM GÜCÜNÜ SÖZCÜKLERİN

 

Bilirim gücünü sözcüklerin, o çınlayan sözcüklerin ben;

onların değil, o yığınları coşturan, kendinden geçiren,

başka sözcüklerin gücünü, çıkarıp ölüleri topraktan

tabutları meşeden adımlarla götürenlerin her zaman.

 

Gün olur okunmadan, basılmadan atılırlar da sepete,

bir çıktıları mı oradan gemi azıya alırlar elbette,

gümgüm öterler yüzyıllar boyu, tırmanıp gelen trenlerdir

öpüp yalamağa nasır tutmuş ellerini şiirin bir bir.

 

Bilirim gücünü sözcüklerin. Esip geçmiş de bir rüzgâr

bir halayın topraklarına düşmüş taçyapraklarıdır bunlar.

İnsandır bütün ruhu, dudakları ve bütün iskeletiyle.

 

İMAN

 

 

İstediğiniz kadar uzatın bekleyişi

gördüğüm şey öylesine berrak

ve bu berraklık bir masal gibi

öylesine bırakmıyor ki beni

şu uyağı koyunca

çok daha güzel bir hayata tırmanacağım

ikinci dize uyunca.

En basit bir soruya bile ihtiyacı yok artık:

Tüm ayrıntılarıyla görüyorum işte

nağme nağme yükseliyor

taş taş üstünde yükselir gibi

ve ne bir pislik ne de bir toz zerresi

tüm hatlarıyla görüyorum yükseliyor

pırıl pırıl yüzyıllardan katlarıyla

insanları diriltme atölyesi...

 

İşte

geniş alınlı kimyager

deneylerin kırışıklığı

çehresinde.

Kitaptan

- "Bütün Dünya'dır adı kitabın-

şöyle bir sayfa açıyor:

Yirminci Yüzyıl...

"Kimi diriltsek acaba?...

Mayakovski'yi?...

Yok canım! Yeni baştan yaşatmaya değmez o şair...

Daha güzel daha değerli daha iyi

birini arayalım..."

Ve nasıl haykırıyorum bilseniz

nasıl haykırıyorum avazım çıktığı kadar

buradan

Bitirmek üzere olduğum şu sayfadan:

"Boşuna karıştırma ilerki sayfaları!

Dirilmeyi hakkeden sadece ben varım!"

 

 

SON MEKTUP

 

 

(Şairin cesedinin yanında bulunmuştur)

 

Hepinize!..

İşte ölüyorum. Kimseyi suçlamayın bundan ötürü. Hele dedi-

kodudan, unutmayın ki, merhum nefret ederdi.

Anacığım, kardeşlerim, yoldaşlarım! Bağışlayın beni. İş değil

bu, biliyorum (kimseye de öğütlemem),ama benim için başka bir çı-

kar yol kalmamıştı.

Lili, beni sev.

Hükümet Yoldaş! Ailem : Lili Brik, anam, kız kardeşlerim ve

Veronika Vitoldovna Polonkaya' dan ibarettir. Yaşamlarını sağlar-

san, ne mutlu bana..

Bitmemiş şiirleri Brik'lere verin, ne lâzımsa onlar yapar.

"Bir varmış bir yokmuş"

derler hani :

Aşkın küçük sandalı

hayat ırmağının akıntısına

kafa tutabilir mi!

Dayanamayıp parçalandı işte sonunda...

Acıları

mutsuzlukları

karşılıklı haksızlıkları

h a t ı r l a m a y a b i l e d e ğ m e z :

Ödeşmiş durumdayız kahpe felekle.

Ve sizler mutlu olun

yeter.

 

 

 

Vladimir MAYAKOVSKI

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

MAYAKOVSKİ

 

Tam adı Vladimir Vladimiroviç Mayakovski’dir. 1893'de Gürcistan'ın Bagdatti kentinde doğan Mayakovski, daha 12 yaşında iken, 1905 Devrimi döneminde Çarlığa karşı kitlesel eylemlere katıldı. Daha sonra 1906'da babasının ölümü üzerine Moskova'ya taşındı. 1908 yılında, 15 yaşında RSDİP'ne katıldı. 1908-1909 yılları arasında iki kez tutuklandı ve 11 ay hapis yattı. Ardından 1910 yılında, lise üçüncü sınıfından ayrılıp, resim dersleri almaya başladı ve aynı yıl Stroganov Uygulamalı Sanatlar Okulu'na kayıt oldu. İlk şiirlerini burada yazmaya başladı. 1912'de yayımlanan "Yaygın Begeniye Bir Şamar"ı, Rus fütüristlerinin ilk bildirisi izledi. Arkadaşları David Birlik ve Hlebnikov Kroçonuk'la beraber hazırladığı bildirinin sloganı, "Puşkinler, Tolstoylar Kapı Dışarı!"ydı.

 

Mayakovski, şiirlerini sadece dergilerde yayımlamakla kalmıyor, onları edebiyat çevrelerinin toplandığı kahvelerde de okuyordu. 1913'de Petersburg Lunaparkı'nda kendisinin sahneye koyup oynadığı "Vladimir Mayakovski" adlı oyunu, Rusya 'da sergilenen ilk fütürist gösteri oldu. 1915'de iki kübist tablosu sergilendi. "Pantolonlu Bulut" ve "Omurganın Flütü" iki uzun şiiri dünya çapında tanınmasını sağladı.

 

1917 Ekim Devrimi'nden sonra Bolşevikleri destekleyen Mayakovski, devrimin salt politik bir devrim olarak kalmayıp, eski sanat anlayışını da kökten yıkması gerektiğini vurgulayarak LEF'i (Sol Sanat Cephesi) oluşturdu. "Sokaklar fırçamız, alanlar paletimizdir" sloganı ile özetlediği, sanatı kitlelere mal etme, sokağa indirme, ülke kültürünü yeniden canlandırmak için sanatı kullanma Mayakovski'nin başını çektiği Rus fütüristlerinin en belirgin özelliğidir. Bu anlayışla, Sovyetlerin sokakları, meydanları bu anlayışla sloganlar ve fütürist resimlerle donandı. 1917 Ekim Devrimi'nden sonra bu faaliyetlerinin yanı sıra, Halk Eğitim Komiserliği'nde görev aldı. "Toplum Sanatı" adlı dergiyi yönetti ve tüm Sovyetleri dolaşarak şiirlerini okudu. 1918'de, "Devrime Övgü" ve "Sol Marş" adlı uzun şiirlerini yazdı.

 

1922'de LEF'in aynı adı taşıyan dergisini çıkardı ve yönetti. Bu dergide "psikolojizm"e karşı çıkan devrimci bir sanat hareketi oluşturmaya çalıştı. 1924'de Lenin'in ölümünden sonra "Vladimir İliç Lenin" (Lenin Destanı) adlı ağıtı yazdı. 1925'de İzvestia gazetesinin muhabiri olarak ABD, Meksika, Küba ve Fransa'ya gitti. Anılarını "Amerika'yı Keşfetmek" adlı kitapta topladı. 1927'de Yeni LEF dergisini çıkarmaya başladı. 1925'de kurulan Rus Proleter Yazarlar Birliği'nin fütüristlere karşı tutumu nedeniyle "sekterlikle" suçladı.

 

1925 yılında intihar eden arkadaşı Yesenin'i eleştirmesine rağmen, bu intihar olayından etkilenmiş olan Mayakovski, 1930 yılında 37 yaşındayken intihar etti.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

PANTOLONLU BULUT'dan (Giriş)

 

Pelteleşmiş beyninizde

kirden parlayan bir kanepede yan gelip yatan semiz bir uşak gibi

 

hayal kuran düşüncenizi,

kanlı bir yürek parçasıyla tedirgin edeceğim,

dalga geçeceğim, geberesiye küstah ve zehir dilli.

 

Tek bir ak saç yok ruhumda,

yaşlılığın çıtkırıldımlığı yok onda!

Dünyayı bozguna uğratarak sesimin gücüyle

yürüyorum - yakışıklı,

yirmi iki yaşında.

 

Çıtkırıldımlar!

Kemana yatırırsınız aşkı siz.

Kabalar, onu trampete yükler.

Fakat, tersyüz edebilir misiniz, kendinizi benim gibi,

Öyle ki, dudaklar kalsın ortada, salt dudaklar!

 

Çık da gel konuk odasından

gel de bir adam tanı,

kibirli, patiskadan ve melek soylu memur karısı.

 

Sen ki dudaklar çevirirsin aynı kayıtsızlıkla,

bir aşçı kadın nasıl çevirirse yemek kitabının sayfalarını...

 

İster misiniz

ten kudurtsun beni,

 

- ve gök gibi, renk değiştirerek ansızın -

ister misiniz

öylesine yumuşayım, sevecen olayım ki öylesine

hani, erkek değil de, pantolonlu bir bulut desinler bu!

 

İnanmıyorum çiçekli Nice diye bir yerin var olduğuna!

Benimle göklere çıkarılacaktır yeniden

hastane gibi bayatlamış erkekler,

ve atasözleri gibi yıpranmış kadınlar da...

 

 

 

Vladimir MAYAKOVSKI

 

Çeviren : Ataol BEHRAMOĞLU

 

 

ŞAİR İŞÇİDİR

 

Bağırırlar şaire:

"Bir de torna tezgâhı başında göreydik seni.

Şiir de ne?

Boş iş.

Çalışmak, harcınız değil demek ki..."

Doğrusu

bizler için de

en yüce değerdir çalışmak.

Ve kendimi

bir fabrika saymaktayım ben de.

Ve eğer

bacam yoksa

İşim daha zor demektir bu.

Bilirim

hoşlanmazsınız boş lâftan

kütük yontarsınız kan ter içinde,

Fakat

bizim işimiz farklı mı sanırsınız bundan:

Kütükten kafaları yontarız biz de.

Ve hiç kuşkusuz

saygıdeğer bir iştir balık avlamak

çekip çıkarmak ağı.

Ve doyum olmaz tadına

balıkla doluysa hele.

Fakat

daha da saygıdeğerdir şairin işi

balık değil, canlı insan yakalamadayız çünkü.

Ve doğrusu

işlerin en zorlusu

yanıp kavrularak demir ocağının ağzında

su vermektir kızgın demire.

Fakat kim

aylak olduğumuzu söyleyerek

sitem edebilir bize;

Beyinleri perdahlıyorsak eğer

dilimizin eğesiyle...

Kim daha üstün, şair mi?

yoksa insanlara

Pratik yarar sağlayan teknisyen mi?

İkisi de.

Yürek de bir motordur çünkü

ve ruh, onun çalıştırıcısı.

Eşitiz bizler

şairler ve teknisyenler.

Vücut ve ruh emekçileriyiz

aynı kavganın içinde

Ve ancak ortak emeğimizle

bezeriz evreni

marşlarımızı gümbürdeterek

Haydi!

laf fırtınalarından

ayıralım kendimizi

bir dalgakıranla.

İş başına!

Canlı ve yepyeni bir çalışmadır bu.

Ve ağzıkalabalık söylevci takımı

değirmene yollansın dosdoğru!

Unculuğa!

Değirmen taşı döndürmeye laf suyuyla!

 

 

 

Vladimir MAYAKOVSKI

 

Çeviren : Ataol BEHRAMOĞLU

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BEN DE ÖYLE

Filo bile sonunda limana döner,

tren soluk soluğa koşar gara doğru,

Bense ondan daha hızlı koşmaktayım sana

-çünkü seviyorum-

budur beni çeken, sürükleyip götüren.

Cimri şövalyesi Puşkin'in, iner

bodrumunu karıştırıp seyretmeye.

Ben de, sevgilim

döner dolaşır gelirim sana.

Taparım,

benim için çarpan o yüreğe.

Sevinçlisinizdir evinize dönerken.

Atarsınız tıraş olurken, yıkanırken,

kirini pasını vücudunuzun.

Ben de aynı

sevinçle dönerim sana-

evime dönmüyor muyum

sana doğru

koşarken?

Yeryüzü insanları toprak ananın koynuna dönerler sonunda.

Hepimiz döneriz en son yuvaya.

Ben de öyle,

bir şey var

beni sana çeken

daha ayrılır ayrılmaz,

birbirimizden uzaklaşır uzaklaşmaz.

Vladimir MAYAKOVSKI

Çeviri : Bertan ONARAN

DİNLEYİN!..

Dinleyin !

Bu yıldızları böyle

her gece

niçin yakarlar ?

Herhalde birisine gerekli diye?

Herhalde yanmalarını isteyen birisi var?

Ve herhalde birisi

bu balgam parçalarını

inci diye sayıklar?

Ve zorlayıp

bir öğle vakti kalkan toz borasını

Tanrı katına varır

geç kalmak korkusu yüreğinde

yalvarır

öper Tanrı' nın elini merhamet dilenerek

ağlar -

anlatır kendisine niçin bir yıldız

gerektiğini -

bu azaba yıldızsız katlanamayacağını

Ve sonra o birisi

gezdirir boğuntusunu diyar diyar

sakin gözükmeğe çalışarak:

"Şimdi daha iyisin değil mi?"

diye sorar

yoluna ilk çıkana

"Korkmuyorsun artık

değil mi?"

Dinleyin!

Yaktıklarına göre bu yıldızları

böyle

her gece

Birisinin işine yaramaları şart

öyle değil mi

ve şart olsa gerek

gene her gece

hiç olmazsa bir yıldızın yanıp sönmesi..

Vladimir MAYAKOVSKI

Çeviren : Attilâ TOKATLI

LİLİ'CİĞİM

(Mektup yerine)

Tütün dumanı kemiriyor havayı.

Oda

Kruçyonıh'ın Cehennem' inden bir bölüm gibi.

Anımsıyor musun

İlk kez

ardında bu pencerenin

tutkudan çıldırmışçasına

okşamıştım ellerini.

Şimdi

oturuyorsun aynı yerde,

yüreğin

demirden bir kılıf içinde.

Ve yarın

paralayan sözlerle

kovacaksın belki beni

Ve loş antrede

uzun süre

titreyişlerle sarsılan bir kol

bulamayacak

ceketteki yerini.

Çıkacağım, ezilmiş.

Fırlatacağım vücudumu sokağa.

Yabanıl

çılgın

umutsuzlukla paramparça.

Hayır

gerek yok buna,

sevgilim,

biriciğim,

gel

vedalaşalım şimdiden.

Ağır bir gülle gibi

aşkım

nereye kaçarsan kaç

asılıdır sana

nasıl olsa.

Bırak

son bir haykırışla uluyayım

horlanmışlığın acı yankısını.

Çalışmaktan

anası ağladığında öküzün

gider

salar kendini soğuk sulara.

Aşkından başka

deniz yok bana,

ve gözyaşları da

bir erinç

koparamıyor ondan.

Yorgun fil

sessizliği aradığında

yatar

kızgın kumlara saltanatla.

Aşkından başka

güneş yok bana.

Ve bilmiyorum bile

neredesin şimdi ve kiminle.

Eğer

bir başka şair olsaydı

böylesine üzdüğün,

onarırdı acısını

parayla ve ünle.

Fakat

sevinç vermiyor bana hiçbir çınıltı

senin sevgili adının

çınıltısından başka.

Atmayacağım

bir boşluğa kendimi,

zehir içmeyeceğim.

Ve dayayıp

şakağıma namluyu

çekmeyeceğim tetiği.

Ağzı hiçbir bıçağın

bakışların kadar senin

kesemez beni.

Yarın unutacaksın

seni taçlandırdığımı,

ve yakıp tükettiğimi

çiçeklenmiş bir ruhu

aşkla.

Ve uçarı günlerin fırtınalı karnavalı

dağıtacak

sayfalarını kitaplarımın.

Sözlerimin kurumuş yaprakları mı

durduracak seni

çırpınan soluğuyla.

Bırak hiç değilse

son bir sevgi dalgası sereyim

beni bırakıp giden adımlarının altına.

Vladimir MAYAKOVSKI

Çeviren : Ataol BEHRAMOĞLU

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Şiir nasıl yazılır? adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim.

 

Arkadaşı Sergey Yesenin(şair)'in intiharı üzerine ona hitaben yazdığı şiir..Kendisi bileklerini keserek kanıyla son şiirini yazmıştır.kitapta bunu okuyabilirsiniz.

 

SERGEY YESENİN'E

Sen gittin,

diyorlar

yukarılarda bir dünyaya.

Sonsuzlaşma-

Uçuyorsun,

parıldayan yıldızlara çarparak.

Ne borç var artık bize,

içki ne de

 

Ayılma.

Hayır, Yesenin,

oh

çekmek değil benim istediğim.

Görüyorum ben

kesik bileklerinle sendeleyişini

Ve alayla değil

acıyla

düğümleniyor yüreğim.

Görüyorum

bir kemik çuvalı gibi

yere atışını gövdeni.

-Dur! diyorum.

Bırak !

Delirdin mi sen?

Sürer mi ölümü

hiç insan

tebeşir tozu gibi

yanaklarına?

 

 

Sen ki çok daha

iyi verirdin ölüme

ağzının payını herkesten.

Yeryüzünde başka

kimsede olmayan

o efece konuşmanla.

Niçin?

Nedeni ne?

Donup kalıyorum şaşkınlıktan.

Homurdanıyor eleştirmenler:

-Bizce,bunun asıl nedeni

Şu...

ya da bu...

ama daha çok,

kopmak toplumdan,

Çok fazla bira

ya da şarapla kafayı çekmesi.

Başka deyişle

satsaydın

bohemleri

işçi sınıfına, diyorlar.

Sınıf bilincin olsaydı,

bak, bu gelmezdi başına.

Oysa işçiler de

kvastan sert içkilerle

kafayı çekiyorlar.

O sınıf da içerek

güzelce sıçıyor kendi ağzına.

Başka deyişle

Parti'den biri

denetleseydi seni

Sağlansaydı böylece

asıl önemi

içeriğe vermen.

Yazardın o zaman

her gün

o dizelerin

yüzlercesini

Uzun uzun

ve sıkıcı

Doronin de gördüğümüz türden

Ama bence

böylesi bir deliliğin içine düşseydin

Sen çok daha önce

son verirdin

yaşamına.

Votkadan gitmek daha iyidir

inan bana

Böylesi sıkıntıdan boğulmaktansa.

Hiçbir zaman söyleyemeyecekler

nedenini bize

seni yitirişimizin.

Şuracıkta duran

çakı mı, yoksa ip mi?

Ama bulunsaydı

mürekkebi, elbette

Angelleterre otelinin

damarlarını kesmen

ve ölüp gitmen

gerekmezdi.

Sana öykünenler çıldırdılar sevinçten:

bir daha, bir daha !

Neredeyse bir yığın insan

zıvanadan çıkıp

öldürdü kendini.

Neden çoğaltmalı

intiharları

böyle sayıca?

Daha kolay değil mi

mürekkeple doldurmak

oteldeki şişeleri!

Sonsuza dek

kilitlendi artık dilin

arkasında dişlerinin.

Benim bu bilmecemsi sözlerim

yersiz

bir bilgiçlik sayılmamalı

Halkımız,

yaratıcısı ve yaşatıcısı o güzel dilimizin,

Yitirdi ölümünle

yansılı sesler üreten

en güçlü çırağını.

Ve o herifler tayışıp duruyorlar

ölü şiir döküntülerini

Geçmiş,

gömülmüş ölülerden

hemen hiçbir yeniliği olmayan.

Üstüste yığıyorlar

tatsız uyaklarını

mezara toprak atar gibi: daha beterlerini.

Onurlandırmak için oğlunu

Esin Peri'sinin bile

işine yaramayacak olan.

Sana yaraşacak

bir anıt henüz dökülmedi

Hani nerde o anıt,

döğülmüş tunçtan

ya da yontulmuş mermerden?

Oysa çoktan doldurdular

yığın yığın

parmaklarının dibini

Çöplerle,

adama sözcüklerinden, anılardan, o bok püsür şeylerden.

Adın

hıçkırıklarla birlikte doldurdu mendilleri.

Sözcüklerini

geveleyip duruyor Sobinov ağzında

Kıvrılıp oturmuş da

altına suyu çekilmiş bir kayın ağacının-

"Hiçbir şey söyleme,

ah dostum,

içini de çek-me ne olursun."

Ah,

sen onu ne kimbilir nasıl da alaya alırdın,

Şu Leonid Lohengrinski'yi,

baş belası, tanrının!

Ortalığı kimbilir

nasıl da ayağa kaldırırdın:

"izin veremem

şiirsel gargaralarına

anıran eşşeklerin!"-

Sağır ederdin kulaklarını

üç ayaklı ıslıklarınla, sonra,

Yazdıklarının hepsini

kıçlarına sokmalarını söylerdin.

Harcardın bozuk para gibi

o yeteneksiz heriflerin hepsini,

Doldururdun

smokin ceketlerinin

kara yelkenlerini,

Öyle ki savrulurdu

sağa sola

Kogan gibileri,

Süngüleyerek

sivri bıyıklarıyla

gelip geçenleri.

Oysa bu arada

sayısı hiç de azalmadı

bu serserilerin.

Çok zorlu bir iş

onları sayıca geride bırakmak.

Yaşam

yepyeni bir biçimde

yeniden kurulacak.

İşte o zaman

yepyeni şarkılar söylenmeye başlayacak.

Böyle bir çağda

ağırlaşıyor sorunları

kalemin,

iyi ama, gösterin bana

sizi ey zavallı

hortlaklar sürüsü, hadi

Nerede görülmüştür

ve ne zaman

yüce bir kişinin,

Dikenli yolları bırakıp da

gül bahçelerini seçtiği?

Sözcükler

yönlendirir

insanoğlunun güçlerini.

Yürüyün!

Arkamızda

zaman patlasın

bir mayın gibi.

Bizim geçmişe sunacağımız

yanlızca

bukleleri

Rüzgarda

geriye savrulan saçlarımızın.

Eğlenceye ayrılacak yeri yok

gezegenimizin.

Yarınlardan

koparıp

almalıdır mutluluğu

insan.

Şu yaşamda

en kolay iştir ölmek

Asıl güç olan

yepyeni bir yaşama

başlamak.

 

1926

 

 

Vladimir MAYAKOVSKI

 

Çeviri: Yurdanur SALMAN

 

Dumanlar içinde mavi olmayı unutan

gökyüzü,

paçavralar giyinmiş

sığıntı gibi bulutlar,

son aşkımla tutuşacaksınız bütün!

Sevinç çığlıklarımla bastıracağım

ordular

gürültünüzü! http://siir.gen.tr/siir/v/vladimir_mayakovski/vladimir_mayakovski.gif

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...