Jump to content

Agnostizm


YankeeRose

Önerilen Mesajlar

Dinle ilgili her türlü düşüncenin anlamsiz olduğunu düsünmek. Tanrı var veya yok ve hatta hangi din doğru.

Agnostik birey için;

  • Tanrı vardır
  • Vardır ama karışmaz.
  • Tanrı bunu düşünmemi sağlıyorsa karışmıyordur.
  • Tanrı bunu düşündürüyorsa kendine çok güveniyordur.
  • Tanrı olmaya da bilir ondan düşünüyor olabilirim.
  • Agnostisizm bir inanc degil, akımdır.
  • Demekki hem şüphe edebilir hem de inanabilirim veya o gün gelir inanmam..
  • Sen tanrıya inanıyorsan olmama olasılığı yüksektir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

türkiye açısından değerlendirildiğinde ne gibi bir sayıya sahip muammadır 'belkide', ülkemizde böyle bir şeyin oranlaması yapılabilir mi merak ediyorum,türkiye gibi bir ülkede agnostik düşünceyi kendine yakın gören birey veyahut bu gibi konuların sorgulamasını yapıp bu şekilde düşünen kişiler düşüncelerini çokça yansıtmıyorda olabilirler,hala düşüncelerin normal karşılanmadığını gözlemleyebiliyorum çünkü..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

türkiyede böyle bi akımın olması düşük bi ihtimal varsa bile orta çıkamazlar çünkü durumumuz belli müslümanlığın dışında hiç bir inanç pek hoş görü ile karşılanmio ama ne kadarda ortaya çıkmasalar bir çok kişi bu akıma farkında olmadan katılıodur tamm allaha inancımız var ama insanı çelişkide bırakan çok şey war bence çok mantıklı bi akım :devil:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kökeni eski Yunan'daki Sofistlere kadar uzanan Agnostisizm kelime olarak eski Yunanca'daki agnostos, yani "bilinemez olan" kelimesinden gelir. Gerçekte, bir dinden ya da öğretiler bütününden ziyade bir konsepttir. "Bilinmezcilik" olarak tanımlanması, aslında dinlerin öne sürdüğü Tanrı anlayışının gerçekliğinin bilinemezliği değildir. Bu akım, insanın bilme yetisinin sınırlı olduğunu ve bu nedenle, görülebilenin ardındaki hakikati yakalayamayacağını savunur. Thomas Henry Huxley, agnostisizm'i tanımlarken insanların ölüm sonrası ve tanrının varlığı konularında akıl yürütmekten kaçınmaları gerektiğini söylemekle kalmamış, bu bakış açısından değerlendirildiğinde değillenemeyecek hiçbir önerme ya da yanlışlanamayacak hiçbir bilgi olmadığını da eklemiştir.

 

Agnostisizm, tüm dinleri ve dolayısıyla onların tanrılarını kesin olarak reddeder. Fakat, Teizmin sundukları dışında; doğaya müdahale etmeyen, belki bilinci dahi olmayan bir Tanrı'nın olup olamayacağını bilemeyeceğimizi öngörür. Bu anlamda Deizmin ve Ateizmin dogmatik tutumundan uzak olduğu vurgulanabilir.

 

Felsefi bir ekol olarak kayıtlara geçmesi 19. yüzyılın ikinci yarısına denk gelir, Batı felsefesindeki başlıca temsilcileri Herbert Spencer, William Hamilton ve Leslie Stephen'dir. Agnostisizm'in Doğu'daki karşılığını ise tasavvufun hemen her kolunda bir miktar bulmak mümkündür.

::..ALINTIDIR..::

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

beelze;

"Agnostisizm bir inanc degil, akımdır. "

konunun başında böyle bir ifade varken aşağıdaki cümleyi hangi mantıkla kurdun merak etmekteyim....

"türkiyede böyle bi akımın olması düşük bi ihtimal varsa bile orta çıkamazlar çünkü durumumuz belli müslümanlığın dışında hiç bir inanç pek hoş görü ile karşılanmio"

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

konunun ismi yanlış verilmiş agnostizm değil agnostisizm olmalıydı.

 

evet agnostisizm bi inanç değil akımdır ama akımlar yeni inançları doğururlar

 

örneğin;

 

"Sen tanrıya inanıyorsan olmama olasılığı yüksektir"eğer böyle bir yargı düşünüyorsan ve bu yargıyı sana kazandıran akımı savunuyorsan kısacası agnostiksen agnostisizme inanıyorsun demektir. çünkü insanlar inanmadıkları şeyleri savunmazlar mesela sitede allaha ve dinine bağlı bir insanla allahın varlığı üzerine bir tartışmaya girsem o kişi bana allahı savunur çünkü allaha inanıyordur.

 

:):)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

agnostikler inananlara" eğer tanrı varsa sizin için bi problem yok.ama yoksa boşuna ibadet etmiş olacaksınız" ;inanmayanlara "tanrı yoksa bi problem yok.ama varsa işiniz zor" derler.onlara sorduğunuzda ise " tanrı yoksa bi problem yok,ama varsa 'bilmiyoduk,bilseydik inanırdık valla' deriz" derler :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

beelze;

"Agnostisizm bir inanc degil, akımdır. "

konunun başında böyle bir ifade varken aşağıdaki cümleyi hangi mantıkla kurdun merak etmekteyim....

"türkiyede böyle bi akımın olması düşük bi ihtimal varsa bile orta çıkamazlar çünkü durumumuz belli müslümanlığın dışında hiç bir inanç pek hoş görü ile karşılanmio"

farkındaysan akım olduğunu biliyorum sadece orda dalıp öyle yazmışım herkez anlamıştır ne demek istediğimi

--------------------

beelze nin söylemek istediği sokağa çıkıp ben agnostik im desen ne olur sence özellikle az çok dinine düşkün olanların yanında :D

wallaha cruelty ilk olarak o toplumun agnostik ne demek bilmeleri lazım bilmiyolarsa sorun yok bililolar we dinlerine bağlı iseler düşün gerisini

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Agnostisizm

 

Bilinmezcilik olarak tanımlanan Tanrı'nın varlığının ya da yokluğunun şu an için bilinemeyeceğini öngören felsefe akımı.

 

Kökeni eski Yunan'daki Sofistlere kadar uzanan Agnostisizm kelime olarak eski Yunanca'daki agnostos, yani "bilinemez olan" kelimesinden gelir. Gerçekte, bir dindenThomas Henry Huxley, agnostisizm'i tanımlarken insanların ölüm sonrası ve tanrının varlığı konularında akıl yürütmekten kaçınmaları gerektiğini söylemekle kalmamış, bu bakış açısından değerlendirildiğinde değillenemeyecek hiçbir önerme ya da yanlışlanamayacak hiçbir bilgi olmadığını da eklemiştir.

ya da öğretiler bütününden ziyade bir konsepttir. "Bilinmezcilik" olarak tanımlanması, aslında dinlerin öne sürdüğü Tanrı anlayışının gerçekliğinin bilinemezliği değildir. Bu akım, insanın bilme yetisinin sınırlı olduğunu ve bu nedenle, görülebilenin ardındaki hakikati yakalayamayacağını savunur.

 

Agnostisizm, tüm dinleri ve dolayısıyla onların tanrılarını kesin olarak reddeder. Fakat, Teizmin sundukları dışında; doğaya müdahale etmeyen, belki bilinci dahi olmayan bir Tanrı'nın olup olamayacağını bilemeyeceğimizi öngörür. Bu anlamda Deizmin ve Ateizmin dogmatik tutumundan uzak olduğu vurgulanabilir.

 

Felsefi bir ekol olarak kayıtlara geçmesi 19. yüzyılın ikinci yarısına denk gelir, Batı felsefesindeki başlıca temsilcileri Herbert Spencer, William Hamilton ve Leslie Stephen'dir. Agnostisizm'in Doğu'daki karşılığını ise tasavvufun hemen her kolunda bir miktar bulmak mümkündür. Araştırma için Türkçe kaynak olarak 1997 yılında Vadi Yayınları'ndan çıkan Şinasi Gündüz'ün Son Gnostikler: Sabiiler, İnanç Esasları ve İbaretleri adlı kitaba bakılabilir.

 

Agnostisizm, bilinmezcilik olarak tanımlanan Tanrı'nın varlığının ya da yokluğunun şu an için bilinemeyeceğini öngören felsefe akımı.

 

 

Kökeni eski Yunan'daki Sofistlere kadar uzanan Agnostisizm kelime olarak eski Yunanca'daki agnostos, yani "bilinemez olan" kelimesinden gelir. Gerçekte, bir dinden ya da öğretiler bütününden ziyade bir konsepttir. "Bilinmezcilik" olarak tanımlanması, aslında dinlerin öne sürdüğü Tanrı anlayışının gerçekliğinin bilinemezliği değildir. Bu akım, insanın bilme yetisinin sınırlı olduğunu ve bu nedenle, görülebilenin ardındaki hakikati yakalayamayacağını savunur. Thomas Henry Huxley, agnostisizm'i tanımlarken insanların ölüm sonrası ve tanrının varlığı konularında akıl yürütmekten kaçınmaları gerektiğini söylemekle kalmamış, bu bakış açısından değerlendirildiğinde değillenemeyecek hiçbir önerme ya da yanlışlanamayacak hiçbir bilgi olmadığını da eklemiştir.

 

 

Agnostisizm, tüm dinleri ve dolayısıyla onların tanrılarını kesin olarak reddeder. Fakat, Teizmin sundukları dışında; doğaya müdahale etmeyen, belki bilinci dahi olmayan bir Tanrı'nın olup olamayacağını bilemeyeceğimizi öngörür. Bu anlamda Deizmin ve Ateizmin dogmatik tutumundan uzak olduğu vurgulanabilir.

 

 

Felsefi bir ekol olarak kayıtlara geçmesi 19. yüzyılın ikinci yarısına denk gelir, Batı felsefesindeki başlıca temsilcileri Herbert Spencer, William Hamilton ve Leslie Stephen'dir. Agnostisizm'in Doğu'daki karşılığını ise tasavvufun hemen her kolunda bir miktar bulmak mümkündür. Araştırma için Türkçe kaynak olarak 1997 yılında Vadi Yayınları'ndan çıkan Şinasi Gündüz'ün Son Gnostikler: Sabiiler, İnanç Esasları ve İbaretleri adlı kitaba bakılabilir.

 

Peki, nedir bu Agnostisizm?

 

Öncelikle şunu belirtmekte yarar var, Agnostisizm bir din değil bir konsepttir. Dinler akıl ve bilim dışı olduğu için, o dinlerin öne sürdükleri Tanrıları reddeder, fakat Ateizm gibi, dinlerin Tanrılarını reddedince "Mutlaka Tanrı yoktur" demez. "Şu anki aklımızla bu bilgiye ulaşamayız" der.

 

Öyle ya, Kâinatta Tanrı'ya dair en ufak bir iz dahi yoktur. (Her ne kadar Teistler her şeyin harika bir sanat eseri olduğunu söyleseler de, asıl o sanatçının nasıl var olabildiği sorusu hep muğlak ifadelerle geçiştirilir) Fakat, yine de bu Tanrı'nın olamayacağını kanıtlamaz, olduğunu kanıtlamayacağı gibi.

 

Dinlerdeki mantık şudur:

 

+ Bu yağmur nasıl yağıyor? Gökten nasıl olur da su akar?

- Bunu biz bilemeyiz, bunu ancak Yağmur Tanrısı bilebilir, onun görevidir.

 

+ Peki ya bu rüzgâr nasıl esiyor

- O da rüzgâr Tanrısının işi

 

Bilim geliştikçe tüm bu soruların cevabı teker teker bulundu ve bilinmezlikler ortadan kalkarken, Tanrılar yerlerini tek bir Tanrı'ya bıraktı. Tüm kâinatın yaratılışı artık bu tanrıyla açıklanmaya başlandı.

 

Çünkü Her resmin bir ressamı vardır, Anlayışıyla hareket edildi.

 

Günümüzde bilim, şüphe bırakmayacak kadar tatminkâr bir şekilde olmasa da, Evrenin oluşumunu, gezegenleri ve yaşamın başlangıcını açıklayabiliyor. Zaten bu bir şekilde bilime dayanarak açıklanmak zorunda. Yoksa doğa kanunları var olmazdı.

 

Fakat bilemediğimiz bir şey var: "İlk Madde nereden geldi?"

 

Ya da ilk Madde ezeli ve ebedî midir? Bu nasıl oldu?

 

Ya da, her şeyin bir yaratıcısı olacağı düşüncesinden hareketle, o maddeyi de bir Tanrı yaratmış ve bu devingenliği o mu sağlamıştır?

 

Peki o halde, tabiri caizse "kıytırık" bir maddenin dahi ezelî ve ebedî olması fikri çoğu kişiye imkânsız geliyorken, Harikulade bir güç nasıl kendi kendine oluşabildi?

 

Bilemiyoruz, değimi yerindeyse bir dolaplar dönüyor.

 

Bu anlayış, Tanrı'nın varlığı karşısında şüpheci bir tavır almaktır. Bu görüş, İlkçağ'da Sofist filozof Protagoras tarafından öne sürülmüştür. Protagoras'a göre, Tanrı'nın duyularla algılanamaması, insanın ömrünün kısa oluşu, Tanrı hakkında bilgi edinmeyi engeller.

 

Huxley, agnostisizm deyimini ilk kullanandır. Ona göre, duyularımızın kavrayamadığı şeyler arasında Tanrı kavramı da vardır. Tanrı'yı duyularımızla algılayamadığımız için var olup olmadığını yargılayamayız. Agnostisizm, doğrudan Tanrı'yı reddetmemekte, ancak onu bilmenin mümkün olmadığını öne sürmektedir.

 

Agnostisizm resmi olarak ilk defa 1800'lü yılların sonunda ünlü biyolog T. H. Huxley tarafından ortaya atılmıştır. Bilinmezcilik olarak da tanımlanır. Agnostisizm, tanrının varlığının "bilinemez" olduğunu savunur. Dinlerin tanrıdan gelmediğini söyler ve dinlerin tanrısını da reddeder ancak başka bir tanrının, bir yaratıcının varolup olmadığının hiçbir zaman bilinemeyeceğini söyler. Bu bakımdan agnostisizm kendini, "kesinliklinle tanrı vardır" diyen teizmden de "kesinlikle tanrı yoktur" diyen ateizmden de ayrı tutar.

 

 

Agnostiklere göre tanrının varlığı meselesi insan aklının ötesinde bir konudur. O halde böyle bir varlık hakkında konuşmak ve hüküm vermek de imkansızdır Dolayısıyla agnostikler Tanrı inancı konusunda tarafsız kalmayı tercih etmişlerdir ancak onların bu tarafsızlığı bazen ateizm olacakta değerlendirilmiştir. Her nekadar bazı agnostikler tavırları ve yaşamları onların ateist olduğu izlenimini vermekteyse de bir kısmı kendilerinin felsefi açıdan ateist olmadığını ifade etmiştir. Mesela ateist olarak bilinen ünlü düşünürlerden Bertrand Russell (1872-1970) felsefi açıdan kendisini agnostik olarak tanımlamıştır .Çünkü ona göre her şeye rağmen tanrının yokluğunu kanıtlıyacak bir delil mevcut değildir.

 

 

 

Huxley agnostik sözcüğünü hem geleneksel Yahudi-Hıristiyan tanrıcılığını, hem de tanrıtanımazlık öğretisini reddederek Tanrının varlığı sorununu ortada bırakan düşünürler için kullandı. Terim daha sonra geriye götürülerek bütün bilinemezci öğretileri kapsamıştır. Agnostisizm, tarihsel olarak bilimin denetiminden yoksun insan düşüncesinin düştüğü büyük yanılgılara bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. İlk tepkiyi Yunan antikçağ bilgicilerinden duyumcu sofistler vermiştir. Onlara göre bilgi duyuların sonucudur ve duyular dışında bilgi edinemez ve herkes için geçerli bilgi olamaz.İnsanin, kendi deneyimleriyle elde ettiği olguların ötesinde hiçbir şeyin varlığını bilemeyeceğini ileri süren bu öğreti Tanrı kavramına getirilen yorum bakımından tüm zamanların en mantıcı düşüncesidir .

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar bu konu daha önceden açıldı mı bilmiyorum fakat sizinle paylaşmak istedim sadece..Bu bir alıntıdır.. Benim amacım misyonerlik yapmak veya türevi şeyler değil sadece biraz vizyon katma amacındayım..Zamanınızı ayırıp okuduğunuz için şimdiden teşekkürler..Bakalım neymiş agnostizm?..

 

AGNOSTIK KIMDIR?

 

Agnostisizm ya da bilinmezcilik, tanrının ya da tanrıların varlığının ya da yokluğunun bilinemeyeceğini öngören felsefe akımıdır. Bu felsefenin takipçilerine agnostik denir.

Kökeni eski Yunan'daki Sofistlere kadar uzanan agnostisizm kelime olarak eski Yunanca'daki agnostos, yani "bilinemez olan" kelimesinden gelir. Bir din ya da öğretiler bütünü değil, bir konsepttir.

 

"Bilinmezcilik" olarak tanımlanması, aslında dinlerin öne sürdüğü Tanrı anlayışının gerçekliğinin sorgulanamazlığı demek değildir.

 

Dinlerin tanrıdan gelmedigini söyler ve dinlerin tanrısını da reddeder. Ancak başka bir tanrının, bir yaratıcının varolup olmadığının hiçbir zaman bilinemeyeceğini söyler. Bu bakımdan agnostisizm kendini, "kesinlikle tanrı vardır" diyen teizmden de "kesinlikle tanrı yoktur" diyen ateizmden de ayrı tutar.

Bu akım, insanın bilme yetisinin sınırlı olduğunu ve bu nedenle, görülebilenin ardındaki hakikati yakalayamayacağını savunur. Thomas Henry Huxley, agnostisizmi tanımlarken insanların ölüm sonrası ve tanrının varlığı konularında akıl yürütmekten kaçınmaları gerektiğini söylemekle kalmamış, bu bakış açısından değerlendirildiğinde değillenemeyecek hiçbir önerme ya da yanlışlanamayacak hiçbir bilgi olmadığını da eklemiştir.

 

Huxley agnostik sözcüğünü hem geleneksel Yahudi-Hıristiyan tanrcılığını, hem de tanrıtanımazlık öğretisini reddederek Tanrının varlığı sorununu ortada birakan düşünürler için kullanmıştır. Terim daha sonra geriye götürülerek bütün bilinemezci ögretileri kapsamıştır. Agnostisizm, tarihsel olarak bilimin denetiminden yoksun insan düşüncesinin düştüğü büyük yanılgılara bir tepki olarak ortaya çıkmıştır

 

 

Bazı Tanınmış Agnostikler

 

Albert Einstein (14 Mart 1879 - 18 Nisan 1955), Alman fizikçi

 

20. yüzyılın en önemli kuramsal fizikçisi olarak nitelenen Albert Einstein, Görecelik kuramını (diğer adları ile İzafiyet Teorisi ya da Rölativite Kuramı) geliştirmiş, kuantum mekaniği, istatistiksel mekanik ve kozmoloji dallarına önemli katkılar sağlamıştır. Kuramsal fiziğine katkılarından ve fotoelektrik etki olayına getirdiği açıklamadan dolayı 1921 Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüştür.

 

Einstein ateist değildir fakat inançlı da değildir, hele dindar hiç değildir. O kendisini daha çok agnostik (bilinemezci) olarak tanımlar. 24 Mart 1954′te yazdığı İngilizce bir mektupta şöyle der:

 

“Benim dini inançlarımla ilgili okudukların tabii ki de yalandı, sistematik olarak tekrarlanan bir yalan. Herhangi bir tanrıya inanmıyorum ve bunu hiç inkar etmedim, açıkça söyledim. Eğer içimde dini denilebilecek her hangi birşey varsa, o şimdiye dek bilimin ortaya koyabildiği kadarıyla dünyanın yapısına karşı duyulan sınırsız bir hayranlıktır.” (Albert Einstein: The Human Side)

 

Ayrıca Filozof Eric Gutkind'e cevaben kaleme alınan 3 Ocak 1954 tarihli bir başka mektupta 'Tanrı kelimesi, bana, insan zayıflığından başka birşey ifade etmiyor. İncil, saygıdeğer ancak gayet çocukça olan ilkel efsaneler bütünü' ifadesi yer alıyor.

 

Mektupta yahudilerin 'seçilmiş kavim' inancına değinen Einstein, 'Benim için Yahudilik, diğer bütün dinler gibi, en çocukça hurafelerin vücut bulmuş şeklidir. Ait olmaktan şeref duyduğum ve derin bir sıhriyetimin olduğu Yahudi halkı da, benim için diğer halklardan farklı bir nitelik taşımıyor' ifadesini kullanıyor.

 

 

Charles Darwin, (1809-1882), İngiliz doğabilimci

 

Charles Robert Darwin, doğal seleksiyon ve evrim teorileriyle biyoloji bilimine damgasını vuran bilim adamı. Günümüz biyoloji biliminin temellerini Darwin’ in fikirlerinden yola çıkılarak oluşturulan modern evrim teorisi oluşturmaktadır.

 

John Fordyce'a yazdığı 7 Mayıs 1879 tarihli bir mektupta, hiçbir zaman tanrının varlığı konusuna yaklaşımının bir ateist gibi olmadığını, düşünce sistemini tanımlayacak doğru kelimenin Agnostik olacağını belirtmiştir.

 

 

Bertrand Russell, (1872-1970), İngiliz filozof

 

Mantık ve matematik alanında çığır açıcı çalışmalar gerçekleştiren Bertrand Russell, Whitehead'le birlikte Principia Mathematica adlı ünlü matematik kitabını yazmıştır. Analitik felsefenin kurucularından olan düşünür, 1950'de Nobel ödülü de almıştır.

 

Anlatılanlara göre, savaş karşıtlığı ile bilinen Russell, I. Dünya Savaşı'na karşıt eylemlerde bulunduğu için hapse mahkum olmuştur. Giriş formunu dolduran gardiyan, Russell'a son olarak dinini sorar. Bertrand Russell bu soruyu Agnostik diyerek cevaplar. Doğru yazmak için tekrar söylemesini isteyen gardiyan, formu doldurmayı bitirdikten sonra derin bir iç çeker ve şöyle der; "Gerçekten de pek çok farklı din var, ama sonunda hepimiz aynı tanrıya tapıyoruz..." Russell, sonraları bir yazısında bu olaya yer vermiş, bu sözün kendisini hapiste geçirdiği ilk günlerde neşelendirdiğini belirtmiştir.

Bertrand Russell'ın, 1952 yılında Illustrated dergisi için yaptığı ünlü "Çaydanlık" analojisi, günümüzde halen dini tartışmalarda kullanılmaktadır.

 

Eğer ben Dünya ve Mars arasında eliptik bir yörüngede güneşin etrafında dönen Çin seramiği bir çaydanlık olduğunu öne sürseydim ve bu çaydanlığın en güçlü teleskoplarımızla bile tespit edilemeyecek kadar küçük olduğunu ekleyecek kadar da dikkatli olsaydım, kimse bu görüşümün tersini kanıtlayamazdı. Ama devam edip de bu savımın yanlışlanamaz nitelikte oluşundan dolayı insan aklının ondan kuşku duymasının kabul edilemez bir küstahlık olacağını söyleseydim, herkes haklı olarak saçmaladığımı düşünürdü. Ancak, eğer böyle bir çaydanlığın varlığı eski kitaplarca onaylansaydı, her Pazar günü kilisede kutsal gerçeklik olarak öğretilseydi ve okullarda çocukların beynine kazınsaydı, onun varlığından kuşku duymak bir gariplik belirtisi olarak görülür ve o kuşkuyu duyan kişiye yakınçağda bir ruh doktoruyla ya da daha önceki çağlarda bir Engizisyon yargıcıyla bir randevu alınırdı.

 

* Edward Morgan Forster (1879-1970), İngiliz yazar

* Warren Buffett (d. 1930), işadamı

* Marie Curie (1867–1934), fizikçi

* Milton Friedman (1912 – 2006), iktisatçı

* Larry King (d.1933), gazeteci

* Sir David Attenborough (d. 1926), İngiliz antropolog

* Michelle Bachelet (d. 1951), Şili devlet başkanı

* Helen Clark, Yeni Zelanda başbakanı

* Émile Durkheim (1858-1917), Fransız sosyolog

* Heinz Fischer (d. 1938), Avusturya cumhurbaşkanı

* Thomas Henry Huxley (1825-1895), Agnostisizm terimini oluşturan düşünür

* Aleksander Kwaśniewski (d. 1954), eski Polonya devlet başkanı

* Ricardo Lagos (d. 1938), eski Şili devlet başkanı

* Bill Maher (d. 1956), ABD'li komedyen

* Protagoras (MÖ. 420), Yunan Sofist ve ilk büyük humanist

* Mark Twain (1835-1910), ABD'li yazar

* Trey Parker & Matt Stone, ABD'li komedyen ve South Park yapımcıları

* Margaret Atwood (d. 1939), Kanadalı yazar

* Antonio Banderas (d. 1960), İspanyol sinema oyuncusu

* Jose Luis Rodriguez Zapatero (d. 1960), İspanya başbakanı

* Dave Matthews (d. 1967), Güney Afrikalı müzisyen

* Vincent Bugliosi (d. 1934), ABD'li hukukçu ve yazar

* Clarence Darrow (1857–1938), ABD'li hukukçu

* Alan Dershowitz (d. 1938), ABD'li hukukçu

* Richard Dreyfuss (d. 1947), ABD'li aktör

* Umberto Eco (d. 1932), İtalyan bilim adamı, yazar, edebiyatçı

* Timothy Ferris (d. 1944), ABD'li yazar

* Carrie Fisher (d. 1956), ABD'li aktris, senarist ve yazar

* Stephen Jay Gould (1941-2002), ABD'li paleontolog, jeolog, zoolog

* Matt Groening (d. 1954) ABD'li karikatürist, The Simpsons yapımcısı

* Robert (Bob) James Lee Hawke (1929-), eski Avustralya başbakanı

* David Horowitz (d. 1939), ABD'li yazar

* Bob Hoskins (d. 1942), İngiliz aktör

* Robert Jastrow (1925–2008), ABD'li astronom

* Jack Kevorkian (d. 1928), ABD'li patolojist

* Tony Kushner (d. 1956), ABD'li oyun yazarı

* Larry Niven (d. 1938), ABD'li yazar

* Neil Peart (d. 1952), Kanadalı müzisyen

* Sean Penn (d. 1960), ABD'li sinema oyuncusu, yönetmen

* Roman Polanski (d. 1933), Polonyalı yönetmen, yazar, oyuncu

* Charles Templeton (1915-2001), eski evanjelik yazar

* Uma Thurman (d. 1970), ABD'li oyuncu

* Robert Anton Wilson (1932–2007), ABD'li romancı, deneme yazarı, filozof

* Martin Scorsese (d. 1942), ABD'li yönetmen

* Charlie Chaplin (1889-1977), İngiliz yönetmen, oyuncu ve yazar

 

Neden Ateist Değiliz?

"Bir ateistin görüşü, bir teistin görüşü ile benzer biçimdedir. Bir Hıristiyan, Tanrının varlığını bilebileceğimizi düşünür, bir Ateist de Tanrının yokluğunu bilebileceğimizi düşünür. Agnostik ise bu konuda kesin bir yargıya varılması için uygun zemin bulunmadığını söyler." Bertrand Russell, 1953

 

Öncelikle şunu söylemek lazım, birden fazla Agnostik ve birden fazla Ateist tanımı var. Bunlar bazen birbirlerine çok yaklaşırken, bazen de tamamen zıt kavramları ifade etmekteler. Bu tanımlar, çoğu insan için önemli bir kendini konumlandırma aracı, ve konu kişiselleşmeye müsait. Bu nedenle; bu sayfada bir sentez yapıldığını, başka kaynaklarda başka tanımlar bulunabileceğini; kişinin tercihi kendi kendine, mutlu olduğu biçimde yapması gerektiğini belirtmek istiyoruz.

 

 

Farklı soruların cevapları mı?

 

Bu bakış açısına göre, Ateizm ontolojik, Agnostisizm ise epistemolojik bir pozisyondur. Kelimelerin kökenlerinden yola çıkılır.

 

Agnostisizm (a-, “o olmadan” + gnōsis, “bilgi”)

Ateizm (a-, “o olmadan” + theos, “tanrı”)

 

Buna göre insanlar dört temel kümeye ayrılabilir:

 

Agnostik Ateist: Tanrının varlığına inanmaz, ama bu inancın doğruluğunu bildiğini iddia etmez.

Gnostik Ateist: Tanrının varlığına inanmaz, ve bu inancın doğruluğunu bildiğini iddia eder.

Agnostik Teist: Tanrının varlığına inanır, ama bu inancın doğruluğunu bildiğini iddia etmez.

Gnostik Teist: Tanrının varlığına inanır, ve bu inancın doğruluğunu bildiğini iddia eder.

 

Kelimelerinin köklerine (tanrı ve bilgi) bakılarak oluşturulan bu kümeler, ilk bakışta doğru gibi görünmektedir. Ancak gözden kaçan nokta, köklerden türeyen kelimelerin ifade ettiği kavramın, kelimenin saf kökünden farklı oluşudur. Bu farklılık; yeni kelimenin türediği anda ortaya konabilir, veya zaman içinde belli bir alanı kapsayacak biçimde özelleşebilir.

 

Gnosis; orijinal kelime karşılığı “bilgi” olduğu halde, tarihsel kullanımına baktığımızda, sıradan bilgi anlamına gelmemektedir. Gnosis, mistik yollardan aydınlanmış kişilerin sahip olduğu ruhani bilgidir. Dünya ötesi yaşam, Tanrı, sonsuzluk hakkında, tinsel ve dini yollardan sahip olunan bilgidir. Bu bilgilere, doğrudan ruhani deneyimler yaşanarak sahip olunur. Rasyonel düşünceyle, akıl ve mantık yürüterek ulaşılmaz. Gnostisizm de burdan çıkmış, ruhani bir felsefe, teolojik bir düşüncedir.

 

Aynı şekilde; Agnostisizm de orijinal karşılığı olarak “bilinmezcilik” demektir. Farklı kullanımları olmakla beraber, kelimenin türetildiği döneme ve yaygın kullanımına bakarsak, burada bahsedilen bilinmezliğin, metafiziksel mistik kavramlar hakkında olduğunu görürüz. Agnostisizm, Thomas Henry Huxley tarafından, 1869 yılında, Gnostisizmi reddeden kendi tutumunu tanımlamak üzere türetilmiştir. Bir felsefi düşünce olarak skeptisizm kadar eskilere dayanmaktadır, ama kelime olarak ilk kullanımı 19. yüzyıldadır.

 

Bu açıklamalar sonrası, “Gnostik Ateist” tanımının, yukarda önerilen anlama gelemeyeceğini söyleyebiliriz. Bir ateistin gnostik olması için, “Tanrının varolmadığına dair bilgileri, ruhani yollardan edinmesi” gereklidir. Bu da, pek rastlanan bir durum değildir.

 

Öte yandan, “Agnostik Teist” tanımı da bazı çelişkiler içermektedir. Tanrının varlığına dair, dünya üzerinde maddi kanıtlar (Peygamber, Kitap, Mucize vs.) bulunduğuna inanan kişi bir Teisttir. Tanrının varlığına dair bilgiye ruhani yoldan, “Gnosis” gibi ulaşan kişi de bir Teisttir.

 

Dolayısıyla, kişinin Teist değil de “Agnostik Teist” olması için, “Hem maddi kanıtları, hem de ruhani bilgiyi reddetmesi, ama yine de inanması” gerekmektedir. Bu da, pek rastlanan bir durum değildir.

 

Bu arada bir yanlışı da düzeltelim. Agnostiklik, kişinin ruhani bilgilere ulaşamama durumu değildir. “Bana vahiy gelmiyor, ama ona gelmiş olabilir” biçimindeki inanış, sizi “Agnostik Teist” yapmaz, sadece “Teist” yapar. Öyle olmasaydı; Tanrı ile birinci dereceden temas kurup varlığına şahit olmayanlar, Peygamberler hariç tüm Teistler, “Agnostik Teist” olurdu (!)

 

 

Gelelim Agnostik Ateistlere

 

Öncelikle konunun ne kadar dallanıp budaklanabildiğini belirtmek için, bir kavramlar listesi verelim:

 

Atheism, Weak atheism, Strong atheism, Implicit atheism, Explicit atheism, Agnostic atheism, Antitheism, Agnosticism, Weak agnosticism, Strong agnosticism, Ignosticism, Apatheism, Nontheism, Secular Humanism, Post-theism...

 

Bu liste daha da uzatılabilir. Kesin sınırlar çizmek zor. Üzerinde anlaşılmış kesin bir skala da bulunmuyor. Yukarıdaki, yanlış kullanılmış “Agnostik Teist” örneğinde olduğu gibi, kavramların açıklaması biraz değiştirilerek, tanımladığı küme muazzam biçimde büyütülebiliyor.

 

Bizce, bu kümeyi kasıtlı olarak büyütmeye çalışan bir kesim de Ateistler. Elbette dinlerin baskın olduğu dönemlerde, tanrıtanımazları tek isim altında toplamak makul sayılabilirdi. Ama artık, özellikle Avrupanın ulaştığı seküler toplum düzeninde, dinlerin önemsizleştiği ve etkisizleştiği bir dönemde, insanlara Ateizmi dayatmak en az Teizmi dayatmak kadar anlamsızdır.

 

Ateizm, dinden boşalan alanı doldurmaya çalışmamalıdır. O boşlukta, Tanrı’nın varlığı/yokluğu ile hiç ilgilenmemek de vardır, Tanrı’nın varlığının mevcut kanıtlar ile bilinemeyeceğini düşünmek de vardır, tamamen Tanrı ve din düşmanı olmak da vardır, Tanrı’nın olmadığına kesin ve net olarak inanmak da vardır.

 

Tüm bu grupları tek isim altında toplamak yanlıştır. Ateizmin yanlış (veya artık eskimiş) yorumunda, bu grupların hepsi Ateist sayılmaktadır. Hatta Hıristiyanlığın ilk ortaya çıktığı dönemde, Paganlar da ilk Hıristiyanları Ateist olarak görmüştür. Belirttiğimiz üzere, eskiden bu makul bir genelleme olabilirken, günümüzde artık hatalıdır ve sırıtmaktadır.

 

Doğru ifadesiyle Ateizm, Tanrı veya Tanrılar yoktur demektir. Bu kesin kanıya ulaşmakta bilgi de kullanılmış olabilir, sezgi de kullanılmış olabilir. Ateist Tanrı’nın olmadığına inanabilir, veya doğrudan doğruya bilebilir. Ama ortada bir yargı vardır.

 

İlk yaptığımız hatalı genelleme ile, Agnostiklerden öte Deistler bile Ateist olarak sayılabilir. Ancak doğru ifadesiyle düşünüldüğü zaman, Ateizmin sınırları bellidir. Sonuç olarak; Agnostik Ateizm veya Ateist Agnostisizm, bizce kullanışlı kavramlar değildir ve çelişkilidir. Çünkü Agnostisizm de bir yargı yoktur.

 

Aynı şekilde, “Zayıf Ateizm – Güçlü Ateizm” ile “Zayıf Agnostisizm – Güçlü Agnostisizm” gibi türetilmiş kavramlar da, yardımcı olmaktan çok karmaşıklık yaratmakta ve yukarda belirttiğimiz üzere, bağlı oldukları ana kümeye daha fazla eleman katmayı amaçlamaktadır.

 

 

Neden ateist değiliz?

 

Bu konuları aydınlattıktan sonra, gelelim en kolay soruya. Neden ateist değiliz? Alıntılar yaparak cevaplayalım.

 

“Bir ateistin görüşü, bir teistin görüşü ile benzer biçimdedir. Bir Hıristiyan, Tanrının varlığını bilebileceğimizi düşünür, bir Ateist de Tanrının yokluğunu bilebileceğimizi düşünür. Agnostik ise bu konuda kesin bir yargıya varılması için uygun zemin bulunmadığını söyler.” Bertrand Russell, 1953

 

“Modern bilimin temel aksiyomu şudur: Akıl ve mantığınızı gittiği yere kadar kullanın ve başka hiçbir etmene kulak asmayın. Kanıtlanamayan durumlarda ise kesin sonuçlara varmış gibi yapmayın. İşte benim agnostik düşünce olarak aldığım şey budur.” Thomas H. Huxley, 1899

 

“Herşeyin başındaki esrar bizim için çözülemezdir; bu nedenle kişi Agnostik kalmak durumundadır.” Charles Darwin, 1876

 

 

 

Agnostik korkak Ateist midir?

 

Hayır; ama belki de Ateist ilgi çekmek isteyen Agnostiktir. 2001 yılında A.B.D.’de yapılan ve 50.000 kişinin katıldığı bir araştırmada toplum içinde agnostiklerin ateistlerden sayıca çok daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla araştırmalar çerçevesinde illa bir taraf altküme tanımlanacaksa, o durumda Ateistlerin "marjinal Agnostik" olarak sayılması gerekir.

 

Kaldı ki, eğer Ateistlerin toplum içinde çekingen ve korkak kalmasına sebep olan bir durum var ise bunu yaratan Agnostikler değil, toplumun cahil dindar kesimidir. Bu nedenle; Ateizm misyonerliği yapanlar enerjilerini bu doğrultuda harcasalar daha iyi ederler.

 

Yani kısacası böyle arkadaşlar..İnanıp inanmamak size kalmış..Kimseyi müslüman hristiyan diye de kategorize etmem..Zorlamam da herkesin kendi vicdanı..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Din yada inanç sistemleri hakkında fikir beyan etmek tartışmalara yol açıyor bu yüzden temkinli davranıyorum . Hemen belirteyim ki kişinin inandığı sistem ne olursa olsun saygı duyarım.ancak kafama takılan bir soru var .kosmosun varlığına ve yokluğuna eşit mesafede durmak beraberinde bir sürü çeliski ve kaosu getirmezmi ?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...