Xian Oluşturma zamanı: Haziran 26, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Haziran 26, 2012 BAŞLIĞIN cevabını vermeden önce asıl soruyu soralım. Ruhun ağırlığı var mıdır? Varmış. İnsan ruhunun ağırlığı, tamı tamına 21 grammış. Çok şaşırtıcı değil mi? Ama hemen belirteyim. Bunlar benim bilgim değil. Amerika Birleşik Devletleri'nde yeni çıkan bir kitapta okuduklarım. * * * Kitabın adı ‘‘Stiff''. Alt başlığı da şöyle: ‘‘İnsan kadavralarının ilginç yaşamı.'' Yazarı Mary Roach adlı bir kadın. Şimdi size insan ruhunun kaç gram olduğunu, bunu taşıyan bedenin darasının ne olduğunu anlatacağım. Amerika'nın Massachusetts eyaletinin Haverhill şehrinde 1907 yılında bir deney yapılıyor. Deneyi yapan kişi Duncan Macdougall adında bir doktor. Doktor Macdougall, ölüm döşeğindeki hastaları için özel bir yatak yaptırmış. Bu yatak bir onsun onda ikisine kadar duyarlı bir tartı şeklindeymiş. Bir ons 28 gram olduğuna göre, bu tartı 5.6 grama kadar ağırlıkları çok hassas biçimde ölçebiliyormuş. Dr. Macdougall ölmekte olan altı hastasını, ölümden hemen önce, ölüm anında ve ölümden hemen sonra bu tartı-yatak sayesinde tartmış. Amacı, insanın ölmeden önceki ağırlığı ile ölümden sonraki ağırlığını ölçüp, ‘‘bedeni terk eden ruhun'' bir ağırlığı olup olmadığını belirlemekmiş. İlk hastasını ölümden önce tartmış. Ölümünden hemen sonra yaptığı ikinci tartıda ağırlığından 1 onsun dörte üçü kadar kaybettiğini görmüş. Bir ons, 28 gramdır. Bu durumda hastanın kaybettiği ağırlık tam 21 gram oluyor. Peki bu ağırlık kaybı, solunum sistemindeki ıslaklığın ve terin buharlaşmasından kaynaklanmış olamaz mı? Dr. Macdougall, ‘‘Hayır olamaz'' diyor. * * * Çünkü ölümden önce bu iki olguya bağlı ağırlık kaybını da ölçmüş. Dakikada bir onsun altmışta biri (0.4 gram) oranında gerçekleşiyormuş. Oysa ölümle birlikte aniden 21 gram ağırlık kaybı oluyormuş. ‘‘Böbreklerden boşalan bir miktar idrarın da yatakta kaldığı dikkate alınırsa, ağırlığı etkilememesi gerekir'' diyor. Geriye tek faktör kalıyor. Akciğerlerdeki havanın boşalması. Doktor bunun da deneyini şöyle yapmış. Yatağa kendi yatmış ve ciğerindeki havayı boşaltmış. Ancak bu, tartının ibresinde hiçbir değişiklik yapmamış. İşte o nedenle kesin teşhisini koyuyor: ‘‘İnsan ruhunun maddi bir ağırlığı vardır ve bu 21 gramdır.'' * * * Dr. Macdougall burada kalmamış. Daha sonra ölmekte olan 15 ayrı köpek üzerinde de aynı deneyi yapmış. Ama onların ölümden sonra ağırlıklarında herhangi bir değişim olmamış. Buradan da şu sonuca varmış: ‘‘Hayvanların ruhu yoktur.'' Bu arada küçük bir ayrıntı. Kitabın yazarı, doktorun, hasta 15 köpeğin başında bekleyeceğine ihtimal vermediği için haklı olarak şu soruyu soruyor: Acaba Dr. Macdougall, bu deneyi yapmak için 15 köpeği öldürdü mü? Muhtemelen öyle... İçinizden gelecek sesi daha şimdiden işitiyorum. Palavra... Sakın bana kızmayın. Ben sadece bu olayı size aktaran biriyim. Ama şunu da hatırlatayım. Dr. Macdougall yaptığı deneyin sonuçlarını ‘‘American Medicine'' Dergisi'nin 1907 Nisan sayısında yayınlamış ve bunun epey yankısı olmuş. Mesela Augustus P. Clarke adında bir başka doktor, meslektaşının, ‘‘Ölüm anında, kan akciğerden geçerken soğumadığı için vücut ısısındaki ani yükselişi hesaba katmadığını, bunun da ter ve sıvının buharlaşmasına yol açtığını'' söylüyor. Zaten köpeklerin ölümden sonra ağırlık kaybetmemesini de buna bağlıyor. Çünkü köpeklerin ter bezi yoktur. Soğumayı soluyarak sağlarlar. Size de aynı şey oldu değil mi? Bunları okurken, siz de benim gibi felsefi tartışmalara daldınız. Mesela şu soruyu kendi kendinize sordunuz: ‘‘Ruhun sıskası veya obezi olur mu?'' O zaman ‘‘ince ruhlu'' dediğimiz zaman neyi kastediyoruz? Ruhunun ağırlığı 21 gramdan az olan kişileri mi? * * * Bütün bunları bilmiyorum. Ama ben bu kitabı okurken hep 1980'li yıllarda beni çok etkileyen Milan Kundera'nın o şahane kitabını düşündüm: ‘‘Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği.'' Meğer bu kitabın adı ne kadar doğruymuş. Ruhun bütün ağırlığının 21 gram olduğunu, taşıdığımız o koskoca maddi gövdenin bu kadarcık bir ruhu taşıyan kof bir daradan ibaret olduğunu düşünürsek, Kundera'ya bir şapka çıkarmamız gerekmiyor mu? Bence gerekiyor.. Alıntı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mksubzero349 Yanıtlama zamanı: Haziran 26, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 26, 2012 "Hayvanların ruhu yoktur." Öyle mi? Bazı hayvanların ruhları bazı insanların ruhlarından daha gelişmiş görünüyor ama. O zaman hayvan olan insan mı acaba? Her varlığın ruhu vardır, maddi dünyada karşılığı olan her şeyin... Ben buna inanırım. Yalnızca insanın ruhu olduğu saçmalığı sinir bozucu bencilce bir tezden öteye gidemiyor benim için. Ciddiye alınacak bir deney değil ne yazık ki... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
parapsikopat Yanıtlama zamanı: Haziran 26, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 26, 2012 Bunu daha önce okumuştum ama bu forumdamıydı başka forumdamıydı hatırlamıyorum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.