nevermore Oluşturma zamanı: Temmuz 1, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 1, 2012 Cisimleri uzaktan hareket ettirip eğip bükebildiklerini ile süren Uri Geller gibi psişik insanlara karşı askeri çevre kayıtsız kalamazdı. Eğer bu güç gerçekten mevcutsa mesela füzelere uzaktan etki edip onları hedeflerinden saptırabilirler. Biyoloji profesörü ve para psikolok Remy Chauvin “geleceğin savaşı meydan okuyor” isimli kitabında bize bu ihtimali hatırlatıyor:“H. Saatini beş dakika geçiyor, patlama olmadı. Füzelerin yörüngesi ani bir değişikliğe uğradı. Füze yerden Canopus yıldızına doğru uzaklaşıyor.”Eğer bu doğruysa dehşet verici olacak ama kanıma göre, Geller ve Girard gibi tüm fiziksel medyumlar biraz zevzektirler. Şu sebepten ki psi olayları bilgiye enformasyona etki eder, herhangi bir enerjiye değil. Bilgi ne maddedir ne de enerji. Matematikte tersine okumalar bir sistemin entropi işaretlerinin değişmiş logaritmasıdır. Fakat bilgi enerjiden hareketle hâsıl olduğundan teoride tersi düşünülebilir. Tüm fizik kanunlarının karşılıklığı sebebiyle enerji bilgiden hareketle hâsıl olur.“Boltzmann Sabitesi” fizik büyüklüğünün küçük oluşu sebebiyle pek zayıf bir verimliliğe sahip olarak kullanılır.Daha kolay anlaşılması için; bir atom üzerine temerküz eden tüm insanların düşünceleri bir elektronun yerini değiştiremez, diyebiliriz. İşte ben bu sebepten bay Geller’in büktüğü çatallar karşısında şüpheciyim.Şu var ki ben bu fikrimle yenilmesi güç bir insan değilim. “spiritizm”de “darbeci ruhların” mevcudiyeti sabit bir olaydır. Burada doğal güçler neden birbirlerini karşılıklı olarak nötrleştirmesin ve insan ruhu nötrleşmeye engel olmasın?Açıkça ben telekineziye inanmıyorum. İmkânsızlığını göstermeye hazırım ama aynı zamanda kabul etmek zorundayım. Çünkü her şeye rağmen mevcuttur.Askeri uygulamalar heyecan verici olacaktır. Her türlü elektriksel ve manyetik etkiye karşı korunmuş olan füzenin yönetici mekanizmasını bozmak için çok güçlü bir “lazer” bir atom ya da hidrojen bombası ve de hem çok pahalı ve de her yerde bulunmayan pek büyük enerjiyi gerektiren bir cihaz bir hızlandırıcının ürettiği “tanecik demeti” lazımdır. Oysa psikokinezi yeteneğine sahip birkaç süje New York ya da Moskova’yı korumaya yeterlidir, süjelerin füzedeki hız ayarlayıcılarını bozmaları işi çözümler.Bu devletlerarası müzakerede elinde askeri bir telekinezi süjesi bulunduğunu karşı tarafa inandıran taraf pek büyük bir avantaja sahip olur. Geller etkisinin İsrail gizli servislerinin bir psikolojik entrikası olabileceği varsayımını hemen reddetmemek gerekir…Biz gene gösterinin gerekleri olarak maddelerin uzaktan eğilip bükülebileceğini bunu yapabilen kimselerin mevcudiyetini kabul edelim. Uygulamada bunların askeri amaçlar için işleyişi nasıl olur? Düşmana ait atom bombalarını uzaktan patlatmak için bombada bulunan bir düğmeye basmanın yeterli olacağını düşünmek gerekmez.Pek çocukça bir şeydir bu. Sadece karmaşık ve ikili bir kodlama patlamaya sebep olur. Normal olarak bir atom bombasını kilitleme ya da boşaltmak için nispeten karışık bir sinyal yayını gerekir. Bilindiği gibi ABD’de bu sinyal başbakanın kesinlikle yanından ayırmadığı siyah bir kutu vasıtasıyla yayınlanabilir. Kilitlenmiş durumda olan bomba ancak bir sinyalle patlar.Sinyali veren cihaz, yer üstünde ya d havada meydana gelebilecek bir patlamada en az tehlikeli olacak hasarın yerdeki uzaklığını ayarlar. Ölçer. Elli km. yükseklikte patlayan irice bir hidrojen bombası bir ülkeyi yerle bir eder. tabiî ki bu sinyaller çok çok gizlidir. Bütün bu uzun açıklamanın sebebi telekinezi yeteneğine sahip bir süjenin bombayı uzaktan patlatabileceğini işaret etmek içindir. Buna kurgu bilim yazarları pek memnun olmayacaklar.Füzenin yönetici mekanizmasına tam zamanında etki edebilir. Hatırlamak gerekir ki modern savaş füzeleri dalgalarla yönetilmezler. Bu dalgaların tespiti pek kolaydır ve hemen bozulabilirler. Otomatik robotlarla elektrik motorunu yöneten minik bilgisayarlarla kendi kendine giderler. Program daha önceden kayıtlanmıştır. Sovyetler Chicago’yu bombalamak, Amerikalılar Kiev’i yerle bir etmek için füzeleri hazırlamışlardır. Bu füzeler saniyede on km. hızla giderler. O halde süjemiz kendi ordugâhındaki kumanda odasında cam bir ekranda füzenin hareketini ışıklı bir nokta halinde izler, bu izlemeyi radarlar yaparlar, radarlar yerde, denizde ve suni uydulara dağıtılmış vaziyettedir.Genelkurmayın en kuytu bir yerinde modern bir ordu komutanının düşüncelerini uzağa yansıtan bir büyücüden emir alması ne şaşırtıcı bir durum!Bugünkü Sovyet füzeleri orta Asya’dan Pasifik’e Çinlilerin füzeleri Sin-Kiang’dan Zanzibar’a fırlatılıyor. 10.000km.lik bir mesafede beş km.lik bir hataya sahip olan bu füzeler için verilen rakamlar aynen Amerikan füzeleri için verilen rakamlar aynen Amerikan füzeleri için geçerlidir.Psikokinetik ya da telekinetik br süje, eğer kumanda tertibatını biliyorsa, bunlara etki edebilir ve füzenin yönünü saptırabilir. Kuşkusuz idare mekanizmasıyla iyice senli benli olması gerekir. Ama bu durum güvenlik servislerinin hiç de hoşuna gitmez. Remy Chauvin’in kehanetine inanmak gerekirse 1980lerde terör dengesi bozulacak ve füze düşmanlığı nötrleşecekmiş. Pek güzel bir rüya…Chauvin, pek ilgi çekici şu telefon hikâyesine dayandırıyor kehanetini: olay Almanya’da Rosenheim’da 1968de geçer. Yanında genç bir kız çalıştıran noter telefon konuşma ücretlerinde korkunç bir artış olduğunu tespit eder.Memurların uyarılması, telefonların pek dikkatli kullanılması hiçbir şeyi değiştirmez. Telefon şirketlerinin teknik adamları özel aletleriyle telefon cihazının içinde ahize kapalı olduğu halde konuşan saatin numarasını çalıştıran bir akım olduğunu tespit ediyorlar. Son tahliller için psikologlara başvuruyorlar ve bir poltergeist olayı ile karşı karşıya olduğu anlaşılıyor. Olaya sebep olan bir genç kızdır. Bu konu üzerine eğilen alman psikologu Prof. Hans Bender bana bu hikâyenin tamamen gerçek olduğunu ifade etti. Hareketsiz bir hedef üzerinde irade dışı ve kısa mesafeden elektrik akımı meydana gelmişti.Askeri telekinezi konusunda 10km. Hızla yer değiştiren bir hedef üzerinde iradeyle bir akım oluşturmak gerekir. Etki mesafesi ise hayli uzak binlerce km.dir. Doğal olarak her şeyin bir başlangıcı vardır. Voltanın ilk pili elektrikli bir tramvayı yürütemiyordu. İlk uranyum parçalanması deneyleri birkaç bin atoma dayanıyordu. Elektrikteki gibi göz alıcı bir gelişme, telekinezide, nükleer fizikteki gibi hızlı bir ilerleme parapsikolojide olamaz mı? Askeri çevre bunu çok ciddi olarak arzulamaktadır. Askeri çevreler her çareye başvurup her yolu deniyorlar, herkese hatta ünlü düzenbazlara bile danışıyorlar. Böylece 1974de Amerikan deniz Kuvvetleri Galler’i dinledi ve oda su üstü silahları deneme merkezinde “Naval surfece weapons Center” da birkaç deneme yaptı. Denemelere katılmak üzere Stanford üniversitesinden üç araştırmacı da davet edildi. Bunun sonucu olarak bir Amerikan gazetesi herkese “psişik güçlü insanların” bilgisayar ya da radar ekranlarının karıştırıp karıştırmayacağının bilinmesi hususunda pek ciddi bir soru yöneltti. Gene o zamanlar Amerikan savunma bakanlığının Sovyetlerin para normal ile ilgili bütün yayınlarını çevirttiğini böylece bu tür yayınlara doğrudan doğruya son vermeyi amaçladıkları resmen bildirilmişti. Kumanda 1975de Stanford Enstitüsüne geçti. Amerikan askeri yöneticileri yüz milyon dolar harcamışlardı. Para normal üçüncü kez araştırılıyordu. Amerikan mizah yazarı Thedore Sturgeon’un dediği gibi “korku iyi bir işti”İngiliz savunma bakanlığı da bir telekinezi medyumu olan Matthew Manning’e üçyüz bin sterlin teklif etti. Ne Joliot-Curie’ye, ne de Fermi’ye böyle bir teklif yapılmamıştı.Benim fikrimi sorarlarsa ki pek nadiren olur bu, sadece irade çabalarıyla yanıcı maddeleri tutuşturan kimselerin parasal bakımdan hemen desteklenmesini öğütlerim. Deneysel araştırma bunu bize göstermektedir ki en emin olanı budur. Micheil Harrison’un bir kitabı bu meseleyi ele almaktadır. Kitapta Arap petrollerinin İsrail’li pirotikler tarafından uzaktan yakıldığını okudum. Bildiğim kadarıyla kimse bununla ilgilenmiyor. Süjelerin Füze Yönetimi Tekrar telekineziye dönelim isterseniz. Telekinezi gördük ki, en yüksek seviyede kurmayların işbirliğini gerektirmektedir. Bu iş birliği bir kez sağlanınca yetenekli süjeler füzeyi radarla izlemeyi öğrenemeye çalışacaklardır.Sonunda süje bir laboratuarda, füzeyi yöneten robotların birkaç metre karşısına getiriler. Süjelerin uzaktan mekanik deformasyonlar ya da elektriksel akımlar oluşturmakta yetenekli oldukları bilinmektedir. Robotun çalışışını anlatan gizli bilginin anlaşılmasından sonra süje iradesiyle madeni deformasyonları ya da belirli bir etkiyi sonuçlandıran akımları oluşturur. İşin en nazik kısmı buradadır. Zira uçmakta olan bir düşman savaş füzesinde rastgele herhangi bir şey yapmak söz konusu değildir.Amerikalılar ile Sovyetler, Salt Anlaşması’nda ancak düşmanın askeri hedeflerinin bombalanması hususunu kararlaştırdılar. Cenevre silahsızlanma konferansında diğer muhtemel savaşçılar da elbette ki bu sınırlamayı kabul edecektir. Füzeler yalnız karşıt füzelerin atıldığı üs ya da imalat yerlerini hedef alacaktır. Bir nükleer karışıklık böylece insanlıktan küçük bir kısmın hayatta kalmasına şans tanıyacaktır. Hermann Kahn ve diğer uzmanların tetkikleri böyledir.Buna karşın şehrin tamamen yıkılmasını korkunç bir misilleme takip edecektir. Tahrip edilen bir Sovyet şehrine karşı 120 milyon Amerikalı tahribi izleyen altı saat içinde ölecek, aynı şey Sovyetler için de gerçekleşecektir. O halde uçuş halindeki füzeleri bozmaktan her şeyden önce sakınmak gerekir.En iyisi onların hedeflerine uçmasını beklemektir. Bir fırlatma rampası ya da hava üssündeki tahrip füzesi bir savaşı işler hale getirebilir, kazaen bir şehir üzerinde patlayan bozuk bir füze her şeyin sonu olur.Ayrıca bunca tehlike taşıyan bir harekât içine girmeden evvel harekâtın doğruluğundan emin olmak gerekir. Gene robotun, füze bozulmuş olsa bile onu patlatacak kendi kendini tahrip edici bir tertibata sahip olduğu da farz edilebilir.Füze en küçük bir eksikliğe izin vermeyeceğinden askeri telekinezi şüpheli olabilir. Saniyede on km. hızla giden ve yüz megatonluk bombalar taşıyan füzeleri yöneten robotları rastgele bozarak tün dünyayı ayağa kaldıran yıkıma sebep olma tehlikesine adeta koşarız.Hedeflerine patlamadan yıldızlara doğru çıkıp giden füzeleri hayal etmek yerine önce dehşet içinde olan şu dünyamıza barış getirelim… bu gerçekle karşı karşıya olduğumuzu kesinlikle bilmemiz gerekir.Geller’i hilekâr olarak kabul etsek bile diğer telekinezik insanların varlığını kabullenmek zorundayız. Bir daha geri dönmemek üzere füzeyi stratosfere göndermeye ya da dünya etrafında dönmesine gayret eden birisini düşünebiliriz.Füzeye zorlayıcı bir hareket veren elektriksel uyaranlar tesadüfen tespit edilince füze onu fırlatmış olanları tahrip eder.Fakat çok çabuk hareket etmeleri gereklidir, çünkü onlar füzenin etki sahası içindedir. Batı yada Doğu bloklarından biri böylece daha avantajlı olur ve füzelerini pek dakik olarak sadece o blok sevk edebildiğinden dünyaya barış getirebilir. Hatta karşı blok kendi füzelerini yok etmeye bile mecbur kalabilir.Herkes politik sempatilerine bağlı olarak üstünlüğü Amerikalılara, Sovyetlere, Çinlilere ya da İngilizlere verebilir, ama Fransızlara veremez. Bizim askeri ve siyasi ortamımız bu tür buluşlara kapalıdır. Şimdi atom silahları olarak bilinen şeyler hakkında vaktiyle Başkan Paul Reynaud’a bir rapor gönderilmişti.Şu içler acısı cevabı vermişti Başkan: “zavallı dostum, Siegfries Hattı’nın alfa tanecikleri ile bombalanmasını istiyorsun.” Eğer param olursa Hiroşima’da bir taş dikip üzerine bu sözü kazıtacağım. Fransız araştırıcılar, mesela Pechiney-Ugine-Kulhmann’ın bilim yöneticisi, madenlerin psi gücüyle eğilip bükülmesiyle uğraşıyorlar. Bir şeyler bulduklarını kabul etsek bile hiçbir şekilde askeri ve siyasi çevrelerimizi ikna edemeyeceklerdir. ( Gizli Parapsikoloji Savaşı - Jacques Bergier ) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.