sweet poison Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Gerçek ateistlerin cevaplarını merak ediyorum doğrusu.Çünkü her türlü bakış açısına açığım.Evet yukarıda arkadaşın dediği gibi dine bağlı olmadıkları için her birine göre ateistliği seçme sebebi farklıdır.Bu bile yazılsa ortaya güzel şeyler çıkabilir.Bilmek,dinlemek isterdim ama sanırım pek bir açıklama yok. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
darkpaganic Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Tabi haklısınız , belli kalıplaşmış düşüncelere sahip insanlar maalesef dar görüşlü , onlarla tartışmanın da bir anlamı olmuyor . Benim bir tanıdığım kendisi ateist, bakın niçin tanrı ya inanmıyor kendisi anlatıyor, " Düşündüm kendime bir test yaptım , tanrı eğer varsa gelsin hemen yanıma benimle konuşsun. Baktım diyor bekledim günlerce gelmiyor. O zaman tanrı yoktur ( inanın çok güldüm bu na ) , tanrı olsa gelip beni dinlerdi , yanımda otururdu . Ve de dünya da bir çok insan savaştan , susuzluktan ölüyor tanrı bunları engelleyebilir ama bakıyorsun öyle bir şey de yok o zaman yine tanrı yok " verdiği cevap işte bu =) Karamsarlık tan oluyor şahsi düşünceme göre . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dawnofrelic Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Evet birçok insanın ki bu düşünceler. Ancak bu karamsarlıktan çok mantıklı düşünmedir bana göre. Tüm inanç sistemlerinden sıyrılıp bir insan mantığıyla baktığınızda Tanrı neden kullarının bu kadar acı dolu şekillerde ölmesine izin veriyor sorusu benimde aklıma geliyor açıkçası. Ateistlerin kişisel cevapları ilk bakışta çok tekdüze olarak görülebilir. Ancak altında herzaman daha derin birşey yatıyordur illaki. Karamsar insanlar genelde gerçeği olduğu gibi kabullenir. Ancak Ateistler birçok insanın kabul ettiği şeyi kabullenmek yerine kökünü eşelemeyi seçerler. Kendi çaplarında araştırırlar ki şunu çok net söyleyebilirim; tanıdığım gerçek anlamda Ateist olan bir çok insan sözde din alimlerinden çok daha bilgilidir. Ancak bunları trend olsun diye "Ben Ateist'im" diyen ve başı sıkışında besmele çeken arkadaşlarla karıştırmamak lazım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
darkpaganic Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Tanrı neden kullarının bu kadar acı dolu şekillerde ölmesine izin veriyor sorusu benimde aklıma geliyor açıkçası. Benim de sürekli düşündüğüm bir konu , semavi dinler bunu kadere bağlayıp duruyor . İşte burada öldükten sonraki yaşama inanma kavramı var bide o açıdan bakılıyor semavi dinlere göre işte karşılığını alacak gibisinden . Yani bu dünya da insanlar bizim yüzümüzden ölüyor. Bugün dünyada ki insanların afrikadaki insanlara yardım etmemesi tanrı nın bir kararı değil , bizim kararımız. İnsanoğlu yardım etmiyor . Ateistlerin bunu düşünmesi gerek, ama yine de ateistler haklı . Diyecekler ki Tanrı nerede , tüm işleri niye insanlara bırakıyor ? Bunun açıklaması yok işte maalesef semavi dinlere göre açıklarsak zaten belli tanrı insanı test etmek istedi vb bir sürü şey falan filan . Hep soru soru derken yahu cidden ateistler haklı çıkıyor hak vermek lazım =) Şimdi bazı din alimleri de kendi dinine göre hep yorumları yapar , başka inanışlardaki bilgileri kabul etmez . Bazı din alimleri dedim dikkat ettiyseniz , bugün " din alimi" falan göremiyorum açıkçası kendini din alimi sayanlarında hepsi ukala, şehvetlerine düşkün ,dini kullanan , bilgisiz taş kafalılar diyorum , eskiden bilgili din alimleri vardı müslümanlıkta mevlana gibi vs =) Neyse ateistler e dönersek ne deseler haklıdırlar, halen cevaplanmayı bekleyen bir sürü soru, çözümlenmeyi bekleyen bir sürü sır var =) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dawnofrelic Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Sırlar çok. Daha önce birkaç yazımda da bunu belirttim aslında. Olay yaratıcıyı nasıl tasvir ettiğinize de bağlı biraz. Yüce yaratıcı, herşeyi bilen gören, kutsayan yüce bir varlık... Yada herşeyin başlangıcında ki güç. Hatta hatta başlangıçla hiç ilgisi olmayan bizden daha gelişmiş bir ırk. Bunu şuan için kesinlikle bilemeyiz. Ancak tasvir edebiliyoruz. Her zaman söylediğim gibi ilahi konuların hiçbir zaman %100 doğruluğu yoktur. İnsanlar kendi inandıkları inançları dahi sorgulamadan edemez. Sorgulamayan insanda bana göre başkalarının verdiklerini otlayan bir koyundan farksızdır. İnsanın kendi gerçekliğini bulabilmesi için bazı şeyleri sorgulaması gerekli. Çünkü sadece verilenle idare edecek bir beyin yapısına sahip değiliz. Mantık, düşünce, bakış açısı gibi erdemlerimiz var. Sorgulamayan insan bizi diğer canlılardan ayıran bu vasıfların hiçbirini kullanmıyor demektir. Dolayısıyla diğer canlılardan bir farkı kalmaz. Ateizm, Agonstizm, Deizm ve benzeri semavi dinler dışı birçok inanışta sorgulama en üst düzeyde önemlidir. Çünkü kendi yolunu çizebilmek ve kendi gerçekliğine ulaşabilmek için sorgulamak zorundasın. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Virtue Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Wiki de açıkça yazmışlar zaten Ateizm ya da tanrıtanımazlık, tüm tanrılara ve ruhsal varlıklara olan metafizik inançları reddeden ve var olan gerçekliği inanç yoluyla açıklamayı kabul etmeyen bir felsefi düşünce akımı. Ateistler; bazen "tanrıtanımaz" kelimesiyle anılsalar da,[1] bu isimlendirme var olan bir tanrıyı reddetme fikrine atıfta bulunduğu için ateistler tarafından kabul görmez. Ateizm inanç koşullanmalarını, hayalî yaratıkları ve olayları reddeder. Ateist bakış açısıyla tanrının yanı sıra tüm metafizik inançlar ve tüm ruhanî varlıklar da reddedilir.[2] Kelime anlamında da belirtildiği üzere; ateizm, din ile ilgili bir kavram değil, tanrı ile ilgili bir kavramdır. Dinlerin varlığı, dinlerin tanımının ne olduğu, dinlerin iyi mi yoksa kötü mü olduğu ateizmin konusu ve tartışma alanı dışındadır. Ateizm, her tür metafiziği reddettiği için, kendini metafizik öğeler üzerinden temellendiren bazı dinlerin metafizik boyutlarını da reddeder. Yani bu, özellikle dinlere karşı sergilenen bir duruş değil, genel olarak tüm metafizik inanışlara karşı bir duruştur. Yani FELSEFİ DÜŞÜNCE AKIMI. Bir felsefi düşüncede ya da siyasi görüşte kendini bir"-ist" le belirtmek için öncelikle okuyup bilmek gerek. Etrafta sadece tanrıya inanmıyorum diye ateist geçinen kişilerin çoğunun net bir bilgisi yok ateizm nedir diye. " Allah yok din yalan" tabirinden başka da bir şey demiyorlar. Sonra tabi inananlarda bu algı bu soru oluşuyor malesef. Tartışacaksanız bu meseleyi okuyup seçmiş biriyle tartışmanız daha mantıklı olur. Hiç bir felsefe akımı kendini muhalefet ya da karşı çıkış üzerinden meşrulaştırmaz çünkü baştan yanlış olur öyle. "dawnofrelic" arkadaşımız yeterince yırtınmış burda zaten anlatmış gayet güzel ama hala benzer tartışmalar sürüyor burda:) . Şu yukarda okuduğum inanca saygı olayına gelince direk söyliyim her inanca saygı duyulmaz. O dinden değilim diye benim cehennemde cayır cayır yanıp içimin deşilceğini söylemesine saygı duymam, din dışındakilerin öldürülmesine cihada saygı duymam, süryani birini oğlum dinden çıktı dinden çıktıysa öldürmem gerek inanç böyle diye oğlunu öldürmesine saygı duymam, 18 yaşından küçüklere din anlatılmasına saygı duymam( yol göstermek başkadır çocuğa seçim şansıyla beraber anlatılcaksa yol gösterilcekse o ayrı). Her inanç saygı beklemesin kısacası etrafta da naralar atılmasın inancıma saygı gösterilmiyor diye Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
darkpaganic Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Körü körüne inanmamak lazım, çok doğru söylüyorsunuz . İnancını sorgulamayan neye inandığını da bilemez . O yüzden inanç sorgulanmalı. Sorgulanarak , bir şeyler öğrenebiliriz, sorgulayarak kozmik düzeni anlayabiliriz. Kısaca sorgulayarak Tanrının ne olduğunu anlayabiliriz =) Müsaadenle bi kaç gün yokum, o yüzden cevap atamayacağımı belirtmek istiyorum . Cevaplarınız için de çok teşekkürler sayın dawnofrelic =) , konu için de Xian a teşekkür ederim. İyi günler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
darkpaganic Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Ha bir de Üstad Bülent Kısa da bu tür konulara değiniyor, onun da güzel sorgulamaları , büyük ihtimal okumuşsunuzdur , örnek vermek istedim =) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dawnofrelic Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Teşekkür ederim darkpaganic elime fırsat geçtikçe okumaya çalışıyorum. Ezoterizmle ilgili, bu gibi sorgulama noktalarına çok güzel değinen kitaplar mevcut. Ulaşabildiklerimi okurum genelde. Bazılar çok ağır oluyor tabi ki o ayrı mesele Bende Virtue'nun saygı konusundaki görüşlerine kesinlikle katılıyorum. İnanç kul ile inandığı arasındadır. Buna kimsenin müdahale yada yorum yetkisi yoktur. Kimse kimseyi inanç adına cezalandıramaz, hor göremez yada hakkında hüküm yürütemez. Bunun zaten inançla bir alakası yoktur. Hatta bu özellikle semavi dinlerde kendini yaratıcıya eş koymakla birdir bana göre. " Madem inandığın Tanrı'nı yüce, sonsuz kudretli, bağışlayıcı ve herşeyin yargısını belirleyen olarak görüyorsun sen kimsin de benim hakkımda yanacaksın öleceksin diye hüküm yürütüyorsun" demezler mi insana? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ptahba Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 en çok anlamadığım şu, hiç bir ateist inanan kişiye sen neden inanıyorsun diye sormaz iken neden inananlar ateistlere neden inanmıyorsun diye sorma sorgulama hakkını kendilerinde görürler. Senin neye inandığın beni ilgilendirmiyor benim neye inandığım / inanmadığım seni neden ilgilendiriyor ki? Çok anlamsız... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
b_e_k Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 (düzenlendi) Bilim ; fiziki ve doğal evrenin yapısının ve davranışlarının birtakım yöntemler (deney, düşünce ve/veya gözlemler) aracılığıyla sistematik bir şekilde incelenmesini de kapsayan entelektüel ve pratik çalışmalar bütününe denir. Beş duyu organımızla duyumsayamadığımız bir varlığın deneyinin yapılması bu günkü teknoloji ile mümkün değildir( her ne kadar ışık ve ses dalgalarını icat edilen araçlarla duyumsayabilsekte söz konusu varlığı bu günkü teknolojik araçlarla test etmemiz mümkün değildir. ) O halde mevzu Tanrı bilimi olunca araştırma yöntemlerimizden olan ''deney'' ortadan kalkmaktadır. Bu durumda geriye entelektüel çalışmalardan olan ''Düşünce'' kalmaktadır. Merak eden bir insan olarak Tanrının varlığını araştırma isteği bende karşı konulamaz bir ihtiyaç olmuştur. Hurafeler, hikayeler hiç ilgimi çekmemekle birlikte sorularıma verilen yetersiz cevaplar beni yüce yaratıcı fikrinden soğutmuştu. Ancak merakımı giderme ihtiyacı her zaman ağır basmıştır ve sürekli düşünme / araştırma ruh hali içinde yaşamışımdır. Bir gün kendime sordum; ''eğer ben bilimsel düşünceyi esas almış bir birey isem niye başkalarının beni yönlendirmesine izin veriyorum ? '' İsmini duymadığım bir politikacıdan ilk bahseden kişi bana kötü yanlarını anlatırsa elbette o politikacıya yaklaşımım soğuk olacaktır. Bu fikir ile bilinçsizce soğutulduğum dinin kitabını, bana dayatılan her şeyi unutarak elime aldım. ( Aslında kucağıma aldım PDF dosyasıydı çünkü ) Okudukça sürekli söylenen bir söz vardı; ''Bunca kanıta rağmen hala inanmıyor musunuz ? ''. Kendi kendime dedim ki ; '' ne kanıtı ? neyin kafasını yaşıyorsun sen ? 19 yıldır nasıl yaşıyorsam öyle yaşıyorum bana kimse tanrıyı göstermedi. Hiç bir zaman galipten seslerle yönlendirilmedim. Beş duyu organımla duyumsamadığım hiç bir şeye inanmam ben'' Bir süre sonra bilimin gereğini yerine getirmediğimin farkına vardım. Söz konusu varlık beş duyu organımla tanımlayabileceğim bir şey değil ki. Sadece düşünce yöntemiyle varabileceğim bir sonuç bu. Öyleyse bilimin düşünce dalının bir kolu olan olasılığı seçmeliyim dedim. Çünkü geriye bir tek bu kalmıştı. beş duyu organıyla algılanamayan ama bilimsel varlığı yadsınamayacak tek bir bilim dalı kalmıştı : '' Olasılık ''. Ortada iki durum vardı : A durumu : Tanrının var olmadığı, B durumu : Tanrının var olduğu . Anında karar vermeyecektim. Zamanla yaşadığım , aklıma gelen ve düşünüp bulduğum her şeyi bu iki haneye bir çizik olarak kazıyacaktım. Ve bu durum tahtasının gösterdiği gibi yaşayacaktım. Duygularım aksini söylese bile duygularımı dinlemeyecektim. Çünkü ben aklıyla hareket eden bir insandım duygular yanıltabilirdi ama akıl yanıltmazdı ( veya daha az yanıltırdı ( duruma göre )). Çizikleri atmaya başladım ; Tanrı varsa ve söyledikleri kadar iyiyse niye bunca kötülüğe izin veriyor ? Tanrı adına insanlar çok fazla sömürüldüler, Tanrı nasıl olurda bu insanlara izin verir ? Nasıl olurda insanlar başka insanları Tanrı adına öldürür, ''günah'' diye tanımladıkları şeylerle birbirlerine ithamlarda bulunup psikopatça şeyler yapar ? Tanrı bütün bunlara nasıl izin verir ? Çözüm o zamanki bilgi seviyemle çok basitti ; Attım çiziği (A) +1 , (B) -0 Yinede ''kur-an'' okumayı bırakamazdım. Çünkü bırakırsam başkalarının düşünceleriyle yönlendirilmiş olurdum. Sonuna kadar okuyacak ve kararımı verecektim. Ancak Elim bir türlü gitmiyordu. Kadının aşağılığı, erkeğin aşırı sorumluluğu, eşcinseller için sarf edilen '' edepsiz '' sıfatları bunlar hep yaşam tarzıma ters düşen şeylerdi. Memecenter'da bir yoruma rast geldim. Meksikalı birisinin yorumuydu ve tekrardan ''Yoksa ? Olabilir mi acaba ?'' sorularının kafamda çalmasına neden oldu. İngilizcesini direkt yazıyorum, kusuruma bakmayın Türkçeye çevirecek kadar dil bilgim yok : ''Atheism: the belief that there was nothing & nothing happened to nothing & then nothing magically exploded for no reason creating everything & then a bunch of everything magically rearranged itself for no reason which then turned into dinosaurs.'' Göremediğim bir şeyin varlığına inanmam söz konusu değildi ancak hiç bir şeyin yoktan var olmadığı fiziki şartlarda bir yaratıcının veya yüce bir düzenleyicinin olması da şarttı. Bu yüzden iç dengemde şüphe ile de olsa (B) durumuna +1 koymak zorundaydım. Bu durum Pdf dosyasını açmama neden olan bir gelişmeydi. Okumayalı o kadar zaman olmuştu ki nerede kaldığımı unutmuştum. Öyleyse rastgele bir sayfa açıp okuyacaktım. Birkaç tane sıkıcı gelen sayfayı geçtikten sonra bir bölüme geldim ; bu bölümde İnsandan önce var olan yaratıklardan, vasıflarından ve insanın yaratılış öyküsü bulunmaktaydı. Sûreyi bulamadım kusura bakmayın , anlatılanlar şunlardı ; ''Tanrı kendi nefesinden ( sanırım mecazi bir şey anlamamız için ) bir varlık yaratacaktı, kendi ruhundan üfleyerek yaratacaktı. Cinleri, demonları, melekleri o zamana kadar yarattığı bütün yaratıkları huzuruna çağırdı ve onlara dedi ki ; Birazdan kendi ruhumdan insanı yaratacağım, o her yönüyle sizlerden daha üstün olacak, onu yarattığım zaman, gözlerini açar açmaz ona diz çökün. Adem yaratıldı ve bütün yaratıklar diz çöktü , şeytan hariç. Şeytan insanın kendinden daha üstün olduğunu kabul etmiyordu. Şeytan dedi ki ; ''Öyleyse bana mahşer vaktine kadar izin ver o zamana kadar bütün insanları yolundan saptıracağım. Onlar benden daha üstün değiller.'' Bunun üzerine bildiğimiz olaylar gerçekleşiyor, Adem, Elma ve dünya hayatımız başlıyor. Bu hikaye neden duyularımızla değil de sadece ruhumuzla ve aklımızla Tanrının var olup olmadığına cevap verir gibiydi. Ama tam değildi, çok fazla açığı vardı. Yinede hiç olmayan bir açıklamadan iyidir. Bir şeydir. (B) durumu +0.00001 bile olsa bunu hak ediyordu, sonunda bir şeyler durumu anlatıyordu. Okumaya devam ettim , Neden bütün bunlar var ? Evren, cinler , melekler ; Hz. Muhammed'in zamanında sorduğu soruya verilen cevabı okudum ; '' Ben gizli bir hazineydim, bilinmek istedim. '' Bencil gelse bile, cevabı sevip sevmemem önemli değildi, cevabın işime gelip gelmemesi önemli değildi, (A) durumunda cevap yokken (B) durumunda cevaplar veriliyordu. +00001 verdim. Ama hala çok muğlak bir şeydi, varlığı tam kanıtlanamaz bir şeye inanamazdım, kendimce tecrübe etmediğim için içime sinmeyen şeyler vardı. Sonra yıllar sonra tekrar karşılaştığım iki arkadaşım kendi aralarında konuşurlarken kulak misafiri olduğum bir konuyu araştırmaya başladım. Konu bu sitenin çok alakadar olduğu bir konu olan ''Astral seyahatti ''. Bu zamana kadar duygularımı bastıracağıma ve her şeyi deneyeyeceğime karar vermiştim. Öyleyse bunu da denemeliydim. Gnoxis ile tanışmamın sebebi de buydu zaten. Gerek değerli gnoxis ekibinin gerekse değerli iki arkadaşımın destekleriyle Astral seyahati deneyimledim. Ruhun varlığının kanıtıydı Astral seyhat, Ruhun oluşturduğu bedenle yapılan zihin yapay bir bedenle seyahat etmesiydi olay. Zihin-beden-ruh üçlüsünün yapabileceklerini gördüm. Benim için ruhun kanıtlanması , Allahın varlığının kanıtıydı adeta. Ben görmüyorsam yoktur, kanıt bulamıyorsam yoktur düşüncesinin ne kadar yanlış olduğu ortaya çıkmıştı benim için. Yaşadıklarımdan sonra önemsiz kalsa bile ; (B) durumu olasılık olarak daha üstündü. Bu benim Allah'a inanmamın hikayesidir. Edebi eksiklerimden dolayı özür dilerim. Yazı yazma konusunda becerikli değilimdir. Reddiye ve Takviyelerinizle aydınlanmak isterim. Eminim ki burada mantıksal ve bilgisel olarak çok değerli insanlar var. NOT : Yukarıda cihadı sadece adam öldürmek olarak bilen arkadaşlar var, Cihad tam olarak yukarıda yaptığım şeydir. Her kavramın bazı uç noktaları olabilir , bu uç noktalar son olarak yapılması gereken şeylerdir ve münferittirler. Genel ile özeli karıştırmamak gerek. B.E.K Ekim 23, 2012 b_e_k tarafından düzenlendi satır düzenlemeleri Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ptahba Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Güzel yazı, işler güçler ağzı ile yazmak isterim 10 numara 5 yıldız bir yazı olmuş zevkle okudum, yaklaşım mantık örgünüz hoşuma gitti. İzninizle; Astral projeksiyor / seyahat size inanca giden yolu açmış banada açtı ama bilime olan inanca giden yolu, şöyle anlatmak isterim; Kuantum fizik ve ona bağlı teoriler sayesinde bugün paralel evrenler teorisinin akla çok yatkın olduğunu biliyoruz ve teorik olarakda prensipleri ortaya konmuş durumda (bilim). Bunun yanısıra farklı ve bilmediğimiz algılayamadığımız boyutlar olduğu da yine kuantum fizik prensipleri etrafında teorize edilmiştir. Dolayısı ile, bilime gönül vermiş bir insan olarak bu boyutların varlığını matematiksel anlamda kabul ettiğim anda bu boyutlarda yaşayabilen varlıkların olabileceğini ve bu varlıkların benim içinde yaşadığım fiziksel evrenin koşullarından bağlantısız farklı koşullarda varolabileceklerini kabul edebiliyorum demektir. Buna siz cinler, ruhlar, demonlar vs. adını vermiş olabilirsiniz. Kısacası astral projeksiyon deneyimi benim kuantum fizik çerçevesinde kanıtları ortaya konmuş olan faklı ve yüksek enerjili boyutlar ve paralel evrenler teorilerinin doğruluğuna beni inandırmıştır yoksa bir yaratıcının varlığına değil. Kısacası çok ilgilimi çeken yaklaşık aynı deneyimle iki farklı inanca ulaşmış olmamızdır. Bu yüzdendir ki yazmış olduğunuz yazıyı büyük bir zevkle okudum. Kim doğru kim yanlış bilmiyoruz, umursamıyorum da, ancak umursadığım inanca bilinçsizce ve körü körüne değil bilimsel olarak beyninizi kullanarak tümevarım ile ulaşmış olmanızdır. Tekrarlıyorum çok hoşuma giden bir yazı oldu teşekkürler. Sizin gibilerle yazışma bir zevk Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
promethe333 Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Her taşın altından tanrı kavramı çıkıyor çünkü sen inan masanda insanlar inanıyor tanrıya ve her türlü olaya tanrı malediliyor ve tanrı adına savaşla tanrı adına hırsızlık ve yolsuzluklar sorunun kaynağı tanrı olarak görülüyor çünkü onun adına yapılıyor bunlar ateistler de bunun karşısındalar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
b_e_k Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Her taşın altından tanrı kavramı çıkıyor çünkü sen inan masanda insanlar inanıyor tanrıya ve her türlü olaya tanrı malediliyor ve tanrı adına savaşla tanrı adına hırsızlık ve yolsuzluklar sorunun kaynağı tanrı olarak görülüyor çünkü onun adına yapılıyor bunlar ateistler de bunun karşısındalar. Tanrıya karşı gelmek yerine, Kötü insanlara karşı gelsek daha doğru olmaz mı ? Daha kolay olmaz biliyorum ama daha doğru olur. Cahil insanların esintileriyle yönlenmemek gerek. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dawnofrelic Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2012 Özlü sözlerde yazılan güzel bir söz vardı. Tam hatırlayamadım ancak şöyle birşeydi sanırım; Tanrı iyilik için dünyadaki iyi insanları kullanır, kötü insanlar ise kötülük yapmak için Tanrı'yı kullanır... Neyse... ptahba'ya katılıyorum. Gerçekten çok güzel bir yazı ve kendi yolunu bulma hikayesi. Keşke bütün insanlar birşeyere körükörüne bağlanmak yerine bu şekilde kendi doğrularını bulsalar. Benimde bu konuda geçtiğim birçok evre oldu. Bunlardan bölüm bölüm bazı konularda bahsetmiştim. Bu yazıyı okuduktan sonra sıfırdan başlama isteği duydum. 14 yaşında iken okul yaz tatili döneminde bir arkadaşımla beraber gittiğimiz Kur-an kursunda başladı benim için herşey. 32 farzı bir gecede ezberlememizi isteyen hoca ertesi sabah ezberleyemeyenleri elindeki hortum ile cezalandırmaya kalkınca kafamda çakan şimşekle araştırma isteği uyandı içimde. Sorduğum sorunun cevabı hiçbir zaman gelmedi ve şiddetin dozu daha arttırıldı hakaretlerle. Sorduğum soru gayet basitti; "Sen Allah mısın ki beni cezalandırıyorsun?" Zaman içerisinde evde ve okulda Kur-an ile başlayan kendi gerçeğimi bulma arayışım zamanla İncil ve Eski Ahit'e kadar uzandı. Ancak her zaman bir eksik vardı. Bir türlü bu kitaplada bahsedilen ceza, ödül, sınav gibi teorileri kabullenemiyordum. Bana hangi açıdan bakarsam bakayım mantıksız geliyordu. Çocuk oyunu gibiydi... Bunlarda yetmedi. Uzun süredir dinlediğim Metal müziğin 1999 döneminde Satanizm ile sıkça bağdaştırılmasınında etkisiyle önce Satanizm, sonrasında Deizm ve Ateizm gibi inanç sistemlerine yöneldim. Ateizm bana her zaman mantık dışı gelmiştir. Ancak o güne kadar okuduğum kutsal kitaplarda ki gibi bir Tanrı'da aynı oranda mantıksızdı. Yüce, herşeyi gören, bilen, duyan, yargılayan, cezalandıran, sınayan vs. vs. vs. Çünkü bunları hissedemiyordum. Etrafımı gözlemlediğimde aynı b_e_k'in yazısında olduğu gibi her açıdan kutsal kitaplarda yazan şeylerle çelişen insanlar mevcuttu ve bu insanlara hiçbir ilahi müdahale yoktu. Ateizm'in mantık dışı gelmesinin sebebini ilerleyen zamanda Ezoterizm ve eski uygarlıkları araştırmaya başladıkça daha iyi kavradım. Çünkü burada bugüne kadar öğretilen Tanrı tasvirinden çok daha farklı bir tasvir mevcuttu. Sonrasında bugüne kadar öğretilenlerle, okuduklarım yada dinlediklerimle değil kendi kafamdaki düşüncelerle Tanrı'yı tasvir etmeye çalıştım. Tanrı benim için; bir başlangıç noktasıydı. Herşeyin başlangıcı... Ancak semavi dinlerde olduğu gibi bir başlangıç değil. Bir nevi makine gibiydi. Başlangıçtan beri var olan ve sürekliliği olan bir düzeni sağlayan bir makine. Şuan anlayabileceğiniz tasviri ile doğa buna örnek olabilir. Sürekli kendini yenileyen ve düzenini toprlayan bir doğa. Ancak evrensel hatta ve hatta evrenin de boyutlarının üstünde bir doğa. (doğa burada sadece bir benzetmedir.) Dolayısıyla Tanrı benim için bir başlangıç dahi olsa vardı. Olmak zorundaydı. Çünkü benim Tanrı tasvirim buydu. Bazı insanlara bu düşünce çok saçma yada mantıksız gelebilir. Ancak önemli olanda zaten başka insanların düşüncelerinden sıyrılıp kendi doğrumuzu bulmak değil mi? Yaşadığım 16 senelik deneyimlerimin ve arayışımın kısa özeti bu. Eleştirebilirsiniz, yargılayabilirsiniz yada komik bulabilirsiniz. Ancak bu benim düşüncem ve bu konuda inanın insanların söylediğini kafama takma evresini çoktan geçtim... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
efIatun Yanıtlama zamanı: Kasım 27, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 27, 2012 anlaşılması zor bir soru sormuşsun. bu soruya vericek cevabım yok cünki tanrıdan, şeytandan ve ateistlerden nefret ederim Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KaTiLxPiRe Yanıtlama zamanı: Aralık 17, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 17, 2012 Tanrı'yı tasvir etmeye çalıştım. Tanrı benim için; bir başlangıç noktasıydı. Herşeyin başlangıcı... Ancak semavi dinlerde olduğu gibi bir başlangıç değil. Bir nevi makine gibiydi. Başlangıçtan beri var olan ve sürekliliği olan bir düzeni sağlayan bir makine. Şuan anlayabileceğiniz tasviri ile doğa buna örnek olabilir. Sürekli kendini yenileyen ve düzenini toprlayan bir doğa. Ancak evrensel hatta ve hatta evrenin de boyutlarının üstünde bir doğa. (doğa burada sadece bir benzetmedir.) Dolayısıyla Tanrı benim için bir başlangıç dahi olsa vardı. Olmak zorundaydı. Çünkü benim Tanrı tasvirim buydu. Yapmaya çalıştığın tasvir budur; ''Olasılık yahut zorunluluk yasaları'' Antik Yunan'da sıkça geçen bir tanım.Aristoteles'in ''Poetika''sında da geçiyor.Hatta daha dün bitti kitap sayfa 30 ''DOKUZUNCU BÖLÜM''de ilk cümle. Antik Yunan bir çok şeyin(bana göre her şeyin) kaynağıdır.Örneğin ''Bukalemun Etkisi''ni oldukça andıran bir durumu sezdim Antik Yunan'da.Aristoteles ''Poetika''da(Sayfa 16 ''DÖRDÜNCÜ BÖLÜM''ün 2. cümlesi) ''Bunlardan birisi taklit içtepi'si olup,insanlarda doğuştan vardır'' diyor.Bu açıkca ''Bukalemun Etkisi''dir.Hatta bunu forumdaki konunun altına da yazayım ben. Not:Yapmaya çalıştığın tasvirin çağdaşlaştırılmış(bana göre saçma) hali ''Evrenin Kanunları'',''Evrensel Çark'' gibi tanımlanıyor.Hatta ''Fizik Kanunları'' diyenler var ancak bu oldukça saçma ve uyumsuzdur,bu nedenle ''Fizik Kanunları'' tanımını asla tasvirini betimlemek için kullanma. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ike Yanıtlama zamanı: Aralık 17, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 17, 2012 üzeride durulmaya değer bir soru değil,yorumlarda güzel şeylere değinilmiş ama saygısız yorumlarda var ilgili yetkili görür umarım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AYATA Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2012 inkar edilen tanrı fikriyatıdır...ve Teistlerin çizdiği olası tanrı tiplemisidir inkar edilen. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KaTiLxPiRe Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2012 Sanırım konuya en sade ve güzel haliyle verilen cevap; inkar edilen tanrı fikriyatıdır...ve Teistlerin çizdiği olası tanrı tiplemisidir inkar edilen. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ptahba Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2012 Ateizm inkar etmez. Ateizm inançlı insanların inandığı tanrının olmadığını kesin ve net bir dille belirtir. "Tanrı yoktur" Ateizmde inkar gibi birşey söz konusu değildir. İnkar etmek için o oluşumun var olduğunu kabul etmek gerekir. MrColt güzel bir örnek vermiş konuyla ilgili. Ateizm aynı zamanda tüm metafiziksel inançları ve ruhları da reddeder. Gerçekliğin ilahi inanç yolu ile açıklanamayacağına kesin bir şekilde kanaat getirir. Bu sebeple Ateizm'i benimsemek oldukça zordur. Sanıldığının aksine Ateizm anti-din karşıtı bir düşünce değildir. Ateizm dinlerin içinde ki metafizik öğelerini reddeder. Ateizm'in genel düşünce yapısı Tanrı'nın olmadığı yönündedir. Tanrı'yı kesin bir dille reddeder. Son yazan iki arkadaşım baştan topiği okuma zahmetine gireydiniz cevabı burda görür hala kim neyi red ediyor diye merak etmezdiniz. Ateist tanrıyı red etmez bizim için tanrı yok! olmayan şeyi neden red ediyorum? Daha önce yine bu topicte yazdığım gibi; Süpermen yok / Hayır süpermen var sen neyi inkar ediyorsun / ne inkarı olmayanı nasıl inkar ediyim ben bilmiyorum ki anlatabildim mi? Hakkaten merak ediyorum bir tek ateist bile bir inanana gidip sen niye inanıyorsun diye sormazken neden inananlar illa birşeyi inkar etmemiz gerektiğini düşünürler ki? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
smother Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2012 Eski bir ateist olarak söylüyorum (ve hatta şimdi bile ateist olduğum söylenebilir), bence çoğu "ortodoks" ateist deizmle ateizmi karıştırıyor, ya da dinlere duydukları öfkeden dolayı dinlerin söylediklerinin tam tersine inanıyorlar ya da reddediyorlar... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
persephone Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2012 kavramlar içselleştirilmeden konu hakkında sadece fikir sahibi olunur,bilgi değil.dialoglar ergen muhabbeti gibi ve felsefe ile uzaktan yakından alakası yok bence başlığın gnoxis cafede olması lazım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ptahba Yanıtlama zamanı: Aralık 19, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 19, 2012 Bu durumda ateizm size göre bir felsefe yani ne ilginç? Biz ateistiz diye ortada dolanmıyoruz bu tanımlamayı yapan sizsiniz, felsefe de felsefe diye dolananlarda. Olmayan birşeye inanmayınca bu felsefe olmuyor arkadaşım yok işte bu kadar basit bize göre tanrı yok nokta. Daha neyin felsefesinden bahis açıyorsunuz birde diyaloglar ergen muhabbeti gibi son derece bilmiş bir yorumla kestirip atabiliyorsunuz anlamak mümkün değil. Sevgili smother, inanmamak çok zordur zira insan inanmak isteyen bir varlıktır birçok ateist olduğunu idda eden insan ya tanrıya hayatında ters giden şeyler yüzünden kızgındır ya da dinlere tepkilidir ki onlarda ateist değil deist diye adlandırılmalıdır. Kendi adıma ben belirli bir yaştan itibaren allaha dua ettiğimi, aman allahım dediğimi allah korusun kelimesini kullandığımı hiç bilmem. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
BloodyChieF Yanıtlama zamanı: Mart 5, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 5, 2013 ateistler polemiğe girmeyi seviyo.bundan olabilir Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.