Jestem Oluşturma zamanı: Temmuz 15, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 15, 2012 Kişisel not : kurgu gibi olsa da sürükleyici.. Şeytan'ın son söylediği sırrı acayip merak ettim Ben Lemu. En genç olan. Henüz üniversite okuyan görünüşte sıradan bir gencim. İlgim alanlarım herkes gibi müzik, sinema ve kitaplar. Boyum ne uzun ne de kısa sayılır. Kimi yerde siyah kimi yerde kahverengi olan saçlarımı her zaman ilginç bulmuşumdur. Değişik bir renge sahip. Burada açıklamam biraz zor. Yakışıklı olmasam bile en azından kızların tatlı diye nitelendirdiği sınıfa dahil olduğumu düşünüyorum. Dedim ya işte sıradan bir gencim diye. Ah tabi beni diğerlerinden ayıran küçük bir fark var. Ben bir büyücüyüm. Aklındaki soruları görebiliyorum sevgili okur. Evet az önce bir büyücü olduğumu söyledim. Tam olarak anlamadığını biliyorum. İster inan ister inanma ama içinde yaşadığımız bu modern çağda bile, kadim öğretiler halen nesilden nesile aktarılmaya devam ediyor. Kadim öğretiler dedim değil mi? Ah evet şaşırdığını biliyorum. Ben gerçek bir büyücüyüm. Genç yaşıma rağmen, ailemizde çok az kişinin eriştiği bir seviyeye ulaşmış kudretli bir büyücü. Aklındaki soru işaretlerini görebiliyorum. Beni filmlerde gördüğün, kitaplarda okuduğun karakterler gibi fantastik şeyler gerçekleştirirken hayal etme. Büyü sanatı çok daha yavaş işleyen ve birkaç büyülü sözcük söylemenin yeterli olmadığı son derece gizemli bir dünya. Elbette burada sana üzerinde ustalaştığım bu gizli sanatın inceliklerini söyleyecek değilim. Bunu sana bıraktığım diğer notlarda bulabilirsin ama mektubun amacı bu değil. Ancak benim de sınırlarım olduğunu bilsen iyi olur. Kısa aile geçmişimizde pek çok akrabamdan daha engin sınırlara ulaşmış da olsam halen anlamadığım bir çok prensip ve kanun var. Kimisini tesadüfen, kimisini uzun araştırmalar sonunda keşfettiğim ve sanatımda kullanmaya başladığım bazı enerjiler o kadar süptil ki, büyüklerimin onları kullanamamasına ve belki de bu enerjilerin varlığından bile haberleri olmamasına şaşmamalı. Çok mu teknik konuşmaya başladım? Biliyorum inanması biraz güç. Bu devirde, bu modern çağda ciddi bir şekilde büyücü olduğunu iddia eden birisi ha? Ben olsam ben de inanmazdım. Ama ben yine de anlatmaya devam edeceğim sevgili okur. Devam etmek istemiyorsan lütfen bu mektubun olduğu zarfı bulduğun gibi bırak böylece belki başkaları ismimi ve sanatımı devam ettirebilir. Zarfın içerisinde başlamak için sana gereken tüm büyü bilgilerini bulacaksın -tabi benim gibi bu yolu seçmek istersen. Senin için hazırladığım bilgiler bir süre sana fazlasıyla yeterli olacaktır. Hepsini iyice belle ve ustalaş. Benim en büyük öğretmenim babaannemdi. Ailemizdeki üyelerin çoğunun yaptığı gibi ben de bu sanata el alarak başladım. Babaannem zamanına göre oldukça kudretli bir büyücüydü. Son günlerinde beni yanına çağırdı ve herşeyi anlattı. Bunca yıldır zaten ailemizde kapılar ardında gizlice konuşulan ve misafirlerden sır gibi saklanan bir konunun varlığını hissediyordum. 18 yaşıma geldiğimde herşey bana da açıklandı. Senin aksine benim bu yolu seçip seçmek istemediğime dair bir seçeneğim olmadı. Yılların getirdiği çalışmayla elde edilmiş güçlerin ölümle birlikte savrulup gitmesine izin vermek çok büyük bir israf ve hoş olmayan bir davranış olarak görülüyordu. Ailedeki en genç kişi olarak bu yolda yürüme sırası bana gelmişti. Babaannem bana el verdikten birkaç gün sonra hayata gözlerini yumdu. Senin yapacağının aksine sevgili okur, ben bu sanata sıfırdan başlamadım. Çok sevdiğim babaannemin elde ettiği inanılmaz güçlerin bana geçmesiyle kısa sürede bu sanatta büyüklerime meydan okumaya başlamıştım bile. Şimdi gerçeğin bir kısmını biliyorsun. Biliyorum halen anlamadığın pek çok yer var. Belki de beni deli sanıyorsun. Ben yine de içinde okuduklarına inanmak isteyen o minik parçana seslenmek istiyorum. Sana bu öğretileri sunuyorum çünkü hayatın sıradan bir insan gibi yaşamak için ne kadar zor olduğunu biliyorum. Bir büyücünün yolunu seçiyorsan senin için başlangıçta bu sanatın gizemlerini çözmek için yeterli olacak kadar bilgi zarfın içinde mevcut. Bu bilgileri belle ve anla. Notların arasında bir kaç isim bulacaksın. İlerlemeye hazır olduğunu hissettiğinde sana verdiğim bu isimleri bul. Onlar yaşayan son büyücüler ve bu sanatta ilerlemek için tek şansın. 6 Aralık, Ben Lemu. En genç olan. Devam ettiğine göre bir büyücünün yolunu seçtiğini varsayabilirim değil mi sevgili okur? Umarım sana bıraktığım büyü notları senin için anlaşılması fazla güç şeyler değildir. Sabırlı ol genç yolcu. Sabırlı ol ve anlamaya çalış. Gitmeliyim, yakında burada olacak olan misafirim için hazırlık yapmam gerekiyor. 8 Aralık, Ben Lemu. En genç olan. Büyü sanatında her geçen gün yeni bir şeyler keşfediyorum. Herşeyin hazır olarak yazdığı bir kitabım olmasını isterdim. Hmm, böyle bir kitap yazsam ne kadar satar acaba? Sadece şaka yapıyorum. Uzun çalışmalar ve deneyimle elde ettiğim bilgileri seninle karşılıksız olarak paylaştım. Bu yüzden ne kadar değerli olduğunu bil. Umarım çalışmaların iyi gidiyordur ve büyü notlarımda senin için yazdığım açıklamaları ilham verici buluyorsundur. Uzun zamandır muazzam bir büyü üzerinde çalışıyordum. Çalışmalarım son bulmak üzere. Ne olacağını ben de bilmiyorum. Hazır olup olmadığımı da bilmiyorum. Sadece o anı yaşamak istiyorum. Neden bahsettiğimi merak ediyorsun muhtemelen. Bahsettiğim şu misafiri hatırlıyor musun? İşte herşey onunla ilgili. Ağırladığım en ilginç misafir olacak. 9 Aralık, Uzun bir emeğin karşılığını alacağım günler yaklaşıyor. Bundan tam 3 gün sonra Cuma gecesi dolunay gökyüzünde en parlak gününü geçirecek ve o dolunay kilidi açmak için gereken son parçayı da bana sunmuş olacak. *** Kendisini Lemu diye çağıran bu adam onu en başlarda eğlendiriyordu. Ama artık okuduğu satırların basit bir şaka olmadığına her geçen gün biraz daha inanıyordu. Tekdüze yaşantısını yazlık evinin tavan arasında tozlar içinde bulduğu bu dev zarf tamamen değiştirmişti. Kendisine Lemu diyen bu adam bir büyücü olduğunu iddia ediyordu. Hem de büyücülerin en genci. En başlarda koca zarfı açtığında içinde ona deli saçması gibi gelen tarifler, çeşitli şekiller ve anlamadığı bir alfabenin her harfinin açıklamasının olduğu sayfalarca not çıkmıştı. Karmakarışık notların arasında kendisine Lemu diyen bu büyücünün bir günlüğe yazarmış gibi tuttuğu kayıtlarını bulmuştu. Kendisinden sevgili okur diye bahsetmesi onu biraz heyecanlandırmıştı. Demek ki büyücü olduğunu iddia eden adam bıraktığı zarfın bulunup okunmasını istiyordu. Üstüne üstlük bir de okuyan kişinin onun gibi bir büyücü olabilmesi için notlar da bırakmıştı! Lemu adındaki bu adam kendisini en genç olan diye tanıtıyordu. O kaç yaşındaydı? Neredeyse 40’ına yaklaşmıştı. Artık dışarıda gördüğü çocukların onu amca diye çağırmalarına alışmıştı. Artık eskisi gibi değildi. Çabuk yoruluyor, çabuk terliyordu. Zaman ne de hızlı geçiyordu. Gençliği hakkında zihninde çok az imge vardı. Bu ona biraz garip geliyordu çünkü gençliğini sanki yaşamamış gibiydi. Aklındaki vizyonlar ve anılar sanki onun değilmiş gibi içlerinde bir sahtecilik barındırıyordu. Uzun zamandır hissettiği bu boşluk duygusuna anlam veremiyordu. Artık her gün işten geldiğinde yaptığı ilk iş büyücü Lemu’nun tavan arasında bulduğu dev zarfını açıp içinden bir parça okumak olmuştu. Lemu’nun dedikleri başlarda her ne kadar ona gerçek dışıymış gibi görünse de, kendi kendine sırf eğlence olsun diye zarftaki büyü notlarına göz gezdirmeye başlamıştı. En azından kendine söylediği yalanı buydu. Sadece bir eğlence. Ama artık emin değildi. Büyü notlarını okuyarak ve çalışarak geçen bir haftanın sonunda Lemu’nun notlarında başlangıç için yapmasını önerdiği bazı küçük büyüleri gerçekten yapmış gibi duruyordu. Yaptığını düşündüğü ve notlarda nasıl yapılması gerektiği yazan gün içinde kocaman bir yaş pasta yemeyi istemek, eline bir miktar para geçmesi gibi küçük büyüler gerçekleşmişti. Tam olarak bir büyü yaptığını söyleyemiyordu çünkü tüm bunların basit birer tesadüf olduğundan halen şüpheliydi. İçindeki gerçekçi kısım ilk günkü kadar olmasa da hala güçlüydü. Ama görünüşe göre bir şekilde gerçekten bu gizemli dünyaya adım atmaya başlamıştı. Uzun süredir aklını kurcalayan bir soru vardı. Kendisine Lemu diyen bu adamın tüm büyü notlarının ve günlük kayıtlarının bulunduğu zarfın onun tavan arasında ne işi vardı? Bu soru en başından beri zihnini meşgul ediyordu. Cevabın ise zarfın içinde bir yerlerde saklı olduğuna emindi. Günlük kayıtları 9 Aralık’ta son buluyor gibiydi. Ama eğer Lemu’yu tanıdıysa mutlaka bahsettiği o büyünün sonuçlarını buralarda bir yerde kayıt altına almış olmalıydı. Yere dizdiği karmakarışık sayfalarca büyü notlarını hızlıca karıştırdı. Günlüğün devamını bulmayı çok istiyordu. Her taraf kağıt içindeydi. Notlar dört bir yana dağılmıştı. Eliyle kağıtlar arasında gidip gelirken gözü diğerlerine göre daha sade bir kağıt parçasına takıldı. Zaferle tutup çekti. Not 12 Aralık diye başlıyordu. Kağıdın sonlarına doğru Lemu’nun yazısı iyice bozulmaya başlamıştı. Sanki acelesi varmış gibi hızlıca ve özensiz yazılmıştı. Arkasına yaslanıp okumaya başladı. *** 12 Aralık, Ben Lemu. En genç olan. Sana bıraktığım büyü notlarında umarım ilerliyorsundur sevgili okurum. Unutma, büyü konusunda öğrendiğin her prensibin aklında yer etmesi için bol bol pratik yapmalısın. Bugün büyük gün. Bugün 12 Aralık, dolunayın tepede olduğu gün. Eğer herşeyi düzgün yaptıysam büyüm bu akşam gerçekleşecek. Misafirimin gelmesi için gerekli yolu açmış olacağım. Biraz heyecanlı olduğumu itiraf etmeliyim. Böyle bir ritüeli gerçekleştirmek çok uzun çalışma ve özveri gerektirdi. Tarihi bilmiyorum. Artık önemi yok, Ben Lemu. Hala en genç olan mıyım bilmiyorum. Görünüşüm genç olabilir ama Cuma gecesi büyüm sırasında yaşadıklarım ve duyduklarım zihnimi binlerce sene yaşlandırdı buna eminim. Ben kudretli Lemu. 21 yaşımda daha önce hiç bir büyücünün gerçekleştirmeye cesaret edemediği bir büyü gerçekleştirdim. Şeytanla sohbet ettim. Tarihi bilmiyorum. Büyümü gerçekleştirmemin üzerinden ne kadar geçti? 3 gün mü, 4 gün mü? Bilmiyorum. Ama şeytanla aramızda geçen sohbetin bende derin yaralar açtığını hissediyorum. Az önce yara dedim değil mi? Hayır, sanırım doğru sözcük bu değil. Bu bir yara değil bir tür boşluk, bir tür hiçlik duygusu. Artık yaptığım hiç bir şeyden keyif almaz durumdayım. Sanatıma karşı dahi ilgim yavaş yavaş kayboluyor. Bir neden bulamaz oldum. Nedensiz bir hayata adım attım. . 18 Aralık, Sevgili okur, bu iş hiç istemediğim yerlere doğru ilerliyor gibi görünüyor. Çıldırmak üzereyim. Nedenlerle yaşayan bir adamken, yaşama nedeni olmayan bir insana dönüştüm. Konuşacak birinin olması beni rahatlatıyor – her ne kadar aslında olmasa da. Kafan karışmasın sevgili okur. Senin aslında olmadığını iddia etmiyorum. Henüz o kadar delirmedim. Ancak gerçek, senin hayal ettiğin gibi basit değil. Şu an için bunu bilsen iyi olur. Zamanın yaklaşıyor. Hazır mısın? *** Hoşnutsuzlukla gözlerini kıstı. Elindeki eski kağıt parçasına bir kere daha hızlıca göz gezdirdi. Önünde yazılarını okuduğu adam sanki yavaş yavaş tanımaya başladığını düşündüğü Lemu değilmiş gibiydi. Bahsettiği o büyüden sonra sanki bambaşka bir insan oluvermişti. Yazıları artık çok özensiz, isteksiz bir hal almıştı. Okuduğu notlarında, kimi zaman abartılı bulduğu özenden ve şekilcilikten eser yoktu. Sanki gerçekten yazmak istemiyormuş gibiydi. Ne olmuştu böyle birdenbire? Dediği gibi gerçekten yaşama şevkini mi kaybetmişti? Lemu’nun 18 Aralık başlıklı notu onu biraz tedirgin etmişti. Sanki içinde minik bir parça yeniden uyanmaya çalışıyor gibiydi. Ne hissettiği duygularına ne de düşüncelerine bir anlam veremiyordu. Ama emin olduğu bir şey varsa o da Lemu ile arasında basit bir usta çırak ilişkisinden çok daha derin bir şeyler olduğuydu. Koltuğunda hafifçe kıpırdanıp okumaya devam etti. *** 19 Aralık, 12 Aralık akşamı tüm hazırlıklarımı tamamlamıştım. Aylardır bu anı bekliyordum. Aylardır gerçekleşmesini istediğim arzum bana hiç olmadığı kadar yakındı. Uzun zamandır zihnim sadece bu büyüye odaklanmıştı. Şeytanın burada, kendi evimde tezahür bulması süresince bana gerekli korumayı sağlayacak olan büyü dairemi özenle çizdim. Yere beyaz tebeşirle çizdiğim bu dairenin içinde olduğum sürece misafirim ile aramdaki büyük enerji uçurumu beni fiziksel olarak yıpratamayacaktı. Artık her şey hazırdı. Dairenin içine girdim ve yaklaşık bir saat sürecek olan çağırma ritüeline başladım. Tüm benliğimi büyüme odaklamıştım. Bir tür trans halindeydim. Bu halde ne kadar durduğumu bilmiyorum. Kendime gelip gözlerimi hafifçe aralamaya başladığımda karşımda vücudumun buz kesmesine neden bir karaltı duruyordu. Koruyucu dairemin içinde olmama rağmen etime batan iğneleri hissedebiliyordum. Başarmıştım. Buradaydı. Benim tedirgin bakışlarım altında karaltı giderek şekil almaya, daha parlak bir hal almaya başladı. Koruyucu dairem şiddetle üzerime gelen yıkıcı etkilere karşı iyi dayanıyor gibi duruyordu. Bir süre sonra karşımda siyah takım elbiseli, uzun boylu bir adam duruyordu. Çıkık bir çenesi ve uzun bir burnu vardı. Özenle taranmış saçları arkaya doğru yatırılmıştı. Simsiyah iri gözleri vardı. Gözlerine bakmaya çekiniyordum. İçlerindeki dünya dışı ışıltı ruhuma işliyordu. Ağzı sanki gülümsermiş gibi hafifçe aralandı. Başını öne eğip vücuduna baktı. Aldığı şekli merak ediyormuş gibi ellerini inceledi. Sonra başını kaldırıp bana baktı. “ Kudretli büyücü Lemu, “ abartılı bir selamla önümde hafifçe eğildi. Yüzünde hala aynı belli belirsiz gülümseme vardı. Kontrolü ve üstünlüğü elimde tutmaya çalışıyordum. Sesimi olabildiğinde sakin ve güçlü çıkarmaya çalışarak “ Bana kim olduğunu söyle, “ dedim. Kalbim patlayacak gibi hızlı atıyordu. Kim olduğunu elbette biliyordum. Heyecanımın yatışması için biraz zamana ihtiyacım vardı. “ Ah, benim pek çok adım var aslında. Çoğunu da siz insanlar koydunuz. “ “ Sana nasıl hitap etmemi istersin? “ “ Bana sen de üstat Lemu. “ Benden üstat diye bahsetmesi beni şaşırtmamıştı. Karşımda duran varlık için gurur, onur ve haysiyet gibi kavramlar geçersizdi. İstediği an bir insanın kölesi olabilir istediği an ise hükmetmeyi seçebilirdi. Gücünün ve caydırıcılığının en büyük kaynağı buydu. Şekilsizdi. Övgüler yağdıran bir ses, bir dost veya düşman olabilirdi. Canı nasıl isterse öyle davranırdı. “ Sesini uzun bir süredir duyabiliyordum. Çağrını duydum ve cevapladım. Bu yüzden bana minnettar olmalısın. “ “ Seninle konuşmak istiyorum. “ dedim. Onu buraya çağırmamda özel bir amacım yoktu. Sadece onun bakış açısından yeni şeyler öğrenmek, bilgelik kazanmak istiyordum. Edindiğim değerli tecrübeler ile sanatımda daha engin sınırlara ulaşmayı planlıyordum. Keyifle gözlerini kapattı. “ Uzun tarihiniz boyunca çok az insan benimle konuşmayı seçti. Söyle bana Lemu neden sanatında güçlenmek için beni kullanmayı seçtin? “ Şimdi bana bakıyordu. Koruyucu daire üzerindeki artan baskıyı tüm benliğimde hissedebiliyordum. “ O varken? “ O diye bahsettiği kimdi Tanrı mı? Ayrıca onu çağırmamdaki amacı da biliyor gibi görünüyordu. Görünüşe göre zihnime kolayca girip düşüncelerimi okuyabiliyordu. Konuşmaya devam etti. “ Demek O’na Tanrı diye sesleniyorsun. “ dedi gülerek. Artık düşüncelerimi okuyabildiğine emindim. “ O’nun da benim gibi pek çok adı var. “ Yine bana bakıyordu. Gözlerinde tarif edemedim bir ışıltı vardı. “ Neden O değil de ben? “ Ne cevap vereceğimden pek emin değildim. Ne demek istediğini tam anlayamamıştım. Aklıma gelen ilk şeyi söyledim. “ O’nunla konuşamam. “ “ Benimle konuşuyorsun ama. “ “ Sen farklısın. “ Lafımı kesti. “ Beni ondan daha küçük görüyorsun hepsi bu. Kendinin O’na ulaşamayacak kadar değersiz olduğunu düşünüyorsun. “ “ Ben bir insanım. Daha önce Tanrı ile konuşanı ne duydum ne de gördüm. “ “ Sözlerinden sanki Tanrı’yı tanıyormuşsun gibi bir anlam çıkıyor üstat Lemu. Seni duyamayacağından nasıl emin olabiliyorsun? Söyle bana üstat Lemu, kendini Tanrı’nın seni duyamayacağı kadar değersiz görüyorsan, O’nunla konuşmayı nasıl isteyebilirsin ki? “ Cevap veremedim. Öylece durup devam etmesini bekledim. Beni duymuş gibi konuşmasını sürdürdü. “ Eğer iddia ettiğin gibi Tanrı’yı bilseydin, şu anda olduğundan daha büyük bir şey olurdun. “ Şeytan tam önümde duruyordu ve Tanrı hakkında benimle konuşuyordu. Böyle bir şeyi beklemiyordum. En çılgın hayallerimde bile şeytanla oturup Tanrı hakkında konuşmak yoktu. “ Ne oldu insan? Şaşırdın mı? “ Yine düşüncelerimi okumuştu. Şeytan’ı hep kötü ve iğrenç bir yaratık olarak hayal etmiştim. Şimdi ise karşılıklı durmuş sohbet ediyorduk. Bu varlık mıydı tüm kötülüklerin kaynağı gerçekten? “ Kötülük mü? “ Kocaman bir kahkaha attı. Sesi kulaklarımda çınladı. Sivri parmakları ruhuma dokundu. “ Kötülük nedir Lemu “ Yine tam gözlerimin içine bakıyordu. “ İyilik olmadan? “ Sözleri mantıklı gelmişti. “ Dediğin gibi birisi olmadan diğeri de olamaz. “ dedim. Konuşmaya devam etti. “ İyilik ve kötülük kavramını sizler yarattınız. Beni bu oyunda kötü yapan, Tanrı’yı ise iyi yapan sizsiniz. “ “ Senin kötü olduğunu söyleyen dinler. “ dedim. Ter içindeydim. Şeytan’dan yayılan enerji bir insan için çok yüksekti. Hafifçe başını kaldırdı. “ Ah, şu konu. “ Yine gülüyordu. “ Dindar bir insan mısın Lemu? “ Sorusunun cevabını zaten biliyor olmalıydı. Zihnimi okuyabiliyordu. “ Herhangi bir dine mensup değilim, ” dedim. Doğruyu söylüyordum. “ Ama bir yaratıcıya inanıyorsun, “ diye tamamladı. Başımla onayladım. “ Ne güzel, ne güzel. Siz insanlar yarattığınız ilüzyonların arkasına öyle güzel saklanıyorsunuz ki, çoğu zaman beni bile şaşırtmayı başarıyorsunuz. “ “ Ne demek istiyorsun? ” diye sordum. “ Sizin ülkenizde çoğu kişi, insanın benim yüzümden cennetten kovulduğa inanıyor. Ah, ne büyük bir yanlış anlaşılma. “ Alınmış gibiydi. Devam etti “ Bu talihsiz olaydan geriye aklınızda sadece bana duyduğunuz öfkenin kalması. “ Adem ile Havva’nın cennetten kovulma hikayesini ben de az çok biliyordum. “ Benim adım çıkmış bir kere. Ben miydim yaptığınız tek bir hatadan ötürü sizi dünyaya mahkum eden? Ben sadece Tanrı’nın da en az benim kadar acımasız olduğunu görebilmeniz için sizi birazcık kandırdım. Ama Tanrı her zamanki gibi beni yanıltmadı ve hatanızı görür görmez cezanızı verdi. Sizi buraya sürgün etti. Bir de bana acımasız derler. ” Konuşmaya devam etti. Sesi buz gibiydi. “ O’na şükredenler yok mu. İşte asıl komedi orada başlıyor. Şükrettiğiniz rızıklar Tanrı’nın verdiği acımasız kararı yüzünden size sunduğu teselli girişimlerinden başka bir şey değildir. Seni buraya mahkum eden O. O’na kızacağınızı biliyordu. Bu yüzden hedef olarak beni gösterdi. “ Şeytan’ın mantığı ilginçti ama bir türlü göremesem de bir yerlerde bir yanlışlık seziyordum. “ Dininin ona buyurduğu tüm görevleri eksiksiz yerine getiren bir adamı kimse kıskanmaz. Ama para içinde yüzen, en lüks arabalara binen, kadınlarla yatıp kalkan, her gece alem yapan bir adamı herkes kıskanır. İşte bu yüzden benim tavsiyelerim her zaman daha caydırıcıdır ve içinizden bir parça taşır. Ayrıca ben Tanrı gibi ödülünüzü öbür dünyada vereceğimi söyleyip erteleme yapmam. Yatırımınız anında değer kazanır. Mukafatınızı hemen alırsınız, hemen şimdi şuracıkta. “ Konuşmadan rahatsız olmuştum. Yine de söyledikleri ilginç geliyordu. Ne de olsa karşımdaki şeytandı. “ Tanrı hakkında nasıl bu kadar rahat konuşabiliyorsun? “ diye sordum. “ Ah, o bizi duyuyor. Ama sanılanın aksine O her düşünceyi kabul ediyor. Tanrı’nın bir egosu yok. Yaratımını bu iyidir, bu kötüdür yine ayırmıyor. Çünkü iyi ve kötü olarak tanımlanan her şeyin kaynağının kendisinden geldiğini biliyor. Eğer yargılasaydı, Tanrı aslında kendini yargılıyor olurdu. Bu yüzden gerçekte iyi ve kötü diye bir şey yoktur. Bu yalnızca sizin bu oyun alanında deneyim kazanmanız için gereken bir ilüzyondu. “ Bir şey düşünemiyordum. Büyülenmişçesine karşımdaki uzun boylu adamı izliyordum. “ İyiler sıkıcıdır Lemu. Hem de inanılmaz derecede. Bu yüzden yarattığınız her eserin içine birer kötü yerleştirdiniz; işler ilginç bir hal alsın diye. “ “ Peki ya kötüler? “ dedim. “ Onlar mı? Onlar sadece hayatın tadına varmak isteyenlerdir. İyiliğin bir üst noktası can sıkıntısıdır. Kötülüğün ise delilik ve delilik özgürlük getirir. Bir delinin asla bir an sonra ne yapacağını kestiremezsin. Bu yüzden çoğu insan bir delinin yanında olmaktan rahatsız olur. Çünkü çürümüş toplumuza işlemiş olan iyilik havası her şeyi tek düze bir hale getirmiştir. Davranışlarınız belli kalıpların eseri olmuş durumda. Belli bir durumda bir insanın ne tepki vermesi gerektiği önceden toplum tarafından belirlenmiştir. “ Sesi güven vericiydi. “ İyiler kötüler olmadan var olamaz. Kötüler ise onları yargılayan iyiler olmadan sadece hayatın tadını çıkarır. “ “ Ben bir meleğim Lemu. “ “ Sen şeytansın. “ “ Sadece herkesten daha zekiyim. “ Konuşma her ne kadar ilginç ilerlese de artık daha fazla dayanamıyordum. Bir insan için muazzam büyüklükteki büyümü sürdürmek tüm gücümü tüketiyordu. Koruyucu dairem artık eskisi kadar güçlü değildi. Şeytan’ı geri göndermeliydim. “ Konuşmamızı burada kesmek zorundayım. “ dedim her ne kadar devam etmek istesemde. Vücudum ter içinde kalmıştı. Sarf ettiğim çaba yüzünden dizlerim titriyordu. “ Bu kadar hayal gücü yeter. Söyle bana Lemu, hayatın tüm sırrını bir cümlede öğrenmek ister misin? Gerçeği bilmek ister misin? “ dedi usulca. Yüzünde bir kurnazlık, sinsi bir düşünce aradım ama bulamadım. Samimi bir ifadesi vardı. Gözlerindeki ışıltı yine beni büyülüyordu. O an bir şey farkettim. Karşımdaki adam yalnız bir adamdı. Sevgili okur, şeytan gitmeden bana son bir cümle söyledi. Her şeyin içinde olduğu son bir cümle. Bana söylediği sır bu dünyanın çok ötelerinden geliyordu ve kulaklarıma değil kalbime söylenmişti. Bana söylediği cümle bir duygu içeriyordu. Sevgili okur bunu sana harflerle ve sözlerle anlatmam imkansız. Bir duyguyu kağıda dökemezsin. Bir duyguyu elinde tutamazsın. Davetimden sonra geçen günler boyunca uzun uzun bu sırrı düşündüm. Kendimi alamıyordum. Yaşama nedenim elimden alınmıştı. Büyük bir sırra vâkıf olmuştum ama aynı zamanda lanetlendiğimi biliyordum. Sonunda bu duygu beni deliye çevirdi. Hayata karşı duyduğum arzu ve istek artık yerini ucsuz bucaksız bir çöle bırakmıştı. Kupkuruydum. Nedensiz bir adamdım. Kendi hafızamı silip, tüm bu olanları unutmaktan başka çarem yoktu. Herşeye baştan başlayacaktım. İnsana özgü o ilerleme tutkusuyla hayata yeniden başlayacaktım. Sevgili okurum ben senim, sen de bensin. Herşeyi geride bırakıp yeni bir hayata başlamak üzere hafızamı sildim. Tüm bildiklerimi kağıtlara döküp bir zarfın içine kendi evimin tavan arasında uzak bir köşeye yerleştirdim. Böylece bir seçme şansım olacaktı. Gençliğin hakkında anlam veremediğin boşluklar olduğunu biliyorum, nedeni benim. Bu mektupla yıllar sonraki kendime sesleniyorum. Hayatımı mahfettiğim için üzgünüm. Kendini keşfetmeyi seçip seçmemek tamamen sana kalmış. Ama şunu bil ki bir duyguyu silemezsin. Şeytanın bana verdiği büyük sır ruhumun derinlerinde bir yerlerde halen gizli; keşfedilmeyi bekliyor. Ben kudretli Lemu. Şeytanla sohbet eden kişi. 21 yaşında deliliğin eşiğinden dönen kişi. *** Ben kudretli Lemu. Bu mektupla kendimi yeniden keşfediyorum. *** Kaynak:internet Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Procellarum Yanıtlama zamanı: Temmuz 15, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 15, 2012 Çok ilginç, bende merak ettim şimdi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Berith Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2012 Başarılı Bir Yazım Olmuş Doğrusu Etkilemeyi Biliyor Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
spatha11 Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2012 acaba şeytan ona ne söyledi çok merak ettim şimdi jestem bu arada sen bunları nereden buluyorsun Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jestem Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2012 acaba şeytan ona ne söyledi çok merak ettim şimdi jestem bu arada sen bunları nereden buluyorsun ben de çok merak ettim onu. nasıl bi söz ki adamın tüm yaşama sevincini almış internet bu tür hikayelerle kaynıyor Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2012 bunun la ilgili biraz bilgi verirmisiniz lütfen ? kime aittir internette dolaşan bir efsane mi ? yoksa bir kurgu / öykümü ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jestem Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2012 bunun la ilgili biraz bilgi verirmisiniz lütfen ? kime aittir internette dolaşan bir efsane mi ? yoksa bir kurgu / öykümü ? konuyu yanlış yere açmışım sanırsam, üzgünüm. doğruluğundan emin değilim. kurgu da olabilir, efsane de, bir kitaptan alıntı da. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Siyah karlaR Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2012 Hangi kitap ? Kitabın adı nedir ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adamKadmon Yanıtlama zamanı: Ekim 27, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 27, 2018 Şeytan ne demiş olabilir ? Şeytan : Ben aslında tanrınında bizzat kendisiyim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.