Demon Hunter Oluşturma zamanı: Temmuz 19, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 19, 2012 Buhurizade Mustafa Itri (d. 1640, İstanbul - ö. 1712). Türk bestekarı. 17. yüzyıl büyük Türk bestekârı. Asıl adı Mustafa olup Itri mahlasıdır. Çiçekçilik ve meyvecilikle uğraştığı için bu mahlası almış olduğu söylenir. Ustaları arasında Hâfız Post, Nasrullah Vakıf Halhali, Kasımpaşalı Koca Osman Efendi, Derviş Ömer Efendi gibi, 17. yüzyıl bestecileri vardır. Çağının kaynakları mevlevi olduğunu göstermektedir. Mevlevi mukabelesinde okunan bir Segah ayin bestelemiş olduğundan bu rivayetlerde haklılık payı olabileceği düşünülmektedir. Hayatı müddetince birçok padişah ve devlet adamından himaye görmüş olup, bunlardan en önemlileri IV. Mehmet ve Gazi Giray Han'dır. Devlet adamlarına yakınlığı nedeniyle bir dönem esirciler kethüdalığı yapmış, sarayda da musıki dersleri vermiştir. Eserleri Itri'nin Neva Kâr'ı Klâsik Türk Musikisi repertuarının en yetkin eseri olarak kabul edilmektedir.Makamsal geçkiler, ezgilerin zengin ve orijinalliği bu eseri bir baş yapıt haline getirmiştir. Kâr'ın sözleri ünlü İranlı şair Hafız-ı Şîrâzî'ye aittir.Yine Segâh Yürük Semaisi olan "Tûti-i mûcize-gûyem ne desem lâf değil" çok bilinen ve seslendirilen bir eserdir. Eserin güftesi Nefî'nindir. Itri'nin küçük formda (şarkı, türkü, köçekçe vs.) hiçbir eseri günümüze kadar gelememiştir. Eserlerin tümü büyük formlardadır. Dini musikinin de çok önemli eserleri yine Itri'ye aittir. Bunlar arasında Segah Bayram Tekbiri, Segah Salat-ı Ümmiye, Cuma Salatı, Dilkeş-haveran Gece Salası, Rast Mevlevi Naatı bütün İslam Dünyasında meşhurdur. Din dışı eserleri Itri'nin elde kalan din dışı eserlerinden yalnız 4'ü saz eseridir.(3 peşrev,1 saz semaisi),öbürleri hep sözlüdür,yani güfteleri vardır.Bunlardan Nefi'nin "Tut-i mucizeguyem ne desem laf değil" diye başlayan güftesi üzerine yaptığı segah yürük semai beste ile Şirazlı Hafız'ın Gülbün-i ıyş midemed saki güülizar kü?(Eğlence bahçesi yeşermekte,gül yanaklı saki nerede?) adlı güftesi üzerine neva makamında Kár'ı çok tanınmıştır. Itrî ayrıca 1640 yılında imparatorluğun Esirciler Kethüdalığını yapmış ve Mustafabey adını verdiği birArmut cinsini yetiştirmiştir. Fakat bugüne kadar hayatı veya geçimini ne şekilde sağladığına dair herhangi bir belge ve kayıta dair detaylı araştırma yapılmamıştır. Mezarı Edirnekapı Şehitliği'nde bulunmaktadır. 2012 Itrî yılı UNESCO, 25 Ekim - 10 Kasım 2011 tarihlerinde gerçekleşen 36. genel konferansında[2] 2012 yılını şair Nâbi ve bestekar Itrî anma yılı ilan edilmiş ve bu kapsamda Ankara'da 2 Mart 2012 tarihinde UNESCO Türkiye Millî Komisyonu ve Yunus Emre Enstitüsü tarafından anma yılı açılış etkinliği düzenlenmiştir. wikipedia ve derleme kaynakhttp://youtu.be/AvXrN1dA9Rw http://youtu.be/JmV_DEBIVvA [video=youtube_share;ZsuO-iI74tY]http://youtu.be/ZsuO-iI74tY http://youtu.be/WTgBm7vCs6w --------- Bir şâir olarak Itrî Büyük Itrî’ye eskiler der: Bizim öz musikimizin pîri, O kadar halkı sevkedip yer yer O şafak vaktinin cihângîri http://umutrehberi.files.wordpress.com/2010/07/itri.jpg?w=500 Bir “Segâh Tekbîr” ile uyanıp “Segâh Salât-ı Ümmiye” ile ürperenler aşkına!… ‘Mâye Cum‘a Salâtı’ ile ‘Dil-keş Hâverân’ olup ‘Gece Salâsı’yla hâmûş olanlar aşkına!… Ve dahi Zât-ı Zülcelâl aşkına! O nûr-ı Nebî aşkına âyîne-i pâkteki temiz çehreler aşkına!…Türk Musikisinin dahi bestekarı Buhurîzâde Mustafa Itrî Efendi Mevlevî terbiyesiyle yetişmiş olan bu büyük insan, aynı zamanda neyzen, hanende, hattat ve şairdir. Itrî’nin binlerce bestesi gibi Divanı da kayıptır. Günümüze az sayıda beste ve şiiri intikal edebilmiştir. İşte bunlardan biri olan ve yine Itrî tarafından Ağır Dûyek usûlünde Nühüf makamında bir tevşih olarak bestelenen aşağıdaki gazel, Itrî’nin hem şâirlik kudretini hem de eserindeki mânâ zenginliğinin peygamber sevgisiyle nasıl iç içe olduğunu gösteren güzel bir misal teşkil etmektedir: Sâyesi düşmez yere bir böyle nahl-i Tûr’sun Mihr-i âlem-gîrsin başdan ayağa nûrsun Târik-i gülzâr-ı âlem mâlik-i mülk-i adem Münkirîne mahz-ı mâtem mü’minîne sûrsun Sensin ol şâh kim Süleymanlar kapında mûrdur On sekiz bin âleme hükmetmeğe me’mûrsun El benim dâmen senin ey rahmeten li’l-âlemin Şöhretim isyan benim sen afv ile meşhûrsun Padişah-ı evvelîn ü kıblegâh-ı âhirîn Evvel ü âhir imâmu’l-enbiya mezkursun Ya Resûlallah umarım diyesin rûz-ı cezâ Gerçi cürmüm çoktur ammâ, “Itrî’ya mağfûrsun! “ --------- Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.