hayiS Oluşturma zamanı: Temmuz 20, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 20, 2012 26 mart 1859 günü Fransız doktor ve amatör astronom Lescarbault Güneşe Merkürden daha yakın bir gezegen gözlemlediğini açıkladı. Ona Roma Ateş Tanrısı Vulkan’ın ismini verdi. Gezegenini hareketlerini hesap etti ve bilgiler çağının ünlü astronomu Urbain Le Verrier’e gönderdi. Le Verrier zaten Merkür’ün rotası dışına sapmalarını daha önceden fark etmişti. Vulkan’ ın çekim gücünün buna sebebiyet verdiği fikri ona çok çekici geldi. Le Verrier raporları kontrol etti. Güneşin arkasına yakın siyah küçük bir diski gözlemlemiş diğer astronomların raporları ile karşılaştırdı. Bu bir Güneş lekesi olamazdı, çünkü lekeler daha yavaş hareket etmektedir. Le Verrier böylece doktoru ziyaret etmeye karar verdi. Le Verrier Lescarbault’ un kullandığı teleskopu incelediğinde onun çok kalitesiz, cisimleri olduğundan farklı gösterdiğini gördü. Ancak yine de Onun Güneş sisteminde yeni bir gezegen keşfettiğine inanıyordu. Le Verrier ikinci kalite ekipman ile yaptığı hesaplamalar neticesinde Vulkan Gezegeninin Güneşten 21 milyon kilometre uzaklıkta olduğunu ve güneş etrafındaki yörünge dönüşünü yirmi günde tamamladığını tespit etti. Bir çok astronom gezegeni bulamayınca onunu olmadığına inanıldı. Le Verrier 1860 mart veya nisan aylarında gezegenin güneşin önünden geçerken görülebileceğini söyledi. Ünlü astronom geçişin geceleyin yani güneş görülmez olduğunda gerçekleşeceğini de ilave etti; ancak Dünyanın diğer tarafı gündüz olacaktı ve güneş gözlenebilecekti. 1862 Martında Lummins isimli amatör bir astronom Volkanı gördüğünü açıkladı. Diğerleri ise bunun küçük bir kuyruklu yıldız olduğunu iddia ettiler. Büyük bir komete nazaran küçük bir kuyruklu yıldız zayıf bir gezegen gibi görünebilir. Le Verrier , gezegenin çoğunlukla güneş ışınları içinde kalması sebebiyle görülmediğini söyleyerek tartışmalara bitirdi. Vulkan’ın gözlenmesi için en uygun zamanın güneş tutulması anı olduğunu söyledi. Gökyüzü karardığında güneşe yakın gezegenler daha rahat gözlemlenebilmektedir. En yakın tutulma 22 Mart 1877 yılında olacaktır. Böylece bir çok astronom belirtilen günde gözlerini güneşe odakladıysa da hiçbiri saklanmayı bu kadar seven gezegeni göremedi. Böylece Le Verrier’i savunanlar yeni bir açıklama getirdiler: Vulkan Güneşin ardına saklanmış olmalıydı. Bir yıl sonra Wyoming ve Colorado’dan iki Amerikalı astronom 29 Temmuzda Vulkan’ı bir güneş tutulmasında gözlemlediklerini duyurdular. Kırmızı renkte ve küçük bir gezegen boyutlarında olduğunu açıkladılar. Bu durum Vulkan’ın olduğunu savunanların beklediği haberdi. Fakat karşı çıkanlar, eğer Vulkan gerçekten varsa ve Merkür’ün yörüngesini saptırıyorsa ondan daha büyük olması gerektiğini ve belki de Venüs’ten bile büyük olacağı gerçeğine dikkat çektiler. Bu büyüklükte ve güneşe bu kadar yakın bir gezegen gökyüzündeki en parlak gezegen olmalıydı. Dahası 1891 yılında Vulkan’ı keşfeden Doktor Lescarbault, Leo Takımyıldızında yeni bir yıldız bulduğunu açılamışsa da, daha sonra bunun bir yıldız değil Satürn’ün bizzat kendisi olduğu açığa çıkmamıştı. Konu Einstein’ın meşhur yerçekimi teorisi açıklanana kadar tartışılmaya devam etti. “İzafiyet Teorisi” olarak bilinen teori ile güneşe Merkür’den daha yakın bir gezegenin olamayacağı kanıtlanmıştır. Alıntı... .... Herhangi Bir keşif kabul gördüğümüz veya teoremleri yıkıcak düzeyde...İlginç bir konu olduğu kanısındayım. Başka bilgilere ulaşırsam mutlaka paylaşacağım... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
serpentine Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2012 Çok güzel bir yazı, izafiyet teorisine göre Güneş'e Merkür'den daha yakın bir gezegen olamayacağı da oldukça ilginç, sebebini bilen varsa açıklayabilir mi? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
bjk Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2012 merkürün izafiyet teorisiyle ilgisini bilmiyorum ama gözlem sonuçlarına göre newtonun kütle çekim yasasıyla açıklanamadığını ve genel görelelikle açıklandığını biliyorum hareketlerinin Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fairytale Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2012 newtonun yerçekimine göre ivme sabittir ve cismin düşme hızı hesaplanabilir ancak bu evrensel çekim yasası bazı olayları açıklamakta yetersiz çünkü farklı büyüklükteki cisimler farklı çekim kuvvetine sahip olmalıdır. bunun yanında merkürün güneşin etrafında izlediği yörünge sabit kalmıyor, bu olay diğer gezegenlerde de görülüyor fakat merkürde ki olay genel çekim yasalarıyla açıklanamıyor. bunun üzerine einstein izafiyet teorisini geliştiriyor diyor ki aslında çekim diye bir şey yok.( örneğin sistemimizde ki yeni gezegenler zamanında, bilinen gezegenlerin görüngelerinde ki değişiklikten bulunmuşlar, bilinmeyen bazı gezegenlerin bunların yörüngelerini çekimleriyle değiştirdiği görülmüş.) her gezegen kütlesine bağlı olarak uzay zamanı büküyor ve çevresinde ki daha küçük olanlar bu bükülmeden dolayı onların çevrelerinde dönüyor. bunun için bir örnekte vermişler. demişler ki; düz görünen bir zemin düşünün, burada ki misketler düz ilerleyeceğine yan ilerliyorlar, bunun nedeni bir şeyin onları çekmesi değil zeminde ki bir eğimdir, misketler eğimi izliyorlar. işte sanırım merküründe yörüngesinde ki değişiklik bununla açıklanabiliyor, güneşe daha yakın başka gezegen olamaz çünkü olsa güneşe çok fazla yaklaşacağından ona çarpması kaçınılamaz deniyor. ama yine de tam emin değilim tabi. fizikten anlayan biri açıklasın lütfen. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ptahba Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2012 Çok harika anlattınız, herkesin anlayabileceği kadar güzel olmuş. Temelde biliminsanları merkürün sabit bir yörüngede dönmediğini evreleri olduğunu gözlemlediklerinde çok şaşırıyorlar çünkü bu Newton'un çekim yasasını boşa çıkartan bir durum. Bunun üzerine hayalet bir gezegenden söz edilmeye başlanıyor, gezegen olmalı ve kaotik bir yörüngesi olmalıydı ki merkürün evreleri açıklanabilsin. Ancak Einstein'a kadar bu fenomen açıklanamıyor, hayalet gezegeni bulduğunu idda edenler oluyor vs. Einstein diyor ki zaman, mekan, hareket biribirinden bağımsız değildir bunların hepsi birbirine bağlı izafi hareket ederler ancak bağımsız hareketleri olamaz. Dolayısıyla gözlemleyenin konumuna göre izafi hareketleri vardır. Dolayısıyla ortaya ünlü E=mc2 formülü çıkar yani enerji=kütle*ışık hızının karesi. Bu theorem bugün bildiğimiz kuantum mekaniği veya kuantum evrenin de başlangıcı demektir. Bu teoreme göre ışık hızından düşük hızlarda Newton çekim mekaniği doğru sonuçlar verir. Bu da doğrudur zira hala biliminsanları yörünge hesaplamalarında newton mekaniğini kullanırlar. Peki merkürü özel kılan nedir? Güneşin çok yakınında olması, güneş oldukça ağır bir kütleye sahip olduğundan uzay zamanı çok daha kaotik büker dolayısı ile ona en yakın gezegen olan merkürün yörünge hareketi tek bir hesaplanabilir rota (trajectory tam karşılığı rota mı bilemedim) değil değişken olmasına yani evreli olmasına sebep olur. Sanki virajlı bir yolda ilerleyen araba gibi. Yine bu kütle yüzünden güneşe daha yakın bir gezegen olamaz zira merkürden sonraki herhangi bir gezegen kendi dönüşünün bir noktasına güneşe çok yaklaşıp buharlaşacak veya güneşe çarpacaktır. Bunu şu şekilde düşünün bir kağıt alın dört kenarından havada asın (yere paralel) sadece kenarlardan tutuyor olsun. Oraya bir gaflik koyun (gaflik en büyük misket hehe yaşlandık vallahi şimdi misket oynayan yoktur) gaflik büyük ve ağır olduğundan kağıdı aşağı doğru bükecek etrafında cisimleri kendine çekecek bir çukur oluşturacaktır. Şimdi gaflik oradayken bir misket koyduğunuzda gafliğe çarpana kadar dönecektir ve bir noktada gafliğe çarpacaktır. Evrende böyle bir kağıt (uzay zaman kumaşı)ve üstünde dev misketler var Bu misketler o kadar yoğun ve ağır ki sadece kağıdı bükmüyor zamanı da beraberinde büküyor. Bu denkleme küçük misketleri koyduğunuzda her misket kendi kütlesince kağıdı büküyor ve bu sayede güneşin etrafında dönebildikleri ama kendi ağırlıkları sebebi ile yarattıkları bükülme ile çarpmadıkları bir düzene yerleşiyorlar. İşte merhaba size kaos teorisi Yani kaostan doğan düzen. Bundan sonrası ise galileo ve lorentz dönüşümleri ve bunlardan doğan bugün kuantum evren teorisinin kalbini oluşturan ve boyutları açıklayan Minkovski uzay zamanı gelir ki evlerden ırak yani o derece Kimseyi de bayıltmak istemiyorum. Sonuçta Sayın fairytale olabilecek en sade şekli ile anlatmış süperde olmuş. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
aliipek Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2012 kayıp gezegen mardukdan sonra bunda dikkatimi çekti güzel konu cevaplarda güzel bilgi için teşekkürler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
hayiS Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2012 Rica ederim. Özellikle yorum yapan arkadaşlara çok teşekkürler.Çok bilgilendirici olmuş.Ellerinize sağlık. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalfikir Yanıtlama zamanı: Temmuz 3, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 3, 2015 Adı geçen bu gezegeni kara deliklerle bağdaştıranlar da olmuş, de bunların çoğu youtube komplocuları... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tugse Yanıtlama zamanı: Temmuz 4, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 4, 2015 vulkanı başakla bağdaştırıyorlardı fakat tam olarak resmiyet kazanmadı bu. son durum ne bu konuda bilmiyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.