nickmickyok Oluşturma zamanı: Haziran 3, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Haziran 3, 2007 İda'da Çiğdem Zamanı _______Titreme _______Aşk bu _______Eteklerine dokunan eller de bilir ne demek har _______Hele _______Tanrıların evinde çığlık çığlığaysa bahar Tenime kayan sevda Afrodit ten kalma... Altın yeleli tunç ayaklı atlar çekiyor hala Savaş arabalarını Zeus, elleri koynunda çaresiz bakıyor Truva’ya Babil’de Ares tuzaklarını kurarken,yanık tenli Irak’lı çocuklara Aklı hilebazlıkta.. Susma İda Anlat savaşın iğrençliğini yanmamış çocuklara Akhalılardan kalma bu kan, bu rezil vaveyla Anlat ki kazıklara oturtulmasın bebekler Modern Truvaların surlarında Tanrılarını unutanları tanrı da unutur Ve kökleri çürür bin yıllık çınarların da Tecavüze uğrayan çocukların haykırışlarında ________Ey! ________içimdeki oktan yay çıkaran ________Ölülerini gömmeyi unutan gurur ________Bu yangın ________Ergenekon’dan çıkanları da vurur! Tuzdur avuçlarımdaki çiğdemlerin terinden kalan koku Ki bu korku Bir fahişenin eteklerinde oturan antik Nebukatnezar Gel ki Gel ki Bu topraklar alışkındır tanrılarını unutanları kusmaya sana da bulunur bir mezar... Dağlarda Çiğdem zamanı Aç kalan ruhlar beslensin diye su ve kanat seslerinde Bakire bedenler dolaşır İda’nın yüreğinden fışkıran binlerce çeşmesinde Ve kekikler biter İter yorgun parmaklarıyla bir ölü hüznü Kesilen bir ağaç gibidir yüzü Göğsünde uyudum derin nefesler çekerek aşktan Akhilleus’u tanrılıktan çıkaran Skamandros'un tuza doymayan sularından Eğildim içmeye ruhumu verdim Bin pınarlı İda'dan... Emine Duymaz Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
hexagram Yanıtlama zamanı: Haziran 3, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 3, 2007 güzel şiir,sağol... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nickmickyok Yanıtlama zamanı: Ağustos 26, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 26, 2007 güzel şiir,sağol... sen sağol:)..... -------------------------- ...Eylül'üstü' Ayrılığı _______________İtiraf ediyorum _______________Hala mucizelere inanıyorum Yürüdüm… Bakmadım geriye, sadece yürüdüm kara gözlerin çakılı kaldı göğsümün sol çeperinde.Oysa ne çok istedim bağırasın adımı, bakasın gözlerime ben koşarken delicesine hesaplaşmaya kendimle.Diyesin ki sevdim …sevdim…sevdim… … Olmadı yar.Yakışmadı aşk bize.Mevsimini tamam etmiş ortancalar misali döküldük toprağa. Sokaklar geçti üstümüzden çıplak ayaklarıyla.Şarkılar söylediler doludizgin, güze inat …Ve yağmura tutundular.Saçlarına indiler gecenin.Taşıdılar tozlarımızı gizli bahçelerine.Döl olduk sevdalara.İflah olmaz gayrı AŞK… Üşüdüm, geceye inat yıldızları düşürdüm avuçlarına. Dellendi yediveren güllerim..Ay paramparça… Denizdim oysa, bitmezdi suyum. Ki suyu kavuşturandı bedenim. Ve rüzgarım dağları okşardı senden önce.Kekikler yağardı gümüşten bedenime.Defneler selam dururdu saçlarıma.Ayazdan hüzne savrulan maviler tutunurdu bakışlarıma. Titredim…Tenine değdi tenim,yandı gözlerim..Önce ellerini sevdim ellerimde,sonra yutkunuşların ve esrik sevişmelerin inledi bedenimde.Kokun sindi cümlelerime.Yaseminler ses verdi derinlerimde.Tattım sevgili.Seni,terini,kendimi. Yüzüm yok…Artık bir yüzüm yok tutkuya dönük. Ceplerim boş.Korktum gittim.Korktun çekildin…Sevgisiz cümlelerin vurdu bizi.Uçuruma atılmış taşlar gibiydi gözlerin.Yaktım kendimi.Unutsam seni. Mümkün mü? Bu delice … Başlamalı sana bittiğin yerden.Yeniden soluklanmalı aşk…yeşermeli çiçekler.Fesleğenler senin için büyüyor bedenimde.Tenim fesleğen kokuyor yine.Hadi sevgili…Yeniden besle beni. Susadım…Yeşert çiçeklerimi. Ha gayret sevgili yeniden ör bütün cümlelerimi.Yeniden bul beni, bir köşede tutunurken seni bulduğum gibi.Hikayemiz olsun bu kez bitmeyen uzun …Nafile! Yanıyorum, seni hatırladıkça titriyor bedenim.Tenimde tuz utanıyor yokluğunda.Söndürme beni.Reva mı bu? Yüreğimde resmin ayan beyanken.Ve omuzlarımda titrek bir sevda gülüşü.Sevdin beni.İstedin yüreğimi.Serdim ayaklarına,basıp geçtin. Serserim…dokunuşların yanacak başka bedenlerde ve sen kokacak kadınlar.Ölüm türküleri söylenecek çorak dağlarda.Yangına verilmiş yüzler göreceksin her yüzünü çevirdiğinde.Ve yosmalar geçecek ağır aksak üzerinden.Toplayıp eşyalarını gideceksin şehrimden,doğduğun köye.Dönemeyeceksin kendine.Savaştığın bedenine.Küs çiçekleri açacak dağlarında.. Kardelenleri beklerken sen. Karı bitecek dağlarının.Aşırıp gözlerini fırtınadan ruhuma; Sessiz sedasız bekleyeceksin.Bekleyeceksin.sevdim diyeceksin.Kuşlar diyecek bana. Vazgeçtim…Kırlangıçlar inmesin göç mevsiminde.Ve sana baktığım yerler aşina şiirlere vursun kendini. Ey sevgili, ne diyor incir ağaçları; Gitmek, Gözlerinde gitmek sürgüne. Yatmak, Gözlerinde yatmak zindanı. Gözlerin hani? (Ahmed arif) Ben ki iflah olmaz aşkların sürgün kadını.Unuttum adını.Bu, doğurgan kadınların dizlerini dövdüğü Eylül'üstü' ayrılığı. Emine Duymaz :( aklıma gelmişken bu başlığa ekleyeyim dedim:confused:.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.