nevermore Oluşturma zamanı: Ağustos 27, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Ağustos 27, 2012 Spiritüel bilgilerin bize vermiş olduğu kanaate göre dinler bir tek yerden kaynaklanmaktadır. Dinler, spiritüel bir plan tarafından tesis edilmiştir. Bu plan kısaca RiM dediğimiz RUHSAL iDARE MEKANiZMASIDIR. Ruhsal idare Mekanizması, dünyamıza bağlı tekamül sistemlerine hükmeden bizlerin başlangıçtan sona kadar her türlü tekamül yükünü üzerine alarak, bizleri qeliştiren ve mütekamil kılmak için her türlü kozmik imkanı seferber eden, bizim tasavvur edemiyeceğimiz kadar geniş kapsamlı büyük imkanlara sahip ve bu imkanları sırf insanların çıkarları ve yararları için kullanan yüksek bir ruhi plandır. Ruhsal idare Mekanizmasının vermiş olduğu bilgilerin tümü dinleri teşkil eder. Bu bilgiler çeşitli açılardan, çeşitli zamanlarda, çeşitli ihtiyaçlara göre değişik şekillerde verilmiştir. Bize göre Dinler bir tek kaynağa sahiptir bu kaynak ta Ruhsal idare Mekanizmasıdır, Doğal olarak her din, kutsal kitabında kaynağının Tanrı olduğu fikrini belirtir. Dinlerin vermiş olduğu Tanrı kavramı ile bizim bu anlattıklarımız arasında aslında hiç bir çelişki yoktur. Çünkü yaratılmış, var edilmiş olan her şey bir müteaI gücün etkisiyle, bilgisiyle ve kudreti ile tesekküI eder. Bu güce ne isim verdiğimiz aslında çok önemli değildir. Çünkü bu güç, biz kabul etsek de' etmesek de vardır. Bütün kainatları yaradan KADiR-İ MUTLAK OLAN ALLAH’TIR. Kainat çok muntazam ve mükemmel bir şekilde birbirine bağlı olan sistemlerden mütesekkildir. Bu sistemler içerisinde tekamül seviyesi bakımından ortanın çok daha altında bulunan bizim gibi seviyeler için Ruhsal İdare Mekanizması RAB'tir. Rab demek, Tanrı yani Yaradan demek değildir.' Rab bizi gözeten, bize rehberlik eden, bize bilgi veren, bizi terbiye eden, ve bize çok yakın bir sistem demektir. Kainatımızda, bizim tasavvur edemeyeceğimiz kadar fazla sayıda bu tip RUHSAL sistemler vardır. Bu RUHSAL sistemlerin hepsi Yaradanın amelesi, memurudur. Tanrı’dan türemiş, onun yakını, onun parçası, sağ kolu, değil sadece ve sadece işçisidir. Bizler de işçisiyiz. Yaratıcılık yalnız ve yalnız Kadr-i Mutlak ALLAH'a özgüdür. Onun yaratıkları ise onun koyduğu sistemlere uyarak tekamül etmek, yükselmek zorunda olan varlıklarız. Tanrıya İnanıpta tek bir Allah’ın kuluna hayırda bulunmamış bir insan olacağınıza, hiç Tanrı’ya inanmayıp çok insana hayırda bulunan biri olun daha iyidir. Çünki kul ile Tanrı arasındaki mesele bizi ilgilendirmez. İslam da, Allah kendine ait olanı bağışlar ama kullarına ait olanı bağışlamaz, diye. bilinir. Tanrı indinde sizin telafi edilecek bir durumunuz olabilir. İnanmamanızın bir sebebi belki o andaki bir ihtiyacınızdan bir bilgi eksikliğinizdendir ama yaptığınız hareket daha üstün bir harekettir. Davranışlarınız hep iyiye dönüktür. Öbürü ise Tanrı’ya herşeyden evvel inanıyor ve koşuyor ama elinden bir tek doğru iş çıkmamış. Bu nasıl bir inançtır sorarım size? Tanrıya inanmanın en büyük müeyyidesi şudur: Siz, sizden çok daha yüksek bir iradenin ve gücün varlığını kabul ediyorsunuz, baş eğiyor ve hareketlerinizi ona göre tanzim ediyorsunuz. Sizin üstünüzde, sizin iradenizden, sizin gücünüzden daha üstün bir kuvvet var buna inanıyorsunuz ve hareketlerinizi ona göre dürüstçe, vicdanlı, sevgiye bağlı, ahlaklı bir şekilde, insanca bir biçimde yürütmek için kendinizi devamlı kontrol altında tutuyorsunuz; eğer bunlar yapılmıyorsa inancınız bir fantaziden, bir kendini tatminden ibarettir. Bu demek değildir ki Tanrı’ya inanılmasa da olur, yeter ki hareketler, iyi düzgün; ahlaklı olsun. İnsan ben Tanrı’ya bütün samimiyetimle inanıyorum ama elimden de bir türlü hayırlı işler gelmiyor dememelidir. Bu bir nevi egoistçe kendini sigorta etmektir ve bencilliktir. Aksiyona geçmemiz gereklidir. Kuru kuruya inanmak olmaz. Hiç inanmayıp düzgün bir aksiyonda kalmak bu nedenle daha makbuldur. Düzgün aksiyonda bulunan bu insanlar Tanrı kavramını nasıl olsa öğreneceklerdir ama düzgün hareketi kendi egonuzu, kendi düşüncenizi kozmik bir tarzda çalıştırmayı öğrenmek çok daha zordur. Tanrı adına pek çok kötülük yapanlar vardır. Vururlar, öldürürler, kırarlar ama onlara sorarsanız bunlar Tanrı adına yapılmaktadır. Bu tamamen saçma ve yanlış bir inanış tarzıdır. Tanrıya böylesine saçma sapan bir yakınlık asla kurulamaz. Kutsal kitaplarda bu konuya pek çok örnek bulunmaktadır. Bir örnek verelim; Hz. Musa Tanrı’ya bana kendini göster, neredesin diyor. Ona cevap olarak «sen beni göremezsin benim tesirime dayanamazsın ama tesirimin bir kısmını karşıdaki dağa yansıtacağım bak bakalım ne olacak deniyor ve dağ alev alıyor.» Bu örneğin anlamı şudur; hiç bir mahluk, hiç bir yaratık Tanrı’siyle bir yakınlık, bir birleşme teşkil edemez. İnsan ancak inanabilir, içinde duyar, hisseder. Duygularımızla ne kadar, neyi kavrayabilmişsek onu hissederiz. Tahayyülümüz, imajımız yeterli olamaz, yani gözümüzün önüne bir şey getiremeyiz, sadece duyarız. Doğuda ve Batıda Mistikler bunu anlamışlardır, Tanrısal ve vecd içinden çıktıktan sonra hiç bir şey söyliyemezler. Böylesine koyu bir duyguyu cümlelere, kelimelere sığdıramazlar. Biz Tanrıya inansak da, inanmasak da bilinmesi gereken en önemli husus şudur. Evrenin bir Yaratıcısı Vardır Tanrı fikri müteal bir fikirdir. Bir bilgi olarak insanların zihnine giremez o yüce bir duygudur ancak hissedilir., Ruhsal İdare Mekanizması Allah’ın izni ile, onun koyduğu ilah'i yasalar içerisinde dünyanın Rabb’idir. Dünya’yı görüp gözetir, bize yol gösterir ve bizlerin tekamül etmesini sağlamaya çalışır. Mevcut bütün dinler RiM tarafından bu TANRISAL Plan aracılığı ile bize verilmiştir. Konferans Özeti Ergün ARIKDAL 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ptahba Yanıtlama zamanı: Ağustos 27, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 27, 2012 Dİnler konusunda hep şunu anlayamamışımdır ki benim gibi birçok kişide anlayamıyor, Neden 3 semavi din neden tek ve kesin 1 tane değil de savaşlara, kana, gözyaşına sebep olmuş ve hala da olmaya devam eden 3 din??? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
rudi Yanıtlama zamanı: Ağustos 27, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 27, 2012 arkadaşım 3 din diye birşey yok tek din var inen son kitap zaten öteki bütün dinleri fesh ediyor ve bundan sonra tek din vardır diyor.Ama insanların bir kısmı bunu kabul ederken ötekileri cıkarları dogrultusunda hareket etmeyi tercih ediyorlar.Gerçek incilin neden hiç bulunamadıgı zaten buna en büyük işarettir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ptahba Yanıtlama zamanı: Ağustos 27, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 27, 2012 Afedersin ama neden fes ediyor bir kerede tek bir din indirmek mümkün olmamış mı windows mu bu birader win 95-win 98-win xp diye gidiyor olsun? Sorum kısa ve net neden son dinden önce 2 tane gelmiştir? Kur-an Yahudilik ve Hristyanlığı kabul etmez mi? demek ki bunlarda Allah tarafından indirildi, neden ilk 2 denendi olmadı 3. demi tutturdu? Bana son din diğerlerini fes ediyor demeyin rica ederim, herşeye muktedir Allah neden tek bir din indirmemişte 3 tane indirip insanlığı savaşa sürüklemiş? Kolay mı öyle bugün sen İslamiyete inanıyorsun ama oldu ya bir peygamber geldi benimki son din diye diğerleri etkisiz diye ne yapacaksın? İslamiyete inanmaya devam edeceksin basit! Nasıl olurda İslamiyet geldiğinde bölgesel gelmiş bir dinin tüm bilinen dünyaya yayılmış diğer din mensuplarını etkileyebileceği düşünülmüş ki? Haberleri bile olmamıştır? Kusura bakmayın ama mantığıma uymayan hiçbirşeyi kabul etmem ben. Arap yarımadasında Hz. Muhammed varken İspanya da hristyanlar vardı, eee nasıl haberleri olacak yeni ve en doğru(!) dinden? İnternet forum falan mı vardı o zaman yoksa televizyon mu? Sizin inancınıza saygım sonsuz ama ben körü körüne inanamam devamlı soru soran bir beynim var benim. Yukarıdaki soruların cevabıda yok maalesef. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Wall Yanıtlama zamanı: Ağustos 27, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 27, 2012 mevlana bilrliği yüce vakfının yazılarına benziyor allah sizi beta kanalında bekliyor falan böyle bile olsa çok değiştirilmiş ve bazı insanlar tarafından kendilerince topluma yararlı hale getirilmiştir. Bu bi his de olsa ilahiyatçıları yada kısaca dinlerinde ustalaşmışları her zaman cahil ve batağın içinde hissederim nedense. eger önemli olan öz se neden özü sunmamışlar ve neden kaynakları bu kadar yeterliyse değişmelerine baştan izin vermemişler benim için bir muamma. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Supergazi Yanıtlama zamanı: Ağustos 28, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 28, 2012 Sayin nevermore, eline saglik dostum. Sayin ptahba; Ayni konu cok sevdigim bir abimle gecti, buna yaptigi yorum "bir bebege 30 yas ustu kiyafet alinirmi?" Bende yorum yapmak isterim bu konuya, size uygun, size ozgu olan dine, inanisa sarilin onlar merdiven bir yere kadar. Onlar rehber, sarilin ama takili kalmayin. Sonuna kadar gidemeyecekseniz deselemeyin din mevzularini( bir son yok ) gercek arayan iseniz gerekli mesafeyi rehber ile aldiktan sonra "edinilen bilgilerin yerine yenilerini" koyarak kendi icinize yol almaya baslarsiniz. Bakis degisir artik. İste bu nokta asil baslangic.... Cevap disarda degil iceride. Arastirma sart, dusunme sart, konusmadan ziyade susma sart. ahanda sustum. Hakikate ulasmamiz dilegi ile. Saygilar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ptahba Yanıtlama zamanı: Ağustos 28, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 28, 2012 Sayın Süpergazi; Bir bebeğe 30 yaş kıyafeti alınmaz doğru doğru da o bebek te 30 yaşına kadar çıplak gezmez? Ya da 10 yaşında kıyafet alınıp daha da alınmamazlık edilmez. Kısacası dinler aynı topluluğa inmiş olaydı diyebilirdim ki adamlara Hz. Musa geldi tek yaradan kavramını aşıladı kurallar oturttu, arkasından Hz. İsa geldi (yine aynı adamlara yalnız) zaten yahudi olanlara Allahın şefkatli ve bağışlayan yüzünğ gösterdi herkes haydiii hoppa Hristyan oldu biraz daha olgunlaştı derken Hz. Muhammed geldi ve en evrensel en olgun olanı getirdi... Hep aynı topluma inseydi olurdu da konu bu da değil, farklı toplumlara ve farklı coğrafyalara inmiş. Ama haklısınız daha dinlerin geçmişteki sözde dinsiz putperest inanışlarla ortak yönlerini göremeyenlerin (veya görmek istemeyenlerin) bunu merak etmesi de anlamlandırması da çok mümkün değil. Aslında din dediğin körü körüne inanç ister, belirli bir noktaya kadar araştırabilirsin dinlerde nihayetinde gelip Allah öyle istedi noktasında tıkanırsın bu yüzden kör inanç ister işte. Ama benim gibi münafıklarda merak eder durur arkadaş çok mu zormuş tek din göndermek diye, kusura bakmayın ama biride çıkıp 30 yaş örneği verirse aynı beynim yukarıda yazdığım soruyu yapıştırıverir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Ağustos 28, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 28, 2012 Konuya göstermiş oldugunuz ilgi için teşekkürler . Ancak unutmayalım gnoxis herhangi bir dini inancı yermez yada yüceltmez . Konuda ki bazı bölümler biraz taraflı olsada değişik bir bakış açısı oldugu için paylaşmak istedim .. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Takesikitano Yanıtlama zamanı: Ağustos 28, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 28, 2012 (düzenlendi) Dİnler konusunda hep şunu anlayamamışımdır ki benim gibi birçok kişide anlayamıyor, Neden 3 semavi din neden tek ve kesin 1 tane değil de savaşlara, kana, gözyaşına sebep olmuş ve hala da olmaya devam eden 3 din??? Tek bir açıklamayla kavranılacak bir konu değil,yukardaki makalede iki önemli kavram var;ruhsal plan ve tekamül.Eğer bu kavramları derinlemesine incelerseniz bir sonuca ulaşmanız mümkün olabilir.Forumdaki ezoterizm altbaşlığından başlayabilirsiniz.Aslında popüler kültürde,üstü örtülüde olsa bir çok cevabı var ''gören gözler için''.Örnek The Matrix filmi.Ama siz yinede ezoterizmden başlayın.. Ağustos 29, 2012 Takesikitano tarafından düzenlendi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Papus Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 Dinler, mitolojiler, masallar, felsefeler, öğretiler v.b. Hepsinin amacı ortaktır. İnsanın farkındalık düzeyini yükseltmek. Dinler, bunlar arasında genel olarak daha geniş bir kitleye hitap etmeleri ve biraz yalın olmalarıyla ayrılırlar. Bütün öğretilerin 3 tane katmanı vardır. Birinci en içteki katman tüm öğretilerde ortak ve aynı olan öz dür, buna ruh diyebiliriz. Peki bu öz her öğretide aynıysa niye direk verilmiyor diyebilirsiniz. Direk verilmiyor çünki direk verilecek bir şey değil sözle anlatılamaz anlatılsa bile tam olarak kavranamaz. Peki bu durumda ne oluyor. Burada ikinci katman devreye giriyor. Buna beden diyebiliriz. Beden dediğimiz şey direk öğretinin kendisi yani islam için kuran yahudilik için tevrat, dede korkut hikayeleri, binbir gece masalları, mitolojiler v.b. Bunlar neden çeşitli ve öz gibi aynı değil çünki her toplumun ve her ırkın yaşam tarzı, gelenek görenekleri, düşünme ve kavrama biçimi v.b. farklıdır ve öğreti o toplum ve ırkın özelliklerine göre belirlenir. Böylece aynı ruha farklı bedenler giydirilerek öğreti sunulur. İnsanlarda öğretideki ritüelleri uygulayarak ve kurallara uyarak farkındalıklarını genişletirler ve özü algılamaya başlarlar. Peki aynı toplum ve ırka sahip olmadıkları halde aynı öğretiyi ve dini benimseyenler var. öğretilerin bedenlerinin içeriklerini iki bölümde değerlendirebiliriz genel ve yerel. Yerel dediğimizi bedenle genel dediğimizide özle ilişkilendirirsek dinlerin bedenlerini oluşturan genel öğretiler yerellerden fazladır ve yakın coğrafyadaki kişiler birbirini etkileyebildiklerinden aynı öğretiyi benimseyebilirler, örneğin türklerin müslüman oluşu. Köken olarak şamanizn öğretisinde olsakta ( aslında eski orta asyada yapı gereği türkler dini hoş görülü olarak anlatılıyor ve pek çok dinle içli dışlı olmuş hatta druidlere kadar giden bir bağlantı bile var ) öğretinin genel özellikleri aynı olduğu için benimsemekte zorluk çekilmemiş ( islam o dönem önemli isimlerle altın çağını yaşıyordu ) ve şamanizme ait pekçok özellikte yeni dinin içine yedirilmiş. Oysa daha doğudaki örneğin hint öğretisini benimsemek pek kolay olmayabilirdi. Okültistlerin ve gerçeği öğrenmek isteyen araştırmacıların yapması gereken dinlerin ve öğretilerin bedenlerindeki genel özellikleri ortaya çıkarmak, bunun içinde zaman ve mekan süzgeçlerini kullanmak. Örneğin kuran incelenirken o zaman diliminde yaşayan arapların yaşayış tarzı, gelenek görenekleri, sosyoekonomik durumu v.b. Gibi verileri bilmek lazım. Ancak bunları bildiğimiz zaman bir zaman mekan süzgeci elde ederiz ve bunu kullanarak yerel bilgileri eleyip genel ve öze en yakın bilgiye ulaşırız. Örneğin islam daki 4 eşle evlenme, cennet tasvirlerindeki huriler, altlarından nehirler akan evler v.b. Dünya coğrafyasını mekan olarak yatay düzlem olarak alırsak toplumlara getirilen öğretiler düzey düzlemdede yani zaman ilerledikçede verilmeye devam ediyor. Neden her bir topluma bir öğreti verilmemiş. Buradada üçüncü katman devreye giriyor. Elbise yani yozlaşma bu evrensel bir kanundur her canlı, sistem doğar, büyür, gelişir, duraklar, çöküşe geçer, ölür. Öğretilerdeki ilk iki katman insana ait olmasada son katmanı yani elbiseyi insan yapar. Çıplak gerçeklerin üzerine kendine göre bir giysi giydirir ve giysi bir kere giyildimi bir daha çıkmaz artık kat kat giysiler giyilmeye devam edilir taki vücüt görülmeyinceye kadar. Bu durumda yapılacak tek şey zaman ve mekanın şartlarına göre ruha yeni bir beden giydirilip aynı topluma göndermektir. Örnek olarak türkiyenin %90 nından fazlası müslümandır ve islamla ilgili bir şey sorsak herkes bir şeyler anlatır ama bu anlatılanlar elbise midir bedenmidir soruyu kuranı okudunuzmu diye sorsak sonuçlar ortaya çıkar. Zaman ve mekan içinde pekçok din ortaya çıkmıştır 24000 gibi bir söylenti olsada binlerce olduğu söylenebilir bunların büyük çoğunluğu zaman içinde yok olup gitmiştir bunlardan son üçü günümüzde varlığını sürdürüyor ( dünyaya yönveren amerika ve avrupa olduğu için bunların dışındaki ülkelerdeki dinler pek adamdan sayılmıyor) ve bunlarda dünyadaki en sorunlu bölgeye üst üste gönderilmiş burdaki sorun halen çözülememiş olsada yumuşatılmıştır. Bölgeye yeni gelen din eski yozlaşmış öğretiyi yok etmesi pek kolay olmamıştır. Din savaşlarına gelirsek dinler olmasaydı savaşlar olmazdı gibi bir düşünce yanlıştır. Bilemediğimiz neden sonuç döngülerinde dinlerin yerini ırk ve toplum savaşları alırdı. Savaşlar zaten olacaktı farklı nedenlerle. Ayrıca başka açıdan bakarsak. Savaşları yönlendirenler dinlerden daha farklı çıkarları olan bir avuç kişi oluyor. İnsanları koyun sürüleri gibi kullanıyorlar, insanlar bir din için savaşıyorsa o din zaten katkat elbiseleri giymiştir ve insanlar en önemli görevi olan farkındalıklarını geliştirme işini yapamıyordur. İnsanlığın ortalama farkındalık düzeyi belli bir seviyeye ulaştığı için artık islamdan itibaren din gönderilmiyor ama farklı düzeyde öğretiler gönderilmeye devam ediyor. Gerçeği arayanlar için bu öğretiler çeşitli vesilelerle karşınıza çıkabilir, belki bir kitapçıda belki bir sitede. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
kizginkuzgun Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 Sumerolog Muazzez Ilmiye Cig da dinlerin tek bir kaynaktan geldigini savunur ancak onun bakis acisi farklidir. "Kur'an İncil ve Tevrat'ın Sümer'deki Kökeni" adli kitabinda tum dinlerin Sumer mitolojileri kaynakli oldugu gorusunu desteklemeye calisir. Kisisel fikrime gore bu sav kitapta yeterince desteklenememistir. Yalniz Nuh Tufani ve Gilgames Destani arasindaki benzerlikler dikkat cekicidir. Yine de diger kitaplarindan bazilarini da okumayi dusunuyorum... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ptahba Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 Sayın Takesikitano, Yazdıklarınıza tamamen katılırdım eğer semavi dinler hep aynı topluluğa gönderilmiş olsaydı. Şimdi Yahudilik mısırda ortaya çıkıyor bana anlatın avrupa kıtasında yaşayan insanı nasıl bir tekamüle sokuyor da insanlık o tekamülü sağladığından yenisi gönderiliyor. Coğrafi olumsuzlukları bu teorinizin neresine yerleştirdiğinizi sorabilirmiyim? Matrix ise alt tarafı bir film çok ve gereksiz büyütülmüş ve gereksiz anlamlar yüklenmiş sıradan bir film bence (teknolojik açıdan çığır açmasına lafım yok onun dışında çok sığ, tahmin edilebilir bir film dizisiydi bence) ancak yine de cevabınız için çok teşekkür ederim. Sayın Papus, Katılmadığım kimi noktalar olsada yazınızı büyük bir lezzetle okudum. Elinize, kaleminize sağlık " Bu durumda yapılacak tek şey zaman ve mekanın şartlarına göre ruha yeni bir beden giydirilip aynı topluma göndermektir." İşte bu olabilirdi belki binlerce bilmediğimizi öğreti yok oldu olabilir ama neden son dinden beri gelen birşey yok sizce? yeterince yozlaşmadık mı artık Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Papus Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 İşte bu olabilirdi belki binlerce bilmediğimizi öğreti yok oldu olabilir ama neden son dinden beri gelen birşey yok sizce? yeterince yozlaşmadık mı artık Öğreti dediğim gelen bilgilerin genel adıdır dinler öğretilerin yanlızca bir parçasıdır. Dinlerin diğerlerinden farkı daha geniş kitleye hitap ederler, bunuda içeriklerinin basitliği sayesinde yaparlar. Dinler farkındalığı düşük ve düşünemeyen insanları kurallar koyarak ve ritüellerle farkındalığını arttırmaya çalışır. Dinlerin içindeki bilgiler sembollerle örtülüdür, insanlar kutsal kitabı okuduklarında sembol bilinç altına iletilir kurallara uyup ritüelleri yapıp kitabı okuduklarında genişleyen farkındalık ve düşünme kapasitesiyle okudukları sembolün bir katı açılır ve bilgiye ulaşılır. Sistem genelde böyle işler yani çoğunluğu bilinç altı halleder günümüzde insanlığın ortalama farkındalığı ve düşünme kapasitesi arttığı için sembol devri nerdeyse kapanmıştır. İnsanlar artık geçmişe oranla daha fazla düşünüyor, soru soruyor, araştırıyor. Dolayısıyla öğretinin dinler adı altında gelme dönemi bitmiştir ama öğretiler farklı yüzlerle gelmeye devam ediyor çünki genel yasa gereği gelen her öğreti de olduğu gibi gelen son dinde de yozlaşma olmuştur. Günümüzde yakın dönemde gelen öğretiler altın şafak cemiyeti, gül haç örgütü, teosofi cemiyeti v.b. gibi kuruluşlar. Mevlana, yunus emre, annie beasant, dion fortune v.b. gibi farkındalık seviyesi yüksek üstatlar. Kryon, ra, hathor, arkturus v.b. gibi kanallar ve bunlar gibi daha pek çok yöntemle akmaya devam ediyor. Gelen bilgiler dinlerdeki gibi sembollerle örtülü değil düşünen insanlar için daha açık bilgiler ve bu sayede sembollerin içi daha rahat görülebiliyor. Örneğin sayfanın başındaki ergun arıkdalın yazısı “sadıklar planı” kökenlidir. Öncesindeki bedri ruhselman günümüzdeki sınır ötesi yayıncılıkla ergun candan hep aynı gruptur ve ruhsal idare mekanizmasının alt planlarından biri olan “sadıklar planı” adındaki kanal dan aldıkları öğretiyi yayarlar. Günümüzde dünyadaki nerdeyse her insan eğer farkındalık seviyesini yükseltmek istiyorsa bu bilgilere gittiği kitapçıdaki mistisizm, okültizm gibi bölümlerden veya internet üzerindeki kaynaklardan rahatça erişebiliyor. “Üstad'ın ayak sesleri işitildiğinde, öğretisine açık olanların kulakları sonuna kadar açılır.” kybalion “öğrencinin kulakları işitmeye hazır olduğunda onları bilgelikle dolduracak dudaklar gelecektir.” kybalion Yazdıklarınıza tamamen katılırdım eğer semavi dinler hep aynı topluluğa gönderilmiş olsaydı. Şimdi Yahudilik mısırda ortaya çıkıyor bana anlatın avrupa kıtasında yaşayan insanı nasıl bir tekamüle sokuyor da insanlık o tekamülü sağladığından yenisi gönderiliyor. Coğrafi olumsuzlukları bu teorinizin neresine yerleştirdiğinizi sorabilirmiyim? Gelen bir dini tüm dünyanın kabul etmesi ve uyması diye bir şey yok bu ne teorikte nede pratikte mümkün dinler toplumlara göre dizayn edilip gönderiliyor ve yakın toplumlarıda etkileyebiliyor. yahudilik o topluma göre dizayn edilmiştir ve o topluma gönderilmiştir. avrupadaki bir insan eğer kendini o sisteme yakın hissediyorsa o dine tabii olabilir yakın hissetmiyorsa bile zaman ve mekan süzgeçlerini kullanıp o dinin herkese uyan genel özelliklerini ortaya çıkarabilir. Coğrafi olanaksızlıklarla gelen bir dine erişim sağlanamıyorsa o toplum mevcut öğretiye devam eder. farklı dinlerin farklı coğrafyadaki insanların tekamülüne etkisiyse doğrudan olmasada dolaylı yoldan gerçekleşir (Jung'un sistematize ettigi insanlığın ortak bilinç altı alanı vasıtasıyla.) 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KemStruo Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 İnsanlık tarihi boyunca 124.000 peygamber gönderildiği hadisde rivayet edilmiştir. (bk Müsned 5/265-266; İbn Hibbân, 2/77) Yani her topluma bir peygamber gönderilmiştir.Hz Adem'den Hz Muhammet 'e kadar gönderilen tüm peygamberlerin dini islamdı ve hepsi inanmış kimselerdi (mü'min).Hz Muhammet okuma yazma bilmemesine rağmen insanlara vahiy yolu ile eski peygamberlerin kıssalarını anlatmıştır.Hatta Hz İsa ve Hz Musa hakkında onlara inanlardan daha fazla ve kesin doğru olan bilgilere sahipti ; onları daha önceki yapmış oldukları hataları anlatmış doğru yolu göstermiştir. Yahudiliğin asıl anlamı musevilik , hristiyanlığın anlamı mı ise iseviliktir. Zaman zaman insan oğlu gönderilen peygamberleri veya nesneleri tanrılaştırmışlar ve gerçek ilahı unutup kendi ürettikleri ilahımız dedikleri şeyleri tapmaya başlamışlardır. Eğer elimizde inceleye bileceğimiz kaynaklar birileri tarafından gizlenmese , birilerinin isteğine göre değiştirilmese veya imha edilmese idi tartışmak yerine anlamak üzerine yoğunlaşacakdık ki birileri anlamamızı ve düşünmemizi istemiyor.Dinlere bakıldığında genel itibariyle (bildiğim 3-5 tanesi hariç) kaynak tektir. İnanç konusuna gelince ben insanlara kişiliklerine , davranışlarına göre dinimin koyduğu sınırlar içinde davranır ve konuşurum ama tanrı ona ve dediklerine kati iman ister ve ona göre muamele eder. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ptahba Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 Sayın Papus; Yine lezzetli bir yazı teşekkür ederim. Açıkçası anlatmış olduğunuz ve masonik derecelendirmeye benzeyen tekamül sistemini gayet iyi anlıyorum ve dini kitaplardaki yazıların birden fazla katmanda mana içerdiğinide sanıyorum. Ancak diğer kanallar konusunda biraz çekingenim, çekingenim zira bu topictede yazan bir arkadaşım olmuştu 1990'lardaki Mevlana yüce derneği gibi bir zırvalığın birkaç toplantısına katılmış biriyim. Hatta onların o sarı renkli piramitli stickerlarını bile hatırlar gibiyim. Kısacası bence bir saçmalıktı döneminde hüküm sürdü yokoldu gitti sizin bahsettiğiniz diğer kanallarında bu şekilde olabileceğine dair ciddi kuşkular taşıyorum açıkçası. Hele bilgilenme adına internetten faydalanmak bana çok yanlış geliyor zira internet bir çöplük ve içindeki elması bulmak çok ama çok zor. Kısaca güvenilir kaynak / insan sıkıntısı internette kolay aşılabilecek bir durum değil. Ancak sizin önerebileceğiniz linkler olursa bana özelden iletebileceğiniz en azından bir göz atmamın hiçbir sakıncası olmayacağını düşünüyorum. Sayın KemStruo; "Eğer elimizde inceleye bileceğimiz kaynaklar birileri tarafından gizlenmese , birilerinin isteğine göre değiştirilmese veya imha edilmese idi tartışmak yerine anlamak üzerine yoğunlaşacakdık ki birileri anlamamızı ve düşünmemizi istemiyor.Dinlere bakıldığında genel itibariyle (bildiğim 3-5 tanesi hariç) kaynak tektir." demişsiniz ben bu komplo teorilerine çok kapalıyım özür dileyerek söylemek isterim. Kimler neyi gizliyor? birilerinin birşeyleri gizlediğini biliyoruz ama kim olduklarını bilmiyoruz? Çok üzgünüm ama benim inanabileceğim birşey değil bu. Ha ama kimler düşünmemizi ve anlamamızı istemiyor biliyorum yönetenleri tüm dünyadaki güç sahibi politikacı ve din adamları işte buna inanıyorum. "İnanç konusuna gelince ben insanlara kişiliklerine , davranışlarına göre dinimin koyduğu sınırlar içinde davranır ve konuşurum ama tanrı ona ve dediklerine kati iman ister ve ona göre muamele eder." İşte buda bana göre değil, din kitapları hem özgür iradeli düşünen insan ister hemde kati inanç. Bu bile yeterince oksimoron ve kabul etmesi zor kavramlar benim için. Ancak yine de yazdıklarınız için teşekkür ederim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KemStruo Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 komplo teorilerine kapalıysan başlıkta başlı başına bi teoridir şu vakte kadar insanlara bilmedikleri şeyleri anlatanlara hep komlo teorisi üretiyosun bunlar hayal gücünden öte değil dediler ama vakit geldiğinde keşke tam dinleyip ona göre hareket etseydik diyen insanların örneği çoktur Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ptahba Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 dinlerin varlığı ve kaynağının tartışılması nasıl komplo teorisi olabilir ki? Belki vakti geldiğinde ah keşke komplo teorisi demeseydim diyenler çoktur da ben onlardan değilim maalesef. Dikkat edin her komplo teorisi olay olup bittikten sonra ortaya çıkar ne hikmetse bakın söylemiştim diye. Çok değil olimpiyatlardan hemen önce ortalık İlluminati kartlarında yer alan londrada patlama kartından ve olimpiyatlar esnasına londra da meydana gelecek büyük bir terörist olaydan bahseden komplo teorileri ile yıkılıyordu baya baya ciddiye alanlarda oldu. Peki olimpiyatlar bitti ne oldu? Değişen bir şey yok zira komplo teorisyenlerinin beyni hep aynı çalışır bu insanların inancı beni hep dehşete düşürmüştür şimdi londra olayı bitti aynı insanlar blue-beam diye bir projeden, İsanın holografik dönüşünden ve elbette dünya dzenini değiştirecek olan kötüüüü illuminatiden bahseden yeni teoriler var ortada. Yazanlarda aynı tipler. İşin ilginci e hani londrada olay olmadı diyince, ortaya çıktı ondan ama bu kesin diyebiliyor bu insanlar inanmayanlarıda sığ olmakla suçluyorlar. O yüzden kusura bakmayın ama komplo teorilerinin hiçbirisine inanmam, es kaza bir şekilde tutan varsa da kesin sadece rastlantıdır. Rica ederim bakınız internet hala HAARP denen yüksek frekanslı aktif Auroral Araştırma Programı nın depreme yol açtığını söyleyebilecek kadar bilimsellikten ve bilgiden yoksunlar. Sonra ben nasıl kalkıp bu kadar komplo teorisine inaniyim. Ne diyim almiyim alana da mani olmiyim Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Papus Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2012 Ancak diğer kanallar konusunda biraz çekingenim, çekingenim zira bu topictede yazan bir arkadaşım olmuştu 1990'lardaki Mevlana yüce derneği gibi bir zırvalığın birkaç toplantısına katılmış biriyim. Hatta onların o sarı renkli piramitli stickerlarını bile hatırlar gibiyim. Kısacası bence bir saçmalıktı döneminde hüküm sürdü yokoldu gitti sizin bahsettiğiniz diğer kanallarında bu şekilde olabileceğine dair ciddi kuşkular taşıyorum açıkçası. Hele bilgilenme adına internetten faydalanmak bana çok yanlış geliyor zira internet bir çöplük ve içindeki elması bulmak çok ama çok zor. Kısaca güvenilir kaynak / insan sıkıntısı internette kolay aşılabilecek bir durum değil. Ancak sizin önerebileceğiniz linkler olursa bana özelden iletebileceğiniz en azından bir göz atmamın hiçbir sakıncası olmayacağını düşünüyorum. Orada verdiğim örnekler sadece bilginin farklı yollarla iletildiğini göstermek için verdim. Güvenilir olduklarını belirtmedim parantez içinde uyarıda bulunacaktım ama şimdi yazayım. Kutsal kitaplar, felsefi çalışmalar, mitolojiler, ezoterizm, spiritüalizm bilgiye erişimde yukarıdaki skalada soldan sağa doğru bilginin açıklığı artmakta sembolizm azalmakta ama bilginin güvenilirliği sağdan sola doğru artmaktadır. Ruhsal celselerden elde edilen bilgiler en açık aynı zaman en güvenilmez olanlardır. Bu konularda dikkat etmek gerekir bakılacak Birkaç nokta vardır. Ruhsal celselerde bağlantı kurulan varlıkların seviyesi medyumun ruhsal seviyesiyle paralellik gösterir ruhsal seviyesi yüksek bir medyumu en basit yaşayış tarzından gözlemlenebilir önceleri işsizken bir kitap yayınlayıp bir anda malikanelerde yaşamaya başlamış ve konferansına gelenlerden yüksek ücretler talep ediyorsa kitabın içeriğine bile bakmaya gerek yoktur. Kaldı ki özellikle amerikada bu konuda servet yapanlarda vardır. Bir başka noktada yayınladıkları kitabın içeriği, içerikte uzay araçlarının çalışmasından, başka gezegenlerdeki varlıkların dna diziliminden v.b. gibi ilginç gelen ama sizin tekamülünüze hiçbir yarar sağlamayan bilgilerle doluysa yine kandırmacadır. Verilen bilgilerin şu ana kadar çeşitli kaynaklardan elde edilen ve çoğunluğun üzerinde uzlaştığı genel okült bilgilerle çelişmemesi ve gerek uygulanarak gerekse üzerinde tefekkür edilerek tekamülünüze katkı sağlaması gerekir. Bu celse kitaplarının çoğunu bende inceledim ve çoğunun kendi içinde verdikleri bilgiler kendisiyle çelişiyor. Bu kitapları tavsiye etmesemde yinede bir köşede bulunsun. İnternete gelirsek bu sitede özellikle moderatörlerin açtığı konular bilgi edinmek için kalitelidir. ayrıca hermetics org daki yazılar bölümünü de inceleye bilirsiniz hepsi kaliteli yazılardır. Kitaplara gelirsek bir alt yapı oluşturmak için ege meta yayınlarından okültizm sınır ötesi yayınlardan gizli sırlar öğretisi iyibirer kaynak olacaktır. Manly P. Hall 'ın Tüm çağların gizli öğretileri baya pahalı ama kaliteli bir kitaptır. Daha sonra her okültistin evinde bulunması gereken ana kitaplardan biri Kybalion dur bu küçük kitap belli bir altyapınız varsa ama edindiğiniz bilgi parçalarını birleştirip tam resmi göremiyorsanız size tam bir inisiyasyon yaşatacaktır. Bunlardan başka büyük üstadların kitapları ki bunların büyük çoğunluğunun yolu Altın şafak hermetik cemiyetinden geçmiştir, bu cemiyete girip çıkanların kitapları okunabilir. Dion fortune 'un Mistik kabalası bir başka baş yapıttır. Bunların kitaplarının çoğu türkçeye çevrilmedi çevrilenlerde ruh ve madde yayınlarının eskiden çevirdiği ancak sahaflarda bulunacak kitaplar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dawnofrelic Yanıtlama zamanı: Eylül 5, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 5, 2012 İnsanlık tarihi boyunca 124.000 peygamber gönderildiği hadisde rivayet edilmiştir. (bk Müsned 5/265-266; İbn Hibbân, 2/77) Yani her topluma bir peygamber gönderilmiştir.Hz Adem'den Hz Muhammet 'e kadar gönderilen tüm peygamberlerin dini islamdı ve hepsi inanmış kimselerdi (mü'min).Hz Muhammet okuma yazma bilmemesine rağmen insanlara vahiy yolu ile eski peygamberlerin kıssalarını anlatmıştır.Hatta Hz İsa ve Hz Musa hakkında onlara inanlardan daha fazla ve kesin doğru olan bilgilere sahipti ; onları daha önceki yapmış oldukları hataları anlatmış doğru yolu göstermiştir. Yahudiliğin asıl anlamı musevilik , hristiyanlığın anlamı mı ise iseviliktir. Zaman zaman insan oğlu gönderilen peygamberleri veya nesneleri tanrılaştırmışlar ve gerçek ilahı unutup kendi ürettikleri ilahımız dedikleri şeyleri tapmaya başlamışlardır. Eğer elimizde inceleye bileceğimiz kaynaklar birileri tarafından gizlenmese , birilerinin isteğine göre değiştirilmese veya imha edilmese idi tartışmak yerine anlamak üzerine yoğunlaşacakdık ki birileri anlamamızı ve düşünmemizi istemiyor.Dinlere bakıldığında genel itibariyle (bildiğim 3-5 tanesi hariç) kaynak tektir. İnanç konusuna gelince ben insanlara kişiliklerine , davranışlarına göre dinimin koyduğu sınırlar içinde davranır ve konuşurum ama tanrı ona ve dediklerine kati iman ister ve ona göre muamele eder. Evet elimizde inceleyebileceğimiz kaynaklar birileri tarafından yok edilmeseydi bugün çok farklı şeyler konuşuyor olacaktık belkide... Mesela Müslümanlar tarafından yakılan İskenderiye Kütüphanesi, mesela Hristiyanlar tarafından yok edilen Aztec ve İnca yazıtları. İncelenmesine izin verilmeyen ve hala Vatikan'da tutulan eski dünya tabletleri. Bugüne kadar gizlenen yakılan yıkılan eski dünyaya ait ne kadar inanç sembolü varsa hepsi 3 semavi dinin temsilcileri tarafından yapılmadı mı? Güneşe tapıyorlar diye Tanrı'yı isimlendirmenin bile günah olduğu o kadar çok saygı gösterilen toplumlar Hristiyanlar tarafından kafir diyerek katledilmedi mi? Puta tapıyor denilen ancak o tasvirin manasını bile kavramadan Müslüman araplar tarafından katledilen bir sürü toplum yok mu? Kökeni Türk olan herkes iyice bir araştırsın bakalım Gök Tanrı inancından Müslümanlığa nasıl geçmiş ceddi... Kusura bakma da güzel kardeşim bugüne kadar "gizlenmese" dediğin kaynaklar hep semavi dinlerin sancağını taşıyan insanlar tarafından yok edildi yada gizlendi. Neden yapıldı bunlar birde o açıdan düşün bakalım? Bir toplumda yeni bir düzen kurmak istiyorsan senden önceki düzenin bütün izlerini yok etmen gerekir. Toplumun elinde gösterebileceği, okuyabileceği, yön verecek ve yönlendirebilecek kişiler tarafından klavuz kabul edilebilecek birden fazla kaynak olur ise insanlar seçim yaparak kendi yolunu bulur. Ancak bu kaynakları teke indirgersen toplumun yönünü o kaynağa göre sen belirlersin. Dolayısıyla semavi dinlerde kendinden önceki kaynakları yok ederek kendi doğrularını yerleştirdi. Burada tartışılması gereken asıl bu kaynakların neler anlattığıdır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
rabbity Yanıtlama zamanı: Kasım 5, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 5, 2012 Coğrafyaya göre şekillenen inanışların kısa adı aslında. Dinlere göre de tanrının şekillendiğinide görebiliriz dikkatlı bakarsak. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
x123tr Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2012 arkadaşım 3 din diye birşey yok tek din var inen son kitap zaten öteki bütün dinleri fesh ediyor ve bundan sonra tek din vardır diyor.Ama insanların bir kısmı bunu kabul ederken ötekileri cıkarları dogrultusunda hareket etmeyi tercih ediyorlar.Gerçek incilin neden hiç bulunamadıgı zaten buna en büyük işarettir. '' Bence temelde ikimiz de dinsiziz. Sadece ben, senden bir tane fazla dini daha reddediyorum. Sen diğer tüm olası dinleri neden reddettiğini anladığın zaman, benim de neden senin dinini reddettiğimi anlarsın. Stephen (H. Roberts) '' Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2012 Fikir ve bakış açısına sahip olamayan kendine kendi inançlarına inanamayan biri nasıl olur da din savunuculuğu yapar anlamıyorum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
illusion Yanıtlama zamanı: Kasım 7, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 7, 2012 bütün semavi dinlerin sümerlerin yaradılış destanından esinlendiğini duymuştum, bilmem ne kadar doğrudur:polling: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
efIatun Yanıtlama zamanı: Aralık 16, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 16, 2012 gerçeği aramayın arkadaşlar, ona çok yaklaşan veya bulan herkes bugün ölüdür. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tzinatzan Yanıtlama zamanı: Aralık 16, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 16, 2012 Zeitgeit'ın 2. belgeselinde yada 1.sinde direk damardan ateizmden başlıyor.Denilene göre dinlerin temeli antik mısıra kadar dayanıyor.Mesela semavi dinlerde duanın sonlarındaki AMİN yada AMEN kelimesi AMON RA'dan geliyormuş. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.