codenameserkan Oluşturma zamanı: Haziran 9, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Haziran 9, 2007 http://img502.imageshack.us/img502/3595/ema1la9.jpg Her devlet, sınırları içerisinde milli güvenliği sağlamak ve halkının güven ve huzur içerisinde hayatını devam ettirecek ortamı sağlamak zorundadır. Bu anayasal bir zorunluluktur. Ancak devletler için, nasıl sınırları içerisinde rejime yönelik tehditler oluyorsa sınırları dışında da kendi güvenliklerine yönelik bir takım ittifaklar - tehditler çıkabilir. Bu nedenle otorite aynı güvenliği yada önlemi sınırları dışında da kurmak durumundadır. İşte bu da hem sınırları içinde hem de sınırları dışında etkin, iyi organize olmuş ve profesyonel kadrolar ile olur. Bu amaçla her devlet kendi istihbarat kadrosunu oluşturur. Bu kadrolar deneyimli ve uzman ekipler tarafından eğitilir. ***Bu eğitimlere daha önce değinmiştik, bu nedenle detayları öğrenmek isteyenler “MESSAGES” kısmına başvurabilirler. İşte burada bahsedeceğimiz konu istihbaratın bugün geldiği noktayı biraz daha iyi anlamamızı sağlayacak, günümüz teknolojisinde istihbarat toplamak amaciyle zihin kontrol (mind control) teknolojilerinin nasıl kullanıldığını-çalışma sistemlerini ve bağlı kalınan etik değerler ile prensipleri detaylı olarak inceleyeceğiz. Ama burada önemle bahsetmem gereken bir nokta var ki o da, şu anda kullanımda olan bu sistem tamamiyle “Devlet Sırrı” kapsamındadır. Aynı zamanda bu sistemi kullanan gizli servisler kendi aralarında yapmış oldukları “Cosmic Aggreement” yani gizlilik anlaşmasıyla bu sistemin kullanımını belli prensiplere bağlamışlardır. Kısacası sadece belirli şartlar oluştuğunda bu sistemin kullanımına onay verilmektedir. Örnek vermek gerekirse, herhangi bir batılı servis başka bir dost servisin sınırları içerisinde “özel izin” olmadan bu teknolojiyi kullanma yetkisine tabi değildir. Aksi davranış kullananlar hakkında hukuki takibata neden olur. Kullanılma yetkisi ise, ancak milli güvenlik, espiyonaj-kontrespiyonaj, organize suçlar yada anti-terör gibi nedenlerden verilebilir. Benim bu sistemin detaylarından nasıl haberdar olduğumu ise şu şekilde açıklayabilirim. Birazdan aşağıda bahsedeceğim hususları bizzat her devresinde kendimin de yaşamış olmam ve sistemi kullanan operatörlerin algılamalarımı kullanarak benimle iletişim kurmak istemesi ve düşüncelerini benimle paylaşmak istemesi sayesinde olmuştur. Bir önemli nokta daha vardır ki o da kullanılmakta olan sistemin madden delillendirilememesinin yani denetime alınan şahısların suç duyurusunda bulunamamasının asıl can alıcı noktasıdır. Nöro-magnetik taramaya maruz kalan şahısın tüm yaşadıkları son derece doğal nedenlerden kaynaklanıyor gibi olmakta ve şahıs bu sorunlarını herhangi bir uzman psikiyatriste yada psikoloğa anlattığında kişinin şizofren yada depresif bir düşünce bozukluğu taşıdığı teşhisine varılmaktadır. Bunun sebebi ise basitçe şudur. Psikoloji bilimindeki gelişmelere paralel olarak elektronik-dijital teknolojinin ve iletişim sistemlerindeki yenilikler de sürekli gelişmekte ve ilerlemektedir. Böylece, insan zihninin çalışma sistemi, insan psikolojisinin her gün daha net bilimsel anlaşılır düzeye gelmesi sayesinde tamamiyle kişilik – karakter tanılarının daha net ortaya konmasına, zaaflar, hobi-fobi ve diğer psiko faktörlerin bilimsel araştırmalarla doğru bir biçimde saptanmasına yol açmaktadır. Tabi, dijital teknolojilerin gelişmesi, uydu-ses-görüntü-data verilerinin binlerce km öteden belli bir noktaya 0 veri kaybı ile iletilmesi gibi sistemlerinde gelişmesi ile nihayet mind control projeleri de uzun bir süreden beri istihbarat-veri toplama amaciyle kullanılmaktadır. (bkz. Files / psikolojinin istibari kullanımı dosyası) Böylece kişi hem istihbari amaçla kullanılmakta ve tam olarak denetlenmekte hemde yaşadıklarının gerçekliğine kendisi inansa dahi, uzman doktorlar tarafından tamamen sorunun kendisinden kaynaklandığına ikna edilerek ilaç tedavisine yönlendirilmektedir. Dolayısiyle şahıs zaten kendisine yapılan bu psiko-baskı’yı hiçbir şekilde madden delillendiremediğinden herhangi bir suç duyurusunda da bulunma ihtimali kalmamaktadır. Kaldı ki kişi bunu denese bile zaten adli merciler tarafından tedavi görmesinden ötürü kendisine itibar etmemektedir. Aslında OYUNUN KURALI DA BUDUR. Kural, şahsın merak’ını tetiklemek, kendi kendisini sorgulatmak yada verilen algılama çervresinde düşünmesini sağlayamaya teşvik etmek ve sonuç itibariyle her hangi bir maddi delil vermeden olabildiğince “nature” bilgi almaktır. Şimdi gelelim projenin sistematiğine... Bir cismin bioelektrik alanı uzaktan algılanabilir, böylece cisimler bulundukları herhangi bir yerde denetlenebilirler. Özel EMF cihazıyla sistem operatörleri, kripto-şifre çözücüleri (EEG’lerden) üretilen potansiyelleri uzaktan okuyabilirler. Bunlar bir kişinin beyin durumlarina ve düşüncelerine kodlanabilir. Bu durumda kişi, uzak bir mesafeden mükemmel olarak denetlenir. İstihbarat personeli, “İşaret İstihbaratı”nın elektromanyetik tarama ağının kadranında çevirerek, ülkedeki herhangi bir şahsa çevirir ve İstihbarat teşkilatı’nın bilgisayarları o şahsı belirler ve günde 24 saat takip eder. İstihbarat Teşkilatı, Türkiye’deki herhangi bir şahsı seçebilir ve onu izleyebilir. İstihbarat Teşkilatı “İşaret İstihbarat”, “Uzaktan Nöral(Sinir) Denetimi ve Elektronik Beyin Bağlantısı” için, “Elektro Manyetik Beyin Uyarılması”nı kullanmaktadır. (İonlaşamayan elektro manyetik alan) radyasyonu üzerine, nörolojik araştırmayı ve bioelektirik araştırma ve gelişmeyi içeren 1950’li yılların MKULTRA programından beri, “Beyin Uygulaması” gelişme hâlindedir. Elde edilen gizli teknoloji, Ulusal Güvenlik Arşivlerinde, “Radyoaktifliği ve nükleer patlmaları içermeyen ve çevrede bulunan bir kaynaktan istemeyerek (kasıtlı olmayan bir şekilde) yayılan elektromanyetik dalgalardan oluşan bilgi” olarak tanımlanır ve “Işinim İstihbaratı” olarak sınıflandırılır. İşaret İstihbaratı, Amerika ve dost ülkeler yönetiminin diğer elektronik mücadele programları gibi, bu teknolojiyi de, gizli olarak yürütmekte ve muhafaza etmektedir. İstihbarat Teşkilatı, bu teknoloji ile ilgili mevcut bilgileri denetlemekte ve bilimsel araştirmalari halktan gizlemektedir. Aynı zamanda bu teknolojiyi gizli tutmak için uluslar arası istihbarat anlaşmalari da vardir. İstihbarat teşkilatı bilgisayarında üretilen beyin planlaması, beyindeki elektriksel faaliyetleri sürekli olarak denetlemektedir. Ulusal Güvenlik gayesiyle istihbarat teşkilatı, binlerce insanın ferdî beyin haritalarını kaydetmekte ve şifrelemektedir. Elektro manyetik alanla “Beynin Uyarılması”, beyin-bilgisayar bağlantısını sağlamak için, meselâ, askerî savaş uçaginda ordu tarafindan gizlice kullanılmaktadır. Elektronik gözetim amacıyla, beynin konuşma merkezindeki elektrik faaliyetleri, kurbanın sözlü düşüncelerine çevrilebilir. Kulağı devre dışı bırakarak, ses haberleşmesinin dogrudan beyne gitmesini saglayarak, Uzaktan Nöral Denetim, şifrelenmiş işaretleri, beynin işitme korteksine gönderebilir. İstihbarat ajanları bunu, paranoid şizofreninin karakteristiği olan işitsel halisünasyoları taklid ederek, kurbanların gizli olarak takatini kesmek için kullanabilirler. Kurbanla herhangi bir temas olmaksızın, Uzaktan Nöral Denetim, bir kurbanın beynindeki görsel korteksteki elektirik faaliyetlerini planlayabilir ve kurbanın beynindeki tasvirleri (görüntüleri) bir videonun monitöründe gösterebilir. İstihbarat ajanları kurbanın gözlerinin gördüğü her şeyi görürler. Görsel hafıza da görülebilir. Uzaktan Nöral Denetim gözleri ve optik sinirleri atlayarak (devre dışı bırakarak), doğrudan görsel kortekse görüntü gönderebilir. İstihbarat ajanları, beynin programlama gayesi için, gözetim altındaki kişi REM uykusunda iken, onun beynine gizlice görüntü yerleştirmek için bunu kullanabilirler. Birleşik Devletlerde, 1940’lı yıllardan beri, İşaret İstihbaratı ağı vardır. NSA’nın Ft. Meade’de kişileri izlemek ve bunların beyinlerindeki işitsel-görsel bilgileri -tecavüzkar olmayan bir biçimde- denetlemek için kullanılan iki yönlü geniş bir, Uzaktan Nöral Denetim sistemi vardır. Bu işlerin tümü, kişiyle fizikî bir temas olmadan yapilir. Uzaktan Nöral Denetim metodu, gözetim ve yurt içi istihbarat için esas metodtur. Konuşma, üç boyutlu ses ve şuuralti ses, kişinin beyninin işitme korteksine (kulaklari by pass edilerek) gönderilebilir ve görntüler görsel korteksin içine gönderilebilir. Uzaktan Nöral Denetim, kişinin algılarını, ruh durumunu ve motor kontrolünü degiştirebilir. Konuşma korteksi / işitsel korteks baglantısı, istihbarat toplumu için esas haberleşme sistemi oldu. Uzaktan Nöral Denetim, görsel-işitsel beyin ile beyin arasında veya beyin ile bilgisayar arasında tam bir bağlantıya izin verir NSA-SIGINT (Ulusal Güvenlik Teşkilatı İşaret İstihbaratı) insan beyninden yayılan 5 miliwottluk ve 30-50 Hz’lik uyandırılmış potansiyellerin şifrelerini digital olarak çözerek, insan beynindeki bilgileri uzaktan ve (tecavüzkar olmayacak bir biçimde) denetlemek için hususi yeteneklere sahibtir. Beyindeki nöral hareketlilik değişen bir manyetik akıya sahib olan değişen bir elektirik özellik yaratır. Bu manyetik akı 30-50 Hz’lik ve 5 milimetrelik sürekli bir elektromanyetik dalga çıkarır. Beyinden gelen elektromanyetik emisyonda ihtiva edilen şeyler “uyandırılan potansiyeller” olarak adlandırılan (enserler ve desenlerdir.). Her düşünce, reaksiyon, motor kumandası, işitsel olaylar ve görsel görüntü için beyindeki bir “uyandırılmış potansiyel” veya “uyandırılmış potansiyeller kümesi” karşiligi vardir. Beyinden yapilan EMF emisyonunun şifreleri, beyninde geçerli fikirler, düşünceler, görüntüler ve sesler haline gelmesi için, çözülür. NSA SIGINT, bilgileri (sinir sistemi mesajları gibi) istihbarat ajanlarına aktarmak ve gizli operasyon yapılacak kişilerin beyinlerine (onlar tarafından farkedilemeyecek bir şekilde) aktarmak için, bir haberleşme sistemi olarak EMF ile aktarılan Beyin Uyarılması’nı kullanmaktadır. EMF ile Beynin Uyarılması, sonuçta beynin nöral devrelerinde ses ve görsel olayların oluşması için beyindeki uyarılacak potansiyelleri, kobayları tetiklemek için şifrelenmiş ve pulslanmış karmaşık elektromanyetik işaretler göndererek çalışır. EMF ile Beyin Uyarılması kişinin beyin hallerini değiştirebilir ve motor kontrolünü etkileyebilir. İki yönlü elektronik Beyin Bağlantısı, sesi (kulakları by pass ederek) işitsel kortekse aktarırken ve donuk (belirsiz) görüntüleri, (optik sinirleri ve gözleri by pass ederek), görsel kortekse aktarırken, nöral görsel-işitsel bilgileri uzaktan kumanda ederek, yapılır. Görüntüler beyinde sabit olmayan iki boyutlu ekrandaki gibi zuhur eder. İki yönlü elektronik Beyin bağlantısı gelişmiş tüm istihbarat servisleri personeli için esas haberleşme sistemi haline gelmiştir. (Bu servislere ülkemiz serevislerini de ekleyebiliriz) Uzaktan Nöral Denetim (RNM, insan beynindeki bioelektirik bilginin uzaktan denetimi) esas gözetim sistemi hâlini almıştır. Bu Batılı Devletler İstihbarat Topluluğu’nda sınırlı sayıdaki ajan tarafından kullanılmaktadır. İŞLEYİŞ TEKNİĞİ RNM her belirli beyin bölgesinin rezonans frekansının şifresinin çözülmesini gerektirir. Bu frekans, daha sonra beynin bu özel bölgesine bilgi yüklemek için, değiştirilir. Değişik beyin bölgelerinin tepki gösterdiği (cevap verdiği) frekans 3 Hz ile 50 Hz arasında değişmektedir. İşaret İstihbaratı, sinyalleri bu band aralığında değiştirirler. (Şema 4’e bakın). Bu değiştirilmiş bilgi, şuuraltı seviyesinden algılanabilir seviyeye kadar değişen yoğunluklarda, beyine yerleştirilebilinir. Her insan tek bioelektirik rezonans / entrainment frekansları kümesine sahibtir. Bir insanın beynine diğer bir insanın işitsel korteksinin frekansında işitsel bilgiler gönderme bu işitsel bilginin kavranılmaması sonucunu verecektir. Ben RNN (Uzaktan Nöral Denetim)’den, İstihbarat teşkilatının, İstanbul’daki “sig-int istasyon” grubuyla iki yönde RNM teması kurarak haberdar oldum. Onlar, uzun bir süreden beri hedefi tedirgin etmek için 3 boyutlu RNM sesini doğrudan doğruya beyinde kullanmaktadırlar. Sistem operatörleri grubunun İstanbul’da günde 24 saat çalışan, oldukça fazla çalışanı vardır. Hedefi tecrit etmek için hedefle temasta bulunan ve beyinleri gizlice dinlenen kişilere de sahiptiler. Uzaktan RNM Cihazları NSA’nın RNM donatısı izlenen kişilerin beynindeki uyandırılan potansiyelleri (EEG’leri) uzaktan okuyabilir, ve onların verimlerini (performanslarını) etkilemek için sinir sistemi aracılığıyla mesaj gönderebilir. RNM elektronik olarak bireyleri teşhis edebilir ve onları bulunduğu ülkede ki herhangi bir yerde izleyebilir. Bu donatı, bir şebeke (ağ) üzerindedir ve yurt içi istihbarat operasyonları, yönetim güvenliği ve bioelektrik mücadele durumunda kullanılırlar. Metropol Alanlarında Nokta Görevlileri Her bölgede on binlerce kişi, İstihbarat personeli tarafindan gizli kontrol için teşhis edilen kişileri (bazen bilmeyerek) takip ve kontrol etmek için, mahalle /işyeri casusu ve nokta görevlisi (muhbir) olarak çalişmaktadır. Büro dışında çalışan ajanlar, binlerce kişiyi izleyen nokta görevlileriyle (muhbirlerle) sürekli haberleşme içindedirler. Uzak bölgelerdeki ofislerde çalışan istihbarat ajanları, gözlemlenen kişiyle temas halinde bulunan ve halk içinde tesbit edilen herhangi bir kişiyi (RNM’yi kullanarak) ânında teşhis edebilir. Şema1 de de gördüğünüz gibi nöro-magnetik taramaya maruz kalan kişi 18 temel reaksiyon (çok genel hatlarıyla 18) yaşamaktadır. Genel olarak taramaya maruz kalan kişi, istem dışı olarak sistemi uygulayan operatörler tarafından bu reaksiyonlar ve nöro-magnetik saldırılarla kontrol altına alınmak istenmektedir. http://img502.imageshack.us/img502/7189/ema2wh9.jpg Yukarıda Şema2 de görüldüğü gibi nöro-magnetik taraması yapılan kişiler ilkönce psikolojik olarak hazırlanmakta, mikro dalga sesler (akustik ses iletimi), tıkırtılar (mekanizma tarafından binlerce efekt kullanılabilir), bıkkınlık hissi verme, gazete, dergi, yazılı doküman, televizyon (en sık kullanılan), reklamlar, dedikodu, söylenti, sosyal ve iş ilişkileri gibi materyalleri ve argümanları kullanarak kontrol altına alınacak kişiyi tamamen psiko-kontrol altına almaya çalışırlar. Kişiyi sosyal ortamdan ve ilişkilerden soyutlayarak tam bir yalnızlaştırma politikası izlerler. Kişiyi kendi personelleri ile kalabalık psikolojisi oluşturmak suretiyle aşağılayarak, asılsız söylentiler yayarak kendi denetimlerine ve kontrollerine almaya çalışırlar. Tabi bunu yaparken kişiye bilinçaltı mesajlar vererek tamamen “sana öyle geliyor” tezini çok iyi uygularlar. Böylece kişi hem bu nöro-magnetik saldırılardan haberdar olmuş olur hemde ucu şizofreniye yada düşünce bozukluğuna gidecek şekilde ağır bir kurgusal moda girmiş olur. Böylece kişi sürekli kendi kendini sorgular ve “acaba ben ne yaptım”, “ne gibi bir suç işledim”, “benden ne istiyorlar” ve buna benzer binlerce soruyu kendisine sormaya aslında hiçbir mantıklı cevabı olmasada kendisinde bu soruların cevabını aramaya başlar. Bu sistemi kullanan uzman bilim adamlarının zaten asıl amaçladıkları sonucun bir gereğidir. Yani kişiyi kendi kendine sorgulatmak ve böylece kendisi hakkında tüm gerçekleri yada öğrenmek istedikleri – bilgi almak istedikleri konuyu bu şekilde şahsın düşünce, işitsel ve görsel korteksi vasıtasıyla elde etmektir. Şema 2 de belirtildiği gibi kişi eğer kamuya açık alanda ise sisteme ait elemanlar vasıtasiyle zarflanır. Yani bilinçaltı mesajlar verilerek algılamalarının açılması sağlanır. Deyim yerindeyse kendisinin izlendiğinin ve zihninin dinlendiğinin imajı – algılaması kabul ettirilir. Şahıs evine döndüğünde eğer başka bir yolu yok ise (tv, radyo gibi iletişim araçları yok ise) mikro dalga ses iletimi ile bu zarflamalar devam ettirilir. Böylece algılaması açılan kişi verilen “anahtar kelimeler yada görüntüler” yolu ile kişiden öğrenilmek istenilen konu hakkında hem sesli hemde görsel bilgi alınmaya çalışılır.. Genelde kişi yalnız ise tamamen çevresel ve doğal olarak adlandırılabilecek türde algılamalar verilir. (doğal ortamdan ayırılamayacak tarzda ve stilde) Örneğin bir nesnenin hiçbir neden yokken kayıyor gibi ses çıkarması, bir objenin üzerine ince bir nesne ile dokunularak tıkırdatma sesinin çıkarılması, dışarıdan gelen bir araba kornası yada alarm kapatma yada açma sesi (genellikle tv olan odada tv üzerinde tıkırdatma yapılır ki aslında size oldukça doğal gelen bu sesler cihazın hafızasında bulunan binlerce efekt’ten biridir...), veya herhangi bir konu hakkında düşünüyorsanız o konu hakkında size sistem elemanları tarafından işitsel temas yapılması. Örneğin aklınızdan sayısal lotodan büyük ikramiye geçirdiğinizde sistem elemanları “bizi de gör” gibi tamamen size normalde ütopik gelecek gerçeklikte ancak tamamiyle doğal olarak sanki başka birine ithafen yapılmış gibi sizinle iletişim kurarlar. Aslında bunların hepsi mizansendir ve sizin operatörler tarafından verilen mizansenlere vereceğiniz işitsel-görsel ve zihinsel reaksiyonlarınız tespit ve kontrol edilmektedir. Sizi tamamen nöro-psikolojik ve fiziksel kontrole aldıklarından sizin, size operatörler tarafından verilen anahtar-sembol kelimelere yada konulara vereceğiniz tepkiyi sürekli ölçerler. Ama öncelikle operatörler projenin başlangıcında sizi tamamiyle pskolojik bir süzgeçten geçirirler ve karakterinizi, inançlarınızı, espri anlayışınızı, fobilerinizi-hobilerinizi, düşünce sisteminizi, kısacası tüm psikolojik yapınızı tespit ederler. Sizin yapınıza uygun bir nöro-atak taktik davranış modeli oluştururlar. Böylelikle size verecekleri algılamalarda sizin verilen algılamaya göre hareketinizden (örneğin nefes almanızdaki sıklık, ani terlemeniz yada doğal davranış kalıbınıza aykırı bir hareket gibi) sizin o konuya nasıl bir tepki vereceğiniz ölçülür. Analizini yaptıklarında sizin samimiyetinizi daha doğrusu doğru söyleyip söylemediğinizi anlamış olurlar. Algılamalarınızdan aldıkları tepkisel reaksiyonlarınızı psikolojik delil dosyası altında muhafaza ederler. Örnek vermek gerekrise eğer siz diyelimki bir yabancı bir gizli servis elemanı iseniz böylelikle sizi “angaje” edebilecekleri yani kendi taraflarına çekebilecekleri “yaklaşma zamanını” da ustalıkla öğrenmiş olur ve kullanabilecekleri ortamı yaratmış olurlar. Tabi her hareketinizi de önceden detaylı bir şekilde öğrenmeleri de cabası... Bu işlemler sırasında; • Şahıs tamamen yalnızdır, • Düşüncelerinde kesinlikle mahremiyet yoktur, • Gizli bir plan yapamaz. Düşüncelerinde yalnız kalamaz, • Fiziksel ve psikolojik baskılara maruz kalıyor, • Usanç-sıkıntının nasıl ve kimden geldiğini anlayamıyor, • Neden bunları çektiğini bilemiyor, • Delilikle suçlanıyor ve kuruntu yaptığı söyleniyor. (Yukarıda da belirttiğim gibi projenin asıl amacı kişiyi denetime alsalar bile kişi kesinlikle uğradığı taramanın normal bir sonucu olan şizofren-depresif bir komplikasyon yaşamış oluyor. Kısacası kişinin merak dürtüsünü tetikleyerek hiçbir maddi delil vermeden detaylı bir bilgi alabiliyorlar.) • Ve son olarak kişi kaçamıyor, saklanamıyor, gerçekleri delillendiremediğinden her hangi bir suç duyurusunda bulunamıyor ve grup tarafından anti-demokratik bir uygulama ile anayasal hakkı bizzat sistem operatörleri tarafından çiğneniyor. İşte asıl paradoks da burada başlıyor. Zira görevi güvenlik olan sistem elemanları, ellerindeki teknik imkanları güvenlik amacı ile kullanmak yerine, etik değerleri ve temel prensipleri es geçerek, gücü kullanmanın eşsiz hazzıyla belirlenmiş kurallar yerine, kendi insiyatiflerini kullanma durumuna geliyorlar. Dolayısiyle son derece objektif olmaları gereken durumlarda kendi hissiyatları ile hareket edebiliyor, subjektif tavırlar alabiliyor ve gelen algılamaları zaman zaman yanlış değerlendirebiliyor ve yanlış analizler yapabiliyorlar. Yani bir anlamda analiz yanlış olduğunda üretilen ürün de ilgili mercilere hatalı ulaşabiliyor ve doğal olarak yanlış kararlar verilebiliyor. İşte aslında bizim bir yerde vermek istediğimiz mesaj aslında budur...Acaba biz halkımızın güvenliği için kendi insanlarımıza bunları yaşatmalı mıyız ? Ne kadar objektif ve hukuki temele bağlı kalabiliriz. Düşünmek temel insan hakkı ise başka bir gücün kontrolü için ne gibi bir hukuki-demokratik gerekçe oluşmalıdır. Sorulması gereken asıl soru budur... http://img502.imageshack.us/img502/5729/ema3vc5.jpg Şema 3 te bu sistemin çok basit şekilde bir çizimi bulunuyor. Burada da görüldüğü üzere kişi evinden rahatlıkla mikro dalga algılayıcılar ile taranıyor. Düşünceleri, zihninde oluşturduğu görüntüler ve anıları kısaca tüm hayatı özel nöro sistem ve EEG izsürücüler vasıtası ile nano-teknolojik PC’lere depolanıyor. http://img502.imageshack.us/img502/3885/ema4js0.jpg Devam edicek arkadaşlar... (ALINTIDIR) 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest samo Yanıtlama zamanı: Haziran 10, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 10, 2007 Teşekkürler kardeş devamını bekleriz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boogee Yanıtlama zamanı: Haziran 10, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 10, 2007 guzel paylasım saolasın:thumbsup: hani devamı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
iorka Yanıtlama zamanı: Haziran 10, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 10, 2007 Çok değerli bilgiler teşekkürler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
codenameserkan Yanıtlama zamanı: Haziran 13, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 13, 2007 Şema 4 te, bu sistemin 1974 yılında projenin mimarlarından SHARP’ın teknik çizimi bulunuyor. Ses frekans modülatörünü uzak ve gizli yerden kullanarak kafatası içinde “ses” oluşturmak için sessiz hipnoz (FM dalgaları ile). http://img502.imageshack.us/img502/6554/ema5ru7.jpg Şema5’te “brain control police” zihin kontrol polislerinin hedefi nasıl kontrole aldığına dair basit bir çizim bulunuyor. Öncelikle bu mekanizmanın sistematiği, hedefi sürekli algılama dedektörlerinin (brain sensor) aktif olarak kullanılabileceği yani kişinin sisteme devamlı surette on-line kalabileceği bir ortamın bulunduğu yerde bulunması gerektiğinden, kişi eğer kamuya açık bir yerde bulunuyorsa mobil-brain control equipments ile sürekli “communicate” temas sağlanır. Yani kişi sürekli kendi bilgisi olmadan mobil araç vasıtası ile takip edilerek sisteme on-line bağlantısı sağlanır. Mobil sisteme ulaşan veri, ana sistemle on-line olarak “current data” akışı sağlanır ve arşivlenir. Ve bilgi alınmak istenen konuya ilişkin bilinçaltı mesaj servisi aktif olur ve kişinin konu hakkındaki bilgisi yine “keysemboller” vasıtası ile toplanmaya bir anlamda delillendirilmeye çalışılır. Bu sırada tv üzerinde anlamsız tıkırdamalar, yerinden kıpırdamayan saksının sanki görünmez eller tarafından yerinin değiştirilmesine ilişkin sesler, dışarıdan tanınmayan kişiler tarafından “bugün nasılsın ?”,”koç bu koç maşallahı var” gibi bir sürü bilinçaltı zarflamalar gelir-gider Tabi bu işin esprisi. Ancak gerçekleri anlatırken konunun “ütopik” olması nedeniyle bir “alacakaranlık dizisi yada bir Hitchcock filmi” durumuna sokmak istemiyorum. Benim istediğim, yaşadıklarımı, sistem operatörleri ile aramda yaşananları, bir final günlüğü edasında, onların benimle kurmaya çalıştıkları iletişim-algılamalar ile bugün hangi noktaya geldiğimi olabildiğince objektif olarak ortaya koymak, yaşadıklarımı daha önce yaşamış olanlarla paylaşmak ve bu konuda araştırma yapmak isteyen araştırmacılara bir ufuk düzeyi temin etmektir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Mirzafazil Yanıtlama zamanı: Şubat 26, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 26, 2008 Salih Mirzabeyoğluna yapılan telegram (Modern büyü !) işkencesi ile bu konu bayağı ilişkili geldi bana. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
IXION Yanıtlama zamanı: Şubat 26, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 26, 2008 Aselsan cinayetleri, trafik kazasında ölen devlet adamları, son uçak kazası, tüm dünyada artan (bazı ülkelerde % 80e varan oranlarda) eşcinsellik........ Bilgi ve bilinçlendirme için çok teşekkür ederim. Bundan korunmayı nasıl başaracağız acaba.....? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AnTiMaSKe Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2008 Tırstım ya :S Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tears_of_rain Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2008 ya bu enbaşta verilen şemada belirtilermi yer alıyor eğer böyleyse imdaaaaaaaatttttt:scare2::eek: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
biggang Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2008 devlet beni izleyip napacak, eline ne gececek? Doktorlar, Poltikacilar, bu yontemi uyguluyor bence.. evet bizlerin beyni reklamlar ile yikaniyor, hatta izledigimiz filimler ile dinledigimiz muzikle , ornek sevdiginiz bir parcanin arkasinda bazi sesler var ama bunu siizn kulaklariniz duymaz ama beyniniz algilar. Iste reklamlar vs yapilan da bu sizi haberiniz olmadan baska bir seye megillendirme, tesvik etme Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
codenameserkan Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2008 Teknojinin boyutları bizim aklımızın alımıcağı kadar malesef gelişti daha bilmediğimiz çok önemli ayrıntılar var, konunun devamı daha fazla ayrıntıya inerek devam edicek... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
agharta Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2008 bu bizim bi dersin de konusyudu hocalar çeşitli resimler getirmişlerdi ve çoğunun içeriği 'seks' ti. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
codenameserkan Yanıtlama zamanı: Nisan 1, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 1, 2008 Bilinçaltı Mesajlar ve Reklamcılık (Subliminal Mesaj) Bilinçaltı çoğumuzun bildiği ya da duyduğu bir kavram. Bu kavram bilincimizin farkında olmadığı ama davranışlarımızın yönlendirilmesinde önemli rol oynayan bir yapıyı belirtiyor. Bilinçaltının en önemli özelliği ise bilicimizin farkına varmadığı olayları, sesleri, resimleri kaydetmesi. Siz beş katlı bir binaya çıkarken merdivenleri saymıyorsunuz ama bilinçaltınızda bu sayıyı biliniyor ve kaydediliyor. Aynı şekilde bebekliğimize dair anlıları bilinçaltı kayıtlarının arasında bulmak pekala mümkün. Bunlar nasıl mı gerçekleşiyor? Gözde bilimsel olarak “fovea hareketleri” isimlendirilen hareketler bulunuyor. Bu hareketler sayesinde göz devamlı çevremizi tarıyor ve aldığı bilgileri bilinçaltına atıyor. Bizler bu bilinçaltına gönderilen verilerin çok ama çok az bir kısmını hatırlayabiliyoruz. Burada önemli olan nokta bilinçaltına gönderilen verilerin karar verme ya da eyleme geçme aşamasında fikirlerimizi ve davranışlarımızı direkt olarak etkilemesi. İşin korkunç yanı bilinçaltının tüm görüntü, ses, resimleri kaydetme özelliği 1900’lardan beri insanları yönlendirmek için kullanılıyor. Nasıl mı? 1900’lü yıllarda Knight Dunlap adında Amerikalı bir psikoloji profesörü illüzyon gösterisi yaparken bilincin farkında olmadığı “hissedilemez gölge” ler kullanarak aynı uzunluktaki iki çizgiyi seyircilerin farklı algılamasını sağlamıştı. 1957 yılında market araştırmacısı James Vicary sinema ekranında çok hızlı bir şekilde parlayan mesajların insanların gıda üzerindeki tercihlerini etkilediğini belirtti. Ve ilk olarak “bilinçaltı reklam” (subliminal advertisement) tanımlamasını kullandı. Vicary, yaptığı araştırmada takistoskop adı verilen cihazla filmlerin arasına “Caca Cola İç” “Patlamış Mısır Ye” mesajları yerleştirdi. Bu mesajlar saniyenin 1/3000 kadar kısa bir sürede görünüyor ve her 5 saniyede bir tekrarlanıyordu. Bu filmin arkasından New Jersey’deki Cola satışlarının % 18.1 ile % 57.5 arasında arttığı gözlemlendi. Bu araştırmanın ardından “bilinçaltı reklam ve yönlendirme” filmlerde, reklamlarda, dergilerde sık sık kullanılmaya başlandı. Mesela 5 Temmuz 1971 tarihinde Time’ın arka kapağında Gilbey’s London Dry Gin adlı bir markanın reklamı vardı. Reklamda bardaktaki buzlar üzerinde ‘sex’ yazıyordu. Bu reklam sayesinde Gilbey’s’in 1.5 milyon dolarlık satış yaptığı tespit edildi.. Reklamla ilgili yapılan araştırmada deneklere reklamın kendilerinde ne gibi bir etki uyandırdığı soruldu. Deneklerin yüzde 60’ı bu etkiyi ‘doyuma ulaşma’, ‘sex düşkünlüğü’, ‘heyecanlanma’, ‘romantizm’, ‘duyguları okşayıcı’ gibi ifadelerle tanımladı. Reklamın gizli mesaj içermeyen versiyonu ise denekler tarafından bu şekilde tanımlanmadı. Bir grup psikolog ve yazar konunun gündeme geldiği ilk yıllarda bu yöntemin uydurma ve efsane olduğunu ve insanları etkilemeyeceğini söylediler. Beyin dalgalarını ölçen teknolojilerin gelişmesi ile gizli mesaj içeren reklama beyin daha farkı ve fazla tepki verdiği gözlemlendi ve bu yöntemin etkisi kanıtlanmış oldu. Bilinçaltı reklamlarının etkisinin kanıtlanmasının ardından bir yandan bu yöntemin kullanımı arttı ve diğer yandan da bu gibi yöntemlerin kullanılmasını önlemeye yönelik yasalar çıkartıldı. Ülkemizde RTÜK bilinçaltı reklamı “Teknik cihazlar vasıtasıyla televizyon yayınlarında çok kısa süreli görüntüler kullanarak, izleyicilerin ancak bilinçaltıyla algılayabilecekleri ürün veya hizmetlerin tanıtılmasına ilişkin mesajlar içeren reklamlar” olarak tanımlamıştır. Yasalarımız tüketicinin korunması bakımından, gizli reklam ve bilinçaltı reklamı da yasaklamıştır. 3984 sayılı yasanın 20. maddesi, "Reklamların, program hizmetinin diğer unsurlarından açıkça ve kolaylıkla ayırdedilebilecek ve görsel ve işitsel bakımdan ayrılığı fark edecek biçimde düzenlenmesini, bilinçaltı ile algılanan reklamlara izin verilmemesini" hükme bağlamıştır. Radyo ve Televizyon Kuruluşları Reklam Yayın İlkeleri ve Usulleri İle Reklam Gelirleri Üst Kurul Paylarının Ödenmesi Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesine göre de, "Yayınlarda gizli reklam yapılamaz. Programlarda açıkça reklam olduğu belirtilmedikçe ürün veya hizmetler reklam amacını taşıyan şekilde sunulamaz. Çok kısa sürelerle imaj veren, elektronik aygıt veya başka bir araç kullanılarak veya yapılarının ne olduğu konusunu izleyenlerin fark edemeyecekleri veya bilemeyecekleri bir biçime sokarak, bilinçaltıyla algılanmasını sağlayan reklamların yayınlanması yasaktır." Türkiye’de ve dünyanın bir çok yerinde bilinçaltı reklam yasaklanmıştır ama tüm reklamları, filmleri bilinçaltı mesaj içerip içermediği noktasında denetleyecek bir yapı kurulamamıştır. Bilinçaltı reklamlarında en çok iki nokta üzerine vurgu yapılmaktadır: “ölüm” ve “sex” yada “cinsellik”. Nedeni ise bilinçaltının “doğum” ve “ölüm” arketiplerine çok daha fazla duyarlı olması. Kısacası beyin, bu iki olaya daha fazla tepki veriyor. Sex mesajı doğum arketipinde, kill mesajı da ölüm arketipinde karşılanıyor. Mesela Kuzuların Sessizliği filminin kapağındaki kelebeğin üzerinde bir iskelet kafası var. Bu iskelet kafasının içinde ise çıplak kadın figürleri bunuyor. Yani doğum ve ölüm arketipleri birlikte kullanılarak etki arttırılmaya çalışılıyor. TV’de ya da sinemada kullanılan diğer bir bilinçaltı tekniği de 25 ve 25. kare tekniği. Gördüğümüz bir anlık bir görüntü 655 satır ve frame denilen 24 küçücük kareden oluşuyor. Her 24 kare ise -bu sinemada 25’dir- bir ekran büyüklüğündeki kareyi oluşturur. Her 327.5 satırda bir de ´control-track´ denilen aralık vardır. İşte bu aralıktan görüntüler kesilip aralarına başka görüntüler atılıyor. Bizim ülkemiz açısından üzücü olan durum ise kendi izlediğimiz ya da çocuklarımıza izlettiğimiz her dizi ve filmde bilinçaltımıza her türlü bilinçaltı yöntemi ile seks ve cinsellik temalarının kazınmasıdır. Özellikle Disney yaptığı çizgi filmlerde cinsellik temasını yıllardır çocuklarımızın bilinçaltına kazımıştır. Örnekleri ise şöyle: Kurtarıcı (Rescuer) adlı çizgi filmde bir anda parlayıp sönen çıplak kadın resimleri ekrana yansıtılmıştır. Alaaddin çizgi filminde ise “evet gençler soyunun” (good teenagers take of clothes) sesi hipnotik bir tonda gizli olarak tekrarlanmaktadır. Aslan Kral (The Lion King) adlı meşhur çizgi filmde yıldızlarla gökyüzüne “sex” kelimesi yazılmıştır. Jessica Rabbit (Who Framed Roger Rabbit) çizgi filminde filmin kahramanı Jessicanın kaçış sahnesinde eteği açılıyor ve kahramanın iç çamaşırsız olduğu görülüyor. Küçük Denizkızı (The Little Mermaid) çizgi filminin kapağında erkek cinsel organı gizli bir şekilde resmediliyor. Reklamlardaki ve filmlerdeki başlıca bilinçaltı uygulamaları ise şöyle: Camel’in logosunda kullandığı deve resminin sağ ayağında çıplak bir adam resmi bulunuyor. Yine Camel’in Smooth Karakter adlı tiplemesinde cinsellik tema olarak bilinçaltına kazınıyor. Cola çeşitli yıllarda hazırladığı reklamlarda cinsellik öğesini kullanıyor. Bunlardan dikkat çekici olanı Feel the Curves (kıvrımları hisset) reklamında Colanın yanında yer alan buz tanelerinin arasında bir çocuğun erkek cinsel organına doğru ağzını uzatmasıdır. Yakın zamanda yapılan bir reklamda ise kutu Colanın üzerinde buzlarla çıplak bir kadın figürü oluşturulmuştur. Pepsi ise kutu kola tasarımında “sex” yazısını gizlice çizgilerin arasına gömmüş ve bu şekilde satışlarını arttırmıştır. Dövüş Kulübü (The Fight Club) filminde 25. kare tekniği ile elinde sigara olan Brat Pitt resmi filmin çeşitli yerlerine yerleştirilmiştir. Daha dehşet verici olanı ise filmin kapanış sahnesinde erkek cinsel organının gösterilmesidir. Yukarıda bahsedilen örnekler tespit edilenlerdir. Not: Alıntıdır... -------------------- İşte bir program ne kadar başarılı yada ne kadar etkili bilmiyorum ancak piyasada bir çok örnekleri var bu programı sunanların hangi amaçlara hizmet ettiği hakkında bilgimiz olmadığı için denenmesinde hangi sakıncalara var yada yok o konu hakkında da bir şey söyleyemiyorum denemesi size kalmış... http://subliminal-mind.com/sunshop/trial_download.html -------------------- Subliminal mesajların kullanıldığı bazı filmler... http://www.amazon.com/gp/richpub/listmania/fullview/7M1ETX029IIM/002-3016530-6138469?%5Fencoding=UTF8 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
magus Yanıtlama zamanı: Nisan 2, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 2, 2008 İllüminati hayali bir teşkilat değil...Dünyadaki 500 grup 10 ana merkeze bağlı olarak sürekli bizim rahat etmemiz için çalışıyor...Yazık adamcazlara,biz napıyoz?sadece tüketiyoz,bi de şikayet ediyoz...Artık ŞEYTO bilem bıktı,bizden yaw... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
codenameserkan Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2008 Beynimiz 1 Hertz ile 35 Hertz arasında bir takım darbe sinyaller üretiyor. Bunlardan, derin uyku sırasında 1-3 Hertz (Delta dalgaları), yorgunluk veya hafif uyku sırasında 5-7 Hertz (Theta dalgaları) alarm veya herhangi bir uyarılma sırasında 8-12 Hertz (Alpha dalgaları), çok meşgul olduğumuzda 14-30 Hertz (beta dalgaları), 10 hertz civarında ise normal işler yaparken (sınıflandırma yok). Eğer dikkat edecek olursanız bu dalga boyları ELF frekanslarında, yani bizim bu günlerde üzerinde durduğumuz, TESLA, HAARP gibi projelerin çalışma alanlarına da giriyor. ULUSAL GÜVENLİK TEŞKİLATININ İŞARET İSTİHBARATI – ELEKTRONİK BEYİN BAĞLANTI TEKNOLOJİSİ NSA-SIGINT (Ulusal Güvenlik Teşkilatı İşaret İstihbaratı) insan beyninden yayılan 5 miliwottluk ve 30-50 Hz'lik uyandırılmış potansiyellerin şifrelerini dijital olarak çözerek, insan beynindeki bilgileri uzaktan ve (tecavüzkar olmayacak bir biçimde) denetlemek için hususi yeteneklere sahiptir. Beyindeki nöral hareketlilik değişen bir manyetik akıya sahip olan değişen bir elektrik özellik yaratır. Bu manyetik akı 30-50 Hz'lik ve 5 milimetrelik sürekli bir elektromanyetik dalga çıkarır. Beyinden gelen elektromanyetik emisyonda ihtiva edilen şeyler uyandırılan potansiyeller olarak adlandırılanlardır. Her düşünce, reaksiyon, motor kumandası, işitsel olaylar ve görsel görüntü için beyindeki bir uyandırılmış potansiyel veya uyandırılmış potansiyeller kümesi karşılığı vardır.Beyinden yapılan EMF emisyonunun şifreleri, beyninde geçerli fikirler, düşünceler, görüntüler ve sesler haline gelmesi için, çözülür. NSA SIGINT, bilgileri (sinir sistemi mesajları gibi) istihbarat ajanlarına aktarmak ve gizli operasyon yapılacak kişilerin beyinlerine (onlar tarafından fark edilemeyecek bir şekilde) aktarmak için, bir haberleşme sistemi olarak EMF ile aktarılan Beyin Uyarılması'nı kullanmaktadır. EMF ile Beynin Uyarılması, sonuçta beynin nöral devrelerinde ses ve görsel olayların oluşması için beyindeki uyarılacak potansiyelleri, kobayları tetiklemek için şifrelenmiş ve puslanmış karmaşık elektromanyetik işaretler göndererek çalışır. EMF ile Beyin Uyarılması kişinin beyin hallerini değiştirebilir ve motor kontrolünü etkileyebilir. İki yönlü elektronik Beyin Bağlantısı, sesi (kulakları by pass ederek) işitsel kortekse aktarırken ve donuk (belirsiz) görüntüleri, (optik sinirleri ve gözleri by pass ederek), görsel kortekse aktarırken, nöral görsel-işitsel bilgileri uzaktan kumanda ederek, yapılır. Görüntüler beyinde sabit olmayan iki boyutlu ekrandaki gibi meydana gelir. İki yönlü elektronik Beyin bağlantısı CIA / NSA personeli için esas haberleşme sistemi haline gelmiştir. Uzaktan Nöral Denetim (RNM, insan beynindeki biyoelektirik bilginin uzaktan denetimi) esas gözetim sistemi hâlini almıştır. Bu Birleşik Devletler İstihbarat Topluluğu'nda sınırlı sayıdaki ajan tarafından kullanılmaktadır. İŞLEYİŞ TEKNİĞİ RNM her belirli beyin bölgesinin rezonans frekansının şifresinin çözülmesini gerektirir. Bu frekans, daha sonra beynin bu özel bölgesine bilgi yüklemek için, değiştirilir. Değişik beyin bölgelerinin tepki gösterdiği (cevap verdiği) frekans 3 Hz ile 50 Hz arasında değişmektedir. İşaret İstihbaratı, sinyalleri bu band aralığında değiştirirler.Bu değiştirilmiş bilgi, şuuraltı seviyesinden algılanabilir seviyeye kadar değişen yoğunluklarda, beyine yerleştirilebilinir. Her insan tek biyoelektrik rezonans / entrainment frekansları kümesine sahiptir. Bir insanın beynine diğer bir insanın işitsel korteksinin frekansında işitsel bilgiler gönderme bu işitsel bilginin kavranılmaması sonucunu verecektir. Davacı RNN (Uzaktan Nöral Denetim)'den, NSA, Ft. Meade'deki Kinnecome grubuyla iki yönde RNM teması kurarak haberdar oldu. Onlar, Ekim 1990'dan Mayıs 1991'e kadar davacıyı tedirgin etmek için 3 boyutlu RNM sesini doğrudan doğruya beyinde kullandılar. 5/91'deki gibi Davacı ile iki yönlü RNM haberleşmeleri vardı ve Davacının yeteneklerini yok etmek ve kendisine karşı son 12 yılda yaptıkları faaliyetler nedeniyle Davacının yetkililere başvurmasını önlemek için RNM'yi kullandılar. Kinnecome grubunun Ft. Meade'de günde 24 saat çalışan, yaklaşık 100 çalışanı vardır. Davacıyı tecrit etmek için Davacıyla temasta bulunan ve beyinleri gizlice dinlenen kişilere de sahiptiler. Bu şimdiye kadar bir vatandaşın RNM ile taciz edilmesi ve bu istihbarat operasyonları metodunu kötüye kullanan NSA personeline karşı dava konusu hâline getirilen ilk olaydır. NSA TEKNİKLERİ VE KAYNAKLAR Ülkede herhangi bir yerde, herhangi bir mahalde, herhangi bir binada bireyleri sürekli olarak Uzaktan Denetleme / izleme. Bu operasyonların ucuz olarak yürütülmesi için getirilen bir sistem NSA tarafından her toplulukta binlerce insanın sürekli olarak takip edilmesini sağlar. Uzaktan RNM Cihazları NSA'nın RNM donatısı izlenen kişilerin beynindeki uyandırılan potansiyelleri (EEG'leri) uzaktan okuyabilir, ve onların verimlerini (performanslarını) etkilemek için sinir sistemi aracılığıyla mesaj gönderebilir. RNM elektronik olarak bireyleri teşhis edebilir ve onları Birleşik Devletler'deki herhangi bir yerde izleyebilir. Bu donatı, bir şebeke (ağ) üzerindedir ve yurt içi istihbarat operasyonları, yönetim güvenliği ve biyoelektrik mücadele durumunda kullanılırlar. Metropol Alanlarında Nokta Görevlileri Her bölgede on binlerce kişi, NSA personeli tarafından gizli kontrol için teşhis edilen kişileri (bazen bilmeyerek) takip ve kontrol etmek için, mahalle /işyeri casusu ve nokta görevlisi (muhbir) olarak çalışmakta. Büro dışında çalışan ajanlar, binlerce kişiyi izleyen nokta görevlileriyle (muhbirlerle) sürekli haberleşme içindedirler. Uzak bölgelerdeki ofislerde çalışan NSA ajanları, gözlemlenen kişiyle temas halinde bulunan ve halk içinde tespit edilen herhangi bir kişiyi (RNM'yi kullanarak) ânında teşhis edebilir. Kimyasal Madde ve İlaçlar Verilmesi İçin NSA Tarafından Evlere Yerleştirilen Plastik Boru Şebekesi. Uyutma gazı ve Beyin yıkamaya yardımcı olan ilaçların verilmesi için NSA kişilerin hava kanallarının ve su musluklarına hat döşemek için gerekli alet ve edevata sahiptir. Bu CIA farma-psikoloji (psikofarmoloji) sinin bir neticesidir. Hususi Birleşik Devletler İstihbaratına Kısa Bir Bakış İnsan beynindeki EEG'leri okuyabilen özel EMF donatısının sabit ağı, dijital bilgisayarlar kullanılarak kişileri teşhis ve takip edebilir. NSA İşaret İstihbaratdan gelen EMF (Elektromanyetik Alan) sinyaliyle yapılan ESB (Beynin Elektriksel Uyarılması) kişileri kontrol etmek için kullanılmaktadır. RF (Radyo Frekansı) yayımının şifrelerini çözerek kişisel bilgisayarın devre tablosundan bilgi toplayan ve bu suretle ülkedeki herhangi bir kişisel bilgisayara, telsiz modem tarzı giriş kazanan EMF donatısı. Tüm donatı saklı, tüm teknoloji gizli, araştırmaların hiçbir bölümü, elektronik mücadele araştırmalarında olduğu gibi, rapor edilmiyor. Hiçbir suretle halk tarafından bilinmeyen yurt içi istihbaratı bu metodunun, tam ve mükemmel olarak yürütülmesi, 1980'lerin ilk yıllarından beri devam etmektedir. Elektro manyetik silahların başlangıcı diyebileceğimiz LIDA MACHINE; Bu cihaz en başta bahsettiğimiz gibi alt frekanslar seviyesinde insan beynini adeta borbardımana tutmaktadır... http://www.astrogufran.com/images/stories/users/lida.jpg Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
can_35 Yanıtlama zamanı: Nisan 4, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 4, 2008 çok ilginç :S Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MysticBrain Yanıtlama zamanı: Nisan 4, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 4, 2008 Arkadaşlar bu teknolojiler insanların ellerinde olduğunu zannetmetin bizim teknolojimizi sürüngenler kendileri gibi kullanıyorlar...Naziler kaybettikleri için bütün teknolojiler amerikalıların eline geçmiş durumda...Bütün ilk atılımlar almanyadan geldi aslında bu tip alternatif teknolojilere...Yani sonuç olarak siz daha neyin ne zmn buluduğu haberini alamadan ölüp gideceksiniz... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.