Jump to content

Büyücü Kadın Kizzuwatna’lı Maštikka


nevermore

Önerilen Mesajlar

Hititlerde göze çarpan büyücü kadınlardan birisi, Kizzuwatna’lı Maštikka’dır.

Kadınların büyü faaliyetlerindeki önemi yanında, bu kadınlar arasında, Hitit sosyal yaşantısında çok önemli olan “büyüyle arınma” konusunda beş farklı ritüel uygulaması bakımından Kizzuwatna’lı Maštikka’nın özel bir yeri vardır.

Maštikka’nın uyguladığı büyü ritüelleri, kurban sahibini (EN/BEL SISKUR/ SÍSKUR kurban sahibi/ritüeli yaptıran kişi) içinde bulunduğu olumsuz durumdan kurtarmak için yapılan “ak/beyaz/iyi büyü” niteliğindedir. Ak büyüde amaç, kötülüğün kaynağından gelen gücü durdurmak, kötülüğü kurban sahibinden uzaklaştırmak ve onu sonsuza kadar ortadan kaldırmaktır.

Maštikka’ya ait olduğu belirlenen büyü ritüellerinin içerdiği konuları şöyle sınıflandırabiliriz:

 

1-Aile içi kavgaları önlemek, kavgalı bireyleri yatıştırmak için,

2- Cinayet işleyen kişiyi bu suçundan temizlemek, arındırmak için,

3- Dostuna şiddet uygulayan kişiyi arındırmak için,

4- Kötü sözlerin (dedikodu, beddua, lanet) olumsuz etkisini uzaklaştırmakiçin,

5- Yeraltı tanrılarını yatıştırmak için.

Maštikka’ya ait belgeler bu kadının, aile içinde kavgalı bireylerin barıştırılmasından, cinayeti önlemeye, kötü sözü engellemeye kadar birçok değişik konuda büyü yaptığını göstermiştir. Maštikka adeta o dönemin en çok başvurulan büyücüsü olmuştur.

 

Bu ritüeller hangi toplumsal-bireysel sorunların çözümünde uygulanmaktaydı?

 

Bunları incelediğimizde sadece Büyücü Kadın Maštikka’nın “büyülü” gücünü, etkinliğini değil, aynı zamanda o dönemin toplumsal hayatında büyüye muhtaç olacak kadar sorun olarak düşünülen meselelerin neler olduğunu öğrenmek de mümkün olacaktır. Maštikka’nın uyguladığı, ki genel olarak o dönemdeki hemen bütün büyü ritüellerinde uygulanır, büyü sistematiğini, tekniğini ve malzemelerini açıklamak ritüellerin anlaşılmasını kolaylaştıracaktır.

Büyü ritüellerinde kullanılan malzemelerin çeşitliliği ve bolluğu çok önemlidir. Çünkü, bu malzemelerle tanrılar da memnun edilecektir. Tanrılarla işbirliği içinde olmak, ritüelin amacına ulaşması bakımından son derece önemlidir. Ama onun kadar önemli bir husus da büyü uygulamalarında, güçlü olduğuna inanılır

büyüyü yaptıran kişi/kişilere uygulanan metotlardır. Maštikka yapmış olduğu büyüde bu duruma yeterince özen göstermiş, büyü ritüellerinde bu metotların hemen tamamını uygulamıştır.

 

Örnek olarak seçtiğim büyü ritüeli, aile içinde kavga eden kişilerin, (ya baba-oğul, ya karı-koca ya da kız kardeş-erkek kardeşler) barıştırılması, kavganın sebeplerinin ortadan kaldırılması ve kavgalı kişilerin arındırılması amacı ile düzenlenmiştir. Kavganın sebebi ise ritüelde “idaluš/hurtauš lalaš/EMEHI.Aeš / kötü/lanetli diller” olarak belirtilmektedir.

Maštikka’nın kurban sahiplerini (ritüeli yaptıran kişileri) “arındırmak” ve onlardan kötülükleri “uzaklaştırmak” için yaptığı bu ritüelde farklı metotlar uyguladığı görülmektedir.

Bunlar:

Benzetme (=Analoji) Metodu:

Hitit büyü ritüellerinde en çok kullanılan bu metodun amacı “taklit yolu ile istenilen sonucu elde etme”dir. Bu yapılırken “benzer benzeri yaratır” ilkesinden hareket edilmektedir: “Bu balık denizlerin boğasıdır, bu balık denizden nasıl ayrıldı ise bundan sonra o günün

lanetli dilleri de (kurban sahiplerinden) aynı şekilde ayrılsınlar” ifadesini bu metodu tanımlayan bir örnek olarak verebiliriz.

 

Bağlantı Kurma ve Aktarma Metodu:

Kurban sahibi ile ritüelde kullanılan malzemeler arasında bir bağlantı kurulmakta ve kötülükler bu bağlantı ile söz konusu malzemelere aktarılarak kurban sahibinden uzaklaştırılmaktadır. Bu metot kurban sahibinin bu objelere “temas etmesi” (QATAM dai- ‘elini koymak’, SAG.DU-ŠUNU dai- ‘başlarının üzerine koymak’) ve “bağlantı kurması” (allapahh- “tükürmek” šer arha wahnu- “üzerinde çevirmek”) şeklinde olmaktadır.

 

Özdeşleştirme ve Vekil Tayin Etme Metodu:

Ritüellerde en çok kullanılan, kurban sahibinin günahlarının, üzerindeki kötülüklerin “bir vekile yüklenmesi” (günah keçisi) motifi Maštikka’nın ritüellerinde de karşımıza çıkmaktadır.

Bu ritüellerde “yerine geçme, vekil tayin etme” iki şekilde olmaktadır:

tarpalli

nakkušši.

Ancak bu iki kavram arasında farklılıklar bulunmaktadır, Nakušši, kötülüğü uzaklara taşıması için salıverilmektedir, “Bir koyunu sevkederler ona ’vekil (=nakkušši)’ denir. Büyücü kadın tatlı

kurban ekmeğini ve 1 şarap testisini alır, koyunu güneş tanrısına sunar ve büyücü kadın şöyle der: ‘Ey Güneş Tanrısı (bu koyun) onlara ağız ve dil için bir vekildir (nakkušši)’ sonra bir koyun sunar, kurban ekmeğini parçalar, şarap sunar. (nakkušši/vekil olan) koyunu öldürmezler, büyücü kadın onu alır.”

Hurrice nakk, “göndermek, salıvermek, gitmesine izin vermek” fiilinden

türetilmiş olan Nakkušši kelimesi için Hititçe sözlükte “resim, tasvir, vekil” anlamları verilmiştir. Nakkušši, “her türlü kötülüğü bir yerden başka bir yere taşıyarak uzaklaştırılması için salıverilen canlılar” olarak tanımlanmaktadır. Ritüeldeki sembolik işlevi, kendilerine yüklenen kötülükleri çok uzaklara taşımaktır.

Nakkušši’nin işlevine, “Kurban sahibinin suçunu, kırgınlığın [ı, ] gözyaşını, nakkušši başka

bir yere [ ] götürsün. ifadesini örnek olarak gösterebiliriz. Nakkušši’nin, ayrıca, bir tanrı için

söz konusu olan kötülükleri uzaklaştırmada kullanıldığı da görülmektedir:

 

“… Şöyle söyler: ‘Tanrının huzurunda, kötü söz, yemin, lanet, kirlilik, her ne yapılmış ise nakkušši’ler onu tanrı için uzağa götürsünler. Tanrı ve de kurban sahibi o meseleden temizlenmiş olsunlar.”

 

Ayrıca bir çok büyü ritüelinde nakkušši olarak adlandırılmayan, ancak nakkušši’nin “kötülükleri uzaklara taşıma” görevini üstlenen çeşitli hayvanlar bulunmaktadır: Ambašši ritüelinde bir fare ile kötülük uzaklara, yüksek dağlara, tepelere vadilere; Puliša ritüelinde salgın hastalık bir boğa ile düşman ülkesine; Dandanku ritüelinde ülkede ve orduda görülen salgını bir eşek düşman ülkesine sürülmektedir.

 

Tarpalli ise üzerine yükletilmiş kötülüklerle birlikte ritüel esnasında yok edilmektedir. “Bir koyunu sevk ederler ve onu büyücü kadın iki kurban sahibinin üzerine tutar ve şöyle der: ‘işte sizin için bir vekil (=tarpalli), vücutlarınız için bir vekil (=tarpalli) olsun: kötü dil, kötü ağız (a karşı)’ onlar (iki kurban sahibi), onun (koyunun) ağzına tükürürler ve şöyle der: ‘kötü lanetleri tükürdünüz’. Yeri kazarlar, koyunu aşağıda keserler, sonra onu aşağıya koyarlar, onun yanına tatlı kurban ekmeğini koyarlar, şarap sunar ve üzerini kapatırlar.”

 

Tarpalli kelimesi Hititçe sözlükte “yedek, suret, tasvir” anlamları verilmiştir. Ritüellerde kötülüğün, kirliliğin aktarıldığı vekil olarak görülen tarpalli’ye dair en iyi örnek olarak Maštikka’nın “aile içi kavgalara karşı yaptığı büyü ritüeli”ni verebiliriz. Kurban sahibi kendileri için vekil (tarpalli) olarak görevlendirilen bir koyunun ağzına tükürürler ve koyunu kazdıkları çukurun içinde keserler. Aynı işlemler siyah bir koyunla tekrarlanır. İki kurban sahibi siyah koyunun ağzına tükürürler. Sonra siyah koyunu keserler, parçalara ayırırlar ve yakarlar. Daha sonra bu işlemler küçük bir köpek yavrusuna uygulanır. Köpeğin ağzına tükürürler, onu öldürürler ve gömerler. İki kurban sahibi yerlerine “vekil” olarak kullanılan hayvanların ağzına tükürerek, içlerindeki lanetleri onlara aktarmaktadırlar. Daha sonra bu canlılar öldürülüp gömülmekte ve içlerine hapsedilen kötülüklerle birlikte kurban sahiplerinden uzaklaştırılmış olarak kabul edilmektedir. Burada amaç, kötülüğün bir daha geri dönmeyeceği şekilde uzaklaşmasını sağlamaktır. Bazı Hitit ayinlerinde, “vekil” olarak kullanılan hayvanın cinsiyetinin, sunulan kişinin cinsiyetine göre belirlendiği görülmektedir:

 

“Eğer erkek ise ona bir boğayı [ ] vekil (=tarpalli) yaparlar ve o[nu ] onun evinde [ ] keserl[er ] fakat eğer bir kadın ise, bir ineği vekil [ ] yaparlar ve onu keserler [ ” İnsanların da vekil olarak kullanıldığını gösteren metinler mevcuttur: “Ayrıca canlı vekilleri, bir kadın ve de bir erkeği getirirler.”

 

Ritüellerden edindiğimiz bilgilere göre; tarpalli olarak kullanılan nesneler kırılarak, yakılarak, canlılar ise öldürülüp gömülerek yok edilmekte, ancak insanların akıbeti hakkında bilgi verilmemektedir. Ayrıca bu yöntemlerden başka Maštikka, diğer ritüellerinde bunlara ek olarak daha farklılarını da uygulamıştır:

 

Tanrılara Sunma ve Yardım İsteme:

Maštikka’nın “yeraltı tanrılarını yatıştırmak için yaptığı ritüel”de açık bir şekilde görülen bu yöntemde, tanrıları yatıştırmak için onlara kurbanlar sunulmaktadır. Ritüeli yapan kişi ne kadar işinin ehli olursa olsun, kızgın ya da işbirliği yapmayan bir tanrı karşısında bu özelliği bir işe yaramazdı. Ritüelin başarıya ulaşması için tanrıların yanlarında olmaları ve onlara yardım etmeleri gerekliydi.

 

Bu ritüelde, kötülük iki hayvan vekile, bir koyun ve de bir tekeye nakledilmekte ve daha sonra kurban edilen koyun Güneş Tanrıçası’nın deposu olan toprağa, teke de erkek tanrıların deposuna gömülmekte ve kurban sahibinin yerine hayvan vekillerin sunulması ile kızgın yeraltı tanrısının öfkesini yatıştırma amaçlanmaktadır33 Bir başka ritüelde, tanrıyı yatıştırma daha doğrusu kandırmak için süslenmiş bir koç hazırlanır ve öyle söylenir: “ hangi tanrı yüz çevirmişse, hangi tanrı bu salgına sebep olduysa, bak, bu koçları senin için bağladım (onlarla) tatmin ol”

 

Kefaret Ödeme:

Kefaret, işlenen bir günahın bağışlanması için yapılması gereken eylem ya da verilmesi gereken bedel şeklinde tanımlanabilir.

Maštikka’nın “cinayete karşı yaptığı ritüel”de böyle bir durum söz konusudur. Cinayet işleyen, öldürdüğü kişinin yerine bir kişi vererek kefaretini ödemiş oluyordu.

 

Ritüelde kullanılan malzemelere gelince; bu malzemelerin çeşitliliği ve miktarlarının çokluğu ritüelin amacına ulaşmasında etkilidir.

Bu konuya oldukça dikkat edilmiştir. Tanrıların desteği de ihmal edilmemiştir. Ritüelde kullanılan malzemelerin ortamdan uzaklaştırılması, yeni bir kirliliğe yol açmamaları bakımından dikkat edilecek hususlardan biridir. Bunun gerekliliği kanunlar ile hükme bağlanmıştır: “Eğer bir kişiyi biri arındırırsa artakalanları (malzemeleri) de yakma yerine götürsün, eğer birinin ekin alanına ya da evine götürürse büyü(dür) (ve) kral yargı(lar).”

Ayinlerin yapılacağı yerler olarak da yeni bir kirlilik doğurmasını önlemek için iskan edilmeyen, tarım yapılmayan yerler seçilmektedir.

 

Tunnawi ritüelinde belirtildiği gibi:

“Her nerede civarda tarım yok ise (ve) pulluk ulaşmadıysa. . .” Büyüde kullanılan malzemeler, kırma, yakma, hapsetme, öldürme, parçalama, gömme şeklindeki uygulamalarla ortamdan uzaklaştırılmıştır.

Artık iş Maštikka’nın büyücülük konusundaki marifetine kalmıştır.

 

Sonuç

Kizzuwatna’lı Maštikka’ya ait ritüel metinler, büyünün Hitit sosyal yaşantısındaki önemini göstermektedir. Maštikka’nın çeşitli konularda yaptığı ritüellerden örnek olarak seçtiğimiz ve aşağıda tercümesini verdiğimiz büyü ritüeli, birbirleri ile kavgalı bu kişileri, kötü/lanetli sözlerin olumsuz etkisinden kurtarmak, bu sözleri bir daha geri dönemeyeceği şekilde onlardan ‘uzaklaştırmak’ amacına yöneliktir. Baba oğluyla, kadın kocasıyla, kız kardeş erkek kardeşiyle kavga etmiştir ve metinden anlaşıldığına göre kavgaya kötü, acı, lanetli diller sebep olmuştur. Kötü sözü sembolize eden hamurdan ve kilden diller yapılır ve bu objeler kırılarak etkisiz hale getirilir. Metnin ilerleyen kısımlarında “El”den (ŠU ‘el’) de bahsedilmesi ve kilden ve hamurdan “El” şekillerinin yapılarak tıpkı dil motiflerine yapılan işlemlerin ona da uygulanması, sözlü saldırı yanında kişilerin birbirlerine şiddet uyguladıkları şeklinde yorumlanabilir. Ancak, her iki kişinin Maštikka’ya beraber gitmeleri yani kötü durumun uzaklaştırılmasında müşterek hareket etmeleri, aile içindeki huzurun temini konusuna çok dikkat ettiklerinin işaretidir.

EK

Kizzuwatna’lı Maštikka’nın Aile İçi Kavgalara Karşı Yaptığı Büyü Ritüeli

I. SÜTUN

Kizzuwatna’lı kadın Maštikka şöyle der:

“eğer baba oğlu ile , koca karısı ile ya da erkek kardeş kız kardeşi ile kavga ederlerse onları birlikte iken barıştıracağım ve onlara şöyle yapacağım (davranacağım): [ ] yağ, 5 ince ekmek, 1 tarna ağırlığına kurban ekmeğini, [ ] küçük bir kap, saf zeytinyağı,[ mey]va , incir, kuru üzüm [ ]1 küçük peynir, mavi yün, kırmızı yün, az miktarda, [ ] x, kazma, kürek, [ ] x [ ] masa, yatak, örtü, [ ] yaptıkları el ve dil modelleri, [ ]ufaltılmış nitri, sinir, az miktarda [ ], tarpatarpa otu, balık, kertenkele, iki tencere [ ], bir kadeh, bir su kabı, bir GIR.KIŠ [ ], üç testi şarap, [ bir] beyaz koyun, bir siyah koyun, bir köpek yavrusu [ ] bunlar hazırlanınca …. Büyücü kadın iki kurban sahibini kurban için [ ], büyücü kadın bir mayalı kurban ekmeğini, bir avuç peyn[iri ], bir testi şarabı, alır ve onları kurban sahibine uzatır, ve (onlar, onun) üzerine ellerini koyarlar. Bir kurban ekmeğini ve de peyniri parçalar, şarabı da sunar ve şöyle söyler:

“beyim Güneş Tanrısı, işte sana kötü dilleri teslim ettim…..”Büyücü kadın elbise giydirilmiş ve başları örtülmüş hamurdan heykelleri ve iki ahşap heykeli, onları iki kurban sahibinin ayaklarının önüne koyar, hamurdan yapılmış iki dili ve de iki eli onların başlarına koyar. Onların vücutlarına mavi ve kırmızı yünden ipi dolar, ve onları (yünleri) onlardan alır. Kırmızı yünü alır, onu onlardan bıçakla yukarıdan tamamen keser ve şöyle söyler:

“siz, o gün ne ile doyurulduysanız şimdi işte o günün dillerini tanrı Andaliya bıçak ile kesti” ve onları ocağa fırlatır. Büyücü kadın bir balığı alır, onu iki kurban sahibinin ikisinin birlikte üzerinde çevirir ve şöyle söyler: “bu balık denizin boğası(dır), bu balık denizden nasıl ayrıldıysa, şimdi o günün lanetli dilleri (de) (sizden) ayrılsınlar” ve balığı ocağa fırlatır.

(Büyücü kadın) beyaz ve siyah yünü alır, sonra (onları) içyağının etrafına dolar ve ona tiššatwa43 der, onu iki kurban sahibinin üzerine tutar ve şöyle söyler:

“ağız ve dil ile her ne söyledinizse şimdi bak tiššatwa” vücut(unuz)daki o günün dilleri sizden ayrılmış olsun”, ve onları ocağa fırlatır. Sonra, büyücü kadın tuzu, içyağını [ ], ve de balmumunu alır, balmumundan diller yapar [ ve onları] iki kurban sahibinin başlarının üzerinde çevirir, tuzu, içyağını ve de siniri onların üzerinde çevirir, sonra onları, onlara uzatır, [ve ona sol elleri]yl[e baskı yaparlar]

 

II. SÜTUN

Büyücü kadın şöyle söyler: “aranızda her ne lanetlenmişse şimdi o lanetli dilleri Güneş Tanrısı sol (tarafa) çevirsin” ve onları ocağa fırlatır. İki kurban sahibinin vücutlarında bulunan kırmızı ve mavi yünü, (ayaklarının) önünde bulunan hamurdan iki heykeli, başlarının üzerinde bulunan hamurdan elleri ve hamurdan dilleri, Büyücü kadın onların tümünü alır, onlardan ipi kesip ayırır, hamurdan iki eli ve (hamurdan) dilleri büyücü kadın kırar, sonra onları, onların üzerinde çevirir ve şöyle söyler:

 

“o günün lanetli dilleri ayrılsın, o günün lanetli sözleri ayrılsın” ve onları ocağa fırlatır, sonra büyücü kadın tuzu alır, onu yedi dilin üzerine döker, onları yerde (çekiçle) ezer (ufalar) ve onları iki kurban sahibinin üzerinde çevirir ve şöyle söyler: “hangi günde doymuş iseniz, bak, o günün dillerini bundan sonra baba Güneş Tanrısı ufaladı (ezdi)” ve onları ocağa koyar. Büyücü kadın suyu ve hamuru alır, suyu onların üzerine serper ve onları temizler, sonra hamuru onların üzerinde çevirir ve şöyle söyler: “böylece ağzınızla (ve) dilinizle (tekrar) temizlenmiş olunuz” ve hamuru ocağa koyar. Bir koyunu sevk ederler ve onu büyücü kadın iki kurban sahibinin üzerine tutar ve şöyle söyler: “işte izin için bir vekil, vücutlarınız için bir vekil olsun: kötü dil, kötü ağız” onlar, onun (koyunun) ağzına tükürürler ve şöyle söyler: “kötü lanetleri tükürdünüz”, yeri kazarlar, koyunu aşağıda keserler, sonra onu aşağıya koyarlar, onun yanına tatlı kurban ekmeğini koyarlar, şarap sunar ve üzerini kapatırlar. Siyah koyunu sevk ederler, büyücü kadın onu, onların üzerine tutar ve şöyle söyler: “sizin başlarınız ve vücutlarınızın tümü için siyah koyun bir vekildir, (onun) ağzındaki dil lanetlerin dilidir”

Ve onu onların üzerinde çevirir, iki kurban sahibi onun ağzına tükürürler ve koyunu keserler, sonra onu tamamıyla parçalarlar, ocak yaparlar ve yakarlar, bal ve de saf zeytinyağını üzerine dökerler, tatlı kurban ekmeğini parçalar, onu ocağa fırlatır ve şarap sunar. Büyücü kadın domuz yavrusunu alır, onu onların üzerinde tutar ve şöyle söyler: “bak, bu ot (ve) tahıl ile beslenmiş (domuz) nasıl gökyüzünü (bir daha) göremeyecekse ve sonra domuz yavrularını (da) bir daha göremeyecekse, iki kurban sahibi de kötü lanetleri aynı şekilde görmesinler”

Domuz yavrusunu onların üzerinde çevirir, sonra onu öldürürler, yeri kazarlar ve domuz yavrusunu (kazdıkları çukurun) dibine koyarlar, şarap sunarlar, (onları) toprağın içinde tutarlar Büyücü kadın kilden bir hupuwai kabı yapar, küçük bir hamuru onun içine koyar, siyah kappani’yi de içine döker.

III. SÜTUN

Onu iki kurban sahibinin üzerinde çevirir ve şöyle söyler: “bak, kilin kil yatağınan dönmediği gibi, (siyah) kappani’nin beyazlaşmadığı gibi, ve başka bir şeyin tohumu olmadığı gibi, bu tanrıların ekmeğinin hamura dönüşmediği gibi, bu kötü diller de aynı şekilde (iki kurban sahibinin) vücuduna gitmesin” Büyücü kadın bir kertenkeleyi alır, onu mavi ve kırmızı yün ile bağlar ve onu iki kurban sahibinin üzerinde çevirir ve şöyle söyler:

“hızlı ayak (kertenkele) kötü dilleri yukarı kaldırsın, onu sırtından kaldırsın, dilleriyle onu kaldırsın: kötü ağzı, kötü dili” Sonra (büyücü kadın) bir köpek yavrusunu alır, onu iki kurban sahibinin üzerinde çevirir ve şöyle söyler: “(o), tüm vücutlarınızın tasviri(dir)”, onlar onun ağzına tükürürler ve şöyle söyler: “o günün lanetlerini tükürdüler” köpeği öldürürler, sonra onu gömerler. Büyücü kadın iki kurban sahibinin üzerine su serper ve onlar temizlenir, hamuru da onların üzerinde sallar. Sonra kilden bir išnuri kabı46 yapar ve yağı onun içine döker, kırmızı yünü içine fırlatır, karaš’ı47 içine doldurur ve büyücü kadın onu iki kurban sahibinin elbisesinin altına tutar (saklar) ve şöyle söyler:

“Bak bu İštar’ın išnuri kabı(dır), o sizi iyi bir yaşama serbest bıraksın, ama size (söylenen) kötü sözleri de aynı şekilde gizlesin”. Arkasından yedi hupuwai kabını alır, onları şarap, saf zeytinyağı, bal ile doldurur (ayrıca) inciri, kuru üzümü, siniri, tuzu (ve) içyağını (da) ekler, hupuwai kabını ocağa döker, hupuwai kabını ise kırar. ve şöyle söyler:

“hupuwai kabı ağız ve dil ile birlikte kırılsın” hupuwai kabını kırdığı zaman bir tatlı kurban ekmeğini de parçalar ve onları (ekmek parçalarını) ocağa fırlatır. Bir koyunu sevk ederler ona “vekil (=nakkušši)” denir, büyücü kadın, tatlı kurban ekmeğini ve bir şarap testisini alır, koyunu güneş tanrısına sunar ve büyücü şöyle söyler: “ey güneş tanrısı, onlara (onların yerine) ağız ve dil için bir vekildir” sonra bir koyun sunar, kurban ekmeğini parçalar, şarap sunar, koyunu ise öldürmezler, onu büyücü kadın alır. (Bunun üzerine) büyücü kadın yedi masayı alır, tatlı kurban ekmeğini, bir peyniri, bir şarap testisini alır, ekmeği ve de peyniri güneş tanrısına parçalar, şarap sunar, ayrıca büyücü kadın bronz (kazmayı) alır ve yeri kazarlar, büyücü kadın şöyle söyler:

“ağız ve dil Güneş Tanrısı’na . . . . . . olursa” Sonra büyücü kadın kurban ekmeğini, peyniri, pişmiş topraktan bir şarap kadehi, iki kurban sahibine sunar ve onun üzerine (onlar) ellerini koyarlar, büyücü kadın, kurban ekmeğini Güneş Tanrısı’na parçalar, şarap sunar ve şöyle söyler: “övülen Güneç Tanrısı sen ağzın ve dilin arkasındasın” Sağ taraftan ve sol taraftan ateşi yakarlar, ortasına yedi huwaši taşını sokarlar, büyücü kadın yarım avuç ağırlığında tatlı kurban ekmeğini ve de şarap kadehini iki kurban sahibine uzatır, onlar onun üzerine ellerini koyarlar, büyücü kadın tatlı kurban ekmeğini parçalar, şarap sunar ve şöyle söyler:

IV. SÜTUN

“her kim huwaši taşlarını aynı yere diktiyse bak onlar yıkılacak gibi duruyor, o gün de iki kurban sahibinin ağzından ve dilinden her ne çıktı ise o sözler de aynı şekilde yıkılsınlar”

İki kurban sahibi huwaši taşlarını ayaklarıyla devirirler ve onlar ateşin ortasından geçer, giymiş oldukları elbiseleri, onları, çıkarıp atarlar ve onları büyücü kadın alır, Bir tencereyi onların üzerinde çevirir, bir kabı onların ayaklarının yanına koyar ve şöyle söyler: “işte bu tencere sizin başınız için, bu kap ağzınızdan (kaynaklanan) tüm meseleler için tasvir(dir)” büyücü kadın tencereyi kırar, kabı ise iki kurban sahibi ayaklarıyla kırarlar ve şöyle söyler: “bütün lanetli sözler kırılsın” Büyücü kadın güneş bitkisini alır, ona tiwariya denir, (onunla) iki kurban sahibinin vücutlarını siler ve şöyle söyler : “ağız (ve) dilin kötü sözleri de sizden silinmiş olsun”

 

Büyücü kadın suyu kadehten ya da huppara kabından iki kurban sahibine uzatır (içine) nitri doldurulmuştur, iki kurban sahibi suyu başlarının üzerine dökerler, ellerini ve gözlerini yıkarlar. Sonra suyu bir sığırın boynuzunun içine dökerler, iki kurban sahibi onu mühürlerler, büyücü kadın şöyle söyler: “eski krallar geri geldiklerinde ve ülkenin durumunu denetlediklerinde ancak o zaman bu mühür kaldırılsın” Kizzuwatna’lı kadın Maštikka’nın sözü : “eğer baba oğlu ile koca karısı ile ya da erkek kardeş kız kardeşi ile kavga ederlerse, onları birlikte iken barıştıracağım ve onlara birlikte davranacağım ve onlara şöyle yapacağım”

Kullanılan İşaretler

[ ] Tabletin o kısmının kırık olduğunu gösterir.

( ) Tercümenin daha iyi anlaşılması için yapılan ilaveyi gösterir.

. . . Yan yana üç ya da üçten fazla nokta o kısmın sağlam olduğunu fakat

gerek görülmediği için alınmadığını belirtir.

X Okunamayan işaret veya işaretleri gösterir.

 

Adsız.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...