ArchangeL Oluşturma zamanı: Haziran 15, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Haziran 15, 2007 Anarşistler, bazı temel fikirleri tümü paylaşmakla beraber, insan özgürlüğüne en uygun ekonomik düzenlemeler konusundaki görüşlerine dayanılarak bazı geniş kategorilerde sınıflandırılabilirler. Ama yine de tüm anarşist görüşler temel bir yaklaşımı paylaşırlar. Rudolf Rocker'ın sözleriyle: "Sosyalizmin kurucularıyla ortak olarak Anarşistler, tüm ekonomik tekellerin yıkılmasını ve kullanımı hiçbir ayrım yapılmadan herkese açık olmak üzere, toprak ve üretim araçlarında ortak mülkiyeti talep ederler; çünkü kişisel ve toplumsal özgürlük, ancak herkese eşit ekonomik imkanların sağlanması temelinde tasavvur edilebilir. Bizzat sosyalist hareketin içinde Anarşistler, tarihte ekonomik sömürünün her zaman siyasi ve toplumsal baskı ile yan yana bulunması nedeni ile, kapitalizme karşı savaşımın siyasi gücün tüm kurumlarına karşı savaşım olduğu görüşünü temsil ederler. İnsanın insan tarafından sömürülmesi ve insanın insan üstünde tahakkümü birbirinden ayrılamaz, ve her biri diğerinin koşuludur" (Anarcho-Syndicalism, s. 17-18). İşte bu genel çerçeve içinde anarşistler görüş ayrılıklarına sahiptirler. Her ne kadar her birinin ekonomik düzenlemeleri tamamı ile birbirini dışlamasa da, temel ayrım "bireyci" ve "toplumsal" anarşistler arasındadır. Bunlardan toplumsal anarşistler (komünist-anarşistler, anarko-sendikalistler ve diğerleri) her zaman geniş bir çoğunluğu oluştururken, bireysel anarşizm ise genel olarak ABD ile sınırlı kalmıştır. Bu kısımda anarşist hareket içinde yer alan bu ana akımlar arasındaki farkları ortaya koyacağız. Az ileride anlaşılacağı üzere, hem toplumsal hem de bireysel anarşistler devlet ve kapitalizme karşı çıkarken, özgür toplumun doğası (ve nasıl ulaşılacağı) konusunda birbirlerinden farklılaşırlar. Kısacası, toplumsal anarşistler toplumsal sorunlara komünal çözümler bulunmasını, ve iyi bir toplumun (yani bireysel özgürlüğü koruyan ve geliştiren bir toplumun) komünal bakış açısının olması gerektiğini savunurlar. Bireyci anarşistlerse, isimlerinden de anlaşılacağı üzere, bireysel çözümlerin taraftarıdırlar ve yine iyi bir toplumun bireysel bakış açısına sahip olması gerektiğini savunurlar. Fakat, bu okulların ayrılıkların onların ortak noktalarını gölgelemesine müsade etmemeliyiz; yani bireysel özgürlüğü azamileştirme, devlet ve kapitalist hakimiyet ile sömürüyü sona erdirme istekleri. Bu önemli anlaşmazlıklara ek olarak anarşistler sendikalizm, pasifizm, "yaşamtarzı", hayvan hakları ve diğer bazı konularda da görüş ayrılıklarına sahiptirler; ancak yine de bu ayrılıklarına rağmen bunlar aslında anarşizmin farklı yönlerini temsil etmektedir. Bazı temel fikirler hariç olmak üzere, anarşist hareket (aynen yaşamın kendisinin olduğu gibi) devamlı bir değişim süreci, tartışması ve düşüncesi içindedir --özgürlüğe oldukça fazla değer veren bir hareketten bekleneceği üzere. Kağıtlarımızı açık oynamak için, bu SSS [sıkça Sorulan Sorular]'ın yazarları kendilerini anarşizmin "toplumsal" kanadı içine yerleştirmektedirler. Bu bizim bireyci anarşizmle ilintili pekçok önemli fikri gözardı edeceğimiz anlamına gelmemektedir; biz sadece hem bireysel özgürlüklerin varolması için gerekli güçlü bir temeli oluşturmakta, hem de bizim yaşamayı arzuladığımız toplumu daha yakından temsil etmesi noktalarında, toplumsal anarşizmin modern toplum için daha uygun olduğu görüşündeyiz. A.3.2 Farklı Toplumsal Anarşizm Çeşitleri Var mıdır ? Evet. Toplumsal anarşizm içinde dört ana eğilim vardır --karşılıkçılık [ing. mutualizm] , kolektivizm, komünizm ve sendikalizm. Farklılıklar çok ayıredilebilecek cinsten değildir, ve genellikle strateji temelinde farklılıkları içerir. Karşılıkçılık ve diğer toplumsal anarşizm çeşitleri arasında bir büyük farklılaşma vardır. Karşılıkçılık piyasa sosyalizmi olgusu üzerinde şekillenir --emekçilerin kooperatifleri komün bankaları aracılığı ile emeklerinin ürünlerini değişirler. Bu karşılıklı banka ağı, "risk ve harcamalar çıkarıldıktan sonra ... verilen boçlar üzerinde hiç bir faizin uygulanmadığı [tarzda] ... herhangi bir bireye ya da sınıfa özel ayrıcalık sunulmadan, tüm toplumun faydasına [çalışacaktır]" (Charles A. Dana, Proudhon and his "Bank of the People", s. 44-45). Bu sistem, "her yerde değişim ve kredi [mekanizmalarında] uygulanarak, emeğe yeni unsurlar katacak ve onu gerçek anlamda demokratik yapacaktır" (a.y., s.45). Karşılıkçılık'ın toplumsal anarşizmdeki şekli, bireysel anarşistlerde varolan bağımsız kooperatiflerin yerine yerel toplumca (ya da komünce) sahiplenilen karşılıklı bankalar olması nedeni ile [bireysel anarşistlerden] farklılaşır. Bu ise, onların kapitalist girişimler yerine kooperatifler için yatırım fonları sağlamasına imkan verir. Bir başka fark ise, liberter komünlerin federasyonunu tamamlayacak tarzda, bazı toplumsal anarşist karşılıkçıların Proudhon'un "tarımsal-endüstriyel federasyon" olarak tanımladığı oluşumu desteklemeleridir. Bu "ticaret ve endüstri'de karşılıklı emniyeti sağlayacak ... bir konfederasyondur" ve yollar, demiryolları gibi büyük ölçekli gelişmeleri sağlayacaktır. Bu, "belirli federal düzenlemelerle, federal devletlerin vatandaşlarını hem içerden hem de dışardan gelebilecek kapitalist ve finansal feodal [tehditlerden] koruyacaktır". Bunun nedeni ise, "politik hakların ekonomik haklarla desteklenmesi [gereğidir]". Böylece tarımsal-endüstriyel federasyon, toplumunun anarşist doğasının piyasa kontrolündeki değişimin istikrarsızlaştıran (servette ve dolayısıyla güçte eşitsizliği arttıran) etkilerinden sakınmasını sağlayacaktır. Bu çeşit bir sistem, "endüstrilerin kardeşler olduğu; aynı bedenin parçaları olduğu; birisinin acısını diğerlerinin paylaştığı [bir sistemdir]. Bu nedenle, hep birlikte tükenmek ve karmaşıklığa düşmek için değil, ortak refah durumunun koşullarını birlikte sağlamak için federe hale gelmeliler ... Bu tip bir düzenleme onların özgürlüklerinden bir şey eksiltecek değildir; basitçe onların özgürlüğüne daha çok güvenlik ve güç katacaktır" (The Principle of Federation, s. 70, s. 67 ve s. 72). Toplumsal anarşizmin diğer biçimleri karşılıkçıların piyasalara verdiği desteği, kapitalist-olmayanlar için olsa bile, paylaşmazlar. Bunun yerine özgürlüğün en iyi şekilde üretimin komünal hale gelmesi, ve bilgi ile ürünlerin serbestçe kooperatifler arasında paylaşılması yolu ile sağlanacağına inanırlar. Diğer bir deyişle, toplumsal anarşizmin diğer biçimleri karşılıkçılık'ın bireysel kooperatifler sisteminin yerine, üretici birliklerinin federasyonuna ve komünler aracılığı ile sağlanan ortak (ya da toplumsal) sahipliğe dayanan bir sistemi oturturlar. Bakunin'in dediği gibi, "geleceğin toplumsal organizasyonları tamamen aşağıdan yukarıya doğru yapılmalıdır; ilk olarak onların sendikalarında, sonra komünlerde, bölgelerde, uluslarda ve nihayet uluslararası ve evrensel büyük federasyonlarda", ve "toprak, emek araçları ve tüm kapital toplumun tümünün kolektif mülkiyetinde olacaktır; ve sadece işçiler tarafından, diğer bir ifade ile tarımsal ve endüstriyel birlikler tarafından kullanılacaktır" (Michael Bakunin: Selected Writings, s. 206 ve s. 174). Ancak kooperatif ilkesini bireysel çalışma yerinin ötesine genişletmekle bireysel hürriyet azamileştirilebilir ve korunabilir (anarşistlerin çoğunun piyasaya neden karşı çıktıkları konusu için Kısım I.1.3'e bakınız). Bu açıdan aslında Proudhon ile aynı zemini paylaşmaktadırlar. Endüstriyel konfederasyonlar, "bu gruplardan birinin mülkiyetinde olan ve karşılıklı bir anlaşma ile tüm ... federasyonun kolektif mülkü haline gelecek üretim araçlarının ortak kullanımını garanti edecektir. Bu yolla, grupların federasyonu ... toplumun dalgalanan ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli üretim oranlarını düzenleyebilecektir" (James Guillame, Bakunin on Anarchy, s. 376). Bu anarşistler, karşılıkçıların kooperatifler içinde işçilerin üretimi kendi yönetmeleri fikrini desteklerler; ancak piyasa yerine bu birliklerin [ing. associations], konfederasyonunun karşılıklı yardımlaşmayı [ing. mutual aid] temsil eden canalıcı nokta olduğunu savunurlar. "Farklı fabrikalarda çalışan işçiler, üretim araçları üzerinde oldukça zorlu bir süreç sonucunda elde ettikleri kontrolü, kendini 'anonim şirket' olarak adlandıran üstün bir güce devretmekte isteksiz olacakları" (a.y., s. 364) bilinirken, çalışma yeri otonomisi ve kendinden yönetim tüm federasyonların temelini oluşturacaktır. Bu endüstri-geneli federasyona ek olarak, herhangi bir belli endüstriyel federasyonun fonksiyonu veya yetkisi dahilinde bulunmayan, ya da toplumsal boyutu olan konularla ilgili olacak endüstriler-arası ve komün konfederasyonlarını teşkil edilecektir. Yine burada da Proudhon'un karşılıkçı görüşlerine benzerlikler görmekteyiz. Toplumsal anarşistler, üretim araçlarının ortak mülkiyeti konusunda ısrarlı bir tutum içindedirler (tamamen bireyler tarafından kullanılanlar hariç olmak üzere); ve bireycilerin onları kullananların "satadabileceği" görüşünü kabul etmezler. Bunun sebebi daha önce de belirtildiği gibi, bunun serbest bir toplumda kapitalizm ve devletçiliğe gerekli zemini tekrar yaratacağı fikridir. Buna ek olarak diğer toplumsal anarşistler, karşılıkçıların ortak [ing. mutual] bankacılık sistemi aracılığı ile kapitalizmin reforme edilerek liberter sosyalizme dönüştürülebileceği fikrini de kabullenmezler. Onlara göre kapitalizm ancak toplumsal bir devrimle yerini özgür topluma bırakabilir. Kolektivistler ve komünistler arasındaki temel ayrım devrimden sonra "para"nın rolü sorusu üzerindedir. Anarko-kolektivistler üretim araçlarında özel mülkiyetin sona erdirilmesini anahtar olarak görürken, anarko-komünistler paranın ortadan kaldırılmasına asıl önemi verirler. Kropotkin'in belirttiği gibi kolektivist anarşizm "üretim için gerekli olan herşeyin emek grupları ve özgür komünler tarafından sahip olunduğu bir durumu ifade ederken, emeğin karşılığının verilmesinin yollarının, komünist olsun ya da olmasın, her grubun kendisince halledilmesi gerektiğini savunur" (Kropotkin's Revolutionary Pamplets, s. 295). Yani hem komünizm, hem de kolektivizm üretimi üretici birlikleri aracılığı ile aynı şekilde organize ederken, üretilen malların nasıl dağıtılacağı konusunda farklılaşırlar. Komünizm serbest tüketime dayanırken, kolektivizm katkıda bulunulan emek ölçüsünde malların dağıtımı temeline dayanır. Ama anarko-komünistlerin pekçoğu zamanla üretkenlik arttıkça ve topluluk olgusu geliştikçe, paranın ortadan kalkacağına inanırlar. Böylece her iki grup da uzun dönemde toplumun komünist deyişteki --"herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre"-- gibi işleyeceği konusunda hemfikirdirler. Sadece bunun ne kadar çabuk gerçekleşeceği konusunda uzlaşamazlar. Anarko-komünistlere göre devrimden sonra "komünizm, --en azından kısmen-- bu kolektivizmi inşaa etmede daha fazla şansa sahiptir" (a.y., s. 298). Kolektivizmin "üretim araçları üzerindeki özel mülkiyeti kaldırdığında başlaması, ancak eşitsizliklerin yeniden oluşması demek olan sarfedilen emeğe göre ücret sistemine tekrar dönüşle kendisinin oluşumunu tersine çevirmesi" (Alexander Berkman, The ABC of Anarchism, s. 80) özellikleri nedeni ile, komünizme doğru yönelimin hayati derecede önemli olduğuna inanırlar. Komünizme ne kadar çabuk geçilirse, o ölçüde yeni eşitsizliklerin gelişmesinin önlenebileceğine inanırlar. Söylemek her ne kadar gereksiz olsa da, bu duruşlar aslında farklı değildirler; ve pratikte anarşizmi öne çıkaranların siyasi bilinç düzeyleri ve toplumsal devrimin gereksinimleri, her alanda hangi sistemin uygulanacağını belirleyecektir. Sendikalizm toplum anarşizmin diğer bir temel biçimidir. Anarko-sendikalistler aynen diğer sendikalistler gibi anarşist fikirlere dayanan bir endüstriyel sendika hareketi oluşturmak istemektedirler. Bu nedenle, [kapitalizmi] yıkacak ölçüde güçlü olana değin, kapitalizm altında reformlar yapmak için doğrudan eylemi kulllanacak merkezsizleşmiş, federe sendikaları savunurlar. Anarko-sendikalizm pekçok açıdan, anarşistlerin işçi hareketi içinde çalışmasının ve geleceğin özgür toplumunu önceden canlandıracak birlikler [sendikalar] yaratmalarının önemini vurgulayan kolektivist-anarşizmin yeni biçimidir. Yani kapitalizm altında dahi anarko-sendikalistler "özgür üreticilerin özgür birliğini" yaratmayı amaçlarlar. Bu birliklerin"anarşizmin pratik okulu" olarak işlev göreceğini düşünürler, ve Bakunin'in işçilerin örgütlerinin devrim öncesi dönemde "sadece fikirleri değil, aynı zamanda bizzat geleceğin gerçeklerini" yaratmaları gerektiği saptamasını da oldukça ciddiye alırlar. Diğer tüm toplumsal anarşistler gibi Anarko-sendikalistler de, "Sosyalist ekonomik düzenin hükümet kararnameleri ve yasaları ile düzenlemeyeceğine, aksine ancak ve ancak üretimin her branşında işçilerin el ve beyinleri ile dayanışmacı ortak çalışması sonucu gerçekleşebileceğine kanaat getirmişlerdir; yani üreticilerin tüm fabrikaların yönetimini --genel ekonomik organizmanın bağımsız üyeleri olan ayrı gruplar, fabrikalar ve endüstri branşları gibi şekillerde-- kendilerinin bizzat üstlenmesini, ve özgür karşılıklı anlayış temelinde topluluğun faydasına üretimi ve ürünün paylaşılmasını sistematik bir şekilde devam ettirilmesini" (Rudolf Rocker, Anarcho-syndicalism, s. 55) savunurlar. Sendikalistler ve diğer devrimci toplumsal anarşistler arasındaki farklar oldukça muğlaktır, ve tamamen anarko-sendikalist sendikalar sorunu etrafında şekillenmektedir. Kolektivist anarşistler liberter sendikalar kurulmasının önemli olduğu konusunda hemfikirdirler, ve bu nedenle de "emekçi kitlelerin toplumsal (ve bunun sonucunda, siyaset-karşıtı) gücünün ... geliştirilmesi ve örgütlenmesinin sağlanması" (Bakunin, Michael Bakunin: Selected Writings, s. 197) için emekçi hareketinin içinde çalışmanın hayati olduğu konusunda hemfikirdirler. Komünist anarşistler ise genelde emekçi hareketinin içinde çalışmanın önemini kabullenmekle beraber, sendikalist organizasyonların mücadele içinde işçilerce şekillendirileceğine inanırlar; ve "isyan ruhunun" canlandırılmasının sendikalist birlikler kurulmasından daha önemli olduğunu, ve işçilerin bunlara [kendiliklerinden] katılacağını ümit ederler. İşyeri oluşumlarına fazla önem vermezler, çünkü onlara göre bu mücadele kadar hiyerarşiye ve işyeri dışındaki tahakküme karşı mücadele de önemlidir (anarko-sendikalistlerin pekçoğu da buna katılacaktır, ama bu genelde sadece bir vurgu sorunu olmaktadır). Komünist-anarşistlerin küçük bir bölümü emekçi hareketinin reformist doğası nedeni ile onun içinde uğraş vermenin gereksizliğine değinirler, ama bunlar küçük bir azınlıktırlar. Hem komünist, hem de kolektivist anarşistler tamamı ile saf anarşist organizasyonlar içinde birlik olmanın gerekliliğini kabul ederler. Anarşistlerin fikirlerinin belirginleşmesi ve diğerlerine iletilmesi için anarşistlerin birarada çalışmasının hayati olduğunu düşünürler. Sendikalistler anarşist grup ve federasyonların önemini sık sık reddederler, çünkü onlara göre devrimci endüstriyel ve topluluk birlikleri kendi başlarına yeterlidirler. Sendikalistler anarşist ve sendika hareketlerinin tek bir oluşuma indirilebileceğini düşünürler, ama diğer pekçok anarşist buna kabul etmez. Sendikalist olmayanlar sendikacılığın reformist doğasına dikkat çekerek, sendikalist sendikaların devrimci karakterinin devam ettirilmesi gereğini vurgularlar; bunun için de anarşistler [sendikalar] içinde anarşist gruplar ve federasyonların bir parçası olarak çalışmalıdırlar. Sendikalist olmayanların pekçoğu anarşizmin ve sendikalizmin tekbirleşmesinin [ing. fusion], ayrı ayrı görevlerinin başarısız olmasına yol açacak bir karışıklık yaratacağına inanırlar. Pratikte, anarko-sendikalistlerin çok azı anarşist federasyonlara gereksinim olduğu fikrini toptan reddeder, öte yandan pek az anarşist tamamen sendikalizm karşıtıdır. Örneğin Bakunin hem anarko-komünist, hem de anarko-sendikalist fikirlere esin kaynağı olmuştur; Kropotkin, Malatesta, Berkman ve Goldman gibi anarko-komünistler de hep anarko-sendikalist hareket ve fikirlere sempati ile yaklaşmışlardır. Toplumsal anarşizm çeşitleri üzerine daha ileri okumalar için şunları önerebiliriz: karşılıkçılık genellikle Proudhon'un, kolektivizm Bakunin'in, komünizm Kropotkin, Malatesta, Goldman ve Berkman'ın çalışmaları ile özdeşleşmiştir. Sendikalizm ise "ünlü" isimlerin çalışmalarından ziyade mücadelede emekçilerin bir ürünü olması nedeni ile bir şekilde farklıdır (her ne kadar bu George Sorel'in sendikalizmin babası olarak adlandırılmasını engellemese de --o da varolan bir sendikalist hakkında yazmıştır aslında. Emekçi sınıfların kendilerinin kendi fikirlerini geliştireceği fikri genelde havada kalmaktadır). Ama Rudolf Rocker genellikle anarko-sendikalist teorinin en önde gelen ismi kabul edilir, yine Fernand Pelloutier ve Emile Pouget'in çalışmaları da anarko-sendikalizmi anlamak için temel okumalar arasında sayılır. Toplumsal anarşizmin gelişiminin ve önde gelenlerinin ana çalışmalarının mükemmel bir özeti için, Daniel Guerin'in No Gods No Masters antolojisinden daha iyisi yoktur. Alıntıdır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boggyhillocks Yanıtlama zamanı: Haziran 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 20, 2007 açıklayıcı bir paylaşım, teşekkürler... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
philadelphia_f Yanıtlama zamanı: Şubat 20, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 20, 2010 dünya genelinde ortak modern bir görüş anlayışına sahip olsaydık, desteklenmemesi imkansız olurdu.. yönetim biçimini iktidar ile zorunlu hale getiren yine biz insanoğlu.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
theangelofdeath Yanıtlama zamanı: Şubat 20, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 20, 2010 bir de anarko-kemalizm vardır ki evlere şenlik oportünistliğin dibine vurup doktrinleri budayarak ondan biraz şundan biraz alayım diye yol alacağını zannedenler komik oluyor... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.