Jump to content

Şifacılıkla İlgili Batıl İnançlar


nevermore

Önerilen Mesajlar

1832 yılında Avrupa ve Amerika kolera salgınından kırılıyordu .. O zamanlar Londra'da yayınlanan "Times" da çıkan bir habere göre, o yılların ünlü diş doktorlarından biri kolera salgınına çare olarak o zamanki İngiliz Hükümeti'ne; şehrin çepeçevre toplarla donatılmasını ve bunların her saat başı ateşlenmesini ônermişti. Ünlü doktor bu top ateşlerinin atmosferi dezenfekte edeceği görüşündeydi. Ünlü doktor bu görüşünü 17. y.y.'dan kalma bir batıl inanca dayandırıyordu ki; bu inanca göre, hastalıkların nedeni kötü ruhlardı ve bu ruhlar topların çıkardığı seslerle korkutulabilirdi. Salgın hastalıklarla ilgili başka bir uygulama da, kilise çanlarının belli aralıklarla çalınmasıydı. Bir yerleşim birimindeki kilis eler in çanları dönüşümlü olarak değil de, aynı anda hep birlikte çalınırsa; bu, felaketin/salgının üst düzeyde olduğunun işaretiydi.

Özellikle bu işle (şifacılıkla) uğraşanlar arasında terapi türleriyle bağlantılı olarak daha bir çok batıl inanç bulunmaktadır. Örneğin, bir hastanede bulundurulan beyaz renkli herhangi bir çiçek pek hayra alarnet değildir. Benzer şekilde, batıl inançlarda zambak çiçeği ölüm ile bağlantılandırılmıştır ve yaşlıların bakıldığı huzur evlerinin bahçesinde ve yakın çevresinde bulundurulmaz, sökülüp atılır. Bir iskemI e üzerinde bulunan yeni kaplamalarıörtüler de uğursuzluk alametidir ve ardı ardına üç ölümün habercisidir. Eğer bir hemşire görevine iş önlüğündeki kurdeleler birbiri üstüne bükülmüş/sarılmış olarak giderse, bu onu yakında işinin değiştireceğinin işaretidir. Bir hastayı herhangi bir nedenle hareket ettirirken, ilk olarak ayaklarından başlamak iyi sayılmaz. Eğer bir hasta, sandalyeye takılıp düşerse, bu onun kendi çöküşünü kendisinin haber vermesi olarak yorumlarurdı,

Kadim zamanlarda askerler, aldıkları yaralarla ilgili olarak birçok batıl inanca sahipti. Bir kibrit ile üç askerin sigara yakması, siperde gizlenen düşmanın ateşine maruz kalmak anlamında bir batıl inançtı. Dünya savaşlarından kalma bir batıl inanca göre ise, eğer bir merminin ya da bombanın üzerinde adınız yazılı ise; bu o savaşta ölmeyeceğiniz anlamına gelen güzel bir işarettir.

Afrikalı savaşçıların inancına göre de yaralar, yaralanmaya neden olan oklarla iyileştirilir; ancak, belli bir yaranın iyileştirilmesi için o yarayı açan ok bulunmalı ve ıslak paçavra ile yıkanmalıdır.

Kadim zamanlardan kalma büyük bir grup batıl inanç da hayvanlarla bağdaşlaştırılmıştır. Kadim İrlanda'da öksürüğe yakalanmış küçük çocuklar; iyileşsin diye, bir eşeğin altından geçirilir, kabakulak olmuş çocuklar bir domuz ahırı çevresinde üç kez dolaştırılırdı. Avrupa'da en yaygın ve halen de kırsal kesimde unutulmamış inançlardan biri kedilerle ilgilidir: Bu inanca göre, hastanın kirli çamaşırları bir kedinin üzerine savrulur; doğalolarak korkarak kaçan kedi, hastanın rahatsızlığını da alıp götürür. Yine bu inanca göre, göz rahatsızlıkları için, bir kedi başı aşağı tutulur ve kuyruğunun ucu rahatsız göze dokundurulur. Hasta kediler hastalık çekici olarak bilinirdi. Eğer bir kedi hasta birinin evini terk etmiş ise, o hasta öleceğinden emin olmalıdır.

Çocuklarda boğmaca hastalığı için bir Avrupa tedavi şekli balıklarla bağlantılıdır: Dereden bir balık canlı olarak yakalanır, boğmacalı çocuğun ağzına sokulup çıkarılır ve tekrar dereye bırakılır ve kaçıp giden balıkla birlikte boğmacanın da gittiğine inanılır. Eğer çocuğun krup türünden (zorla ve hırıltılı biçimde nefes ve öksürük) bir öksürüğü varsa, aynı işlem kurbağa ile yapılır. Ortaçağ İngilteresi'nde kulak ağrısı için salyangoz köpüğü (yaldız gibi iz bırakan salgısı), göğüs rahatsızlıkları için kurutulmuş tilki akciğeri, burun kanaması için ufalanmış/ezilmiş kurbağa yumurtası, köpek ısırığı için köpek kılı, içkiden sonra deneyimlenen baş ağrısı için köpek yelesi önerilirdi.

Kadim Yunan'da ise bir kimseyi içkiden (alkolden) tiksindirmek için baykuş yumurtası, herhangi iyi bir şeye karşı tiksintiyi gidermek için bira maşrapasında canlı yılan balığı önerilirdi. 1665'teki büyük salgında enfeksiyona karşı horoz yavrusunun kuyruk tüyleri yolunur ve hayvanın but kısmı ateşe tutulurdu. Eğer horoz ölürse, başka biri aynı işleme tabi tutulur; ta ki, bu uygulamada ölemeyen bir yavruya kadar. Aradan geçen bu zamanda mikropların hastayı terk ettiği düşünülür ve buna inanılırdı. Köstebek de batıl inançlara adı karışmış bir hayvandır. Köstebeğin cep te saklanan ön ayaklarının kollardaki kramplara iyi geldiğine inanılırdı. Dişi geyiğin bacakları ise bacaklardaki ağrılara iyi gelirdi. Bu hayvanın kanının da ciltteki siğillere iyi geldiğine inanılırdı.

Kadim Batı'nın ünlü isimlerinden John Wesley ise bir defasında, kanser tedavisi için; kurutulmuş bir at bacağından alınan bir parça nasırın öğütülerek sıcak sütle eritilerek verilmesini önermişti. Aynı şahsın tüberküloz için önerisi; çimeni bol bir çayırda bir çukur kazıp, hastayı bu çukura doğru solutınaktı. Aynı rahatsızlık için J. Wesley'in başka bir önerisi de sağlıklı bir kadının sütünü içmekti. Günümüz tıbbı bu inancı doğrulamış görünmektedir. Çünkü insan sütünde. tüberküloz basiline karşı (inek sütünde bulunmayan) etkili bir inhibütôr keşfedildi.

Bıçak ve makas gibi kesici aletler de şifayla ilgili batıl inançlarda çok geçer. Örneğin bir yara ya da şişlik için çok yaygın ve açil çarelerden biri ona bir bıçağın kenarıyla dokunmaktı. Tam olarak açılmış (ve "X" şeklini almış) bir makas, kötü ruhlara karşı koruyucu bir araç kabul edilirdi. Bir çekmecede ya da yastık altında bu şekilde (açık olarak) bulundurulan bir makasın kötü niyetli insanlara karşı da koruyucu bir şey olduğuna inanılırdı. Bu inançtan hareketle, kadim zamanlarda bir çok aile bebeklerinin beşiklerine (koruyucu bir önlem olarak) bir bıçak bırakırlardı.

Dinle ilgili olan objeler/eşyaların da şitalı etkilere sahip olduğuna inanılırdı. Bu inançların gereği olarak, kadim zamanlardaki insansal, bazı Avrupa ülkelerinde örneğin, bir din adamından (bir şekilde) alınan metal paradan kolye yapıp boyunlarına asarlardı ve bunun romatizmaya ve epilepsiye iyi geldiğine inanırlardı. Bu tür objeler "komünyon masası" çevresinde üç kez dolaştırılırsa. şifa etkisinin daha da artacağına inanılırdı.

18 ve 19. y.y.'ların İngiltere'sindeki kırsal kesimlerdeki toplulukların her birinin bir "bilge kadını" bulunurdu. Bu, rahatsızlık/hastalık ya da büyü sözkonusu olduğunda yardıma baş vurulan, kendisine güvenilen ve saygı duyulan bir kadındı. Elbette ki onun evi ya da kulübesi; ne olduğu belirsiz karışımlar, şuruplar, otlarıkökler vb. şeylerle doluydu. İnanç gereği olarak yapılan bu uygulamaların çoğu gerçekten iğrenç şeylerdi ve 18. y.y.'daki ölümlerin çoğu, batıl inançlara dayalı bu uygulamalar olduğu da bir gerçektir. Cerçekle ilgisi olmayan bu batıl inançlar elbette ki konuya önyargıyla bakan ya da düşünmek araştırmak zahmetine katlanamayanlar için koz oluyordu ve akılları ermediği için ya da koşullanrruşlıklarından dolayı konunun tamamını karalayarak rahatlamak için bu batıl inançları koz ya da malzeme olarak (kendilerine dayanak olarak) kullanıyorlardı.

Her konuda şarlatanlar, o konuyu yozlaştırarak ondan çıkar sağlamaya çalışmış/çalışan sapkınlar çıkmıştır. Sadece inançlarda değil; bilimde ve dinsel bilgilerde bile yozlaştırmalar / batıllaştırmalar görülmüştür. Bundan dolayı tüm konuyu, işin gerçeğini karalayıp atmak; "Pireye kızıp, yorgan yakan budala"nın durumuna düşmek olur. Neyse, konumuza dönelim ve geniş düşünmeye çalışalım ... Unutmayalım ki, günümüzde her birimizin birer izleyicisi ve hatta Ianatiği olduğu dinlerimize bile ("bid'at" olarak) pek çok batıl itikat eklenmiş ve bununla gerçek Kutsal Vahy gölgelenrneye çalışılarak beşeri kusurlar işlenmiştir/işlenmektedir.

Bunlar sadece, kendini bilmeyen insanın, cahilliğin kölesi olduğu zaman neler yapabileceğinin ibretlik örnekleridir. Bunlardan ve her şeyden alınacak ders çoktur, "gören gözler, işiten kulaklar için .... "

Hastalıklar için köyün "bilge kadını"(belki buna "köyün cadısı" demek daha doğru olurdu) tarafından hazırlanan "ilaçlar" da kullanılanlar arasında; fare, solucan ve salyangoz (genellikle bunların kurutulmuşları) olduğu düşünülürse, ölümlerin neden bu kadar çok olduğu anlaşılır. Örneğin, yazlı olarak günümüze kadar ulaşmış Richard Staply adlı birine ait reçetelerden birinde şunları okuyoruz: "Boğmacayı geçirmek için; üç adet tarla faresi bulun, bunlardan ikisini fırında kuruiun, un gibi oluncaya kadar ufalayınlezin ve toz haline getirin ve sabah akşam hastanın içtiği şeylere bu fare tozundan katın." (Bu ve benzeri örneklerden daha pek çoğu için bkz. "PSYCHIC HEALING THROUGH THE AGES, Joyce Cooper, Psychic Pres Ltd.)

Kırsal kesimlerde hastalıklarla ilgili batıl inançların kırsal yaşamın koşullarına bu kesimin insanının ihtiyaçlarına uygun olması doğaldır. Bu acayip inançların günümüzde de sürdüğünü görüyoruz. Yakın geçmişteki uygulamalardan birinde ellerdeki siğiller, çiğ et parçalarıyla ovularak (ve bu parçalar sonra evin bahçesine gömülerek) geçirilmeye çalışılıyordu. 1948'de İngiltere'de bir anne küçük bebeğine; dişleri yamuk çıkar korkusuyla aynaya baktırmazmış ...

Teoriye göre, bazı vücut sıvıları kişinin hastalığı ve hasta karakteriyle doğrudan bağlantılıydı. Kan karşılığı olan Fransızca sözcük "sanguine" bu uygulamadan oluşmuş bir sözcüktür. Bugün ise bunun anlamı "optimistik" (iyimser) ve "sevinçli" dir. Ama bir Ortaçağ doktoruna göre sıcak kan, soğutulması gereken bir şeydi ve (bu nedenle) biraz da olsa akıtılmalıdır. Kanı akıtmak, kan aldırmak bu nedenle yüzyıllar boyu yaygın bir uygulama olarak kalmıştır. Bu inancın gereği olarak keşişler sağlıklı kalmak ve zihinlerinin olumsuz konulara kaymalarını önlemek için bir yerlerini kanatırlar. Elbette ki rahipler ve cerrahların gözetiminde sergilenen bu uygulamalar 12. y.y. berberlerinden devralınmıştı. Berberlerin kırmızı-beyaz şeritli simgeleri de (kan ve beyaz banda karşılık olarak) kadim berberlerin bu uygulamadan gelirdi. Bu uygulamalarda da pek çok hastanın aşırı kan kaybından öldüğünü düşünmek zor olmasa gerek. Bu uygulamaların değişik bir versiyonu olarak Doğu' ülkelerinde hala kan emici sülüklerden yararlanıldığını biliyoruz.

( Dünden Bugüne Şifacılık ve Ruhsal Şifa - Selman Gerçeksever )

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...