Jump to content

Güneş ve Ay Tutulurken: Korkularından Kurtul Dengeni Koru


kizginkuzgun

Önerilen Mesajlar

Sıkı sıkıya bağlı olduğumuz şeyler var ya hayatlarımızda. Olmazsa olmazlarımız. Kaybetmekten korktuklarımız. Hiçbir şey korkularımız kadar korkunç değil aslında. Korktuğumuz başımıza gelip, üzerinden zaman geçince anlarız korkularımızın bize oynadığı oyunu…

http://indigodergisi.com/wp-content/uploads/2012/05/4323535189_cc65b71509_z1.jpg

Ya da vazgeçtiğimiz zaman ve korkmayı terk ettiğimiz zaman, “Ne olacaksa olsun artık umurumda değil” moduna girince anlarız korkuların etkisinin zannettiğimizden çok daha cılız olduğunu.

Ve üçüncü yol ki en zararsız ama en zor olanı bu olsa gerek. Gerçek hayata yansımadan, korkularımızı zihnimizde törpülemek, cesaretimizin ellerinden tutup, bilinçli olarak korku denizine atlamak. Korkularımızla zihnimizde yüzleşmek…

Korkuyu hallettiğimiz anda İbrahim Peygamber’in gül bahçesine dönüşen ateşi gibi, korkularımız da dönüşüme uğrayacak. Cesaretle atladığımız, kocaman dalgalarıyla bizi yutacak gibi görünen, derin ve soğuk korku denizi, pırıl pırıl, ılık, güneş ışınlarının üzerinde dansettiği durgun bir teslimiyet denizine dönüşüverir.

Vazgeçilmez olduklarını düşünen ve vazgeçemeyeceklerine inanan insanların, hayatlarının merkezine başkalarını oturtup etrafında tavaf eden insanların, ilahi sistem tarafından nasıl sıkıştırıldığına bir bakın. Bu sıralar bizi bekleyen bilinç parlamalarının öncü depremleriyle muhatabız hepimiz ne yazık ki. Amaç denge… Zihinsel denge… Ruhsal denge… Fiziksel denge…

Tüm korkularımızla yüzleşmemiz üzerine kurulu bir senaryonun başrolündeyiz. Evet hepimiz kendi hayatımız için baş roldeyiz ve birbirimizin hayatı için de figüranlık yapıyoruz mecburen. Kararlarımız, isteklerimiz, attığımız adımlar hayati derecede önemli. Zira ayaklarımızı yere sağlam basmazsak, bu değişim enerjisinin dengemizi bozma, savurma hatta yok etme yetkisi var. Sayelerinde ayakta olduğumuzu düşündüğümüz ne varsa, onlara tutunduğumuz oranda ellerimizden kayacak ve özgür bıraktığımız oranda bize doğru çekilecekler.

İnsanoğlunun özgür iradesi zamanların hiçbirinde bu kadar yıkıcı veya yapıcı olma yetisine sahip olmadı. İlahi sistem leb demeden leblebiyi anlıyor artık ve bir avuç leblebiyi konduruveriyor avucumuza. Sonuç görmek için niyet- düşünce- eleme- istikrarlı düşünce- davranış- istikrarlı davranış şeklinde uzun bir süreci beklemek yok artık. Niyet – sağlam niyet- istikrarlı niyet… Gerisini ilahi sistem bir çırpıda hallediveriyor.

http://indigodergisi.com/wp-content/uploads/2012/05/2759544933_36a48511f9_z-tam-tutulma.jpg

Ah şu zihinlerimizi susturup, niyetlerimizi konuşturabilsek avaz avaz. Niyetlerimizin söylediği ninnilerle uyusa zihinlerimiz.

“Buraya kadar süslü cümlelerle anlattın bre ey yazar, peki bunu nasıl uygulayacağız ondan haber ver bakalım” dediğinizi duyar gibiyim…

Bir örnekle ne demek istediğimi açıklamaya çalışayım o vakit:

Yolunda gitmeyen fakat vazgeçemediğiniz bir ilişkiniz var diyelim. Konuşarak anlaşmaya, ortak yol bulmaya çabaladınız ama nafile. İşler çözmeye çalıştıkça sarpa sarıyor. Sonuçsuz tartışmaların ardından, hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışıyor taraflar. Ama kısa bir süre sonra bant başa sarıyor. Yokmuş gibi davrandığınız sorunlar daha çok büyüyerek karşınıza dikiliyor. Kontrolünüzü yitiriyorsunuz. Bir yandan iterken ilişkiyi, bir yandan da kaybetme korkusuyla yapışıyorsunuz sıkı sıkı. Kendinize yabancılaşıyorsunuz. “Vazgeçmek lazım” diyorsunuz bazen. “O kadar emek var, sevgi var. Hayır vazgeçemezsin” diye çekiştiriyor korkan ve ilişkiye tutunan tarafınız. İşte tam bu anda, ellerinizi başınızın arasına alıp, gözyaşları içinde “ne yapmalıyım?” diye sorduğunuzda ilk adımı da atmış bulunursunuz.

Önce bir süre kendinizi acıyı ve çaresizliği yaşamak için özgür bırakın. Deyim yerindeyse dibine kadar vurun acının. Sonra:

1- İlişkinin diğer ucundaki insanla aranızda gri eterik bir bağ olduğunu hayal edin. Siz birbirinizden uzakta olsanız bile o bağ hep aranızda. Bu eterik bağın içinden birbirinize karşı olan tüm duygu ve düşüncelerinizin karşılıklı aktığını düşünün. Sevgi, öfke, korku, ihanet, bağımlılık gibi birçok duygu ve düşünce siz konuşmasanız bile bu bağ yoluyla diğer tarafa aktarılıyor. Örneğin çok yoğun bir korku duygusu yaşıyorsunuz. Aktardığınız korku duygusunu karşınızdaki insanın bilinçaltı hemen algılıyor. Ve muhatabınızı sizin kokularınızı körükleyecek şekilde davranmaya zorluyor. Anlayacağımız gibi karşımızdakini böyle davranmaya zorlayan, bizim tekamül yolumuzu engelleyen korkularımız.

2- Eterik bağımızın diğer ucundaki insanla aranızdaki bütün eterik bağları kestiğinizi hayal edin. Elinizi makas gibi yapıp “ A kişisiyle aramdaki eterik bağları kesiyorum” deyip, hayali makasınızla bağları kesebilirsiniz. Hatta gerçek makas bile kullanabilirsiniz.

3- Bağlarınızı kestiğiniz kişiyle ayrılır mıyım diye korkmayın. Gerçek bir sevgi bağı varsa aranızda, siz ilişkinin bitmesini bilinçli olarak istemediğiniz sürece ayrılmazsınız. Siz istememenize rağmen ilişkiniz biterse, eterik bağlarınız kesildikten sonra frekanslarınız arasındaki fark büyüdüğü için ve hem sizin hem onun en yüksek hayrına olanın gerçekleşmesi için yollarınız ayrılır. Fakat siz bu ayrılıştan kötü etkilenmezsiniz. Bu bilgiye rağmen ilişkinin bitmesinden endişe ederseniz. Eterik bağlar ifadesi yerine, negatif eterik bağlar ifadesini kullanabilirsiniz.

4- Bağları keserken bu ilişkiyle ilgili, hem kendinizi hem karşınızdakini affedin. Dinginliğinizi koruyun. Mümkünse muhatabınızdan biraz iletişimsiz kalmak için zaman isteyin. (İletişim halindeyken daha yoğun duygu akışı olacağı için zorlanabilirsiniz),

5- Negatif düşündüğünüz, öfkelendiğiniz, kırıldığınız anlarda hemen bağları tekrar tekrar kesin.

6- Halsiz, yorgun, isteksiz hissettiğiniz zamanlarda da aynı işlemi uygulayın. Çünkü muhtemelen karşı tarafın ürettiği negatif düşünceler sizden enerji çekmeye başlamıştır. Farkında olun ve buna izin vermeyin.

7- Olumlu duygularınız yoğunlaşınca sevgiyle bu duyguları kabul edin.

8- Bağ kesmeyi istikrarlı bir şekilde uygulayın ve sabırla sonucu bekleyin. Herhangi bir karar vermek için acele etmeyin. Sezgilerinizin rehberliğine güvenin.

9- Sonuç kazan- kazan ilkesine uygun olacaktır emin olun.

Aynı uygulamayı bir tartışma sırasında da yapabilirsiniz. Tartışmanın seyri nasıl değişecek görün. Ya da uzun süredir satmak istediğiniz ama istediğiniz fiyata satamadığınız arabanız için de. Deneyin. Mucizelere şahit olacaksınız.

http://indigodergisi.com/wp-content/uploads/2012/05/2285444903_a4be1f912c_z.jpg

... Bildiğiniz gibi tutulmalar hayatlarımızın köşe başlarıdır. “Bu devran, böyle gitmez” der sistem tutulma zamanlarında. Niyete göre şekillenen büyük değişimlere gebedir tutulma zamanları. Rüzgarın yönü değişiverir. Hayatlarımızın seyri de.İyi değerlendirirsek, farkında olursak, rüzgarı istediğimiz yönden estirebiliriz. Tutulma öncesi ve sonrası günlere dikkat edin. İsteklerinize yoğunlaşın. Mucizeler dileyin. Korkularınızdan korkmayın. Çünkü tutulma zamanlarında, korkularımız korktukça kat kat büyürler.

“Cesaretli olmak korkmamak değil, korkularımızla baş etmeyi ve onları sevgiye dönüştürmeyi başarmaktır”

Tutulmalarda tutulan sadece korkularımız olsun dileğim.

Yazan: Özgül SÜSLER

 

Kaynak: Güneş ve Ay Tutulurken: Korkularından Kurtul Dengeni Koru | İndigo Dergisi

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...