ange Oluşturma zamanı: Ekim 29, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Ekim 29, 2012 arkadaşlar haber elçisi ya da ışığın çocukları denilen kişiler kimlerdir tek bildiğim fal bakabilen başka varlıklarla iletişimde olan bunları aktaran kişiler olduğu tabi seçim onlara kalmış fakat daha detaylı bilgiye ihtiyacım var bilen varsa yazabilir mi lütfen?birde kendini açmak ne demektir fal baktırdığım biri benim açık olduğumu istersem onun gibi bakabileceğimi ama bunu meleklerden istediğim taktirde başıma bela almadan yapabileceğimi söyledi daha detaylı bilgi alabilirsem çok sevinirim... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Mahfer Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2012 Değil. Kehanet yeteneğine sahip veya eterik canlılar ile iletişimde olan herkes Işık Çocuğu değildir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ange Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2012 o zaman kimler buna dahildir? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Mahfer Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2012 o zaman kimler buna dahildir? Işık Çocuğu kavramı daha çok; kaynak (tanrı) ve ışığı ile bağlantılı olan kişilere denir. Dünyaya ışık getirmekte sorumludurlar. Ki bu işlem, kendilerine ışık getirerek vesile olur. Aynı zamanda indigo, kristal, yıldız tohumları'da ışık çocukları kategorisindedir. Kısacası kaynakla bağlantılı olan kişileri kapsayan bir kavramdır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sirius Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 böyle şeylere pek tama etmenizi tavsiye etmem... indigo çocuk kristal çocuk ışık çocuk hatta bir ara ejderçocuklar geldi... Sadece Dünya'nın enerjisi değişiyor ve bu değişen enerjiden çocuklar daha fazla etkileniyor, olan olay bu. Ama bu sadece "çocuklar" için geçerli değil dünya üzerinde yaşayan her insan için geçerli. Yani 80 yaşında amcamda indigolaşıyor, ruhsal gelişimi hızlıysa kristalleşiyor veya ışıkla irtibatı artıyor. Dünya önce indigo tabir edilen bir süreçten geçti. (Hala geçiyor) BU enerji dünyada büyük değişimler olmasına sağlayan sert enerjiye sahiptir. Haliyle bu süreçten/Enerjiden (Enerjisel değişimler fiziksel değişimlere sebep olur) bütün insanlar etkilendi, en çokta çocuklar, herkeste bir sisteme yıkmaya dair içgüdü oluştu. Ardından "indigo" olarak tabir edilen değişim sürerken, kristal diye tabir edilen enerji değişimi başladı, ki bu da farkındalığın artışı anlamına geliyor. Bir çok insanın farkındalığı gelişti... Şimdi de Mayaların tabiriyle yeni süreçte ışık tanrısı dünyaya iniyor yani ışık-aydınlanma ve farkındalık ile alakalı bir sürece geçiliyor. Tanrısal kaynakla irtibat güçleniyor Şafak öncesi karanlıktı, şimdi şafak sökmeye başladı. Haliyle bizlerde bu ışıktan nasibimizi alıyoruz, yeni doğan nesilde bu enerjinin etkisinde daha çok kalıyor. Aslında bu tabirler (indigo, kristal, ışık vs...) daha çok enerjisel geçişleri ve ruhsal gelişmin aşamalarını temsil ediyor. Ama enerjinin prensibini bilmeyenler ve özellikle avrupada ki materyalist tutum bu etiketleri sadece çocuklara yapıştırdı. Halbu ki bu etiktler önceden de vardı, misal Atatürk bir indigo sayılır, çünkü var olan bozuk sistemi yıktı. Sistemi yıkınca indigodan kristal bilince geçti, ki bu da yeni bir sistemin kurulması demek. Olay bundan ibaret, bunları materyalist bir hale sokmanın pek mantığı yok. Bu sırada ilk indigo kavramını bir aura gören medyum ortaya attı (Gördüğü çocukların aurası indigo rengiydi) ama terimin patlaması Kryon ile oldu. Ardından kristal kavramı ve en nihayetinde ışık kavramları çıktı. Bunlar olunca her ekol kendine ait bir çocuk türü çıkarmaya başladı, mesela ra-sheeba ile alakalı kanallık alan sal rachele, ejder çocukların çıkacağını iddia etti veya zuzaylı ekolleri yıldız çocukları piyasaya sürdü gibi... Bu akımı en çok kullananda spiritalizmin köşesinden ilgilenen sosyetik anneler oldu, hepsi şımarık çocuklarına indigo zart zurt demeye başladı, böylece terimlerin suyu çıktı =)) O yüzden bunların sadece aşamaları temsil ettiğini ve bu aşamalardan çocukların (doğal olarak) çok etkilendiklerini unutmayın. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Mahfer Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 Yorumun için teşekkürler, ama hiçbir yerine katılmıyorum. Çok "bunlar boş işler" dermişcesine bir yorum. (: Özelliklede "indigolaşıyor" olayına. Evet küresel bir farkındalık söz konusu ama bu farkındalıkla doğma olayı; yani yukarıda belirtilen sıfatlar çok farklı bir husus. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
NightWolf Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 Yazının herhangi bir yerini okuduğunuza emin misiniz? Bunlar boş işler denmemiş. Bu işin aslında nasıl bir aşama sistemi olduğunu anlatılmış. Ki ruhsallık konusunda iki dirhem bilgisi olan herkes isimlere bakarak bunun bir hiyerarşik yapı olduğunu anlayabilir. İndigo, mor, majenta ve bu tondaki renkler, oldukça güçlü değişimler yaratan ve bu değişimin temelinde ruhsal olguları taşıyan renklerdir. Sistemi yıkmaya meyilli olan spiritüel çocukları tanımlamak için en doğru renk yansıması. Ardından kristaller geliyor. Daha duygusal, yapıcı, ve bir kristalin her rengi yansıtması gibi, her ortama uyum sağlayabilenler. Yıkılan sistem üzerine daha iyi bir sistem yapanlar. Bunlar bir zamanlar birbirini tamamlayan iki kavramdı. Gerçekten de sonrasında yıldız tohumları, felinler, ejder çocuklar, gökkuşağı çocuklar gibi pazarlamaya çok müsait bir çok kategori geldi. İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerde sadece İndigo ve Kristal çocuklar için kreşler bile açıldı. Açıklamanın neyine katılmıyorsunuz bilmiyorum ama, katılmadığınız yerler için daha akılcı ve spiritüel ilkelere uygun bir iki açıklama getirirseniz en azından bir yararı olur. Işık çocuklar yaratıcı ve onun ışığıyla bağlantılı çocuklardır demek kadar komik bir açıklama olamazdı. Yaratıcı ve ışığıyla bağlantılı olmayıp da bu gezegende var olabilecek bir varlık yok zaten. En karanlık yerde bile ışık, en aydınlık yerde bile karanlık vardır. Temel Yin-Yang prensibi. Tutup da yaratıcının ışığını dünyaya getiren çocuklara Işık Çocuğu demek benim küçük kardeşimi bile güldürür emin olun. Yaratımın her aşaması, yani düalite kavramında var olan herşey ışığı da beraberinde getirir, karanlığı da. Hintli bilge ressamın hikayesini bu konunun altına yapıştırarak nasip alabileceklere güzel bir hikaye iletmek yararlı olur sanırım. [h=3]Hintli Bilge Ressam[/h] Hindistan'da çok ünlü bir ressam varmış. Herkes bu ressamın yapıtlarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş. Ve onu "Renklerin Ustası" olarak anarlarmış. Onun yetiştirdiği bir ressam artık eğitimini tamamlamış ve son resmini yaparak hocasına götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş. Hoca ise; " Sen artık ressam sayılırsın. Artık senin resmini halk değerlendirecek." diyerek, resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve en görünen yerine koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. Öğrenci denileni yapmış Ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, tüm resim çarpılar içinde ve neredeyse görünmüyor. Çok üzülmüş tabii. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki. Alıp resmi götürmüş hocasına ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. Hocası ise; üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. Öğrenci yeniden yapmış resmi ve yine hocasına götürmüş. Tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş hocası. Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte. Ve yanına insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı ile birlikte bırakmasını istemiş. Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da, boyalar da kullanılmamış. Çok sevinmiş ve koşarak hocasına gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış. Hocası ise; "Sevgili oğlum, sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. Oysa ikinci durumda onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin." demiş. Ve devam etmiş;"Yapıcı olmak eğitim gerektirir... Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye kalkmadı, cesaret edemedi. Sevgili oğlum, Mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın. Emeğinizin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın." Hocası son olarak,"Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yoktur. Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma." demiş. Sanırım kırmızıyla çarpı atmayı iyi biliyoruz, fakat iş renklendirmeye gelince sadece susmayı tercih ediyoruz? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Mahfer Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 Kişisel yorumum. (: Kardeşinizi güldürebilirsem, ne ala hem değil mi? Altındaki metni okumadım ama şunu diyeyim, dediğim gibi, kişisel yorumum. Tartışma yaratmak veya uzun uzun paragraflar yazmak istemiyorum. Dediğim şey gayet açık. Anlamak isteyen için, yorum yapmak isteyen için değil. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sirius Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 ikili tartışmaya girmeyin lütfen. Konuyla alakalı tartışıp fikirlerinizi beyan edin. İkili tartışmaya yol açabilecek mesajlar silinmiştir. Bu kavramlara bir çok insanın sıkı sıkı tutunmasını haklı buluyorum açıkçası, en nihayetinde insanların egolarını okşuyor. İnsanlar kendilerine veya sevdiklerine indigo, kristal, ışığın çocuğu, o çocuğu bu çocuğu diye gibi etiketler yapıştırmayı çok seviyorlar, aynı doreen virtue'nin işin suyunu çıkardığı melek insanlar, yıldız insanlar vs.. gibi (Gnoxiste de konu vardı. Bir anket yapıyorsunuz zuzaylı insan, melek insan vs.. oluyorsunuz. Biri de normal insan çıksın...) Ben bunları samimi bulmuyorum. Spiritüalizmin özüne ve felsefesine en önemlisi "birlik yasasına" da aykırı. Etiketler bu yolda en tehlikeli şeyler, özellikle kişilerin egolarını pohpohluyorsa. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Mahfer Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 ikili tartışmaya girmeyin lütfen. Konuyla alakalı tartışıp fikirlerinizi beyan edin. İkili tartışmaya yol açabilecek mesajlar silinmiştir. Bu kavramlara bir çok insanın sıkı sıkı tutunmasını haklı buluyorum açıkçası, en nihayetinde insanların egolarını okşuyor. İnsanlar kendilerine veya sevdiklerine indigo, kristal, ışığın çocuğu, o çocuğu bu çocuğu diye gibi etiketler yapıştırmayı çok seviyorlar, aynı doreen virtue'nin işin suyunu çıkardığı melek insanlar, yıldız insanlar vs.. gibi (Gnoxiste de konu vardı. Bir anket yapıyorsunuz zuzaylı insan, melek insan vs.. oluyorsunuz. Biri de normal insan çıksın...) Ben bunları samimi bulmuyorum. Spiritüalizmin özüne ve felsefesine en önemlisi "birlik yasasına" da aykırı. Etiketler bu yolda en tehlikeli şeyler, özellikle kişilerin egolarını pohpohluyorsa. Benim demek istediğim şey şu. Olaya çok spiritüel bakılıyor. Aslında daha somut, daha bedende. Nasıl desem. Mesele yoğunlukla ilgili, farklılıkla ilgili değil. Satprem okursanız bunu gayet güzel açıklıyor aslında. Yani mesele indigo olup dünyayı kurtarması değil, mesele insanın doğuştan gelen yoğunluğu; farkındalığıyla ilgili. Bende katılmıyorum şu çocuğu bu çocuğu diye anılmasını bende doğru bulmuyorum. Ama böyle bir şey yok denilebileceğinide haklı görmüyorum çünkü var. Bariz bir şekilde, insanlar doğuştan yoğunlukları ile, farkındalıkları ile geliyorlar. Bu var. Yeri gelmişken söyleyeyim, yukarıda ki "ışık getirecek" kavramını ben genel bir deyim olarak kullandım. Bunu yanlış anlamayın. Zaten kanal bilgilerini takip ediyorsanız anlamazsınız ama yinede belirteyim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sirius Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 Benim demek istediğim şey şu. Olaya çok spiritüel bakılıyor. Aslında daha somut, daha bedende. Nasıl desem. Mesele yoğunlukla ilgili, farklılıkla ilgili değil. Satprem okursanız bunu gayet güzel açıklıyor aslında. Yani mesele indigo olup dünyayı kurtarması değil, mesele insanın doğuştan gelen yoğunluğu; farkındalığıyla ilgili. Bende katılmıyorum şu çocuğu bu çocuğu diye anılmasını bende doğru bulmuyorum. Ama böyle bir şey yok denilebileceğinide haklı görmüyorum çünkü var. Bariz bir şekilde, insanlar doğuştan yoğunlukları ile, farkındalıkları ile geliyorlar. Bu var. Yeri gelmişken söyleyeyim, yukarıda ki "ışık getirecek" kavramını ben genel bir deyim olarak kullandım. Bunu yanlış anlamayın. Zaten kanal bilgilerini takip ediyorsanız anlamazsınız ama yinede belirteyim. kanal bilgileri sürekli kendilerini yineledikleri için takip etmeme gerek kalmıyor. Kanal bilgilerinin terimlerini çok iyi biliyorum, ilk zamanlar çok sükse yaptılar, bilhassa kryon ama şimdi onlara da rağbet doğal olarak azaldı. Mesajımı dikkatli okusaydınız kesinlikle yok demediğimi fark ederdiniz. Bu yeni enerji çağına girişten en çok çocukların etkilendiğini bahsettim tabi ki.. Her nesil bir nesilden daha donanımlı olarak doğuyor bu da evrimsel bir gerçek, haliyle enerji yoğunluğu arttığı için yeni doğan çocukların "bir kısmı"da enerjilerle daha bütünleşmiş oluyorlar. Ama bunun çocuklar üzerinden propaganda yapılıp sabi sübyana dünyayı kurtarma sorumluluğu yüklemek doğru değil. Emin olun 40-50 yaşında adamın indigo diye tabir edilen bazı gençlerden daha çok indigo olduğuna şahit olmuşluğum vardır. O yüzden bu kavramları tek boyuta indirgeyemezsiniz... Mesela yeni nesili pek pohpohladılar, eh bende pek umutluydum ama alınmasınlar (herkesi genellemiyorum) pek bir gerzek ve şımarık çıktılar. Özentilik dışında bir eylemleri yok. Aralarından tek tük sağlamlar çıkıyor. 85 ile 90 arası sağlam bir nesil çıktı, bir de 85 ve 90'ların aileleri, öncü oldular. O kesimde sağlamdı. Şimdi yeni nesil bebekler (2000-2012 doğumlu) biraz daha oturaklı gözüküyorlar, en azından bu nesilden umudum var.... =)) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
hortlana Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2012 Peki Işık Üçgeni'ni duyanınız var mı? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.