Jump to content

Aynaların üzerine perde örtmeyelim !


kizginkuzgun

Önerilen Mesajlar

Aynaların üzerine perde örtmeyelim !

 

http://iblog.milliyet.com.tr/imgroot/blogv7/Blog333/2012/12/29/51/394965-3-4-a3a2e.jpg

 

Yapmaya değecek en güzel yolculuk, insanın kendi içine yaptığı, kendini keşfetme yolculuğudur.

Yaşam yolu çok uzun ve evrimimiz için birçok engelle donatılmıştır. Hepsi de bizim hayrımıza olacak şekilde, en ince ayrıntısına kadar hesaplanarak, yüce yaratıcı tarafından önümüze konulmuştur.

Bizim engel olarak gördüğümüz her şey aslında bizim tekâmülümüz için yolumuza çıkıyor ve bizi geliştiriyor.

 

Kendimizi keşfetme yolcululuğumuzda nereye gittiğimizi biliyor muyuz?

Eminim kendilerini hayatın akışına bırakmış pek çok insan bu soruya “hayır” cevabını verecektir.

Eğer içsel yolculuğumuzu evrenin kurallarına uygun bir şekilde, layıkıyla sürdürebilirsek, yaşam yolculuğumuzu daha keyifli bir hale getirebiliriz.

 

İçsel yolculuk, içe bakıştır. Yüksek benliğimizin keşfidir. Evrenle aynı titreşimde olabilmek, evrenin kurallarına uygun hareket etmektir.

 

Nihai hedef ise “arınmak” ve “doğru insan” olabilmektir.

Daha huzurlu, mutlu ve tam olabilmemiz için bu yolculuğu yapmamız şarttır.

Peki, bu yolculuğa nerden ve nasıl başlamalıyız?

En önemli unsurlardan biri farkındalığımızı geliştirmemizdir.

Biz yaşadığımız olayların ve karşımıza çıkan insanların farkına vardıkça ve olayların bizlere sunduğu dersleri gördükçe, farkındalığımız artar.

Bizim bunu fark etmemizle birlikte de, içsel yolcuğumuz başlar. İçsel yolculuğumuzun başlaması için uykudan uyanmamız şarttır.

Bu yolculukta bize ışık tutan en önemli faktörlerden biri aynalıktır.

Karşımıza çıkan insanlar ve olaylar bize her zaman aynalık yaparlar. Bize bizi gösterirler.

Ayna nedir? Aynalanmak nedir?

Aynalama, insanlara ve olaylara nasıl baktığımız hakkında bize özel fotoğraflar sunan bir tekniktir.

Yani, içimizde olmayan hiçbir şeyi, dışımızda göremeyiz. Başka bir deyişle içimizdekileri, dışarıda görürüz.

 

Zaman zaman dışımızda gördüklerimizi beğenmez ve eleştiririz. Hatta sık sık da yargılarız. Aslında bütün bunları kendimize söylediğimizi fark etmeden!

Ayna sembolü sadece içe bakmayı daha iyi anlatabilmek için yapılmış bir benzetmedir.

Eğer bu durumu iyi anlarsak, karşımıza çıkan ve eleştirdiğimiz, beğenmediğimiz, yargıladığımız her şeyin aslında “biz” olduğunu da anlarız.

Aynanın bize gösterdiğini görmemezlikten geliyor ve dışarıdan bize yansıyanlar karşısında kendimizde duygusal anlamda etkiler hissediyorsak, henüz kendimizle iç hesaplaşma yapmadığımızı ve derine bakmaya cesaret edemediğimizi anlayabiliriz.

Örnekle anlatmak gerekirse. Biz hayat içinde nasılsak karşımıza çıkan kişilerin yansımaları da aynıdır.

Mesela bir danışanım çevresinde huzurlu, mutlu ve eğlenceli insanlar olmadığından yakınırdı hep. Ama kendisi o kadar huzursuz, keyifsiz ve mutsuzdu ki, çekim yasası gereği kendi gibi insanları çekerdi hayatına. Kendi frekansına uygun insanlar olurdu hayatındaki kişiler.

Ne zaman ki danışanım, aynalık olayını öğrendi, huzurlu, mutlu ve eğlenceli biri oldu.

Kendisi huzurlu, mutlu ve eğlenceli bir kimliğe büründükçe, karşısındaki kişilere aynalık yaptı ve onlar da değiştiler ve artık danışanımın yeni frekansına uygun kişiler çıktı karşısına.

Konuyla ilgili anlatıan güzel bir örnek vardır. Bir aynanın karşısındasınız ve aynadaki yansımanızda saçınızın bozuk olduğunu gördünüz. Düzeltmek için aynaya uzanıp yansımanızı mı düzeltirsiniz, yoksa kendi saçınızı mı ?

 

Yaşadığımız olayları da aynalarız.

Mesela çok korktuğumuz bir durum var, diyelim ki, yangından çok korkuyorsunuz bunu takıntı haline getirip odağınızda tuttukça, eninde sonunda bir yangın olayı ile yüz yüze geliyorsunuz.

Korkularımızdan kurtulmak için çeşitli teknikler var, bunları kullanarak (en önemlileri olumlama ve bilinçaltıçalışmaları, subliminal telkinler, eft ) korkularımızdan kurtulabilir ve korkumuzu odak halinde tutmaktan vazgeçebiliriz.

Yukarıda verilen örnekler, aynalamanın kuantum fiziğindeki kuarkları hareket geçiren etkileridir.

 

Ayna konusu Mesnevide çok güzel yorumlanmıştır. Mevlana’ya göre ayna, kişinin kendi kalbidir. Kişi ancak kalbine ( aynaya ) bakmayı öğrendiğinde kendini tanımaya başlar.

Hayatımız boyunca karşımıza çıkan olay ve insanlara dikkat edelim.

İçimizde ne varsa, dışarıda var olan da odur. Bu yüzden aynaların üzerine perde örtmeyelim ve aynalı ortamlardan kaçmaya çalışmayalım.

Başka türlü gelişemez, arınamaz ve mutlu insanlar olamayız.

Saygı ve sevgiler sunarım.

 

A.Nilgün Aktaş

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kendisini hiç sevmediğim ama hayat tecrubesine çok değer verdiğim bir büyüğüm bana bir keresinde şunu demişti;

 

Bak oğlum eğer sabah kalktığında aynada gördüğün yüz sana yabancı geliyor aynaya bakamıyorsan o zaman seni rahatsız eden neyse değiştirmenin zamanı ertelenemez şekilde gelmiş demektir. İş ise iş eş ise eş aile ise aile. Bir insan gece rahat uyuyabiliyor ve sabahında aynaya bakabiliyorsa mutlu bir insan demektir demişti bana. İş sıkıntılarımın olduğu bir dönemdi ve sabahları aynaya baktığımda kendimle kavga ediyordum gerçekten. İşimi o konuşmadan kısa bir süre sonra değiştirdim aynalarla da barışık bir insanım en azından şimdilik.

 

O yüzden yazını zevkle okudum ve Musa Bey kulaklarınız çınlasın hakkaten bilge adammışsınız...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...