black_mamba Oluşturma zamanı: Ocak 3, 2013 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 3, 2013 Blogdan adresi: TANIDIK Tüm ömür zamanımızı göz önüne aldığımızda, aslında aynı evrende yaşadığımız milyonlarca kişi değil de, bizi ele geçiren benlik duygularımızın sadece muhattapta olduğumuz toplumdaki ve sürekli değişen tek şahıs tarafından bize sunulduğunun farkına varırız.Ağlama gizini sadece bir kişi üstüne yıkıp, gülme krizlerinde de aynı şekilde tek bir şahısın yeterliliği , iş hayatında iki kişiyle konuşmadan hep birer birer bi üst kademeye ulaştığımızı, psikolojik olarak tüm evren hormanlarına hitap ettiği anda senin verdiğin mutluluk sıfatınında temelinde, aslında tek ana karaktere çıktığını görmek, gerçekte bulunduğun toplumun ve tüm ömür zamanındaki milyonlarca insan formunun bir hiç olması, aslında senin içinde şekil bulması demektir.Yaşadığın dünya bu hususta; Tüm insan sayısı önemsizce, sadece içindeki, görevleri farklı olan tüm organlarla insanlara şekil verdiğin ve değişken tepkiler aldığın sana sunulmuş , küre şeklindeki bir sen değilmidir? Yazının buraya kadar olan bölümünün bir şey ifade etmediğini düşündüğün anda, buraya kadar herşeyi reddetmiş olsan bile, bunları yazan beni içinde yine biçimlendirip egale eden sensin.Bilgi,yeterlilik,hoşgörü,yardım,melankoli,kıvanç,sevinç...İçinde eğer en az bir tanesini küre şeklindeki sen de bulduğun anda olan şey ne yazıkki; Bencillik,kıskançlık,kibir,öfke.Nihayetinde bunlar da küre şeklindeki bende. Hayata atıldığımı düşündüğüm anda ilkokulda, bana küre şeklindeki bendeki insanlara hitap konusunda birşeyler nakledildi.Ben, sen, o , biz, siz, onlar.Asıl iş örneklemeye gelince tahtada hepsinin canlandırması yapıldı.Ancak herkes sırasına geri döndüğünde "ben" ve "sen" demeye programlanmış gibiydi.Böyle yaşanıyordu.Özgür iradenin şahısa olan üstünlüğündenmi yoksa yaşam timleri veya duygu polislerinin küre halindeki bizlere kurmuş olduğu tel örgülerdenmiydi bu? Bilinmez... Ancak hissettiğim bir şey vardı; bir yerlerde "O" vardı. Seni rahatlatan bir müziğin seni bağlayan tarafı herhangi bir medya aracında o anda çalması, mimarisi güzel olan bir yapının o anda bulunduğun ortamda olması ve ne hoş orada olabilmeni sağlaman. Veya güzel bir yemeğin beynine salgıladığı dopamin...Seni üzecek bir şey söylemeli mi sence küre şeklindeki sen(ben)? Bunun gibi sayısız olgular içinde aslında zincirleme giden "onlar".Müziğin verdiği rahatlığı sağlayan bunu yapan küre şeklindeki şahıs, mimarisine hayran kaldığın yapının küre şeklindeki mimarı, yahut yediğin yemeğin beynine salgıladığı mutluluğun sebebi o yemeği sana ödül olarak küçüklüğünde sunan küre şeklindeki annen? Bu cümleden itibaren etik değerleri bir kenara bırakıp tabakamızı bir kaç seviye alta indirelim.Ne olacak bu halimiz?... Evet,ben çok sevdim... Zamansız gittin... Beni kimse anlamadı.... Sadece mutlu olmak istedim... Sadece mutlu etmek istedim... Yerim burası değil, daha iyisine layığım... Benim olmalı... Bunu haketmedim... Evet, ben çok sevdim...Bunu alalım.Çünkü üstünde hayal kurması ve yalan söylemesi daha kolay olur.Yani rol yapılması ve sömürülmesi de rahat.Aslında kendimizi kandırmayalım, diğer cümlelerin küre şeklindeki kelimesi bu.En basitinden çok ukala, kibirli, herseyi bildiğini sanan ve en azından çoğu şeyi bilen böyle bi küre şeklindeki onla muhattaplığım oldu.Sadece mutlu olmak istemişti.Belki onun olmalıydı.Yeri bulunduğum ortam değildi.Daha iyisine layıktı.Doğru, bunu haketmemişti.Onu kimse anlamamıştı.Yani Evet, o çok sevmişti... Neyse... Tüm ritüellerinden vazgeçmek, kendini adamak, sadece bir an olarak onunla olmak istemek.bir gece veya günden sonra önceki hayatınızın olumlu olasılıklarının yüzde seksen düzeyinde azalacığını bilmek.Sizce bu küre şeklindeki her bir sizin göze alabileceği bir riskmidir? Karşınıza "O" çıktığında cevap evet olmak zorundamı? Zorunda olmak dışında daha da inanılmaz olanı; Ya o siz ise... ve o siz değilseniz.Zincirlemeye start vermenin zamanın geldiğini hissediyor gibiyim.Bir HALKA oldunuz varsayın.Bu halkayı deminki hislerin en fazla yaşandığı aşk adını verdiğimiz amaca yönelttim.Evet öyle yaptım çünkü bir duygu olsaydı bu belki bir kere yaşanmazdı ya da çok kez de olmazdı.Bir kalıba girecek kadar uysal olmazdı.Sadece olurdu... Ruhumla seviyorum demişti kadın... Karşısındaki ise her gün çektiği miğde bulantısı, başındaki devasa ağrı, kalbindeki çarpıntıyla sevmişti.Çünkü kadın ruhumla seviyorum derken "Onu" kastetmemişti.Başka bir kadın sessiz sevmişti.Çünkü miğde bulantısını,baş ağrısını ve kalp çarpıntısını anlayabilecek düzeydeydi.Bunlar olurken Bir adam geldi ve bu kadının sessizliğini çok sevdi.Sonra bir kadın gelip ona Sessiz kalmaktan anlıyorsun ne güzel diyebildi... Bunlar hep zincirleme gitti.Halkalar birbirlerinede geçti.Düğümde oldu bölünmek zorunda da kaldılar.Ancak, bölündükçe gerçek olduğuna inanıp çoğaldılar.Ve emin olun çoğu kimse bunların farkına varmasada hep bir halka oldu.İtiraf etmek gerekirse hani küre şeklinde bizler aslında, birbirimize zincirlerle bağlı küre şeklindeki dünyayız.Seçilmiş kişiler, bu zincirlemenin farkına varanlar ise zincir ucuna pranga takabilen kimselerdir.Seçilmiş kişileri bizler seçmediğimiz için de aslında biz için öyle kimseler yoktur. "Evet, ben çok sevdim" zinciri budur.Ve bu hiçbir zaman ele aldığımız tek yargıdan ibaret değil.Her forma girmeye çok uygun.Farkına varmamız gereken nokta: "ben, sen, O" Bir kaç cümle sonra bitiyor ve bittikçe hiçbirşey anlamadığını kabullenecek veya anlayamadığını hissedeceksin.Ama kendinde de çok şey bulacaksın.Bu bir bakıma hiçbir zaman gerçek manada küre şeklinde olamayacın kadar doğal ne yazıkki.Bulduklarınla yaşadığın küre şeklindeki sende, kötü olan daima "ARAMAKTIR." ve buldukların asla aramak kavramına hizmet edemez.Biz buna "öteki bilinmezlik" diyoruz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.