nevermore Oluşturma zamanı: Ocak 11, 2013 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 11, 2013 '' Ruhlar yönetimle beraberdir. Yönetime karşı gelenler yok edileceklerdir. Köylerini fırtına ve seller yok edecektir. '' Rodezya radyosu böyle söylüyor. Beyaz yönetim tebliğin kökenini bilmediğini söylüyor ama buna kimse inanmıyor. Besbelli ki, çeşitli kabilelere mensup bir yığın büyücü inkârı kabul olmayan bir güçle ona katılıyor. Öte yandan Afrikalı direnişçiler de büyücülerle uzmanlaşmaya çalışmaktadır. Zaten beyazların bir deyişi olan Rodezya ismini değil “Zimbabwe” ismini kullanmaktadırlar. Zimbabwe 8. Yüzyılda o bölgede gelişen büyün bir siyahî imparatorluğunun adıdır; imparatorluktan geriye fevkalade güzel bir mabet kalmıştır. Bu devir hakkında keşiflerini yayınlamak istediği için Eski Eserler müdür 1977 de görevinden uzaklaştırıldı. Ne bulmuştu acaba? Bu işin üzerine eğilen Arap araştırıcılar büyük sülalelere mensup Mısır firavunlarının siyah olduklarını Zimbabwe medeniyetinin Mısır medeniyetinin oğlu durumunda olduğunu buldular. Eğer sözlerine kulak verirsek Afrikalı büyücüler bu kayıp medeniyetlerin bir devamı durumundadırlar. Geriye bu kanıtlamanın büyücüleri inandırıp inandırmadığını ve onların bir siyahî direnmeye katılıp katılmadıklarını bilmek kalıyor. Siyahî direnme, kendi radyosu ve güzel basınıyla bu kuramsal kökeni halka anlatmaya çalışmaktadır. Her halükarda, büyücülüğün Afrika’da hazırlanan mücadelede büyük bir rol oynadığı inkar edilemez durumdadır. Hatırlanacağı gibi Kongo’da Birleşmiş Milletler Kuvvetlerine karşı koruyucu tılsımların dağıtılması ve büyücülerin kendi okullarındaki çıraklarına uçakların nasıl düşürüleceğini öğretmeleri zaten büyücülüğün faaliyetini göstermektedir. Metotlarını geliştirmişe benzerler. Zira B. Milletler Başkanının uçağı kesif ormanda parçalandı ve kimse kazadan kurtulmadı. Genel olarak dört Afrikalıdan üçü büyücülerin kudret sahibi olduklarına inanırlar. Bazı memleketlerde büyücüler partisi bile vardır. Gine’de cumhurbaşkanı Seku Ture partinin reisidir. Afrika’nın fevkalade çapraşık siyasi durumu üzerine kadar uzanmıyorum, zira pek kolay değildir. Mesela Güney Afrika’daki beyazlar 14. Ve 15. Yüzyılda pratik olarak boş sayılan bir ülkeyi sömürgeleştirmişlerdi. Siyahîler ancak 19. Yüzyılda bu topraklara aktılar. Gittikleri yeri bilmeden gelen bu beyaz halk, en modern silahlarla sonuna kadar dövüştüler. Son zamanlarda cereyan eden bazı sürtüşmeler özellikle 1978 Mayısı aşında Nabibya’dakiler gerçek Afrikalı katliamına döndü. B memleketteki galip, büyücülerin hâkimiyeti sayesinde genel bir ayaklanmayı tahrik edecek olan kimseler olacaklardır. Kuşkusuz her kamp büyücülerin kefaletini aramaktadır. Bu yüzden Rusya’da KGb tarafından yönetilen özel bir okulda tahrikçiler yetiştirilmektedir. Gene bu yüzden Afrika’da faaliyet gösteren Kübalı askerler büyücülerle iyi ilişkiler içinde kalmak için şekli eğitimden geçmektedir. Bu tesis etme mücadelesinde bazen büyücüler de kurban olmaktadırlar. Bu ya da öteki yanı tutanlar için öldürülmek tehlikesi vardır. Böylece mayıs başlarında Güney Afrika’nın Angola’ya hücumu sonrasında altı yüz kadar büyücü katledildi. General Jack Dutton, büyücülerin toplandığı Swapo’ya bağlı. Prensip olarak Marksist olan ve animist büyücüler tarafından yönetilen kampı yerle bir etti. Şef Sam Nujoma, hücum esnasında B. Milletleri toplantıya çağırmış ve tamamen karşıt olan bir ifade kullanmıştı. Kendimize büyücülerin neden bu kadar etkili olduklarını sorabiliriz. Onların bir takım güçlere sahip oldukları tartışma götürmez. Ama mırıltılar giderek artmaktadır. Ben Afrika’ya gitmedim, elimdeki bilgileri, kendileriyle zaman zaman temas ettiğim Mısırlı araştırıcılardan ve Paris Metapsişik Enstitüsü üyesi olan polis müfettişi merhum dostum Jacgues Lantier’den aldım. Birleşmiş Milletlere balı yöneticiler tarafından kendisine bazı Afrika devletlerinin polis teşkilatlarını yeniden tanzim etme görevi verilmişti. Meslekten gözlemci olan Lantier çok çalıştı. Bana anlattığı olaylardan birisini sizlere anlatmaktan kendimi alıkoyamıyorum. Vaktiyle Fort-Lami denen Çad’ın başkenti N’Djamena’da bir ölünün dirildiğini gözleriyle görmüş, beyaz hekimler ölüm durumunun mevcudiyetini tam olarak tespit etmişler. Ölü ayağa kalkmış, yürümüş ve merasimi idare eden büyücünün sorularına cevap vermiş. Lantier hemen C.N.R.S.’nin mahalli radyosuna konuşuyor; aldığı cevap gayet soğu oluyor: “ölülerin dirilmesi bizi ilgilendirmez. Programımıza dâhil değil. Biz sadece dil konusuyla alakadarız.” İsterseniz biz gene büyücülere dönelim: bizim bilmediğimiz ilaçları kullanıyorlar. Özellikle şekeri tedavi eden bir madde, yılan ısırmasına karşı bir panzehir ve de hamile kadınlara zarar vermeden dört aylık cenini yok eden bir çocuk düşürücü, ilaçlar… Bazen basit bir temasla öldüren çok etkili zehirler de kullanıyorlar… Bunları teknik adamlarımızın güçlükle izah edebileceği bir kullanımı fışkırtıcı silahlara saklıyorlar. Ayrıca yağmur ve fırtına meydana getirebiliyorlar. Bu noktada pek kesin değilim. Bununla beraber büyücünün birine meydan okuyan şüpheci bir Avrupalının Dogonlar tarafından fırtınaya tutulduğundan da söz ettiler. Paris’ten geçen bir mısırlı bilgin bana yağmur yağdıran aracı anlattı: acayip şekilde yontulmuş iri bir taştı bu, belli bir dizeyde yüzeylere dokunmak gerekiyor. Dogonlar beyazlara oraya gelmeden çok çok önceleri astronomik bilgilere sahip bulunuyorlardı. Bu bilgilerin bir kısmı 15-20 bin seneye çıkar. Mesele SİRİUS yıldızının karanlık uydusunun mevcudiyetini biliyorlardı. Nihayet en küçük bir olabilirlik ihtimali göremedim bir efsaneye göre de Dogonlar kendilerini hayvana dönüştürebiliyorlarmış. Geceleyin magnezyum ışığında çekilmiş yarı aslan yarı büyücü bir resim var bende. Ama resmin negatifi yok. Acele bir sonuç çıkarmamaya bakıyorum. Hatta işi kasa içinde bulunan bir gümüşü kasanın cidarlarını delip dışarıya çıkarabilen bir yılan haline dönüştürmeye kadar bile vardırabiliyorlarmış. Afrika ile ilgili kurslarda bu türden birçok işlemin ilgililere öğretilmesi üzerine duruma büyücüler müdahale etmişlerdir. Efsaneler yoluyla abartılan bu güçler halkı çok etkiliyor. Kenya’da İngilizlere karşı sürdürülen bağımsızlık savaşanlarında ön planda rol oynayanlar panter adamlar topluluğu olmuştu. Genel bir kaide olarak birleşen her memlekette, Hıristiyanlık gerilerken hatta Uganda’da olduğu gibi Hıristiyanlar öldürülürlerken animizme kuvvetli bir dönüş tespit edilmektedir. Belirsiz Afrika Siyasal olarak büyücüler, beyaz hasımlarına karşı haşin davranıyorlar. Büyük etnolog Fransız Balandier’in dediği gibi, Afrika Belirsizidir. Bir kısmı “ikinci bir sömürgecilikten kurtulma” isterken diğer bir kısmı beyazlara yeni sömürgecilere meyillidir. Genellikle menfaatler söz konusu olunca, böyle bir uzmanlaşmada büyücü kendi hastaları için önemli dozda penisilinin düzenli olarak gönderileceği vaadi karşısında çok uluslu bir toplumun çıkarlarına katılır. Zira penisilin halkının %90’ı frengi olan bir ülkede çok kıymetlidir. Ve büyücüler başka sahalarda ileri olmalarına rağmen penisilini üretme vasıtalarını henüz bulamamışlardır. Büyücülerin bir kısmı, İsviçre Ankalarında oldukça yüklü meblağlara sahipken bir kısmı da hem kendi hem de halkının çıkarlarını beyazlara karşı mevsimsiz bir savaştan kaçınmak için samimi olarak savunmaktadırlar. Güney Afrika Birliği özentili bir teknolojinin nükleer bir silahına sahipti. Afrika’da çıkacak genel bir karışıklık hemen bir katliama dönüşür. Eğer müşterek bir sakınma anlaşması varsa, gerilla ve kontrgerilla operasyonları gelişebilir: burada büyücüler kabilelerdeki her kamptan asker toplayarak esaslı bir rol oynamaktadırlar. Büyücülerin başlıca işi asker toplamaktır. Bu askere alma işi bütün Afrika’da yoğunlaşmış durumdadır. CIA, KGB, SWAPO, BOSS ve çeşitli Afrika ulusal cepheleri elden geldiği kadar büyücü angaje etmektedirler. CIA henüz Ruslar gibi bir büyücü okulu kurmadığından KGB’yi taklit edemiyorlar ama gecikmeyecekler. Acaba siyah Afrika’da ne kadar büyücü vardır? Hiç olmasa bir kabilede! Ama kabilenin sayısı bilinmiyor ki! Şaba eyaletinin şu andaki şöhreti kötüdür. Büyücüler iki yüzden az değildir. Şimdi eski bir geleneğe göre kabileye silah temin eden bu büyücülerdir; çok çok eskiden de bunlar demirciydiler zaten. Bugün ise en ünlü zehirli okları veriyorlar ama aynı zamanda Sovyet tanksavar füzeleri de teslim ediyorlar. Bu füzelerin kullanılışı o kadar basittir ki, en cahil adam bile anlar; ayrıca hafif lazer silahı da var; kullanımı gayet kolay; kırmızı bir nokta görününce nişan alınır ve tetik çekilir. Sırası gelmişken şunu da söyleyelim ki, bu silah barışsever Mormonlar tarafından bulunmuştur. Büyücülerin Görevleri Büyücüler düşman silahlarına karşı koruyan tılsımlar ve haplar da sağlarlar. Şaba’dan kurtulan beyazlar gerçekten cellâtların hapçı olduklarını ifade etmişlerdir. Nihayet büyücülerin propaganda vazifeleri de vardır. Beyaz aleyhtarı bloktaki Marksist propaganda, büyücülük ve animizma ile pek çelişik bir durumda gözükmemektedir. Köye mensup erkeklerin hepsini bir araya toplayan ve bazen dışarıdan gelen bir özel görevli tarafından yetiştirilen büyücü onlara bir gösteri yapar. Böyle toplantılar yasaklanmıştır; daha geçenlerde basın, Rodezya polisinin bu gizli toplantılardan birini ortaya çıkardığını yazdı. Büyücünün birini kızıl ötesi bir vizörle işleyen tüfek yardımıyla Marksist nutuk çekerken vurdular. Polis daha sonra büyücülerin yardımcısına ve bütün köye ateş açtı. Yüz elli kadar yerli öldürdüler. Büyücülerin cevabı, iki İsviçrelinin hayatına mal olan Kızılhaç konvoyuna saldırmak oldu. Rodezya’da çok ciddi olarak yasaklanan bu propaganda birlikleri buna rağmen şu dört devlette izinli durumdadırlar: Tanzanya, Zambiya, Mozambik ve Botsvana. Köylüler geceleyin bir araya gelince büyücü serbestçe vaaza başlıyor. Bazen de Güney Afrikalı ve Rodezyalı hücum komandoları bunların üzerine saldırıyor ve kırıp geçiriyor hepsini. Bölgenin coğrafi durumunu çok iyi bilen büyücüler gerilla ve kontrgerilla faaliyetleri sırasında çok kıymetli yardımlar yapmaktadırlar. Bu büyücüler beyazların elinde bulunan eksik haritalarda bulunmayan sığınak yerlerini de belirtebilir. Bu düşmanlığa çare bulmak için Güney Afrika birliği coğrafi bölgeler üzerinde sabit duran uydular vasıtasıyla Afrika haritası çizmeyi planlamaktadırlar. Büyücüler ayrıca iyi bir habercidirler. Zira fevkalade haberleşme vasıtalarını elektronik olarak tespit etmek çok güçtür. Haber vasıtası bilindiği gibi davuldur. Merasim esnasında çalan davullar aynı zamanda haberleri de yaymaktadır ve kimse de bunu anlayamaz. Haber nakli bu davullar şifreli çalınmasa bile öyle geliyor ki, telepatik mahiyettedir gerilla için kullanımı gayet kolaydır. Büyücülerin diğer bir faaliyeti yöresel ilahları çağırarak zafer bildiren kehanetlerde bulunmaktır. Rodezya’da pek yakın bir yerde, büyücülerin yönettiği 12.000 kadar gerillanın mevcut olduğu tahmin edilmektedir. Rodezyalılar büyücülerin belirtmeleri sayesinde onların yerlerini tespit ederek üzerlerine hücum etmek için hududu aşmaktan hiç de çekinmemektedirler. Bütün Afrika, Güney Afrika’nın Rodezya’ya taktik atom silahları satacağından açıkça korkmaktadır. Beyazların teknolojisi o zaman büyücünün etkisini aşacaktır. Şunu da not edelim ki oIan Smith’i vurmak için yapılan ender girişimler hiçbir zaman sonuç vermedi, zira beyaz polisin siyahlar arasında çok iyi ihbarcıları vardır. Güney Afrika’da da durum çok çapraşıktır. Beyazlar siyahları bağımsız devletler ya da önemli bir siyasi kıymet kazanan genellikle büyüler vasıtasıyla yönetilen sözde bağımsız devletler haline sokmak eğilimindedirler. Genel bir siyahî ayaklanma eğer olabilirse, hiç kuşkusuz büyücülerin eseri olacaktır. Daha önce de söylediğim gibi siyahlardan önce bölgeye yerleşen beyazların gerçekten kendilerine tamamıyla düşman olmayan büyücülerle çok iyi temasları vardır. Afrika kıtasının en uç kısmı barut gibidir desek, abartmış olmayız; orijinal ve ileri güney Afrika teknolojisinden şüphe edilemez, uranyum ekstrelerinden izotoplar ayrıştırılıp hidrojen bombası gerçekleştirilecektir. Bölünmüş Afrika ülkeleri için ne denir? Onlardaki durum da pek inanılır gibi değildir. Çad’ın devlet başkanı Tombalbaye ile Paris’te yaptığım uzun görüşmelerde bu eski Fransız öğretmenin de bu inanmış rasyonalistte meydana gelen değişime tanık olabildim. Onu ziyarete gelen büyücüler kendisine telepatik güçleri arttıran bir eriyik vermişler. Maalesef bu eriyiği bana verilen numuneden tahlil etmek imkanım olmadı. Öyle sanıyorum ki alkolit kompleksi ile madeni ürünlerin bir karışımıydı. Gözümün önünde mühürlü bir zarf içinde bulunan belgeyi telepatik gücüyle okuyarak bana bir gösteri yaptı. Muhaliflerin kümelendiği yerleri işaret etti. Ne var ki bu yeteneğine rağmen başkan Tombalbaye beklenmedik bir anda devrildi. Şüphesiz gözü kara büyücüler onun iyiliğini isteyenlerden daha güçlüydüler. Başkanlığı süresince büyücüleri o, gerçek bir siyasi kudret olarak görüyordu. Bunu kendisinden şüphe edilmesi imkânsız ciddi ve rasyonalist bir alman danışmanı teyit etti. Afrika’daki büyücülük Marksizm’in nüfuz edişi petrolün mevcudiyeti ya da uranyum kaynakları kadar gerçektir. Marksizm ve büyücülüğün birbirleriyle mükemmelen uzaklaştıkları üzerinde ısrar ediyorum. Kübalılar ve Ruslar büyücüler ile gayet iyi anlaşmaktadır. Tıpkı çok uluslu toplumların yandaşları ile hasımlarındaki durum gibi, ilerideki bölümde bu kon uya tekrar döneceğiz. Büyücülerin saltanatını Mayıs 1968 deki şu slogan en iyi şekilde göstermektedir: “kudreti tahayyül et” Tanzanya gibi, Çin hâkimiyeti altında olan Afrika ülkelerinde onların yeri nedir? Diye sorulabilir. Başkan Tombalbaye’nin geri dönmesi Marksistlerle çok uluslu toplumlardan yana olanlar arasındaki siyasi bir savaştan değil, Müslümanlar ile animistler, daha doğrusu Araplar ile siyahîler arasındaki çok eski bir karışıklıktan ileri gelmiştir. Güney Afrika’da yaratmaya çalıştığı teorik olarak bağımsız yeni devletler söz konusu ise bunun sonuçları ağır olacaktır. Bu devletlerde topu topu on milyon kadar siyah yurttaş vardır. Bu devletlerin her birine prensip olarak bir kabile hâkimdir ve kabileye de büyücüler… transkei ve Bofutatsvana şimdiden bağımsız olma yolundadır. 4,3 milyon beyaz ile 18 milyon siyah arasındaki bir içsavaş 8 milyon şehirli işçiyi ve on milyon kabile mensubunu paylaşacağa benzerler. Bu yeni devletlerdeki beyaz ve siyahlar büyücüleri de alarak iki cemaat arasındaki mücadeleye hakemlik yapacaklar. Gene hatırlayalım ki çok yakınlarda 1981lerde Güney Afrika dünyada kendi sentetik petrolünü üreten ilk ülke olacaktır. Sentetik petrolü üreten fabrika, yerel teknik adamların geliştirdiği bir Alman usulüne gör inşa edildi ve Johannesburg yakınlarında faaliyete geçmiş durumdadır. Maliyeti 10 milyon Fransız Frangı büyümesi devam ediyor. Daha şimdiden ihtiyacın %60ına cevap veriyor, 1981 de ise tamamını karşılayacak. Siyah çocuğun iktidar olması genel bir ayaklanmayı gerektirecektir. O da büyücülerin büyük çoğunluğu isterse… Beyazlar eğer yapabilirlerse, hiç kuşkusuz atom silahı kullanacaklardır. Bu halde durum bloke vaziyettedir. Jacques Bergier Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Virtue Yanıtlama zamanı: Ocak 11, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 11, 2013 kabilelerde ya da küçük örgütlerde büyücünün yerini War Witch filmi de güzel anlatmış Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.