Jump to content

Tanrı neden yaratma ihtiyacı duydu?


KaTiLxPiRe

Önerilen Mesajlar

Allah ne ruh gibi bir şeydir, ne de bir bedeni vardır.. Çünkü Allah hiç bir şeye benzemez..

Şayet ruh ise veya bir bedeni varsa o zaman o da yaratıklara benzemiş olur.

Halbuki Kur’an’ın bu konudaki ifadesi açıktır: “Onun benzeri hiçbir şey yoktur.

O, her şeyi hakkıyla işitir ve bilir.”(Şura, 42/11).

 

.أَأَمِنتُم مَّن فِي السَّمَاء"Gökte olandan emin mi oldunuz?" مَّن فِي السَّمَاء "Semadaki zat (gökte olan)" demektir. Bu ünvan bizden üstün olarak gökte bulunan akıl sahibi varlıkların hepsini içine almaktadır. Onun için bazı müfessirler "göktekiler"den maksadın melekler olduğunu söylemişlerdir. Lâkin sözün gelişi, bunun melekler değil de, Allah Teâlâ olduğunu göstermektedir ki selef âlimlerinden nakledilen görüş de çoğunlukla budur. Ancak وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ "O'nun kürsüsü (tahtı) gökleri ve yeri içine alır..." (Bakara, 2/255) âyetinde ifade edildiği gibi Arş'tan da üstün olan veلَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ "O'nun benzeri hiçbir şey yoktur." (Şûrâ, 42/11) âyetine göre de benzeri bulunmayan Allah Teâlâ göktedir demek nasıl olur? ??? zarfiyyet mânâsına geldiği ve zarf, mazrûfundan (zarflanandan) büyük olduğu cihetle göğün Allah Teâlâ'dan daha büyük olması, yahut O'nun da yarattığı cisimler gibi mekana muhtaç olması ve mekanın O'na ihtiyaç duymaması lazım gelmez mi? Ve o halde O, her şeyi kuşatıcı olur mu? diye birçok soru sorulabilir. Zaten bu yüzdendir ki sözkonusu âyetle ilgili oldukça fazla münakaşa yapılmıştır. Bu konuda mânâsı en muhkem (açık ve kesin) olan لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ âyetini, Allah Teâlâ'nın mekandan ve cihetten berî olduğuna dair zikredilen naklî ve aklî delilleri iyi kavrayamamış olan Müşebbihe Mezhebi taraftarları, birçok mânâya ihtimali olması itibariyle az çok müteşabih olan مَّن فِي السَّمَاء "gökte olan" dan maksadın Allah Teâla olduğunda ve bundan dolayı da "Allah göktedir." demekte ısrar etmişler ve gökten de cismânî mânâ anlamak istemişlerdir. Bazıları da الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَ "Rahmân Arş'a istivâ etti." (Tâhâ, 20/5) âyeti ile uyumlu hale getirmek için buradaki عَلَى yı فِىى mânâsına alarak göğün üzerinde, yani fevkında Arş üzerinde demek olduğunu söylemişlerdir. Ancak bundan kimisi sabit kalmak, kimisi de cihet (yön) mânâsını çıkarmışlardır. Bunlar ise, muhkem olanلَيْسَ كَمِثْلِهِ ِشَيْءٌâyetine ve daha başka âyet ve delillere de ters düşmektedir.

Ebu Müslim el-İsfahâni gibi bazıları da bunun, "Allah göktedir." diye zanneden müşriklerin zanlarına göre bir hitab olduğunu benimsemişlerse de, burada da hitabın önceki âyette olduğu gibi umumi bir anlam taşımasının sözgelimine daha uygun olmasından dolayı bu görüşün de makbul olduğunu ileri sürmek oldukça zordur. Bir kısım âlimler de bunun, وَهُوَ الَّذِي فِي السَّمَاء إِلَهٌ وَفِي الْأَرْضِ إِلَهٌ "Gökteki ilâh da, yerdeki ilâh da O'dur." (Zuhruf, 43/84), وَأَوْحَى فِي كُلِّ سَمَاء أَمْرَهَا "Ve her göğe görevini vahyetti." (Fussilet, 41/12) âyetleri doğrultusunda yani "Hükmü, emri gökte cereyan etmektedir." demek olduğunu söylemişlerdir. Selef âlimleri ise bunu da اَلرَّ حْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى âyeti gibi müteşabih kabul ederekلاَيَعْلَمُ تَأْوِيلَهُ إِلاَّ اللهُ "Müteşabihin te'vilini Allah'tan başka kimse bilmez..." (Al-i İmrân, 3/7) deyip te'vile girişmemişler, yani bundan şu kasdedilmektedir, diye mânâyı tayin etmeye kalkışmamışlar; mahiyetini Allah'a havale ederek bir cariye hadisinde olduğu gibi فِى السَّمَآءِ "gökte" demekle yetinmeyi daha ihtiyatlı görmüşler ve لَيْسَ كَمِثْلِهِ ِشَيْءٌ "O'nun benzeri hiçbir şey yoktur." demekten de geri durmamışlardır.

Allah Teâlâ'nın yüce zatına ters düştüğü aklen ve naklen bilinen cisimlendirmek, benzetmek ve hulûl (bir cisme girme) fikirleri gibi batıl inançlara düşülmemesi için bizim ulaştığımız kanaat şudur: Buradaki sema, gök dediğimiz cismânî semadan ibaret değil, mutlak yükseklik ve üstünlük işaretidir. Maddî, manevî, cismânî ve ruhani bütün yaratıkların, mekanın ve zamanın üstü demek olan mutlak yükseklik mânâsınadır. İşte bu anlama göre مَنْ فِى السَّمَآءِ ancak Allah Teâlâ'dır. Zira her şeyin üzerinde, her şeyden üstün olan ancak O'dur. Arşın üzerinde demenin mânâsı da budur. Bunlar, gerek الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى "Rahmân Arş'a istivâ etti." (Tâhâ, 20/5) gerekمَّن فِي السَّمَاء "semada olan" (Mülk, 67/16) vasıfları, tıpkı تَبَارَكَ وَتَعَالَى "yüce ve yüksek olmak" وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيم "O,yücedir, büyüktür." (Bakara, 2/255), وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِير "O, her şeye gücü yetendir." (Hadid, 57/2), إِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيط "O, her şeyi kuşatıcıdır." (Fussilet, 41/54), لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْء "O'nun benzeri hiçbir şey yoktur." (Şûrâ, 42/11) âyetlerinde olduğu gibi mutlak tenzih ifade eden vasıflardır. Ve bu mânâ ile yücelik O'nun gerek yeryüzünde ve gerek semada eşyadan hiçbir şeye karşı nisbetinde bir fark ifade etmez. O, فِي السَّمَاء إِلَهٌ وَفِي الْأَرْضِ إِلَهٌ "Hem gökte hem de yerde ilâhtır."(Zuhruf, 43/84) âyetinin de gösterdiği gibi yerin ve göğün yaratıcısıdır. Ayrıca O,وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُم"Nerede bulunursanız Allah sizinle beraberdir."(Hadid, 57/4) âyetine göre de, nerede olursak olalım bizimle beraberdir. Ancak O, her şeyden üstündür. Bizim nazarımızda yüceliğin en yüksek örneği gök olduğu için Allah Teâlâ'nın mutlak yüceliği de onunla ifade edilmiştir. Yalnızca yaratıcı ve yaratıkların isimlerini mukayese etmekle bile bu mânâ açıkça anlaşılmış olur. Allah göktedir. Göğün üzerindedir. Arş'ın üstündedir demekte ısrar edenlerin asıl maksatları da, Allah'ı cisimlendirmekten berî kılmakla bu mutlak yüceliği ispat etmektir. Fakat bunu takdir edemeyenler teşbihe sapmışlardır. Biz gök kelimesinden de yükseklik mânâsı anlarsak da, bu kelimenin kökü renk mânâsına olan "gök"le ilgilidir ve sema ise mutlak yükseklik mânâsını ifade eden "sümüv"den türemiştir. Bu yüzdendir ki gök tabirinde tecsim (cisimlendirme), sema tabirinde de yükseklik mânâsı açıkça anlaşılmaktadır. Gök demek her zaman sema demenin yerini tutmaz.

Onun için "Allah semadadır." demek, Allah şu cisimlendirilen göktedir anlamında değildir. Sonra şunu da belirtmek gerekir ki فِي harfinin ifade ettiği zarfiyyet ister hakiki olsun, ister mecazi olsun "kapsamak" mânâsını gerektirmez. Mesela,"Sema başımızdadır." "Yer ayağımızın altındadır." dediğimiz zaman bu cümlelerden "Kuş havadadır." cümlesinde olduğu gibi zarfiyyet mânâsı anlamayız. Ne başımızın semayı, ne de ayağımızın altının yeri kuşatmış olduğu iddiasında bulunmayız. İşte bu gibi yerlerde با،الى،على،فى gibi diğer bir harf mânâsıyla da tefsir edilebilir. Bu yüzdendir ki مَّن فِي السَّمَاء sözündeki zarfiyyet ile اَلنَّجْمُ فِي السَّمَاء "yıldız semadadır" cümlesindeki zarfiyyet aynı anlamda değildir. Bunun gibi Allah Teâlâ'nın semada olmasını, Güneş'in semada olması arzında değil, hisse göre ilmin, cahile göre âlimin, yaratıklara göre yaratıcının, mahkûma göre hâkimin ve memura göre âmirin üstünlüğü tarzında anlamak gerekmektedir.

 

Âyette عَلَى السَّمَاءbuyurulmayıp فِي السَّمَاء olarak zikredilmesi ise, O'nun yüceliğinin görünen ve görünmeyen her şeyi dışardan ve içerden kuşatmış olduğunu, semanın yalnız üstünde değil, içinde de hükmünü, ulûhiyyet ve yaratıcılığını ifade etmek gibi bir nükteyi de kapsadığını gösterir. Bu ise tamamen وَهُوَ اللّهُ فِي السَّمَاوَاتِ وَفِي الأَرْضِ يَعْلَمُ سِرَّكُمْ وَجَهرَكُمْ "O,göklerde ve yerde tek Allah'tır. Sizin gizlinizi, açığınızı, (hayır ve şerden) ne kazanacağınızı bilir." (En'âm, 6/3) âyeti gibidir. فِي السَّمَاءِاَمْرُهُ "Allah'ın emri semadadır," şeklinde tefsir edenler de bu anlamı kasdetmişlerdir. Demek ki, اَللهُ فِي السَّمَاءِلاَفِى الْاَرْضِ "Allah, yerde değil, göktedir." tezini savunanlar, O'nun mekândan münezzeh (berî) olarak her yerde hazır ve nâzır olduğunu inkâr edipوَهُوَ اللّهُ فِي السَّمَاوَاتِ وَفِي الأَرْضِ يَعْلَمُ سِرَّكُمْ وَجَهرَكُمْ âyetinin açık anlamına karşı gelmişlerdir.

 

Evet, sadece اَللهُ فِى الْاَرْضِ "Allah yerdedir." demenin de caiz olmayacağında ittifak vardır. Çünkü bununla mekan anlamı kasdedilmese bile, alçaklık mânâsına geldiği kolayca anlaşılmaktadır. Halbuki sadeceاَللهُ فِي السَّمَاء "Allah semadadır." demek ise, cisim, mekân ve cihet kasdedilmeyerek, mutlak yücelik ve yükseklik mânâsıyla caizdir. Çünkü sema, yeri de kuşatmaktadır. Fakat اللهُ لَيْسَ فِى السَّمَآءِ "Allah yerde değildir." sözü O'nun yerde Allahlık ve tapınılma vasfını, ilim ve kudretinin nüfuzunu inkâr, yahut yeri O'nun kuşatması dışında tutmak kasdıyla söylenirse caiz olmaz, küfür olur. Çünkü وَهُوَ اللّهُ فِي السَّمَاوَاتِ وَفِي الأَرْضِ "O, göklerde ve yerde tek Allah'tır." (En'âm, 6/3) ve إِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطٌ "Muhakkak O, her şeyi kuşatıcıdır." (Fussilet, 41/54) Ancak mekân, alçaklık ve cisimlendirmeyi ortadan kaldırma mânâsı kasdedilirse, noksan sıfatlardan berî kılınmış olacağı için doğrudur. Yer, bize göre bile itaatkârdır. Lâkin bu mânâdaاللهُ لَيْسَ فِى السَّمَآءِ"Allah, semada değildir, yani semada sabit değildir." demek de doğrudur ve öyle itikad edilmelidir. Çünkü O, semanın yaratıcısıdır. وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ "O'nun kürsüsü semavat ve arzı kuşatmış." (Bakara, 2/255)dır. وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ "O yücedir, büyüktür."(Bakara, 2/255), لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ "O'nun benzeri hiçbir şey yoktur." (Şûrâ, 42/11) اللَّهُ الصَّمَدُ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ "Allah sameddir, O, doğurmamış ve doğurulmamıştır. Hiçbir şey O'na eş ya da denk değildir." (İhlas, 112/2-4) Bunun için وَهُوَ اللهُ فِى السَّمَوَاتِ وَفِى الْاَرْضِ âyetinden de "Allah Teâlâ'nın zatı, gökler ve yerin içinde sabittir."tarzında bir mânâ çıkarmaya kalkışmak doğru değildir. O'nu, göklerde ve yerde tapınılan Allah, diye anlamak gerekir. يَعْلَمُ سِرَّكُمْ وَجَهرَكُمْ "Sizin gizlinizi de açığınızı da bilir." (En'âm, 6/3) âyeti de bunu beyan etmektedir.

 

Allah bütün göklerden ve yerden, Arş ve Kürsi'den ve her şeyden büyük, lütufkâr ve haberdardır. Her şeyden mutlak bir üstünlükle üstün olan yüce Rab'dır. İşte bu mânâ ile مَّن فِي السَّمَاء 'dan "Allah" mânâsı anlamak doğru olur. Yaratan O, yeri itaatkâr kılan O, dönüş kendisine olan, dünya ve ahiret kendisinde birleşen mülkün sahibi, üstün ve yüce olan ancak O'dur.فَامْشُوا فِي مَنَاكِبِهَا وَكُلُوا مِن رِّزْقِهِ وَإِلَيْهِ النُّشُورُ "Şu halde yerin omuzlarında dolaşın ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır." (Mülk, 67/15) emriyle bizim yeryüzünde yürümemizin ve dönüşümüzün kendisinden geldiği gibi yine kendisinde son bulduğunu bildirerek bizi, yalnız yerdeki rızık ve hayat ile bırakmayıp وَفِي السَّمَاء رِزْقُكُمْ "Rızkınız semadadır." (Zariyat, 51/22) âyetinin ifade ettiği gibi gökte rızıklandırmak üzere kendisine davet buyurmakta olduğunu ve şu halde bizim yerin omuzlarında yürürken yer ile beraber ona doğru gidiyor olduğumuzu, bu gidişin ise kolay olmayıp ilerlemesi ne kadar yüksek ise, alçalma ve iniş tehlikesinin de o nisbette büyük bulunduğunu beyan ederek uyarı makamında siz lütfu ve kudreti altında bulunduğunuz "O semadakinden emin misiniz?" ءَاَمِنْتُمْ مَنْ فِىى السَّمَآءِ َ diye buyurmuştur.

 

Yani O'nun sizi ve yeri hep bulunduğunuz halde tutup duracağından ve gidişinizde sizi hiç helak etmeyeceğinden emin oldunuz, güven kazandınız da hiç korkunuz kalmadı mı? O yer üzerindeki hareketlerinizde nasıl küfür ve nankörlüğe, şeytanlık ve isyana sapar da korkmazsınız O üstünüzdekinden? أَن يَخْسِفَ بِكُمُ الأَرْضَ Sizi yere geçirivermesinden, yahut yer ile beraber batırıvermesinden ki فَإِذَا هِيَ تَمُورُ o vakit bir de bakarsınız ki o altınızdaki itaatkâr olan yer ızdırapla çalkalanıyordur. O ızdıraplarla bir volkan ateşinde kaynar gidersiniz, o cehennemi boylarsınız. O halde Allah'tan korkun da o yerin üzerinde yürürken küfür ve şeytanlıkla onu bozmaktan, Allah'ın emirleri hilafına haksız ve çirkin hareketlerden sakının.

 

Bu uyarı, yerin itaatkârlığını ortadan kaldırmakla dahilinden uyarıdır. أَمْ أَمِنتُم مَّن فِي السَّمَاء أَن يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِبًا âyeti de, yerin itaatkârlığı ve uysallığı durduğu halde haricinden uyarıdır. Yani yoksa emin misiniz o semadakinden, korkmaz mısınız? Şeytanlara atış taneleriyle saldırıldığı gibi üzerinize semadan bir hâsıb, taşlar, mermiler yağdırmağa memur bir elçi, bir melek, bir rüzgar gönderivermesinden.فَسَتَعْلَمُونَ كَيْفَ نَذِيرِ Artık ileride nezirimin nasıl olduğunu bileceksiniz. Gönderdiğim peygamberin yahut onunla haber verdiğim uyarı ve tehdidimin ne olduğunu, yani şimdi iman etmezseniz ileride fiilen bilmeğe mecbur olacaksınız.

(Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili Tefsiri)

 

kaynak:http://www.sorularlaislamiyet.com

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ateist bir arkadaşım hep şöyle derdi "tanrı yalnızlığın verdiği can sıkıntısından patladı ve bizde buna big bang adını verdik , etrafa saçılan parçalar yıldızları sistemleri ve canlı türlerini yani görebileceğimiz her şeyi oluşturdu"

 

benim kendi yorumum ise egonun hat safhada olduğuyla ilgili bir var sayım. çok güçlüydü istediği anda istediğini var , istediğini yok edecek kadar güçlü. bu yüzden kendini inkar edebilecek iradeli varlıklar yarattı , güçlü olduğunu ona söyleyebilecek onu daha güçlü hissettirebilecek varlıklar. yalnızlığını ondan alabilecek varlıklar. sevebileceği ve onu sevebilecek varlıklar. yaptığı şeyi kendimce uygun bulmuyorum fakat bu bir oyun ise hakem tanrıdan başkası değildir ve mecburen kurallara göre oynuyor insan...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yaratıcı var ederek var olur. Yani var oluşunu gerçekleştirir.

 

Peki Ahmet, ''Tanrı yaratmadan önce-yarattıktan sonra- ne iş yapar?''

Yaratıcı olmak için yaratmak gereklidir ve yaratılışa inanç duymadığım için veya gereksinim diyelim,bir yaratıcıyı kabul etmiyorum.Yaratıcının olduğunu varsaysam,yaratılış sonrasında bir şey yapmıyor ve yaratılış öncesinde ise bir şey yapamıyordu.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yerin ve göğün kusursuz olduğunu ve bu düzenin çok güçlü olduğunu söyleyen insanlar vardır. Peki, şayet tanrı var ise kusursuz olacaksa kötülük neden vardır? Neden bir egoist gibi kendi yaratmış olduğu bir varlığa acı çektirme ihtiyacı taşır?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yaratıcı olmak için yaratmak gereklidir ve yaratılışa inanç duymadığım için veya gereksinim diyelim,bir yaratıcıyı kabul etmiyorum.Yaratıcının olduğunu varsaysam,yaratılış sonrasında bir şey yapmıyor ve yaratılış öncesinde ise bir şey yapamıyordu.

 

:) Teşekkürler.

(Bence) Yaratıcı var olan bir unsurdur. Mühendistir.

Şimdi çay içip bizli izliyordur. :)

 

Yerin ve göğün kusursuz olduğunu ve bu düzenin çok güçlü olduğunu söyleyen insanlar vardır. Peki, şayet tanrı var ise kusursuz olacaksa kötülük neden vardır? Neden bir egoist gibi kendi yaratmış olduğu bir varlığa acı çektirme ihtiyacı taşır?

 

Kavramların doğuşunu düşünmek lazım. ''İyilik nedir, kötülük nedir, gerçek nedir?'' gibi. Sonuçta insanoğlunun sergilediği davranış, düşünce biçimleri kavramları oluşturmakta ve toplumlara empoze etmektedir. Yani kavramların ilk oluşumları önemlidir. Birini öldürmek kötüdür, birinin ırzına geçmek kötüdür, hayvanlara eziyet etmek kötüdür... Bunların tam tersi ile iyidir ve bunları yaparsanız şirinleri bile görebilirsiniz. :D

 

Yaratıcı(bence), kaostan bir düzen oluşturmuştur. Bu düzende kavramların ''neden'' var olduğunu sorgulamak saçma olmaz mı? Bir tarafra insan, bir tarafta yaratıcı...

Ve egoist Tanrı bize anlatılan ''semavi dinler'' de geçmektedir. Yaratıcı bu kadar insani özellik sergileyebilir mi?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yerin ve göğün kusursuz olduğunu ve bu düzenin çok güçlü olduğunu söyleyen insanlar vardır. Peki, şayet tanrı var ise kusursuz olacaksa kötülük neden vardır? Neden bir egoist gibi kendi yaratmış olduğu bir varlığa acı çektirme ihtiyacı taşır?

 

Yaratıcı sadist olabilir mi :D

 

Düzeltme;Evreni yaratanın sarhoş olduğunu söyleyen biri vardı,ve birde kötülüğü insanların ürettiğini ki insanda yaratılmış ise dediğin yine doğru çıkar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Eklemek isterim,eğer tanrı denirken yaratma vasfı bulunmayan bir varlık veya güçten bahsediliyorsa ve bu varlığın egosu ile sadistliği tartışılıyor ise,bana göre mantıken tüm sadistler tanrı olur.İşte bu yüzden en iyisi tanrı sadist olmasın :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Eklemek isterim,eğer tanrı denirken yaratma vasfı bulunmayan bir varlık veya güçten bahsediliyorsa ve bu varlığın egosu ile sadistliği tartışılıyor ise,bana göre mantıken tüm sadistler tanrı olur.İşte bu yüzden en iyisi tanrı sadist olmasın :D

Aslında kavramlara göre, Ana Tanrıça, Baş Tanrı, Yan Tanrı gibi tanrılaştırılmış vasıflar mevcut. Sadistlerin genel özelliklerini bu tanrı ve tanrıçalarda bulabilirsiniz. :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

peki insanların icinde kötülükte iyilikle beraber olmasa, sadece iyiye sartlandırılmıs kölelerden ne farkımız kalır ki. akıl sahibi düsünce sahibi nefis sahibi oldugumuz icin iyilikte kötülükle beraberdir. bize kötülügü vermemis olsa (bilinen ve anlatılan yaratılıs hikayesine göre) bizim melekten ne farkımız olurdu ki. kader dedigin seyin ne önemi olurdu. evet biz kuluz onun icin ama asla köle degil. istedigini yap secim senin. istersen tövbe et yine ben seninleyim diyor. kisinin kendini tanıması cözmesi tanrısını anlamasına yardımcı olur. cok sevdigim bir kitapta gecer ;

Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok, eğer, tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.

bence simdi bide bu acıdan bak tanrıya dünyaya ve insanlara. afrikada ki aclar tanrı öle istedigi icin degil , insanlar duyarsız, acgözlü ve bencil olmayı tercih ettigi icin böyle. herkes iyi insan olmak istedi bunun icin cabaladı mı ki tanrıya suc atma onu kötüleme hakkımız var ?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

peki insanların icinde kötülükte iyilikle beraber olmasa, sadece iyiye sartlandırılmıs kölelerden ne farkımız kalır ki. akıl sahibi düsünce sahibi nefis sahibi oldugumuz icin iyilikte kötülükle beraberdir. bize kötülügü vermemis olsa (bilinen ve anlatılan yaratılıs hikayesine göre) bizim melekten ne farkımız olurdu ki. kader dedigin seyin ne önemi olurdu. evet biz kuluz onun icin ama asla köle degil. istedigini yap secim senin. istersen tövbe et yine ben seninleyim diyor. kisinin kendini tanıması cözmesi tanrısını anlamasına yardımcı olur. cok sevdigim bir kitapta gecer ;

Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok, eğer, tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.

bence simdi bide bu acıdan bak tanrıya dünyaya ve insanlara. afrikada ki aclar tanrı öle istedigi icin degil , insanlar duyarsız, acgözlü ve bencil olmayı tercih ettigi icin böyle. herkes iyi insan olmak istedi bunun icin cabaladı mı ki tanrıya suc atma onu kötüleme hakkımız var ?

 

Şimdi şöyle bir şey var, hangi Tanrı? O arkadaşımız ona gösterilen Tanrı'ya yani Allah'a laf diyor. Oysa gerçek o mu ki? Katılıyorum insanoğlu, bencil, gaddar, vurdumduymaz olmayı seçti.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yaratıcı var mı yok mu ? bir yaratıcıdan mı geldik gibi sorular hep soruldu zaten. benim cevabımda sayet bir tanrı varsa eksenli bir cevap tabi. sayet tanrı varrsa neden kötülürler var denirrse insanoglundan baska cevabım olamaz. ha tanrrı var mı dersen bana benim icin var evet ancak ben herkesin söyledigi inandıgı tanrıya inanmıyorum. tanrı sürekli kurallar koyan ve acık arayan biri degil benim icin. benim tanrım bana ve bana göre :) cevapta benim tanrım icindi :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşlar ben şöyle düşünüyorum.öncelikle bana göre tanrı kavramı "yaratılan herşeyde zuhur edebilen bir potansiyel güçtür".Tanrı bir hazineydi.Ve bilinmek istedi.Bir mutasavvuftan dinlemiştim.tanrının varlığını bir bardaki suya benzetmişti.Bardaktaki o su taştı, köpürdü.O taşan su yaratılanlardır demişti.Kuranda bilinmek istediğini söylüyor.Aslında bu kelimeyi açarsak bir sürü manalar çıkar.Bilinmek istiyor yani öğretmek istiyor.Aslında tanrı sevmek ve sevilmek istiyor.Hatta bizi çok seviyor.Bu dünyada kötülükler görebilirsiniz.Bu şey nasıl olabilir diye şaşırmış olabilirsiniz.Tanrı aslında herkezi koruyor.Mesnevide bir hikaye vardır."Bir gün bir adam bir elma ağacının altında uyuyormuş.Ağzı açıkmış ve yılan girmiş.Yoldan geçen bir adam bunu görmüş.Adama olanları söylese korkudan ölecek.Kaldırmış adamı 'kalk elmaları ye' demiş.Elmalar hammış ama adam korkudan yemiş.Sonra elmaları yiyen adam gölün yanına gidip su içmiş.Suyu içtikten sonra adam kusmuş ve yılan dışarı çıkmış" işte tanrıda bizim içimizdeki yılanları yani kötülükleri öldürmek için bize ham elmalar yedirebilir yani sıkıntı ve acılar verebilir.Allah bizi ya güzellikler vererek korur ya da sıkıntılar, acılar vererekte koruyabilir.Unutulmamalıdır ki; her iyi bişey bir kötü kapı açabilir, her kötü bişey de iyi bişeye kapı açabilir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Belki de gerçekten dalga geçerek bakıldığı gibidir; Neler yapacağımızı izlemek için yaratmıştır. Yaradan her olacağı biliyorsa, şeytanın bizi yoldan saptırmaya çalışacağını da biliyordur. Ve buna izin vermiştir, dünya bir imtihan alanı da denir. İnsanların neler yapıp yapmayacağını izlemek için yapmış olması da muhtemel yani. De işte buna da kesin cevabı verebilecek kimse yok, belki bir yerde bu söylendi de biz kaçırdık.

İnsanların ne yapıp yapmayacağını izlemesi çok saçma eğer her şeyi biliyorsa

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kuran'ın Tanrısı beni tatmin etmiyor açıkçası.NE kadar ona gonulden inanmak istesem de olmuyor.melekler "biz sana hep ibadet ederken yeryuzunde kan dokecek bir toplum mu yaratacaksın" dediklerinde sizin bilmediğinizi ben bilirim gibi basit bircevap vermek bir tanrının tepkisi olmaz diye dusunuyorum.ve meleklerin iradesiz oldugu soyleniyorsa boyle bir ssoru sormaları da mantık dışı.Allah. neden yarattı bizi Kuran'da bu açıklanamıyor yani.Bana göre TANRI EVRENDİR VE EVRENDEKİ ENERJİ O'NUN ENERJİSİDİR.YANİ BİZ TANRI ENERJİSİNİN BİR PARCASIYIZ.VE BİZİM DUALARIMIZI KABUL EDEN BİZİ KORUYAN TANRI EVREN ASLINDA.TABİİ Kİ HİÇ BİRİMİZ GORUSLERİMİZİN DOGRULUGUNDAN EMİN DEGİLİZ.AMA BENİM SUANDA İNANCIM BU.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...