mervemaje Oluşturma zamanı: Mart 16, 2013 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 16, 2013 (düzenlendi) Kutup Ayıları Akepeli Bedevilere Karsı Gülse Birsel’den Çok Güzel Bir Yazı Hep söylüyorum, biz çocukken midemiz bulanınca ekmek yedirirlerdi, grip “Yatınca geçer”di, başın ağrıyorsa “Çocukların başı ağrımaz” denirdi, uykun kaçıyorsa “Oyuncaklarını düşün, güzel rüyalar görürsün” şeklinde konuhalledilirdi! Okuma yazmayı öğrenemiyorsan ya, “Tembel”din ya “Yavaştan, sağlam sağlam öğreniyor”dun! Hüzünlü bir çocuksan “Yazar olacak herhalde” derlerdi, yerinde duramıyorsan, etrafa saldırıyorsan bir tane çakarlardı, susup otururdun. Kanaatimce pedagojinin zirve yaptığı yıllardı o yıllar. Çünkü sonra sonra, koşup oynadıktan sonra öksüren çocuk ‘astım başlangıcı’, okuma yazmayı zor söküyorsa ‘disleksik’, hüzünlüyse ‘depresif’, aşırı hareketliyse ‘hiperaktif’ diye nitelendirilmeye başlandı ve o sinameki yetiştirilen tipsizler şimdi büyüdüler! O kadar ilgi alaka sonrası ola ola ne oldular? Emo! Emo ne? Hani beş-altı yıldır etrafta saçlarını gözlerinin tekini kapatacak şekilde öne öne tarayan, miskin görünüşlü, asık suratlı, beti benzi atmış, sıska, dar pantolonlu, converse’li, siyah ojeli ergenler var ya… Taksim’de kaldırımlarda filan oturuyorlar. Aha onlar Emo! Emo kelimesinin emotional’dan (hissi) geldiği, bu yavruların pek bunalımlı pek güvensiz ve duygusal olduğu, topluma uyum sağlayamadıkları için böyle takıldıkları söyleniyor. Bizim zamanımızda punk vardı ya, onun gibi bir akım, ama bir halta yaramayanı! HERKESİN KEYFİNİ KAÇIRDIM Ay kıyamaam! Zamanında, kendi ergen yıllarımda bu akım daha dünyada yokken 10 gün emo takılmışlığım vardır! Kafam neye bozuktu hatırlamıyorum ama o 10 gün, üstelik de yaz tatilinde, evin o köşesinden bu köşesine oflaya poflaya nemli gözlerle dolaştım. Saçımı taramadım, denize gitmedim, sohbetlere katılmadım, tebessüm bile etmedim. Akşamları karabasan gibi yemek masasına çöküp herkesin keyfini kaçırdım. Bir akşamüstü, balkonda otururken annem “Ne bu surat her gün, senin derdin ne kızım aaa…” şeklinde pedagojik bir açılım yaptı. “Sıkılıyorum… Hayat çok anlamsız” cevabımın üzerinden sanırım birkaç saniye geçmişti ki, acı ve can havliyle bir metre havaya sıçradım. Annem, her Türk annesinin uzmanı olduğu ‘mıncırma’ hamlesini oldukça sert ve uyarısız gerçekleştirmiş ti. Mıncırma, malumunuz evlat artık poposuna terlikle vurulmayacak kadar büyüdüyse, ancak tekdir ile de uslanmıyor ve hakkı kötekse kullanılan, konu komşu, bitişik ev duyar ihtimaline karşı avaz avaz bağırmak yerine geçen bir terbiye şeklidir. Tercihen bel veya bacak bölgesinden bir alan seçilir, elle kavranır ve et, 180 derece çevrilir! Hemen ardından, daha acım ve şaşkınlığım hüküm sürerken, annem kısık sesle,yüzünü yüzüme yaklaştırarak “Alırım ayağımın altına” diye başladı ve “Karnın tok sırtın pek! Aklını başına topla! Sıkılıyorsanda git bakkala evin alışverişini yap, sonra da gel yemek kitabından bir kurabiye pişir, akşam misafir var, hadi yallah…” şeklinde bitirdi! NE DERDİM KALDI NE DE TASAM Malumunuz eti mıncırılan ergen olay yerinde fazla kalamaz, mıncırandan tırstığı için kendisine yalakalık yapar, arzu ettiği aktiviteleri gerçekleştirir. Mıncıran mutlu, mıncırılansa artık efendi bir insandır! Aynen öyle oldu. Mıncırma sonrası ne derdim kaldı ne tasam! Emo’luğum o gün bitti, bu yaşa kadar da hep mutlu mesut, uyumlu, üretken biri olarak yaşadım. Şimdinin sokakta bira içen, gelen geçenden ihtiyacı var diye değil, hayat tarzı sandığı için para dilenen, dünyanın bütün derdi sırtındaymış gibi davranıp, bunalım takılıp bir işin ucundan tutmayan emo’larının başında, bizim zamanımızın anne babaları olacaktı ki. Ohoo… Muma dönerdi hepsi! Bir kere her şeyden önce bütün o yüzü gözü saçla kaplı eşek herifler ibir eşek tıraşına götürürlerdi, kesin! Ülkenin gençlerine bak. Tarikat yurtlarında yetiştirilen çocuklar, polise atsın diye eline taş verilenler, bir de emo’lar! Gelecekten çok umutluyum çok. Gülse BİRSEL Nisan 25, 2013 AurorA tarafından düzenlendi okunması kolay olsun diye rengi değiştirildi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ptahba Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 aynen doğrudur kızım öksürdü eyvah astım, karnı ağrıdı eyvah apandisit. Yaramazlık yaptı acaba ifade etmek istediği birşey mi var şeklindeyiz moderniz ya Halbuki Gülse Birsel unutmuş mucize diye birşey varsa o da her koşul altında hareketli hedefleri bile vurabilen güdümlü anne terliği! Yerdik terliği pırıl pırıl olurduk yeminle Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
serpentine Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 Güzel bir yazı teşekkürler, toplu halde abuk major depresif haller aldık. Bunun sebebi rekabetçi/karşılaştırmacı düşüncelerimizin tarihteki en üst seviyesinde olması bana göre. Mükemmelliyetçi anne babaların da buna fazlasıyla etkisi var tabi. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mervemaje Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 modernlik hayatı karmasıklastırmak olmamalı hicbir zaman. degisen dünya düzeni teknoloji hayatı kolaylastırmaya calısırken biz yanlıs anlayıp hayatımızı kaosa cevirdik Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ptahba Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 beni dinleyin siz tek doz anne terliği her derde deva Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mervemaje Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 beni dinleyin siz tek doz anne terliği her derde deva haha:) katılıyorum anne terligi yemeyen bir cocuk her zaman eksik bir yasanmıslıga sahip olur:D onun tadını unutamaz kimse:DD: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ayandra Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 Hiç anne terliği yemedim. Ama çok ıslanmışlığım vardır Annem sinirlendikçe üzerime su atardı halada atar Bir 90'lar bebesi olarak şunu söyleyebilirim ki, Saroz'da bir dağ evinde teknolojiden elit büyümüş bir çocuk olarak hayata lanet ediyor oluşumun tek bir sebebi var o da büyük şehir. Artı birde büyük şehir çocuklarının durumu. Ben acıktığım vakit çıkar bahçeye dalından meyve yerdim yıkamadan. Çimenler üzerinde çıplak ayakla kelebek kovalardım. Köpeklerim vardı sarılıp ormanda uyuduğum.Çoban amcalarım vardı tarla tarla orman orman koyunlara keçilere göz kulak olduğum. Böceklerle oynardım. Merakımdan birde yerdim ne yalan söyliyim:D Doğa ile iç içe büyüdüm. Televizyon bilgisayar da neymiş! Evimizde bir kitaplığımız vardı annemin çocukluğundan kalma kitaplarla dolu, babamın lise defterleriyle işiyle alakalı ansiklopedilerle dolu, okuyamasam bile resimlerine bakardım.Babam her akşam masal anlatırdı... İki öksürünce annem beni doktora götürüp tonlarca ilaç içirmedi. Nane limon kaynatırdı 'Sen giyme zaten atlet' derdi. Hindiye deve kuşu diyen, inekleri boyama kitaplarından tanıyan,böcek görünce çığlık çığlığa kaçışan çocuklarla tanışana kadar hayat güzeldi benim için... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
spatha11 Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 bugün baktığımızda nedense 11 - 15 yaş aralığındaki çocuklar nedense hep mutsuz yani neden mutsuzlar anlayamıyorum da Fazla ilgiden mi yoksa gerçekten hayat sıkıcı mı yoksa onlar mı eğlenmeyi bilmiyor gibi sorular soruyorum ve sonuç olarak yine o kendi içlerine kapanık ve her şeyi anlamsız bulan kişilerde hata görmüyorum onları yetiştirenler de buluyorum hatayı Onlar içlerine kapandıkça anne babaları peşlerine daha fazla düşer onlar sitem eder bağırır anne babalar geri çekilirler nedeni de çocuğun psikolojisi bozulmasın . Bu şahısları o kabuktan çıkarmak için bence onlara ilk önce yaşamayı öğretmeliyiz sonra eğlenmeyi ve huzuru . Anne babalar aman çocuk sınav dönemin de dersleri düşer ellemeyelim dedikçe bu şekle geliyorlar asıl yapmaları gereken bence onlara yaşamayı ve hayattan zevk almayı öğretmek Aman çocuk düzelsin dersine çalışsın demekle değil bu işler eskiden öğretmenler saçı açık kızların saçlarını keserlermiş herkesin içinde ama nedense onların psikolojileri nedense bozulmamış Neyse kısacası yeni nesil anne babalarda suç o kadar Bir çocuk en doğal şekilde büyümeli doğada, toprakta köylerde yaşayan çocuklara gerçekten imreniyorum çünkü ben ancak 1 ayda bir toprakta oyun oynayıp toprağa özlemimi giderebiliyorum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mervemaje Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 ya bence en büyük sebebi. cizgifilm yoksunlugu. birr sürü cizgifilm kanalı var ama adam akıllı bi tane yok. pokemon ay savascısı tom ve jerry bugs bunny yok ki artık cocuklar mahallede kapı önünde top oynamayı topunun kesilme ihtimalini evden acelacele ele alınan ekmek arası domates peynirin muhtesen tadını. gece yarrısı saklambac oynamayı cift kale degil tek kale macın anlamını hicbirini bilmiyolar. halı saha bizim zamanımızda lükstü simdi her cocuk gidiyo. biz sinemayı herkülle tanıdık onların bilmedigi yok. cok büyük eksiklik bence bunlar. o yüzden mutsuzlar. mhalle cocukluk arkadası kavramları yok en basında Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Schnitzel Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 bugün baktığımızda nedense 11 - 15 yaş aralığındaki çocuklar nedense hep mutsuz yani neden mutsuzlar anlayamıyorum da Fazla ilgiden mi yoksa gerçekten hayat sıkıcı mı yoksa onlar mı eğlenmeyi bilmiyor gibi sorular soruyorum ve sonuç olarak yine o kendi içlerine kapanık ve her şeyi anlamsız bulan kişilerde hata görmüyorum onları yetiştirenler de buluyorum hatayı Onlar içlerine kapandıkça anne babaları peşlerine daha fazla düşer onlar sitem eder bağırır anne babalar geri çekilirler nedeni de çocuğun psikolojisi bozulmasın . Bu şahısları o kabuktan çıkarmak için bence onlara ilk önce yaşamayı öğretmeliyiz sonra eğlenmeyi ve huzuru . Anne babalar aman çocuk sınav dönemin de dersleri düşer ellemeyelim dedikçe bu şekle geliyorlar asıl yapmaları gereken bence onlara yaşamayı ve hayattan zevk almayı öğretmek Aman çocuk düzelsin dersine çalışsın demekle değil bu işler eskiden öğretmenler saçı açık kızların saçlarını keserlermiş herkesin içinde ama nedense onların psikolojileri nedense bozulmamış Neyse kısacası yeni nesil anne babalarda suç o kadar Bir çocuk en doğal şekilde büyümeli doğada, toprakta köylerde yaşayan çocuklara gerçekten imreniyorum çünkü ben ancak 1 ayda bir toprakta oyun oynayıp toprağa özlemimi giderebiliyorum Yaaa ne demezsin :D O yüzden herşey güllük gülistanlık zaten bu ülkede Madem önceki nesiller bu kadar memnunmuş hallerinden, neden bizi böyle yetiştirme ihtiyacı duymuşlar? Hayatın anlamını arayan/düşünen bir ergeni cimcirip susturmakta da doğru bir taraf göremiyorum. Sonra "neden bizim ülkemizde kimse düşünmüyo yeaaaa" diye ağlıyoruz Neden acaba?? "Ağacın dallarından meyve yemek, tavukları kovalamak vs" olayına gelirsek, şehirde doğup büyümüş biri olarak ben de hepsini yaptım. Ayrıca hatırlatırım ki Türkiye'de çoğu ailenin en az bir köy evi/bağ evi/yazlığı falan var. Ben 2000'lerde çocukluğumu yaşadığım için gayet mutluyum, yeter artık b*k attığınız nesilimize. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mervemaje Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2013 sevgili schnitzel sen konuya fazla histerik yaklasıyosun bence cünkü olay nesilde degil. biz emolardan bahsediyoruz. su her seyi tuhaf yazan yeni nesilden. hayatı karmasıklastırmak yerine daha kolaylastırmaktan ve dogal olandan bahsediyoruz. bilgisardan edinilmis arkadaslardansa yasanarak güvenilen insanlardan bahsediyoruz. senin sahsına yada nesline sahsi yapılmıs bir saldırı yok zaten. sana da nesline de bisey attıgımız yok zaten. evet önceden hersey güllük gülistanlıktı sevgilerin degerlerin bile suyu cıkmamıstı.. tabiki gecmiste yapılan hatalar var. ayrıca neden düsünürümüz yok diye aglamak yeni moda bisey. türkiyenin en saglam yazarları o senin begenmedigin gecmisten cıktı. sen ahmet hamdi tanpınarı sezai karakocu ne kadar biliyosun ki ? eflatunu platon olarak okuttuklarından mı sen bu cografyayı düsünürsüz sanıyosun. bu ülke toprakları son zamanlarda yozlastı. bundan bahsediyoruz biz. elestirirkende saygını korumayı ögren. hayatın anlamını arayıp sorgulayan ergeni cimciklemekle dalga gecmissin. bak sen. ne zamandan beri hayat ve anlamı sadece oturup düsünülerek bulunur olmus. lütfen elestirirken azıcık düsünde elestir. ve üslubunu bil. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
spatha11 Yanıtlama zamanı: Mart 17, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 17, 2013 Yaaa ne demezsin :D O yüzden herşey güllük gülistanlık zaten bu ülkede Madem önceki nesiller bu kadar memnunmuş hallerinden, neden bizi böyle yetiştirme ihtiyacı duymuşlar? Hayatın anlamını arayan/düşünen bir ergeni cimcirip susturmakta da doğru bir taraf göremiyorum. Sonra "neden bizim ülkemizde kimse düşünmüyo yeaaaa" diye ağlıyoruz Neden acaba?? "Ağacın dallarından meyve yemek, tavukları kovalamak vs" olayına gelirsek, şehirde doğup büyümüş biri olarak ben de hepsini yaptım. Ayrıca hatırlatırım ki Türkiye'de çoğu ailenin en az bir köy evi/bağ evi/yazlığı falan var. Ben 2000'lerde çocukluğumu yaşadığım için gayet mutluyum, yeter artık b*k attığınız nesilimize. sen ne cürretle bu şekilde konuşuyorsun ki ? senin karşında askerlik arkadaşın yok. ha bu arada sen istanbul da yaşayıp köye, bağa bahçeye giden çocuk gördün mü ? ben pek fazla göremiyorum çünkü Bizim ele aldığımız konu işte bu bizim neslimiz bilgisayardan çıkmıyor evde oturup kendine zarar veriyor resmen . Ben burada anne babada buluyorum suçu aman çocuğun psikolojisi bozulmasın aman şu olmasın , yeter ki bağırmasın her şeyi alırız ebebeyinlerin yaptıkları yanlış bu zaten . sadece bu da değil o kadar şımarmış duruma geliyorlar ki garip şeyler yapmaya başlıyorlar ben nereye baksam bu şahısların saçma sapan sözlerini görüyorum ya yani amaçları dünyanın şu anki durumunu düşünmek değil amaçları . Bir kapris , bir kapris aman yesinler kaprislerini söyledikleri tek söz şu '' lanet olsun ya anne babam çok zengin neden hayat bu kadar sıkıcı '' ve sonunda da mutlaka ingilizce bir küfür ben kendi neslimi anlayamıyorum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ptahba Yanıtlama zamanı: Mart 17, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 17, 2013 Hiç anne terliği yemedim. Ama çok ıslanmışlığım vardır Annem sinirlendikçe üzerime su atardı halada atar Bir 90'lar bebesi olarak şunu söyleyebilirim ki, Saroz'da bir dağ evinde teknolojiden elit büyümüş bir çocuk olarak hayata lanet ediyor oluşumun tek bir sebebi var o da büyük şehir. Artı birde büyük şehir çocuklarının durumu. Ben acıktığım vakit çıkar bahçeye dalından meyve yerdim yıkamadan. Çimenler üzerinde çıplak ayakla kelebek kovalardım. Köpeklerim vardı sarılıp ormanda uyuduğum.Çoban amcalarım vardı tarla tarla orman orman koyunlara keçilere göz kulak olduğum. Böceklerle oynardım. Merakımdan birde yerdim ne yalan söyliyim:D Doğa ile iç içe büyüdüm. Televizyon bilgisayar da neymiş! Evimizde bir kitaplığımız vardı annemin çocukluğundan kalma kitaplarla dolu, babamın lise defterleriyle işiyle alakalı ansiklopedilerle dolu, okuyamasam bile resimlerine bakardım.Babam her akşam masal anlatırdı... İki öksürünce annem beni doktora götürüp tonlarca ilaç içirmedi. Nane limon kaynatırdı 'Sen giyme zaten atlet' derdi. Hindiye deve kuşu diyen, inekleri boyama kitaplarından tanıyan,böcek görünce çığlık çığlığa kaçışan çocuklarla tanışana kadar hayat güzeldi benim için... dev kıskandım seni. Ben şişlide apartman dairesinde büyüdüm tamam o zamanlar şişli de bile boş arsalar vardı ve sokakta büyüdük ama Saroz diyorsun baya bildiğin cennette büyümüşsün sen? neden büyükşehire gelmişsiniz bilmiyorum ama baya cennetten cehenneme düşmüşünüz. Meyve ağaçları, inekler çobanlar vay be. Eskiden de sevmiyordum seni pek (bana yaşlı dediğin için) artık hiç sevmiyorum öyle kıskandım arkadaş. İneklermiş inekler kokar bi kere, toprağa da çıplak ayak basılmaz mideni üşütürsün (burada arkamı sana dönüp böğürerek ağlayıp koşarak kaçıyorum ). Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ayandra Yanıtlama zamanı: Mart 17, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 17, 2013 Yaaa ne demezsin :D O yüzden herşey güllük gülistanlık zaten bu ülkede Madem önceki nesiller bu kadar memnunmuş hallerinden, neden bizi böyle yetiştirme ihtiyacı duymuşlar? Hayatın anlamını arayan/düşünen bir ergeni cimcirip susturmakta da doğru bir taraf göremiyorum. Sonra "neden bizim ülkemizde kimse düşünmüyo yeaaaa" diye ağlıyoruz Neden acaba?? "Ağacın dallarından meyve yemek, tavukları kovalamak vs" olayına gelirsek, şehirde doğup büyümüş biri olarak ben de hepsini yaptım. Ayrıca hatırlatırım ki Türkiye'de çoğu ailenin en az bir köy evi/bağ evi/yazlığı falan var. Ben 2000'lerde çocukluğumu yaşadığım için gayet mutluyum, yeter artık b*k attığınız nesilimize. Yazımı baştan baştan okudum inan. Lakin bulamadım bir türlü ne senin nesline laf atan bir cümle ne de böyle sinirlenmene sebebiyet verebilecek bir düşünce. Orada benim çocukluğum yazıyor. Laf atmanı gerektirecek bir şey söz konusu değil. Sadece kendi çocukluğumda ne kadar mutlu olduğumu, doğa ile iç içe büyümenin bir insana neler kazandırdığını bilerek şimdiki çocukların bundan mahrum kaldığını söyledim.Ve o hindiye deve kuşu diyen çocuk var ya benim öz kuzenim oluyor. İstanbul'da doğmuştur kendisi. Aynı çocuk ineklere bakıp boyama kitabında görmüştüm demişti. Yine aynı çocuk yatağın üzerinde duran örümcek yüzünden ağlayıp 2 gece odama adım atmamıştı. Kafamdan uydurmuyorum bunları. Benim sınıf arkadaşlarım bile korkuyor erkek kız fark etmez. Senin nesline laf atmadım. Ülkenin genel durumu bu affedersin ki. Bu arada Gülse Birsel 'düşünmeyen insan' kategorisinin hangi kesimine giriyor? .Kendisi hem eğitimli bir kişidir, hem de iyi bir senarist ve gazetecidir. Şimdilerde cimcirilmeyen ergenler ne yapıyorlar peki soruyorum sana. Hayatın anlamını aramakla hayattan bıkmak usanmak arasında fark vardır. Önce bunu bir anla. O emolardan ülkemize ne hayır gelmiş ? Aşırı yobazlardan gotiklerden ne hayır gelmiş ? Düşünen insan kendini bilen, hayatı seven tanıyan dolayısıyla buna bir anlam yüklemek isteyen insandır. Bu yüzden soyut yetiştirilmelidir bir çocuk. Somut değil. At gözlüğüyle bakarsa eğer hayata, senin gibi olaylara tek taraflı yaklaşır. Bir çok açıdan inceleyemez ve bunu sadece buraya yazdığın yazı içinde söylemedim bu arada. Bunu da bir düşün derim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
duramayansular Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2013 işini iyi yapıyor, eleştirel yazıyı becerememiş. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tola Yanıtlama zamanı: Nisan 25, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 25, 2013 Bizim bir öğretmenimiz vardı yeni nesil hayvan ya derdi.. sanırım Emolardan bahsediyordu Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Nisan 25, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 25, 2013 Bana da tuhaf geliyor Emo'lar... Ama insanları emo, gotik vs olarak ayırmak hoşuma gitmiyor... Herkes hayatının bir dönemi bir şeylere tutunur, kendisini ifade etmek için bir şeyler yapar. Zamanla hayat şartları, olgunlaşmak vs nedenlerle hayata karşı sivri tuttuğu çoğu özelliği yumuşar, hatta çoğunda kaybolur gider... Gülse Birsel'in yazılarını çok severek okurum çünkü farklı tatta eğlencelidir. Bu yazıyı aşırı ciddiye alıp eleştiri olarak değerlendirmenin anlamı yok; gülüp geçmek gerek sadece... Emo'lar da olmalıdır; çünkü hayatın her döneminde farklı nedenlerle farklı akımlar türer... Bunlar da değişik renkler katar dünyaya... Bizim neslimizden önce yaşadıkları için hippilere saygı duyup, neslimizden sonra olduğu için emolara -tabiri caizse- pislik atmanın alemi yok... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.