Jump to content

Pozitronun 80 Yılı! (Pozitron da neymiş ki)


ptahba

Önerilen Mesajlar

Azıcık geç kaldım 3 gün kadar ama 15 Mart 1933 yılında yani bundan 80 yıl önce Pozitron adı verilen ve elektronun anti maddesi veya karşıtı olan parçacığın bulunduğuna dair bir makale fizikçi Carl Anderson tarafından yayınlandı.

 

Peki ne bu pozitron yenir mi? yenmez ama başka bir sürü işe yarar :D Pozitron tam olarak bir elektronun antimaddesi yani zıt yüklü olan karşıtıdır. Dolayısı ile bir elektron ve pozitron çarpıştığında ortaya bir enerji patlaması çıkar bu patlama iki gamma ışını meydana getirir. Hikayenin başına dönelim,

 

1930 yılında Carl Anderson ve amerikalıların mentor dediği akıl hocası Robert Millikan bulut odacığı, sis odası diye çevirebileceğim ancak bilimin wilkinson hücresi diye tanımladığı bir düzenekle deney yapıp kozmik ışınımları araştırıyorlardı.

 

Wilkinson hücresi yalıtılmış bulut / sis odasıdır aslında. Bu hava geçirmez düzeneğin içerisinde çok yüksek yoğunluklu su veya tercihen alkol buharı bulunur. Bu buhar öylesine yüksek yoğunlukludur ki yüklü parçacıklar içinden geçerken iz bırakırlar ve gözlemlenebilirler hani yoğun bir dumandan aniden çıkan bir arabanın dumanın bir kısmını kendisi ile beraber taşıması gibi. Fizikçiler bu wilkinson hücresini manyetik alana tabi tuttuklarında izlenen yoldan hangi tür parçacığı gözlemlediklerini çıkartabilirler.

 

1932 yılında deneylerine devam ederken bu insanlar Carl Anderson çok ilginç bir parçacığı fotoğraflamayı başardı. Aynı elektron gibi davranan bu parçacığın en büyük farkı elektron gibi negatif değil pozitif yüklü olmasıydı. (Hala benimlesiniz dimi kafası karışanlar için hayır pozitron yenmez ana fikir bu :D )

 

Carl Anderson electronla birebir aynı kütleye sahip bu parçacığı gözlemlemeye devam ettikçe yeni bir parçacık bulduğunu anladı ve buna pozitron adını verdi (ben olacaktım ptahba parçacığı derdim egoda yok adamlarda :D )

 

15 Mart 1933 yılında detaylı araştırma notlarını yayınladı. Normalde bilim dünyası fazlasıyla kuşkucu ve zor kabullenen bir topluluk olmasına rağmen Anderson hızla kabul gördü zira deneyi sonucu bulduğu parçacık çok ünlü fizikçi Paul Dirac'ın 1931 yılındaki anti-electron tezine cuk oturuyordu.

 

İyi de buldularda bu pozitronu ne oldu diyeceksiniz (hayır hala yenmiyor :D ) Bakın ne işlere yarıyor.

 

  • Cern'de yapılan parçacık hızlandırıcısını mümkün kıldı ve Büyük Hadron Çarpıştırıcısıtam anlamı ile atasıdır. 1983 yılında kurulan Büyük Elektron-Pozitron çarpıştırıcısı sayesinde CERN'deki bilim insanları yine aynı yıl arka arkaya Z bozonunu, W bozonunu buldular ki bu bozonlar güneşimizin enerjisini veren bozonlardır hafife almayın. (yemiyoruz bunlarıda maalesef)
  • Parçacık fiziğinin gelişmesinin ana motoru pozitronlardır desem abartmış olmam sanıyorum. Bu sayede fizikçiler bir dolu gözlem yapabilme ve bozonu ve elbette evrenimizi anlamayolunda büyük adımlar attılar.
  • İnsanlığı ilgilendiren yaygın kullanımı ise PET SCAN aletleridir yani Pet Tarama, tam açılımı Positron Emission tomography'dir yani Pozitron Emilim Tomografisi. Pozitronlar sayesinde içimizin 3 boyutlu görüntüsü oluşturulur ve tıbbi görüntüleme alanında hala en üst noktadır.

 

Umarım hem eğlendirici hem bilgilendirici bir yazı olmuştur (bkz. güldürürken düşündürmek :D )

 

Dip Not: Hayır arkadaşım yemiyoruz pozitronu çıkart ağzından şuraya bırak yavaşça :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

sevgili dostum, teknik bir bransim olmadigi icin anlattiklarinin hepsini anlamiyorum takdir edersin ki. Ama cok yararli bir is yaptigini dusunuyor, bunun icin de seni tebrik ediyorum. Ha bundan hic bir sey anlamadigim ya da senin anlatamadigin anlami cikmasin. Sen gayet guzel anlatiyorsun, ben de genel hatlarini gayet iyi anliyorum...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Süpersin,''yemiyoruz'' kısımları cidden çok komikti aynı zamanda da amacından sapmamışsın.

 

Not:

1-Gamma ışınlarının bigbang ile bir alakası varmı,varsa nedir.

2-Bu Z ve W bozonları güneşe enerjisini veriyor derken?Yani yalnızca güneşemi,yoksa enerji dediğimiz şeyin sebepleri onlarmı?Of berbat yazıyorum nasıl anlatayım,nasıl tüm maddelerin kütlesinin sebebi higs bozonu,enerjinin sebebide Z ve W bozonlarımı?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

@kuzgun

 

teşekkür ederim zaten amacım bir ön bilgi verebilmek farkındalığı arttırmak ama bunu yaparken okunur olmak. İşe yarıyorsa sevinirim

 

@pire

1. Gama ışıması atom altı parçacıkların etkileşiminden ortya çıkar. Evrenin başlangıcında da vardı hala var evren varoldukça gamma ışıması olacak. İyi ki bu ışıma sadece uzayda oluyor ve dünyanın manyetik alanı bu radyasyonu uzakta tutabiliyor. Çok tehlikelidir.

 

2. Sen kaşındın :D

 

W ve Z bozonları zayıf nükleer etkileşime aracılık eden temel parçacıkalrdandır. 83 yılında CERN tarafından bulundu ( iyi ki varlar) Bu bozonlar fiziğin standart modelinin en önemli bozonlarındanır (higgs den sonra ki onu da CERN buldu)

 

Şimdi W bozonu W+ ve W- bozonları vardır ryani birbirlerinin antiparçacıklarıdırlar. Şimdi gelelim Z bozonuna ilginç olan şu ermiyon yüksüz parçacık bozon ise yüklü parçacıktır (kuantum konularında yazdığım gibi) ama Z bozonu bunun dışında Z bozonu Z^0 dır yani yüksüzdür bozon kendi kendinin antiparçacığıdır.

 

Bu üç parçacıkta 3*10^-25 sn. yarı mürlüdürler yani çok kısa bir süre varlık gösterebilirler çok çok kısa. Daha da ilginci bu bozonlara ağır siklet bozon denir zira bu bozonlar parçacık olmalarına rağmen bir başka parçacık olan protonun 100 katı ağırdırlar neredeyse demir atomu kadar ağırlar. Spinleri de 1 dir.

 

W+ veya W- bozonlarının emisyonu, salımı yapan parçacığın elektrik yükünü 1 birim artırır veya azaltır, ayrıca spini de 1 birim değiştirir. Aynı şekilde bir W bozonu parçacığın neslini de değiştirir; örneğin garip kuarkı yukarı kuarka dönüştürür (simya gibi) Z0 parçacığın elektrik yükünü veya başka herhangi bir yükünü (acayiplik gibi) değiştirmez, sadece spin ve momentumda etkilidir. Bu yüzden o salınımı yapan parçacığın nesli değişmez yani protonsa proton kalır ama yükü ve spini değişir.

 

Peki güneşle alakaları ne? Bu ağır bozonlar atomçekirdeğinde radyoakti parçalanmaya sebep olurlar (bunu yük ve spini değiştirerek yaparlar) dolayısıyla iyi bir nükleosentez ajanıdırlar. Kontrollü (+1 -1 ) salınım ve tek spin sayesinde de güneşin radyoakti parçalanmasını kontrollü hale getirirler bylece güneş aniden hem kendini hem tüm sistemi yakmaz.

 

İşte basitçe bu. Umarım hala yaşıyorsundur :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Doğru söyle ptahba yemiyoruz kısmını benim için yazdın değil mi :D

 

Üslup-anlatım biçimi olarak müthişsin, zaten emek verilen her şeye saygım sonsuz(Okullarda verilen disiplin/kınama uyarıları hariç. Onları sevmiyorum. Saygım da yok. Bak o kağıtları buruşturup yiyebilirim.) ama sorun şu ki yazdıklarının genel hatları dışında (Yenmezmiş mesela. Bunu anladım. Bu genel bir özellik) anlamıyorum kizginkuzgun'un dediği gibi.:D

Emeğine ellerine kollarına aklına fikrine sağlık :) Birazdan sana bir mesaj atacağım hayata küseceksin bu arada ;)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben anlamadım abi, şimdi hepsi birden voltranı falan mı oluşturuyor? :D

Belirtmemde fayda var, antimadde dediğimiz parçacıkları dışarıda gözleyemiyoruz. Bi elektron gibi değil yani, laboratuvar ortamında çok çok düşük sıcaklıklarda gözleyebiliyoruz o da kısa sürelerde.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Benim anladığım şu, bu varlığı kanıtlanan Higgs Bozonu aslında antimaddenin diğer adı. Yani aslında boşluk diye bir şey yok, boşluğu bunlar oluşturuyor, böylece varlığın da oluşmasını sağlıyor.

 

hmmm senin kafan çok fena karışmış. Higgs bozonu antimadde değil adı üstünde bozon yani yüklü parçacık başlangıçta atoma kütlesini veren parçacık anti madde gibi maddenin karşıtı /determinatrü değil.

 

Senin bahsetiğin mesele tümden farklı evet tam vakum diye bir kavram yok mükemmel vakum yok ne deney ortmında ne de uzayda. Bu bir gerçek geçiyorum boşluğu oluşturan maddeye karanlık madde deniyor gözlemlenemiyor ancak diğer etkileşimlerle varlığından haberdar olabiliyoruz, birde karanlık enerji var ki evrenin genişlemesini sağlayan müthiş bir enerji bu.

 

Sende bu kavramların hepsi birbirine girmiş alakalı değiller

 

1. Higgs bozonu ilk atomlara kütlesini verdi (hidrojen)

 

2. Uzayın %96 sı karanlık madde ve karanlık enerjidir,, neden oluştuğuna dair herhangi bir fikrimiz henüz yok teorilerimiz var.

 

3. Tam vakum yok test ortamında dahi vakumun içinde muhakkak parçacık oluyor.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Karanlık enerjinin, paralel evrenlerin çarpışması sonucu oluşabileceği düşünülüyor şuan en geçerli teorilerden biriydi değişmemişse. Bi M-Teorisi daha yaşamayalım :D Çünkü evrende bigbang teorisinin öngördüğü gibi sürekli yavaşlayan bir genişleme olmuyor, bir noktada hızlanıyor evrenimizin genişlemesi. Buna da neden olan bir enerji olması gerekli. Fiziğin boktan yanı bu sürekli "olması gerekli" diye uğraşıyoruz, kesinlik yok :D

 

Bi de ptahba teori dedi, yanlış anlaşılan bir konu bu. Teori, bizim gözlemlediğimiz olguların hepsini birleştiren açıklamadır. Yani gözlemler var, bunların arasında bağlantı kuruyor. Örneğin 4 boyutlu evren modeli yetersiz kaldığından şuan 11 boyutlu evren modeli kullanılıyor ve çelişik gibi görünen çoğu şeyi bu sayede açıklayabiliyoruz. Teori diyince, bi gece duşta kafamı çarptım aklıma geldi şeklinde değil :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Evet gerçekten çok karışmış. Doğru, Higgs Bozonu kütleyi veriyordu. Biraz daha araştırma yapıp öyle sorsam daha iyi olur galiba. Yalnız şu vakum olayını anlamadım, şimdi boşlukta ne var? Boşluk mu var yoksa anti-madde mi?

 

penguen, 11 boyutlu evren modelinden biraz bahsedebilir misin acaba?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

boşlukta ne var sorusu güzel bir soru cevaplayabiliyor olsaydım bu sene nobel fizik ödülü banko benimdi :D Karanlık madde var,

 

Peki uzay vakummu? değil zira mükemmel vakum diye birşey yok uzay tam vakum değil içinde partiküller sıklıkla protonlar var. Labartuvar ortamında bile tam vakum elde edemezsiniz. Anti madde yok. Anlaşıldı bir ara antimadde ile ilgili yazı hazırlamak gerekecek. Anti madde çok kısa bir an için gözlmelenebiliyor (madde ile etkileşime girdiği anda birbirlerini yokediyorlar) ve bunun için aşırı soğutulmuş (mutlak sıfıra -243 dereceye yakın) çok güçlü iletken mıknatıslar gerekiyor. Uzayda da bildiğimiz kadarıyla fıldır fıldır dolanan anti madeler yok :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yanlışı düzeltiyim syph (nasıl bir nicktir arkadaş bu ya istifa ediyorum :D ) 11 boyutlu bir evren yok sonsuz boyutlu içiçe geçmiş her an yenisi oluşan evren modellemesi var. Bunu aratıracaksan eğer M Teorisine bulaşmalı ve BRAN ne demek onu öğrenmelisin ki işin temelini BRAN lar oluşturuyor.

 

Yalnız beyin akar o kulaklardan diyim bak :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yanlışı düzeltiyim syph (nasıl bir nicktir arkadaş bu ya istifa ediyorum :D ) 11 boyutlu bir evren yok sonsuz boyutlu içiçe geçmiş her an yenisi oluşan evren modellemesi var. Bunu aratıracaksan eğer M Teorisine bulaşmalı ve BRAN ne demek onu öğrenmelisin ki işin temelini BRAN lar oluşturuyor.

 

Yalnız beyin akar o kulaklardan diyim bak :D

 

Ben fiziği bırakıcam, 2 yıl nasıl geçecek diye düşünüyorum. Senin yüzünden parçacık fiziğiyle ilgenicem yüksek lisans dönemi :D

Beyin harbiden akıyor, benim hafızam berbat durumda. Gördüğüm insanları yarım saat sonra tanımadığım oluyor o.O

Gerçi benim farklı etkenlerde var, sürekli bir şeyler düşünmek, uykusuzluk, ilgi alanı fazlalığı vs.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...