nevermore Oluşturma zamanı: Nisan 2, 2013 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 2, 2013 Ezoterizmde Sayılar Emel Keskinkılıç Buraya kadar anlatıları örneklerde neredeyse baktığımız her yerde görme imkanı bulduğumuz altın oran için yapılabilecek en iyi yorum, sayıların insanlık tarihinde hatta kozmosun tarihinde inanılmaz bir rol oynadığıdır. Kozmosun tarihinde diyoruz, çünkü Matematik kavramının evrenin oluşumunda ne denli önemli olduğu bilgisi kadim zamanlara uzanır. Dolayısıyla bizler matematiğin, doğanın bir lisanı olduğunu ilk defa keşfedenler değil, sadece yeniden hatırlayanlar grubunda bulunuyoruz. Uzun uzun zamanlar öncesine baktığımız zaman göreceğiz ki; eski toplumlar sayıları nerdeyse Tanrı'nın birer kelâmı olarak görmüş, her bir sayının vermek istediği mesajı ilahi bilginin tezahür biçimi olarak nitelendirmişlerdir. Sayılar, âlemlerde ve insanda, yani makrokozmosta ve mikrokozmosta faal durumda bulunan ilahi güçler bilimidir. Birlik, boşluk ve sınırdan oluştu; Bir'den sayı, sayıdan da bütün gök, bütün evren ortaya çıktı. Eski Mısırlılar doğa üzerinde yapıcı rol oynayabilmek adına matematik ve astronomiye özel bir önem vermişlerdir. Mısır bilimciler, buldukları birkaç matematik papirüsü sayesinde antik Mısırlılar'ın matematik ve astronomi ile ilgili bilgilerine erişebilme şansını yakalamışlardır. Matematik Papirüsü sayesinde Mısırlıların piramitlerin yapımında 3:4:5 üçgenini temel aldıkları anlaşılmıştır. Örneğin Kefren Piramidi, 3:4:5 üçgenine göre yapılmıştır. Bu rakamların özel birer anlamı olduğundan sembolik olarak kullanmışlardır. Antik Mısırlılar'da altın oran çok iyi bilinen bir kavram olduğu için piramitler Phi ve pi sayıları esas alınarak inşa edilmiştir. Kabala öğretisine göre her sayı ve harf evrendeki bir şeyin sembolüdür ve okumasını bilenler semavi sırları çözebilecek duruma gelir. Çünkü her şey sayılara gizlenmiştir. Yahudi Hristiyan ve İslami kültürde, sayılara ve özelliklerine gösterilen ilgi esas olarak Fisagorcuların hazırladığı temellere dayanır. Fisagor sayılar için "Sayılar bilimi ilahi güçler birimi demektir." ifadesini kullanmıştır. Fisagor'a göre fiziksel evren sayılar üzerine kurulmuş bir evrendir ve evrendeki ahenk sayıların bir uyumudur. Evrendeki oluşum ve olayların hiçbirisi tesadüfi olarak gerçekleşmez. Her şey sayısal bir düzen içinde meydana gelir. Matematiği Fisagor'un icat ettiği düşünülür. Ancak o kendisinden uzun zaman önce bu dünyada yaşamış olan atalarından miras kalan kadim bilimin parçalarını toplamıştır Fisagor erken yaşta yıllar sürecek olan uzun bir yolculuğa çıkmıştır. Mısır piramitlerinde gizli sırlar öğretilerine inisiye olmuş, Mezopotamya'da astrologlardan eğitim görmüş, Galler'de Druidlerin sırlarını öğrenmiş ve bitmek bilmeyen yolculuğu onu ta Orta Asya ve Hindistan'a kadar götürmüştür. Bütün bu gezileri esnasında edindiği bilgileri dünyaya yaymıştır. Fisagor'un verdiği eğitimlerden biri de Sayılar Bilimi olmuştur. Fisagor'a göre var olan her bir sayının bir anlamı ve simgesi ve mesajı vardır ve her biri kendi içinde başlı başına mistisizm öğeleri taşır. Fisagor sayılara verdiği önemden ötürü okült bilim dalı olan numerolojinin batıda ilk temellerini kuran kişi olmuştur. Fisagor'dan sonra gelenler de aynı öğretiyi izlemişlerdir. 0'ın icadı insanlık tarihindeki çok önemli bir buluştur. 0'ı Harezmi bulmuştur ve onun bulduğu rakam Arapça, "hiç, "boşluk anlamına gelen "sifr" olarak adlandırılır ve çember, yuvarlak olarak şekillendirilir (0). Harezmi'nin yazdığı eserin Salem Manastırımda bulunan ve 13. yy başlarında kaleme aldığı tahmin edilen İtalyanca çevirisinde şöyle yazar: "Tüm sayılar 'bir' den çıkmıştır 1 ise sıfırdan. 0'da büyük bir sır saklıdır. 0, her şeyi hiçlikten yaratır. 0 dairesel biçimiyle sonsuzluğu ve evreni temsil eder. 0, noktadan başlayıp sonsuzluğa yayılır. Başlangıç ve son bir ve aynı yerdedir. Sıfırın 0 (daire) biçimi Tanrı'yı da sembolize eder, çünkü Tanrı ne çoğalır ne de azalır." http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak2/Tanriinsanda/1.jpg 1 bütün sayısal dizinin başlangıcıdır, ilk rakamdır. 1 diğer bütün sayıların doğduğu kaynak, temeldir. Fisagor 'un vurguladığı gibi kendisinden sonraki tüm sayıların var olabilmek için ihtiyaç duyduğu ilk örnektir. Diğer rakamlar gibi birtakım rakamların toplamından meydana gelmez, aksine tüm diğer rakamları o oluşturmakla birlikte bütün sayıların içinde vardır. 1 rakamı birliğin, bütünlüğün ve ilahiliğin sayısıdır. Güneşle bağlantılıdır. Ayrıca merkezi, tekliği, doğurulmamış olanı, var edeni yani Tanrı'yı ifade eder. Bu yüzden bir sayısı daire ya da noktayla da simgelenir. -Bir tek olan Allah'tır. (İslam) -Monad bütün nesnelerin başlangıcıdır. (Fisagor ekolu) -Bir ikiyi yarattı. (Taoizm) -Her şeyin başlangıcı birliktir. Birlik bütün çokluğu içerir. (Zollar) -Bir, sayı değil üretici anadır diğer bütün sayıların başlangıcı ve temelidir (Kobel) Allah sözcüğü, elif harfiyle başlar. Elifin Arap ve Fars alfabesindeki sayısal değeri l'dir. Allah sözcüğünün ilk harfi olan elif de 1 rakamı gibi dikey şeklindedir ve ebced hesabındaki değeri de l'dir. Elif harfinin İbranice'deki karşılığı "Alef", Yunanca'daki karşılığı ise "Alfa" dır. Yunan alfabesindeki alfa da başlangıcı temsil eder ve Tanrı'yla ilişkilendirilir. Buradan Evrenin Birliği'ne dayanan bir Varlık Felsefesi ortaya çıkar ki Fisagor 'dan Eflatun'a ondan sırasıyla daha doğuda İbn-i Arabi'ye ve Mevlâna'ya kadar uzanmıştır. Kaynak BİR'dir. Öyleyse her şeyin kaynağı olan BİR aynı zamanda her şeyi kapsayan, içerendir. Fakat onun kaynağı açıklanamaz. Tevhid'de BİR'den başka bir şey yoktur. Her şey BİR'in bir başka bire eklenmesiyle ortaya çıkar. Çokluk, bir olanın aynalardaki yansımasıdır. Fizikte karşılıklı iki aynanın ortasında duran "bir" kişinin sonsuz sayıda görüntüsü oluşur. Oysaki tüm görüntüler sadece bir kişiye aittir. http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak2/Tanriinsanda/2.jpg Dualitenin sembolüdür. Evrende enerjiler dahil pek çok şey ikili karakter gösterir. Her şey ikiden oluşur; hayat ve ölüm, dişi ve erkek, elektrik ve manyetik, sonlu ve sonsuz; ruh ve madde, gece gündüz, sıcak soğuk iyi kötü, gece gündüz, yin ve yang, manyetizmanın pozitif ve negatif kutupları ve kadın erkek gibi... Aslında yaratılışı meydana getiren dualite sadece bir illüzyondur. İki zıt kutup bir araya geldiğinde dualite ortadan kalkarak birliğe dönüşür, nötr bir hâl ortaya çıkar. Ancak bu birlik hâli her iki kutbiyeti de bir arada bulundurur. Tao'nun denge sembolü bu durumu çok güzel bir şekilde açıklar. Yin ve Yang bir çember içindedir. Çember hem yini (dişi) hem de yangı (erkeği) içerir. Her iki kutbun içindeki beyaz ve siyah noktalar her iki kutbun birbirini içerdiğini gösterir. Aynı şekilde her iyilikte bir kötülüğün ve her kötülükte bir iyiliğin olduğunu sembolize eder. Her iki kutbu içeren çemberin kendisi nötrdür ve sonsuzluğu, zamansızlığı, mekansızlığı ve hiçliği temsil eder. Ne bir başlangıç ne de bir son vardır. Sadece farklı bakış açıları bulunur. Dualite prensibi birbirine tamamen zıt kavramlardan oluşsa da aslında zıt kutuplar birbirini tamamlar ve bu tamamlanış ancak her bir kutbun eksik yönüne diğer kutbun ayna tutmasıyla olur. Mevlâna'nın dediği gibi "Nesneleri zıtları aydınlatır" ve zıttı olmayan tek şey Tanrı'dır. Bu sözün önemi William Chittick tarafından şöyle açıklanmıştır: Dünyada sayısız şeyin varlığı, sadece farklılaşma ve rekabet ile mümkün olabilir. Eğer iki şey farklı değilse ve dolayısıyla bazı noktalarda "karşıt" iseler, bir ve aynı olurlar. Bir zıt çiftin her teki, diğer tekin varlığını mümkün kılar; gece ve gündüz, kusursuzluk ve kusur, mutluluk ve üzüntü, yenilik ve eskilik, ruh ve beden. Bu bağlantılı kelimelerin her biri, zıtları nedeniyle bilinirler ve var olurlar. Yani bu Allah dışında, bütün her şey için böyledir. Sadece onun zıddı yoktur ama her zıtlığı aşar. O tek başına bütün zıtlıkların Birlik Denizi'nde yok olduğu gerçek "Zıtların Rastlantısı"dır (cem-i eddad ). Aynı sebeple O'nu bilemeyiz, çünkü "O'nu aydınlatacak" zıddı yoktur. (37) http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak2/Tanriinsanda/3.jpg "Bir ikiyi yarattı... Üç tüm varlıkları üretti". (Lao-Tzu) 3 evrenin yapı taşıdır, yaşamın gerçek anahtarıdır. İki güç bir araya geldiğinde, sonucunda üçüncü bir şey ortaya çıkar. Fisagor'a göre "triyad" (üçlü olan, üç ilkesi) yasası nesneleri oluşturan yasadır ve yaşam skalasının tüm basamaklarına hakimdir. Üç İlahi Kelâm'ın sayısıdır. "Görünür evrende her şey tridyad'dan tecelli etmiştir." (H.P. Blavatsky) Hareket ve değişim evrensel bir kanundur. Hareketin oluşabilmesi için üç kuvvetin etkileşime girmesi gerekmektedir. Yalnızca iki kuvvetin varlığı söz konusu olsaydı hareketin olmadığı mükemmel bir denge kurulurdu. Ancak dünyasal işleyiş böyle değildir. Bunlara üçüncü bir kuvvetin dahil edilmesiyle hiçbir şey durağan olarak kalamaz. Doğadaki tüm etkileşimler de bu sayede meydana gelir. Bir atomda proton, elektron ve nötron olmak üzere 3 temel tanecik bulunur. Maddenin katı, sıvı ve gaz olmak üzere üç temel hâli vardır. Kimyada iki hidrojen atomu bir oksijen atomuyla birleşerek en önemli yaşam kaynağı olan suyu meydana getirirler. İnsan varlığı ruh, zihin ve beden üçlemesinden müteşekkildir. En küçük çekirdek ailenin kurulması yine anne, baba ve çocuk sayesinde mümkün olur. Doğadaki her şey birin üçe yansımasından oluşur. Farklı dinlerdeki üçlemeler de bunu yansıtır. Mısır Mitolojisinde; Osiris, İsis ve Horus. Hristiyan doktrininde bu üçleme Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olarak görülür. Tek Tanrı, "Baba, Oğul ve Kutsal Ruh" olarak üç kişide açıklanır. Burada Kutsal Ruh olarak ifade edilen varlık Cebrail'dir. Bu üç güç arasında bir hiyerarşi vardır. Aynı zamanda bu üçlü - Üçün Bir'e Bir'in de Üçe yansımasını ifade eder. Üçü birbirine eşit ve her biri bir diğeri kadar önemlidir. Her şeyi Tanrı yarattı ancak yaratımı, Oğul ve Kutsal Ruh (Cebrail) ile beraber gerçekleştirdi. Geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman bir üçlü oluşturur. Bunlar dünyasal âlemde tamamen ayrıdır, ama birbirine iç içe bağlıdırlar. Şimdiki zaman, geçmişin bir sonucudur, gelecek ise şimdinin eylemleri ile şekillenecektir. Ancak bu üç zaman birimi ilahi âlemde tek bir anda var olur. O an da sonsuz şimdidir. Sayıların esrarlı etkisini açıklayan bir inanışa göre de sayıların tamamlama kanunu başlangıç, orta ve son olarak açıklanır. Buna benzer biçimde kristallerin geometrik yapısında da 'Üçler Kanunu'nun var olduğunu görüyoruz. Mısır http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak2/Tanriinsanda/4.jpg 4 fiziksel düzlemi temsil eder ve kendini dört dünyevi element olan ateş, hava, su ve toprakla ifade eder. Evrende var olan her şey bu dört enerjinin varyasyonu sonucudur. Dört mevsim, dört kutsal kitap, dört temel yön vardır. Kare ile temsil edilir. http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak2/Tanriinsanda/5.jpg Tanrı'nın kendini insan aracığıyla maddede tezahür ettirmesi 5 ile simgelenir. Bu yüzden 5, insanı ve dünyayı simgeler. Elimizde ve ayağımızda beş parmak bulunur. Ayrıca insanda görme, işitme, koklama, tat alma ve dokunma olmak üzere beş duyusu vardır. Çinliler için kutsal bir sayıdır. Akupunktur sanatları da beş elemente dayanır. Altın oranı en iyi yansıtan şekil beşgendir. Teozoflara göre günümüzdeki insanlık beşinci kök ırktır. Beş sayısı dört elementle de ilgilidir. Eski çağlarda dört elementi bir arada tutan bir beşinci elementin varlığı düşünülmüştür. Makrokozmosun sayısı 10 iken, mikrokozmos insan, beş ile sembolize edilir ve pentagramla gösterilir. Pentagram, Fisagor'un kurduğu antik Yunan Matematik Okulunun sembolüdür. 5 sayısını oluşturan 2 ile 3 yer ve göğün simgesi olduğundan; Yer: 2 + Gök: 3 = 5 Ruhsal yapısıyla gökyüzüne, maddesel (bedensel) yapısıyla yeryüzüne ait olan insanın da sayılar bilimindeki rakamsal karşılığı 5 olarak kabul edilir. Çünkü insanda bu iki unsur bir arada bulunmaktadır. İnsana mikrokozmos denmesinin nedeni de buna dayanır. Fisagorcular kenarları birbirine eş olan üç boyutlu cisimlere hayrandılar. Eş kenarlı çokgen sayısız denecek kadar çoktur fakat eş kenarlı cisim sayısı yalnızca 5'tir. Fisagorcular kozmosun Dodekahedron (her bir kenarı 12 beşgenden oluşan bir cisim) şeklinde olduğunu düşünürlerdi. Yine dünyanın en büyük sanatçılarından biri olan Leonardo Da Vinci'nin de, kozmosu gösterdiği şekil kapalı bir dodekahedrondur. Son yıllarda modern bilimimiz de kozmosun sanıldığı gibi sınırsız değil, dodekahedron şeklinde kapalı bir sistem olduğu keşfetmiştir. Bilim adamları 2003 yılında uzaya yolladıkları uydular sayesinde kozmosun şeklinin beşgenlerden oluşan bir küreye (futbol topu) benzediğini belirtmişlerdir. http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak2/Tanriinsanda/6.jpg 6 uyum ve güzelliği ifade eder. Fisagor düşüncesinde altı önemli bir sayıdır. Faktörleri gerek toplandığında, gerekse çarpıldığında kendisini verir. (1x2x3=6; 1+2+3=6) http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak2/Tanriinsanda/72.jpg 7 mistik ve kutsal kabul edilen bir sayıdır. Pi sayısının evren açısından önemi düşünülürse, Pi: (rt) (7/22) yarattığı dengenin yedi sayısıyla bağlantısı ortadadır. Bir hafta yedi gündür, insanda temel yedi çarka bulunur. Yedi rakamı daha önceki bölümlerde de değindiğimiz gibi evrenin tüm sırlarını içinde taşır. Yedi, tamamlanmışlığın, bütünlüğün ve birliğin sayısıdır. Evrende her şey yedi derecelenmeden müteşekkildir. İnsanın dünya okulunu bitirip bir sonraki aşamaya geçmesi için yedi kozmik aşamayı tamamlaması gerekir. Müzik 7 notasıyla tüm melodilerin temel oluşum prensibini oluşturur. Saflığın ve birliğin sembolü olan beyaz renk ise bünyesinde 7 temel rengi taşır. Beyaz ışığın herhangi bir dalga boyu yoktur; ışığın prizmadan geçmesiyle yedi temel renk ortaya çıkar. Aynen evrende tek olan prensibin yedi farklı boyutta (7 katlı gökte, 7 bedende) tezahür etmesi gibi... Dolayısıyla 7 sayısının ilişkili olduğu başlıca kavramlar: "Yedi kozmik aşama, yedi kat yer ve gök, yedi ana gezegen, insanın yedi yaş dönemi, bilgelik, gökkuşağının yedi rengi, haftanın günleri, müzik notaları, dünyanın harikalarıdır. http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak2/Tanriinsanda/8.jpg 8 ruhla maddeyi birleştiren tamamlanmanın sayısıdır. Yana eğildiğinde sonsuzluk işaretini verir. Ortadan ikiye bölündüğünde, yine sonsuzluğu yansıtan 0 sayısını vermektedir. http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak2/Tanriinsanda/9.jpg 9 önceki sayı grubuyla 10'dan sonra başlayan sayılar arasında dönüş sayısıdır. Bu yüzden enerjinin ortaya çıkışma göre ileri ya da geri evrimi temsil eder. Bazı eski uygarlıklar gök katlarını 9 katlı gök olarak tanımlamışlardır. http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak2/Tanriinsanda/10.jpg On en eski zamanlardan beri belki de ilk dört sayının toplamı olmasından ötürü mükemmelliği temsil ediyordu. (1+2+3+4=10) Fisagor'a göre, mükemmel üçgen 10 noktadan oluşur. İbrani sisteminde Tanrı'nın sayısıdır, 1 ve 0 rakamları, sonsuzluğun bütün oluşumunu temsil eder. Musa'ya gelen 10 emir de yine semboliktir. Mayalarda on sayısı bir destenin sonu olduğu için sonu da sembolize etmekteydi. Ancak her kültürde olduğu gibi bu bitiş aynı zamanda bir başlangıcı da göstermekteydi. http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak2/Tanriinsanda/11.jpg 11 ilk rakamın tekrarı olduğu için özel bir rakam olarak kabul edilir. Tekrarı olan tüm rakamlar sayılar bilimi açısından (22, 33, 44, 55 vs.) özel bir anlama sahiptir. http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak2/Tanriinsanda/12.jpg 12 tamamlanmanın sayısıdır ve eski uygarlıklardan beri saat 12'ye , yıl 12 aya bölünmüştür. Astrolojide 12 burç, birçok mitolojide 12 tanrı, Hz. İsa'nın 12 havarisi, Müslüman inanışında da 12 imam vardır. 12'nin karesi 144'ü verir ve bu sayı Fibonacci serisindeki sayılardan biridir. Devamı için kitaba ulaşınız. ( Tanrı İnsanda Uyur İnsanda Uyanır - Emel Keskinkılıç ) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Nisan 2, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 2, 2013 Aynı konu ile ilgili Manly P. Hall'un kitabından yaptığım derlemeyi de ben konu altına ekleyeyim; Pisagor Öğretisinde Sayıların Ezoterik Anlamları Sayıların gizli anlamlarıyla ilgili birçok spekülasyon mevcuttur ve bu alanda birçok keşif yapılmışsa da, Pisagor’un ölümüyle birlikte bu bilimin en büyük anahtarı kaybolmuştur. Yaklaşık 2500 yıl boyunca tüm ulusların düşünürleri Pisagorcu sayı yumağını çözmek için uğraşmış, ancak hiçbiri başarılı olamamıştır. Bu konudaki karmaşayı Albert Pike’ın Symbolism isimli kitabındaki şu yazısı açıklıyor; “7 sayısının neden Minerva ya da küpe neden Neptün denildiğini anlamıyorum. Pisagorcuların sayılara verdikleri farklı isimler, hiç kuşkusuz sembolikti ve sırlar içeriyordu ve Plutarkos zamanında da bu isimlerin anlamlarının kaybolmuş olduğu konusunda çok az kuşku vardır. Pisagor sembollerini kendisinin sözel açıklaması olmadan çözülemeyecek sır perdeleri ardına gizlemede başarılı olmuştur.” Bir kelimenin sayısal değerini elde etmek için yapılacak ilk şey ilk olarak o kelimeyi orijinal diline çevirmektir. Bu yapılmadıkça kelimenin gerçek değerini bulmak imkansızdır. Ayrıca ancak Yunan veya İbranice kelimeler başarılı şekilde analiz edilebilmektedir. Bu nedenle Eski Ahit’ten gelen isimler İbrani harflere ve Yeni Ahit isimleri Yunancaya çevrilmelidir. Bu arada şuna değinmekte de fayda var; bugün moda olan, bir ismin veya soy ismin mizacı veya mali durumu değiştirmek umuduyla titreşimini değiştirme pratiğinin eski Pisagorcu nümerik felsefe sistemiyle alakası yoktur. Örnek vermek gerekirse; Yahudilerin tanrısını Yehovah olarak telaffuz ediyoruz. Fakat Yehovah kelimesinin sayısal değerini ararken bu ismi tekrar İbrani harfleriyle yazmamız gerekir. Bu isim sağdan sola doğru okunur. İsmi oluşturan İbrani harfler He, Vav, He, Yod harfleridir. Sağdan sola okunuşu Yod-He-Vav-He’dir. Yod’un değeri 10’dur. He’nin değeri 5, Vav’ın değeri 6 ve ikinci He’nin değeri yine 5’tir. Dolayısıyla 10+5+6+5=26 Yehovah ile eş değerdir. Bunun yerine İngilizce harfler kullanılsaydı, sayısal değer doğru olmayacaktı. Bütün yüksek sayılar ilk on sayıdan birine, 10 sayısı da 1’e indirgenebilir. Dolayısıyla tanrıların isimlerinin nümerik değerlerinin bulunmasıyla ortaya çıkan bütün çok haneli sayılar ilk 10 sayıdan birine tekabül eden bir temele sahiptir. Bu sisteme göre sayılar birbirine eklenir. Örneğin 666 sayısı; 6+6+6, yani 18 bu da 1+8=9 olur. Vahiyler kitabına göre 144.000 insan kurtuluşa erecektir. Bu sayı 1+4+4+0+0+0, yani 9’dur. Böylece hem Babil Canavarı’nı, hem de kurtuluşa erecek insan sayısını gösterdiğini görürüz ki, onun da nümerik değeri 9’dur. Pisagorcular aritmetiğin bütün bilimlerin anası olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu durum geometri, müzik ve astronominin ona bağlı olması, ama aritmetiğin diğer bilimlerden bağımsız olması gerçeği ile kanıtlanır. Astronomi hem geometri hem müziğe dayalıdır ve aritmetik ondan da önce gelmektedir. Pisagorculara göre her rakamın farklı özelliği vardır ve tanrıların bu özelliklerden pay aldığına inanılır. Pisagorcu sayılar üzerine aşağıdaki özet Nicomachus, Smyrnalı Theon, Proclus, Porphyry, Plutarch, İskenderiyeli Clement, Aristoteles ve diğer erken dönem otoritelerinin yazdıklarından alıntılanmıştır. Monad -1- Bu isimle anılır, çünkü her zaman aynı kalır, yani çokluktan ayrıdır. Özellikleri; Ona akıl denir çünkü akıl sabit ve hâkimdir.Hermafrodit denir çünkü hem erkek hem dişidir.Tek ve çifttir çünkü çifte eklenince tek, teke eklenince çift yapar.Tanrı denir çünkü her şeyin başı ve sonudur fakat kendisinin ne başlangıcı vardır ne de sonu.İyidir çünkü bu Tanrı’nın doğasıdır.Maddenin kabıdır çünkü esasen maddi olan düadı (ikiyi) üretir. Pisagorcular Monad’a “Kaos”, “Gizlilik”, “Uçurum”, “Tartarus”, “Styx”, “Abis”, “Lethe”, “Atlas”, “Axis”, “Morfo”, “Jüpiter’in Tahtı” veya “Jüpiter’in Kulesi” isimlerini vermişlerdir. Çünkü o evrenin merkezinde ikamet eder ve gezegenlerin kendi etrafındaki dairesel hareketini yönetir. Monad’a ayrıca “Tohum Sebep” de denir. Bunun nedeni, onun evrendeki bütün düşüncelerin kaynağının O olmasıdır. O’na Güneş ile olan ilişkisinden dolayı “Apollon”; insana ışığı getirdiği için “Prometheus”, ateşte var olduğu için “Pyralios”, onsuz hiçbir sayı var olamayacağı için “Doğum”, “Doğuran”, birincil töz olduğu için “Töz”, “Hakikatin Sebebi”, “Senfoninin İskeleti” de denilmiştir. Büyük ve küçük Monad’ın ortasında denklik vardır; kasıt ile bırakma arasında ölçü vardır, çokluğun ortasında ortalama vardır ve sonsuzluk ne geçmiş ne gelecek bildiği için odası şimdidir. Ona Jüpiter denir çünkü o Tanrıların başı ve babasıdır. O evdeki ocak ateşi Vesta’dır çünkü evrenin ortasında durur ve tıpkı dairenin merkezindeki nokta gibi hiçbir yere temayül göstermeden orada kalır. Formdur, çünkü çevreler, kapsar ve sona erdirir. Sevgi, uyum ve merhamettir, çünkü bölünmezdir. Monad için kullanılan diğer sembolik isimler; gemi, savaş arabası, Proteus (şekil değiştirebilen bir tanrı), Mnemosyne ve Polyonymous (birçok ismi olan). Düad -2- Aşağıdaki sembolik isimlerin düad’a verilmesinin sebebi, onun bölünmüş olması, bir değil iki olması ve bir yerde iki olduğunda her birinin birbirine karşıt olmasıdır: Deha, Şer, Eşitsizlik, İstikrarsızlık, Hareket, Cesaret, Metanet, Yarış, Madde, Benzememe, Çokluk ve Monad arasında ayrılma, Eksiklik, Biçimsizlik, Belirsizlik, Kesin Olmama, Uyum, Tahammül, Kök, Fikir Fışkıran Pınarın Kökü, Phanes, Fikir, Hata, Değişme, Çekinme, Güdü, ölüm, Hareket, Doğum, Değişme, Bölünme, Boylam, Artış, Kompozisyon, Dostluk, Talihsizlik, Destekleme, Yükümlülük, Evlilik, Ruh ve Bilim. W. Wynn Wescott Sayılar kitabında düad için “O’na ‘cesaret’, ‘küstahlık’ adları takılmıştır çünkü İlahi Olan’dan kendini ayıran ilk sayıdır. Kıldani kahinlerin söyledikleri gibi, ‘Tanrı’nın en iç odasında sessizlik vardır’’. Monad’ın baba oluşu gibi, Düad anadır; dolayısıyla düadın tanrıça İsis, Rhea, Phrygia, Lydia, Dindymene (Kibele), Ceres, Erato, ay çatallı olduğu için Diana, Dictynna, Venüs, Dione, Cytherea, Jüpiter’in hem karısı hem de kız kardeşi olduğu için Juno ve Merkür’ün annesi Maia ile bazı ortak noktalara sahiptir. Monad bilgelik sembolü iken düad cehalet sembolüdür. Çünkü onda ayrılık duyusu vardı ve bu da cehaletin başlangıcıdır. Ne var ki düad, ayrıca bilgeliğin de anasıdır çünkü cehalet –bizatihi kendi doğasından- kaçınılmaz bir şekilde bilgelik doğurur. Pisagorcular monada saygı duyarken düadı hor görmüşlerdir. Çünkü o, kutupluluk sembolüdür. Düad’ın gücüyle göklere karşı derinler yaratılmıştır. Derinler gökleri yansıtır ve yanılsamanın sembolü haline gelir. Çünkü aşağısı sadece yukarısının yansımasıdır. Aşağıya maya, yanılsama, deniz, büyük boşluk denir. Pers’in Magi’si bunu sembolize etmek için aynalar taşır. Düad’dan tartışma ve rekabet çıkar. Bu durum bir sayı formuna bürünen kurtarıcı-Tanrı’nın iki hırsızın arasında insanların günahları için çarmıha gerilip düada bir monad getirerek dengeyi tesis etmesine kadar devam eder. Triad -3- Monad’a her zaman sayı gözüyle bakılmadığından aslında ilk tek sayıdır. O birliğin ilk dengesidir. Dolayısıyla Pisagor Apollon’un bu yüzden üç ayak üzerinde kehanette bulunduğunu söyleyip üç kere sunu sunulmasını tavsiye etmiştir. Triad’ın niteliklerinin anahtar kelimeleri şunlardır; dostluk, barış, adalet, basiret, merhamet, ölçü ve erdem. Şu tanrılar Triad’ın ilkelerinden pay alırlar; Satürn (zamanın yöneticisi), Latona, Cornucopiae, Ophion (Yüce Yılan), Thetis, Hecate, Polyhymnia, Pluton, denizin yöneticisi Triton, Tritogenia, Achelous, Charis, Erinyes. Bu sayıya bilgelik denilmektedir çünkü insan şimdiyi örgütler, geleceği görür ve planlardan faydalanır. Triad bilgeliğin ve kavrayışın sebebidir. Triad bilginin sayısıdır –müzik, geometri, astronomi ile yersel ve göksel bilimler. Pisagor bu sayının küpünün aysal döngü erkine sahip olduğunu öğretmiştir. Triad ile onun sembolü olan üçgenin kutsal olmasının sebebi, onun monad ile düaddan yapılmış olmasıdır. Monad İlahi Baba’nın sembolüdür, düad ise Yüce Ana’nın. Bu ikisinden yapılmış olan triad, dolayısıyla androjendir ve yaratıcı yönü her zaman üçgenle gösterilen Tanrı’nın âlemlerini kendinden yaratmış olduğu gerçeğinin sembolüdür. Monad, düad olunca meyveler vermeyi mümkün kılar çünkü düad Meru’nun rahmidir. Bu rahimde alem kuluçkaya yatmıştır ve onun içinde bir embriyo vardır. Tetrad -4- Pisagorculara göre kök sayıdır; bütün her şeyin kökeni, doğanın pınarı ve en kusursuz sayıdır. Bütün tetradlar entelektüeldir; zuhur eden bir düzene sahiptir ve Empyreum içinden geçerken alemleri çevreler. Pisagorcuların Tanrı’yı bir tetrat olarak görmelerinin sebebi, Pisagor’a atfedilen kutsal bir konuşmada açıklanmıştır. Burada Tanrı’ya Sayıların Sayısı denilir. Bunun nedeni decadın yani 10 sayısının 1,2,3 ve 4 sayılarının toplamı olmasıdır. 4 sayısı Tanrı’nın sembolüdür çünkü ilk üç sayıyı sembolize eder. Dahası tetrad 1 ile 7’nin ortasında olduğu için haftanın ortasıdır. Tetrad ayrıca ilk geometrik katıdır. Pisagor insan ruhunun bir tetraddan oluştuğuna inanırdı. Ruhun dört kuvveti akıl, bilim, görüş ve duyudur. Tetrad bütün varlıkları, elementleri, sayıları ve mevsimleri birbirine bağlar. Tetraktis olmayan hiçbir şeyin ismi olamaz. O, her şeyin sebebi ve yapıcısıdır. Zeki Tanrı’dır. Göksel ve duyusal iyinin yaratıcısıdır. Plutarch, dünya da denilen bu tetraktisin 36 sayısı olduğunu söyler. Çünkü 36 şu şekilde ilk dört tek sayının ilk dört çift sayıya eklenmesinden oluşur: 1+3+5+7= 16 2+4+6+8= 20 36 Tetrad için verilen anahtar kelimeler şunlardır; atılganlık, kuvvet, canlılık, iki analı olma ve onsuz evrensel yapı olamayacağı için doğanın anahtar koruyucusu. Ayrıca ona ilk derinlik ve uyum da denir. Aşağıdaki tanrılar tetradın doğasından pay alırlar; Herkül, Merkür, Volkan, Baküs ve Urania. Triad temel renkleri ve ana gezegenleri temsil eder. Tetrad ise türevsel renkleri ve küçük gezegenleri temsil eder. İlk üçgenden yedi ruh çıkar ve bu br üçgen ile bir kare tarafından sembolize edilir. Pentad -5- Pentad -5- tek ve çift sayının (3 ve 2) birleşmesidir. Yunanlılar için pentagram ışığın, sağlığın, canlılığın kutsal sembolüdür. Ayrıca dört elementin çalkantısından uzak olduğu için beşinci elementi (esir – eter) gösterir. Ona denge de denir çünkü kusursuz 10 sayısını iki eşit parçaya böler. Pentad doğanın sembolüdür. Çünkü kendisi ile çarpıldığında kendisine döner. Tıpkı bir tohum olarak başlayıp doğanın süreçlerinden geçerek, kendi olgunlaşmasının en yüksek biçimi olarak kendi tohumunu üreten buğday gibi. Kendi kendiyle çarpılan diğer tüm sayılar, kendilerinden başka sayılar üretirler. Bir tek 5 ve 6 kendileriyle çarpıldığında, ortaya çıkan sonucun son rakamı olarak hep kendilerini korur ve temsil ederler. Pentad, bütün üstün ve aşağı varlıkları temsil eder. Ayrıca ona mistik gelişimin sağlanma aracı olan ruhani esirlere bağlantısından dolayı bazen Hiyerofant, yani Gizemler Rahibi denir. Pentad’ın anahtar kelimeleri; uzlaşma, birbirinin yerini alma, evlilik, ölümsüzlük, samimiyet, takdir ve sestir. Pentad’ın doğasından pay alan tanrılar şunlardır; Pallas, Nemesis, Bubastia (Bast), Venüs, Androgynia, Cyntherea ve Jüpiter’in elçileri. Tetrad (elementler) artı monad pentad olur. Pisagorcular, toprak, ateş, hava ve su elementlerine nüfuz eden esir dedikleri bir tözün olduğunu ve onun hayat ve canlılığın temeli olduğunu öğretmişlerdir. Dolayısıyla beş köşeli yıldızı, yani pentagramı canlılık, sağlık ve nüfuz etme sembolü olarak kullanmışlardır. Filozoflar toprak elementini bir ejderha sembolünün ardına gizlerlerdi ve kadim dünyanın birçok kahramanının yola çıkıp ejderhayı öldürdüğü anlatılır. Yani kılıçlarını (monad) ejderhanın bedenine sokarlar (tetrad). Sonuç pentad, yani ruhani doğanın maddi doğaya galip gelmesinin sembolüdür. Dört element, erken dönem kutsal kitap yazılarında Eden Bahçesi’nden akan dört ırmak olarak tarif edilir. Elementlerin kendisi ise Hezekiel’in Kerubları tarafından kontrol edilirler. Heksad -6- İskenderiyeli Clement’e göre, Pisagorcular heksadın -6- hem peygamberlere hem de kadim gizem okullarına göre dünyanın yaratımını temsil ettiğine inanırlardı. Pisagorcular ona bütün parçaların kusursuzlaştırılması adını vermişlerdi. Bu sayı özellikle Orfeus için kutsaldır. Ayrıca kader, Lachesis ve Mü Thalia için de kutsaldır. Ona formların formu, evrenin dili ve ruhun yapıcısı denirdi. Yunanlılar için harmoni ve ruh, benzeri bir doğaya sahiptir. Çünkü bütün ruhlar harmonidir. Heksad ayrıca evliliğin sembolüdür çünkü biri eril biri dişil iki üçgenin evliliğinden oluşur. Heksad için verilen anahtar sözcükler arasında şunlar bulunur; Vaktin ölçüsü olduğu için “zaman”; sağlık denge olduğu için ve heksad bir denge sayısı olduğu için “her derde deva ilaç”; “harmonik zıtlıkların sık sık gözlemlendiği dünya”; parçaları bütünlük için yeterli olduğu için (3+2+1=6) “kendi kendine yeten”; içinde ölümsüzlük unsurlarını taşıdığı için “yorulmaz”. Heptad -7- Pisagorcular için heptad -7- “saygıya değer” olarak adlandırılmıştır. Dinin sayısı olduğuna inanılır, çünkü insan sunu sunması gereken yedi semavi varlık tarafından yönetilir. Ayrıca o hayatın sayısıdır, çünkü yedinci ayda doğan ceninler genelde yaşarken; sekizinci ayda doğan ceninler yaşamazlar. Bir yazara göre o Anasız Bakire Minerva’dır. Çünkü o bir anadan değil, bir taçtan daha doğrusu Baba’nın, monadın başından doğmuştur. Heptad’ın anahtar sözcükleri şunlardır; talih, fırsat, gözetim, kontrol, hükümet, yargı, düşler, sesler ve bir şeyi sona erdiren her şey. Heptadın özelliklerini gösteren tanrılar şunlardır; Aegis, Osiris, Mars ve Cleo. Birçok kadim ulus için heptad kutsal bir sayıdır. Musevilrin Elohim’inin sayısal değeri yedidir. Bunlar Şafak Ruhları veya daha çok bilinen adlarıyla gezegenleri kontrol eden Başmeleklerdir. Güneş’in üç yönünün idaresini üstlenmiş olan üç ruh ile yedi Başmelek, kutsal Pisagorcu decadı 10’u oluşturur. Pisagorcu gizemli tetratis yani 1’den 4’e kadar dört satırlık noktalar, yaratımın sembolik işaretidir. Doğadaki her şeyin decad, yani 10 sayısı ile doğduğuna dair büyük Pisagorcu hakikat, Hürmasonlukta her bir elin beş parmağı olarak 10 parmağın bir tutuşta birleştirilmesiyle korunmuştur. 3 (ruh, akıl ve can) 4’e (dünyaya) iner, toplamı 7 yani insanın mistik sayısıdır. Böylece insan üçlü bir ruhani bedene ve dörtlü bir maddi bedene sahiptir. Bunlar altı yüzeyi ve ortasında gizemli yedinci noktası olan bir küple sembolize edilirler. Altı yüzey yönleri gösterir; kuzey, doğu, güney, batı, yukarı ve aşağı. Veya ön, arka, sağ, sol, yukarı ve aşağı. Veyahut toprak, ateş, hava, su, ruh ve madde. Bütün bunların ortasında küpün merkezinde altı primat oluşturan ve ayakta duran insanı sembolize eden 1 sayısı durur. Bu durumdan büyük okült doğru çıkar, “Merkez bütün yönlerin, bütün boyutların ve bütün uzaklıkların babasıdır.” Heptad yasanın sayısıdır; çünkü o Kozmik Yaratıcıların, İnşaatçıların, tahtın önündeki yedi ruhun sayısıdır. Ogdoad -8- Bu sayı kutsaldı çünkü sekiz köşesiyle ilk küpün sayısıydı. Üstelik 10 sayısının altındaki ilk çiftsel çift sayıdır (1-2-4-8-2-1). Böylece 8 iki 4’e, 4 iki 2’ye, 2 iki 1’e bölünüp monadı yeniden tesis eder. Ogdoad’ın anahtar sözcükleri arasında şunlar vardır; sevgi, tavsiye, saflık, yasa ve uygunluk. Ogdoad’ın doğasından pay alan tanrılar; Panarmonia, Rhea, Kibele, Kadmaea, Dindymene, Orcia, Neptün, Themis ve Euterpe. Ogdoad, Yunanistan’ın ve Kabiri’nin Eleusis Gizemleri’yle ilişkili gizemli bir sayıydı. Ona küçük kutsal sayı denirdi. Bu kavrayış kısmen Hermes’in kadüsünün birbirine dolanmış yılanlardan oluşan asasından, kısmen göksel cisimlerin yılansı hareketinden ve muhtemelen kısmen Ay Düğümleri’nden gelir. Eneead -9- İlk tek sayının ilk karesidir (3x3). Başarısızlık ve eksiklikle ilişkilendirilmiştir. Çünkü kusursuz sayı 10’dan bir eksiktir. Ona ceninin dokuz aylık ömründen dolayı “insanın sayısı” da denilmiştir. Eneeadın anahtar kavramları arasında okyanus ve ufuk kavramları bulunur. Çünkü kadimlere göre bunlar sınırsızdır. Eneead sınırsız bir sayıdır çünkü onun ardında sadece sonlu 10 vardır. O sınır ve sınırlanmadır çünkü bütün sayıları içinde tutmuştur. Hava küresidir, çünkü havanın yeryüzünü çevrelemesi gibi, o da bütün sayıları çevreler. Eneeadın doğasında az ya da çok pay alan tanrı ve tanrıçalar şunlardır; Prometheus, Volkan, Jüpiter’in karısı ve kız kardeşi olan Juno, Paean, Aglaia, Tritogenia, Kuretes, Proserpine, Hyperion ve Terpsichore. Ennead -9- şer bir sayı olarak görülmüştür. Çünkü o 6’nın tersidir. Eleusis Gizemleri’ne göre 9, bilincin doğumdan önce geçtiği kürelerin sayısıdır. Sperma hayvancığına benzerliğinden dolayı tohum hayatı ile ilişkilendirilmiştir. Decad -10- Pisagorculara göre en yüce sayıdır, bu onun sadece tetraktis (10 nokta) olmasından değil, onun aritmetik ve harmonik oranları kapsıyor olmasındandır. Pisagor, 10 sayısının, sayının doğası olduğunu söylemiştir. Çünkü bütün uluslar ona doğru koşar ve ona ulaştıklarında tekrar monada dönerler. Decad hem sema hem de dünyadır. Çünkü birincisi ikincisini kapsar. Kusursuz bir sayı olarak decad Pisagorcular tarafından yaş, erk, iman, zorunluluk ve hafıza gücü ile ilişkilendirilmiştir. Ayrıca yıpranmayan sıfatıyla da anılmıştır çünkü Tanrı yorulmazdır. Pisagorcular, semavi cisimleri onlu bir düzene sınıflandırmışlardır. Ayrıca bütün sayıların en kusursuzu olan decadın kendi içinde tek ve çift sayıların, hareket edenin ve etmeyenin, iyi ve kötünün doğasını barındırdığını ifade etmişler, onun gücünü aşağıdaki tanrılarla ilişkilendirmişlerdir; Atlas (sayıları omzunda taşıdığı için), Urania, Mynemosyne, Güneş, Phaneler ve Tek Tanrı. Desimal sistem parmakların sayı saymak için kullanıldığı zamandan geliyor olabilir, çünkü parmaklar en ilkel sayı sayma aracıdırlar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.