AurorA Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 istediğim hayat bu değil kesinlikle... ben dünyanın çok daha farklı bir yer olmasını ummuştum, boş çıktı. vakti zamanında verdiğim hatalı kararlar boş yere vaktimi harcamama neden oldu ve şu anda istediğim bir hayatı yaratabilecek durumda olduğumu düşünmüyorum. bu nedenle hazırda var olan gidişatı seyrediyorum en ön koltuktan... ve almam gereken dersleri alıp "bitse de gitsek" diyorum. sanırım kök çakrada yine tıkanıklık var benim hayata tutunamıyorum. sadece ezbere hareketlerle maddi dünyadaki vaktimi ortalama bir yaşamla geçirme çabası içindeyim. bu uğurda ölmeyeceğim. ölüm zaten doğumla gelen bir süreç ve oldukça doğal bir şey. hiçbir hayat herhangi bir şeye yarısından sonra özgülenecek kadar uzun değil sanırım. belki de benim için böyle bir durum söz konusu değil. Eğlenmek hafiflemektir... Üzerindeki yükle, kendinle, dalga geçmek, önüne konulan hayatı beğenmesen de bazı anlardan keyif alabilmektir. Ve bu anları çoğaltmaya çalışmak insanın kendisini dikenli kafese konulmuş duygusundan arındırır... Bu yüzden eğlenmek gerekli. Ama eğlenceden eğlenceye de fark var tabi... 5 sene sonra kendini nerede görüyorsun? (Şu saçma sapan mülakatlardan yapacak olursam bu saçma sapan soruyu mutlaka ekleyeceğim) Realpills yuh gidip seninle aynı soruyu sormuşum Sorunun cevabı: 5 sene sonra maddi dünya için başarılı bir insan olacağım. ama manevi dünyam biraz geçiştirilmiş olacak ve bu beni mutsuz hissettirecek... Alttaki, soru aynı... 5 sene sonra kendini nerede görüyorsun? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Çok önemsiz görünen şeylerin, hayati önem taşıyor olduklarını öğrendikten sonra. O kadar gelecek değil de, daha çok yakın gelecek düşünüyorum. Vazgeçmek gerekli midir? Yoksa bıkmadan, yorulmadan kovalamalı mıdır insan? ne için? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Bunu ben de çok sordum kendime... Vazgeçmek, ben denedim olmadı. Ama kovalamayı da bıraktım. Bazen hayat ne kadar uğraşsak da bizi istediğimiz yere götürmez... Bu nedenle sadece zaman geçiriyorum. Kovalamak acı çekmeyi getiriyor beraberinde. Hele ki kovaladığın şey bir kişi ise ve sana şans tanımıyorsa durum daha beter bir hal alıyor. Bu yüzden vazgeçmeden, kovalamadan bir şekilde bu hissizliğe uyum sağlayarak nefes almaya devam etmeli insan. En azından ben öyle yapıyorum. Küçük başka hedeflere odaklanıp onları kovalıyorum. Kim bilir belki geçer bir gün... ".... öncesinde hayatım nasıldı hiç hatırlamıyorum bile... Nasıl nefes alıyormuşum ben?!?" dediğin şeyler var mı? Nedir onlar? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 O kadar uç şeyler olmadı. Ben değiştim biraz ve bazen şaşırdım buna. Başkalarının hayatını yaşamasına izin vererek kendinden ödün veriyor musun? bu nasıl hissettiriyor? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Hepimiz dünyaya kısıtlı bir zaman için geldik ve herkes istediğini istediği şekilde yapmalı diye düşünüyorum. Buna izin vermek benim ödün verdiğim anlamına gelmiyor benim için. Bana göre bu zaten olması gereken, doğal bir şey... Hatta birilerinin kendilerine ayrılan zamanı güzel şekilde değerlendiriyor olması benim o kişiler adına mutlu hissetmemi sağlar. Ben uzun zamandır tutku hissetmiyorum yaşama karşı. Bunu hissedebilenlerin mutluluğunu ancak empati ile paylaşabilirim... Her şeyi bırakıp bambaşka bir yerde yeni bir hayata başlama fırsatı verilseydi sana, nereye gider ne iş yapardın? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 İnsanların ve icatlarının olmadığı bir yere gider ve güzel bir ev yapmakla başlayabilirdim. Hiç geçmeyecek diye düşündüğün acılar seni endişelendiriyor mu? ne hissediyorsun? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Acılar hiç geçmeyecek diye endişelenmiyorum. Bir yerden sonra o kadar zor olmuyor zaten. Alışıyor insan. Alttaki sen endişeleniyor musun? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Kendi acılarımdan öte, endişelenmem gereken daha mühim şeyler olabiliyor. Ben nasılsa bir şekilde atlatırım deyip umursamıyorum. Hergün sabah uyandığında, aklında benzer şeyler oluyor mu? Nedir mesela? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 "Kahretsin yine rüyaymış", "Pofff yine başladık..", "Eyvah geç kaldım" ya da sessizlik ve somurtma şeklinde başlıyor genelde günlerim. Birini kırmadan "bu kadar ilgi göstermeni gerektirecek bir şey yapmıyorum. İlginle beni boğuyorsun, uzaklaş benden" demenin yolu nedir? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Aranızdaki muhabbetin samimiyeti göz önüne alınarak, bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemek adına, onunla olan ilişkinde, aslında amacının ne olduğunu/olmadığını açıkça belirten bir kaç cümle yeterli olur sanıyorum. En azından samimisin gerçek olan hislerini dile getiriyorsun. Bunda kırılcak bir şey görmüyorum. Doğup, büyüdüğün evde mi yaşıyorsun hala? Cevabın Hayırsa ordan taşınırken neler hissetmiştin. Evetse tebrikler sakın bir yere gitmeye kalkma. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Doğduğum evden ayrıldığımızda 11 yaşındaydım. O zamandan beri şimdiki evimizdeyiz ama ben gezdim durdum yıllarca... O yüzden taşınmalar benim için zor değildir. Aslında kendimi çoğu zaman "köksüz" biri gibi hissediyorum. Ait olduğum hiçbir şey ya da yer yok gibi... Ait olduğun yer ya da herhangi bir şey ya da biri var mı? Yoksa bu duygu hakkında ne düşünüyorsun? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Kişi önce kendine sahip olabilmelidir ki, sonrasında bir başkasına ait olabilsin. Nereye ait olduğumu bilmiyorum, ancak olduğum yer olmadığı kesin. Bir zamanlar bir yerlere ait hissettiğim zamanlar olmuştu. iyiydi diyebilirim. yeniden öyle hissedebilir miyim? sanmıyorum. Geçici bir ait olma durumu, gerçekten ait olma durumu mudur? yoksa o da sadece bir sanrıdan mı ibarettir? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Ait olduğumu hissettiğim anları düşünüyorum... Çok az. Ve hiçbiri geçici değildi. Bu nedenle sorunun cevabını bilmiyorum. Sanrıysa bile, o sanrı bana uğramamış sanırım. Kitap film ya da dizi önerin var mı? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalfikir Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Şu saatte izlemediysen eğer, Into the wild izleyebilirsin. Her şey bitmek için mi başlar? 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Heretik Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 kesinlikle onun için başlar. ne kadar dirençlisin psikolojik olarak Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
SilverCavalry Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Valla psikolojik şeyleri çok takmıyorum kafaya ben olaylar falan Nasılsın? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalfikir Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Salyangoz gibi yavaş ve güçsüz görünüp birçok kimseleri gömecek kadar dayanıklı bilirim kendimi... Gevezelik cezalandırılmalı mıdır? İyiyim Silver... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AbraKadabra Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Yeri geldiğinde:) en çok hakettiğini düşündüğün şey ne Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalfikir Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Başarı... Akıl, kusursuz bir klavuz mudur? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
SilverCavalry Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Sınırı olan hiçbirşey kusursuz değildir bence.En azından potansiyel olarak sınırsız olmalı. Gece en çok sana neyi anlatıyor.En çok neyden kaçtın şimdiye kadar ve şuan neyden kaçıyorsun? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 İnsanlardan kaçıyorum sanırım. Gece bana en çok huzuru anlatıyor... En büyük başarın nedir? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Ait olduğumu hissettiğim anları düşünüyorum... Çok az. Ve hiçbiri geçici değildi. Bu nedenle sorunun cevabını bilmiyorum. Sanrıysa bile, o sanrı bana uğramamış sanırım. Kitap film ya da dizi önerin var mı? Ait olduğunu hissettiğin anları düşünüyorsun. O halde artık ait değilsin. Bu da bize bunun geçici olduğunu göstermiyor mu? Blindspot ve orphan black önerebilirim dizi olarak. Yapmak için yola çıktığım herşeyi, başarabilecek olduğumu bilmek. Bence bu bir başarı. Sence? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Heretik Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 her şeyi reddetmekten hiç vazgeçmemem, hatta yeri gelip reddetmeyi de reddetmem. peki ya en büyük başarısızlığın?? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
SilverCavalry Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 En büyük bedelini ödediğim başarısızlığım,sırlarımın bulunması olabilir. Genel yani. Dünya yok oluyor,naapıcaksın? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2016 Ait olduğunu hissettiğin anları düşünüyorsun. O halde artık ait değilsin. Bu da bize bunun geçici olduğunu göstermiyor mu? Blindspot ve orphan black önerebilirim dizi olarak. Ait olduğum yerlerden uzak kaldığımı ve bir daha oralara dönemeyeceğimi düşünüyorum. Bana göre bu geçici değil. Geçici olan oralarda bulunmaktı. Biri babannemin kucağıydı, yıllar önce öldü. Diğeri de yıllar önce ben farkında bile değilken bitip giden sonra yeniden canlanan ama ben farkına vardıktan sonra bitip giden bir hikayeydi. İkisine de hala aitim. Ama cennetten kovulmuş olmak gibi. Tuhaf bir duygu. En büyük bedelini ödediğim başarısızlığım,sırlarımın bulunması olabilir. Genel yani. Dünya yok oluyor,naapıcaksın? Ayaklarımı uzatıp keyifle yok olmayı bekleyeceğim. her şeyi reddetmekten hiç vazgeçmemem, hatta yeri gelip reddetmeyi de reddetmem. peki ya en büyük başarısızlığın?? Duygusal hayatım. Tam bir başarısızlık abidesi... Şu andaki düşüncene göre hayatının tek kelimelik özeti nedir? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.