ArpiA Oluşturma zamanı: Nisan 11, 2013 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 11, 2013 İnsan soyunun, yani Hominidae ailesinin günümüzden yaklaşık 4 milyon yıl öncesine kadar olan atalarının deri renginin beyaza yakın bir esmer olduğu, bu zamanlardan sonra ise giderek koyulaşarak siyahi bir renge evrimleştiği düşünülmektedir. Ancak günümüzdeki tüm insanlarının yaşayan son atalarının deri renginin siyah olduğunu söyleyebiliriz. Yani günümüzdeki beyaz deri renginin, siyah deri renginden evrimleştiği bilinmektedir. Bunun nedenlerini anlamak için, öncelikle şu sorumuz ve cevabımız okunmalıdır: Deri renkleri neden birbirinden farklı olacak şekilde evrimleşmiştir? Şimdi, buradaki bilgilerimizi geliştirebiliriz: İnsanların son 1.7 - 1.2 milyon yıldır neredeyse kıllarını tamamen kaybetmiş bir hayvan grubu olduğunu biliyoruz (ki bu dönemde bildiğimiz anlamıyla bizler, yani Homo sapiens türü bile bulunmuyordu). Bu kıl kaybının kökenleri 4 milyon yıl öncesine kadar gidiyor olabilir. Kılları halen bulunan, insansı maymun atalarımıza dönecek olursak (ki bu en az 4-6 milyon yıl geriye gitmek demektir), bu canlıların tenlerinin pembemsi-esmer olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü kıllar, UV ışınlarını büyük oranda engellemekteydi ve ekstradan bir melanin koruma katmanına gerek duyulmamaktaydı. Sadece az miktarda, tene az bir esmerlik verecek kadar UV ışını yeterli olacaktı. Günümüzdeki kıllı maymunlarda da benzer durumları görmekteyiz. Ancak insan türü, kıllarını kaybettikten sonra Afrika gibi ölümcül sıcakların ve dik ışınların geldiği bir coğrafyada, kelimenin tam anlamıyla "çırılçıplak" kalmıştır. Bu sebeple, nesiller içerisinde, daha doğumdan itibaren daha koyu tenli bireyler avantajlı hale gelmiş ve melanosit hücreleri daha fazla melanin üretecek şekilde adapte olmuştur. Tüm bunlar, insanın 4 milyon yıl önceki atalarından, yaklaşık 150.000 yıl önce, Homo sapiens'in ilkin bireyleri ilk olarak Afrika'dan çıkarak Uzak Doğu ve Kuzey Avrupa ülkelerine göç edene kadar, her geçen nesilde daha koyu tenli ve siyahi bireylerin evrimleşmesine neden olmuştur. Sonradan, yayıldığı yeni coğrafyalardaki UV ışını miktarına adapte olan türümüz, birbirinden farklı ten renkleri evrimleştirmiştir. Bunlardan en yaygın olanlarından biri ise beyaz ten rengidir. --- Deri rengimiz, temel olarak melanin denen bir pigmentin üretimine bağlı olarak değişmektedir. Hepimizin bildiği üzere insan türünde deri rengi beyazdan siyaha kadar çok geniş bir yelpazede bulunabilir ve kan damarlarının yüzeye uzaklığına göre pembe deri renkleri bile görmek mümkündür. Deri rengi, kalıtsal bir özelliktir ve evrimsel kökenleri üzerindeki çalışmalar hala sürmektedir. En çok renk çeşitliliği Sahara-Altı Afrika'da görülmektedir. Ayrıca bildiğimiz üzere, deri rengimiz güneşte kalma miktarımıza göre değişmekte ve koyulaşmaktadır (bronzlaşmak). Bu modifikasyonun (kalıtsal olmayan fenotipik değişim) sebebi, güneş ışınlarının fazla artmasının vereceği zararlara veya mor-ötesi ışınların vücudumuzdaki folik asit (folat) dengesine vereceği zararlara karşı derimizin adapte olmasıdır. Akılda tutulması gereken nokta şudur: Siyah renk, güneş ışınlarını bloke eder ve vücuda geçirmez. Beyaz renk ise güneş ışınlarını bolca geçirir (normalde güneş bol olduğunda açık renkli giyiniriz çünkü açık renkler güneşi yansıtır ancak derimiz için tam tersi geçerlidir; çünkü giysilerinizde biyokimyasal reaksiyonlar gerçekleşmez ve derinize renk veren madde, giysilerinize renk veren sentetik maddeler aksine, organik bir molekül olan melanin'dir; farkı bu yaratır). Utah Üniversitesi'nden Evrimsel Genetik Profesörü olan Alan Rogers ve ekip arkadaşlarının 2004 yılında Current Anthropology dergisinin 45. sayısında yayınladıkları araştırmalarında anlattıkları üzere, yaptıkları uzun ve ayrıntılı çalışmalar süresince Dünya'nın dört bir yanından insan ve şempanzelerin MC1R (Melanocortin 1 Receptor) isimli bir genlerini karşılaştırdılar. Bu araştırma gösterdi ki, bundan yaklaşık 6 milyon yıl önce, şempanzeler ve insanlar birbirinden ayrılmaya ve türleşmeye ilk başladıklarında, bu iki türün ortak atasının deri rengi açık renkli veya beyazdı ve üzeri siyah kıllarla örtülüydü. Zaman içerisinde, bundan 1.2 milyon yıl öncesine kadar olan sürede (yaklaşık 4.8 milyon yıl boyunca), gitgide insansı türler vücutlarındaki kılları dökmeye başladılar. Bunun sebebi olarak tüysüz vücutlarının daha kolay terlemesi ve böylece daha kolay ısı kaybının gerçekleşmesi gösterilmektedir (Penn State Üniversitesi Antropoloji Departmanı'ndan Prof. Nina Jablonski ve Prof. George Chaplin'in araştırmalarına ve makalelerine bakabilirsiniz, aşağıda da daha ayrıntılı olarak anlatacağız). Ayrıca cinsel seçilimin de etkisi olduğu düşünülmektedir. Ancak ne olursa olsun, araştırmalar göstermektedir ki, 1.2 milyon yıl önce Homo ergaster türünden Homo sapiens'in evrimleşmesi sırasında Dünya'daki günümüzde yaşayan bütün insanların ortak atasının deri rengine ait genler, günümüzde Afrika'da yaşan insanlarınkiyle aynıdır. Bunun sebebi, açık ten rengine sebep olan genlerin ürettikleri açık ten renkli bireylerin kavurucu Afrika güneşine dayanamayarak ölmeleridir. Böylece her zaman koyu ten renkliler Doğal Seçilim sonucu seçildiler ve varlıklarını sürdürebildiler. Bu sebeple de, bundan 1.2 milyon yıl öncesinden yaklaşık 100.000 yıl öncesine kadar bütün insanlar siyah ten renkliydi. Daha sonra, insan türü Afrika'dan çıkarak göç etmeye başlamıştır. Bu, yaklaşık olarak 100.000 ila 70.000 yıl önce meydana geldi. Kuzey bölgelere göç eden insanoğlu, Afrika'daki sıcak ve kavurucu güneş ışınlarından kurtuldu ve siyah ten rengi bu defa dezavantajlı konuma geldi. Bunun sebebi olarak, beyaz ten rengine sahip bireylerin daha fazla Vitamin D (cholecaliferol) üretebilmeleri, azalan güneş ışınları sebebiyle folat moleküllerinin daha az parçalanması vb. etmenler gösterilebilir. Bunlara da az sonra değineceğiz. İşte bu gibi çevresel ve genetik etmenler sonucunda, Afrika'dan ayrılan insanların renkleri beyaza doğru açılmaya başladı. Doğu Asyalılar ve Avrupalıların yaklaşık ten renklerine sahip olmasının sebebi, kuzey bölgelere yerleşmeleri sırasında birbirine yakın seçilimsel baskılar hissetmeleridir. Şimdi, daha ayrıntılı olarak genel kronolojik sıraya bakacak olursak: Bundan 6 milyon yıl önce, insanlar ile şempanzelerin ortak atasının derileri açık renkliydi ve vücutları bol kıllarla örtülüydı. 4.5 milyon yıl öncesiyle 2 milyon yıl öncesine kadar deri rengimiz günümüz şempanzeleri ile aynı renklere sahipti. (Bkz: Jablonski). Bu tarihler arasında, insanı atalarımız yağmur ormanlarından çıkarak (eski maymunsu atalarımızın evleri) Afrika savanlarına yerleştiler. Burada, eskiden olduğundan kat be kat fazla güneş ışınlarına maruz kaldılar. Üstelik besin bulmak için de çok daha fazla çaba ve güneş altında zaman harcamak zorundaydılar. Burada önemli bir bilgi şudur: İnsan beyni, sıcaklık değişimine inanılmaz hassastır. Sadece 5-6 derecelik bir artış, aşırı ısınmaya ve şok geçirmenize sebep olabilir. Bu yüzden, çok özel bir adaptasyon gerekliydi. Buna, insan ırkı ve daha doğru olarak doğa, güzel bir yöntem buldu: Terlemek. İlk insansı atalarımızda, 4.5 ila 2 milyon yıl öncesinde şempanzeler kadar az ter bezi bulunmaktaydı ve çoğu, şempanzelerdeki gibi avuç içerisinde veya ayakların alt yüzeyindeydi. Ancak genetik çeşitlilik burada da değer kazandı ve daha fazla ter bezine veya daha aktif ter bezlerine sahip olabilen insansı bireyler avantajlı konuma geçtiler. 2.5 milyon yıllık Doğal Seçilim Süreci sonucu atalarımızın vücudu pek çok yeni ter beziyle donandı. Günümüzdeki insanların vücudunda yaklaşık 2 milyon adet ter bezi bulunur ve bu sayede çok aktif olarak, çok sıcak günlerde bile terlemeyle ısı kaybedebiliriz. Buna karşılık, insan vücudu kıllarını kaybetmeye başladı. Bunun birincil sebebi, artık işe yaramaz olmalarıydı. Sadece hassas veya önemli bölgelerimizin korunması (kafatasını saran bölge, yüz bölgesi, cinsel organların çevresi, vb.) gereken yerlerde, oldukça seyrelmekle birlikte varlığını sürdürdü. İkincil olarak ise, kılsız bir vücudun çok daha hızlı kuruması gösterilmektedir. California Santa Cruz Üniversitesi'nden Adrienne Zihlman'ın sözleriyle: "Duştan çıktığınızda uzun saçlı bir bireyle, kısa saçlı bir bireyin saçlarını kurutma süresi farkını bir düşünün, ne demek istediğimizi anlayacaksınız."Ayrıca bazı bilim insanları tarafından cinsel seçilim de (daha kılsız bireylerin cinsel olarak tercih edilmesi) sebep olarak gösterilmektedir. İşte kılların dökülmesi, yepyeni bir sorunu doğurdu: Güneş ışınları. Güneş ışınları vücutta folat moleküllerinin oluşmasını tetikliyordu ve bu moleküller vücudumuza oldukça zararlıdır. Çünkü sperm oluşumuna engel olur veya zarar verir ve bu moleküller süt bezleri yoluyla insan yavrularına geçtiğinde sinir kordonu hasarlarına sebebiyet verir. Bunlar, Joblanski'nin araştırmalarının sonuçlarıydı. Ayrıca Prof. Farnsworth Loomis'in 1960'daki hipotezinin bir kısmı günümüzde geçerliliğini yitirse de, gelecek araştırmaların önünü açmış olması açısından önemlidir: Vücudun Vitamin D'ye ihtiyacı vardır ve güneş bunun üretimini tetikler. Beyaz tenli insanlar, mor-ötesi ışınları çok daha kolay yakalarlar ve Vitamin D üretimini arttırırlar. Bu sebeple kuzeye göç eden insan türleri beyaz tenli hale gelmiştir. Ekvator bölgesi ve çevresinde yaşayanlar ise siyah tenlidir, çünkü siyah renk güneş ışınlarını bloke eder ve insanın aşırı Vitamin D üretmesine engel olur. Jablonski'nin araştırmaları, insan vücudunun asla aşırı Vitamin D üretemeyeceğini ortaya koymuştur. Ancak Loomis'in hipotezinden yola çıkan Joblanski, Loomis'in Vitamin D ile ilgili iddialarını ve kendisi ile eşinin folat molekülleriyle ilgili çalışmalarını harmanlayarak insan deri renginin değişimini ve evrimini net bir şekilde açıklamıştır: Ekvator çevresinde yaşayan insanlar siyah veya siyahi renkli tene sahiptirler, çünkü siyah ten rengi güneş ışınlarına engel olur ve vücudun folat deposunun güneş ışınlarınca yıkılmasına engel olur. Kuzey bölgelerde yaşayan insanlar ise beyaz ten renklidirler, çünkü bol güneş ışınına ihtiyaç duyarlar ve bu sayede uzun kış günlerinde düşen seyrek güneş ışınlarını toplayabilirler ve ihtiyaçları olan Vitamin D'yi üretebilirler. Araştırmaları sırasında Jablonski, insanların kuzeye yerleşebilmesinde Vitamin D açısından zengin olan balığın bolca avlanmasının öğrenilmesinin de çok önemli olduğunu ortaya koymuştur. Kısacası, derimizin rengi ne olursa olsun, bundan 1.2 milyon yıl öncesine kadar, günümüzde var olan bütün insanların tek bir ortak atası mevcuttu ve Afrika'da yaşayan bu atamızın deri rengi siyahtı. Daha sonradan meydana gelen göçlerle beyaz ten rengi evrimleşti. Düşüncelerimiz, ten renklerimiz, sonradan icat edilen milletlerimiz ve neyimiz farklı olursa olsun, unutmamalıyız ki biz tek bir hayvan türüyüz. Tek bir atadan geliyoruz ve bu kadar farklı olmamızın tek sebebi, ait olduğumuz doğanın farklı şartlarının bizi soktuğu farklı evrimsel yollar. Evrim ağacı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.