Jump to content

Tevrat ve İncil Kehanetleri


nevermore

Önerilen Mesajlar

Daha önce de ifade edildiği gibi Kutsal Kitaplar'ın birçoğunda çeşitli kehanetlere rastlanmaktadır. Özellikle Tevrat ve İncil kehanetlerle doludur. Genel olarak sembolik bir dil kullanılmış olan kutsal kitaplardaki kehanetlerde de üstü-örtülü ifadelerle karşılaşılmaktadır. Bu nedenle gerçekleşnliş zannedilen kehanetler henüz gerçekleşmemiş, gerçekleşmesi beklenen kehanetler de çoktan gerçekleşmiş olabilir. Bunun yanı sıra aktarılmış olan gelecekle ilgili bilgiler, toplumların yürüyüşlerindeki seçimlerine ve aldıkları tavırlara göre farklı şekillerde sonuçlar meydana getirmiş de olabilir.

 

Eski çağlarda ifade edilmiş günümüze ilişkin kehanetlere daha çok Tevrat'ta sözü edilen İsrail peygamberlerinin hayat öyküleri içinde ve Orta çağ Avrupasının karanlık ve yoğun baskısı altında yaşamış bazı özel yetenekli kişilerin ifadelerinde rastlanabilmektedir. İsrail peygamberlerinin çevrelerine ürkütücü gelen ve peygamberliklerinin güçlü bir kanıtı olan, çok sayıda gerçekleşen kehanetleri vardır. Bu gözle incelendiğinde Tevrat ve İncillerde kehanetler o büyük yer verildiği anlaşılabilir.

 

Hezekiel, Yeremya ve Oşea peygamberlerin kehanetlerinde günün birinde dünyanın dört bir tarafına dağılacak olan İsrailliler'in yeniden bir bayrak altında bir araya gelecekleri söylenmiştir.

 

Örneğin, Hezekiel, Bap: 37-21: "Ve onlara söyle: Rab Yehava şöyle diyor: Işte, ben Israil oğullarını, gittikleri milletler arasından alacağım ve onları her yandan toplayacağım ve onları kendi topraklarına getireceğim."

Yine İsrail peygamberlerinin bildirdikleri ve "zamanların sonu" ya da "karar günü" olarak adlandırdıkları kıyamet gününe ilişkin kehanetleri de bulunmaktadır. Bu kıyamet gününden önce meydana geleceğini bildirdikleri bazı doğal afetler ve savaşlar vardır ki bunların tanımlamalarının şaşırtıcı şekilde günümüzde yaşananlara uyduğu görülmektedir. Örneğin Zekarya, Bap 142'de şu ifade vardır: "Ayakları üzerinde dururken etleri eriyecek ve gözleri çukurları içinde eriyecek... "Bu, atom bombalarının etkilerini görmüş olanlar için hiç de yabancı bir görünüm olmasa gerektir.

Aynı şekilde Ezra'nın kitabında, "Korkunç bulutlar yükselip tüm canlıları yok edecek. .. kentleri, duvarları, dağları, ormanların ağaçlarını, otlakların otlarını ve ekinlerini yok edecekler ... " ifadesi ile tasvir edilen sahne de günümüz insanına pek öyle yabancı değildir. Bu peygamberlerin kehanetlerinde, yeniden bir araya gelmiş olan Israilliler'in ülkesinin başka milletlerce kuşatılacağı ve bunun da zamanların sonundan hemen önceki bir vaka olduğu ifadesi yer alır.

Tevrat'daki İklim Değişiklikleri İle

İlgili Kehanetler

Tevrat'ta milattan takriben 700 küsur sene evvel yazılmış olan Peygamber Yeremya'nın kitabında üstün bir kaynaktan geldiği şüphe götürmeyen şu kehanet mevcuttur:

"Onların (Babillilerden bahsediliyor) suları üzerine bir kuraklık geliyor ve sular kuruyacaktır." (Yeremya 50:38) Ayrıca Peygamber İşaya'nın takriben aynı tarihte yazılmış olan kitabında da gene Babil hakkında aynı anlamda bir kehanet mevcuttur:

"Allah Sodom ve Gomora'yı yıktığı gibi ülkelerin izzeti Kildanilerin gururunun süsü olan Babil de öyle olacak, İçinde ebediyen oturulmayacak ve nesilden nesile meskün olmayacak ve bedevi orada çadır kurmayacak ve çobanlar orada sürülerini yatırmayacak Ancak orada çölün yabani hayvanları yatacak .. " (İşaya13; 19-22) .

Bu kehanetler Mezopotamya dünyanın en zengin tarım bölgesi olduğu zamanlar kaydedilmişlerdir. Hiç kimsenin akıl ve hayaline buraların bugün böyle tamamen çorak bir çöl haline dönüşebileceği gelmezdi. Örneğin bugün size biri kalkıp "Batı Avrupa'nın veya diğer zengin bir tarım ülkesinin en bereketli arazileri çöl haline gelecektir!" dese buna inanabilir misiniz?

Yukarıda ismi geçen bu peygamberlerin ölümlerinden sonra dahi Babilanya'da önemli tarımsal üretim değişmelerine sebep olacak hava değişimleri kaydedilmemiştir. Hatta Yeremya'dan 200 sene sonra, dünyaca meşhur Grek tarihçisi Heredot, Mezopotamya'yı halen dünyanın en bereketli ürün veren toprağı olarak nitelendirmiştir. Burada rahatça herhangi bir yerden iki misli fazla ürün alınabilmekteydi (Kitap I, s. 193).

Bu peygamberlerin, o günün insanları için, bu şartlar altında tamamen saçmaladıkları sanılmıştı. Normal olarak herkes öyle düşünmekte haklı idi. Fakat zaman, bu kehanetlerin aynen söylendiği şekilde gerçekleştiğini ortaya koymuştur.

Heredot'un zamanından kısa bir müddet sonra bu arazinin verimi nehirlerden gelen suların azalmasıyla süratle düşerek nihayet İmparator Hadrian zamanında kuraklıktan Roma kıtalarının tamamen çekilmelerine sebep olmuştur.

Bundan 2000 yıl evvel Mısır'ın iklimi çok farklıydı. Meşhur İskenderiyeli Grek coğrafyacısı Ptolemeus,Mısır'ın milattan iki yüzyıl evvelki iklimini gayet dikkatle izlemiştir ..

Bugün aradaki fark muazzamdır!

Bugün, Mısır iklimi yazları kuraktır. Halbuki o zaman gayet bol yağmur yağardı. Şimşekler devamlı görünen olaylardandı.

Peygamber Hezekiel'in kitabında (29/9-10) da.Mısır'ın kurak bir ülke haline geleceğine dair kehanet vardır. Bu kitap M.Ö. 586 yılında yazılmış ve. Mısır'a ait bu hükümler çok sonra gerçekleşmiştir. Mısır, Roma devrinde dahi imparatorluğun hububat ambarı olmakta devam etmişti.

Ayrıca dikkate değer bir nokta ise, Sahra'nın2000 mil (Nil kıyısından) kadar bir kısmının o zamanlar yemyeşil otlak Milinde bulunduğunun Fransız arkeologları tarafından keşfedilmiş olmasıydı. Fakat sonuçta kehanetler aynen gerçekleşerek Mısır bugünkü iklim şartlarına kavuşmuştur. Nil kıyıları dahi bugün ekseriyetle kupkuru çöl rüzgarlarına açık vaziyette ve genişlemekte olan çölün kurutucu tesirlerine maruzdur.

Tevrat'ta Peygamber Hezekiel'in kitabında şu ifadeler yer almaktadır: "VE! Mısır diyarı harabe ve çöl olacak ve böylece benim Rab olduğumu bilecekler; zira o nehir benimdir ve onu ben yaptım dedi; bundan dolayı Ben sana karşıyım ve senin nehirlerine karşıyım ve Mısır diyarını Sevene Kulesi'nden Habeş il sınırına kadar tamamen bir harabe ve çöl yapacağım." (Hezekiel: 29/9-10)

Milattan önce 586 senesinde kaydedilmiş olan bu keha­netten sonra neler olmuştur? İşte tarih ve arkeolojinin inkar kabul etmez delilleri gözlerimizin önüne serilmişlerdir.

Peygamber Hezekiel yukarıdaki ifadeleri yazmış olduğu zaman Mısır firavunları Nil Vadisi'nin 2000 mil batısına kadar uzanan arazileri kontrol edebiliyorlardı.

Son zamanlarda iki Fransız arkeoloji uzmanı Sahra'da yapmış oldukları araştırmalar sonucunda Eski Mısır tarafın dan kontrol edilen bu dünyanın en büyük çölünde son dere­ce dikkate değer sanat eserleri bulmuştur. Kaya üzerinde kazılmış olan şekillerden Sahra'nın vaktiyle "Büyük hay­van sürülerini besleyebilecek geniş bir mera halinde bulunduğu" meydana çıkmıştır (Baltimore Sun gazetesi 29 Mart 1964). Bu şaşılacak kitabelerde oranın o derecede verimli bir arazi olmakla beraber, aynı zamanda da Mısır'a ait olduğunu ispat eden Mısır'ın sembolü boynuzları arasında bir güneş diski tutan bir koç da bulunmuştur.

Hezekiel zamanındaki bu kehanetler hiç şüphe yok ki, Mısırlılara bir deli saçması gibi gelmiş olup, hatta daha sonra -500 yıl sonra- Roma hakimiyeti sırasında bile Mısırlılar, Yahudiler ve onların kaçık peygamberleri ile kasıklarını tuta tuta alay edip gülmekte devam edebilmiş olmaları bile mümkündü.

Bugünkü Mısır çorak bir memleketin, hatta Nil'in etrafındaki arazi dahiyarı çorak, çölden esen sıcak rüzgarların kavurduğu ve gittikçe çölleşen bir arazidir.

MATTA, 24

"İsa mabetten çıkıp giderken, mabedin binalarını kendisine göstermek için şakirtleri yanına geldiler. İsa da onlara cevap verip dedi: Bütün bu şeyleri görüyor musunuz? Doğrusu size derim: Burada taş üstünde yıkılmadık taş bırakılmayacak.

İsa Zeytinlik dağı üzerinde otururken, şakirtleri ayrıca gelip ona dediler: Bize söyle, bu şeyler ne zaman olacak, ve senin gelişine ve dünyanın sonuna alamet ne olacak? İsa cevap verip onlara dedi: Sakın kimse sizi saptırmasın. Çünki bir çokları Mesih benim, diye benim ismimle gelip, birçoklarını saptıracaklar. Siz savaşlar ve savaş sözleri işiteceksiniz. Sakın sıkılmayın; çünki bunların vaki olması gerekir; fakat daha sonu değildir. Savaşları ve karışıklıkları duyunca korkmayın. Bunlar gelip geçecektir; fakat son, pek uzakta değildir. Ve onlara dedi ki: Uluslar uluslara karşı duracak, krallıklar krallıklara başkaldıracak, çeşitli yerlerde şiddetli depremler olacak, açlık ve salgın hastalıklar görülecek, göklerden işaretler ve ürkütücü cisimler inecek. Ve kudüs ün ordularla kaplandığını ve sonun yaklaştığını öğreneceksiniz. Denizler kükreyecek.Böylece sizler bunların gelip geçtiğini görünce, Tanrı'nın krallığının çok yakında başlayacağını anlayacaksınız." Ve bütün bu şeyler ağrıların başlangıcıdır. O zaman sizi sıkıntıya koyacaklar ve öldürecekler; ve benim ismimden ötürü bütün milletler sizden nefret edecekler. Ve o zaman bir çokları sürçüp birbirini ele verecekler ve birbirlerinden nefret edecekler.

İşte size önceden söyledim. Eğer size: İşte, çöldedir, deseler de inanmayın: İşte, iç odadadır, deseler de, inanmayın. Çünki şimşeğin doğuda çakıp batıda dahi görüldüğü gibi, İnsanoğlunun gelişi de böyle olacaktır. Leş nerede ise, kartallar orada toplanacaklar.

Fakat o günlerin sıkıntısından hemen sonra, güneş kararacak, ay ışığını vermeyecek, yıldızlar gökten düşecekler, ve göklerin kudretleri sarsılacak; o zaman insanoğlunun alameti gökte görünecek; o zaman yeryüzünün bütün sıptları dövünecekler, ve İnsanoğlunun göğün bulutları üzerinde kudretle ve büyük izzetle geldiğini görecekler. Ve meleklerini büyük sesli boru ile gönderecek, ve melekler, göklerin bir ucundan öteki ucuna kadar, onun seçtiklerini dört yerden toplayacaklar.

Şimdi, incir ağacından mesel öğrenin: Dalı yumuşayıp yapraklarını sürdüğü zaman, bilirsiniz ki yaz yakındır. Böylece sizde bütün bu şeyleri görünce, bilin ki o yakındır, kapılardadır. Doğrusu size derim: Bütün bu şeyler oluncaya kadar, bu nesil geçmeyecektir. Gök ve yer geçecek, fakat benim sözlerim geçmeyecektir. Fakat o gün ve saat hakkında ne göklerin melekleri, ne de Oğul, yalnız Babadan başka kimse bir şey bilmez."

"Güneşte, ayda ve yıldızlarda alametler, denizin ve dalgaların uğultusundan dolayı şaşkınlıkta olan milletlere yeryüzünde sıkıntı olacaktır; insanlar korkudan ve dünyaya gelmekte olan şeyler için beklemekten bayılacaklar; çünki göklerin kudretleri sarsılacaktır. Ve o zaman onlar İnsanoğlunun, bulutta kudret ve büyük izzetle geldiğini göreceklerdir. Fakat bu şeyler olmaya başlayınca yukarı bakın ve başınızı kaldırın; zira kurtuluşunuz yaklaşıyor."

Giderek Artan Depremler

 

Bu kehanetlerdeki ifadeler gayet bildik; tanıdık gelmektedir bizlere. Bugünün dünyasına uymayan herhangi bir husus var mı? Her yerde ayaklanmalar, savaşlar, terör olayları tırmanarak sürüp gitmektedir. Çok kısa aralıklarla yaşanan iki buyük Dünya Savaşı'nın ardından silahlanma yarışı daha hızlanmış, nükleer silahlar tüm insanlığı tehdit eder bir hale gelmiştir. Göklerden geleceği bildirilen işaretlemeler olabilir? İnsan ister istemez son zamanlarda artış gösteren UFO ziyaretlerini düşünmeden edemiyor. Ürkütücü cisimlerin neler olabileceğine de daha sonraları değineceğiz. Depremlerde buyük bir artış olduğu ve bunların giderek şiddetlendiği de bir gerçektir. 30-40 yıldan beri Peru, Çin, Alaska,Meksika, Türkiye, Endonezya, Kaliforniya, Japonya ve daha pek çok yerde meydana gelen depremlerde şiddet artışı saptanmıştır.

 

( Kehanetler ve Kahinler - Elvan Öğüt, Gündüz Öğüt) İSİMLİ KİTAPAN

sirius tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

tevrattan bahsederken bap verdiğiniz yeremya, hezekiel gibi kitaplar tevrata ait değildir..lambır lumbur yazıyorsunuz.hepsi musa'nın şeriatına tabii olsalar da musa'nın haberi bile yok onlardan. onlar tanah (içerisinde tevrat mezmurlar ve vaizler de dahil) denilen tüm ibranilerin isa gelene kadar gelmiş olan yöneticilere/kutsallarına ait olan kitapların toplandığı toplam 1 kitaptadır. sadece tevrat derseniz bu ilgiye ilgilendirdiğinize ulaştırmaz... tevrat dediğiniz kitap kendi içinde; tekvin, çıkış, levililer, sayılar ve tesniye adlı "homojenik" yapıdaki kitapları barındırır kehanet mehanet yoktur..şeriat vardır onda..:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bilgilendirme için teşekkürler. Konu kendi dallarında uzmanlaşmış iki kişi tarafından yazılmış bir kitaptan alıntı ki zaten altta belirttim. Haklısıniz kitabın tamamını ele almak lazım yazar burada geniş anlamda bir tanım kullanmış

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bilgilendirme dikkatlerinizi ifade ettiğiniz için teşekkür ederim.. konu olarak yazılan'ın size ait olmadığını alıntı olduğunu biliyor buna ithafen bir muhalefetliliğim söz konusu oldu.. çünkü ifade edilmek istenilen ilgiye kullanılan "TEVRAT" kelimesi yanlış doğrusu TANAH olacak(!)..size iliştirerek cevap vermiyorum yanlış anlamayın. örnek veriyorum; kehanetle ilgili daha değişik ifade edilen konuları merak edenler temin etmek istediklerinde TANAH dediklerinde ulaşabilirler...tevrat dediklerinde değil... ayrı satıldıkları yer çok..çok çok farklı okültlere anlam katan birleştirilmiş kitaplar toplamına ait isimler bunlar. ilgili ahali bilsin diye yazıyorum. Yoksa dalga geçip çöpe atılacakmış gibi hepsine birden ESKİ AHİT diyende çok..oraya hiç girmemeli kimi dinler birini tinler birine tınlamaz diğerine iteler diye böyle bişey te allam ya:)

TethNun tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...