tola Oluşturma zamanı: Nisan 22, 2013 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 22, 2013 [h=2]Astral Seyahat Beynimizin Bize Oynadığı Bir Oyun mu ?[/h]Astral seyahat gerçekten mümkünmüdür? Astral seyahat gerçekmidir yoksa bilinçli bir şekilde görülen hayal midir? Astral seyahat konusuna bilim ve parapsikoloji ne diyor merak ediyor musunuz? Astral seyahate farklı bir bakış açısı getiren bu yazıyı okumanızı tavsiye ediyorum. Öncelikle uyku evresinde vücudumuzda neler olduğunu açıklayarak başlayalım. Çünkü bu açıklamalar astral seyahatle oldukça ilgilidir. Uyku sırasında bilinç genellikle* devre dışı kalır. Bilincin devre dışı kalmadığı lucid rüya vb durumlarda vardır. Uyku iki evreden oluşur. Birinci kısım NREM ikinci kısım REM evresidir. REM evresi çok kısa sürer. Rüyalar gördüğümüz kısım REM uykusu sırasında gerçekleşir. REM uykusu sırasında beyin vücuda sinyaller yollayıp kasların hareketini engeller. İlk evre olan NREM uyku döneminde ise kaslar hareket edebilir, kişi bilinçsiz olarak yatakta dönebilir, ellerini hareket ettirebilir. Bu evre dört aşamadan oluşmaktadır. N1 yani birinci aşamada talamus ve ön beyin alanında bulunan aktivitelerde azalma görülür. Bu hafif uyku evresidir. Genellikle birkaç dakika sürer ve bu sırada kişi uyandırılırsa hiç uyumadığını söyleyecektir. N1 döneminde kişi sesleri duyabilir ancak çok bilinçli analiz yapamaz. Birkaç dakika sonra N2 dönemine geçilir. N2 döneminde dış dünyayla bağlantı kesilir ancak azda olsa ses, dokunma vb dış etkenler hala algılanabilir ancak tepki verilmez. N3 evresinde daha derin bir uykuya geçilir dış etkenler ses koku vb algılar kapatılır algılanamaz. Tansiyon düşer, beyin aktiviteleri yavaşlar. N4 evresi REM evresine geçişi sağlayacak daha derin bir uyku dönemidir. Kaslar gevşer, beyin ön kısmı alışılmışın dışında sinyaller yollar, orta kısım aktiviteleri artmaya başlar ve REM uykusu evresine geçilir. Bu döngü uyku boyunca devam eder. N1 dönemi kişinin uyanık kalma isteği ile uzatılabilir. Kişi tedirginse, korkuyorsa veya çeşitli nedenlerle uyumak istemiyorsa bu dönem uzar veya tamamen kaybolur ve uyanılır. İlk iki neden tedirginlik veya korku varsa beynin en ilkel bölgesi olan, amigdala ön beyni uyarır. Ön beyin aktivitelerini bu durumda yavaşlatmaz ve kısa sürede uyumaktan vazgeçilir ve uyunmaz. Ön beyinin çalışma ve yorumlama şekli kişiden kişiye değişir. Duygu, düşünce, davranış, algılama bilgilerini yapan beynin diğer bölümleri, bu bilgileri yorumlaması için ön beyine yönlendirir. Ön beyin bu bilgileri yorumlar. Örneğin üzerimize koşarak gelen yırtıcı bir hayvan görüyorsak amigdala devreye girer ve korkmalısın kaçmalısın der ön beyin bunu tekrar yorumlar ve ne yapacağınıza karar verir. İşin ilginci amigdala film izlerken bile devreye girebilir. Ön beyin ise bunun bir film olduğunu bilir ve ona göre karar verir. Eğer ön beyin hemen durumu yorumlayamazsa amigdalanın söylediğine inanır ve refleks olarak kaçarsınız. N1 evresinde aktivitelerini yavaşlatan bu kısım eğer uyumak istemiyorsanız buna da tepki verecektir. N1 döneminde uyumak istememenize rağmen bu evreyi uzattığınız halde uyanmakta istemiyorsanız ön beyin aktivitelerini normale yakın şekilde sürdürecektir. Beyniniz vücudunuzu N2 dönemine geçirirken, ön beyin aktivitelerini N2 evresi için yavaşlatmayacaktır. Gelen bilgileri yorumlamaya analiz etmeye devam edecektir. Beyninizin kendisi ile çelişmesi algısal bozukluklara yol açacaktır. Bu durumda aslında var olmayan çınlama veya uğultu gibi sesler duyarsınız. Vücudunuzun uyuştuğunu hissedersiniz ki bu normal olarak N2 dönemidir ancak ön beyin kendini yavaşlatmadığı için bu olanları algılamamanız gerekirken algılarsınız. Kalp ritminizin yavaşladığını düşünürsünüz ki aslında tansiyonunuz N2 evresine çoktan girmiştir ancak inatla ön beyin buna karşı çıkmaktadır. Bu belirtiler size tanıdık geldi mi? Beyniniz kendi kendisi ile çelişecek bu durumdan kurtulmak ve normale dönmek için yollar arayacaktır. Eğer tüm bunları astral seyahat için yapıyorsanız beyniniz sizi hayali bir astral seyahate çıkaracak ve kendi kendisiyle çelişmesini böylece sonlandıracaktır. Araştırmalar gösteriyor ki çoğu astral seyahat deneyimi bu şekilde gerçekleşmektedir. Bilinçli bir rüyadasınızdır. Ancak lucid rüyadan farklıdır. Yine astral seyahatten korkuyorsanız amigdala devreye girecektir. Çoğu astral seyahatçi ilk deneyiminde vücudu terk ettikten sonra kendini gördüğünde veya astral seyahate çıktığını anladığı anda vücuduna geri döner. Aslında amigdala kontrolü ele geçirip bu durumdan kaçmak istemektedir. Böylece kişi rüyadaysa uyanır. Kabuslardan uyanmamızda buna benzer. Parapsikoloji bunu farklı yorumlamaktadır. Bu hayali astral seyahatinde bir tür astral seyahat olduğunu farklı bir boyutta yaşanıldığını iddia etmektedir. Yani burada astral seyahate çıkan kişi bulunduğumuz dünyada değildir, paralel bir dünyaya geçmiştir. İşte bu yüzden bu deneyimi yaşayan kişilerin astral seyahate çıktıklarını bilimsel olarak kanıtlamaları mümkün değildir. Örneğin çoğu kişi eğer astral seyahate çıkabiliyorsan sen görmeden bir şeyler yazayım veya dolabın üzerine bir şey koyayım sende onun ne olduğunu söyle der. Ancak hayali astral seyahate çıkan veya parapsikolojinin söylediği gibi farklı bir boyuta veya paralel evrene geçen seyahatçi dolabı görecek ancak yazıyı veya bulması istenilen şeyi göremeyecektir. Hayali olarak astral gerçekleştirdiği için konulan yazıyı veya nesneyi görememesi normaldir. Çünkü tüm bu yaşadıkları beyninin ona bir oyunudur. Aynı şekilde parapsikolojinin açıkladığı gibiyse de yine görememesi normaldir. Çünkü ruhu bu dünyada dolaşmamaktadır. Farklı bir fiziki evrendedir. Her iki durumda da görmek istediğiniz birisini görmek veya bir yeri görmek için yaptığınız astral seyahat ile bu dünyada olan şeyi görmüyorsunuz. Bu durumda iki astral seyahatçinin birbirleri ile karşılaşması veya başka insanlarla karşılaşması da aslında mümkün olmuyor. Ancak bazı astral seyahatçiler için bu durum çok daha farklıdır. Hem boyutlar arası dolaşmakta hem de yaşadığımız dünyada astral seyahat yapabilmektedirler. Parapsikoloji bu aşamaya ileri bir aşama demektedir. Bilim ise bu astral seyahati kabul etmekte ve gerçek astral seyahat demekte nasıl yapıldığını araştırmaktadır. Bunun için farklı teoriler var, kuantum fiziği ile açıklarsak bilincin evrendeki kuantum bilgisine ulaşabilmesidir. Bu durumda sanıldığının aksine herkes bu tür astral seyahati yapamamaktadır. Dünyada bilinen çok az kişi vardır bu şekilde astral seyahate çıkabilen. Bu kişilerle yapılan deneylerde kişiler her zaman olmasa da istenilen yere gitmeyi başarmış ve doğru bilgiler vermiştir. Örneğin CIA’in yaptığı deneyde astral seyahatçi istenilen askeri bölgeye gitmiş askerlerin nerde mevzilendiklerini binanın şeklini hatta o sırada bahçede yanan lastiğin ateşini ve çıkan dumanı bile zamanlamaya uygun olarak ayrıntılarıyla söylemiştir. Çoğu astral seyahatçi ise bunu başaramamakta parapsikojiye göre farklı bir boyutta dolaşmaktadır yada tamamen hayali olarak beyninde gerçekleşmektedir. Bunu bilmemiz mümkün değil. Ancak yukarda anlatılan yaşadığımız dünyada astral seyahat yapanların yani ileri bir astral seyahat aşaması yapanların metodları ile farklı bir boyutta veya hayali olan astral seyahatçilerin metodları birbirinden belirgin şekilde ayrılmaktadır. Çoğu astral seyahat metodunda uzanılır rahatlanır, nefes teknikleri yapılır, kendi kendine telkin yapılır, sürekli olarak ruhun bedenden ayrıldığı düşünülür, ters düşünce ile beyin yanıltılmaya çalışılır ve konunun başında anlattığım N1 evresine girilip bu dönem olabildiğince uzatılır. Ancak gerçek boyutta astral seyahatçilerin metodu bu şekilde değildir. N1 evresine hiç girilmez, uzanmasına, yatmasına gerek kalmadan oturarak dahi astral seyahate çıkabilir. Astral seyahate çıkması 5-10 saniye gibi kısa sürede gerçekleşir. Kendini hazırlar, gözleri açıktır ve dikkatlice bir yere bakıp anında transa girer. Genelde havaya veya bulunduğu yerin tavanında ki bir noktaya bakarlar ve astral seyahat boyunca gözleri kapanmaz. Ayrıca gördüklerini astral seyahat aşamasındayken anlatmaya başlayabilir. Sizin ona sorduğunuz soruları cevaplar yani sizi astral seyahatteyken duyar ve astral seyahatini kesmeden size cevap verebilir yani bedeniyle tamamen ilişkisini kesmez. Beyin aktiviteleri normalin dışına çıkar, çoğu astral seyahatçinin yaşadığı N1 beyin aktivitelerine rastlanmaz. Aksine ön beyin alışılmışın dışında kendini yavaşlatma yerine daha fazla sinyal yollamaya başlar. Vücut daha fazla kalori harcar bu tür astral seyahat yapanların astral seyahat sonunda kilo kaybı belirgin şekilde ölçülmüştür. Asıl ilginç olan ise bu ileri aşamada ki astral seyahatçilerin bazıları, bir kişiye dokunarak kendisi ile beraber dokunduğu kişiyi astral seyahate çıkarması yada bu ulaşılan kuantum bilgisini dokunduğu kişiye de aktarabilmesidir. Bu durumda üç çeşit astral seyahat olduğunu söyleyebiliriz. Birincisi hayali olarak beyinde gerçekleşen ikincisi farklı bir boyuta geçilerek yapılan ve üçüncüsü boyut gözetmeyen fiziki dünyada dahi dolaşabilen astral seyahattir. Sıkça forumlarda astral seyahate çıktığını söyleyen kişilerin bu üç tür astral seyahatten hangisine çıktığını söyleyebilirmiyiz? Aslında bu sorunun cevabını astral seyahatçinin kendisi vermelidir. Çoğu astral seyahatçi bunun cevabını net olarak veremez veya kendine itiraf edemez ancak muhtemelen hayali veya farklı bir boyutta astral seyahat yaşıyordur. Kesin olarak anlamak istiyorsa birisinden yardım alarak kendisini bir sınava tabi tutabilir. Çıkacak sonucunda birinci şık olmasına üzülmemelidir çünkü bu hayali veya boyutsal bir astral seyahatte olsa, ileri aşamada fiziki dünyamızda da dolaşmayı belki başarabilir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
kizginkuzgun Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2013 Ilginc bir yazi, cok tartisilacak gibi gorunuyor... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2013 Daha önce okumuştıum . hatta sitede vardı sanırım .. Eski bir yazı . Yazan arkadaş ki sahibini hatırlamıyorum ilginç noktalara değinse de sonlarda kendiyle çelişmiş .. Fiziki dünya ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hipnoz Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2013 Üşendim okumadım ama ilginç ve güzel bir konu Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2013 Üşendim okumadım ama ilginç ve güzel bir konu Üşenip okumadığın bi konunun ilginç ve güzel oldugunu nasıl anladın ? boş boş laflar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
thenightmare Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2013 gerçekten çok güzel olmuş konu.paylaşım için teşekkürler:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
StupriCervus Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2013 (düzenlendi) "Hayatımın uzunca bir süresinde, astral bedenimle astral plan üzerinde çalıştım. Dikkatli gözlem ve eleştirel düşünceyle onu anlamaya ve en nihayetinde ona ışık tutmaya çalıştım. İstisnasız herkes, uyuduğunda düşük güç düzeyinde bir projeksiyonla bedeninden ayrılır. Ben bunu uyku projeksiyonu olarak adlandırıyorum. Astral beden, birkaç santim yükseklikte fiziksel beden üzerinde uçan balon gibi asılı durarak onun uyku pozisyonunu taklit eder ve daha ileri gitmez. Bir kere astral beden fizik bedenden ayrıldı mı, rüyalar yaratmada özgür kalır. Bu bizim aşina olduğumuz doğal (uyku,rüya) sürecidir. Bu esnada dünyanın kollektif rüya bilincine gömülürsünüz. Bu ''Rüya havuzu'' seviyelere ayrılmıştır. Hangi türde bir insan olmanıza bağlı olarak, ruhsal, ahlaki ilerleme vs... ilgili olduğunuz seviyeye kendinizi ayarlarsınız. Bu seviyeler genelde ''Planlar” (“düzlemler”) veya alt planlar olarak bilinir. Bu analojide hiçbir sorun yoktur yalnız tüm konsepti anlamakta şeyleri birbirine karıştırabilir. Eğer uyku projeksiyonu esnasında farkındalık sağlayabilirseniz, bir lusid rüya gibi onu kontrol altına alır ve planlar arasında hareket edebilirsiniz. Eğer düşünceyi kontrol altına alabilirseniz gerçek dünyaya dönüp bir astral form olarak gerçek dünyada iş göremezsiniz. Rüya havuzlarının veya astral planların baş döndürücü dünyasındasınızdır ve burada herşey mümkündür ama hiçbirşey inandırıcı değildir. ''Tamamen bilinçli'' bir astral form projeksiyonu yaptığınızda astral dünyaya değil fiziksel dünyaya projeksiyon yapmış olursunuz. Bu uzun zamandan beri yanlış anlaşılmıştır. Genelde bir astral projeksiyon olarak düşünülen şey bugün Lusid rüya olarak adlandırılabilir ki bu tamamen farklı bişeydir. Birçok yazar, her gece AP'la evrenin tozunu attığımızı belirtir. Bu basitçe doğru değildir. Astral formunuzun içindeyken dünyayı çok ıssız bir yer olduğunu fark edecek ve nadiren birilerinin oraya projeksiyon yaptığını göreceksiniz. Eğer birilerini görürseniz genelde sadece ayakta durmuş, kafası karışık ve sersem bir şekilde projeksiyon yapma ve yaratma durumu arasında yakalanmış olduğunu fark edeceksiniz. Bilinçli bir OBE (Out of Body Experience - Beden Dışı Deneyim) esnasında kontrolü kaybettiğinizde başınıza gelen budur. Ben bunu ''Alis harikalar diyarında'' etkisi olarak tanımlıyorum. Bu etki eğitimsiz zihinlerin karşısında duran etkin bir bariyeridir. Astral formdayken inanılmaz derecede güçlü ve genelde rüya yaratmada kullanılan bir yaratıcı gücümüz vardır. Fiziksel dünyanın prangalarından bir kez kurtulduğumuzda tam bir dünya yaratabilirsiniz ve genelde yaratırsınız da. Bu yaratıcı yetenek bir problemdir ve A.P hakkındaki tüm yanlış anlaşılmaların nedenidir. Her türlü psişik yetenekte olduğu gibi A.P içinde doğal bir bariyer vardır. ''Alis'' etkisi, eğer enerji ve kontrol seviyenizi iyi ayarlayamazsanız gerçek dünyada projeksiyon yapmayı birkaç dakikaya kadar sınırlar. Eğer bir bariyer olmasaydı - Bunu bir düşünün- milyonlarca insan dünya üzerinde gece, gündüz, mahremiyet ve sır kalmaksızın uçuşurdu. Bu içinde yaşanacak çok mutsuz bir dünya olurdu. Tamamiyle bilinçli bir A.P'de zihninizi ve enerjinizi kontrol edemezseniz ne olur? A.P sırasında bir noktada deneyim üzerindeki kontrolünüzü kaybetmeye başlarsınız ve iyi bilinen eşyalar yanlış yerlerde bulunmaya başlar. Kapılar, pencereler, mobilyalar, ekstra odalar oluşur vs... Bilinçaltı zihniniz yaratmaya başlamıştır veya siz kendinizi bir rüya düzlemine ayarlıyorsunuzdur. Bu bir kere oluşmaya başladığında artık neyin gerçek olduğunu bilemezsiniz. Bazı rüya havuzu seviyeleri veya düzlemleri gerçek dünyanın karbon kopyası gibidir. Onlara kendinizi ayarlayabilir ve kendinizi gerçek dünyada projeksiyon yapıyor sanabilirsiniz, ta ki bir Cheshire kedisine rastlayana kadar. Son birşey, doğu kökenli seviye konsepti; fiziksel, astral, mental, budik, atmik vs.. gerçektirler. Batılı astral projeksiyon konseptinde hep karıştırılmışlardır. Bunlar değişik bilinç seviyeleridir, o türde planlar değil. A.P yaptığınızda bilinç seviyenizi yükseltmezsiniz, aynen uyanıkken olduğu gibi. Bu ''Yüksek'' seviyelere sadece bilinci arttırarak ulaşılabilir, basitçe onlara projeksiyon yapamazsınız. Bu değişik bir tür projeksiyondur. Ben yüksek seviyelerde bulundum ama onları açıklamak çok zordur. Kesinlikle deneyimlenmeleri lazımdır. Genelde derin meditasyon esnasında ulaşılır. Bu yüksek seviyelere ulaşabilmek için bir parça durugörü yeteneği gerekir. Bu geliştirilebilir veya doğal yetenek olabilir. Astral projeksiyon (AP) beden ve zihninize bağlı otomatik bir reflekstir. Onu tamamen bilinçli haldeyken tetiklemek için üç ana gereksinim bulunmaktadır. 1. Beden %100 rahatlatabilmeli ve uyanık kalmalısınız. 2. Bilinç noktanızı bedeninizin dışına aktarabilmelisiniz. 3. Projeksiyon üzerinde kontrol sağlayabilmek ve rüya durumuna geçmemek için yeterli zihinsel ve psişik enerjiye sahip olmalısınız. " Robert Bruce Astral seyahat üzerine yazısının veya kitabının mı demeliyim kısa bir alıntısı. Uzunca farklı ekollerin yöntemlerini ve kendi yöntemlerini anlatmış. Özellikle Altın Şafak Cemiyetinin yöntemlerine değinmiş. Fiziki bir gerçeklikten bahsediyor yazısında. Bu durumda bu konuyu açan veya yazıyı yazan kişi de aynı şekilde acaba bu fiziki gerçeklikten mi bahsediyor? Ekleme Yöntem ve Bölümleme üzerine:Kol ve boyun desteği olan rahat bir sandalyeye ihtiyacınız vardır. Bu bir salon sandalyesi veya rahatça yaslanacağınız türde birşey olabilir. AP, oturur vaziyette uygulanırken çok daha başarılı olur. Sandalye, başın öne düşmesini engellemek için arkaya eğimli olmalıdır. Ön bacakların altına konan bir telefon rehberi faydalı olacaktır. Ayaklar için bir yastık ve bazen boynun arkasına küçük bir yastık veya havlu gerekebilir. Bölünlenme Uyuduğunuz veya herhangi bir beden dışı deneyim yaşadığınız her zaman, bilinç iki ayrı ama birbirinin benzeri parçaya ayrılır. Bu ayrılma çok iyi bir nedenden dolayı vuku bulur: Eğer astral projeksiyon, lusid rüya, obe ( beden dışı deneyim) ve yakın ölüm deneyimleri hakkında olayları okursanız, bölünme etkisini tarif eden birçok tanıma rastlarsınız. Bir beden dışı deneyim esnasında ayrı, suptil bir beden içinde olduğunuzu hissederken aynı anda fiziksel bedenin farkında olmak çok yaygındır. Bunun nedeni iki vücudunuz arasındaki telepatik bağdır. Astral projeksiyon durumunda, bu bağ fiziksel bedeni herhangi bir zarar görmemesi amacıyla denetlemekte kullanılır. Projeksiyon yaptığınızda astral dubleniz fiziksel bedenden ayrılır ve zihin bölünür. Bir parçası astral vücut içinde diğeri ise fiziksel bedenle kalması gereken eterik vücutta merkezlenmiştir. Astral form oluşturulduğunda zihninizin bir ayna yansıması oluşur. O SİZ'dir, her haliyle, bir band kaydının band kaydı gibi, ikisi de aynı, ikisi de SİZ! Sık sık, uyku esnasında, yansımış zihinler bir tür telepatik rüya paylaşımı içinde karışır. Fiziksel, eterik zihinde ayrıca rüya görme yeteneğine sahiptir. Bu rüya karışımı, birden fazla bilinç noktasından kaynaklanan bir tür rüya hafıza şizofrenisi oluşturur. Şizofreniye aşina olmayanların bilgisine, şizofreniler aynı anda zihinlerinde birden fazla düşünce dizgisine sahip olabilir. Yine burda yukardaki konuda anlatılan ileri seviyede astral yapanlar için iki bilinçten bahsediliyor. Hem astral hemde kendi bilincinin aynı anda nasıl işlediğini deneyimleri bölümünde anlatmış. not: Konuyu açan arkadaşın paylaştığı yazıyı yazan kişi sadece blogunda yazdığını söylemiş. Yine kendi blogunda yazdığına göre forumlarda vb sitelerde kendisi üye değilmiş veya yorum ve yazı paylaşmıyormuş ve bu yazıda ona ait.İsim veya adres reklama gireceği için vermeyeceğim ancak bu konu alıntıdır. Mayıs 12, 2013 StupriCervus tarafından düzenlendi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
YILDIRIM Yanıtlama zamanı: Mayıs 12, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 12, 2013 guzel bir yazi ,cakma ve gercek astal seyahat farkida gayet net anlatilmis. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.