Dolunay Oluşturma zamanı: Temmuz 20, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 20, 2007 Can Yücel (1926 - 12 Ağustos 1999), dünyaca tanınan modern Türk şairdir. Kullandığı kaba ama samimi dil ile Türk şiirinde farklı bir tarz yaratmıştır. Can Yücel, 1926'da İstanbul'da doğdu. Milli Eğitim Bakanlığı da yapmış olan ünlü kültür adamı Hasan-Âli Yücel’in oğludur. Ankara ve Cambridge üniversitelerinde Latince ve Yunanca okudu. Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı. Askerliğini Kore’de yaptı. 1958’de Türkiye’ye döndükten sonra bir süre Bodrum’da turist rehberi olarak çalıştı. Ardından bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını İstanbul’da sürdürdü. 1956 yılında Güler Yücel ile evlendi. Bu evlilikten iki kızı (Güzel ve Su) ve bir oğlu (Hasan) oldu. Son yıllarında Datça’ya yerleşti ve her hafta Leman, her ay Öküz dergilerinde yazıları ve şiirleri yayımlandı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`e hakaretten yargılanan Yücel, 18 Nisan seçimlerinde ÖDP`nin İzmir 1. sıra milletvekili adayı oldu. 12 Ağustos 1999 gecesi ölen şair, çok sevdiği günebakan çiçekleriyle uğurlanarak Datça'ya gömüldü. Yazarlığı Can Yücel, 1945-1965 yılları arasında `Yenilikler`, `Beraber`, `Seçilmiş Hikayeler`, `Dost`, `Sosyal Adalet`, `Şiir Sanatı`, `Dönem`,`Ant`, `İmece` ve `Papirüs` adlı dergilerde yazdı. Daha sonraları `Yeni Dergi`, ‘Birikim`, `Sanat Emeği`, `Yazko Edebiyat` ve `Yeni Düşün` dergilerinde yayımladığı şiir, yazı ve çeviri şiirleri ile tanınan Yücel, 1965`ten sonra siyasal konularda da ürün verdi. 12 Mart 1971 döneminde Che Guevara ve Mao'dan çeviriler yaptığı gerekçesiyle 15 yıl hapse mahkum oldu. 1974’de çıkarılan genel afla dışarı çıktı. Dışarı çıkışının ardından hapiste yazdığı Bir Siyasinin Şiirleri adlı kitabını yayımladı. 12 Eylül 1980 sonrasında müstehcen olduğu iddiasıyla "Rengahenk" adlı kitabı toplatıldı. 1962'de İngiltere'deyken, 1709 yılından kalma, Latin harfleriyle taş baskısı olarak basılmış bir Türkçe dilbilgisi kitabı bulması geniş yankı uyandırdı. Şiirlerinde argo ve müstehcen sözlere çok sık yer veren, bu nedenle zaman zaman dikkatleri üzerine çekip koğuşturmaya uğrayan Yücel, ilk şiirlerini 1950 yılında `Yazma` adlı kitapta toplamıştır. Can Yücel, taşlama ve toplumsal duyarlılığın ağır bastığı şiirlerinde, yalın dili ve buluşları ile dikkati çekti. Can Yücel'in ilham kaynakları ve şiirlerinin konuları; doğa, insanlar, olaylar, kavramlar, heyecanlar, duyumlar ve duygulardır. Şiirlerinin çoğunda sevdiği insanlar vardır. 'Maaile' şairin kitaplarından birine koyduğu bir ad. Can Yücel için ailesi çok önemlidir: eşi, çocukları torunları, babası.. Bu insanlarla olan sevgi dolu yaşamı şiirlerine yansımıştır. 'Küçük Kızım Su'ya', 'Güzel'e', 'Yeni Hasan'a Yolluk', 'Hayatta Ben En çok Babamı Sevdim' bu sevgi şiirlerinden bazılarıdır. Can Yücel ayrıca Lorca, Shakespeare, Brecht gibi ünlü yazarların oyunlarından çeviriler yaptı. Shakespeare çevirileri (Hamlet, Fırtına, Bir Yaz Gecesi Rüyası) aslına tam olarak bağlı kalmasa da son derece başarılıdır. Shakespeare'in ünlü 'to be or not to be' sözünü 'bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin' şeklinde türkçeleştirmiştir. 1959'da ilk baskısı yayımlanan 'Her Boydan' adlı kitabında dünya şairlerinin şiirlerini serbest ama çok başarılı bir biçimde Türkçe'ye çevirmiştir. Eserleri Yazma (1950) Her Boydan (1959, Çeviri Şiirler) Sevgi Duvarı (1973) Bir Siyasinin Şiirleri (1974) Ölüm ve Oğlum (1976) Şiir Alayı (1981, ilk dört şiir kitabı) Rengâhenk (1982) Gökyokuş (1984) Beşibiyerde (1985, ilk beş şiir kitabı) Canfeda (1985) Çok Bi Çocuk (1988) Kısa Devre (1990) Kuzgunun Yavrusu (1990) Gece Vardiyası (1991) Güle Güle-Seslerin Sessizliği (1993) Gezintiler (1994) Maaile (1995) Seke Seke (1997) Alavara (1999) Mekânım Datça Olsun (1999) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rimmon-ex Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2007 Konunun daha önce tarafımdan verilmiş olduğunu beyan eder saygılar sunarım:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Dolunay Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2007 Rimmon sen biyografisini link olarak vermişsin şiirlerine ağırlık vermişsin bu biyografisi. Yoksa açmışsın konuyu sözümüz yok link de geçersiz olmuş galiba... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rimmon-ex Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2007 a-aa hadi ya bir bakıyım Şu köşeye de Can baba'nın son gördüğüm ve çok beğendiğim bir şiirinden 3-5 dize iliştireyim "Gökgürültüsünden korkup yamacıma sokulan sevgilime Sarıl bana,sarıl öp,öp,öp,öp beni,dedim Baksana Allah yıldırımlarıyla resmimizi çekiyor! " Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2007 yıne de aynı baslık altında olsa ıyı olurdu tmm ben de hem bıyografıyı hem sıırlerı esıt egırlıkta verıcem:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lynx Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2007 Ateş ve Su Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında sevdalanmış onun deli dalgalarına. Hırçın hırçın kayalara vuruşuna, yüreğindeki duruluğa Demiş ki suya: Gel sevdalım ol, Hayatıma anlam veren mucizem ol... Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa al demiş; Yüreğim sana armağan... Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına... Zamanla su, buhar olmaya, ateş, kül olmaya başlamış. Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı... Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su... Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları... Aramış suyu diyarlar boyu, günler boyu, geceler boyu Bir gün gelmiş, suya varmış yolu Bakmış o duru gözlerine suyun, biraz kırgın, biraz hırçın. Ve o an anlamış; aşkın bazen gitmek olduğunu. Ama gitmenin yitirmek olmadığını.... Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla. İşte o zamandan beridir ki: Ateş sudan, su ateşden kaçar olmuş.. Ateşin yüreğini sadece su, Suyun yüreğini Sadece ateş alır olmuş... Can Yücel Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Dolunay Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2007 Ben de şiir bölümünde şairlerin sadece şiirlerini koyup biografileri içinde buraya link veriyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest esmanur Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2007 tesekkurler ........ Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
losteirosss Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2007 muhteşem bi şairdi can baba..cok severim ..nur içinde yatsın....ey7allah dolunay:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Mart 10, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 10, 2008 Yaşamın en tatsiz tarafi sona eris seklidir.. Suphesiz ki yasami tersten yasamak daha guzel, hatta mukkemmel olurdu. Nasil mi ? Cami'de uyaniyorsunuz. Bir tahta sandik icersinde, herkes karsinizda saf durmus, iyiliginize dua ediyor ve tum haklar helal edilmis vaziyette. Tabuttan dogruluyorsunuz, yasli, olgun ve agirbasli olarak.Herkes etrafinizda, buyuk bi itibar, iltifatlar, cocuklar torunlar hepsi hazir. Arabaniza kurulup evinize gidiyorsunuz. Dogar dogmaz devlet size maas bagliyor, aylik veya 3 ayda bir maasinizi aliyorsunuz. Ne guzel, hazir maas, hazir ev.... Altmisli yaslara kadar hersey garanti, huzur icinde yasiyorsunuz. Sagliginiz gittikce duzeliyor, kaslar gucleniyor, kuvvetleniyorsunuz. Bir gun calismak istiyorsunuz ve ise ilk basladiginiz gun size hosgeldin hediyesi olarak bir plaket ve altin kol saati veriyor patronunuz.. ve Genel Mudurluk veya bunun gibi yuksek bir makamdan tecrubeli bir insan olarak ise basliyorsunuz. Herkes karsinizda elpence divan...Vucudunuzda da bazi hosa giden hareketler de basliyor. Gittikge zayifliyor forma giriyorsunuz. Diger hormonal aktiviteler artiyor, fevkalade.....Aman ne guzel gunler basliyor... Derken birgun patron size artik universiteye gitsen daha iyi olur diyor. Bu arada Babaniz ortaya cykmys don, isi birak, okumaya basla, harciligin benden olsun..." Keyfe bakar misiniz ? Okudugunuz dersler gittikce kolaylasiyor. Ekmek elden, su golden bir donem basliyor. Partiler, Diskotekler, Kizlarin sayisi artiyor. Derken Anne ve Babaniz sizi goturup getirmeye basliyor, araba kullanma derdi de yok artik.... Gunun birinde sizi okuldan da aliyorlar, "evde otur, keyfine bak, oyuncaklarinla oyna" diyorlar...Mamaniz agziniza veriliyor, zaman zaman altinizi bile temizliyorlar, hatta bu durum aliskanlik yaratiyor ve hic tuvalet kullanmamaya basliyorsunuz. Derken Anneniz bir gun size sut verme kararini aliyor ve baska bir keyifli donem basliyor. Mama artik her yerde, her an ve en taze seklinde hazir. Bir gun karanlik ilik ve sicak bir ortama giriyorsunuz. Beslenmek icin agzinizi acmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor, sicacik, yumusacik, gurultu ve patirtisiz bir ortamda yasiyorsunuz. Kuculuyor, kuculuyor, ufacik bir hucre halini aliyorsunuz. Ve gunun birinde hayatiniz bitiyor.... CAN YÜCEL.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kinyas Yanıtlama zamanı: Mart 11, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 11, 2008 Çok sevdiğim bir şairdir kendileri... Konudaki resmini görünce internette dolaşan bir olay -daha doğrusu resim- geldi aklıma.. Kendisine sorarlar; '' Neden hiç kadın şairleri okumuyorsunuz?.. Onlardan şair olmaz mı?.. '' diye.. O da cevabı yapıştırır: '' Ne bileyim ben, biz şiiri skmzle mi yazıyoruz?'' diye... Nur içinde yatsın. Sevdiğim bir şiirini paylaşmak istiyorum.. Özledim Seni.. Özledim seni... ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir. beynimi uyuşturuyor özlemin... çok sık birlikte olmasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca zamandır içimi ısıttığını yeni yeni anlıyorum Yokluğun, Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp mütemadiyen bir boşluğa Sabahları seni okşayarak başlamaları aksamları her isi bir kenara koyup seninle baş başa konuşmaları özlüyorum; oynaşmalarımızı, yürüyüşlerimizi, sevimli haşarılığını, çocuksu küskünlüğünü... Nasılda serttin başkalarına karşı beni savunurken; ve ne kadar yumuşak bir çift kısık gözle kendini ellerimin okşayışına bırakırken Gitmeni asla istemediğim halde buna mecbur olduğunu görmek ve sana bunları söylemeden ''git artık'' demek ''beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa'' demek sana nede zor seni görmemek ve belki yıllar sonra karsılaştığımızda bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden... yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek.... Can Yücel 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Mart 11, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 11, 2008 en sevdiğim şiiridir silent gözlerim doldu teşekkürler. -------------------- çok sık birlikte olmasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca zamandır içimi ısıttığını yeni yeni anlıyorum ........... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
doomedloverxxx Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2008 -Hamlet cevirisinde 'to be or not to be...' ile baslayan bolumu, 'bir ihtimal daha var, o da olmek mi dersin?' şeklinde çevirmiştir. -"peki kadınlar hakkında ne düşünüyorsunuz" sorusunu, "düşünmüyorum, skiyorum" diyerek cevapladığı söylenir. -mahkemede hakim soruyor: sen bu adama neden hakaret ettin? cy: hakim bey gte gtten başka ne denir? hakim kahkahalara boğuluyor... Can Yücel hayranlarından bir kadın imza gününde: -Can Bey, sizi çok seviyorum, çok iyi bir şairsiniz diye Can Yücel'e durmadan iltifatlarda bulnuyormuş, Can Yücel dayanamamış: - Yatalım o zaman. Kadın: - Aşkolsun Can Bey ! Can Yücel : - Aşkta olacak elbette... -Televizyon programında Nazım Hikmete kartpostal şairi diyen Duygu Asenaya kart sensin postal da sana girsin demiştir. -BBC Türkçe yayınlar bölümünde spikerlik yaptığı yıllarda Nazım Hikmet ölür ve Nazımın öldüğü gün hiçbir şey yapmaz görevlilere de ulan Nazım öldü be diyerek cevap verir. Tüm gün Nazım okur çeviri yapmaz, o gün BBC'de Türkçe yayını yapılamaz ve Can Yücel boykot yaptı falan da denince istifa eder Türkiye'ye döner. - Ayrıca kendi söylemeyile Can Yücel çeviri yapmaz türkçe söyler. Buna örnek Sheakespear'in 66. sonesidir. vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni değmez bu yangın yeri avuç açmaya değmez değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz değil mi ki ayaklar altında insan onuru o kızoğlankız erdem dağlara kaldırılmış ezilmiş, hor görülmüş elemeği, göznuru ödlekler geçmiş başa derken mertlik bozulmuş değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın değil mi ki kötüler kadı olmuş yemene vazgeçtim bu dünyadan dünyamdan geçtim ama seni yalnız komak var ya o koyuyor adama!... - Leman dergisinde yazmaya başladığı ilk gün Metin Üstündağ kendisini derginin son sayfasına koyunca, Metin Üstündağ'ı aramış ve "beni derginin kıçına koyanın gelir kıçına koyarım" diye duygularını en güzel şekliyle izah etmiştir. -1994 yılında HBB Rock Club programında Mavi Sakal elemanlarıyla sohbet etmiştir. önlerinde meyve suyu süsü verilmiş şarap vardır. (e tabi sıkardı Can Babaya meyve suyu vermek) -İzmir'de Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde geçen hikaye şöyledir: Can baba, bir takım hayranları ve arkadaşlarıyla bir yerlerde içer, sohbet eder. aynı grup, sabahın 5'i 6'sı gibi pek de kimsenin bulunmadığı Kıbrıs Şehitleri Caddesinde yürürken, şair birden durur ve yere yatar. Yanındakiler de aynı şeyi yaparlar. Şair, gözlerini kırpmadan gökyüzüne bakmaktadır. hayranlardan birisi dayanamayıp sorar: - baba, ne görüyorsun, bize de söyle... Can Yücel , gözlerini gökyüzünden hiç ayırmadan, ondan ulvi ya da şairane bir cevap bekleyen vatandaşa şöyle cevap verir: - çok sarhoşum, .mına koyim... -Can Yücel ile ilgili bir hikayeye göre de kendisi bir etkinlikte sahneye çıkarak şiir okumaya koyulur. Tabi her zamanki gibi cilalıdır. "Öksürükler şiire dahil değil" diye de uyarır. Şiirlerini okur, alkışını alır, indi inecek sahneden. Herkes şaşırır, hayret küfür etmedi bu sefer diye. Can Baba kursuye tekrar döner ve "kusura bakmayın akşam akşam kafanızı sktim" der... -Cemal Süreya ile aralarında şöyle bir diyalog geçmiştir. Bir meyhanede içilmektedir, Can Baba ekibe sonradan katılır ve Cemal Süreya'yı görür. c.y: oo darphane müdürü de burdaymış. c.s: evet darphane müdürlüğü yaptım ama istifa ettiğimde üstümü iyice silkeledimki hiç altın tozu kalmasın üstümde, hem sen de bakan oğlusun. c.y: evet bakan oğluyum ama benim şiirimden başka hiçbirşeyim yok. c.s: şiirin varda sanki ele gelir birşey mi yazdın. Can Baba iyiden iyiye sinirlenerek Cemal Süreya'ya şöyle karşılık verir: c.y: bende senin eline gelecek başka birşey var, veriyim mi? ister misin? uzunca bir sessizlikten sonra ortamı yine Cemal Süreya yumuşatır. Cemal Süreya elini ileri doğru uzatarak şöyle der: c.s: ver ulan. bunun üstüne Can Yücel ayağa kalkar, meyhanedeki kalabalığı hiç umursamadan pantolonun önünü açar ve çıkarır. Cemal Süreya bir süre baktıktan sonra şöyle der: c.s: hiç değişmemiş ulan. hala aynı. can baba gür bir kahkaha atar ve karşılık verir: c.y: değişmez tabii. niye değişsinki... -Bodrumun yaz sıcağında yaptığı imza gününde kitap imzalatmaya gelen yeni evli çifte: -bu sıcakta işiniz mi yok gidin evinize skişin... dediği rivayet edilir... -Sanıldığı gibi Küçük İskender'le masabaşında çok sık biraraya gelmemiştir, bu yüzden de "sksem büyük iskenderi skerdim" lafı burada söylenmemiştir, Can Yücelle Küçük İskender'in bir kez, Cemal Süreyya'nın ölümünden hemen sonra Can Yücelin evinde buluşmuşlardır, söz konusu şiir ise daha önce basılmış olan `seke seke`kitabında yer almıştır ve şu şekildedir: küçük iskender kuşumla fazla oynama sen! seni becereceğime, ayol, büyük iskenderi beceririm!. -Televizyon izlerken bir gün ekranda Turgut Özal'ı görür tepesi atar. Ayağı ile televizyona girer . Ayağı kanlar içinde gider oturur öylece her sabah evine kahve getiren kahveci eve gelir Can Yücel'i görünce şaşırır. 'Hastaneye gidelim' der Can Yücel oralı olmaz zor zalim mahalledekileri toplayarak anca ikna eder götürürler... -Adana'da hapisteyken Ali Özgentürk'ün babasından görüş günlerinde üzüm istermiş, sonra o üzümleri şarap yaptığı ortaya çıkmış... - 'Şiir yazmak gt ister' sözüyle mahkemeye verilmiştir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
phobosORbia Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2008 -İzmir'de Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde geçen hikaye şöyledir: Can baba, bir takım hayranları ve arkadaşlarıyla bir yerlerde içer, sohbet eder. aynı grup, sabahın 5'i 6'sı gibi pek de kimsenin bulunmadığı Kıbrıs Şehitleri Caddesinde yürürken, şair birden durur ve yere yatar. Yanındakiler de aynı şeyi yaparlar. Şair, gözlerini kırpmadan gökyüzüne bakmaktadır. hayranlardan birisi dayanamayıp sorar: - baba, ne görüyorsun, bize de söyle... Can Yücel , gözlerini gökyüzünden hiç ayırmadan, ondan ulvi ya da şairane bir cevap bekleyen vatandaşa şöyle cevap verir: - çok sarhoşum, .mına koyim... opuhahahhaha :rofl::rofl: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
naughty Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2008 -mahkemede hakim soruyor: sen bu adama neden hakaret ettin? cy: hakim bey gte gtten başka ne denir? hakim kahkahalara boğuluyor... Süper ya :rofl::rofl::rofl: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rimmon Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2008 Bir de şey vardı katıldığı bir televizyon programında mhpli bir millet vekili Nazım Hikmet'in komünist olma sebebini şöyle açıklamaya yeltenmiş: "-Efendim Nazım Hikmet'in annesi babasını bir faşistle aldattığı için tepki olarak komunist olmuştur" Akabinde ve detayında cevabını almıştır: "-Senin ananı hangi solcu s.kti de milliyetçi oldun?!" Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
naughty Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2008 Bir de şey vardı katıldığı bir televizyon programında mhpli bir millet vekili Nazım Hikmet'in komünist olma sebebini şöyle açıklamaya yeltenmiş: "-Efendim Nazım Hikmet'in annesi babasını bir faşistle aldattığı için tepki olarak komunist olmuştur" Akabinde ve detayında cevabını almıştır: "-Senin ananı hangi solcu s.kti de milliyetçi oldun?!" Her ne kadar kadınlara olan tavrını beğenmesemde hazır cevaplıkta sınır tanımayan bi adammış Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
RexOfTheDark Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2008 hastayım bu adama çok güzel lafları var da burda söylemek olmaz heralde Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hush Yanıtlama zamanı: Haziran 19, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 19, 2009 Çok sevdiğim bir şairdir kendileri... Konudaki resmini görünce internette dolaşan bir olay -daha doğrusu resim- geldi aklıma.. Kendisine sorarlar; '' Neden hiç kadın şairleri okumuyorsunuz?.. Onlardan şair olmaz mı?.. '' diye.. O da cevabı yapıştırır: '' Ne bileyim ben, biz şiiri skmzle mi yazıyoruz?'' diye... Nur içinde yatsın. Sevdiğim bir şiirini paylaşmak istiyorum.. Özledim Seni.. Özledim seni... ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir. beynimi uyuşturuyor özlemin... çok sık birlikte olmasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca zamandır içimi ısıttığını yeni yeni anlıyorum Yokluğun, Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp mütemadiyen bir boşluğa Sabahları seni okşayarak başlamaları aksamları her isi bir kenara koyup seninle baş başa konuşmaları özlüyorum; oynaşmalarımızı, yürüyüşlerimizi, sevimli haşarılığını, çocuksu küskünlüğünü... Nasılda serttin başkalarına karşı beni savunurken; ve ne kadar yumuşak bir çift kısık gözle kendini ellerimin okşayışına bırakırken Gitmeni asla istemediğim halde buna mecbur olduğunu görmek ve sana bunları söylemeden ''git artık'' demek ''beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa'' demek sana nede zor seni görmemek ve belki yıllar sonra karsılaştığımızda bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden... yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek.... Can Yücel can dündarın şiiri diye biliyorum,hatta kendi sesinden dinletisi var.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Haziran 19, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 19, 2009 Sanki Can Dündar'ın yazılarının edebi bir değeri varmış gibi sürekli Yücel'le karıştırılıyor. Ama ben bu şiir Can Yücel'in diyebiliyorum. Dündar belki seslendirmiştir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2011 Huzur içinde uyu can baba .... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
kukla34 Yanıtlama zamanı: Mart 28, 2020 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 28, 2020 Can Yücel, modern Türk şairidir. Kullandığı kaba ama samimi dil ve bariton sesiyle okuduğu şiirlerle Türk Edebiyatı'nda farklı bir tarz yaratmıştır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.