Jump to content

Sonsuzluğa Mahkum İki Oyuncu...


Depressive

Önerilen Mesajlar

İlk ne zaman hissettin bu dünyada istediğin sevgiye hiçbirzaman kavuşamayacağını..

İlk ne zman anladın seni koruyacak bir derinin olmadığını?

 

Kapı sesleriyle kalbini açıklamayı ilk ne zman ögrendin?? evet, öğrettikleri hayattı... Aşka yalan karışırdı, yalana aşk...

 

İlk sevdigin... bir sabah evin kapısı açılır, sonra kapanır. O kendine kapanan yürek sesi gibi bir tık sesi... Sessiz ve ölümcül...

 

Merdivenlerde hayatın hükmü gibi çınlayan sevdiginin ayak sesleriydi..

O an kalbine ve odana keskin bir ayaz dolmuştu. İlk ve sondu. Ruhun tutulmuştu.Yaşadıgını kendine hatırlatmak için, içinden tekrarlamıstın hep: BU ANI DAHA ÖNCE GÖRMÜŞTÜM... BU ANI DAHA ÖNCE GÖRMÜŞTÜM.....

 

Gözlerinle saymıştın babanın gider adımlarını... bir tek şey için kızmıştın sevdigine, sadece bir tek şey için: Gitmeden önce bir duygusuz deriyle örtseydi ruhumu, gitmeden önce keşke acımasız bir deriye örtseydi ayaza tutulmuş kalbimi. Keşke bir gün dönerim diye yalan söylemeseydi de, saflığımı bu hayattan nasıl koruyacagımı ögretipte gitseydi..

 

İşte o an yaşadıgın öyle büyük bir acıydı ki, bir sonraki acı duragında nefesin kesilebilirdi. savrulurken kendinden öteye, bilinçsizce, düşünmeden tutundun ve sımsıkı sarıldın benliğine...

 

Oysa ruhunla ilgili, hayallerinle ilgili ne düşler kurmustun kendine...

 

Oysa en sevdigin kelime nirvana'ydı.. Düşlerini yakıp yakıp küllerini tüm evrene saçacaktın. Düşlerin hangi topraga düşerse düşsün, coşkun bir yanık hissiyleyeniden dirilecekti. Kalbinin yeminlerine boyun egecekti gitmek istedigin heryer... Öyle korkusuz ve inatçı olacaktıki cıplak ruuhun, onun önünde boyun egecekti dünyanın bütün biçimleri, nesneleri, gölgeleri...

 

Oysa öyle korkutmuslardı ki seni, bir kez olsun korkunun gözlerine derinden bakamadın.. O derin terk edilme korkuna bakamadın, ama ölümün gözlerine dalıp gittin her istediginde ve hep sonsuz bir sevgiyle..

 

Ve belkide bu yüzden intihar edenler hep merak dolu bir hayranlık uyandırırdı sende...

 

Yapamadıgın belkide hiç yapamayacagın seyi onlar yapmıstı. Korkusuzdular sana göre. ama arkadaslarına onların yazgılarını konusurken "ıssız bir odada yaşamıyoruzki, sevenlerimiz, sevdiklerimiz var, onlara acı cektirmeye hakkımız varmı?? dedin hep ezberlemişcesine.. Sonra odana dönüp böyle konustugun için lanetler yagdırdın kendine, söylediklerine, o iyileşmesi mümkün olmayan korkuna..

 

V en çok özendigin insanlar okullarda en arka sıralarda oturanlardı..

Disiplinsiz davrandıkları kuralları çignedikleri için okullarından atılan yada uzaklastırılan o cok mutsuz o cok serseri o korkusuz cocuklardı..

 

Hep sorardın kendine o cocukların neden bu denli korkusuz olduklarını..

 

Yoksa hiçmi benim gibi terk edilmemişti onlar.. hayata, kurallara isyan etme gücünü nerden alıyorlardı?? yoksa onları terk eden sevdikleri terk etmeden önce ruhlarını, kalplerini kalın, güçlü bir deriyle kaplayıp öylemi gittiler uzaklara... yoksa bir bildiklerimi vardı: O en dipte, o derin umutsuzlukta hayat dahamı iyi görünüyordu.. onlar gibi savrulsam, itilsem dünya denen bu karanlık ormanı dahamı iyi görürdüm.. onlar gibi olsam bu korkuma böylesine sıkıca sarılırmıydım??

 

hep bunları sorardın kendine..

 

sense öyle cok korkuyordunki terk edilmekten, benligini havasız bırakıyordun. başını gökyüzüne kaldırıp yıldızları, o serseri ufku seyrederken bile aklından kuşatılmış benligin, o derin korkun geciyordu hep. oysa yersizdi bu korkun. hep unuttugun bişi vardı: bir daha asla terkedilmicektinki sen!! cünkü hiçkimseye bir daha baglanmayacaktın.. benligine böyle delice bir korkuyla sarılman bile cok anlamsızdı.. ama o ilk ve son terk edilmeni öylesine hazırlıksız bir anda yaşamıstınki bu korkuya sarılmadan varolamazdın sen..

 

İşte bu anlamsız korku yüzünden okudugun okullarda arkadaslarının arasında hep en uyumsuz calıskan oldun.. en işe yaramaz dahi, en çılgın bencil oldun hep..

 

herkesin yaptıgını yapmıyor herkesin gittigi yere gitmiyor heryerde tek basına dolasıyor herkesi küçümsüyor her konusulanı anlamsız ve bayagı buluyor ama derslerini inanılmaz bir dikkatle ve korkunc bir inatla calısıyordun...

 

cogunluklada yalan söylüyordun karsına cıkanlara. en ufak bir vicdan azabı duymaksızın hemde.. yalan söylüyordun cünkü tek derdin onlardan , okullardan, cevrendekilerden kacıp kurtulmaktı. seni hiç, ama hiç farketmemeleriydi...

 

ele gecmemek ve farkedilmemek için küçümsedigin insanlardan daha cok calısmak zorundaydın o nefret ettigin derslerine..

senin ele gecmen, onların ele gecmesine benzemezdi.. sonun olurdu farkedilmen.. böyle hissediyordun.. kuralları cignedikleri, disiplinsiz davrandıkları için okullardan uzaklastırılan o cok özendigin cocuklar bile anlayamazdı, gitseydin onların yanına. Onca ezilmiş ve dışlanmış olmalarına ragmen, sırf sen farklı oldugun için onlarda ezerdi seni...

 

nefret ettikleri bir dünyadan gelmiş olman yeterdi seni acıtmaları ve incitmeleri için.. öyle cok zulüm altındaydı ki onlar, seni üzüp incittiklerinin farkına bile varmazlardı..

 

anlasılmasın diye o derin korkun, bilinmesin diye derisiz oluşun, kendini bir kurguya hapsetmiştin bu yüzden..

 

garip yaşam öyküleri yakıstırdın kendine.. Tuhaf, benzerine pek rastlanmamıs, insanlık dramlarını kendine mal ederdin..

 

baskaların tasımaktan usandıkları acılarını, terk edip bıraktıkları hasretleri, bilinçli bir dalgınlıkla unuttukları ve artık hastalıklı sayılan incelikleri hep bu kurguna katardın..

 

seni ele gecirmek isteyenler kötüydü evet.. kalplerini ihmal ediyorlardı. hayatlarında sevgiye yer yoktu. sadece cıkarları için yaşıyorlardı. sevindirdin evet, böyle olmalarına kirli bir sevinçle sevindirdin. Ya iyi olsalardı, ya kalplerini ihmal etmeselerdi, ya hayatları sevgi dolu olsaydı, ozman ne yapacaktın?? O derin korkunu, o benligine sımsıkı sarılışını nasıl anlatacaktın onlara?? Ama onlardan önce kendine nasıl anlatacaktın?????????

 

Hayatın ve insanların o derin kötülügü, o sınırsız sevgisizligi dogruluyordu cünkü o derin, o iyileşmez korkunu.. dogruluyordu bir kalenin arkasında o derisiz ruhunu saklamanı..

 

ama en cok hep öç alarak sevmeni dogruluyordu..

 

Eveti hep böyle sevmiştin sen.. böyle anlarda aklın acından önce koşmuştu.. o nefret ettigin aklına sarılmıştın...

 

biliyormusun ilk kez o gece telefonla konuşurken hissettim, gercekten cok içten oldugunu, ilk kez o an anladım bana oynamadıgını o sözü yürekten söyledigini..

 

Şu an en cok istedigim ne biliyormusun?? ne olurdu benimle ilgili hiçbirşey hatırlamasan... herseye yeniden başlasak. ne olurdu bütün bunları, konustugumuz herseyi unutup yeniden başlasak...

 

böyle demiştin..

 

cok isterdim ama mümkün degildi.. cünkü ta en basından, karsılastıgımız andan bugune kadar sen kendini degil beni anlattın sevgili.. o sabaha karşı kapının acılıp sonra bir yüregin kapanışını birde benden dinle istersen...

 

Merdivenlerdeki o ayak seslerinin bu hayatın hükmü gibi kalbimde cınlayısını.. O ayazın odama ve ruhuma dolusunu inan senden daha iyi anlayabilirim...

o terk edilme korkusu yüzünden benligime sımsıkı sarılışımı, bu yüzden tıpkı senin gibi sevgilerimi öç alarak nasıl yaşadıgımı birde benden dinle istersen...

 

Şİmdi sonsuzluga mahkumuz seninle..

 

Işıksız perdesiz, dekorsuz, ve seyircisiz bir sahnede sonsuzluga mahkum 2 oyuncuyuz biz... Kimsesiz, kırgın başarılı, içe dönük ve ürkek oldugunu saklamak için cok önde, bu yüzden kendi cıglıgını sadece kendi duyan iki oyuncuyuz..

 

keşke sevgili seninle ilgili bildigim herseyi bende unutabilsem, unutabilsem tıpkı senin gibi sonsuzluga mahkum bir oyuncu oldugumu...

 

ne yorucu , ne umutsuz bir sey bu sonsuzluk..

 

ne acı birşey seni sevdikçe kendimi hatırlamam..

 

Ne acı bir sey seni hatırladıkca en cok kendimi, en cok o sonsuzluk oyuncusunu hatırlamam......

 

 

Depressive..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

tamam abla ne diyim... saol...

--------------------

aglayacaksın.. gözlerin kan gelene kadar aglayacaksın.. işte ozman anlarsın bendeki seni.. işte o zaman anlarsın ugruna neleri verdigimi..

--------------------

ve ben yine kanatıyorum düşleri kendi kendime...

--------------------

al bakalım buda senin başarın..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

sonsuzluğa da belkı bır gun cevap hakkı dogar ...belkı bırgun o da bas bas bagırmak ıster yitip giden oyunculara....ne bılıyım bence söyle der.....

'suçum neydi? suçum neydi?...azametlı bakıslar atamam ben ya da süslü kelımelerle saldıramam..ufuk cızgısını göremesem de ısyan edemem ben...ve susarım en trajedık oyun karşısında bıle..suskunlugum hapıshane olmasın size...bu sessiz kahkahalarım kendi halime.....'

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ne kadar içten ne kadar samimi yazmışsın...Bize söylenecek pek birşey bırakmamışsın aslında...Hislerime tercüman olan etkileyici bir yazıydı....Kendini geliştirmişsin bu konuda tebrikler.İnşallah bu seviyeye gelmek bana da nasip olur....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...