Jump to content

Vatikan 1.Konu


priory of sion

Önerilen Mesajlar

Vatikan

 

http://gokturkakif.files.wordpress.com/2011/12/vatikan.jpg

 

http://www.zamanbenelux.com/sites/default/files/styles/news_detail/public/paus.jpg?itok=voaTD0l1

 

 

Vatikan minik bir devlet olmasına rağmen dünyadaki siyasal, ekonomik ve askeri güçler dengesinde çok önemli bir yere sahiptir. Öyle ki Papa II. John Paul, Afganistan'a misilleme saldırıları başlatmak isteyen ABD'yi bile duraksatabiliyordu. Papa 23-27 Eylül 2001 'de Kazakistan'a ve Ermenistan'a gideceğini ve bu günler içinde bölgede savaş istemediğini ABD'ye iletmiş ve bu isteği kabul görmüştü. ABD'nin Usame Bin Ladin adlı kişiyi ve onun kurduğu "El Kaide" adlı kuruluşu bahane ederek Avrasya'ya ve Asya'ya yerleşmek için başlatacağı savaşı bir süre erteletmişti. Bu ertelemenin ardında ilginç bir plan yatıyordu.Papa, geçen yıl, 24 Aralık 2000'de, 3. Bin Yıl'da sıranın artık Asya'ya geldiğini ve bu yüzyılda Asya'nın Hıristiyanlaştırılacağını açıklamıştı. Bu nedenle Asya'ya ve Avrasya'ya yaptığı bu gezilerde Hıristiyan dünyasında, bir süre için silahlı saldırı istemiyordu.Başkan Bush'un "Haçlı Seferi" başlatacağız şeklindeki sözü işte bu bağlamda önem taşıyordu.İnanılması güç sırları, gizli geçitleri, şifreleri ve yeraltı yollarıyla Vatikan, tam anlamıyla dünyanın en esrarengiz" devletidir.Öğretiye göre "Vatikan'da öğrenilen sırlar öbür dünyada bile açıklanmaz," Vatikan'ın sırtarını açıklayanların ve nesiller boyunca ailelerinin canları ve malları güvenlikte olmaz. Çünkü Vatikan gerçekten de inanılması güç sırları barındıran, gizli geçitleri, şifreleri ve yeraltı yollarıyla tam anlamıyla "esrarengiz" sayılan bir yerdir ve bu şöhretini de yüzlerce yıldır sadece kendisine sakladığı sırların başkalarınca öğrenilebilmesini önleyerek edinmiştir.işte dünyanın en küçük fakat en güçlü devleti, VATlKAN. italya'da "devlet içinde devlet" statüsündeki Vatikan yaklaşık 80 dönümlük bir alan kaplamakta, istanbul'daki Fener Patrikhanesi ise 744 dönümlük bir alandadır ve o da tıpkı Vatikan gibi, Türkiye'de "devlet içinde devlet" olmak istemektedir. Dünyanın bu esrarengiz devletinin Türkiye'de ilk kez yayınlanan bu haritasında yerleşim birimleri şu şekildedir: lHavaalanı, 2- Vatikan Radyosu, 3- Kolej, 4- Park, 5-İstasyon, 6- idari Bürolar, 7- Bilim Akademisi, 8- Pinacoteca Sarayı, 9- ToplantıŞatonu, 10- Sen Piyer Kilisesi. 11 -Vatikan Müzesi, 12 Kütüphane,13-Papanın Oturduğu Saray, 74- Vatikan'ın laik Memurlarının Sendikası, 75- Vatikan Bankası, 16-İsviçreli tekerlerin Koğuşu, 17- Vatikan'ın Gazeteleri, 18- Bronz Kapı, 19-Saint Anne Kapısı.

 

 

A) VATİKAN DEĞİL LATERAN

 

Günümüzde Vatikan diye bilinen yerleşim alanı yeryüzündeki tek "Tanrı-Kenti" statüsündedir. Vatikan bu özelliği nedeniyle "Kutsal-Kent"tir. Bu Tanrı-Kenti aynı zamanda bir "Devleti" içinde barındırır. Vatikan yeryüzündeki tek "Tanrı-Kenti ve Devleti"dir. Vatikan'dan başka "Tanrı-Devleti" yani "Teokrasi" olan başka kentlerde vardır. (Örneğin, Kudüs, Kom, Hinduların, Budistlerin ve Şintoistlerin kutsal kentleri gibi.Vatikan'ın bugünkü statüsü 1870'de İtalya'da bulunan Papa-Devletlerinin, İtalya Ulusal Birliği'nin kurulabilmesi amacıyla ilga edilmeleriyle başlamış ve son hukuki şeklini Faşist Diktatör Mussolini ile Vatikan'ın Dışİşleri Bakanı Kardinal Gaspari arasında 26 Ekim 1926'da imzalanan "Concordat"(Mukavele) ile almıştır. Böylelikle Vatikan, İtalya'da "devlet içinde devlet" statüsü edinmiştir. Vatikan'a tüm girişler Roma'nın sınırlarından yapılabilmektedir.Diğer bir deyişle Vatikan, İtalya Devleti'nin tüm haklarından yararlanabilen fakat kendi bayrağına ve egemenliğine sahip ayrı bir devlettir.Vatikan adı, ilginçtir ki, Hıristiyanlığın ilk 1350 yıllık döneminde hiç ağıza alınmamıştır.Çünkü 1267'ye kadar böyle kutsal sayılmış bir yerleşim alanı yoktu. O zamana kadar Papalar Vatikan'da değil Lateran diye bilinen yerleşim alanında otururlardı. Papalar yaklaşık 1000 yıl buradan yönetmişlerdi Katolik alemini. 14.yüzyılda Papalar, Fransa'nın şimdi tiyatro şenlikleriyle tanınan Avignon şehrinde yaşamaktaydılar.Bunlar Hıristiyanlığın en tartışmalı Papalarıydılar. Fransa kralları tarafından korunan bu Papalar 13. ve 14.yüzyıllara damgalarını vurmuşlardı. Bugünkü Vatikan,yerleşim alanı itibariyle, kalın surlarıyla birlikte 44 hektarlık bir alanı kaplamaktadır.Çevresindeki surlar bir saatte dolaşılabilir. 1527'de İspanyolların işgaline uğrayan Vatikan'ın yıkılan surları ve binaları yeniden inşa edilmişlerdir. Vatikan'ıİsviçreli Katolik askerler, geleneksel giysileri içinde korumaktadırlar. Ünlü Devlet kuramcısı Makyavel, aynı zamanda "prens" olan Papaların kendilerini paralı asker olan İsviçrelilere korutmasını sert bir dille eleştirmişti. Ona göre bu paralı askerler,kendilerine daha Fazla para veren düşmanlara Papayı satabilirlerdi. Makyavel'in dediği doğruydu. Nitekim birkaç kez Papalar, İsviçreli askerlerin ihanetine uğramışlardı. İsviçreli paralı askerler ihanet etseler bile Vatikan'ın hiçbir sırrını açıklamıyorlardı. Vatikan'ı gizemli bir Kilise-Devleti yapan budur işte. Öğretiye göre Vatikan'da öğrenilen sırlar öbür dünyada bile açıklanmaz." Vatikan'ın sırlarını açıklayanların ve nesiller boyunca ailelerinin canlan ve malları güvenlikte olmaz. Çünkü Vatikan gerçekten de inanılması güç sırları barındıran, gizli geçitleri,şifreleri ve yeraltı yollarıyla tam anlamıyla "esrarengiz" sayılan bir yerdir ve bu şöhretini de yüzlerce yıldır sadece kendisine sakladığı sırlarının başkalarınca öğrenilebilmesini önleyerek edinmiştir.

 

 

B) SİYASAL VE DİNSEL YAPTIRIM SAHİBİ

 

Vatikan, kendi pasaportu, kendi devlet kuruluşları ve bürokratları olan bir devlettir. Nedir ki, bu devleti diğer devletlerden ayıran temel farklılıklar vardır. Bunları kısaca sayalım.Vatikan Devleti'nin gece yerleşik nüfusu 600 kişidir. Bu sayı sürekli konuk sayılan kişilerle birlikte 1014 olur. Gündüz nüfusu ise 3599'a yükselir. Bunlar Vatikan'da görev yapan işçiler ve diğer memurlardır.Vatikan Pasaportu bizzat Papa tarafından verilir. Bu pasaport geçicidir. Vatikan istediği zaman tek taraflı olarak iptal edilebilir ya da hiç vermemiş gibi kayıtlardan çıkartabilir. Pasaportun özelliği hiçbir ırk ya da milliyet gözetilmeden verilebiliyor olmasıdır. Ne var ki tek koşulu, pasaport alacak şahsın Katolik Kilisesine kayıtlı dindar olarak tanınmış bir Katolik olmasıdır.Vatikan'da altı dikkatle çizilmesi gereken bir özellik vardır. Çoğunlukla devlet olarak bilinen Vatikan i!e"Papalık Makamı" bir ve aynı (özdeş) sanılmaktadır. 6u eksik bilgilenmedir. Papa, Katoliklerin başı olarak yeryüzündeki tüm Katoliklerin "Kutsal Pederi dir, ama sadece ve sadece Vatikan Devleti'nin Devlet Başkanı'dır.Tüm Katoliklerin "Devlet Başkanı" değildir. Bu görevinde Papanın bir Başbakanı, bir Senatosu ve Bakanları vardır. Bunlar da siyasi yaptırımları itibariyle sadece Vatikan'la tanımlı ve sınırlıdırlar, ancak,dinsel yaptırımları itibariyle tüm Katolikleri bağlarlar.

 

 

C) VATİKAN DEVLETİNİN BEYNİ CURİA

 

Devlet ve siyasi erk olarak Vatikan'ın en önemli ve güçlü kurumu, "Curia"dır. Bu kurum Devlet olarak Vatikan'ın beynidir.Vatikan'ın 1983'de kabul edilen en son anayasası'nın (Code of Canon law) 360.paragrafında Curia,"Papanın adına ama Kiliselerin hayrına ve yararına çalışma yapmakla yükümlü kılınmış bir kurumdur."Curia, Papalık Sekreteryası (Devlet Bakanlığı); Kilise Kamu işleri Konseyi (CPAC); Katolik Cemaatleri (Congregations); Vargı Kurumları ve diğer enstitülerden oluşmaktadır. Curia'yı oluşturan bu bakanların,deyim yerindeyse "sinir sistemi" Kilise Kamu işleri Konseyi'dir. Vatikan'ın anayasasına göre Curia, çok önemlidir ki, "Dini/Ruhani" bir kuruluş olarak değil, tartışmasız "Dünyevi/Seküler" bir kuruluş olarak bizzat Tanrı tarafından değil, bizzat insan tarafından oluşturulmuş bir birim olarak kabul ve tasdik edilmiştir. Dolayısıyladır ki, Vatikan'ın bu dünya ile ilgili tüm işleri, başta da siyasi, diplomatik ve ekonomik kararlarla, uluslararası ilişkileri "Dinsel" değil, "Dünyevi" olan bu kurum aracılığıyla ele alınır ve yönlendirilir.Curia ilk Kez 1605'de diğer ülkelerdeki Kardinal Büyükelçileriyle çalışan Devlet Bakanlığı olarak kurulmuş, daha sonra 1721'de kendi içinde tüm Papa Devletlerinin Başbakanlığı adı altında bir makama sahip olmuştur. Papalığın Başbakanı aynı zamanda Dış işleri Bakanıdır. Şunu da belirtmek gerekir ki Curia, Tanrı tarafından öngörülmüş bir kurum olmadığı için gerekli görüldüğü takdirde Papa'nın emriyle ilga edilebilir.

 

 

 

 

D) KUŞBAKIŞI VATİKAN

 

Vatikan'daki "Tanrı-Devlet"inde irili ufaklı 200'den fazla bina vardır. Vatikan'ın üçte biri bina, üçte biri park ve üçte biri de kaldırımdır. Papalık makamının bulunduğu yere Roma'yla Vatikan'ı ayıran ünlü Bronz Kapı'dan girilir. Vatikan "Kent ve Devleti'ne giriş ise Bronz Kapı'nın yaklaşık 300 metre kadar sağında yer alan Saint Anne Kapı-sı'ndan yapılır, Araçlar ve halk Vatikan'a ancak buradan giriş yapabilirler.Kapılarda isviçreli Muhafızlar beklerler. Dilerlerse kimlik denetimi yapabilirler; içeriye sokup sokmamakla serbesttirler. Bronz Kapı ise sadece önemli törenlerde açılır. Bu kapıdan içeri girildikten yaklaşık 150 metre kadar ileride genişçe bir avlu ile buna bakan mahzeniyle birlikte beş katlı bir saray bulunur. Papalar işte burada otururlar. Pencereleri Vatikan'ın ve dünyanın en ünlü ve görkemli binasına bakar. Bu bina St.Peter Kilisesi'dir. 70.000 metre karelik bir alanı kaplayan bu Kilise, Vatikan "Tanrı-Kent"in en yüksek binasıdır.Bronz Kapı'nın tam karşı sınırında, Papanın helikopteri için yapılmış olan küçük iniş pisti vardır. Onun sağında Vatikan Radyosu,onun yanında da yabancı öğrencilerin kaldıkları yurt binası yer almaktadır. Bu iki binanın arasında park bulunur. Parkın ucunda "Curia" sarayı vardır. Devlet olarak Vatikan buradan yönetilir. Parkın diğer alt yanına doğru İlahiyat AKADEMiSi (Kardinaller Koleji) bulunur. Burası bir bakıma Papalığın Senatosu gibidir. Kolejin önünde Vatikan Müzesi, yanında paha biçilmez arşiviyle Vatikan Kütüphanesi yer alır. Bunlara bitişik binada Vatikan'ın "Laik Konsey" binası vardır. Vatikan'da bir de işçi sendikası vardır ve o da bu binadadır. Papanın sarayının uzantısında ise Vatikan Bankası bulunur, az ilerisinde de Vatikan'ın resmi yayını olan "Osservatore Romano" gazetesinin yönetildiği binavardır.

 

 

E) VATİKAN'IN GİZLİİLİŞKİLERİ

 

Vatikan'ın ve Papalığın tarihi sayısız cinayet, entrika ve skandalla doludur. Vatikan'da gece sapasağlam yatıp sabaha ceset o/arak kaldırılmak su içmek kadar olağan bir durumdur.Amerikalı Kardinal Joseph Bernardin, Amerikalıların Papa adayıydı. 1995'de ABD'deki Yahudi Merkezi'nde yaptığı konuşmada Katolik Kilisesi'ni eleştirdi ve "Anti-semitizm incil'den kaynaklanıyor"demek cesaretini gösterdi. Nedir ki bu açıklamasından bir süre sonra esrarengiz bir şekilde hastalandı ve öldü!1000 kişiyi geçmeden Vatikan bürokrasisi, 2500 işçisiyle dünyanın en kalabalık dinsel topluluğunu(yaklaşık 900 milyon) hiçbir aksama o/madan yönetmektedir. Bu gerçeği yeni öğrenen bir Amerikalı zencin kendini tutamamış ve "AMAN Tanrım! Meğer dünyanın en kârlışirketi Vatikan'mış" deyivermişti.Vatikan 'kirli' iş/erinde daima taşeron kullanan devlettir. Bu pis işleri temizlemek mafyanın görevidir.Bugüne kadar gelip geçmiş 263 Papadan kaçının eceliyle, kaçının cinayete kurban giderek ö/düğü belli değildir. En yakın örnek, bugünkü Papadan önce Papa seçilen ve sadece 33 gün Papalık yapabilen l.John Paul'dur. Vatikan uzmanı araştırmacı David Yallop'un belgeleriyle açıkladığına göre bu Papa,Vatikan'ın içindeki bir "Konspirasyon=Fesat Örgütü" ile "P2Mason Locası"nın ortak girişimiyle Vatikan'daki iktidar kavgasında önemli yer tutan Cizvitler en hızlı misyoner örgütüdür. Engizisyon Mahkemeleri'ni kurarak milyonlarca insanı yaktıran Dominikenler kadar acımasız olan Cizvitler,Türkiye'de ilk misyoner okulunu açan gruptur. 18 Kasım 1583'te Cizvitler tarafından açılmış o/an bu okul Karaköy'de-ki Saint-Benoit Lisesi olup bugün de faaliyetlerini sürdürmektedir.Vatikan'ın özellikle 2. Dünya savaşı sırasında güçlendirdiği müthiş bir istihbarat ağı vardır. Vatikan'ın içinden çeşitli ulusların istihbarat örgütleriyle birlikte çalışan Kardinaller çıkmıştır. Bunlardan bazıları daha sonra Papa yapılmışlardır, örneğin Papa 6. Paul, gizli istihbarat örgütleriyle içli dışlı olmuş bir Kardinal olarak tanınıyordu. Vatikan'ın servetinin tam olarak ne kadar olduğu hiçbir zaman açıklanmayan bir sırdır. Yıllık gelirleri bazı kalemlerde açıklanır, yaptığı açıklamalar biraz da abartılarak gösterilir ancak mal varlığı tam olarak asla açıklanmaz. Vatikan tam bir"Bezirgan" gibidir; daima gelirlerinin azlığından yakınır ama ilginçtir ki her geçen yıl biraz daha zenginleşir, biraz daha fazla para kazanır. Vatikan maliyesi yılda iki kez incelenir. Mali komisyonda kardinaller vardır ve başkan da (Prefektür denir) Amerikalı Kardinal Edmund Szoka'dır.

 

 

 

F) DÜNYANIN SERVETİ SIR OLAN EN KARLI ŞİRKETİ

 

Vatikan şu anda dünyanın en zengin devletlerinden biridir. Ünlü Vatikan uzmanı Peter Hebblethwaite'nin dediğine göre de bu devlet hiçbir özel girişimcinin ya da kapitalistin baş edemeyeceği kadar katı "Sosyalistçe" kurallarla yönetilmektedir. Aynı uzmana göre bu nedenle Vatikan yeryüzündeki tek Sosyalist Tanrı-Devleti sayılmalıdır. Gerçekten de Vatikan'da hiçbir devletin yapamayacağı bir "sistem" ve yönetim anlayışı yürürlüktedir. Gördükleri işe göre dünyada en az maaş ve ücret alan insanlar buradadır. Buna rağmen toplam 1000 kişiyi geçmeyen Vatikan bürokrasisi, 2500 işçisiyle dünyanın en kalabalık dinsel topluluğunu (yaklaşık 900 milyon) hiçbir aksama olmadan yönetmektedirler. Bu gerçeği yeni öğrenen bir Amerikalı zengin kendini tutamamış ve "Aman Tanrım! Meğer dünyanın en kârlışirketi Vatikan'mış"deyivermişti. 600 kişinin yönlendirdiği 900 milyon insan koşulsuz olarak Vatikan'a bağlıdırlar ve onun emirlerine tabidirler. Dahası, onu korumak,geliştirmek ve gerçekte daha da zenginleştirmekle yükümlüdürler. Bu emeklerine karşılık Papadan alabilecekleri tek "gelir" her Pazar günü Papanın onlar adına yaptığışükran "Duası"dır,o kadar.

 

 

G) DÜNYAYI SARAN AĞ

 

Vatikan'ın doğrudan ya da dolaylı olarak sahibi olduğu veya yönlendirdiği günlük, haftalık ve aylık 200'den fazla gazete ve dergisi, 154 radyo istasyonu veya emisyonu, 49 TV kanalı veya kablolu yayını bulunmaktadır. Bu yayınlar 24 saat süreyle bütün dünyayı bir ağ gibi sarmaktadırlar. Vatikan'ın gelirleri başta her ülkedeki Katoliklerden kesilen Kilise Vergisi; Aidatlar; Bağışlar; Şirket Gelirleri; Hisse Sene-di-Tahvil Bono gelirleri; Bankacılık ve Faiz gelirleri; hediyelik eşya satışlarıyla elde edilen gelirlerden oluşmaktadır. Basın yayından elde edilen reklam gelirleri de epeyce tutmaktadır. Vatikan'ın diğer bir gelir kaynağı da Hıristiyanlığı temsil eden kişileri, örneğin İsa'yı, Meryem'i, azizleri veya sembolleri (Haç gibi) pazarlayarak kazandığı kazançlardır. Bu açıdan bakıldığında Vatikan'ın kendi Tanrısını (İsa) ve dinini en iyi pazarlayan holding olduğu apaçık görülebiliriVatikan'ın gelirleri sadece bunlar değildir. Vatikan, dünyanın önde gelen birçok şirketinde hissedardır.Çeşitli ülkelerde sayısız gayrimenkulu vardır. Birçok bankanın ortağıdır. Özellikle giyim ve turizm sektörlerinde çok kâr getiren yatırımları vardır. Avrupa Birliği içinde Vatikan'a bağlı olarak çalışan "Katolik Tekstil Sanayicileri Birliği" onun çıkarlarının yöneticisi durumundadır. Benzer şekilde ayakkabı,yiyecek ve enerji ile inşaat sektörlerinde de kârlı yatırımları ve ortaklıkları vardır.Sözün kısası, 200 milyon nüfuslu ABD'yi yönetebilmek için sadece Washington'da 250.000 devlet memuru bulunduğu düşünülürse Vatikan "Mucizesi (!)" daha iyi anlaşılır. İhraç malı olarak sadece "Dualar ve Emirleri" olan bir devletin dünyanın en kalabalık topluluğunu yönetip dünyanın en zengin devletlerinden biri olabilmesi başka hangi sözcükle tanımlanabilir ki.

 

 

Ğ) VATİKAN'DA iKTİDAR KAVGASI

 

öylesine zengin ve güçlü bir devletin başında kim olmak istemez ki? Bu nedenle Vatikan'ın içinde sürekli bir mücadele yaşanmaktadır. Vatikan'da etkileri ve güçleri tartışılamayacak başlıca altı akım vardır.Bunlardan ikisi "Laik", dördü "Dinsel" niteliktedir. Laikler OPUS DEI (Tanrının İşleri demektir) ile Malta Şövalyeleri'dir. OPUS DEl, İspanyol asıllıdır ve sadece 65 yıllık bir örgüttür. Buna rağmen günümüzde Vatikan'da en etkili olan "Laik" kurumdur. Gizli bir örgüt olan OPUS DEl'nin tüm üyeleri Katolik meslek sahiplerinden oluşmakta fakat her ülkede örgütten sorumlu bir Kardinal bulunmaktadır. Vatikan pasaportu taşıyan bu Kardinallerin dokunulmazlıkları vardır ve sadece Papaya karşı sorumludurlar. Curia bile bunlara diş getirememektedir.Malta Şövalyeleri ise öncekinden çok daha eski ve köklü, aristokratik bir örgüttür. Bu da önceki gibi kapalı devre işleyen bir örgüttür ve ününü Türklere karşı Katolik inancını savunarak edinmiştir, ilkin Rodos'ta kurulmuş, burası Osmanlı'nın eline geçince Malta'ya sürülmüşlerdir. Türklüğe ve İslamiyet'e kökten karşı bir örgüttür. İlginçtir ki bu sofu Katolik örgütü, ölümünden bir yıl önce Turgut Özal'a özel statü sağlayarak onursal üyelik beratı vermişti!

 

 

H) ENGİZİSYONUN MUCİDİ

 

Vatikan'ın iç siyasetinde ve çekişmelerinde dört dinsel akım etkili olmaktadır. Bunlardan birincisi,Dominiken tarikatıdır. Bunlar için en önemli olan husus kurum olarak Kilisenin sürekliliğinin korunması ve her koşul altında savunulmasıdır. Dominikenler, "Önce Kilise" diyen tarikattır, Aristokratik ama aynı zamanda da gaddar ve dogmatik olmakla tanınırlar. Ortaçağın Engizisyon Mahkemeleri'ni bunlar kurdurmuşlar ve milyonlarca insanı -özellikle cadı diye nitelendirdikleri kadınları-yaktırmışlardır.Dominikenler tam karşısında Fransiskan Tarikatı vardır. Bunlar içinse önce Roma'daki Kilise değil,"Önce Hıristiyanlık" gelir.Fransiskanlar yoksulluklardan yana, din adına karşılıksız çalışan keşişler topluluğudur. Onlar için önce Kilise veya Papa değil, Hıristiyanlığın yeryüzünde egemen olması önemlidir.Üçüncü topluluk Fransiskanlar kadar çalışkan ama Dominikenler kadar acımasız olabilen Cizvitler Tarikatıdır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

E) KİRLİ İŞLERİNDE MAFYAYI KULLANAN DEVLET

 

Vatikan'ın ve Papalığın tarihi sayısız cinayet, entrika ve skandal-la doludur. Bugüne kadar gelip geçmiş 263 Papadan kaçının eceliyle, kaçının cinayete kurban giderek öldüğü belli değildir. En yakın örnek,bugünkü Papadan önce Papa seçilen ve sadece 33 gün Papalık yapabilen I. John Paul'dur. Vatikan uzmanı araştırmacı David Yallop'un belgeleriyle açıkladığına göre bu Papa, Vatikan'ın içindeki bir "Konspiras-yon=Fesat Örgütü" ile "P2 Mason locasının ortak girişimiyle öldürülmüştür. Vatikan'da gece sapasağlam yatıp sabaha ceset olarak kaldırılmak su içmek kadar olağan bir durumdur.Vatikan'ın özellikle 2. Dünya Savaşı sırasında güçlendirdiği müthiş bir istihbarat ağı vardır. Vatikan'ın içinden çeşitli ulusların başta Fransa, Polonya ve ALMANYA istihbarat örgütleriyle birlikte çalışan Kardinaller çıkmıştır. Bunlardan bazıları daha sonra Papa yapılmışlardır. Örneğin 1978'de eceliyle ölen Papa 6. Paul, gizli istihbarat örgütleriyle içli dışlı olmuş bir Kardinal olarak tanınıyordu. Vatikan "Kirli" işlerinde daima taşeron kullanan bir devlettir. Bu pis işleri temizlemek Mafyanın görevidir.Vatikan'ın siyaset aleminde de yarı-gizli yarı-resmi desteklediği partiler ve siyasetçiler vardır. Bunlara en iyi örnek Almanya'daki CDU/CSU (Hıristiyan Demokratlar) ve İsviçre'deki CVP (Hıristiyan Halk Partisi) çizgisidir. Vatikan'ın bu ve diğer birçok siyasi yapıyla, örneğin öğrenci ve işçi kuruluşlarıyla, organik bağları vardır.Vatikan, BM'de, UNESCO'da, FAO'da, AB'de ve OAS (Amerika Devletleri Örgütü) de gözlemci" statüsündedir.

 

 

 

I) ATEİZMİN KAYNAĞI: VATİKAN

 

Ateizmin kaynağı bizzat Roma Kilisesi olup özellikle de son 400 yılın ilk öncü Hıristiyan kökenli Ateistlerinin hep bu kiliseden çıktıkları görüldü. Fransa'da patlayan ihtilal, Kilise/Manastır çekişmesini de Kilise lehine sona erdirmişti. Kilise, Fransız Laisizmi'nin esasını teşkil eden din adamı düşmanlığı (Anti Klerikalizm) konusunda Manastırları ve daima asi davranmış olan Keşişleri ihtilalcilerin önüne itmişti. Böylelikle binlerce keşiş öldürülmüş ve manastırlara ait tüm mal varlıkları devlete devir edilmişti. Daha sonra Kilise bunların bir kısmını yine kendi malları arasına katmakta gecikmemişti.Papaz Vanini ateistliğini ilan ettiği zaman (1614) ne Darvin, ne Kari Marx, ne Engels, ne de günümüzün modası "Doğa Tapıcısı" yeşiller ve çevreciler vardı.ilginçtir ki, Avrupa'da cinsel hayatı ve genelevleri de Roma Kilisesi yönlendirmişti. Volter'in yazdığına göre Paris'teki genelevler, bizzat Katolik Kiliseleri tarafından "sağlık" denetiminde genelevlerinin daha temiz ve kızlarının da daha sağlıklı olduklarını duyuran ilanlar veriyorlardı.Vatikan, "Ateizme karşı birlikte mücadele" yemi ile "Dinler arası Diyalog" oltasını Türkiye ve İslam alemine attı. Fakat, Papa 2. Jean Paul'ün "dürüst ateistler de cennete gider" sözü hem ateizmin kaynağının kim olduğunu hem de bu oltanın ne anlama geldiğini bir kez daha ortaya koydu.Bütün dünyada kısaca Papa denilen şahsın resmi sıfatı Papa değildir. Üç ayrı sıfatı vardır. Ve Papa'ya ancak bu sıfatlarıyla hitap edilebilir. Bunlardan ilki, "Supreme Pontiff tir.Bu, en üst düzeydeki ruhani önder anlamına gelir. Roma İmparatorluğu döneminden kalma bir sıfattır. O dönemde imparatorlar kendilerine "Pontifus Maximus" dedirtiyorlardı. Bu, "en yüce ruhani ve dünyevi buyurucu" anlamına geliyordu. İmparatorluk yıkılıp Hıristiyanlık egemen din haline gelince Papalar kendilerine geçmişteki imparatorlar gibi bu sıfatı taktılar. Papaların resmi evraklarda ve belgelerde kullandıkları ilk sıfatları budur.İkincisi Papalar, "Roma Başpiskoposudurlar. Dikkat edilirse Vatikan'ın değil, 1926'ya kadar Kutsal-Kent statüsünde olan Roma'nın başpiskoposudurlar. Bu sıfatı özellikle Doğu ve Ortodoks Kiliseleri tarafından öne çıkartılır. Ortodokslar, Papa'ya yazılı metin göndermek isterlerse en fazla "His Holliness Pope" diye yazarlar ve bununla da makamının önemli ve kutsal olduğunu vurgulamış olurlar,kendisinin değil. Papaların üçüncü sıfatı ise "Holy Father (Kutsal Peder)"dir. Bu sıfat onların belki de en eski, en anlamlı sıfatıdır. Hıristiyanlığın ilk yüzyılından kalma, siyasi ve ideolojik olmaktan çok sempati toplamak amacıyla verilmiş sembolik bir babalık mevkiidir. Kutsal Peder nitelemesi aynı zamanda Ana (Bakire) sayılan Evrensel Kiliseyle (Katolik demek Evrensel demekti) evli oluş anlamına gelir. Diğer bir deyişle sembolik Ana'dan (Kilise) doğmadan yani Vaftiz olmadan Kutsal Baba'nın evladı olunamaz.Papaların Hıristiyan olmayan devlet ve siyaset adamları için de ayrı bir sıfatı vardır. Örneğin Müslümanbir devlet adamı Papa'ya doğrudan yukarıdaki üç sıfatla hitap edemez. "His Holliness" veya Your Holliness" demek zorundadır. Yani, temsil ettiği makamı itibariyle Kutsal sayılan kişi olarak tanımlanır.Benzer şekilde Kardinal Büyükelçiler için de "6kselans" denilir. Diğer Kardinallere de "Monsenyör"denilir.Bu hitaplar çok önemlidir. Bunların ne zaman, kime, nasıl kullanılacakları bilinmeden Vatikan mensuplarıyla görüşme yapılamaz.

 

 

 

 

İ) PAPALAR VE MODERN DEVLET

 

Papalık ve daha sonraki yüzyıllarda ortaya çıkan Papalık Devletleri yüzyıllar boyunca dünya siyasetine ve askeri, diplomatik ve ekonomik dengelere yön vermişlerdir. Papalarla Müslümanlar ve Osmanlılar arasında çok yoğun ilişkiler kurulmuş, karşılıklı askeri ve siyasi girişimler yapılmıştır. Bunlara ilerde değineceğim, Ama önce Papalık kurumunun günümüz dünyasına armağan ettiği en önemli toplumsal-tarih-sel gelişmelerden birinin üzerinde durmakta yarar vardır. Bu, "Modern Devlet" veya diğer bir deyişle "Ulus Devleti" fikri ve oluşumudur.Papaların ve onların devletlerinin günümüzde etkili olan Ulus Devleti'ni yapan temel taşları hazırlayanlar oldukları inanın bir çok toplumbilimci tarafından dahi bilinmez, Ama gerçek budur. Ulus Devleti'ni ortaya çıkartan ve yaşatan kurumların tamamına yakını gerçekte ilk kez Papalar ve onların "Kilise Hükümetleri"bulmuşlar ve tarihe aktarmışlardır. Bu nedenle Roma Kilisesi, Batı Avrupa'da ortaya çıkan Ulus Devleti'nin öncüsü durumundadır. Örneğin, Ulus'u "Devlet" yapan en önemli kavramı, "Egemenlik"kavramını ilk kez formüle edip bunu "Hükümdarların Uhdesine" veren yine bir Papa, 2. Pius olmuştur. Bu Papa 1453'de İstanbul'un Osmanlı'nın eline geçmesi üzerine"Egemenlik" kavramının imparatorlara ait olduğunu bir belge yayınlayarak onaylamıştır.Papalık tarihi araştırmacısı Paolo Prodi'nin belirttiği gibi Roma Kilisesi, günümüz Batı Hıristiyan aleminde yer alan modern devletlerin temel esaslarını oluşturan yargı sistemlerini; üst mahkemeleri; hiyerarşik yargı kurumlarını ve pozitif hukuku Avrupa'ya ilk sokan kurumdur. Daha önce ne krallar ne de halk bu tip bir yargıdan ve hukuktan haberdardılar. İlginçtir ki ilk avukatlar da Kiliseden çıkma papazlardı. Bunlar Prenslerin ve Kralların himayesine girerek o yüzyıllarda çoğunluğu okuma yazma dahi bilmeyen kralların Kilise karşısındaki haklarını ve toprak bütünlüklerini savunmuşlardı, Avrupa'da ilk sınır belirlemeleri işte bu Papaz-Avukatların bilgileri ve gayretleriyle oluşmuştu.İkincisi, Papalık tüm Avrupa'da ilk kez toplu vergilendirme yöntemini uygulamaya sokmuştu, ayrıcaRoma Kilisesi, tarihte ilk kez Dışİşleri Bakanı kullanmış, elçilik ve konsolosluklar tesis etmiştir. İlk kez paralı asker kullanan, düzenli ordu kuran da onlardı. Matbaa ve yayıncılık alanında gelişmeler yaptırmış olan da onlardı.Benzer şekilde ilk "Vaşak Kitaplar" listesini (lndex) hazırlatan da onlardı. Postacılık da ilk kez onlar tarafından örgütlenmiş, dağıtım ağları kurulmuştu. Para basımı tekniğini geliştiren ve ilk kez "Senet" kullanımını yasal faizlere uygulayan da onlardı.İlginçtir M. Avrupa'da cinsel hayatı ve genelevleri de Roma Kilisesi yönlendirmişti. Volter'in yazdığına göre; Paris'teki genelevler, bızzai Katolik Kiliseleri tarafından "sağlık" denetiminden geçirilen genelevlerinin daha temiz ve kızlarının da daha sağlıklı olduklarını duyuran ilanlar veriyorlardı.

 

 

 

J) DİN. PAPALIK VE ATEIZM

 

Gerçekten Ateizmin kaynağının bizzat Roma Kilisesi olduğunu söylesem şaşardınız, değil mi? Nasıl olur da Tanrıdan başka güç tanımayan ve onun adına kurulduğu ve hareket etmekte olduğu varsayılan bir kurum, Kilise, Tanrıtanımazlığın kaynağı olur? Ama olmuştur. Özellikle de son 400 yılın ilk öncü Hıristiyan kökenli Ateistleri hep bu kiliseden çıkmışlardır. Özellikle de 15. ve 16. yüzyıllarda papazlık eğitimi görmüş, yıllarca Hıristiyanlığın "Tanrısı" için çalışmış fakat hayatlarının belli bir dönemine gelince Ateizme geçmiş ve bu kez de aynı Tanrıya karşı amansızca mücadele etmeye başlamış sayısız papaz vardı, işte sizlere bunlardan adı gündelik hayatta geçirilmeyen, sadece Vatikan kayıtlarında bulunan ve 1619'da Ateizm suçlamasıyla yakılarak idam edilmiş olan böyle bir papazın kısa öyküsü.Avrupa'da Ateizmin tarihini belgeleyen araştırmacı Nicholas Davidson'un Vatikan kaynaklarından çıkarttığı Giulio Cesare Vanini 1585'de doğmuştu. Ailesi onu küçük yaşında Cizvitlerin yönettiği okullara göndermiş sonra da yine aynı tarikatın yönettiği Napoli Üniversi-tesi'ne sokmuştu. 1603'de Vanini, çok sofu ve oldukça gizemli bir tarikat olan "Karmelitler"e kabul edilmişti. 1606'da Vanini, Karmelit keşişi olarak hukuk doktoru olmuştu. 1608'de Padua'ya, buradaki üstün başarısından dolayı da 1611 'de Venedik'e atanmıştı. Ama ne olduysa bundan sonra olmuştu. 1612'de Karmelitler'le bozuşan genç adam,ingiltere'ye kaçmak zorunda kalmıştı. Fikir ve din suçlusu sayılan Vanini burada Hıristiyanlığın Tanrısı'nı (İsa) kabul etmediğini ilan etmiş ve bu görüşlerini yaymak için Hollanda'ya, Liyon'a ve Paris'e gitmişti. Bu arada iki kitap yazmış ve bunlar 1615-16'da yayınlanmıştı. Özellikle ikinci kitabı. De Admirandes'de öne sürdüğü fikirler günümüzde kendisini keskin Ateist sanan bir çok tatlı su entelektüelin dudaklarını uçuklata-cak mahiyetteki fikirlerle doludur. Vanini, aynen, "kendisi madde olmayan bir Tanrı nasıl olur da maddi bir dünya yaratmış olabilir ki" diye sözüne başlamış ve eklemişti:"Sonsuz olan Maddedir, Ruh değildir". Benzer şekilde "cin, peri ve şeytanın bizzat Kilise tarafından uydurulmuş gerçekte varolmayan yaratıklar" olduklarını söylemişti. Vanini, "Beleş" yaşamak isteyen papazların halkı korkutmak amacıyla böyle yalanlar söylediklerini yazar. Kutsal Kitapta yer alan "Doğuş"olayıyla alay eden Vanini, kendi görüşünü şöyle özetlemişti: "İnsan hayvandan gelmedir, onun ileri bir aşamasıdır, temizidir. Sizler de Doğa'dan başka hiçbir güce sakın tapmayın. En büyük ve tek güç madde ve doğadır." Vanini görüşlerini anlattıktan sonra var gücüyle Hıristiyanları "Dinsizleştirmeye" adamıştı kendisini. Vanini'nin söz konusu kitapları Vatikan'ın "Vaşak Kitaplar" listesindedir hâlen, hem de aradan 380 yıl geçmiş olmasına rağmen.Papazlıktan dönme Ateist Vanini bunları yazdığı zaman (1614) ne Darvin vardı evrim kuramını geliştiren,ne Kari Marx vardı Madde'ye felsefi sonsuzluk kazandıran, ne de günümüzün modası "Doğa Tapıcısı"yeşiller ve çevreciler... İlginçtir ki günümüzde kendisini keskin Ateist sanan biri, futbolcu Maradona'yı veya baldır bacak şöhreti Madonna'yı daha fazla tanımak için onlarla ilgili her yazıyı okuyabilir ama Vanini'nin hayatını merak edip okumak isteyeceğini hiç sanmam.

 

 

K) KİLİSE İLE MANASTIR KAVGASI

 

Katolik Kilisesi (Roma) ile ona bağlı olan manastırlar daima birbirlerine zor tahammül eden kuruluşlardır.Dolayısıyla Katolik Hıristiyanlık'ta alttan alta ve konunun dışındakilerce bilinmeyen bir Kilise-Manastır çatışması yaşanmaktadır. Katolik aleminde, Türkiye'deki okurlara anlatabilmek için bir ayrım yaparak söylersek, Papazlar ile Keşişler (Monks) arasında çatışma vardır, diyebiliriz.Kilisede, yaptığımız bu kaba hatlı ayrıma göre iki tip din adamı vardır. Bunlardan çoğunlukla"Priest=Papaz" diye bilinenlere "SEKÜLER" denilir. Bunlar Kiliselerde görevlidirler ve insanların gündelik işleriyle uğraşırlar, Ana hatlarıyla söylersek bu papazların ilk hedefi dünyayı ellerinden geldiğince "insancıllaştırmaktır. Dolayısıyla gündelik siyasetle, sendika hareketleriyle, işçi-öğrenci eylemleriyle,bankacılıkla, teknolojiyle vd. ilgilenmek zorundadırlar. Çünkü bunları bilmeden Kiliseleri'ne gelen Katoliklere yardımcıolamazlar. 8u bakımdan, örneğin futbol maçına gidip amigoluk yapan papazlarla, diskoteklerde şarkı söyleyen rahibelere sıkça rastlanılır.Ama keşişler böyle değildirler. Onlar, kendilerini kapattıkları manastırlarından çıkmayı pek sevmezler.Gündelik basını bile çok ender izlerler. Dış dünyayla olabilecek en az şekilde ilgilenirler. Hatta bir çok manastır, kendi yiyeceğini, kendi giyeceğini kendisi üretir, dışardan almaz. Televizyon gibi, bilgisayar gibi"modern" teknolojiyle pek ilgilenmezler. İşte biraz genelleştirerek tanımladığımız bu din adamlarına da"Regulars" (Müdavimler, Daimiler) denilir. Bunlar günlerini yoğun ibadetle geçirirken, örneğin Miami'deki bir Katolik papaz aynı saatlerini bir beyzbol karşılaşmasında etrafına topladığı güzel kızlarla amigoluk yaparak geçiriyor olabilir.tırlara ait tüm mal varlıklar, devlete devir edilmişti. Daha sonra Kilise bunların bir kısmın, yine kendi mallar, arasına katmakta gecikmemişti Sonuçta özellikle Fransa'da ve diğer Katolik ülkelerde manastırların etkiler, zayıflamış ve yoksullaşarak bir çoğu kapanmak zorunda kalmışlar.Özellikle 11. ve 12. yüzyıllarda Papa seçimlerinde işte bu iki ayrı gurup arasında çok yoğun mücadeleler geçmiştir. Roma Kilisesi'ne karşı en ağır eleştirileri manastırlarda kalan keşişler başlatmışlardır. Onlara göre her geçen gün zulmünü arttıran ve zenginleşmeye doymayan Kilise ve onun Papaları, Hıristiyanlığı yozlaştırıyorlardı. Avrupa'da-ki ilk köylü ayaklanmalarını kışkırtanlar ve yönlendirenler keşişler olmuştu. Köylüleri Kilise yıkmaya ve yakmaya çağıran keşişler Papanın tartışılmaz otoritesini sarsmışlardı. 13. ve 14. yüzyıllarda ilk kez feodal prenslere ve krallara sığınarak onları, artık diktatörleşmiş olan Papalara karşı örgütlemişlerdi. 15. ve 16. yüzyıllarda Avrupa keşişler tarafından kışkırtılmış. Papalar ve onlara bağlı Prensler tarafından soyulmuş köylülerin isyanlarıyla doluydu.

 

 

 

L) ESRARENGİZ POLONYALI, AĞCA VE GİZLİ ÖRGÜTLER

 

Papa 2. John Paul, Papalık tarihinde, Papa seçilen ilk Slav kökenli Polonyalı oldu. Bu esrarengiz Polonyalı ilginçtir ki Popa olmadan önce Polonya Komünist Partisi gizli polisi ve CIR tarafından korunuyordu, Ağca tarafından vurulduğunda ise araştırmayı NSA (Ulusal Güvenlik Ajansı) yapmış, iki rakip örgüt Cifi ve KGB de ne hikmetse ağız birliği ederek birbirlerini aklamayı yeğlemişlerdi.Papalık seçimlerinde Vatikan'ın tüm iç dengeleri ve uluslararası siyaset çok önemli bir yer tutar. Gerçi inanca göre Papayı, Kutsal Ruh seçiyordur ama gerçekte ClA'sından KGB'sine ve MOSSAD'a kadar tüm istihbarat örgütleri de Kutsal Ruh'un seçiminde parmak oynat/yarlardır.Şu andaki Papa 2. Jean Paul, gizemli ve esrarengiz bilgilere, sırlara çok düşkün bir Popa oldu.Ağca olayının en ilginç tarafı, KGB ve CiA ile Amerika'nın en gizli güvenlik ve istihbarat örgütü NSA'nın arasındaki gizli yazışmalardadır.Çok ilginçtir ki Papa suikastını araştırma görevini CiA değil,NSA yürütmüştür, Ama olayda KGB'nin hiçbir suçunun olmadığını dünyaya CIR duyurmuştur ve bünyesindeki görevli gazetecilerle bu kanıyı pekiştirmiştir. Olayda CIA'nın hiçbir dahli olmadığını da bizzat KGB açıklamıştı. Bu iki rakip örgüt ne hikmetse bu konuda ağız birliği ederek birbirlerini aklamayı yeğlemişlerdi.13 May ıs 1981'de, Roma'dakıSen Piyer Meydanı'nda Papa, Mehmet Fili Ağca tarafından vurulmuştu.Esrarengiz Polonyalı Papa, bu olayı da kendisine iletilmiş ilahi bir sır, esrarengiz bir olay olarak yorumladı.Papaların seçimi çok önemli bir olaydır. İlkin şunu belirtmek gerekiyor. Papa seçilen şahıs bu "Taht'ta ölünceye kadar kalır. Papalıktan istifa etmek diye bir olay yoktur.

 

 

M) PAPA SEÇİMİNDE PARMAK OYNATANLAR

 

Ölen Papanın yerine seçilecek olan Kardinali, Papalığın Senatosu sayılan Kardinaller Koleji'nin üyeleri belirlerler, Ancak tüm Kardinaller bu seçime katılamazlar. Yaşları genellikle 80 ve daha yukarı olanlar bu zor ve meşakkatli seçime dayanamayacakları gerekçesiyle oy kullanmaya çağrılmazlar. Kardinaller Koleji'nde bazı değişikliklerle örneğin ölüm, hastalık, bunama- 110 ile 120 arasında Kardinal bulunur. 2.John Paul'un seçimine 111 kardinal katılmıştı. Papaların seçimi Şistine Chapel denilen küçük kilisede yapılır. Papanın ölümünden sonra çağrılı olan Kardinaller bu küçük kiliseye alınırlar ve Papayı seçinceye kadar bir daha dış dünyayla görüştürülmezler.bu seçim bazen günlerce bazen haftalarca hatta aylarca sürer. Ve Papanın seçildiği bu küçük kilisenin bacasından tüttürülen beyaz dumanla dünyaya duyurulur.Dumandan sonra karar değiştirilemez. Kim seçilmişse tüm Katolik aleminin ona itaat etmesi gerekir.Böylece 900 milyon insana sözünü geçirtecek olan bir önder sadece 100 kadar yaşlı insanın verecekleri oylarla seçilmiş olur. Papalar Teslis'de (Trinite) yer alan Kutsal Ruh tarafından isa'nın Havarileri'nin en büyüğü ve ilk Papa kabul edilen Aziz Peter'in vekili olarak seçilirler.Papa seçiminde oy birliği değil oy çokluğu aranır.Papalık seçimlerinde Vatikan'ın tüm iç dengeleri ve uluslararası siyaset çok önemli bir yer tutar.Gerçi inanca göre Papayı, Kutsal Ruh seçiyordur ama gerçekte ClA'sından KGB'sine ve MOSSAD'a kadar tüm istihbarat örgütleri de Kutsal Ruh'un seçiminde parmak oynatıyorlardı. Örneğin 2. John Paul adını alarak Papa olan Krakov Kardinali Karol Wojtyla (Voytila) hiç kimsenin favorisi olmadığı halde Papa seçilivermişti. Bu nedenle 2. John Paul'un "Olağanüstü" bir gücü olduğuna inanılmıştı.

 

 

N) ESRARENGlZ BiR PAPA

 

Karol Jozef Wojtyla. 18 Mayıs 1920'de Güney Polonya'daki Wa-dovice kentinde doğmuştu. Doğduğu gün Polonya, Sovyet ordularına karşı, son iki yüz yıl içindeki ilk zaferini kazanmıştı. Karol üç aylıkken Polonya ordusu bu kez de sayıca çok üstün olan Sovyet ordusunu Varşova'nın varoşlarındaki Vistül nehri önünde durdurmuş ve geri püskürtmüştü. Polonya'da bu zafere "Vistül Mucizesi" denilmişti. Ve bu mucizeyi de Meryem Ana'nın yaptığına inanılmıştı. Resmi literatürde bu zafer 1683'de Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın Viyana kapılarından püskürtülmesinden sonra dindar Katoliklerin Hıristiyanlığın düşmanı güçlere karşı kazandıkları ikinci büyük zafer olarak değerlendirmektedir.Karol'un babası subay, annesi ev kadınıydı, Annesini sekiz yaşındayken, kız kardeşini doğumundan sonra, erkek kardeşini de on bir yaşındayken kaybetmişti. Babası öldüğü zaman Karol 21 yaşındaydı. Şu anda ailesinden hiç kimse yaşamamaktadır. Gençliği zorluklar, yoksulluk ve acılarla geçmiştir.Karol, Papa seçildikten sonra Hıristiyan aleminde ilk kez selefi Papa tarafından bir araya getirilmiş olan John Paul adını aldı. Bu çok anlamlı bir olaydı. Çünkü Aziz John'a ve onun yazdığı incil bölümüne(Gos-pel) ağırlık tanıyanlarla, Aziz Paul'a ağırlık tanıyanlar hiçbir zaman tam ve mutlak bir uyum içinde olmamışlardır. Neredeyse iki kutup, iki ayrı anlayışı temsil eder John ve Paul. Dolayısıyla bunları bir araya getirmek ve bu iki Aziz adına davranmak çok zor bir görevdir. Papalık tarihinde sadece altı Papa, Paul adını kullanmışken 23 Papa John adın yeğlemişti. (Bunlardan 22. John hiç sevilmediği için atlanır). Bu iki akımın en ilginç tarafı, Paul ne denli gerçekçiyse, John'un da o denli gizemli olmasıdır. John Paul adını alan Karol da böyle oldu. Gizemli ve esrarengiz bilgilere, sırlara çok düşkün bir Papa oldu Karol Wojtyla. Her gün yedi saatini duaya ayırdı. Mayıs 1981'de Mehmet Ali Ağca tarafından vurulunca bunu da kendisine iletilmiş ilahi bir sır, esrarengiz bir olay olarak yorumladı. 13 Mayıs'ta yapılan suikastı gerçekleştiren Türk'ün adının 13 harften oluşması ve bu sayının Hıristiyan ezoterizmindeki (batini, gizli bilimler) önemini yorumlayarak bu suikastle Meryem Ana'nın kendisine bir sır ilettiğini söyledi ve suikastı bir "Armağan" olarak değerlendirdi. Papa, suikastten bir ay sonra Kardinaller Koleji için yaptığı açıklamada bu olaydan sonra Meryem Ana'nın Portekiz'deki ünlü Kutsal Patıma aracılığıyla kendisini koruduğunu ve kendisine bir sır tevdi ettiğini açıkladı.

 

 

O) PAPA VE GİZLİ ÖRGÜTLER

 

Karol, tiyatro eserleri yazmış, şarkıcılık ve aktörlük yaparak geçimini sağlamıştı, Aynı zamanda şairdi.Komünist Polonya'da din görevlisi olduğu halde yazıları Batı basınında yayınlanmıştı. Bunda da iki gizli örgüt rol oynamışlardı. Polonya Komünist Partisi'nin gizli polisi ile CIA... Papa, ilginçtir ki bu iki örgüt tarafından da korunmuş ve dolaylı olarak desteklenmişti. Onun en tutarlı biyografisini yazan Tad Szulc, bu hususlara dikkat çekmeden edememişti.Gerçekten de şimdi Ağca olayını değerlendirirken düşünüyorum da 25 Kasım 1979'da Kartal-Maltepe Cezaevinden kaçan/kaçırılan Ağca ertesi gün Milliyet gazetesine bir mektup gönderip Papayı da öldüreceğini öne sürmüştü, Ağca'nın bu tehdidinin yayınlanmasından tam üç gün sonra Karol Wojtyla, 2.John Paul olarak Türkiye'yi ziyaret etti ve izmir'deki Meryem Ana evine giderek Hacı oldu. Papa ürkiye'ye gelmeden bir başka islam ülkesine, Pakistan'a gitmişti. 16 Şubat 1981 'de Karaçi'de konuşma yapacağı stadyuma gelirken yolda polis arabasını durdurmuş ve yavaşlatmıştı. İşte bu yavaşlatılmış yolculuk Papanın hayatını kurtarmıştı. Çünkü tam konuşacağı kürsünün önünde bir el bombası patlamış ve kürsüyü koruyan şahıs ölmüştü, Ağca, işte bu suikastten sonra Papaya suikast düzenleyen ikinci Müslüman'dı.Ağca olayının kanımca en ilginç tarafı, KGB ve ClA ile Amerika'nın en gizli güvenlik ve istihbarat örgütü NSA'nın (Ulusal Güvenlik Örgütü) arasındaki gizli yazışmalardadır. Bunlardan KGB'yi bağlayanların bir kısmı açıklanmıştır. Çok ilginçtir ki Papa suikastini araştırma görevini ClA değil, NSA yürütmüştür, Ama olayda KGB'nin hiçbir suçunun olmadığını dünyaya ClA duyurmuştur ve bünyesindeki görevli gazetecilerle bu kanıyı pekiştirmiştir. Öte yandan olayda ClA'nın hiçbir dahli olmadığını da bizzat KGB açıklamıştı. Kısacası bu iki rakip örgüt ne hikmetse bu konuda ağız birliği ederek birbirlerini aklamayı yeğlemişlerdi.Karol, gençliğinde Bernardine tarikatı tarafından yetiştirilmişti. Meryem Ana'ya olan aşırı bağlılıklarıyla tanınan bu tarikat üyeleri mucizeleri de çok önemserler. Nitekim bir önceki l. John Paul garip bir şekilde sadece 33 gün Papalık yaptıktan sonra ölüverince Karol, haberi aldığında yanında bulunan birine, "Tanrı esrarengiz yollar açıyor. Yakında Meryem bana yol gösterecektir" demişti. Bu sözlerinden birkaç hafta sonra Karol, 16 Kasım 1978'de saat tam 5:17'de Papa seçilmişti. Seçilmesinden üç yıl kadar sonra 13 Mayıs 1981'de saat tam 5:17'de Ağca tarafından vurulmuştu.Karol Wojtyla, Papalık tarihinde. Papa seçilen ilk Slav kökenli Polonyalıydı. Tam 455 yıl sonra Papa seçilen ilk Slav, Karol, 1870'den sonra Vatikan'dan ayrılmak istemeyen Papaların tersine dünyayı dolaşarak Papalık rekoru kırmıştı. 2. John Paul'un bir ilginç özelliği de kendi döneminde, hiçbir dönemde olmadığı kadar şahsı Azizlik mertebesine yükseltmiş olmasıydı. Katolik alemindeki 10.000'den fazla Aziz yetmezmiş gibi Karol, 180 kişiyi daha Azizliğe giden yola çıkarmış ya da Aziz yapmıştı. Listesinde daha 2000 kadar isim vardı. Son olarak da 23. John'u Aziz yaptı.Gençlere ve çocuklara düşkün olan 2. John Paul, onlarla şakalaş-tığı ve dans ettiği için kendisine "Kutsal Ruh'un John Travoltası" denilmişti. Meryem'i ve İsa'yı durmaksızın andığı için de "John Paul Superstar" lakabı takılmıştı, Ama en ilginç takıyıİran'ı yorumlayınca kazanmıştı. İran'da İslam'ın geri gelişini "Müslümanlar Allah'a geri döndüler. Darısı Avrupa'nın başına" şeklinde yorumlayınca solcu basın kendisine hemen bir ad bulmakta gecikmedi: Ayetullah Wojtyla! Wojtyla çok yönlü karizmatik bir Papa oldu. Vatikan'da kendisinden korkuyla "Kara Papa" diye söz edilen Cizvitlerin başı Peter Arrupe ile mücadelesinde OPUS DEl'ye sığındı, Alman araştırmacı Adelbert Krims'in yazdığına göre 87 ülkede 73.745 üyesi olan bu gizli örgüt, Papayı, Cizvitlerin gazabından korudu.Wojtyla, dansı, müziği, tiyatroyu, edebiyatı seven bir filozoftu. Gençliğinde piyeslerde rol almıştı. Ve her genç gibi "Aşık" olmuştu. Papanın gençliğinde aşık olduğu kadın halen büyükanne olarak Polonya'da yaşamaktadır. Sadece üç fotoğrafını görebildiğim bu kadın anlaşılan Papanın hayatındaki tek büyük aşk olmuştur. Gençliğinde bir hayli yakışıklı olan Papa, doğrusu 1945'lerde tanıdığı bu hanımı hiç unutmamışa benzemektedir. En azından şiirlerinden öyle anlaşılıyor.Aralarında neler geçtiğini bir onlar bir de muhtemelen Vatikan'ın duvarlarında bulunan dinleme kulakları bilmektedir.20. Yüzyılın, 23. John'dan sonra en tartışmalı Papası sayılan 2. John Paul'dan sonra kimin bu tahta geçeceği son üç yıldır tartışılmaktadır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...