* turuncu.

turuncu saçlı. beyaz da tenli. kıskanç. sesi ürkünç kadın. bir buçuk ay boyunca birlikte yaşadık. eve gelenler uyurken ayak sesleri duyduğunu iddia etti. gülüp geçtim, alt katta komşu yok. üst katta komşu yok. resmi bir evde, resmi bir yalnızlıkla yaşıyorum. temizliyorum, temizleniyorum. evi terk edip gidiyorum, iki gün sonra geliyorum. dağılmış. öyle korktum. uyandım, kapılar kapanmış pencereler açılmış. imkanı yok. evin yanındaki çocuk parkına kaçıp gittiğim günlerdi, ilkleri. sonra bir ses beni uyandırıyor. uyanıyorum kimse yok. gülüyor bazen. bazen de görünüyor. pek bir nazlı bakıyor. bu evde yaşadım diyor. camdan atladım. ölemedim, sana kaldım. ben eşcinsel değilim. tuttum, aşık oldum. evden çıkmamaya başladım. küçük notlar yazdım. lütfen camları açma, üşüyorum. lütfen beni uyandırma. lütfen şu. lütfen bu. sonra birlikte dışarı çıkmaya başladık. görmediler, otobüs camları yansımasından hep gülümsedi. turuncu saçlı. pek bir beyaz tenli. alıştım, biraz anlattım. güldüler, görmediler. duydular fakat. bir gün yine evde. yaz mevsimi. nasıl üşüyorum. hep yalnızdım, daha bir yalnızım. bekledim. yok. bekledim. yok. bekledim. yok. kıyafet dolabım yıkıldı, nasıl beceriksiz bir el işi. bekledim yok. yüzlerce ses. içimde. en gencimiz oydu. öldü. gitti. aşık mı oldun diyor bir diğeri, üzülerek. bir başkası kahkahayı basıyor. gitti. gitti. gitti.

ilk değilmiş, son olmamış. ama pek bir özletmiş. gitmiş.