Frankfurt münzevisi

Schopenhaur dan bahsediyorum başlıktaki lakabını çok seviyorum ELeştirilerim olacak

pesimizm in metodolojisini özetleyen hayatın anlamı adlı kitabı önemlidir

sürekli varolmanın hiç yok olmamanın yegane varoluş biçimi olduğu dünyada mutluluk aranmaz

kim hangi zamanda kendini kelimenin tam anlamıyla tatmin edilmiş olduğunu hissederki öyle olsaydı sarhoş olurdu ve gene hayata tutunamazdı gibi

Hayatın nesnel anlamda bir değeri olmadığını vurgular insanıda yaşama istencinin nesnelleşmesi oduğunu ve bunun için bedenlendiğini isteklerinin yoksunluktan geldiğini tutkularının kölesi olduğunu ideal insanın tutkularını körelterek mutluluğa eriştiğiini yani sokratesçi felsefeye felsefeci düşünme akıl erdem üçlemesine kayar düşünceleri ama o da o zamana kadar ki filozoflar gibi insanın istençsiz olarak evrensel özne olamayacığını biliyordu yani schopenhaur un yaşam için iradenin inkarı olarak ifade edilmiş olan ahlak nietzche nin dediği gibi kendinden bir buyruk oluşturan ve yıkıl diyen dekadans içgüdünü ta kendisidir

ayrıca tutkuyu köreltmek hayatın köreltirilmesi demektir iradenin yansıtılması psikolojik bir sahtekarlıktır

yaşamın amacı bana göre zevktir insanlar zevkler için ne acılara katlanırlar bunun iyi örneğini dostoyevski nin ölü evinden anılar adlı kitabında bulabilirsiniz bir şişe şarapla geçirelecek bir gün için sırp mahkumlar 1 sene hamallıktan tutun her türlü işi yaparlar ayrıca şarap kaçakçısının parayı alıp kaçabileceği riskini de göze alırlar ben o kitaptan çok etkilenmiştim ulan alt tarafı bir hayat yaşayacağız favorilerini yediğim bu adam hiç çingenelerden dayak yememiş dostum ben yemiştimde

ama felsefe tarihinde önemli bir şahıştır modern felsefenin kurucusu 20 yüzyıl düşünürlerini en çok etkilemiş filozoftur

şimdi biraz onlardan bahsedelim

insan zihninin uşağı olacak derecede bedene ve fiziksel organizmaya bağımla olduğuna yönelik savunusuyla

öbür yanda istenç ile tutkuların çoğunlukla us yoluyla bastırılıp çarpıtıldığına yönelik saptamasıyla freudçu ruh çözümsel kuramı öncelemeyi başarmıştır

acı çekmenin evrenselliğini ele alan doğu ile batı felsefesini harmanlayan ilk filozoftur

bilmenin istence tabi olduğunu göstererek bilinçdışı tasarımı felsefeye koyan filozoftur

AŞKIN METAFİZİĞİ kitabını özel olarak bahsetmek istiyorum bu kitaptan önceki filozoflar aşk hakkında

dış uyarana karşı iç ürperme

yada benim gibi insanda kendini yetersiz ve değersiz hisseden mutlak ruhun törpülenmesi gerçi bunu sadece ben dedim ama ne gerçekliği varsa neyse efendim kaliteli bir değerlendirme yoktur

ilişkilerin temeli bağ dır onun da temeli tepkidir sevgiye karşı sevgi yada nefret her türlü bir ilişki başlatır tepkiler ama kayıtsızlık başlatmaz adam bu kitabında kayıtsızlığın sebebini onlardan doğacak çocuğun uyumsuz olacağına türün mükemmelleşmesinin engellenmesi olduğundan bu savını temellendirir

yani ben tamamen aşk ruhsal bir şey değildir demiyorum elbette ruhsallık vardır insan özneye nesnelere kendi ruhsallğını yansıtır ama aşkta daha çok türün ruhu konuşur çünkü oluşacak ilk tepkinin nedeni odur yani türün mükemmelleşmesi bu adam sonradan biyoloji gibi bilimlerin sonradan ortaya koyacağı temellendirmeyi öncülemiştir mesela koku faktörü DEHA AMA TAM DAYAKLIK

Schopenhauer çok karamsar bir adam ve bu yüzden de gerçekçi. Ama ilk önce karamsar. Acı ve ihtiyaçlar ile ilgili söyledikleri Buda'nın öğretilerine benziyor. Ben hayatın acılarla dolu olduğunu ve ancak bunları dindirip arzuları gerçekleştirerek mutlu olunabileceğini düşünenlerdenim. Tutkularınızı köreltin diyen insanlar bugünün dünyasında yaşamıyorlardı ve işin aslı tutku duyacakları fazla şey de zaten yoktu. Aşkın metafiziğini okuyup tartışmıştık arkadaşlarla ve kadınlardan pek hoşlanmadığını, gereksiz bulduğunu düşünmüştük. Niyeyse kadınları gereksiz bulmak düşünürler arasında yaygındır. O, bilinçsiz şekilde kendi eksiklerimizi karşı cinsle tamamlayarak mükemmele ulaşmaya çalıştığımızı söylemiş. Mükemmele ulaşmaya çalıştığımıza katılıyorum ama insanların eş seçiminde çok seçici davrandığını düşünmüyorum. Kendinde olmayanı değil kendi benzerini arıyor insanların çoğu. Ve bizde cinsel seçilim de pek işlemiyor.

evet budanın grahama çarkı falan onun felsefesini özetliyor kore savaşı yıllarında budist bir rahibin kendini benzinle yakarak intihar etmesi öğretinin acı bir resmiyetiydi kennedy çok içerlemişti bu olaya bu adamları ele alırsak kozmik istenci reddetmenin mutluluk yolu olduğunu savunuyordu neyseki günümüzde olağan durumu kabullenme gereksiniminin dışavurumuyla ortaya çıkan spiriatüalist felsefeler gelişti ayrıca freud zamanındaki psikoloji bilimi mutluluğa ulaşma yolunun bir sürü yolu olduğunu ama kesin başarı sağlayan bir yolu olmadığını ortaya koymuştu sanatsal ve bilimsel araştırmaların sonucunun verdiği hazla mutlu olmak bu yetenek ve beceri isteyen bir şeydi ruhsal iç süreçlerle mutlu olmak kendine kendine yeten narsist lerin mutluluğa ulaşma biçimiydi bugün biz e evreni canlıları sevgiyle bağlanmanın önemi konuşuluyor gerçi bu freud zamanında işlenmişti bu yol burdan yola çıkarak kozmik istenci reddetmeyle kesin bir mutluluğa erişelemeyeciğini savunuyorum ama dostum kadınların 50 yaş ile 60 yaş arasında çocuklaştığını düşünüyorum yani kadınların büyüdükçe çocuklaştığını söyleyen bu adamın fikrine ben bu yaş aralığında katılıyorum kim kimin çocuğu babası gerçekten belli olmuyor ayrıca bu adamın sarı tenlilerin beyazları ilahi güzellik olarak algıladığı hakkında sağlam tespitleri var AŞKIN METAFİZİĞİ adlı kitabında seçimlerin yokluğundan bahsetmişsin sen hiç süt beyaz bir kadınla zenci erkeğiniberaber gördün mü gördüysen gerçekten yazabilirsin inanırım ben görmedim duymadım