KATA Yanıtlama zamanı: Kasım 12, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 12, 2007 bır gun varmıs bır gun yokmus masalları...nasıl cıkar elınden koca günün sihirli tozu...olmayan değerler tayfası gemisini batırmısken...sanki gütmek kolaymış gibi hayalleri manik bir yolculuğun güneş yanığı başak tarlalarında...oysa sordu şeytan önce tüyü sonra kanadı mı düşer meleğin yoksa tam tersi?...toz...üflese cıkar hazinesi yaşlı adamın,gecenin koynunda bır casonovaymış aslında...nedir bu melodi kitlenmişken herşeye,silik bir rüyanın bitiş müziği?... hezeyanlarından birini daha göğe cıkardı ve taptı gezgin,yerine koyacak bır hayalin yok oluşu şerefine ki bu ağıt töreninde dans etti realite...uçun kuşlar,uçun saçmaladığı ülkeye!!!...nefes alınıcak bır yer degılse bile, kaosunda kaybolurken...kayıp eşya dükkanı havanın bittiği yerde... simdi hiç olmadığın bir yerde rüzgarla kabaran perde sokakta uçuşan çöpler yaprakları hışıldayan bir ağacın ya da dalgaları ise denizin??? kapa dinlemeye hazır gözlerini... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dark_venus Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2007 Gülümsedi mi dersin gece,ayışığına.. Gözlerim geriye bakar oldugundan belli,kendimi ileriyi yönelik katliamlarıma hazırlamam.Kutsal birşeyler zırvala hadi yine söyle kaç idam gerekli daha, hüzün kuyularından kurtardığım sevgim için? Sen evet ellerimi bağla sözlerinle, belki rengarenk bir düğüm olmalı kader belki de bakmayı unuttugumuz o yer.. Köklerin karanlığa uzanalı beri, ötede görünen Tanrı yaklaştı içime. Işık siyahsa alıştırmalı mı gözleri karanlığa.. Nicedir öpmedin yaralarımdan, emmedin kanımı. Dudakların bu gece yeminli mi? Duy beni ayışığı ve sonatını baştan yarat ... Lahitlerden uyandır evrensel ruhu , yargılamaksızın gel.. Kendi kehanetinin tapınaklarından uyandır anka kuşlarını .. Evet istiyorum ! -------------------- Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2007 darı ambarına düştüğünde yaşlı adam,ıkınmaya başladı bir kadın;bebek havayı adam darıları soludu...babasının sütüne acı dedi küçük kız,arkadaşı bez bebeği ile oynarken...aynı anda ıkı anne söndürdü iki sigarayı iki ayrı yere,kül tablası ve tene...fuları denize uçuştu gitar telleri titreşirken,ve tam o sırada çamaşırcının eli köpükte kayboldu...an, an ıcınde devindi durdu,çağladı söndü...ye-i ah, fe-i ov... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dark_venus Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2007 Okudum evet. Okudum.. Aynaya bıraktığım notlarımı okudum kendi gözlerimden.Gittikçe koyulaşan gözlerimin rengi değil, ruhumun teslimiymiş. Anladım.. Yüzüme serin bir intikam çarptım,titredi sessizlik. İstedigimi biliyorum, ama neyi istedigimi bir de senden duymak istiyorum.Biliyorsun hayli zamandır kimsesiz bir sahil kasabası terkedilmişliğinde geçiyor günlerim. Hem biliyor musun her uyandığım gün yeniden doğan tek şey ölüme bir adım yaklaşmışlığım , nicedir.. Normal bir şeyler istiyorum anormalliğin gölgesinde, elime gecen çer çöple örüyorum eğreti duran mabedimi ve duvarlarına büyülü sözlermişcesine henüz bilmediğim adını ezberletiyorum. Sahi yokluğun içinde var olma savaşı verdiğimizden beri midir bilinmez üşürüm tan vakitlerinde.. Sen hak edilmişliğine hak ettirirken beni, haksız yere kaç haksızlık çiğnettirdin bana bir bilsen, bir anlasan huzur zincirsiz elde edilmiyor bir anlasan beni.. Acıt acıtabildiğin kadar, yaralarımı öptüğünde fethin parıltısıyla yüzüne bakarken ben akıttıgın bir kaç damla kan sahiplendigimiz vatanımızın bayragı olacak.. Sen önce bir ses olarak geleceksin , sonra hayali bir silüet.. Ama bileceğim ki hiç gitmeyeceksin.. Biliyorum... VeNuS Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2007 gözlerim mahmurlu bakıyorum dünyaya...tam acamıyorum...ucurumun yanındaki insanların gözleri fal tası gibi acık...bi ayakları cukurda ama nasıl olurda ayaktalar dimdik hemde...ya ben bi dusuyorum bi kalkıyorum cocuklar gibi egleniyorum hayatla...yoksa onlar cocuk ruhlarını gecelerimi cıkarıp takıyorlar...nedir benim bu mahmurlugum...yada mahmurlastıran sey nedir...yoksa lunaparktamı zannediyorum kendimi... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Manje_Loa Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2007 Gözlerimi hiç terketmeyen bu uykular ölüme açlığımdan mı? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2007 sendeledi...okyanus yaratıkları bunlar,korkmadı...nefes aldı,köpürdü ağzı...yosunlar saçına bulandı...yukarı ivme aldı...ellerı ve ayakları tabanda kaldı.... -------------------- inlemeyi kes artık ve kulak ver,sen ve zahirinin arasında bocalayan aynanın uğultusuna!!!çatlayıp parçalara bölündüğünde mi bütünleşmeli herşey yoksa?çarkların dönmeye başladğı andan itibaren sınır gerilmekte...hangi savaşın bir köşesinden etrafı ayakta izleyebildinki sen???sadece yere yıkıldığında... derin bir nefes... bağlar hiç olmadığı kadar gevşek beklenti az, haz dorukta olsa da olur olmasa da kadeh yerde şarap ta derinlerinde gün batımı şımdi daha güzel gece huzur bulmuş gevşe... şimdi bir yerlerde birileri sevişmekte birileri ölmekte birileri dışkılamakta fark etmesin sana,dahilsin oyuna sana özel bir sey yok burda... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dark_venus Yanıtlama zamanı: Kasım 14, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 14, 2007 Sessizdi evet, yaşlı bir adım merdivenleri adımlarken tüm dünya sessizdi.. Karanlık bir koridor belki de gidilen yeri göremeyeceğinden endişeli bir çift göz her basamağında ürpererek sildi tüm anılarını.Biliyordu ki attığı her adım geriye dönülmez bir labirent ve biliyordu ki geçmiş gelecekten daha bir yakın artık ona.Kolları ağrıyordu taşıdıklarınin yükünden ki; bu yükler bir çant içine sığdırılamayacak kadar ağırdı.. Vicdanını taşıyordu, ve merhametsizliğini.Yılların bu yükleri bu kadar güçsüz olan vücuduna acımadan yüklediğine inanamıyordu. İnanmak istemediği bir diğer şey de , geride bıraktıklarının aslında hiç sahip olmadığı şeyler oldugunun gerçekliğiydi.. Bir ayna ona olanca gücüyle haykırdı çirkinliğini ama bu çirkinlik gözle görülür cinsten değildi.Hak ettim dedi..Ben bunu çoktan hak ettim.. Nefeslerinin sayısını bilmek istedi birden , kaç nefes kendini affettirmeye yeterdi bilemedi.. Bir adım daha attı... Ve bir gün daha bitti .. Yarın artık geç değildi.. Bugün çoktan geç oldugunu anlaması için yarından bile iyi bir öğreticiydi.. D ü n ler ,B u g ü n ü hiç hesaba katmamamıştı.. Bir saç teli daha düştü, tıkanan umutlarına... Gözlerini kapamaya korktu , ölüm kirpiklerinin ucundan değmesin diye... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Kasım 15, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 15, 2007 Gözümü kırptığım anlara saplanıyor sevgin.. Sanırım derin bir uykuya dalmalıyım bu saplantıdan kurtulmak i.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dark_venus Yanıtlama zamanı: Kasım 15, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 15, 2007 Duvarlarını atladıkça aştığı duvarı karşısında buluyordu.Suçluyordu genç kadını, genç adam.. Senin duvarların var diyordu. Genç Kadının gözlükleri vardı geç kalınmışlıkları görebilen bir gözlük, atladığın duvarlar senin duvarların dedi genç adama. Engel koydugun duvarlar senin duvarların.. Şaşırdı genç adam toz konmamış mükemmelliğinin bir sabun köpüğü olduğunu görebilen göze sahip genç bir bayan vardı karşısında.. Genç adam ürperdi bunun doğruluğunun yalan olması için, yeni bir duvar ördü genç kadına ve kadına bunu aşmasını tembihledi. Kadın her duvarı aşabiliyor olmasına rağmen adam bunu görmezden gelip hemen yeni bir duvar daha ekledi. Genç kadın duvarların şeffaf olduğunu sevgilisine bir türlü söyleyemedi.. Ördüğü duvarların korunaklı ve saklanabileceği sağlamlıkta olduğunu sanan adam bir bilseydi genç kadının O'nun tüm çırpınışlarını bu şeffaflıktan seyrettiğini.. Aynı gökyüzü altında geceleri aynı ayışığına baktıklarını anlayabilseydi... Duvarlarını kaldırır mıydı aradan? Genç adama miras kalan bazı korkular vardı. Yitirilmişliğinde gizlenen sevgileri vardı, bu sevgiler ki; aslında yoktular ! Yoktan var edilmişliğin vakarı ile sunuyordu adam bunları ve değer biçemediğinden bu güzel yükü taşımasına yardım edemeyeceğini sandığı genç kadına sandığında ne var göstermiyordu. Oysa genç kadın biliyordu... Ve adama dedi; -Ben Seni biliyorum. Senin kendini bilemediğin gibi biliyorum. Duruşunu, elini,yüzünü,sesini,nefesini,kokunu ,tenini sana ait ne varsa Senden daha iyi biliyorum.. Senin kendini özleyemeyeceğin kadar özlüyorum. Ve sonra izlemeye devam etti gün be gün eriyen buzdan duvarları... VeNuS Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jessica Yanıtlama zamanı: Kasım 15, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 15, 2007 Kız oğlana döndü ve dedi ki; -Buralar eskiden hep bostanlıktı.. Oğlan kıza döndü ve; -Biliyorum,ilk barakayı kendim diktim.. Kız Üzülmedi,Oğlan gülmedi.. Kız " Balyoz nerede dedi?" Kazma istedi,kürek istedi.. Aslında daha neler istedi ama.. (cemiyette pişiyorum ah ah esinlendim hatta arakladım azcık ama ) 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Kasım 17, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 17, 2007 cigarasını yaktı,uzandı adam... gri bulutları gibi bozkırın, sakin ama korkutan çehre size bakmaya çekinir bu huzursuz gözler... dansınız nehrin akışı, kıvrılır zarif bedeniniz ince dokunuşlarda... bir eliniz uzanırken sıradakine,süzülür havada diğeri... attığınız her adım, ve rüzgarla oynaşan her teliniz bilmem ki fark eder daha da iyisi hisseder mi beni? gece yorgun kaldı verdiğiniz şölenle, dağlanan akılların düşünceleri sönükleşti, terle parıldayan tenler, huzur bulmuş madurlarınızın kefeni artık... aralandı gözler ve kitlendi karanlık odasının tavanına 'hayali sevgili mabediniz nerede gizli?' ve paltosunu kaptı kaldırımları arşınlayan bir yalnız aradı... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Kasım 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 17, 2007 yetersiz kaldığını fark etti.. avuçlarını açıp gösterdi ve ''hepsi senin'' dedi.. boştu.. ''bukadar mı?'' dedi.. tepkisi karşısında ne yapacağını bilemedi. Hiçbir zaman yapmadığı ve hep hayalini ettiği barakayı inşa etmeliydi.. sadece.. Kafasına yediği balyozu,içindeki çukuru kapatıcak küreği bulmalıydı avuçlarında oysa.. nabzını yokladı..havayı kokladı.. buralar eskiden hep bostanlıktı... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jessica Yanıtlama zamanı: Kasım 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 17, 2007 -Bitir ya da devam et cümleye yeter ki koyma o üç meymeletsiz noktayı yanyana,düşünmeye mecbur etme beni,anlam veremediğim o onca muammayla beklemeye alma beni. -Düşünmekten bile korkan insan ne için yaşar ki? Ucu açık bırakılmış her cümlenin sonsuzluğunu farkedebilmeli.. -Ne imlana ne de imana anlam verebiliyorum.Sana ait olmayan bir yüklemle senin düşünceni sonlandırmak istemiyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Kasım 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 17, 2007 Klozete dayadım başımı ve boktan hayallerin yansıması var karşımda.. Söküp attım içimden hepsini ve kapadım üzerlerini.. evet kustum, yelkovanın akrebi her geçişini sindirişimi.. hangisi önde? Şimdi üç nokta mı koymalıyım? Düşüncelerimi sana aktarışım,narsist bir şekilde düşünmeme kabiliyetini överken.. Kaldıramıyorum kafamı kanalizasyona gidicek olan düşüncelerden.. Evet benim inancım bu.. Tıpkı sana yaşam veren içtiğin suyun dışarı atılmasıyla kanalizasyona karışan susuzluk gibi.. Neyi eksik kalır ki yazımı yanlış bir cümleden çıkan anlamın.. Koyma şu lanet olası tavrını.. Karşılamıyor çünkü hiçbir noktamı... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Kasım 17, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 17, 2007 dışında dışardakiler;dışardakilerin dışları...dıştan içe bakış kadar sığ içten dışa bakış...hüküm vermek bu kadar olmamalı;onun ağıtı senin sevincin,kararan gözlerin onların kahkahalarının yansısı iken... çoğu kez anlaşılmasına teğet geçilmiş, sönmüş zihin -sadece teğetleri değil kiriş ve yarım ayları da- görmemekte cok başarılı doğrusu... oysa bu, sessiz çığlıklarına gömülü kalbin savunması sadece,isyan ve inkar;savunma ve korunma... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
blessed trinity Yanıtlama zamanı: Kasım 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 18, 2007 Sir William Loren'e... Sevgili Sir'üm aradan bunca zaman geçmesine rağmen dün gece tekrardan sizi görme fırsatına eriştim. Her ne kadar da rüyamda görmüş olsam bile sizi, duyduğum mutluluğu dile getirmem, sözcüklere dökmem imkansız...Dün geceden bahsetmek isterim size.Ne kadar tuhaftı anlatamam, nedense çok garip şeyler oldu hayatımı değiştiren o gecede. Asırlardır görmediğim kuzenim Liz Blanca Bardoo'yla bu yaşamımızda tekrardan bulduk birbirimizi. Çok mutlu oldum bu duruma. Yıllardır görmekte olduğum rüyalarımı birlikte yorumladık ve yine dün gece eksik parçalar buldular yerlerini yavaş yavaş...Krallığımızın, soyumuzun nerden geldiğini hatırlattı kuzenim bana. O kadar karışığım ki çoğu şeyi parçalar halinde bölük bölük hatırlıyorum. Ama sizi asla unutmadım, bu yaşamımdan sonra tekrar da gelsem bu dünyaya yine unutmayacağım... Fakat hala kavuşabilmiş deyilim size. Ölümüme neden olan olaylardan sonra kaç defa daha dünyaya geldim hatırlamıyorum. Öldüğüm zamanı -Rönesans Dönemi- ve de şu an içinde bulunduğum zamanı hatırlıyorum. Ama hala size dair hiç bir ize rastlamadım. Bana verdiğiniz sözü hatırlıyor musunuz? Ben unutmadım, asla da unutmayacağım... Lütfen bulun beni artık!!! Çok yoruldum geçmişi hatırlamak, ona ve size özlem duymak fakat bu zamanda yaşamaktan... Sizi bekliyorum bunu asla unutmayın. Bir gün sizinle tekrardan karşılaşmak dileğiyle... Lady Elizabeth Mabella 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2007 ....madurun yapılan anal muaynesınde anüs cevresınde penetrasyona uyan mor lezyonların bulundugu,rektumdan alınan sürüntü örneğinde kazıkla uyumlu kıymık parçalarının saptandığını.....bildiren rapordur..... -------------------- sirenler çalınır çünkü sokak mangalları yağmur damlalarına aç,bekler kirletmek ve kusmak için... ''beş taş kalemtraş fıstık tokmak yere koyup yerden almak'' inancın olmadıgı yerde ne beklenti ne hayalkırıklığı,koca bir hiç,boşlukta teni yüzülür bedenin... ''işte tam orda!kırmızı kanatlı...fırlat ayakkabıyı,yavasça yaklaş,kaçırma!'' koşmak zor çakıl taşlarında,ip gevşek artık...denge zor rayın üstünde,hep kırmızı yok yeşil ışık... ''makinist amcaya el salladım,gülümsedi!'' ve bir papatya denmez bundan sonra... Walpoeise... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jessica Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2007 Bir nefes,iki nefes.. Terli bedenlerden geçen düşünceler enfes. Birbirini kavrayan eller,odaklanmış gözler. Ah sevgililerde ki o heves... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Kasım 22, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 22, 2007 bitse,bitirse,bitirseler de gitse...güzel ve çirkin tüm duygular,duyumsamalar sığlaşmışken...sığınıcak bi şey yokken... yürüse...millerce...belki manzara daha çekici gelir?çekici bir manzarada demlense... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Depressive Yanıtlama zamanı: Kasım 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 22, 2007 ben, senden önce ölmek isterim. gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? ben zannetmiyorum bunu. iyisi mi beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin fedakarlığımı anlıyorsun, vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için. ve toz oluyorum yaşıyorum yanında senin. sonra sen de ölünce kavanozuma gelirsin ve orada beraber yaşarız külümün içinde külün. ta ki bir savruk gelin yahut vefasız bir torun bizi oradan atana kadar... ama biz o zamana kadar o kadar karışacağız ki birbirimize atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek. toprağa beraber dalacağız ve bir gün yabani bir çiçek bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse sapında muhakkak iki çiçek açacak: biri sen biri de ben. ben daha ölümü düşünmüyorum. ben daha bir çocuk doğuracağım hayat taşıyor içimden, kaynıyor kanım. yaşayacağım, ama çok, pek çok ama sen de beraber ama ölüm de korkutmuyor beni, yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini. ben ölünceye kadar da bu düzelir heralde. hapisten çıkma ihtimalin var mı bu günlerde? içimden bir şey belki diyor... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
coldhellangel Yanıtlama zamanı: Kasım 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 22, 2007 işte gözüktü karşıdan yorgun,üzgün,beli bükük çalışmaktan olsa gerek ... yaklaştıkça yolun sonuna büküldü beli titrerken vücudu son bir hamleyle çevirdi kafasını arkasında kalmıştım yolun diğer ucunda gözü yaşlı baktı baktı ... ne diyebilirdim gitme mi.. hakkım var mı yok. yürümeye devam etti yorgun vücudu dayanamaz oldu yüremeye yeter demek ister gibi göğe kaldırıdı başını titreyen vücuduna inat dimdik ayaktaymış gibi baktı gökyüzüne ... bir merdiven uzandı yeryüzüne onun nuruna.. haydi dedi tamam gel.. arkasına baktı yorgun vücudunu zar zor döndürerk gitmelimiyim diyerek ne diyebilirdim gitmem mi hakkım yok.. çevirdi yüzünü merdivene bir adım bir adım daha gidiyordu ya tamam ya devam... son kez çevirdi yüzünü tamam dedi ben gidiyorum gitme me demeliydim ama bana sormadı ki... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Kasım 22, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 22, 2007 sistem 'düzen' ve 'düzen'in içinde ancak düzerek yüzebilirsen...bir sigara yak şimdi 'düzen'e katılamayanların anısına,dibe gömülmüş ya da karnı havada... morluklarını incele onların...bı kaç güne sararıp yok olucak cünkü...onlara ait olmayan bir savaşın göz yaşları,sıcaklığını acısını onlar hissedebilir sadece...ve nasıl da buharlaşıyor gözlerinin önünde...öyle anlamsız işte... ''gözleri kısacak,hucmedeceksın hücrelere,savaşacaksın...temas edeceksin iz bırakmak ıcın veeeee......'' ve ne? ve çıtırdayan ateş, havaya teslim ettiği son su... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jessica Yanıtlama zamanı: Kasım 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 22, 2007 "küstahlara hitaben.." Döndüm.. "Yalınım ben.. Kök Halindeyim; Parçalanamıcak en küçük anlamlıyım.. Atomum.."dedim.. Baktı,Nazik gülümseşiyle.. "Kandırılmışsın; Parçalanmıcak bir anlam yoktur. Anılarına bile bakınca görüyorum" dedi.. Bekledim, Yerdeki parkeleri saydım.. "Gözlerimin içine bakması felakettir"dedim "Duydum seni!"dedi.. "Rahat bırak beni!"dedim.. "Kaç kaçabilirsen.."dedi.. Anladım..Gülümsedim. Aynanın tozunu almaya devam ettim.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Kasım 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 22, 2007 (--------------) (-------) (-----) Parmak uçlarım üşüyor kalkıp kapatmaya tenezzül etmediğim pencereden gelen soğuğun etkisiyle. Ve yine aynı nedenle üstünü çizdi yukarısındaki 3 satırın.. SIrf zevk almak için yatırmadım düşüncelerimi bilinçaltıma..Öyle ki üstüme çıktıklarında acı çektiriceklerini tahmin edebiliyordum.Hala üşüyordu.. Soğuk.. Düşüncelerim,hareketlerim okadar soğuk ki bana karşı.. Bırakın dokunmayı baktığımda bile buz kesiyorum. Evet donmuşlar. Hareket yok. Düşünmek yok. Geleceğe yönelik ısısını koruyabilmiş birkaç plan,buzdan.. Neysi ki yaşamımın tümü olarak gördüğüm bu donuk ifadelerimi yaslayabileceğim birisi var. Eritmemeli. Başını sol elinin daha çok üşüdüğünü bildiği halde biraz daha ılık olan sağ elinin -çünkü onla yazıyordu- sırtına bıraktı,avuç içinide masaya.. Nefesini tuttu. Bir,iki,üç... Saymayı bıraktı. Elli sekiz.Öldü,bir dakikadan daha kısa bir süreliğine.İnançsız boş düşünce tabutlarını gömmek için yeterli bir süreydi diye düşündü ve tebessüm edermiş gibi sağ yanağını kaydırdı. DÖkülen damlaların yönlerini değiştirmeye çalışıyordu. (-----------------) Bir satırın daha üstünü karaladı ve devam etti.. Çünkü hiç anlamıyor beni..Düşüncelerimi harekete feçirmiyor.Hareketlerime anlam vermiyor,anlamlarımı hiçe sayıyor. O halde bende hiçe saymalıyım..Bir,üç,sekiz,on iki... Tebessüm etti. Bu sefer gerçekten tebessüm etti. Çünkü yön veremiyeceği kadar hızlı ve yoğundu bu kez damlalar.. Sadece izliyorum olup bitenleri.İzlemekte güçlük çekiyorum.Gözümü kırptığımda oluyor,açtığımda bitiyor.. O halde gözüm açık gitmek istiyorum.. Dökülen saçlarına defolun burdan dermişcesine kafasında birleştirdi ellerini hayatın espirisine sığınarak yazdığı son cümlesinden sonra. -Kurtar beni bundan -Kurtar beni bundan Seslendi iki ayrı ses boşluğa. Konuşamıyorum daha fazla yiyip bitiriyor her kelimemi,kurtar beni burdan.Senin düşüncende yaşamak istiyorum.Bedenimde senin! Ben... Ben donuk beyinliyim.. Karaladığı satırlara kaydı gözleri... (-Bişeyler yap. Kapat şunu..) (-Anlamadı) (-Kendimle başbaşa kalmaktan nefret ediyorum..) 3 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.